#uğurböcekleri
Explore tagged Tumblr posts
Link
0 notes
Text
Herkes ölümünü hayatı boyunca bir kere illaki düşünmüştür. Ben defalarca kez düşündüm. Bütün , hatırladığım kadarıyla, hayatımı düşündüm. Bi şarkıya sığdırmak istedim, Bi fotoğraf karesine, Bi mesaja belki de bilmiyorum.
Çocukken hatırladığım pek anım yok.
İncir ağaçları, uğurböcekleri, kırmızı bisikletim, oyuncak bebeklerim, arkadaşlarım..hepsini hatırlıyorum. Güzel anılarım var ama yaralarım da var. Her birini affettiğim ama kendi içimde hazmedemediğim yaralar,izler var.
Benim çocukluğum yaralı hâlâ ve deli gibi korkuyor.
Terk edilmiş parkta, sarı salıncakta kendini sallamaya çalışıyor hâlâ.
Biraz büyüdüm.
Aklım başıma daha çok geldi. Gördüm ve duydum. Gerçekten kaçtım. İlk şüphe tohumu 9 yaşımda düştü içime. Güvenmemem gerektiğini öğrendim. Sevgisizliğin sonuçlarının ne denli büyük olduğunu gördüm. Küçük yaşımda dedim ki;"Ben herkesi seveceğim belki o zaman onlarda sevmeyi bilir."
Çocukluğuma sözüm vardı. Sözümü tuttum. Herkesi çok sevdim.
Biraz daha büyüdüm.
Şimdi olduğum kişi oldum.
Savaştım, savaşırken sevilmemeyi öğrendim. Çabaların boşuna gittiğini, ne kadar istersek isteyelim bazı şeylerin olmadığını öğrendim.
Çok sevdim yinede.
Dostumun deyimi ile "Seninkiler seni istemediğini bas bas bağırıyor seni kullanıyorum diye"
Büyürken öğrendim. Sevginin en büyük silah olduğunu. Bu silahı karşı tarafa bizzat bizim verdiğimizi anladım.
Sonra dedim ki; "Sevsek de sevmesek de kötü olmak isteyen hep kötü oluyor."
Ve günümüzün saatiyle vazgeçtim.
Kan yok. Kelebek yok. Balık yok. Çığlık yok. Anlaşılmaya artık çalışmıyorum. Ne anlarsınız o. Ben biri işte, ben bugün son kez ölüyorum.
İyi geceler.
29 Kasım 2023
#keşfet#kitaptansözler#edebi sözler#kesfet#kitapsözleri#kitapokumak#kitaptavsiyesi#alıntı#kitapkurdu#kitapkokusu
18 notes
·
View notes
Photo

Hayırlı uğurlu bol bereketli bir hafta olsun 🐞☝️ 🐞🐞🐞 #uğurböceği #uğur #ugurbocegi #uğurböcekleri #camboncuk #kişiyeözeltasarım #camboncukdersi #özeltasarım #özelders #lampworkbeads #alevdecamşekillendirme #effetreglass #muranocam #muranocamboncuk #muranoglass Sizin de olsun isterseniz sipariş için 👉@kadocamm 👈🏾 (Yenimahalle, Ankara) https://www.instagram.com/p/CIyU_dundGr/?igshid=1kgfucdp67ct2
#uğurböceği#uğur#ugurbocegi#uğurböcekleri#camboncuk#kişiyeözeltasarım#camboncukdersi#özeltasarım#özelders#lampworkbeads#alevdecamşekillendirme#effetreglass#muranocam#muranocamboncuk#muranoglass
0 notes
Photo

#hatıralardatunceli’de; #tunceli #hatıralardamazgirt’te; #mazgirt 20 dönümlük "İyilik” bostanı Tunceli’de “ #UğurBöcekleri” ektikleri bostanı ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor #tuncelimazgirt #Göktepeköyü #SedaCanpolat (27), sosyal medya üzerinden “Uğur Böceği Dayanışma” isimli hesap açtı. Hesabı üzerinden çeşitli kampanyalar düzenleyen Canpolat, köyde bulunan 20 dönümlük bir alana domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz, gibi sebze ve meyveler ekti. Tarlada ektiği sebze ve meyveler yetişmeye başlayınca kamu görevlisi olan Canpolat, İşten arta kalan boş vakitlerinde şalvarını giyip traktörüyle tarlaya gidiyor ve tarlada elde ettiği mahsulleri arkadaşlarıyla birlikte ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. Kendilerine ‘Uğur Böcekleri’ olarak adlandıran gençler bunun yanında tarlanda elde edilen geliri de yine ihtiyaç sahiplerine aktarıyor. Bölgenizde Yarı, Eş, Tam Vakitli Çalışmak ister misin? ABONE OL. Beğen, Yorum yap, Paylaş. Kaçırılmayacak avantajlar, @demirsoz.com.tr @canakkalege’de “İmkanlarımız dahilinde” 📲Görüntülü sunum ve 💻canlı destek ile görüşme imkanı✅ Çanakkale’de Emlak Al sat Kirala #ÇanakkaleEge #canakkalege #Demirsöz #DemirsözGayrimenkul #ÇanakkaledeEmlakAlsatKirala #HatıralardaÇAN #HatıralardaBİGA #HatıralardaEZİNE #HatıralardaKEPEZ #HatıralardaYENİCE #HatıralardaYALOVA #HatıralardaKARTAL #HatıralardaAYVACIK #HatıralardaLÂPSEKİ #HatıralardaECEABAT #HatıralardaGELİBOLU #HatıralardaİSTANBUL #HatıralardaBAYRAMİÇ #HatıralardaBOZCAADA HatıralardaGÖKÇEADA #HatıralardaÇANAKKALE #HatıralardaSAFRANKÖYÜ #HatıralardaŞehitlerDiyarıÇANAKKALE Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir. (Canakkalege) https://www.instagram.com/p/CD9t3TypmjS/?igshid=w355vw6qhqpm
#hatıralardatunceli#tunceli#hatıralardamazgirt#mazgirt#uğurböcekleri#tuncelimazgirt#göktepeköyü#sedacanpolat#çanakkaleege#canakkalege#demirsöz#demirsözgayrimenkul#çanakkaledeemlakalsatkirala#hatıralardaçan#hatıralardabi̇ga#hatıralardaezi̇ne#hatıralardakepez#hatıralardayeni̇ce#hatıralardayalova#hatıralardakartal#hatıralardaayvacik#hatıralardalâpseki̇#hatıralardaeceabat#hatıralardageli̇bolu#hatıralardai��stanbul#hatıralardabayrami̇ç#hatıralardabozcaada#hatıralardaçanakkale#hatıralardasafranköyü#hatıralardaşehitlerdiyarıçanakkale
0 notes
Photo

Polyculture Gardening
Instead of planting plain rows of single vegetables, I prefer to plant mixed vegetables according to companion planting principles. This way the plants are not left vulnerable to pest and diseases. I also try to leave some of the wild edibles in place, such as mallow that sprouted in winter and its thriving! It’s a wonderful edible and medicinal plant. Also I have plantain (plantago major) in many places in the garden which I leave alone.
Another benefit of the wild plants is that they serve as a trap crop for pests. Something that I observed in the beginning of summer is that colonies of aphids in chicories attracted ladybugs which are their natural predator. This way if aphids get into our vegetables, ladybugs are already present in the garden to eat them away! If in the beginning,we have gotten ridden of chicories and aphids, ladybugs would have no time to come into our garden when aphids would’ve been all over our vegetables.
Polikültür Bahçecilik
Sebzeleri tek tek sıralar halinde dikmektense, ben kardeş bitkiler prensibine uygun olarak karışık ekim yapmayı tercih ediyorum.Bu şekilde ekilince bitkiler zararlılara karşı yalnız başlarına savunmasız kalmamış oluyorlar.Sebzelerin arasında yenebilir yabani bitkiler çıktıysa onları yerinde bırakıyorum.Mesela kışın sebze yatağında filizlenen ebegümeci, bütün kış bize yapraklarını yiyecek olarak ikram etti, şimdi de çiçeklerini kurutup, tıbbi bitki çayları yapmak için saklıyoruz.
Yabani bitkilerin bir diğer faydası da zararlı böceklere kapan oluşturmaları. Yaz başında gözlemlediğim üzere, hindibalar üzerinde kolonileşen yaprak bitleri, onları yiyen uğurböceklerinin bahçemize gelmesine sebep oldular. Böylelikle yaprak bitleri sebzelere bulaşırsa, doğal yoldan uğurböcekleri onları yiyip yok edebilecekler.Eğer en baştan yaprak bitlerini yok etseydik, ya da hindibaları bahçemizde bırakmasaydık, bu sefer yaprak bitleri direkt sebzelere geleceklerdi ve uğurböcekleri gelene kadar iş işten geçecekti.
Tomatoes, Carrots, Catnip and Zucchini

I sowed carrot seeds towards the end of March when the weather was still chilly.I put a cover on top and waited for them to sprout. When the weather warmed up I removed the cover and planted a tomato seedling in the middle of carrots. When tomato will grow, it will provide shade to carrots , while carrots will open up the soil with its tap root. Also carrots need low nitrogen to grow which creates a balance with nitrogen hungry tomatoes.
I planted catnip near them. ‘’It deters flea beetles, ants, aphids, weevils, cabbage white butterflies, and mice. It’s flowers attract many bees, hoverflies, and other pollinators. It also attracts parasitic wasps making catnip a very useful plant for the organic gardener ‘’(source).
Zucchini next to tomatoes make a good ground cover.
Domates,Havuç,Kedi Nanesi,Kabak
Mart’ın sonunda doğru hava hala soğukken havuç tohumlarını toprağa ektim ve üzerlerini örtüp filizlenip, birazcık büyümelerini bekledim.Havalar ısındığında örtüyü kaldırdım ve aralarına bir domates fidanı ektim. Domates büyüdüğünde serinlik seven havuçlara gölge yapacak, havuçlar da kökleriyle toprağı gevşetecek.Bunun yanında domateslerin aksine havuçların büyümek için fazla nitrojene ihtiyaçları olmadığı için iki bitki arasında sağlıklı bir denge oluşacak.
İkisinin yakınına birçok zararlı böceği uzaklaştıran ve yararlı polenleyici böcekleri çeken kedi nanesi diktim.
Domateslerin yanına da kabakları diktim ki kocaman yapraklarıyla toprağı gölgeleyip, kurumasını engellesinler.
Calendula,Tomato, Onion, Lettuce

Calendula attracts pollinators and deters some pests.It can work as a trap crop by attracting pests such as aphids to itself rather than the vegetables. In my garden it self seeds and I have too many of them.Sometimes I just cut and drop them as mulch.
Onions next to tomatoes deter aphids and makes good use of space.
Lettuce benefits from the shade that tomatoes provide and it covers the soil underneath keeping it moist.
Fennel as I read everywhere, fennel is a allopathic plant that doesn’t have any companions.But I had one growing in the bed since last year, and I let it stay there and see that happens!
Aynısefa,Domates,Soğan,Marul,Pazı
Aynısefa güzel çiçekleriyle polenleyici böcekleri kendine çeker ve bazı zararlıları uzaklaştırır, ayrıca yaprak bitleri için kapan bitkisi olarak kullanılabilir. Bizim bahçede kendi kendini tohumluyor ve topraktan sürekli yeni filizler çıkıyor.Ben de bu filizleri bahçenin her tarafına taşıyorum.
Soğan domateslerin yanına dikildiğinde yaprak bitlerini uzaklaştırır ve ayrıca boşlukları doldurarak yerden tasarruf sağlar.
Marul domatesin sağladığı gölgeden yararlanır ve altındaki toprağı örterek nemli kalmasını sağlar.
★Dikkat edilecek bir nokta: soğan ve marul hava ısınınca hemen tohuma kaçar,bu yüzden toprağı nemli tutmaya dikkat edin ve domatesin gölgesinde kaldıklarından emin olun.
Rezene (arapsaçı) Birçok yerde rezenenin yanındaki bitkilere iyi etkisinin olmadığını okumuştum.Ama sebze yatağında halihazırda geçen seneden beri büyüyen bir rezene vardı ve onu olduğu yerde bıraktım.Bakalım neler olacak!
Pazı Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi yatakta geçen seneden tohuma kaçmış bir pazı zaten var. Boş bulduğum yerlere tohum ilave ettim.Geçen sene gözlemlediğim kadarıyla pazılar domatesin yanında güzel büyüyorlar.Onlar da gölge ve serin hava seviyorlar.Domatesin kocaman tacı da bunu fazlasıyla sağlıyor.
Mallow (Malva sylvestris)

Mallow found a perfect spot for itself in winter. We ate a lot of it in stir fries and soups. It grew so much that I had to cut it back.It still grows happily, new tender leaves are coming out each day which means food for us! It also has many medicinal uses and its beautiful flowers attract many pollinators including butterflies. So I left it where it is and I planted my tomato seedlings on either side of it.
Ebegümeci
Kışın ebegümeci kendine çok güzel bir yer buldu.Taze otun pek olmadığı zamanlarda yapraklarını kavurduk, çorbalara koyduk.Artık o kadar çok büyüdü ki birazını budamak zorunda kaldım! Hala mutlu bir şekilde büyüyor,her gün yemeklik taze sürgünler veriyor. Birçok tıbbi kullanımının yanında güzel çiçekleri kelebekleri ve polenleyici yararlı böcekleri çekiyor. Onu olduğu yerde bırakıp domates fidelerini her iki yanına diktim.
Cucumbers,Sunflowers and Pole beans
On the left row, I planted cucumbers and sunflowers together thinking that cucumbers will climb on sunflowers.On the empty spots I just stuck some bean seeds so they will also climb on sunflowers and will feed the soil with nitrogen.
Salatalık,Ayçiçeği ve Yerelması
Soldaki sıraya salatalık ve ayçiçeğini beraber diktim.Böylelikle salatalıklar ayçiçeğine tırmanabilecekler.Boş kalan yerlere fasulye tohumları ektim.Onlar da hem ayçiçeğine tırmanabilecekler hem de toprağa nitrojen vererek besin sağlayacaklar.
Sunchokes for Edging

All around the edges I planted sunchokes (or jerusalem artichokes). I just bought half kilo of them in the market and planted them in mid-March.They sprouted about after a month.
They grow very tall, are perennial, have beautiful flowers and will be a living fence! We have many cats in the garden and it will be nice to have some kind of barrier for them.
Kenarlara Yerelması
Pazardan yarım kilo yerelması aldım ve Mart ortasında sebze yatağının dış kenarlarına çit niyetine ektim.Yaklaşık 1 ay sonra filizlendiler, yavaş ve sağlam bir şekilde büyüyorlar.
Yerelmasının ayçiçeği gibi çiçekleri oluyor ve boyları upuzun oluyor, yani yaşayan bir çit! Bahçede birsürü kedimiz olduğu için onlar için iyi bir bariyer olacak.
Pumpkin in the Corner
I planted a pumpkin seedling in the corner so it can spread outside and have as much space as it wants while keeping the soil covered and moist.
Köşede Balkabağı
Dış köşeye balkabağı ektim ki dışarıya doğru istediği kadar büyüsün ve yapraklarıyla altındaki toprağı nemli tutsun.
#companion planting#polyculture#permaculturegarden#gardening#spring garden#summer garden#Growing Vegetables#growing#self sustainable#sustainable living#sustainable gardening#calendula#tomatoes#carrots#pumpkin#catnip#permakültür#permakültür bahçeciliği#permakültür bahçecilik#organik#doğal yaşam#sürdürülebilirlik#kendine yetmek#kardeş bitkiler#karışık ekim#yaz bahçesi#sebze#yaz sebzeleri
47 notes
·
View notes
Text
Küçük Salak

Bildiğim şeylerin çok büyük bir kısmını ananemin evinde öğrendim.
Sevdiğim şeylerin çoğu yine o evde çekmecelerde saklıydı. Güldüğüm şeyler kanepenin üzerinde, televizyon karşısında çıktı karşıma. Becerebildiklerim hep yalnız başıma odamdayken kenara köşeye yazıp çizdiklerimden pekişti kendiliğince.
Sorumluluk desen ipek böcekleri ve sokak kedileriyle, bazen sofra kurarak, bazen alışveriş torbalarını boşaltırken ama bunların hiçbiri bir okulda ya da bir sırada çıkmadı karşıma.
Okulda itin irisini, işte dananın iri başlısını tanıdım. Silip at deseler düşünmeden Ahmet Buhan ve Zor Matematik çözdüğüm yılları atardım çöpe. Dört şıktan beş şıkka terfi ettiğimiz o yılları, sabah 6'da uyanıp 45 dakika son hız 144'le dersanelere çekiştirdiğim umutsuzluğumu yakardım.
Kaç çekirge, kaç uğurböceği kaçırmışım onca yıl ne hiçler uğruna.
Sınıfta sinirden burnu kanayan, teneffüsleri sulugöz sakız çiğneyerek geçiren çocuklardık. En çok da koşmayı severdim diye düşünüp gülüyorum şimdi merdiven çıkamayan halime. Ne çok kaçırılmışlık, ne kadar az orman, ne kadar az mağara var geçmişte.
Kafasına çakıl taşları yağdıran doksanların taytlı çocukları, mazgallarda kaybolan yağmur suları gibi.
Boş çemberlerle dolu yanıt kağıtları, 2B kurşun kalem, yumuşak bir silgi - çünkü sıfır beş ucu olup vermeyen çıkacak elbet, yine sinirden burnun kanayacak çocuk. Adana, ceyhan, denizli, bolu, bolu - kaydırmadan ve şimdi daha hızlı, abdıcıb dıcıp bıcdı, çünkü yanındaki adam izmir fen liseli.
Ne kadar az orman ne kadar az mağara halbuki tom sawyer halbuki hansel ve gretel. En sevdiğin şeyler hep ananenin evindeki çekmecelerde saklı. Almanya'dan bir kartpostal, bir tükenmez kalem, eski bir parfüm şişesi. Mimozalar üzerinde uğurböcekleri. Birisinin adı adana birisininki edirne. Çünkü tüm yaz evde oturup kitap okudun, özet yazdın.
Hep kork olur mu küçük çocuk, hep kork ki hiçbir şey olama. Senin olmamışlığın, senin eksik kalmışlığın, senin yarımlığınla dalgalansın şafaklar gibi ey şanlı hilal. Atatürk'ün burnu kanayacak, çocuklar bayılacak İzmir'in tüm okullarında yağmurlu bir gün, bir daha kendine gelememek üzere. Hep kork olur mu bücür, fındık faresi, asosyal piç.
Çünkü sen korkunca ananen sarılacak, yasemin kokacak her yer, baban eve gelecek, annen 'hadi seni yerine' taşıyacak.
Hep kork olur mu sümük suratlı, bacağına sıçtığım gerizekalı, çünkü arabanın arka koltuğunda uyuyakalacaksın eve varmadan tam iki dakika önce. Seni taşıyacaklar yukarı, yerine, yastığının üzerine, pikenin altına, yarın yine uyan da o kitabı bitir diye. Çünkü komşu abinin geçen seneden kalan test kitapları seni bekliyor, saatlerce silinmiş, temiz, dayak yemiş gibi, sayfalarca.
Sen kusacaksın hep içine içine ama kimselere söylemeden.
Büyük adam olacaksın, adamın alası olacaksın. Çünkü sen Türk'sün, doğrusun, çalışkansın. Küçük salak.
5 notes
·
View notes
Text

⭐⭐⭐⭐⭐
Malum bahar geldi ama bu canım günlerde dağ evimize gidemedim internet üzerinden ders çalışıyor olmam engel de oldu buna..Babacım gitti 15 gün kaldı geldi ve ondan öğreniyorum oranın güzelliklerini.. Miss gibi heryer ağaçlar gelin olmuş beyazlar giymiş, kayısılar çağlaya durmuş, erikler çiçekte vişneler kirazlar çiçeğe gebe... o kadar özledim ki en çok sevdiğim papatyalardan uzak kalmam da beni çocukluğu mu tahayyül ettirdi
İlk tefekkür dersimi papatya üzerinden aldım ben. Aklımın erdiği ve kalbimin hatırladığı ilk anım ona dair. Yine dağevimizde Bahar geldi mi, mis gibi papatyalar sarardı o koca alanı, bir de doğaya renk katan uğurböcekleri. Biz çocuklar her akşamüstü o otların arasında uğurböceklerini arar, bulduklarımızı hava alsın diye ağzı delinmiş kabımıza koyar, sonra yeniden salardık doğaya.
Yine bir akşamüstü uğurböceği izi sürüyoruz. Papatyalar nasıl da enfes kokuyor, aman ya Rabbim... Çocuk dimağımda o koku öyle yoğun ve kalıcı ki, hâlâ o kırda gezdiriyor beni. Arkadaşlarıma seslenip, "Siz toplayın uğurböceklerini. Ben bu kez papatya toplıycam" diyorum. Bir avuç papatya, aman ya Rabbim, o küçük ellerimi sıkı sıkıya kapatmaya çalıştığım bir demet güzellik... Heyecanla evin yolunu tutuyorum. Dikiş diken anneme hediye edeyim diye acayip heyecanlıyım.
Kapıyı çalıyorum. Annem şaşırıyor, erkenciyim epey. Elimdeki çiçekleri uzatıyorum, seviniyor, teşekkür edip "Gel hadi suya koyalım" diyor. Aslında dışarı dönesim var, annemin daveti de hoşuma gidiyor, eve giriyorum. Annem hazır dikiş başından kalkmışken, benimle sohbet etmek istiyor. Mavi beyaz fayanslı mutfağımıza giriyoruz, annem bir bardak alıyor ve içine su dolduruyor, yuvarlak masamıza koyuyor papatyalarla beraber.
Masaya doğru uzanıyor, kokluyor çiçekleri ve diyor ki "Oh! Mis gibi..." Bana uzatıyor. Sanki toplarken doyamamışım gibi, ben yine iştahla kokluyorum payıma düşenleri. "Biraz inceleyelim mi papatyaları?" diyor annem. Aklım hâlâ dışarıda ya, hani ben hediyemi verip çıkarım diye düşündüğümden bir ân bakıyorum, başımı olur diye sallıyorum.
İşte o ân, annem bana bir çocuğu dışarıya ya da arkadaşlarının yanına gitmekten vazgeçiren o sihirli dersi veriyor.
"Bak" diyor, "papatya bir çiçek ama ortasındaki sarı yerlerde de minik minik çiçekler var."
Hiç görmemişim o güne kadar o minnak çiçekleri. Zaten hepi topu beş altı senedir dünyadayım ya... Acayip şaşırıyorum. "Çiçeğin içinde bile çiçek yaratılmış. Ne kadar güzel tasarlamış Allah" diyor annem ve ekliyor, "Allahım seni çok seviyorum!"
İşte o ân, o tefekkür ve teşekkür dersi hâlâ kalbimde yaşıyor...💗
Her dakikanız huzur ve tefekkurle geçsin...🌺
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
10 notes
·
View notes
Text
aga hamamböcekleri insanın üzerine koşuyor, uçuyor her türlü rahatsızlığı veriyor ama uğurböcekleri kendi halinde takılıyo insan görünce kaçıyo. uğurböceği üstüme koşsa onu da sevmem
Bir hamam böceği öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. Ahlakın estetik standartları vardır.
375 notes
·
View notes
Text
Mektup Arkadaşı Oldular
Şakir Ünver İlk Okulu Uğurböcekleri anasınıfı “Atma Dönüştür Kendini Geliştir”eTwinning projesi kapsamında Kütahya Çinigar Anaokulu öğrencileri ile eşleşip mektup arkadaşı oldular. Proje kapsamında Öğrencilerimiz ilk mektuplarını PTT’den gönderdiler.

View On WordPress
0 notes
Text
UĞURBÖCEĞİ THY İLE UÇUYOR https://ift.tt/3h6d71K
Uğurböcekleri (Cryptolaemus montrozieri) Yaprak Bitlerini Yok Etmek için Uçuyor! Turkish Cargo Hatay Erzin’de biyolojik tarım için üretilen uğurböceklerini (biyoavcı) Adana’dan Avrupa’ya taşıyor.
Yetişkin bir uğurböceği günde 100 tane zararlı yaprak biti yiyebilir. Bu doğal yolla çiftçiler kimyasal ilaçlar kullanmak zorunda kalmazlar.
Alıntı wikipedia:
Uğur böceği, Coccinellidae familyasını oluşturan çok yaygın görülen böcek türlerinin ortak adı.
Büyük bir kısmı renklidir. Üst kanatları kırmızı ya da sarı üzerine siyah noktalı ya da tersi, yani siyah zemin üzerine kırmızı, pembemsi ya da sarı desenlidir. Tropiklerde mavi ve yeşil renklerine de rastlanır. Dut vb. meyvelerin üzerinde bulunurlar. Boyları yaklaşık 0,5 cm olan bu familyaya ait hayvanların yarım küre şeklinde görünen vücutları çok tipiktir. Nadiren hafifçe oval olurlar. Ancak Asya’daki bazı türler 1 cm.’nin üzerine çıkar.
Türkiye’de Coccinella septumpunctata, Adalia bipunctata ve Coccinella quinquepunctata en yaygın olanlarıdır.
Tarım zararlısı olan Epilachninae alt familyası hariç, hepsi yararlı böceklerdir. Larvaları ve erginleri yaprak bitlerini ve koşnilleri büyük sayıda yediklerinden biyolojik mücadelede kullanılır. Birkaç türü larva iken yaprak biti, ergin iken öncelikle mantar yerler.
İyi uçarlar, rahatsız edildiklerinde yere düşerler ve çok defa bacaklarını vücuda toplayarak ölü taklidi yaparlar. Kışı birçoğu bir arada ergin olarak geçirirler. İlkbaharda yumurtalarını yaprakların altına ya da kabukların yarıklarına bırakırlar. Larvaları yumuşak derili, çok defa renkli desenli, çok hareketlidir. Genellikle dört defa deri değiştirirler. Gelişme süreleri 30-60 gündür. Senede iki döl verirler. Yumurtalar çoğunlukla yaprakbiti kolonilerinin civarına bırakılır. Larvalarda negatif ve pozitif geotaksi çok iyi gelişmiştir.
Ayrıca uğur böceği yumurtlayarak çoğalır ve yaşamları boyunca birçok yumurta bırakırlar, yavru bakımları yoktur.
UĞURBÖCEĞİ THY İLE UÇUYOR yazısı ilk önce Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri üzerinde ortaya çıktı.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/3xN69om via IFTTT
0 notes
Photo






ilk gaming yıllarım. 2001 filan. o zamanlar turuncu ibooklar vardı, süper über bir bilgisayardı rahmetli. ilk oyunlarımdan biri de bugdom. ayağında converse’li bir böcek çimlerin arasındaki dünyayı kurtarmaya çalışır, uğurböcekleri hapsedilmiş, her yer kırmızı karınca askerler ve onların mızkraklarıyla korunmaktadır, tek sorumlusu ise kral kırmızı karıncadır. işte ben de bu oyunu deli gibi oynardım, her seviye daha korkunç hale gelirdi. çok net hatırlıyorum, 4. seviyede insan ayakları her yeri eziyordu. tam bir nightmare. korkudan hep o bölümde oyunu baştan oynamaya başlardım. sen tatlış bir böceksin, nasıl kurtaracaksın koca ayaklı dünyayı. kurtaramadım.
1 note
·
View note
Text
Döner başım yalnızlıktan
Kalbimin sokakları ıslak yağmurdan
Kimse yok,korkmuş karanlıktan
Bir sen varsın papatya
Boğuluyorum bir kaşık suda
Çırpınıyorum, çaresiz amaçsızca
Gülüyorum,kahkahalarla
Ne komik değil mi?
Geçmişin anıları sardı dört bir yanımı
Uğurböcekleri de orda
Yalnız,dışlanmış bir çocuk
İçinde ne fırtına.
~E.
#keşfet#kesfet#edebi sözler#alıntı#kitapkokusu#kitapokumak#kitapsözleri#kitapkurdu#kitaptavsiyesi#kitaptansözler#siir#şiir#sarki sozu#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#geceye not#geceyedair#ask#aşk acıtır#geçmişidüşünerekyaşamak
3 notes
·
View notes
Photo

Sıradaki #ensevdiğimdörtlü @ozlm_gungr için gelsin 😊😊😊 melekler, uğurböcekleri, kurbağa prenslerrrr ve tabiki mavi pisicik 💞💞💞 #melek #uğurböceği #kurbağaprens #angel #ladybug #thefrogprince #pisi #pisipisi #pisicik #kedi #cat
#cat#pisi#pisipisi#angel#kurbağaprens#ensevdiğimdörtlü#melek#ladybug#uğurböceği#thefrogprince#pisicik#kedi
0 notes
Text
Tekel 2000

İzmir’de nefes aldırtmayan bir sıcak var, ocağın üstünde bir tencere, içinde biber ve kabak dolması. Bankonun üzerinde bir çakmak, boş bir Tekel 2000. Bir ses var, sanki zil çalıyor. Sandalyeden zor kalkıyorum; ananem kapıyı açmış.
- Aaa… Ali… Gel, içeri gel. - Girmiyim ben.
“Anane o kim?” diyorum; belli belirsiz bir gölge kapının önünde kaybolup gidiyor aniden. Ananem kapıyı örtüp içeri geliyor, yüzünde kırık bir gülümseme. Ağlıyor mu diye bakıyorum, ağlamıyor ama sanki gözleri fayansların arkasına bakıyor gibi.
“O kimdi anane?” diyorum; gözlerini duvar kağıtlarına dikiyor. Elini çenesine dayamış, tırnakları dudaklarına değiyor bir eliyle saçını düzeltiyor diğer eliyle başını tutuyor, sanki başı yana devrilecekmiş gibi. Koşup balkona çıkıyorum, yokuşun sonunda dedemi görüyorum. Öğle güneşi saçına vurunca bembeyaz parlıyor, adım atışından tanıyorum.
“Anane o kimdi?” diyorum; “Ali gelmiş, Ali” diyor. “Anane n’aptın?” diyorum.
Hiçbir şey demiyor.
Ananeme sarılıyorum. “Girmedi ama neden girmedi, gel dedim gelmedi, girmedi, neden?” diye soruyor; kendi kendine konuşuyor sanki, kelimeleri seçmeye çalışıyorum. Anlamıyorum hiçbir şey söylediklerinden, mutfağa gidip bir bardak su getiriyorum. Eline alıyor bardağı ama içmiyor. Sol kaşını kaldırmış, duvarın kirişlerine bakıyor. “Anane üşümüşsün.” diyorum. Hırkasını veriyorum; o gün hiç konuşmuyor.
Akşama doğru koltuktan kalkıp mutfağa gidiyor, iki tane biber dolması koyuyor tabağa. Bir tane de eline alıp öylece ayakta yiyor. “Anane gel otur da ye.” diyorum. “Bitti bitti” diyor. “Çal azcık” diyor sonra eliyle kasetçaları göstererek. “Kimi istiyon, anane” diyorum, “Adnan mı Zeki mi?”; “Zeki aç.” diyor. Kaseti başa sarıyorum.
Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu… diyor Zeki Müren. Ananem azıcık koltuğa kıvrılıyor, bacaklarını içine çekiyor. “Anane iyi misin?” diyorum. “İyiyim ya, dolma şahane, sen de ye hadi azcık…” diyor. Gözlerini kapayınca sırtına hırkasını örtüyorum. Böğürerek ağlamak istiyorum. Yukarı çıkıyorum.
Sandalyeme oturuyorum. Sarı kurşun kalemlerin arkasındaki pembe silgileri yoluyorum dişlerimle. Sonra hepsini kırıyorum, tak tak, kırdıkça yenisini alıyorum, çat diye kırıyorum, o kırılınca bir tane daha alıp kırıyorum, tam ortasından çıtır çıtır kırıyorum hepsini.
Sonra yatağa uzanıyorum, yastığın serinliği yüzümü okşuyor; hava öyle sıcak ki İzmir üzerime yapışıyor yine, pijamalarla duşa giresim var ama yastığın serinliğine kapılıyorum.
Gözlerimi açtığımda akşam olmuş. Yüzüm yastığa yapışmış sanki, burnum kanamış. Yastık, çarşaf, bütün yatak kan içinde. Doğruluyorum, kollarımın kenarından kan damlıyor; yataktan kalkıyorum, yerler hep kayıyor ayaklarımın altında. Dizlerim titriyor ayakta durmaya çalışırken, kapının koluna tutunuyorum. Elim kayıyor, düşecek gibi oluyorum; her yerde ağır bir pas kokusu. Ayak bileklerime kadar ılık ılık kan dolmuş bütün oda. Kapıyı açıyorum, odanın içinden kan oluk gibi dışarı akıveriyor. Sonra bir sesle irkiliyorum aniden:
- Kalktın mı?
Annem banyoda, çamaşır makinesini dolduruyor. “Kalktım” diyorum, “ananem nerde?” Annem beyazları renklilerden ayırıyor. “Gitti ananen” diyor.
- Gitti mi, nereye gitti? - Evine gitti işte. - Neden bıraktın, kalsaydı ya? “Duruyo mu ki sanki, durmadı gitti işte.” diyor annem. Ananemi aramak istiyorum; ama daha varmamıştır belki diye düşünüyorum. - Ne zaman gitti ki? - Oluyo bi saat. Sonra içim huzursuzlanıyor: “Anne var ya, bugün Ali dedem geldi.” diyorum. “Nereye?” diye gözlerini patlatıyor annem; “Buraya…” diyorum. - Ne zaman geldi? - Sen çarşıdayken. - E n’aptın? - Ben görmedim, ananem açtı kapıyı. - Ne?! - Yok ama girmedi içeri, ben görmedim zaten. Öyle kapı çaldıydı, ananem açmış kapıyı, gel gel içeri gel dedi; sonra dedem döndü gitti, ben girmiyim şimdi dedi, ben anlamadım ama ilk önce kim, anane kim o dedim, o arada dönmüş gitmiş dedem, ben sonra balkondan çıktım baktım, böyle arkadan gördüm, yeleği vardı üstünde, saçından tanıdım.
“İçeri mi çağırdı?” diyor annem; benim bile inanasım yok zaten. Başımı sallıyorum. “A aa… Nerden tanıdı ki acaba?” diyor annem. “Tanır tabi ya, nasıl unutsun?” diyorum. “Ama sonra bi garip oldu böyle, gözlerini dikti duvarlara baktı hep, hiç konuşmadı.”
- Hiç mi konuşmadı? - Yok, tek laf etmedi. Akşamüstü biraz kendine gelir gibi oldu, biraz yemek yedi sonra bi ağırlık çöktü öyle koltuğa kıvrıldı. - Şekeri çıkmıştır, ne yedi? - Dolma yedi. - Ona yağ iyi gelmiyo, pirinç var onun içinde ağır gelmiştir. Aldı mı ilacını? - Aldı galiba.
Annem derin bir nefes alıyor, ofluyor içi sıkılmış gibi. Dudağımın içini kemiriyorum.
- Dayım ne dedi? - E dayın, Alzheimer diyor.
Alzaymır falan anlamıyorum ben, anlamak da istemiyorum. Çok canım sıkılıyor. “O neymiş?” diyorum. “Demens gibi işte…” diyor annem. “Demens ne ki?” diyorum. “Ya unutkanlık işte, ama böyle iyice ilerlemişi, artık iyice ağırlaşmış, normal değil, e kalp şeker de var, yaşlandıkça şimdi tabi daha da ilerledi, bi de habire eskilere gidiyo, hep geçmişi hatırlıyo, öyle oluyomuş zaten, çocuk gibi oluyomuşsun, geçmişe dönüyomuşsun, böyle geçmişten hadiseleri çok daha net hatırlar dedi dayın, ama dedi, iki saat öncesini dedi, hatırlamaz dedi, öyle dedi habire aynı şeyleri dedi, sorar sorar durur dedi.”
- E n’apcaz peki? - Yani ilacını alcak işte ama yapçak çok bişi yok. Öyle geçmiyo, ilerleyip duruyo. - Sana ondan mı anne dedi geçen gece?
“Çok içim acıdı.” diyor annem; gözleri doluyor. “Beni kendi annesi sandı, anne anne dedi ellerimi tuttu, anne benim dedim. Benim anne, kızınım ben dedim; öyle baktı baktı…”
- Keşke gitmeseydi o zaman, evde yalnız daha zor değil mi? - Dinliyo mu ki, dinlemiyo, yalvar yakar ettim dinlemedi, giydi çizmesini gitti.
Annem yine derin bir nefes alıyor, ofluyor. Dudağımın içini kemiriyorum, demir kokuyor her yer. “Ben bi pirinç haşlıyım.” diyor annem aşağı iniyor.
Odama dönüyorum. Başımı masaya dayıyorum. Masa lambasının yanında fosforlu bir çıkartma var. O çıkartmaya takılıyor gözüm. Lambayı söndürüyorum, odanın karanlığında loş yeşil bir ışık kalıyor gözümün içini dolduran. O yeşil ışığın içinde küçük bir balık görüyorum, o balığın ağzından ufak bir küre çıkıyor, o kürenin içinde bir kurbağa var, etrafında koşup duran iki çocuk görüyorum, sonra o çocuklardan birisi sarı bir akrebe dönüşüyor, akrebin yanında büyük mavi bir terlik, terlik havada dönüyor dönüyor sonra bir mimozaya çarpıp yere düşüyor, mimozanın dallarında uğurböcekleri, etrafta çakıl taşları, taşların arasından gelincikler fışkırıyor, gelinciklerin yaprakları ananemin eşarbına dönüşüyor sonra, ananem ellerini açıyor, ellerimi tutuyor, ellerinin damarlarını hissediyorum parmaklarımın ucunda. Ananem koltukta ben onun kucağında…
- Anane sen hep gelceksin dimi? - Gelcem tabi. - Anane bugün yarın mı? - Ananenin gülü… Bugün salı, yarın ola, hayrola. - Anane yarın olunca gelcek misin? - Ben bugün kalırım, gitmem gari, yarın da kalırım. - O zaman anane yarın kahvaltıda şokellalı ekmek yapar mısın? - Yaparım ya, şindi de yaparım, istiyon mu? - Evet, ama anane, sen de ye, sen hiç yemiyosun büyümüyceksin. - Hahhayt, gel gel yanıma… Büyürüm ben büyürüm ama evvel sen bi büyü bakalım. - Anane, beni fuara götürcen mi? - Götürcem, ne zaman istiyon, bugün gidelim mi? - Olur. Kestane şekeri de alcaz mı? - Alcaz. - Paraşütçülere de gitçez mi? - Gitçez tabi. - Tırtıla da bincez mi? - Bincez, bincez. Sen git ama bi ekmek al gel, ekmek yok.
Ne?
- Ekmek yok diyorum, bi ekmek al gel. - Tamam.
Annem odanın kapısını kapatıyor, o gidince sandalyede doğruluyorum; sırtım nasıl acımış. Masa lambasını yakıyorum tekrar, içeride bir sivrisinek var, vızıldayıp duruyor. Tişörtümü değiştirip dışarı çıkıyorum. Hava çok sıcak, yokuş yukarı iyice ter basıyor. Nefes almak zor geliyor. Bakkala varıyorum, dondurma kasasının kapağı hafif aralık kalmış, kapatıyorum. Bakkalın kapısı sonuna kadar açık, içeride bir pervane dönüp duruyor; her yer sivrisinek. İki tane ekmek alıyorum, içeriden radyo sesi geliyor.
Gitme, sana muhtacım… diyor Zeki Müren. “İki ekmek…” diyorum, “bi paket de uzun 2000”.
10 notes
·
View notes
Text
Dinar Şakir Ünver İlkokulu Tarafından Yürütülen Etwinning Projesi Sona Eriyor
Dinar Şakir Ünver İlkokulu Tarafından Yürütülen Etwinning Projesi Sona Eriyor
Dinar Şakir Ünver İlkokulu Tarafından Yürütülen Etwinning Projesi Sona Eriyor Türk Düşünürlerimiz Anasınıfın da projesi sona eriyor. Şakir Ünver İlkokulu Okulöncesi Öğretmeni Gönül İrioğlu’nun kurucusu olduğu Etwinning projesinde sona gelindi. Proje boyunca Uğurböcekleri sınıfı Türk Düşünürlerimiz’den Mustafa Kemal Atatürk, Ali Kuşçu, Aziz Sancar, Mimar Sinan, Mehmet Akif Ersoy, Mevlana, İbn-i…

View On WordPress
0 notes