Tumgik
1aselime · 4 days
Text
Özlersin belki beni hiç şüphesiz ben de seni.
Yaşanmış yaşanmamış günleri,
Kurulmuş gerçeği olmayan düşleri.
Hüzünlerden uzak geceleri,güneşli kışları,sıcacık bakışları.
Sevmedim yokluğunun hayatımdaki nakışlarını.
Kuşkusuz unuttum tüm vedalarını,
Darmadağan eden tüm konuşmalarını.
Hatırlıyorum yine sıcak sarılmalarını .
Seven unutmaz, giden unutmaz, kalan unutmaz. Kalp unutmaz yaralarını bir de alışkanlıklarını.
14 notes · View notes
1aselime · 6 days
Text
Tumblr media
Beni 50 beğeniye taşıyan herkese tek tek teşekkürlerimi sunuyorum!
Sizlerle paylaşacak o kadar çok şeyim var ki. Üstelik hepinizde olan bir parça hüzün taşıyorum içimde.
2 notes · View notes
1aselime · 7 days
Text
Dilersen yine git, bu sonu olmayacak gidişinin.
Yüreğinin daraldığı yerden tut savur rüzgara doğru
Bu doğru kazak değil giydiğin
Üstelik geniş te değil, dar da değil sadece sana ait değil.
Bunu sen de anlarsın belki bir gün
lakin ben o günü beklemeyeceğim
Özgür bırakıyorum gözümdeki yaşa sebep olan bu sevdayı
özgür bırakıyorum her defasında cehennem tadında tazelenen her vedayı.
Bu da benim, sana ve de vedalarına vedam..
Tumblr media
23 notes · View notes
1aselime · 13 days
Text
İyi olmaktan daha kolay,
iyi kalmaktan daha zor ne vardı bu dünyada?
6 notes · View notes
1aselime · 15 days
Text
Allah'a mahsus olan şeylere kendini maruz bırakma...
Soru;Neden biz hep verirken, hiç almıyoruz?
Cevap: çünkü biz vermeye alıştırıldık da almayı öğrenemedik.
Biri bize birşey verecek olsa hemen başlıyoruz mağduriyet saymaya "ama bunu bana verirsen sen ne yaparsın, ama senin daha çok ihtiyacın var, ileride senin buna ihtiyacın olacak, sana daha çok yakıştı." Gibi sayısız sebep sıralıyoruz almamak için. Hâlbuki çokta istiyoruz ama ona yakıştırdığımız gibi kendimize yakıştıramıyoruz. Bize ait herşeyi başkasına layık görürüz de, kendimizi birçok kez hiç bir şeye layık görmeyiz. "Almadan vermenin yalnızca Allah'a mahsus olduğunu unutmuştum" diyordu okuduğum bir cümlede o kadar haklı bir cümle ki. Her konuda her halükarda fazla cimrilik gibi fazla cömertlikte zarar. Pişmanlığı hiç geçmeyen şeyse duygu cömertliğidir kime ne kadar verdiğinize dikkat edin kimde ne kadar aldıysanız o kadar verin. Çünkü almadan vermek Allah'a mahsus ve siz birilerinin hayatını kolaylaştırmak amacıyla kendi hayatınızı zora sokmak için yaratılmadınız. Elbette elinizden geldikçe birilerine yardım etmenin birilerini sevindirmenin mutluluğunu yaşatın kendinize fakat sizi verici olarak görenlerden de uzak durmayı ihmal etmeyin.
6 notes · View notes
1aselime · 15 days
Text
Allah'a mahsus olan şeylere kendini maruz bırakma...
Soru;Neden biz hep verirken, hiç almıyoruz? Cevap: çünkü biz vermeye alıştırıldık da almayı öğrenemedik. Biri bize birşey verecek olsa hemen başlıyoruz mağduriyet saymaya "ama bunu bana verirsen sen ne yaparsın, ama senin daha çok ihtiyacın var, ileride senin buna ihtiyacın olacak, sana daha çok yakıştı." Gibi sayısız sebep sıralıyoruz almamak için. Hâlbuki çokta istiyoruz ama ona yakıştırdığımız gibi kendimize yakıştıramıyoruz. Bize ait herşeyi başkasına layık görürüz de, kendimizi birçok kez hiç bir şeye layık görmeyiz. "Almadan vermenin yalnızca Allah'a mahsus olduğunu unutmuştum" diyordu okuduğum bir cümlede o kadar haklı bir cümle ki. Her konuda her halükarda fazla cimrilik gibi fazla cömertlikte zarar. Pişmanlığı hiç geçmeyen şeyse duygu cömertliğidir kime ne kadar verdiğinize dikkat edin kimde ne kadar aldıysanız o kadar verin. Çünkü almadan vermek Allah'a mahsus ve siz birilerinin hayatını kolaylaştırmak amacıyla kendi hayatınızı zora sokmak için yaratılmadınız. Elbette elinizden geldikçe birilerine yardım etmenin birilerini sevindirmenin mutluluğunu yaşatın kendinize fakat sizi verici olarak görenlerden de uzak durmayı ihmal etmeyin.
4 notes · View notes
1aselime · 1 month
Text
Yüreğinde taşıdıkların, yüreğine ne kadar yük
Düşündün mü hiç?
renkleri solan hayallerinin sebebi kim oldu?
Kahkahalarını kim susturdu?
Şu hissiz dünyanın karanlığında aydınlığını kim çaldı?
11 notes · View notes
1aselime · 3 months
Text
Kötülüğü İFŞA Etme!
  Sizlere bu gün şahit olduğum bir olaydan bahsedeceğim. Hepinizin bildiği üzere İzmir'de bir vatandaş, üşümesin diye taksisine aldığı şahsın üç el ateş etmesi sonucu hayatını kaybeder . Bu olay hepinizde olduğu gibi bende de derin bir acı yarattı. Suistimal edilen iyilikler genelde canımızı sıkarken bu seferki hepimizin canını yaktı. Evet adeta iyiliğe olan inancımızı sarstı üstelik vatandaşı vurduktan sonra da "herkese güvenmeyeceksin" diye  yaralı vatandaşı tokatlıyor. Ve o tokatı hepimiz hissettik çünkü hepimize atılmış bir tokat o. Kendimize gelelim sevgili okurum dünya zaten berbat bir hal almışken neden biraz da biz berbetlaştırıyoruz. İyiliği bu kadar çok kirletenler kötülükte bu kadar ısrarcı olanlar varken neden biz iyilikte ısrar etmiyoruz. Etmeliyiz yaşamak istiyorsak en azından yaşadığımız süre içinde iyi şeyler görmek istiyorsak, iyi şeyler yapmak zorundayız. Bunları şundan istinaden söylüyorum: Bahsettiğim haberin atında bir yorum gördüm bir hanımefendi şöyle demiş " sakın arabanıza iki ayaklı hayvan almayın" ve devam etmiş "kadındır,hamiledir acımayın. Kimseye yardım etmeyin." Kötülüğü önerirken, iyiliğin başınızı belaya soktuğunu bu olayı da ispatı olarak belirtmiş. İnanamadım insanlar olayları nasıl da sapıtıyorlar bir katilin günahını nasıl da yardıma muhtaç insanlara yüklediler. Hamile bir kadına şiddet uyguladığını gördüğünüzde o tarafa bakmadan yolunuza devam etmenizi öneriyorlar sebep olarak bu yaşananları gösteriyorlar kimseye acımamamızı öğütlüyorlar. Kısacası bizden yardım isteyip el açanların ellerini kırmamız gerektiğini söylüyorlar. Üzüldüm bunlar da en az o katil kadar tehlikeli değil mi sizce de? Üstelik kafalarında milyonlarca zehirli düşünce. Son olarak cümlesini bir rica ile bitiriyor " lütfen dikkat edin,kimseye yardım etmeyin düşeni kaldırmayın artık insanlık çığrından çıktı" diye de noktalıyor. İnsanlık henüz çığrından çıkmadı ama insanlığı çığrından çıkarmak için milyonlarca şeytan ortaya çıktı ve artık şeytanlıklarını dile getirmek, bizlere övmekten önermekten de geri durmuyorlar. Tam da bu hikayenin sonunda aklıma bir hikâye geldi sizlere de anlatmak isterim
:Sıcak bir yaz günü ıssız çöllerde yolculuk yapmakta olan bir bedevi, yorulunca biraz oturup dinlenmeye karar verir. Uzaktan  güçlükle yürüyen, dudakları susuzluktan kurumuş bir adam yanına çıka gelir.Adam bedeviyi görünce hemen: “Su! Su! “Ne olur biraz su!..” derBedevi, adamın haline acımış,  çölde yolculuk esnasında kendisinin de en büyük ihtiyacı olan su kabını derhal devesinden alıp o adama uzatmış. Adam suyu içtikten sonra âni bir hareketle bedeviyi itip yere düşürmüş.Sonrada devenin üzerine atlayıp kaçmaya başlamış.Bedevi neye uğradığını şaşırmış vaziyette  arkasından şöyle seslenmiş: “Ey hırsız, tamam!.. Deveyi al git, ama sakın bu olayı kimselere anlatma!"Bu sözler karşısında duraksayan hırsız – Niçin kimseye anlatmayayım? diye sormuş.Bedevi ona "Eğer sen bu hadiseyi insanlara anlatırsan, bu yaptığın yanlış hareket her yere yayılır. İnsanlarda iyilik yapma, yardım etme duyguları körelir.Kalplerdeki şefkat ve merhamet hislerinin zayıflamasına, hatta yok olmasına sebep olur. O zaman insanlar bir daha muhtaç, garip, yolda kalmış kimselere yardım etmez hale gelir. Issız çöllerde yolculuk yaparken ihtiyaç içinde susuzluktan kıvranan bir yolcu görseler hiç ilgilenmezler. Görmemezlikten gelirler. Bu ise insanlık adına büyük bir kötülük, hatta düşmanlıktır.
KÖTÜLÜĞÜ İFŞA ETME! Der.
İnsanlardaki mürüvvet ve yardımseverlik duygularını öldürmüş olma. İnsanoğlunun hata ve kusurları, kötü davranışları ifşa etmesi, toplum içerisinde yayması, hem kendisi hem de toplum açısından telafisi mümkün olmayan zararlara yol açar.Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 281, Temmuz 2009
Eveett sevgili okurum hikayede de anlatıldığı gibi kötülüğü ifşa etmek iyiliği yok etmekle eşdeğer.Kötülüğü ifşa etmek, her şeyden önce, insanlığın ve iyiliğin saygınlık ve itibarını zedeler. Bu yüzden bunları sizlere anlatmak istedim aklımızı bulandırmak isteyenlere karşı bir taraftan gariban adamı öldüren diğer taraftan garibanmış gibi görünüp yapılan iyiliğe kötülükle karşılık veren bunu da fırsat bilip kötülüğü yayan iyiliği karalayanlar olduğu sürece iyilik yapmanın önemini daha iyi anladım. Son olarak " iyilik yapan hep kötülük mü bulacak!" Diye bir soru vardı onu da yanıtlayıp sözlerime son vereceğim. Hayır iyilik yapan elbette hep kötülük bulamayacak ama kötülükle hep savaşmak zorunda kalacak. Kötülükle beslenen insanlar iyi insalara bu tür olayları örnek verip kötülük aşılayacak. Çünkü, Her konuda,her toplumda, her ahlakta istisna vardır, olacak. Madem ölümlü dünya, madem imtihan dünyası diyoruz gördüğümüz herşeyin bir imtihandan ibaret olduğununda farkında olacağız. Elbette önlem alacağız bir sınava çalışırken bile çoğu kişi çıkmış sorulara bakar ve o konulara çalışır bu tür olaylar hatta daha kötüsü hep vardı olmaya devam edecek çok zor bir durum çok acı ve acımasızca bir durum çocuklarının o videoyu izlemeleri onlarda ömür boyu hasar bırakacak ancak bizi iyilikten alıkoymasına müsade etmemeliyiz. Hamile kadına yardıma ihtiyacı olana yardım etmemek bir tür tedbir değil kötülüğü kabullenip iyiliği red etmeye alıştırır. Tüm kötü insanlara rağmen biz iyi olmaya devam etmeliyiz iyiliğe teşvik etmeliyiz ki kötülük ancak o şekilde azalır hiç bir zaman bitmez ama azalır. Çünkü dünya iyilerle kötülerin bir arada yaşadığı,yaşamak zorunda kaldığı tek yer. Kötülerin kalplerinizi kirletmesine izin vermeyin. Kötülüğün kalbinizi esir almasına müsade etmeyin ne yaşarsanız yaşayın kötülüğü önerenlere iyiliği emredin. Siz iyi olmaktan vazgeçmeyin bırakın onlar kötülüklerinden boğulsunlar.
5 notes · View notes
1aselime · 3 months
Text
Gözlerim yüzünün müptelası
Rüzgarın şimdi saçlarını uzaktan savurduğu yârim,senden geriye kaldığım günden beridir bir alışkanlık edindi ruhum buna ellerim titrek sesim ve gözlerden duramayan yaşlarımda ortak. Hayli zaman oldu sesini duymayalı zaten artık kimseyi de duymuyor kulaklarım. Senden gayrı sesler kalbimde neye yarar,Sağır kulaklarım senden başka sese. Şarkı da dinlemiyorum artık şiir de, Allah korusun ya sesini unutursam. Yalnızca çalmasını öğrettiğin keman,bir de seni düşünürken dinlediğim ney kaldı sesini unutmasam da hatırlatan. Hep derdin ya hatırlamak için unutmak gerek meğer unutmamak için de hatırlamak gerek. Olaki sesini unutacak gibi olsam son serzenişsiz sözlerini hatırlar, keman çalar, ney dinlerim. Olaki yüzünün rengini unutacak olsam ekseriya yüzünü düşlesem de sonunda senden gizli cüzdanından aldığım resmine bakarım ve mütemadiyen aynı resmi çizerim. Gözlerim yüzünün müptelası, buna binaen senden habersiz hâlâ seni seviyor olmanın sevincini ve utancını yaşıyorum...
5 notes · View notes
1aselime · 3 months
Text
Büyük Bir Kavgaydı Sonuncusu
İki kere tartıştılar üç defa barıştılar beş defa üzüldüler altı defa kırıldılar sonunda ayrıldılar en kıralından üzüldüler biri ağladı geceleri sabaha kadar biri uyuyamadı tekrar gülmenin yolunu aradı sonbahara kadar. Biri sabah olsun diye beklerken gece gökyüzündeki yıldızları unuttu Diğeri gece olsun derken güneşi.İkisi de gönlünü avuttu gönüldekini unuttu. Sonunda kandırıldılar çok seversen az, az seversen çok sevilirsine inandılar. En çokta o akıllı sevdalılara şaşarım
Çok seven ne kadar sevildiğiyle ilgilenir mi hiç ?
2 notes · View notes
1aselime · 3 months
Text
Unutamadıklarımdan
Hiç unutmuyorum keşif için gelen askerlerden biri ekmek pişiren kadının yanına gelmişti kadın ekmek verdi bir parça emeği kediye verdi birazını tavuklara verdi biraz daha küçük parçalara ayırıp kuşlara attı elinde bir parça ekmek kalmıştı kuşlara vere vere minibüse bindi ve gitti.Arada on onbeş dakika geçti geçmedi silah sesleri duyuldu herkes çatışma yerine yardıma koşuyor çatışma bittikten sonra biz de oraya gittik o asker yerde kanlar içindeydi anlaşılmayan bir kaç kelime söyledi onu duymak için eğildim çok üşüyorum diyordu. Amcama seslendim çok üşüyormuş ne yapmalıyım dedim amcam ağladı battaniye getirdiler özellikle onun üzerine iki üç battaniye attılar hâlâ titriyordu son sözü "çok üşüyorum anne" oldu onunla beraber üç arkadaşı daha şehit olmuştu. Ölene kadar o sesi o sözü unutmam aynı gün etkisiz hale getirilmiş bir teröristin silahından ise kanla 'bu gün de ölmedim anne ' yazıyordu. Düşünsenize bir savaşın ortasındasınız ne öldüren sizsiniz ne ölen siz.
8 notes · View notes