#müzik...♡
Explore tagged Tumblr posts
Text

Müzik : atlantis - seafret
character : Takashi mitsuya x reader
word count : 672 / number of letters : 3.578
.・。.・゜✭・.・✫・゜・。.・。.・゜✭・.・✫・゜・。
You had just gotten off work and decided to take a walk in the park, the park was pretty empty except for a few kids. you heard a little girl crying near a tree, "it's okay mana... nee-chan won't leave us..." the little girl hugged her sister.
you approached them, "kids? where is your family?" Luna hugged the girl named mana, "nee-chan told us not to talk to others..."
mana said shyly, "but she is a very beautiful sister, can we talk to her?" luna looked at you again, you smiled,"it's okay girls...i'm not a bad person, i want to help you...who is nee-chan?"
mana looked at luna with pleading eyes, "she can help us find takashi-chan... please, sister..."
luna smiled in surrender, she looked at you, "promise you won't hurt us..." you nodded at her and you held out your little finger. ,"I promise..."
Luna looked at you, "But how would you know where my brother is?" you held out your hand for them to take,"we can do it if you help! come on!"
⊱ ────── {⋅. ♪ .⋅} ────── ⊰
The three of you looked for Mitsuya together, but since you couldn't find him, you went back to the park. "We couldn't find him... I think we can play in the park for a while. What do you think, girls?" you looked at them with a smile, you had already forgotten your tiredness, mana clapped her hands, "slides!"
After playing for a while longer, you saw a group of children entering the park and shouting Luna and Mana's name.
"Hey girls! Is this your brother?"
luna looked in the direction you pointed as she swung on the swing, "yeah, that's him!" Luna stopped the swing by shuffling her feet on the ground.
Mana got excited after hearing Luna and bumped into you who was standing behind the swing, "y/n-chan! Luna! I hit sister! I'm sorry...!" She stopped the swing by dragging her feet on the ground and said, "Are you okay, sister?" she ran.
"Yes.. i'm OK…" you smiled and stood up.
Mitsuya ran over to you, hugged Mana as well, and looked at you as if fascinated, "oh... uhm, are you okay? I-I'm... uh… thank you..?"
"Y/n… my name is y/n. Nice to meet you!" you extended your hand, "Uh… yes, yes… me too… my name is mitsuya takashi." He smiled to you.
mana and luna stood between the two of you, watching you, "nee-chan... will you marry y/n-chan? Pleaseee! She's so beautiful!!"
You were both blushing and there wasn't much you could do to hide it, "uhm... meaning, don't say that. She might be uncomfortable-" you cut him off "no! yes! I mean no! ughh... what I mean is that I'm not bothered by it.. . Actually, I think you seem like a very nice person- anyway! I think I'll go... see you girls! And see you mitsuya-kun…”
"y/n-chan! Can you give your number to onii-san?" Luna said
"Yes… why not?..."
"Really?" He smiled. "yes! and that way we can talk to you!" Luna and Mana jumped.
⊱ ────── {⋅. ♪ .⋅} ────── ⊰
"Ughh mitsuya! I cant believe! Dude, why do you have a date and we don't?!” baji objected.
"baji can you please shut up? I saw an angel in the distance…" smiley stared with his mouth open at your figure walking towards them and waving at mitsuya. "Hey! Mitsuya-kun!"
Mitsuya turned around when he heard your voice, "oh… that's her… and she is so beautiful..."
baji looked at you, "I think so too…" mitsuya hitted him on the head and ran over to you, "hey, what's up… i wish you had let me know, i could have picked you up…"
you smiled at him, "no! it's okay… are these your friends? i didn't know you were a gang member…" You eyed his uniform, "your uniform is very nice, simple but nice."
he scratched the back of his neck nervously, "uh.. thanks, I made these… whatever! do you want to ride the bike?"
You could see his eyes shining as you said yes to him.
⊱ ────── {⋅. ♪ .⋅} ────── ⊰
Thanks for read!!!♡
#mitsuya takashi#mitsuya x reader#x reader#oneshot#tokyo revengers#tokyo revengers x reader#takashi mitsuya x you
90 notes
·
View notes
Text

TWINKLING WATERMELON // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 9 Benim puanım: 10
Drama: Twinkling Watermelon (English title) / Sparkling Watermelon (literal title)
Hangul: 반짝이는 워터멜론
Director: Son Jung-Hyun
Writer: Jin Soo-Wan
Date: 2023
Cast: Ryeo Un, Choi Hyun-Wook, Seol In-A, Shin Eun-Soo, Choi Won-Young, Seo Young-Hee, Bong Jae-Hyun, Ko Du-Shim, Park Ho-San, Kim Tae-Woo
Twinkling Watermelon, hem gençlik enerjisini hem de nostaljik bir atmosferi bir araya getiren, sıcacık karliteli bir dizi. Son derece kibar ve akıllıca yazılmış, emek harcanmış bir yapım. Zaman yolculuğu, aile bağları ve bireysel hayaller gibi güçlü temaları işleyerek izleyiciyi ilk andan itibaren büyülemeyi başarıyor. Dizi, hem görsel zenginliği hem de içten hikâyesiyle kendini unutulmazlar arasına yazdırıyor. Zamana meydan okuyan bir hikayeyi bizlere sunuyor. Bu kadar şeyi bir arada harmanlayan nadir yapımlardan biri. Benim kesinlikle meşhur ilk 10 listeme girdi. Aile bağlarından müziğe, dostluklardan ilk aşklara kadar birçok şey bulmanız mümkün.
Burada çok kısa vadeli bir spoiler vereyim. Almak istemeyen bu paragrafı atlasın. Ben bilmeden izledim çok daha eğlenceliyd. Belki yazıyı başlamadan okursunuz belki başladıktan sonra okursunuz bilmiyorum ama uyarıyorum. Dizi iki farklı zaman diliminde geçiyor. Bunu tam hikayeye girdiğiniz anda birinci bölümün sonunda fark ediyorsunuz. Ve bu farkındalık bana süper keyif vermişti. Bilerek izleseydim yine keyif alırdım ama o sürpriz anı ayrı bir tat kattı.
Hikâyenin merkezinde, duygusal bir geçmişin izlerini taşıyan ve kendini anlamaya çalışan Ha Eun-Gyeol (Ryeo Un) adında bir genç var. Eun-Gyeol, işitme engelli bir çiftin küçük oğlu. Abisi ve ebeveynlerinin aksine işitebilen bu genç ailesine olan sevgisi ve müzik tutkusuyla dolup taşıyor. Ve yaşı ilerledikçe hayatının en büyük ikilemini yaşamaya başlıyor; Hayallerinin peşinden mi gitmeli, yoksa ailesinin beklentilerine mi öncelik vermeli?
Bir gün gizemli bir şekilde 1990’lara yolculuk eden Eun-Gyeol, burada hem kendi ailesinin gençlik dönemine tanıklık eder hem de kendisini etkileyen bir müzik grubunun parçası olur. 1990’larda, Eun-Gyeol’un karşılaştığı kişilerden biri Ha Yi-Chan (Choi Hyun-Wook). Yi-Chan, hayalleri ve tutkuları büyük, ama duygusal olarak hassas bir gençtir. Choi Hyun-Wook, Yi-Chan karakteriyle hem enerjik hem de duygusal bir performans sergiliyor. Tek kelime ile de enfes oynamış. Özellikle mimikleri ve oyunculuğundaki doğallık, net bir şekilde Park Seo-Joon’u andırıyor. Genç bir Park Seo-Joon performansı izlemek gibiydi. Dizideki performansı, genç oyuncular arasında parlayan bir yıldız olarak gösterilmesinin nedenini bir kez daha kanıtlıyor. Dizinin başrolleri arasındaki bu dinamik, izleyiciyi hikayeye bağlayan en güçlü unsurlardan biri. Ayrıca Choi Hyun-Wook’un bu detayı benim gözümde ona hayran olmak için yetti. Çünkü en nihayetinde konu; Park Seo-Joon ♡❤
Diğer yandan, Yoon Chung-A (Shin Eun-Soo) karakteri de dizinin büyüsünü ve kalitesini artırıyordu. Hem Eun-Gyeol’un hem de Yi-Chan’un hayatında önemli bir yer edinen karakterimiz çok duru ve çok doğal bir oyunculuk sergiliyor. Aşk, dostluk ve aile bağları, bu karakter üzerinden de etkileyici bir şekilde işleniyor. İşaret dili kullanımı, aktarımı da ayrıca çok net ve gerçekçiydi.
Dizi, yalnızca bir zaman yolculuğu hikâyesi değil, aynı zamanda kendini keşfetme yolculuğu da diyebiliriz. Eun-Gyeol’un müzikle olan bağını izlemek, onun büyüme ve değişim sürecine tanık olmak izleyiciyi derinden etkiliyor. Aynı zamanda aile dinamiklerine yapılan vurgu, izleyiciye sık sık kendi bağlarını ve değerlerini sorgulatıyor. Hikaye boyunca, geçmişte yapılan seçimlerin geleceği nasıl etkilediği vurgulanıyor. Eun-Gyeol’un geçmişte yaşadığı olayların bugününü nasıl şekillendirdiğini izlemek, diziyi sıradan bir zamanda yolculuk hikayesinden çok daha fazlası haline getiriyor. Bu tema, izleyiciyi kendi hayatındaki seçimler üzerine düşünmeye sevk ediyor. Ki ben bu tarz zamanda yolculuklarda hep bir mantık hatası bulup, ona takılıp izlediğim şeyi kendime dar ederim, buna rağmen beni hiç rahatsız eden bir şey olmadı. Bütün sorularımın cevaplarını verdi.
Görsel ve işitsel olarak da Twinkling Watermelon harika bir deneyimdi. Dizinin atmosferi de oldukça dikkat çekici detaylarla doluydu. 1990’ların Kore’sine yolculuk yapmak tam bir nostaljik deneyimdi. Dekorlar, kostümler ve o dönemin müzikleri, izlemeyi daha da keyifli hale getirmişti. Özellikle müzik kullanımı, tamamlayıcı bir rol üstleniyor. Her bir şarkı, hem sahnelerin duygusal yoğunluğunu artırıyor hem de izleyiciyi daha çok bağlıyor. Müzik, hikâyenin yalnızca bir aracı değil, aynı zamanda ruhu. Her performans, hikâyenin ilerleyişinde duygusal bir bağ kurmayı başarıyor.
Oyunculuk anlamında da güçlü bir kadroya sahip, sadece başrolleriyle değil, yan karakterleriyle de etkileyici bir kadrosu var. Her karakter, hikâyeye katkıda bulunuyor ve izleyicinin ilgisini ayakta tutuyor. Choi Hyun-Wook ve Ryeo Un başta olmak üzere tüm oyuncu kadrosu, rollerine tamamen uyum sağlamış. Hepsine ayrı ayrı bayıldım.
Twinkling Watermelon, her yaştan izleyiciye hitap eden bir yapım. En başta dediğim gibi bu dizi kesinlikle ilk 10’a girmeyi hak eden bir eser. Gerek senaryosu, gerek oyunculuk performansları, gerekse duygusal derinliğiyle uzun süre unutulmayacak bir yapım. Oyunculuklara bayıldım. Seneryoya bayıldım. Çekimlere bayıldım. O kadar beğendim ki anlatamam. Tek kelimeyle harikaydı. Herkes şahaneydi. Heeerkes... Eğer etkileyici bir hikâye ve müziğin birleştiği bir dizi arıyorsanız, bunu kaçırmamalısınız.
OST:
RP – Tomorrow
Kim Han Gyeom – Shining
Twinkling Watermelon is a warm and high-quality drama that brilliantly blends youthful energy with a nostalgic atmosphere. It's an incredibly polite and intelligently written production, clearly crafted with great care. By weaving together strong themes like time travel, family bonds, and personal dreams, it manages to enchant viewers from the very first moment. With its rich visuals and heartfelt storytelling, it secures a place among unforgettable dramas. It offers a story that truly defies time. It's one of those rare shows that successfully harmonizes so many elements, and it absolutely made it into my famous top 10 list. From family bonds to music, from friendships to first loves—you can find it all here.
Here’s a quick spoiler warning for those who want to go in blind—skip this paragraph if you prefer surprises. I watched it without knowing, and it made the experience even more fun. Maybe you're reading this before starting, maybe after, but just in case: the story unfolds across two different timelines. You realize this right at the end of the first episode, just when you're fully immersed in the story. That moment of realization was so delightful for me. Even if I had known beforehand, I still would have enjoyed it—but the surprise definitely added an extra layer of joy.
At the heart of the story is Ha Eun-Gyeol (Ryeo Un), a young man carrying the emotional traces of his past while trying to understand himself. Eun-Gyeol is the youngest son of a hearing-impaired couple and, unlike his parents and brother, he can hear. Overflowing with love for his family and passion for music, he faces a growing inner conflict: should he follow his dreams, or prioritize his family’s expectations?
One day, Eun-Gyeol mysteriously travels back to the 1990s, where he witnesses his family's youth and becomes part of a music band that will shape his life. One of the people he meets is Ha Yi-Chan (Choi Hyun-Wook), a passionate dreamer with a sensitive soul. Choi Hyun-Wook delivers an energetic and emotional performance as Yi-Chan—honestly, it was flawless. His expressions and natural acting style strongly reminded me of Park Seo-Joon. Watching him felt like seeing a young Park Seo-Joon in action. His performance once again proves why he's considered a rising star among young actors. The dynamic between the two leads is one of the strongest elements pulling the audience into the story. And honestly, just this Park Seo-Joon resemblance was enough to make me adore Choi Hyun-Wook. ♡❤
On the other hand, Yoon Chung-A (Shin Eun-Soo) also elevated the drama’s magic and quality. She holds a significant place in the lives of both Eun-Gyeol and Yi-Chan, delivering a pure and natural performance. Themes of love, friendship, and family ties are beautifully conveyed through her character. The use of sign language was portrayed realistically and clearly as well.
This isn’t just a time travel story—it’s a journey of self-discovery. Watching Eun-Gyeol’s bond with music, and witnessing his growth and transformation, leaves a deep impact. The strong emphasis on family dynamics also encourages viewers to reflect on their own connections and values. Throughout the series, the story highlights how choices made in the past shape the future. Watching how Eun-Gyeol’s experiences in the past influence his present makes this much more than a typical time travel drama. It pushes the audience to think about the impact of their own life choices. And personally, I usually find logical flaws in time travel plots that ruin the experience for me—but not here. All my questions were answered, and nothing bothered me.
Visually and aurally, Twinkling Watermelon is a stunning experience. The atmosphere is packed with meticulous details. Traveling to 1990s Korea through its sets, costumes, and music created a wonderful nostalgic journey. The use of music, in particular, played a key role—it wasn't just a background element but the very soul of the story. Each song intensified the emotional resonance of the scenes, making the audience feel even more connected.
Acting-wise, the show boasts a strong cast—not only the leads but the supporting characters, too. Every character contributes meaningfully to the story and keeps the audience engaged. From Choi Hyun-Wook to Ryeo Un, every cast member perfectly embodied their roles. I adored all of them.
Twinkling Watermelon appeals to audiences of all ages. As I said at the beginning, it fully deserves its place among the top 10. With its brilliant script, outstanding performances, and emotional depth, it's a drama that will be remembered for a long time. I loved the acting. I loved the script. I loved the cinematography. I loved it so much I can't even explain it. It was simply perfect. Everyone was phenomenal. Everyone! If you're looking for a story where moving narratives and music intertwine, you absolutely shouldn’t miss this one.
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
#Twinkling Watermelon#Sparkling Watermelon#kdrama#yorum#inceleme#dizi#eleştiri#kore#Ryeo Un#Choi Hyun-Wook#Seol In-A#Shin Eun-Soo#Choi Won-Young#Seo Young-Hee#Bong Jae-Hyun#Ko Du-Shim#Park Ho-San#Kim Tae-Woo
2 notes
·
View notes
Text
Lise 3.sınıftım bir gün müzik öğretmenimiz akıllı tahtadan cem adria'nın"Kül"şarkısını açtı ve herkesin önüne bir kağıt verip o an kağıda ne isterseniz yazın dedi bize bıraktı herşeyi.İlk başta kağıtla biraz bakıştım ama sonra şarkının verdiği o hüzün ile kendimi yazarken buldum ilk defa duygularımı bu kadar açık ve net yazmaya başlamıştım yazdıkça cümlelerim bitmiyordu daha çok yazmak istiyordum,daha çok haykırmak...O kağıtları istedi hocamız alıp okuyucakmış başta vermek istemedim bunlar bende kalsın istedim ama sonra ne anlamı var dedim sen haykırmışsın bırak biraz da insanlar seni anlamaya çalışsın biraz da onlar benim için uğraşsın.♡Hani bazı anlar insanın hayatına etkide bulunur ya bende de işte o zamanlar başladı bu yazma işi(Ha birde cem adriana olan sevgim de o an başladı:)♡💐
6 notes
·
View notes
Note
askiim bu iki şarkı beni çok güvende hissettirir, beğenirsen diye şey ettim
Ya askim önerir de beğenmez miyim bennn Çokk beğendim ikisini de, dinlemiştim önceden. Sağol kuşum♡
33 notes
·
View notes
Text
you were no help at all
_____________________♡____________________
Juliet masadaki defterlerini toplarken, çocuklara baktı. Onu izlediklerini gördü.
"Pekala, yaklaşık yarım saattir bana öyle baktığınız için taciz davası açabilirim, değil mi Sammy?” Juliet alayla konuşup hukuk fakültesini yarıda bırakmış Sam'e döndü.
Dean'in çenesi kasıldı.
“Bizi nasıl buldun?”
"Sana zaten söyledim, Bobby söyledi.” Juliet, gözlerini devirdi.
"Bobby sadece bu şehirde olduğumuzu biliyor. Telefonlar motelde, izlenilmeyecek durumda. Sen bizi uçsuz bir ormanda, o karanlıkta nasıl buldun?” Dean bıçağını çıkarttı ve ayağa kalktı. Sam'de ayağa kalktı.
Juliet kaşlarını çattı.
"Bir şekil değiştiren veya şeytan değilim, o lanet bıçağı indirir misin?"
Dean başını yana yatırdı. “Nasıl buldun?”
Sam destekledi.
"Audria kim? Neden telefonda onunla fısıltılı şekilde konuşuyorsun, huh?”
Juliet boğazını temizledi.
"Arkadaşım. Audria benim arkadaşım.”
_____________________♡_____________________
Juliet telefonunun çalmasıyla arayan kişiye baktı. Hızla bir küfür etti ve telefonunu kıstı. Winchesterlara'a döndü.
"Ben şu aşağıdaki marketten bir şeyler alıp geleceğim.” Yalan söylerken sertçe yutkundu.
Dean gözlerini kısarak ona baktı.
"Pekala.”
Juliet hızla motel odasından çıktı ve telefonunu açtı.
“Beni her dakika aramamanı söyledim. Yardımın için teşekkürler ama bir süre uzak durmalıyız.”
Kısa bir sessizlik oldu.
"Evet, sana o griffin tüyünü bulacağım.” Juliet mırıldandı ve telefonunu kapattı.
Markete gidip yalanını desteklemek için bir kaç atıştırmalık aldı ve geri, motele döndü.
_____________________♡_____________________
"Ne yardımı?” Dean sorusunu tekrarladı ve devam etti.
"Onu buraya çağır.”
Juliet kaşlarını çattı.
“Hayır yapmayacağım.”
"Neden?” Sam sorusunu sorarken silahını doldurdu.
Juliet ceketinin altındaki hançere uzandı.
"Aklından bile geçirme.” Sam silahın namlusunu ona yöneltti.
"Ne o, Sammy? Beni vuracak mısın yoksa?”
“Gerekirse. Hançeri bana at.” Dean konuştu.
Juliet gözlerini devirdi ve hançeri yere koyarak ayağıyla ona uzattı.
"Bunca zaman neredeydin, Juliet?”
_____________________♡_____________________
Dean, Juliet'i motel odasındaki sandalyeye bağlamıştı ve Bobby'i çağırmışlardı.
Juliet derin bir nefes verdi.
“Pekala, baştan başlayalım. Benim adım Juliet.” Alayla konuştu.
Dean gözlerini devirdi.
“Juliet, lütfen. ” Mırıldandı.
Juliet boğazını temizledi.
"Ne söylememi istiyorsun?”
"Audria'nın bir cadı olduğunu biliyor muydun?” Dean, Telefonda Bobby'e her şeyi anlatmıştı ve Bobby tüm bilgileri Dean ve Sam'e göndermişti.
"Evet, biliyordum.” Bağlı şekilde omuz silkti.
“Cadılara ne yaptığımızıda biliyorsun. ”
"O öyle biri değil.”
"O zaman aydınlat beni.”
_____________________♡_____________________
"Teşekkürler Bobby, burayı temizledim. ” Juliet Bobby'nin telefonuna bir sesli mesaj gönderdi.
Gittiği üniversitenin yakınlarında bir vampir yuvası olduğunu Bobby'den öğrendi. Kasabayı temizledi.
Ters kontak yaptığı çalıntı arabasına atladı ve gelen mesajları kontrol etmeye başladı.
"Cadılar bayramı partisine gelmelisin! Yatağına çok güzel bir elbise bıraktım!” Arkadaşı Carol'dan gelen sesli mesajı gülümseyerek dinledi. Arabanın torpidosundan aldığı ıslak mendille yüzündeki vampir kanını temizledi ve arabayı çalıştırdı.
Boş yolda giderken diğer mesajlara baktı.
"Seni orada görecek miyim?”
-P.
Juliet gülümsedi. Çok yorgundu. Sabah kesinlikle gitmeyeceğini ve o lanet elbiseyi giymeyeceğini söyler dururdu.
Şimdi fikrini değiştirdi.
_____________________♡_____________________
Juliet kulaklarını çınlatan müziğe yüzünü buruşturdu. İğrenç bir müzik anlayışı hakimdi.
Oda arkadaşının yatak odasına bıraktığı ve giydiği kıyafetin kollarını düzeltti. Cesur filminden Merida.
Çevresine baktı. Kaptan Amerika. Hermione Granger, Gollum, Rose Dawson, Romeo...
Bir dakika o öpüşen çift Hulk ve Şirine mi? Juliet yüzünü buruşturdu ve arkasındaki bara yöneldi.
O sırada arkasından birinin ismini seslendiğini duydu. ”Hey.”
"Oh, hey.” Gülümsedi.
“Gelmeyeceğini sanıyordum.”
"Fikrimi değiştirdim.”
"Gelmene sevindim.”
"Bende öyle.”
_____________________♡_____________________
"Kimdi o çocuk?” Dean oturmak için bir sandalye çekerken konuştu.
“Nişanlım.”
Sam şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
"Sen...?”
Juliet hüzünle gülümsedi.
"Evet, elmalı turta hayatı. Denedim.” Bu sözleri söylerken Dean'e baktı. Dean yutkundu ve göz teması kuramadı.
“Sonra ne oldu? Adı neydi?” Sam merakla sordu.
Dean ayağa kalktı. ”Arabadan bir şeyler alıp geleceğim.”
Juliet devam etti.
“İsmi Pietro'ydu.” (his name was Pietro.)
_____________________♡_____________________
Juliet müzik, alkol ve uyuşturucudan bıkarak parti alanının arka kapısından çıktı. Dışarıda yağmur yağıyordu. Klasik bir cadılar bayramı. Merida'nın bu kıyafet içinde neden bu kadar daralmış hissettiğini ve zorlandığını anladı. Basit empati. Gözlerini kapattı ve duvara yaslandı. Pietro'ya hemen geleceğini söylemişti. Biraz önce paylaştıkları öpücükten hafifçe kıkırdadı.
Daha sonra bir çığlık sesi duyuldu.
Juliet hızla ve sertçe gözlerini açtı. Eteğinin altında bantlanmış şekilde olan bıçağına uzandı ve duvarın arkasından hızla çığlığa doğru yöneldi.
Yerde kanlar içinde kalmış siyahi bir erkek cesedi buldu. Yenilmiş gibiydi. Kokusu çok ağırdı fakst tazeydi. Juliet yüzünü buruşturdu ve Ona bakan katile baktı. Bir dakika, o? Bu imkansız. Juliet hızla bıçağını savurdu. Katil onu yere itti. Juliet'in muhteşem eteği çamurla kaplandı. Carol çok kızacaktı. Juliet yerdeyken ayağıyla katilin burnuna tekme attı ve hızla ayağa kalktı bıçağın kabzasıyla katilin kafasına vurdu. Bu onu sersemletti ve onu bıçakladı.
“Jeffrey Dahmer'ı öldürdüm.” Mırıldandı.
"Teşekkürler.”
Juliet hızla arkasını döndü. Elindeki bıçağın tutuşunu tekrardan sıkılaştırdı.
Kanayan kolunu tutan bir kız gördü.
“Sen iyi misin?” Juliet şüpheyle yaklaştı.
"İyiyim, Juliet.” ismini ona söylememişti. O kız onu nerden tanıyordu.
_____________________♡_____________________
"Audria ile böyle tanıştık.” Juliet mırıldandı ve kapıdan giren Dean'e baktı.
Sam sordu. “Ama sen ona borcun olduğunu söyledin? Sen onu kurtarmışssın.”
"Sizin yerinizi bulmamıza yardım etti. Biliyorsun. Cadılık büyüleri.” Sam kaşlarını çattı. Onun devam etmesini bekledi.
Juliet devam etti.
"Avlanmaya devam ettim. Çok değil. Bobby paslanmamı istemedi ve bana bir kaç küçük iş verdi. Yaşadığım şehri korudum. Basit işler. ” mırıldandı.
"Tıp fakültesi nasıl gitti?”
"Bitirmedim. Bıraktım.” Juliet mırıldandı.
Sam kaşlarını çattı. “Ama biz yaklaşık 8 yıldır görüşmüyoruz.”
“Evet, farkındayım. Son senede bıraktım.”
“Neden?”
Juliet iç çekti ve hikayesine devam etti.
"Avlanmaya devam ettim. Dediğim gibi bazen Audria ile yardımlaşırdık. Annesi bir cadı. Fakat iyi taraf. Ailesine karşı çıkmış. Kocası bir insanmış. İlk tanıştığımızda Audria'nın büyük annesi Audria'yı istediği için bir çeşit büyü yapmış. Bazı seri katilleri tekrardan canlandırmış. Audria'nın ve annesinin eve geri gelmesi için.” Juliet her şeyi açıklarken boğazı gıdıklandı. Ve kısa bir öksürük krizine girdi.
Dean yanında getirdiği su şişesini Juliet'in dudaklarına tutarak ona yardımcı oldu. Hikayesini bitirene kadar onun düğümlerini açmadı.
"Audria, hayatta kalmak için bir kaç büyü öğrenmiş, koruma büyüleri gibi. Annesi ile şehre gelen avcılara yardım ettiğini söyledi. İyice araştırdım, aptal değilim. ” Juliet gözlerini devirdi.
Ve sonra aklına gelen anıyla gözleri doldu.
“Gece geç saatti. Laboratuvardan döndüm. Carol o gece sevgilisiyle kalacağını söyledi ve bende Pietro ile film gecesi yapabileceğimizi düşündüm.” Juliet filmleri severdi, film gecelerine bayılırdı. Zamanında Dean ve Sam ile bunu yapardı. Bazen Sam olmazdı ve sadece Dean ile birlikte film izlerdi.
_____________________♡_____________________
"Hey, P! Evdeyim!” Juliet sonunda eve gelmiş olmanın mutluluğula anahtarı kapıdan çekti, kapıyı kapattı ve evin içinde seslendi. Aldığı atıştırmalıkları stüdyo dairesinin icindeki mutfağa, tezgaha bıraktı. Yerdeki ufak kan lekesini gördü. Ve sonra eline tekrardan damlayan koyu demirimsı sıvıyla birlikte tavana baktı ve şaşkınlıkla çığlık attı.
Sevgilisiyle buluşması gereken Carol cansız şekilde boş bakışlarla tavandan sarkıyordu. Juliet en yakın arkadaşının cesedine bakarak göz yaşlarının akmasına izin verdi fakat sonrasında oturma odasından gelen seslerle mutfaktan kaptığı bir bıçak ile oturma odasına yöneldi. Sevgilisi Pietro oturma odasında oturuyor, sehpadaki dergilere bakıyordu. Pietro, moda dergisi sevmezdi. Juliet kaşlarını çattı ve kendini açığa çıkardı.
Pietro( ya da şeytan) onu görmesiylr gülümsedi. “Hoş geldin, tatlım. Film gecesi?”
"Ona ne yaptın?” Juliet yaşlı gözleriyle kızgınlıkla konuştu.
"Oh? Kim? Arkadaşın mı? İsmi neydi Canel?”
Juliet bıçağını daha sert tuttu.
“Biliyorsun, tatlım. O bıçak bana zarar vermez. Ve olan tek şey yakışıklı erkek arkadaşına olur.” Şeytan alayla güldü.
“Onu bırak, lütfen.” Juliet korkuyla yalvardı. Bu gece birini daha kaybetmek istemiyordu.
"Buraya seni uyarmaya geldim.” Şeytan ciddiyetle konuştu.
“Arkadaşların mühürleri açmaya başladı. Eski sevgilin ilk mührü kırdı, biliyor musun? ” Güldü.
“Erkek seçimlerini gözden geçirmelisin, tatlım.”
Juliet anlamadı ve kaşlarını çatarak ona baktı.
Şeytan gözlerini devirdi.
“66 mühür. Lucifer'in zindanını açacak. Büyük şeytan açığa çıkacak. Kıyamet başlayacak. Kulağa güzel geliyor, değil mi? 9. Senfoni ile yarışır.”
Juliet'in dudakları titredi. “Yalancı.”
İçine şeytan giren Pietro'nun gözleri korkutucu derecede karardı. Göz bebekleri kayboldu.
“İşin komik yanı...Her şeyi başlatan kişi eski sevgilindi. İlk mührü o kırdı. Öldü, işkence yaptı ve dirildi. Yeni dünyaya hoş geldin, Juliet. İyi şanslar. İhtiyacın olacak.” Şeytan güldü ve sisli bir siyah bulut şeklinde Pietro'nun içinden çıktı. Pietro derin bir nefes verdi. Kanlı ellerine baktı. Göğsünden sıcak bir sıvının aktığını hissetti. Yere çöktü. Juliet hızla Pietro'ya koştu. Kafasını kucağına aldı. Şeytan Pietro'yu öldürmüştü. Bundan kaçış yoktu. Pietro kanlı ellerini Juliet'in yanağıns uzattı ve akan gözyaşlarını sildi. “Sorun yok.”
"Pietro...” Juliet yalvardı, sesi titredi.
"Seni seviyorum. Hep seveceğim.”
______________________♡____________________
"Kaçtım. Üniversiteyi bıraktım. 1 yıl oldu. Polisler cinayeti Pietro'nun işlediğini söyledi. Ama öyle değildi. ” Juliet boğazında büyük bir düğüm olduğunu hissetti. Dean, Juliet'in boynunda sallanan zincir kolyenin ucundaki nişan yüzüğünü gördü. Yutkundu.
"Sonra devam ettim. Buraya gelene kadar avlandım. Yoldaki küçük şeyler. Bir kaç insanla tanıştım. Audria ile irtibatı sürdürdüm. Her yaratığın yaratık olmadığını öğrendim.” Juliet mırıldandı.
"Hiç kan büyüsü kullandı mı?” Sam kaşlarını çatarak sordu. Ona göre en sıkıntılı büyüler bunla başlıyordu.
Kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Herkes silahlarını çekti.
"Hayır, yapma-” Juliet güçlükle ağzını açtı.
“Yaptım.”
"Hiç yardımcı olmadın.” Juliet gözlerini devirdi. Audria Elinde bıçakla rehin aldığı Bobby ile birlikte motel odasına girdi.
“Şimdi konuşalım mı?”
___________________________________________

___________________________________________
4 notes
·
View notes
Note
Yok sadece müzik değil :) o zaman açılışı Sing Street film önerisiyle yapayım, müzikleri de güzeldir ♡
İzlemiştim bu filmi bence de müzikleri güzel
1 note
·
View note
Text
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
🇹🇷💡👉"Akparti Bizim Sevdamızdır "👈💡🇹🇷
🌹❤🌹💗🌹❤🌹💗🌹❤🌹💗🌹❤🌹💗
👉🇹🇷🕋🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷🕋🇹🇷⭐🌙🇹🇷
🌹🕋🇹🇷🌍👉TÜRKİYE YÜZYILI👈🌎🇹🇷🕋🌹
👉🇹🇷🕋🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷🕋🇹🇷⭐🌙🇹🇷
🌹💗🌹❤🌹💗🌹❤🌹💗🌹❤🌹💗🌹❤
Doğdu üstümüze nazlı hilâli
Doğruya döndürdük biz kalplerimizi
Türkiye Yüzyılı geliyor tam vakti
Yarın Değil Hemen Şimdi....!
Vursun davullar sevdamızı deli deli
Derdimin dermanı, çaresi çok belli.
Türkiye Yüzyılı insanlığın müjdesi
Yarın Değil Hemen Şimdi....!
Doğ doğ doğ ey güneş.…
Üstümüze dök ışıklarını
Dağılsın bulutlar....
Mazlumlar söylesin şarkılarını
Başlasın TÜRKİYE YÜZYILI....!
Yarın Değil Hemen Şimdi....!
☆♡☆{[Söz – Müzik: Yücel Arzen]}☆♡☆
RAP ŞARKI (04:35 – 05:16)
Kanadı kırık bir kuştum ben oysa sustum geçen yüzyıl boyunca
Artık yok yeter sen de susma hür yaşa yine de hür yaşa
X, Y, Z kuşağı değil hiçbiri ben Türk genciyim
Kim bana zincir vuracakmış ya da bana kim haddimi bildirecekmiş....?
Beni bende boğmak isteyenler beni kendime gömmek isteyenlere
Ne dedi Akif....? Hayat yok sana "İstiklâlin yoksa," ha....!
Saçıma sakalıma karışanlar dinime dilime uzananlar.
Hilâlin altında bize fark yok....!
HİLÂLİN ALTINDA BİZE FARK YOK....!
Korkmuyoruz kapkara geceden hiç korkmuyoruz biz zalimden
Hürriyet hakkım ezelden....!
Yarın değil hemen....!
☆♡☆{[Rapçi Sept & Mengelez]}☆♡☆
Lütfen Dikkat....!
Ey Yolcu Dur....! Önce Gönüldostlarını Tanı Ve Öyle Geç....!
Êlhâmdûlîl'Allah Ne Mutlu Müslümanım Ve Müslüman Türk'üm Diyene....!
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
3 notes
·
View notes
Text
la belle personne ʚ
fransızca olan her şeyin hastasıyım. film, dizi, müzik... fransızca da çok hoşuma gidiyor. maalesef şuan vaktim yok öğrenmeye fakat seneye yazın başlayacağım. j'espère ♡
filme tesadüfen rastladım. youtube'de bir müziğin türkçe çevirisine bakarken, arkada kullanılan klip hoşuma gitti ve filme baktım. ani kararla izlediğim filmlerin daha çok hoşuma gittiğini fark ettim. bu da onlardan biri oldu.
annesinin vefatı üzerinde okul değiştiren junie, okulun sessiz çocuğu ile çıkmaya başlar. lakin öğretmenine (nemours) aşık olmaya başlar.
konusunu ilk okuyunca 'klasik öğretmen öğrenci aşkı mı gerçekten?' demiştim fakat öyle olmadığını anladım. filmi bitirince. tek kötü yanı olması gereken çift filmin son 10 dakikası yakınlaşmaya başlıyor. devamını spoiler vermek istemem. birazcık yavaş ilerletmeleri sorun olmuş. çifti daha fazla görmek isterdim. verdiği vibe'da aşırı güzel ve tatlı. junie çok güzel bir kız. nemours da çok tatlı. açıkçası filmi izlememdeki tek sebep nemoursdu. fransızca filmleri daha fazla izlemeye karar verdim :)

4 notes
·
View notes
Text
Bazen birisine anlatmak saçma geliyor. Konuşmak günlük hayatta çok yaptığım ve çok sevdiğim bir şey. Ama dinlemek isteyen kişi bulmak zor. Canım sıkılınca veya boş kalınca gelip bir şeyler yazacağım bir yer olsun istiyordum. Blog yazmak, sosyal medya kullanmak hakkında pek bilgim yok. Tek temennim gelecekte bakınca utanmamak skzmnsncnscn
Ben 12 yaşındayım, okul stresi yaşayan klasik bir öğrenciyim. Müzik dinlemeyi, hayal kurmayı, yemek yemeyi(çok rafine zevklerim vardır) telefona bakmayı, kitap okumayı, arkadaşlarımla konuşmayı severim. Genellikle kpop dinliyorum. Bu çok sevdiğim ama bazen utandığım bir şey. Özellikle büyüklerin olduğu ortamlarda kpop dinliyorum deyince can sıkıcı velet gibi hissediyorum skmxnsnxmsxna. Hissettirdiği aidiyet duygusunu seviyorum, bir fandomdan olmak güzel hissettirir ya. Gruplar, olaylar, biaslarım falan hakkımda konuşmayı da severim. Aslında günlerim çok monoton, pek gezmeye giden birisi değilim. Ekstra olarak piano çalıyorum. Ama pek ilgi çekici alışkanlıklarım yok. Öyle işte muhtemelen utanıp birkaç gün sonra hesabı sileceğim ama gece gece aniden gelen motivasyon takviyesini yaşıyorum hoş görünn♡

1 note
·
View note
Text
Ayy grldim hemen anlatiyorum. Şimdi sabah uyanfim saat 6.20. Abi dedim 6.10'a kurabilirdim alarmı. Gece gitmis aklimdan bakmamisim hiç. Dedjm neyse hızla hazirlanayim. Lenslerimi taktim abi dddim ki hayir bunlarin süresi dolmuş. Son 20 dkm vardi servisin gelmesine daha makyajim bile hazir değildi. Anca hazırlandim zorla. Ulan tam ciktim servisteyim gidiyoz bir an dank etti atkimi almadim. O meşhur mçl atkisi. I panicked a little. Sinif grubuna yazdim elife falan yazdim. Burak yanıt verdi. My favourite king ya🤍😖 cocukda da yokmuş o da yan siniftakilere sormuş. Sabahın köru tabii. Begüme yazdim , sevda hocaya yazdin. Sevda Hoca bende var getiririm dedi. OH bi rahatladim. Bir yandan da begün de bulmuş. Garantiydi yani ya. Sonra zil calinca sevda hocanin yanina gittim atkiyi aldım. Sinifa gittim müzik dinleyerek ezber yapmaya çalistim(sözde güya iste) biraz kaan ile sarki soyledik. Bu arada da lrtla hocayi bekliyorum ki beni arasin gidelim yani. Sonra beni aradi ben de aşagi indim. Beklerken biraz daha okuma yaptim. Sonra geldi arabasiyla. Vallaha çok hot kadin yani hiçç yalan yoj aşiri güzel ve havali. Kendisi ön koltukta ya yanındaki koltukta montu vardi. Onu kaldirdi ben de sandim ki öne oturmami istiyor. Muhtemelen öyleydi ama ben arkaya oturdum. Neyse selamlaştik fln bana kemerini tak azracim dedi. Ok hocam dedim. İçimden araba sürusune güvenmiyo mu diye düsundum. Muhtemelen herhangi bir sey olursa başina kalmasini istemiyor o. Her neyse sonra gittik. Park etti. Arkadasmisiz gibi hissettim bir an yan yana yürürken. Topukluları gıcırdıyordu yürürken. Ay rezil oldum diye kahkaha attı. İmdat. Dil kongresi zamanları leyla hoca ile aramdaki gerwksiz samimiyet... bana yediği çikolatadan kırıp verdi. Diğer kizlara değil dw bana verdi🥺 what does it mean??? WHAT ARE WE... ben otururjen sanddalyemi tuttu ama diğerlerininkini tutmadi.. only me🥺🥺🥺😖🙏 what ARE WE i say again.. çıkıp konuşmamızı yaptık işte. Aşiri relaxeddim. Easy peasy lemon squeazy diyen kiz var ya (ew) like i was so cringed when she said that... ////// 13:38 çok sıkıldım ve bunaldim. Bize kocaman salamli ekmek verdiler onu yedim ve tüm enerjim sömruldu. Zaten şu uçunu sevmiyorum. Bana daha çok değer veren birilerinin olmasinj isterdim. I just wanna go home.. i miss kaan my bsf. Eğer burda olsaydi hiç sıkılmazdim. I feel so alone. Cidden eve gitmek istiyorum artik. Yarin da tyt denemesi varmis. O kadar sınav modundan çıktjm ki. Evde dinlenmek istiyorum. Of... ev♡ evjmi ozledim. Demin enerjim daha iyiydi. O sıralarda yazsaydim iyu olabilirdi ama yazamadim leyla hoca gorebilirdi diye. Sıkıldım cidden. 13.40 . Enough enough. Siyecek bir şeyim yok. ha var VR. Lavaboya gittim tamam mi igrenc ögk bok kokuyor. Boynumda da mçl atkisi vardı. Onu burnuma doladim kokuyu almayayim diye. öğürdüm ok. Şu kitsuneye yazsam mi ya iki gündur aklimda.
İÇerisi o kadar kötü ve bunalfici kokuyor ki.. midem bulandi. Dişari cikip O2 olmak istiyorum.
Sonunda bitti. Eve gidiyorum. Servise geçtim. Leyla Hoca beni bıraktı okulun önüne kadar. Bugün 15.50 de çikiyordular ya. O yüzden yetişebildim. Durtüklediler beni servisçini ara geç kalirsan bekle diye diye. Gerizekali adama beni bekler misin geç kalirsam abi dedim. Cevap şu: "bekleyemem maalesef" senin amina gitar sokar calarim. Nefret ediyorum bu adamdan. Şaka yapiyor diye dusundum genelde yapıyor ya öyle. Sonra çok gecikmem dedim. O da zırvaladı bjr şeyler. Gerizekali herif ya. Birkaç dakika diyoruz 30 saat değil amina koduğum biz seni ekmek alirken bekliyoruz. Biz seni bekliyoz aq. Iy gerizekali at kendini assagi da kurtulalim. Malak herif. Neyse biliyorsun hoca ile aramda gereksiz bir samimiyet olustu. O da a a ne demek alamam falan. Ben de işte bu yuzden sevmiyorum hocam dedim. O da bid seyler sordu. Ben de dedim ki beklemek zorunda yani. O da bunu ona diyeceksin işte dedi. Real slay. Hakli aq. Amina kodumun. Okula gitmeyeceğim bir gün gruba yazmicam 2 saat beni beklesin aq. Beyni emcüklenmiş oc. Iy gerzek bu adam nefeet ediyorum cidden. Beyinsiz. Sövmelere doyamiyorum. Harbi tahammulum yok buna aq. Başim ağrıyor. Aşuri sinirlendim g3rizekali oç ya. Neyse i want to protect my inner peace... okumamiş etmemiş birini ciddiye alamazsin cidden. Gerizekali oğlum o çunku haklisin bagir cagir aq. Bekleyemem dedikfen sonra gerzek senol abi
0 notes
Note
Hesabı kapatıyorum kendine dikkat et tuhaf tiplerle uğraşıp canını sıkmalarına izin verme sağlığına dikkat et bol bol dinlen ve müzik dinle seviliyorsun vişne hanım 🍒
aa üzüldüm, sende dikkat et kendine çok ♡
1 note
·
View note
Text
Bu diziyi belkide 10'dan fazla açıp izlemişimdir.İzledikçe hep hayat hocaya özenirdim,imrenirdim.Onun gibi bir edebiyat öğretmen olma isteğim daha çok artardı.Her şeyi bir kenara bırakıyım benim edebiyata olan bakış açımı,şiire olan sevgimi daha çok aşılamamda yer edinirdi:')♡
"Her insan her gün iyi bir şiir okumalı,bir parça güzel müzik dinlemeli,iyi bir tabloya bakmalı o resmi okumalı görmeli"
6 notes
·
View notes
Text
En olağanüstü kızlardan birisin marinette, bi' nota kadar net ve bi' melodi kadar samimi... Tanıştığımız ilk günden beri kafamın içinde çalan müzik sensin ♡
0 notes
Text
cicikuşumu çok özledim beraber müzik dinlemeye bayılırdık şarkı açınca birlikte ritim tutar kafa sallardık o kadar alışmışım ki hala yapıyorum şarkı duyduğumda ama karşılık olarak o ıslık sesi gelmeyince boşluğa düşüyorum gözüm onu arıyor umarım gittiğin yerde mutlusundur aysecik seni çooookkk özledi♡

391 notes
·
View notes
Note
Tumblr da denk geldiğim en küçük kullanicisin galiba 😅 güzel bir ortam secmissin saçma sapan tiktok izlemekten iyidirrr . Bende senin yaşındayken başlamıştım kullanmaya . Neyse müzik önerim sana güzelim . Sende bana öner olur mu Yağmurcum :)💞
Mor ve ötesi - melekler ölmez
Şarkıyı dinledim çok güzelmiş hemen çalma listeme ekledim
Bende öneririm tabii kii ♡♡ Hele Bi Gel-Pinhani/Yarım Kalan-Batuhan Kordel
0 notes