Photo

https://www.youtube.com/watch?v=JVAlUl6sdfw&t=2236s
üzerine aldığım notlar,
video sonunda aklımda yer eden, hakkında düşünmek istediğim çok önemli bir soru,
“bir mimar öznesi, çok mimari bir şeyi, asla mimar olmayan ve mimarlıkla ilgilenmeyen birisine bir hikâye olarak anlatabilir mi?
0 notes
Text
11.nisan.2020

https://www.youtube.com/watch?v=l8ONgbuECtw https://www.youtube.com/watch?v=aXoYF6ZmaWk
üzerine aldığım notlar,
0 notes
Photo

dijital günlük bugün 2 yaşına bastı!
iyi ki doğmuş canım minik blogum!
0 notes
Video
youtube
“let everything happen to you beauty and terror just keep going no feeling is final”
dans eden özgür ruhlara!
13 notes
·
View notes
Photo

yirmibirinci yüzyılda hâlâ analog fotoğrafın ruhuna ve gücüne inanan herkese,
şubat 2020, uçhisar
0 notes
Text
2019′a son bakış
ikibinondokuz bitmeden, neler yapmışım, neleri sevmişim diye son bir kez dönüp bakmak istedim. ikibinonsekiz'in son ayları benim için inanılmaz mutsuz ve depresif günlerle doluydu. bu yüzden ikibinondokuz'un kendime kıymet verdiğim ve kendimi her anlamda besleyebildiğim bir yıl olmasını istiyordum.
çok fazla film izledim. kimi bu yılın yapımlarıydı, kimi eskilere dayanıyordu. sinefil olmaya başladığım bir yıl olduğunu rahat rahat söyleyebilirim sanırım. en sevdiğim ilk beş/on/onbeş/yirmi film listesi yapmayı pek sevmem ama bu yıl seyredip en çok sevdiğim filmleri sırasız olarak yazıyorum,
1- Portrait Of A Lady On Fire 2- Talking About Trees 3- Colette 4- Stalker 5- Old Boys 6- Pain and Glory 7- Varda by Agnès 8- Joker 9- Roma 10- Never Look Away 11- Thelma & Louise 12- E.T.
bu yıl film açısından çok verimli geçirmiş olsam da, izlediğim tiyatro oyunu sayısı sıfıra yakın sanırım. bunda, tiyatro bilet fiyatlarının inanılmaz artışı da etkili tabii. yine de şehir ve devlet tiyatroları sıkı takip edildiğinde, çok güzel oyunlar seyredebilmek mümkün. ikibinyirmi, daha çok oyunlu bir yıl olsun, dilerim.
sayıların çok da bir önemi olduğunu düşünmsem, goodreads'te kendime 60 kitap hedefi koymuştum. ne yazık ki, bu sayı 40'ta kaldı. ama yine de, çok çok sevdiğim kitaplar okudum, bu yıl en sevdiğim kitapların listesini sırasız olarak yazıyorum,
1- Bizim Büyük Çaresizliğimiz-Barış Bıçakçı 2- Frankenstein-Mary Shelley 3- Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey 4- Sessiz Ev-Orhan Pamuk 5- Paranın Cinleri-Murathan Mungan 6- İnce Memed-Yaşar Kemal 7- Kuşlar Da Gitti-Yaşar Kemal 8- Sekiz Dağ-Paolo Cognetti
paylaşmak istediğim son şey ise, gezdiklerim, yürüdüklerim, kaybolduklarım. bunların hepsi çok güzeldi. yeni bir şehri arşınlamak, aylaklık yapmak en çok sevdiğim ve en çok mutlu olduğum şeyler. şehirlere karışmaya bayılıyorum gerçekten. bu yıl gezdiğim şehirler arasında ayrım yapmayacağım. sadece birkaç fotoğrafla özet geçeceğim.



sevgili ikibinondokuz, zaman zaman üzdün, korkuttuk, endişelendirdin beni ama yine de, en çok sevdiğim yıllardan biriydin. yirmi üç yaşım, çok güzeldin. öperim gözlerinizden, iyi bakın kendinize.
ve biliyorum ikibinyirmi, bütün güzellikleriyle bizi bekliyor.
0 notes
Audio
“ya bi’ dakika, ben ne dinliyorum?” dememe sebep olan şarkıdır,
0 notes
Audio
0 notes
Text
21 Eylül 2018′de, Melisa Kesmez’in kalemi ile tanışmışım, ve okur okumaz çok sevdiğim o cümleleri günlüğüme not etmişim,
“ ‘Kalanlar’ adını verdiği öyküsünde Kedi Latife’den şöyle bahsediyor: ‘Bana kanaatkâr olmayı öğretiyordu. Tahammül etmeyi. Bazen de boşvermeyi. Ama yalandan bir boşvermişlik değildi onunkisi. Uzun uzun düşünülmüş, muhasebesi yapılmış bir karardı; arkasında uzun bir ömrün tecrübesi vardı. Durmanın bilgeliğine ikna olmuştu. Dövüşmekten, şikayet etmekten uzaktı. Onu bırakıp giden sahibesine bile anlayış gösteriyor, hâlden anlıyordu. Özlüyordu muhakkak ama bu özlem onu endişelendirmiyordu, bu özlemle yüreğini kemirmiyordu. Yalnızlığını seviyordu, beni de yalnızlığıma alışmaya, onu sevmeye, kendime ait olmaya teşvik ediyordu. Yakında bana veda edeceğini biliyor, gittiği vakit hayatımda açılması olası boşlukla şimdiden barıştırıyordu beni. Ben önemli değilim, diyordu. Sen de değilsin. Kendini önemli sananların hiçbiri önemli değil. Yaşa sadece.’ ”
0 notes
Photo

“okey, then listen, let's not get caught, let's keep going!”
39 notes
·
View notes
Text
+ben aslında hiç böyle biri değildim louise, ben sanırım delirdim -sen hep böyleydin thelma, sadece kendini göstermek için tek bir fırsatın olmadı.

2 notes
·
View notes
Text
Sekiz Dağ - Paolo Cognetti’den kalanlar
- Dünyayı dolaşma özgürlüğü dışında, sahip olmadığım hiçbir şeye özlem duymuyordum.
- Hayatının bir aşamasında insanlarla görüşmekten vazgeçerek dünyada kendine ait bir köşe bulmuş ve bulduğu köşeye çekilmiş biri izlenimi uyandırıyordu.
- Şöyle söyledi: “Bak, ne kadar sürerse sürsün. Bu işte ilerisini fazla düşünmemelisin yoksa delirirsin.” “Peki, neyi düşünmeliyim?” “Bugünü. Bak ne güzel bir gün.”
- Bir başkasının hayatı için neyin iyi olduğunu bildiğinizden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
- Patikada ilerlerken Bruno’yla bana “Buz, dağların bizim için sakladığı geçmiş kışların belleğidir,” dedi. “Belli bir yüksekliğin üzerinde tüm yaşanmışlıklar gizlidir ve biz geçmişteki bir kış vakti ne yaşandığını bilmek istiyorsak, oraya gitmemiz gerekir.”
1 note
·
View note