aglayangozlerr

[aglayangozlerr]

bitmeyecek azalmayacak bir sevgin var sanıyordum, sonsuz sandığım sevginin sonuna vardık sevgilim...

son zamanlarda sana hep sordum, sevgin mi azaldı diye. hayır dedin her zaman ama ben farkındaydım, sen daha bana karşı sevginin bittiğinin bile farkında değildin sevgilim.

ben beni sevmediğini nereden mi anladım?

...

[aglayangozlerr]

Ve sevgilim;

Teninde resmettim duyguları.

Gözlerinde buldum, gitarımın ezgilerini.

Avuç içinin izlerinde buldum yolumu.

Sevgilim;

Ben sende buldum kendimi.

Sende yaşattım, sende hissettim bizi.

Ben sevdim seni.

Çok sevdim hatta.

Bazen kendimden geçtim.

Kendimden geçerken,senden de geçtim.

Senden geçerken; ben sende tutuklu kaldım.

Öyle böyle değil ama...

Öyle bir tutuklu kalmışım ki,

Şimdi geçemiyorum senden.

[aglayangozlerr]

DUDAKLAR VE YANAKLAR

Gecelere ihanet etti adam.

Gündüzlere kucak açtı kadın,

Çok sevdiler fakat söyleyemediler.

Aşk; cesaret işiydi, söylemeliydiler...

Geriye kalan tek şey:

Kalp kırıklarıydı, sonu böyle olmamalıydı.

Çünkü yanaklar ve dudaklar,

Öpülmek için vardı.

[aglayangozlerr]

Bazen susmak gerekir, suskunluk yalnızlık değildir. Düşünmektir. Bazen kalbin acır, bazen aklın karıncalanır. Sana "Kendini düşün." Dediğinde sen diyemezsin ki "Ben senle doluyum, kendimi her düşündüğümde her bir yanım senle doluyor." Öyle bir doluyorum ki senle, hiçbir şeyi bilmiyorum ama seni sevdiğimi çok iyi biliyorum. Ben kendimi düşündükçe seni düşünüyorum. Seni çok seviyorum. Sevdiğim bir kitapta dediği gibi; "Sevgi acıtır, öp yaralarımdan belki sana da bulaşır."

[aglayangozlerr]

Bazen de bir şeyleri başarmak için vazgeçmek gerekiyor..

Önemli olan vazgeçmemek, vazgeçersen hiç bir şeyi başaramazsın..

[aglayangozlerr]

Uyku, sen ne güzel terapisin öyle..

[aglayangozlerr]

İnsanlar için hissedilmeyen bir deprem, benim ona karşı olan hislerimi büyük bir sarsıntıya uğrattı.

[aglayangozlerr]

Kadın ve Adam

Genç kız çok sevdi, genç adam ise fark etmedi. Kız sustu, sustukça adamı kaybetti. Neden fark etmedi ki adam? Kız çok seviyordu, öyle bir seviyordu ki; kendini kaybediyordu. Kız sustu, sustukça hastalandı. Her şeyi olan kızı çok üzmüştü fark etmeden. 4 aydı geçen. 4 ay az değildi, kız üzülmüştü, eskisi gibi değildi. Fakat onun için sadece adam vardı. Öyle bir seviyordu ki; Yağmurun altında sırılsıklam olmuşken, "Acaba sıkı giyinmiş midir?" diye düşünüyordu. Veya adamın önerdiği şarkıyı binlerce kez dinleyecek kadar çok seviyordu onu. Kadın öyle saf, masum, güzel seviyordu ki... Adamın fark etmemesine şaşırmamak elde değildi. Kadın çok sevdi, adam fark etmedi. Adam onu çok üzdü, kadın yine sevmeye devam etti. Tabii kırgın bir şekilde... Kadının sevgisi hiç değişmedi, ama kadın çok değişti.

[aglayangozlerr]

Her renk bir adanmışlıktı. Her renk bir çabaydı, gökyüzü dostumdu. Renklerin oluşturduğu sanat güzeldi,her renk bir duygunun işaretiydi. Kutsal bir işaret... Beyaz iyi görünen kötüydü,nefretti,kırgınlıktı. Siyah aşktı,sevinçti,şefkatti. İnsanlar neden siyaha kötü demişti ki ? Siz bilir misiniz ? Otobüsün en arkasında başını cama yaslayıp gözyaşlarını saklayanları,veya kendine kötü olarak nitelendirenlerin yüreğinin temizliğini,babası annesini aldatınca babasıyla konuşmayı bırakmayanları... Siyah şevkatti,merhametti,değer vermekti.

[aglayangozlerr]

NE ÇOK

Sevdiğim bir şarkıda diyor ki; “Bu havada gidilmez…” 0 havada gidilmezdi bayım, üşütürdün; hastalanırdın… “ Yine diyor o şarkı; "Bu baharda gidilmez, aslında hiç gidilmez…” O baharda gidilmezdi bayım, toplanacak karanfiller vardı. Karanfillere ihanet oldu. Aslında hiç gidilmezdi bayım, yaşanacak anılara ihanet oldu bu sefer… Ne çok ihanet ettin sen bana. Bende ne çok inandım sana. Sana bu havada gidilmez dedim. “Soğuktur oralar, üşürsün.” dedim. Dinlemeden gittin, ben senin gideceğini bile bile o kapıyı açtım sana. “Teşekkürler.” demedin bile ama ben teşekkür ederim. Çünkü şarkıda denildiği gibi “Teşekkür ederim her şey için. Güven bırakmadın, tebrik ederim…”

[aglayangozlerr]

TANRI'NIN ELİ

Yağmur damlalarıydı, gözlerinden düşen…Kalp kırıklıklarıydı, çıplaklığını gizleyen. Aşktı, onu tamamlayan. Kim takvimin yapraklarının çevrileceğini, o takvimin yapraksız kalacağını bile bile zamana aşık olurdu ki ? Kim damağında acı tat bırakacağını bilmesine rağmen ilaca aşık olurdu ki ? Kim bu kadar cesaretliydi veya kim bu kadar korkaktı ? Tanrının ellerinin ona uzanacağını biliyordu. Çünkü o Tanrı'nın çocuğu olan meleği kızdırmıştı. O meleği kendine aşık edip takvimin yapraklarını koparmıştı, o acı tat bırakan fakat ilahi bir iyileştirici güce sahip olan ilacı zehirle değiştirmişti. Meleği öldürdü. Meleği öldürmesiyle Tanrı'nın elleri ona ulaştı. Adam öldü, kadın ise Tanrı'nın ellerine esir oldu.