00-ll-00
149 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Tumblrun erotik gönderileri iptali kötü oldu... çünkü erotik resimler, gifler vs hayal gücüne imkan tanıyordu. Seni hayal etmemi kolaylaştırıyordu.
***
Bakalım bir gün bu yazdıklarımda karşıma çıkacak mı... “ Elimde belge var... belgesiz konuşmam ben” diyen bir mavi şirin görmem olası :)))
Yine de göze aldım.
***
Tumblr yasaklamışken sen de kendi fotoğraflarını yasakladın aslında.. fotoğrafları çok sevmediğini düşünüyorum... Son fotoğrafını bile bir an görebilmiştim.
Başka nedenleri varsa bilemem ama güzel olmadığını düşünüyorsan çok yanlış. Güzellik bir tarafa harikasın. Hem de baş okşamak ne.... bu mavi şirin bu sabah yanımda olsa amını yiyerek başlardım güne.İki elimle amının dudaklarını aralayıp ortasından şap diye yalardım. Gögüslerini emerdim... Küçük gögüsler bence daha bile seksi... eme eme ben büyütürdüm onları...
Sevişmek istersen de bu günler de seni düşündükçe aklıma ilk gelen pozisyonla sevişirdik. Sırtını bana yaslayarak sikimi içine yerleştirirdin. Sen yavaş bir ritimle üstümde hareket ederken ben de iki elimle gögüslerini okşardım. Başını yana çevirirdin.. dudaklarını emerdim aynı anda. Her yanından zevk verirdim.. zevk alırdım.
Sonrada pozisyondan pozisyona atlardık birlikte.... Hızlıca yaşardık insanlık tarihinin bütün icatlarını.
***
İşte bana acı gelen konumum burda başlıyor. Bunlar arzumuz olarak gerçek dünyada bir can bulabilir mi şüphesizce bilmek isterdim şimdiye kadar. Aklımda hiç bir soru olmadan.. Nepnet olurdu her şey.
Yani normal insanlar gibi konuşurduk.. ruhsal bir yakınlık bulursan tanışırdık. Fizik bir dünyada görüşmek de önemli. Bakardın hayallerinde ki tiple ne kadar uyumlu bu adam.. bir işe yarar mı...ilk görüşmede bile bilirsin ama hadi o görüşme üç olsun beş olsun...Sonunda yukarda yazdığım gibi bir sahne gerçek olabilir mi olmaz mı, olursa hangi koşullarda olur, sen de ben de herkeste bilirdi. Nepnet bilirdik. Kimse kimseye vakit kaybettirmezdi.
***
Tek tesellim hayattayız henüz. Bir gün bunlar da bilinebilir. Ama ne zamana kadar.....
1 note
·
View note
Text
Gönderilerini bazen yanlış anlıyorum, bazen de geç anlıyorum....Zeka bu kadar. Eldeki malzeme bu.
0 notes
Text
burda kimseye bir sorumluluk yüklemedim. Hiç kimseye...
***
2011′in haziranından bu aylarına kadar tumblrda veda ediyordum. Kimnsenin takip etmediği bloğumda varsaydığım birilerine belki de her akşam hobi olarak veda ediyordum.
Veda etmeyi seviyordum.
Sanki olmayan aşka, bir veda can verecekti. Gerçek kılacaktı.
Öyle olmadı tabii...İçinden bir iki gönderi okuyup veda ettiğim insanların benden haberi bile olmadı bir tutup onları mesajla rahatsız edene kadar.
Sonra tabii kendi salaklığıma ayrıca üzüldüm... önce üzüldüm sonra kızdım.
İşte böyle nedenlerin de etkisiyle bir daha kimseye veda etmeyeceğim diye düşünmüştüm. O düşüncem hala geçerli.
***
Burda veda edecek yakınlıkta kimseyi görmüyorum.
Karşılıklı konuşmayı bile sürdüremediğim insanlarla bir blog duvarından vedalaşmam çok saçma... saçmanın saçması bir şey. Hem de aşağılayıcı bir şey.
Varsa bile duygusal bir yakınlık, bir sempati, onu içimde tutmam daha makul olanı.
Neden her ne olursa olsun iletişim koptuğunda herkesi gitmiş saymışımdır. Bence doğru tavır da hala bu tavır. Çünkü giden gerçekten de sonsuz gitmiştir. Milyonda bir biz istisna yaptık ama o bile komikti. Takip et geri vazgeç sonra tekrar takip et tekrar vazgeç....
***
Genel olarak sosyal medyayı, özelde tumblru hep aşağıladım. Duygusal bir durum için bana çok düzeysiz görünüyorlardı. Eskiden daha da gayri ciddiydi sen benden eskisin daha iyi bilebilirsin.
Ama aşağıladığım bu yer önemsiz değildi. Aşağıladım ama aynı zamanda önemsedim de. Çünkü ne kadar kötü olsa bile elimizdeki en etkili iletişim ortamıydı.
O iletişim ortamı da yok olunca doğal olarak iletişimi kopartan gitmiş sayılıyordu. En azından ben öyle sayıyordum.
***
Dediğim gibi bana karşı bir sorumluluğun yok... hiç kimseye karşı bir sorumluluğun olduğunu da sanmıyorum.
Senin için olumsuz bir anlamı varsa yada anlamı kalmamışsa bloglarını da silebilirsin. Buna bile veda denmez. Zaten sonrasında da gerçek bir dünyada yada başka bir ortamda karşılaşacağımızı sanmam.
***
Gerçek dünyada gitmesini istediğim en az bir hatun oldu... Belki o ego tatminiden dolayı da vedaları seviyordum. Birini kovmak sanki beni yüceltiyordu. zaten aşk hayatı kalabalık biri değildim. Fazla bir tecrübem de olmadı. Sonrasında ne kimseye git dedim ne gel dedim... buralarda yazmışşsam bile içi anlam dolu sözcükler değillerdir.
***
Burda ki varlığımız anlamında sen özgürsün... Ne istersen onu yaparsın... benim eski halim gibiysen güzel bir veda yazısı da yazabilirsin... ben öyle bir şey asla yapmayacağım....
0 notes
Video
youtube
Bilmem ki bir insana bir şarkı katabilmiş miyimdir?
Aramızda gelip giden müzikler olmuştur ama seni en çok bununla hatırlıyorum.
1998 yapımı bir filmin müziğiymiş.
Bana kattığın her güzellik için teşekkür ederim.
Bu çok kuru bir söz ama bu ortamda ne yapılır ki...
***
Bunlar seninle bildiğim güzel şarkılar...
Belki şimdi dinlemiyorsundur bile...
Küçük kızlar daha rasyonel bir dünyada yaşar... 16 yaşında aşka inanmıyordun sanırım...
Kimbilir belki şimdi inanıyorsundur... belki...
youtube
0 notes
Text
Beni boşver....
Buraların dilini öğrenemediğimden hep bir mecaz arıyorum halbu ki gerçek anlmlarıyla anlasam sözleri, bir kadın seviyorsan lezbiyen olmuşsun demektir. Böyle bir olay gerçekse bence epeyce fantastik.
***
Senden tek istediğim bloğunu silmemendi... o da eski bloğunu....
silebilirsin de...
Şu anda böyle bir isteğim yok.
yada ara sıra çok saçma bir şey, bir hiçliği hatırlamak istersen bırakabilirsin de...
***
Gecenin bir buçuğunda serseri modundayım yine.
Canım uzun uzun gitmek istiyor...
youtube
0 notes
Text
Sen harika bir hatunsun nasıl sevilmezsin.
Okula başlarken çevrende bir sürü herifin olacağını, nadir de olsa aşıkların olacağını ama daha çok ihtimalle de çapkın birilerinin seni etkilmeyi başaracağını düşünüyordum.
***
Bu uzaklıkta bir insanın bütün yönlerini bilmek mümkün değil ama biz konuşurken tatlı bir stilin vardı. Fizik güzelliğin zaten her zaman yerli yerindeydi. Hepsinin üstüne - ilk mesajlarımı hatırlıyorum da “hangi bölümdesin?” diye sormuştum çünkü liseli bir kızla kıyaslanmayacak biçimde kültürel birikim sahibiydin. Seni çok doğal olarak üniversiteli saymıştım. Hatta “henüz bir bölümüm yok” dediğinde dalga geçtiğini düşündüm.
Ayrıca da hemşerilerinin deyimiyle at gibi hatunsun :)
Yani fiziksel olarak da güçlü görünüyorsun.
Hepsinin toplamı sende bir kusur yok.
Sevilmeyecek bir nedenin yok.
***
Sevilmeyişinin yada sevilmeyiş duygusunun bir öznesi de herhalde ben değilimdir. Ben sevdim. Toplumsal ölçülerle düşündüğümde bu dünyada hem sevdim hem sevildim. Ama bu, toplumun sevgi dediği duyguyla kıyasım. Kendi ideallerimdeki sevigyle kıyaslarsam bu dünyada ben de sevgigörmedim.. Sadece kendim için değil... birbirini seven iki kişi bile göremedim.
Aşka meşke dair tecrübelerimin büyük kısmı üniversiteye aittir. Orda bazen birbirine aşık olduğunu düşündüğüm insanlar olurdu. Kısa sürede de birbirlerini gerçekten sevmediklerine kanaat getirirdim.
***
Ya kimse gerçekten sevilmiyor.. ya da insanlar sevilse bile anlamıyor.
****
Son sözü de cezmi ersöz söylesin bu yazıda...
“..............
Sevmek diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş yalnızlıklar dolaşır uydurulmuş anılar,sahte öyküler,hiç kullanmadığım yerlerimi bıraktım onlar yine de son kapıma dayandılar kapının ardı karanlık deniz denizde masum,tetikteki sızım,son inancım gördüler onu Artık şimdi o karanlık denizde 'binlerce hiçkimseyim' İki karanlık orman birbirini sevse ne olur, sevmese"
Cezmi Ersöz
1 note
·
View note
Text
Faşizmin önünde hiç bir yerel engelle karşılaşmadan hızla örgütlendiği ve toplumu her geçen an daha geriye götürdüğü günlerden geçiyoruz.
Gerçekten de ağır bir umutsuzluk dalgası hakim ama bundan daha kötüsü toplumu asıl kuşatmış olan, her şeyin böyle sürüp gideceği ve kendi küçük konforlarına hiç bir zaman dokunulmayacağına duyduğu aptal inanç.
Halbuki faşizm sadece yerel olmayan dış güçlere çarpıyor. Yavaşlatan tek şey dış güçler. Korona olsun, saldırdıkları ülkelerde ki cephelerde uğradıkları başarısızlık olsun, ekonomik olarak duvara toslamak olsun...Hepsi de dışsal nedenler, faşizmin dış engelleri.
Yerel güçlü gerçek muhalefet oluşmayışının sebepleri çok, bir tane değil ama en önemli sebepleri analiz edip görmekte ben bile geç kaldım.
Ben bile muhalefetin işlevini vaktinde tam olarak göremedim, o toplum tabii ki ayakta uyur.
Karşılıklı bir mücadele oluyor da onun sonunda kaybetmiyoruz. Savaşanlar karşılarında başka savaşçılar bulmuyor, savaşanlar karşılarında son ana kadar ayakta uyuyanlar buluyor. Bu yüzden temel silahları da toplumu ayakta uyutmaya devam etmek olan yalan dolan propaganda. İktidarın da sözde muhalefetin de temel işlevi bu ayakta uyutma işini yapmak.
**
Böyle bir toplumda insan ancak sevgiyle dayanabilir hayata.
O sevgi de yazık ki benden uzakta.
.**
Umutsuzluk yoğunlaştıkça, aptallık yoğunlaştıkça, şiddet yoğunlaştıkça... faşizmden intikam alır gibi sevişmek istiyorum. Bitmeden doymadan peş peşe aralıksız....
0 notes
Text
Buralardaki en cahil kişi ben olduğumdan ve bu cahilliğe rağmen sürekli konuştuğumdan bir şey söylemek istemedim.
Bir gazeten bir alıntı üstüne konuşmak daha kolay geliyor.
İşin içine duygular girince sessiz kalmayı seçiyorum çünkü hiç olmazsa başka insanlara karanlık bulaştırmayım. İnsanlığa, topluma bir faydam yoksa bir zararım olmasın üstüne.
Bi de burayı eskisi kadar sevmiyorum.
***
Doğrudan iletişimsizliğin en kötü taraflarından biri karşındaki insandaki etkileri bilememek. Bu yüzden sana etkimle ilgili olarak kendi yerimi tayin edemiyorum.. Bazen olumlu buluyorum varolmamı bazen de olumsuz.
Ama “mutlu aşk yoktur’dan gidersek....bir şekilde olgunlaşacaktın... duygusal olarak olgunlaşacaktın...bunu oluşturan etkenlerden biri bensem pişman mı olmalıyım... sanmıyorum.
Ben olmasam başka birileri seni üzecekti diye kendimi teselli ediyorum. Bunun ne kadarı züğürt tesellisi ne kadarı gerçek bilinemez.
En azından ben bilmiyorum.
***
Kendi adıma seni tanımış olmaktan - tabi çok sınırlı bir tanıyıştı -hiç pişman olmadım... Bence bu dünyayı güzelleştiren varlıklardansın...
Fakat bu özelliğin pragmatik olarak ne senin işine yaradı ne benim....
***
Kendimi bir arkadaşlık ilişkisinin gereklerini yapacak düzeyde bile bulmuyorum bu zamanda. En basitinden bu gün istanbulda deprem olmuş ve tanıdıklarım da dahil kimseyi aramadım. Bir tek mesaj bile atmadım.
Akrabalarım trafik kazası geçirdi. Bir mesaj bile atmadım.
İnsanlar derse ki “ölsek kalsak adamın umrunda değil, buna harcanan zamana yazık”
Ne diyebilirim haklı olurlar.
****
Yalnızlığın böyle çekici bir koyuluğu var... siyahtan büyük... daha bir tabloda görmüşlüğüm yok... bir şiire sığmışlığı yok bu duygunun.
***
“Elbet bir gün zeki müreni seveceksiniz” dizesi sen de “elbet bir gün kendini seveceksin" halini aldıysa bu da iyi bir şey... Çünkü insan kendini sevmeden başkasını da tam olarak sevemez...
İyi bi şey.
***
İstismar konusunda ne yazsam spekülasyon... ama kimbilir ben de istismar etmiş olabilirim. Bundan emin değilim. Belki de bir günahım yoktur. Bu konuda düşüncelerin olgunlaştıkça değişir. Doğal olanbu. On yıl sonrada aklına gelirse bu günkü olaylara bu günkü duygularınla bakmayacağın kesin. Yüzde yüz.
***
Dünyada türkiye de, kendi hayatında her ne olursa olsun senin iyi olmanı isterim, mutlu olmanı isterim. Bu duygum hep sabit. Hep uzakta kalan bir insan olsan bile, iyi olmanı isterim.
Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca diye sevmedim. Mülkiyet tutkusuyla sevmedim. Bir doğa güzelliğini sever gibi bir şey beklemeden sevdim. Benim bu duygumu gerçekçi bulmuyorsun biliyorum. Kendi duygularımı da bilecek yaştayım.
***
Seni mutlu edecek, anlamlı bulduğun her ne varsa benim hiç bir etkim olmadan onu yaşamanı isterim.
0 notes
Photo



Kavramsal olarak böyle şeyleri bilmezdim ama içgüdüsel olarak blog yazılarımın böyle olduğu zamanlar oldu.
***
Aslında korkunç bir yoksulluk gibi görünüyor şimdi...
***
Yazık insanlara...
0 notes
Text
Sen ay belirterek planlarını koyunca anlıyorum ki bahsettiğin aydan önce bir daha bloğuna girmeyeceksin.
Mayısta baktığımda temmuza kadar yok diye düşündüm. Nitekim de öyle.
***
Gerçi söyleyecek bir şey yoksa yazmak da gereksiz tabi...
Ben de söz bitmiyor. Olur olmaz vara yoğa konuşuyorum.
Sen her zaman az ve öz konuşma yanlısıydın.
***
Umarım iyisindir.
***
Burayı daha az yazmamın bir nedeni popülerliği sanırım... takipçisi olmadan olan popülerliği..
İkinci neden de suçluluk duymam olabilir...
Gerçi bu duyguyu tam isimlendirmiyorum... suçluluk pişmanlık yada utanç yada bunların karışımından oluşan bir duygu....
***
Hala yaşamaktayım kısaca....
1 note
·
View note
Text
Eskiden “burdaki giflerde, resimlerde olan şeyleri biz yaparız” diye yazıyordum.
Geçen zaman böyle bir hedefe yaklaştırmadı, hatta her geçen an uzaklaştırıyor, zaman çözüm değil. Zamanın üstümdeki yıpratıcılığını hissediyorum.
Gerçek dünyada gerçekçiliği bir tarafa, zamanın çözmediği şeyler ancak eylemle hareketle çözülür.
Yoksa benim içinde kendi cehennemim baki.
0 notes
Text
Şeytanlar dünyanın her tarafında benzer yüzlerle ortaya çıkıyor ve birlikteler.
Dünyanın kurtuluşu ancak ve ancak halkaların da birleşmesiyle mümkün olacak bence.
Belki ben Troçkisttirim... Okumadığım bir adam... herhalde adı sol çevrelerde küfür niyetine kullanıldığından olabilir...
Şöyle bir şey hatırlıyorum sohbetlerden. Troçki sosyalizmin sadece tüm dünyada olabileceğini idda ediyormuş... belki de yanlış hatırlıyorum ama her kim söylemişse bende bu görüşe katılıyorum. Lise yıllarımdan beri ben de tek tek ülkelerin dünya kapitalist sistemi değişmeden çok uzun süre hayatta kalmayacağını düşünüyordum.
Marks’ın Proleteryayı özne olarak kullandığı her cümlede, proleterya yerine “ezilen sınıflar” öznesini getirmek gerekli.
Bir gün Pekinde Tokyo da,Manilada, İstanbulda Konyada, Tharanda GeorgeFloyd gibi bir insanın sokakta güpegündüz polis tarafından boğulması protesto edilebilirse o gün dünya için kurtuluş umudu vardır.Bir gün dünyanın her yerinde burda polsin öldürdüğü suriyeli gencin ölümü protesto edilebilirse... o zaman bir umut vardır...
“Dünya halkları” dediğimiz kavramı genişletmeli, somutlaştırmalı, örgütlemeliyiz...
İnsanlık bunu bu gün yapamasa bile bir gün mutlaka yapacak.
Yapacak yada bu cehennemde yaşamaya ve ölmeye devam edecek.
0 notes
Text
Felsefe bence hayatın içinden çıkmalı ki kitabi bir bilgi olarak kalmasın.
Sekse dair olan felsefe de böyle. İnsanın hayatında seks yokken seksin felsefesine dair ne okursa okusun kütüphane bilgisi sayılır. Tamamen işe yaramaz değil ama hayatın içinde bir karşılık bulmadıkça anlaşılmaz ki..
Bu yüzden de bu konuda felsefi bir fikir beyan edemiyorum.
Konuya dair bütün kültürüm porno film kültüründen oluşunca nasıl derin bir söz edebilirim...
Gerçi geçen daşbordum bunu basitleştirerek eleştiriyordu zaten. “Bir sik bir ama giriyor ve insanlar yüzlerce yıldır bu konuda her şeyi düşünmüş, konu üstüne de her söz söylenmiştir.... yüzyılalr boyunca daha tartışmak gereksiz” gibi bir söz yazmıştı...
Ehh.. bu düz mantığa bende katılıyorum.
Marks’ın Alman İdeolojisin’de dediği gibi, “Şimdiye kadar filozoflar dünayaı anlamaya çalıştı bizim derdimiz onu değiştirmek”
Ben de bu söze benzeterek... “Şimdiye kadar insanlar seks hakkında çok şey konuştu, bizim amacımız seks konuşmak değil yapmak” diyebilirim :)
0 notes
Text
Tumblrda, orda burda bir şeyler yazdığımda genellikle en olumsuz geri dönüşler alıyorum.
Bu bir klasik. Bu bloğa özgü değil.
Burdan da anlıyorum ki insanlar oldukça kötü ortamlarda yaşıyor, bulunuyor. Halbuki ben genellikle iyi niyetle ve arka planı olmadan söylemiş oluyorum bir sözü, bir düşünceyi, duyguyu.
Diğer yandan belki insanların anlayışı doğrudur da benim yorumlarım kötüdür... bundan da emin olamam...
Buraya yazdıktan sonra mesela birisi “benle dalga mı geçiyorsun” demişti... Ben de o anda acaba böyle mi düşünüldü diye düşündüm.... bu şizoid dünyaya alıştım..
Halbuki kimseyle dalga geçmiyorum tabi ..
0 notes