#hikayeden adamlar
Explore tagged Tumblr posts
justcometohome · 6 months ago
Text
'Ama dikkat et, deniz suyu da bir sudur. Ve sırf su içeceğim diye onu içersen harap olur gidersin..'
22 notes · View notes
veradansatirlar · 2 years ago
Text
Kaybetmekten korkarken zaten çoktan kaybetmiş olmak🥲
29 notes · View notes
sanamektuplarim · 2 years ago
Text
Tumblr media
hikaye'den adamlar
9 notes · View notes
galaksininsesii · 3 months ago
Text
"Allah seni bana vermekle, vermediği her şeyi telafi etmiş."
-Sercan Kurtulmuş / Hikayeden Adamlar | Melis İşiten ile Zaten Show 29.12
51 notes · View notes
engineerpostsblog · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1
Sonbaharın renklerine aşık olabilirsiniz; dökülen yaprakların altın tonu ruhunuzu sarıp sarmalar. Gürül gürül akan bir derenin ezgisi, doğanın usulca fısıldadığı bir ninni gibi kulaklarınızı doldurabilir. Yağmur altında yürürken, düşen damlaların teninizde bıraktığı o serin dokunuş, içinize tarifsiz bir mutluluk serpebilir. Zirveye tırmanırken, üç derece soğuğa rağmen sırtınızdan süzülen terin verdiği tatmin, insanın doğayla uyumunu anımsatır. Doğa, kendine özgü yaşantısını cömertçe önümüze sererken, her mevsimde ayrı bir hikaye anlatır.
Önemli olan, bu hikayeden sizin ne anladığınızdır. Sonbahar, her şeyden önce aşkı hatırlatır; ama hüznü değil. Hüznü çağırmaya gerek yoktur, çünkü sonbaharın ardında bembeyaz bir kış saklanır. Daha görülecek karla örtülü manzaralar, oynanacak kartopları, yapılacak kardan adamlar vardır. Doğa, döngüsünü sürdürür; bizlerse kendi döngümüzü yaşıyoruz. Yaprağın sarısında hüznü aramaktansa, gözlerinizi kapatıp bir nehrin şarkısını dinleyin. Bazen doğayı anlamak, ona kulak vermekle başlar.
26 notes · View notes
yaralitavsan · 1 year ago
Text
🌠
10 notes · View notes
cerezindekikaju · 6 months ago
Text
Hikayeden adamlar..yeni baaamlılıpımmmm
2 notes · View notes
madinaa17 · 1 year ago
Note
Hamı tumblrdan gedir 🫠
Əvvəlcə @thehesimov sonra @hikayeden-adamlar indi də siz🥹
Bilirsən anonim, insan bəzən bu hay-küylü həyatdan uzaqlaşıb arada öz səsini, fikirlərini dinləmək istəyir. Mən də bir insan kimi bəzən öz dünyama çəkilmək istəyirəm
13 notes · View notes
romayaktinovayi · 11 months ago
Note
Akla gelen sorular vol 1
En sevdiğin çiçek
En sevdiğin kitap
En sevdiğin yemek
En sevdiğin meyve
Beyaz gül,lale farketmez beyaz olan tüm çiçekler🥹🤍
Hikayeden Adamlar(uzaklara daldırır)
Sarma😻💖🎀💗💓✨
Kavun, erik
4 notes · View notes
camkenaricocuklari · 2 years ago
Text
Kaliteli sohbetler
5 notes · View notes
ulasilmayanhayaller · 2 months ago
Note
bu sıra hikayeden adamlar izliyorum nsnsdksn fena sardı hiç izledin mi
Kesitlerine denk geliyorum sadece açıpta tamamını izlemedim hiç bende simdi from diye bir dizi izliyorum gerilim biraz ama keyifli belki izlemek istersin diye söyleyeyşm dedim :d
0 notes
buevdehaziryerinvar · 2 months ago
Text
Mahalle 26. Bölüm / Hikayeden Adamlar
29.12
0 notes
galaksininsesii · 2 days ago
Text
Size uzun zamandır çok severek takip ettiğim bir programı önermek istiyorum: Hikayeden Adamlar: Mahalle.
İlk bölümlerinden beri izliyorum, bazı bölümlerini gülerek, bazılarını ise yutkunarak dinledim. Son bölümü ancak şimdi izleyebildim ve içimden bir ses "bu programı artık paylaşmalısın" dedi.
Burası öyle sıradan bir sohbet programı değil. Sanki bir yaz akşamı eski bir mahallede, sokak lambasının altında, arkadaşlarının yanında oturmuşsun gibi bir his veriyor. İçeriden çay kokusu geliyor, dışarıda uzaklardan bir çocuk sesi, bir motor uğultusu… Konular ise tam içimizden: çocukluk, mahalle halleri, aileyle yaşanan çatışmalar, kayıplar, yanlış anlaşılmalar, suskunluklar… Bazen o kadar tanıdık ki, dinlerken kendi geçmişinle yan yana yürüyorsun gibi.
Sercan ve Ozan bu sohbetleri öyle içten, öyle süssüz anlatıyorlar ki hiçbir şey “gösteri” gibi değil. İçlerinden geçeni söylüyorlar; hem dertleşiyorlar hem düşündürüyorlar. Kimi zaman onların yerine sen utanıyorsun, kimi zaman da "ben olsam aynı şeyi yapardım" diyorsun.
Bu programı size “mutlaka izleyin” diye değil, “vakti geldiğinde mutlaka bir bölüm açın” diye öneriyorum. Belki bugün değil, belki bir akşam kendinizi biraz yorgun hissettiğinizde… Belki sadece mahalle hasreti çektiğinizde. Ama bir gün bu program sizi iyi gelecek bir yerden yakalayacak, eminim.
O zaman da oturur konuşuruz belki, “şu bölümdeki cümle ne güzeldi” diye 🌿
8 notes · View notes
life-kaan · 3 months ago
Text
1. `21 jump street `(2012) & 22 jump street (2014)
lise yıllarında ezik olan schmidt (jonah hill) ve jenko (channing tatum), polis akademisinden mezun olduktan sonra gizli bir görev için eski liselerine geri dönerler. lise dünyasının değiştiğini fark eden ikili, hem görevi tamamlamak hem de gençlik yıllarındaki travmalarını aşmak zorundadır.
2. `the hangover `(2009) – felekten bir gece serisi
bekarlığa veda partisi için las vegas'a giden dört arkadaşın, sabah hiçbir şey hatırlamadan uyanmalarıyla başlarına gelen çılgın olayları anlatan efsanevi bir komedi. kayıp damadı bulmak için zamanla yarışan ekip, mafyadan kaplanlara, çılgınca olayların içinde bulur kendini.
3. `due date `(2010) – git başımdan
robert downey jr. ve zach galifianakis'in başrollerinde olduğu bu film, bir baba adayının doğuma yetişmeye çalışırken istemeden tuhaf bir adamla yolculuk yapmak zorunda kalmasını konu alıyor. sürekli başlarını belaya sokan bu ikili, bol bol kaosa ve kahkahaya sebep oluyor.
4. `horrible bosses` (2011) – patrondan kurtulma sanatı
jason sudeikis, charlie day ve jason bateman'ın başrollerinde olduğu bu kara komedi filmi, iğrenç patronlarından bıkan üç arkadaşın, onları öldürme planı yapmasıyla başlıyor. ancak planları tam bir fiyaskoya dönüşüyor ve olaylar çığırından çıkıyor.
5. `the nice guys` (2016) – iyi adamlar
ryan gosling ve russell crowe'un başrollerinde olduğu bu film, 1970'lerde geçen komik bir suç hikayesi. bir özel dedektif ve bir tetikçinin, gizemli bir kaybolma vakasını araştırırken başlarını türlü belalara sokmaları anlatılıyor. mizahı ve aksiyon sahneleriyle keyifli bir seyirlik.
6. `game night` (2018) – oyun gecesi
jason bateman ve rachel mcadams'ın başrollerinde olduğu bu komedi-gerilim filmi, bir grup arkadaşın düzenlediği oyun gecesinin beklenmedik bir şekilde gerçek bir suç olayına dönüşmesini anlatıyor.
7. `let's be cops `(2014) – sıkı polisler
iki başarısız arkadaşın, polis kostümleri giyerek bir partiye gitmesiyle başlayan bu komedi, bir anda onların sahte polis olarak yanlışlıkla gerçek suçluların peşine düşmeleriyle çılgın bir maceraya dönüşüyor. aksiyon ve komediyi bir araya getiren film, oldukça eğlenceli.
8. `pineapple express `(2008) – üşütük kafalar
james franco ve seth rogen'in başrollerinde olduğu bu absürt aksiyon-komedi filmi, bir suça istemeden tanık olan bir adamın, uyuşturucu satıcısıyla birlikte kaçmak zorunda kalmasını konu alıyor. kaçış sürecinde başlarına gelen olaylar, bol kahkahalı ve aksiyon dolu bir maceraya dönüşüyor.
9. `tower heist` (2011) – büyük soygun
ben stiller ve eddie murphy'nin başrollerinde olduğu bu film, bir grup otel çalışanının, kendilerini dolandıran zengin bir adamdan intikam almak için bir soygun planlamasını anlatıyor. komik diyalogları ve eğlenceli karakterleriyle tam bir suç-komedi filmi.
10. `war dogs `(2016) – vurguncular
jonah hill ve miles teller'ın başrollerini paylaştığı war dogs, abd hükümetiyle büyük bir silah anlaşması yapan iki kafadarın, işlerin çığırından çıkmasıyla yaşadığı aksiyon dolu ve komik olayları konu alıyor. gerçek bir hikayeden uyarlanan film, kara mizahı ve çılgın macera.
11. `the heat` (2013) – ateşli aynasızlar
sandra bullock ve melissa mccarthy'nin başrollerinde olduğu bu komedi, bir fbi ajanı ile sokaklarda sert bir dedektifin istemeden iş birliği yaparak büyük bir uyuşturucu baronunu yakalamaya çalışmalarını anlatıyor. karakterler arasındaki dinamikler ve komedi sahneleriyle oldukça eğlenceli bir yapım.
12. `spenser confidential` (2020)
mark wahlberg ve winston duke'un başrollerinde olduğu bu aksiyon-komedi, eski bir polis memurunun haksız yere suçlanan arkadaşını temize çıkarmak için suç dünyasına dalmasını konu alıyor. eğlenceli karakterleri ve bol aksiyonlu sahneleriyle öne çıkıyor.
13. `the other guys` (2010) – yedek polisler
will ferrell ve mark wahlberg'in başrollerinde olduğu bu film, sürekli gölgede kalan iki dedektifin bir suç olayına karışarak şehirde büyük bir karmaşaya yol açmasını konu alıyor. aksiyon ve mizahın mükemmel bir şekilde harmanlandığı eğlenceli bir yapım.
14. `hitman's bodyguard `(2017) – belalı tanık
ryan reynolds ve samuel l. jackson'ın başrollerinde olduğu bu film, bir tetikçiyi mahkemeye sağ salim ulaştırmaya çalışan bir korumanın yaşadığı çılgın maceraları anlatıyor. eğlenceli diyalogları, aksiyon dolu sahneleri ve bolca kara mizahıyla öne çıkan bir yapım.
15. `identity thief` (2013) – kimlik hırs��zı
jason bateman ve melissa mccarthy'nin başrollerinde olduğu bu film, kimliği çalınan bir adamın, dolandırıcıyı yakalamak için çıktığı yolculuğu konu alıyor. ikili arasındaki komik diyaloglar ve yolculuk süresince başlarına gelen talihsiz olaylar.
— `30 minutes or less` (2011) – 30 dakika veya daha az
jesse eisenberg ve danny mcbride'ın başrollerinde olduğu bu film, bir pizza kuryesinin, beline bomba bağlayan iki çılgın adam tarafından banka soymaya zorlanmasını konu alıyor. aksiyon dolu olay örgüsü ve kara mizah ögeleriyle tam bir suç-komedi filmi.
`logan lucky` (2017) – şanslı logan
channing tatum, adam driver ve daniel craig'in yer aldığı bu suç komedisi, nascar yarışları sırasında büyük bir soygun yapmaya çalışan bir grup sakar suçlunun hikayesini anlatıyor. eğlenceli karakterler ve absürt mizahıyla öne çıkıyor.
— get smart (2008) – akıllı ol
steve carell ve anne hathaway'in başrollerinde olduğu bu casus-komedi filmi, beceriksiz bir ajan olan maxwell smart'ın, dünyayı kurtarmaya çalışırken başına açtığı çılgın olayları konu alıyor. james bond parodisi niteliğindeki film, bol aksiyon ve eğlenceli sahneler içeriyor.
— `keeping up with the joneses` (2016) – komşum bir ajan
gal gadot, jon hamm, isla fisher ve zach galifianakis'in başrollerinde olduğu bu film, sıradan bir çiftin, yeni taşınan komşularının aslında gizli ajan olduğunu keşfetmesiyle gelişen komik ve aksiyon dolu olayları anlatıyor.
— `ride along `(2014) – zor biraderler
kevin hart ve ice cube'un başrollerinde olduğu bu aksiyon-komedi filmi, bir polis memurunun, kız kardeşinin sevgilisine meydan okuyarak onu bir polis devriyesine çıkarmasını konu alıyor. hem aksiyon hem de komedi açısından bolca eğlence sunuyor.
— `the hitman's wife's bodyguard` (2021) – belalı tanık 2
ryan reynolds, samuel l. jackson ve salma hayek'in yer aldığı bu devam filmi, bir tetikçiyi korumaya çalışan bir korumanın başına gelen çılgın olayları konu alıyor. ilk film gibi bol aksiyon ve kara mizah içeriyor.
“`Dead Man’s Shoes`” (2004), Shane Meadows’un yönettiği bu film, kırsal alanlarda geçen intikam öyküsünü psikolojik gerilim ve kara mizah unsurlarıyla işliyor. İzole bir ortamda, geçmişin karanlık izlerini taşıyan karakterlerin yaşadığı intikam arayışı, filmi hem düşündürücü hem de rahatsız edici kılıyor.
“`In the Electric Mist`” (2009), Tommy Lee Jones’un etkileyici performansıyla Louisiana’nın sisli yollarında geçen bir suç hikayesini anlatıyor. Film, izole ortamda adalet arayışını ve suçun acımasız yüzünü detaylıca gözler önüne sererken, yoğun atmosferiyle de dikkat çekiyor.
“`Shotgun Stories`” (2007) ise iki ailenin geçmişten gelen intikam öyküsünü gerçekçi ve yavaş tempolu bir anlatımla ele alıyor. Kara mizah ile trajediyi dengeleyen film, sıradan hayatların içine işleyen acımasız olayları, izleyiciyi derinden etkileyen bir deneyime dönüştürüyor.
Rian Johnson’ın “`Brick`” (2005) filmi, lise ortamında geçen bir suç hikayesini `neo-noir` tarzıyla harmanlayarak, suç ve absürt olayların iç içe geçtiği atmosferiyle farklı bir tat sunuyor. Her ne kadar klasik bir yol filmi olmasa da, suç dünyasının gençlik ve entrikalarla dolu yönünü benzersiz bir dille anlatıyor.
bu filmler, suç, yol hikayesi, kara mizah ve komediyi sevenler için harika alternatifler!
0 notes
gokveyas · 3 months ago
Text
yaklaşık bir aydır benim bağımlıklardan biri hikayeden adamlar
0 notes
fecrimazi · 6 years ago
Text
İnsan aklından çıkan kanunlar aileyi öldürür!
Kaçarak evlenen Emine Karakaya, eşi 8 yıl ceza alınca iki çocuğuyla ortada kaldı. Hapisenenin önünde görüş sonrasında Üzüntüden felç geçiren kadının beyin ölümü gerçekleşti...
Emine Karakaya kim?
O üç yıl önce öldü. Ne onu, ne de kocası Levent’i tanıyoruz. Emine Karakaya ve kocasının temsil ettiği dram kimsenin umurunda mı? Böylesine alçak ve böylesine iki yüzlü bir dünyada neyin önemi kalıyor ki? Bir gazete haberinden öğrendiğimiz hikayesi şöyle: “Ankara Altındağ’da Yenidoğan semtinde oturan Emine Özdemir ve Levent Karakaya, 2006’da birbirlerine âşık oldu. Emine o zaman 15, Levent ise 18 yaşındaydı. Kızın yaşı küçük olduğu için aile evlenmelerine izin vermedi. Gençler birlikte kaçtı. Emine’nin annesi Derya Özdemir, “Kızımı kaçırdılar” diye şikâyetçi oldu. Ancak aile büyüklerinin araya girmesiyle iş tatlıya bağlandı. Emine’nin annesi şikâyetini geri çekti. Genç çifte düğün yapıldı. Evlendiler, mutlu bir yuva kurdular. Seda ve Fırat adında iki çocukları dünyaya geldi. Ancak, markette asgari ücretle çalışıp evini geçindiren Levent’in peşini kamu davası bir türlü bırakmadı. Geçen 20 Şubat’ta [yani 2015’in Şubat’ında. O yıl Emine 24, Levent 27 yaşındaydı. Evliliklerinin üzerinden 9 yıl geçmişti.] 8 yıl 4 ay hapis cezası kesinleşince tutuklanan Levent Karakaya, Ankara Yenikent Cezaevi’ne konuldu. 9 yıl sonra gelen bu şok mahkeme kararı yüzünden genç kadın iki çocuğuyla birlikte ortada kaldı.
Aylık 400 TL olan kirayı ödeyemedi. Üç kira birikti. Ev sahibi “çık” deyince, çaresiz evindeki eşyaları yok pahasına sattı. Emine Karakaya, daha sonra, iki çocuğuyla birlikte, pazarcılık yaparak geçinen babasının evine yerleşti. Genç kadın 8 Haziran günü eşini ziyaret için Yenikent Cezaevi’ne gitti. Üzülmesin diye ona dışarıda yaşadığı sıkıntıları söylemiyordu. Duygusal geçen ziyaretin ardından cezaevi kapısında fenalaşan genç kadın yere yığıldı. Emine, yapılan müdahalenin sonrasında eve gönderildi. Dinlenmeye çekildi. Ama kimseyle konuşmuyor, sürekli uyuyordu. Üzüntüden felç geçirdiği, sol tarafının tutmadığı anlaşıldı. Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırılıp tedaviye alınan Emine Karakaya 3 gün önce aniden fenalaştı. Yoğun bakıma kaldırılan kadının beyin ölümü gerçekleşti. Cezaevindeki Levent Karakaya’ya durumu akrabaları anlattı. Önceki gün tutuklu bulunduğu cezaevinden jandarmalar eşliğinde Ankara Numune Hastanesi’ne getirilen genç adam yıkıldı. Levent Karakaya, beyin ölümü gerçekleşen eşini 20 dakika ziyaret etti. Ardından yeniden cezaevine götürüldü. Babası Murtaza Özdemir ve annesi Derya Özdemir ise çaresiz, kızları Emine’nin başında beklemeye devam etti. Geride ise dul bir koca, iki küçük çocuk, yürekleri yanan akrabalar ve acı bir hikâye kaldı.” * Bu acı hikayeden 4 bin tane daha var.
Habere dikkat ettiniz mi? “Kamu davası” diyor. Yani, hiç kimse şikayetçi değil ama “hukukumuz” Levent’in yakasına yapışıyor. Çünkü “feminizm” hukukumuzun yakasına yapışmış. Leventleri hapse attırıncaya, emineleri öldürünceye kadar da bırakmayacak. Erken evlilik mağdurları, çocuk haklarının, kadın haklarının, yaşlı haklarının, insan haklarının iğrenç bir yalan olduğunu ifşa ediyor. Emine ölmüş, kadın hakları savunucularının umurunda mı? Çocuklar; anaları ölmüş, babaları hapse atılmış, yetim ve öksüz kalmışlar, çocuk hakları savunucularının umurunda mı? Büyük anne-büyük babalar, kızları/gelinleri ölmüş, damatları/oğulları hapiste, yanıp yakılıyorlar, insan hakları savunucularının umurunda mı? Emine Karakaya’yı google’da aratırsanız, dünyanın bütün emineleri çıkıyor ama Emine Karakaya çıkmıyor. Twitter da arattım, dünyanın bütün emine karakayaları çıkıyor, Emine Karakaya çıkmıyor. Hatta, EMİNEM grubu çıkıyor, Mahmut Karakaya, Ferhat Karakaya (isimleri değiştirdim) çıkıyor, Emine Karakaya yok. Emine’nin sosyal medyada ölüsünü bile bulamıyorsunuz. Asıl sorun bu zaten. Emine’yi yasalarla öldürdüğümüz yetmiyor, onu kendi aramızda da öldürüyoruz. Onu hatırlanmaz kılıyoruz. Emine ölmeye devam ediyor.
Dünyanın bütün riyakarlıklarını şu üç kavramda bulabilirsiniz: “İnsan hakları”, “kadın hakları”, “çocuk hakları”. İşte Emine Karakaya, bu riyakarlığı ifşa ediyor; ve onun gibi 4 bin tanesi daha. Buradan Emine’ye sesleniyorum: Kimsenin umurunda değilsin Emine. Hiç kimsenin. Sen de, çocukların da, anne-baban da… Kocan zaten değil; “Daha da beter olsun…” (Haberde dikkatinizi çekmiştir, karısının cenazesi için Levent’e “20 dakika” izin vermişler. Sonra tekrar hapishaneye…). Dünyanın bütün leventlerini onun yanına göndermeye, dünyanın bütün eminelerini senin yanına göndermeye ahdetmiş bir hukukumuz var. “Hukukumuz” dediysem, yanlış anlama. Yüzünü hiç görmediğimiz adamlar, hiç gitmediğimiz Brüksel’de yazdılar bu kuralları. Sonra bizim de hukukumuz oldu. Kadın hakları mı? Onlar ne mi düşünüyorlar: “Olmaz olsun senin gibi kadın.” Olmaz oldun ya zaten! Senin hiç bir pazarlık gücün yok Emine. Haberini yapan gazete bile senin için şöyle demiş: “Çocuk Gelin.” Şunu iyice bil Emine: Onlara göre “çocuk” olman sorun değildi, “gelin” olman sorundu. O yüzden başına geldi bunlar.
Senin arkandan “ah” diyecek bir tek kadın hareketi yok bu dünyada. Senin tezini yazdıracak bir tek akademisyenimiz yok. Dünyanın en ipe sapa gelmez konularını tartışmaya devam ediyoruz. Yalnızsın, bunu iyice bil. Onların aradığı “kadın” sen değilsin. Görüyorsun, “kadın hakları sopası” nasıl da şaklamaya devam ediyor, geride bıraktıklarının sırtında. Bu hukuka göre, senin bir hayvan ölüsü kadar değerin yok. Senin bir köpek kadar değerin yok Emine. Bizi “neler için” ağlattıklarını görüyorsun. Bizim sadece hukukumuz değil, acılarımız da ele geçirilmiş; merhametimiz, öfkemiz, korkumuz da ele geçirilmiş. Küresel vampirler neye üzülmemizi istiyorlarsa ona üzülüyor, neye öfkelenmemizi istiyorlarsa ona öfkeleniyor, neye merhamet etmemizi istiyorlarsa ona merhamet ediyoruz. O yüzden sana sıra gelmiyor. Düşünebiliyor musun Emine, seni bizim merhametimizle görünmez kılıyorlar! Tam bu satırı yazdığımda sadece “köpek” yazıp twitter’dan arattım. İlk sırada ne çıktı biliyor musun: “Hatay-Dörtyol’da bir sokak köpeğinin yaşadığı dram.” Ama daha da ilginci, bir kaç tweet sonra, 4 bin yıl önce, Sümer Kralı Ur-Namma’nın yazdığı bir tabletin üstündeki bir köpeğin ayak izleri! 4 bin yıl önce yaşamış bir köpeğin ayak izleri kadar değerin yok. Öldün Emine, gerçekten öldün. 4 bin yıl önce yaşamış bir köpeğin ayak izi kadar da yoksun aramızda. * Biz, seni öldüren bu hukuktan yana değiliz. Bu riyakar duygusallıktan yana değiliz. Biz senden yanayız. * Ülkemizin bütün “yerli ve millilerine” sesleniyorum: Emine’yi unutmayın. Çünkü o sizi asla unutmayacak. Bize en çok söylediğiniz şeyi, Emine’nin hatırası için, bir kez de biz size söylüyoruz: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” Emine’yle karşılaşacağınız gün gelmeden bu zulme bir son verin. * “Hangi suçtan dolayı öldürüldü?” diye sorulduğu zaman… (Tekvir 8-9)
3 notes · View notes