arabolge-blog

[arabolge-blog]

Nicholas Cage'den 100 replik - İşbu videoya bakıp Nicholas Cage Hollywood'un Sabri'sidir dersek yanlış olmaz.

[arabolge-blog]

Fan yapımı Gremlin fimi - Arkadaşımız ünlü filmlerin ünlü sahnelerini gremlinleri yerleştirmiş, sonuç: başarılı.

[arabolge-blog]

Restrepo - Şu sıralar National Geographic TV'de tanıtımları dönen belgesel bu mudur bilemiyorum ama konu kabaca, Afganistan'da bir Amerikan müfrezesiyle bir sene geçiren belgesel ekibinin ekranına yansıyanlar olarak özetlenebilir.

[arabolge-blog]

Armadillo - Danimarkalı askerlerin Afganistan macerasından kesitler sunan bir belgesel.

[arabolge-blog]

God Bless America * Adamımız ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenir ve kalan ömrünü topluma faydalı bir şeyler yaparak geçirmeye karar verir. Ve aslında bu yapacakları pek çok kişinin aklından geçen, düşünmesi bile insanı huzura gark eden bir takım şiddet yüklü faaliyetlerdir. Eğlenceli olabilir gibi.

[arabolge-blog]

Abraham Lincoln: The Vampire Hunter filminin fragmanı yayınlanmış. Olmuş gibi ha gençler?

Bu arada fragmanda arka planda yer yer Johnny Cash'i duyuyoruz, The Man Comes Around şarkısının sonunda söyledikleriyle.

The Man Comes Around deyince de Dawn of the Dead re-make'inin o güzel açılışı geliyor aklıma, buyrun hafızaları tazeleyelim:

http://www.youtube.com/watch?v=vdPWrAMXGGo

[arabolge-blog]

My funny valentine

Sweet, comic valentine

You make me smile with my heart

abovemyknees submitted:

[arabolge-blog]

1976

1976 yılında en iyi film Oscar'ı için görünürde iki film yarışıyordu. Nitelik olarak diğerlerinin önünde görülen bu filmler, bir medya eleştirisi olan Network ile meşhuur Taxi Driver idi.

Pekiyi o yıl en iyi film Oscarı'nı kim kazandı?

ROCKY.

Hem sadece en iyi film Ocarı'nı değil, en iyi yönetmen ile en iyi kurgu ödüllerinin de sahibi oldu.

yaa, işte böyle

[arabolge-blog]

The Bourne Legacy - Meğerse bunlardan tek bir tane yokmuş, bu da ötekinin hikayesi temalı yeni Bourne filmi.

[arabolge-blog]

Sabah sabah kafaya dank eden bazı acı gerçekler.  Vay anasını.

[arabolge-blog]

Metro Goldwyn Mayer'in meşhuur kükreyen aslanının "making of" fotoğrafları

[arabolge-blog]

Uçan adamlar New York semalarında. Chronicle filminin tanıtım faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan uçan insan görünümlü model uçaklar gökyüzünde süzülmekteler.

[arabolge-blog]

Btjunkie.org kapanmış. http://btjunkie.org/goodbye.html Fakat?

[arabolge-blog]

Daha geçen Aralık ayında gitmiştik İKSV'deki konserlerine, 2 ay geçmeden bir tane daha (İyi haber). Babaların bir daha 3 sene sonra filan konser verebilme ihtimallerine karşı (Kötü haber) gidilmesi gerektiğini ısrarla belirtirim. Bir Cuma akşamı daha iyi nasıl değerlendirilebilir ki?

[arabolge-blog]

Yıldız Savaşları İstanbul Modern'de

[arabolge-blog]

Pontypool - Konuşma tabanlı zombi filmi

Bildiğimiz anlamda ilk zombi filmini çekerken George Romero'nun aslında tüketim toplumu eleştirisi yaptığını artık yinelemenin manası yok (Tüketimin esiri olmuş modern insanın şuursuzca gezen zombilerden farkı yok hesaabı). İşin ilginç tarafı üstad sanki janra görünmez bir mühür vurmuş gibi bugüne değin çekilmiş, ciddiye alınabilecek tüm zombi temalı filmlerde böyle bir metaforlar, bir göndermeler, bir eleştiri hali var. Kiminde salgının yayılışı, kimi salgın anında insanların davranışları kimi de bizzihati salgının ortaya çıkışını bu eleştirinin merkezine oturtup toplarını burayı hedef alıp ateşlemekteler.

Pontypool da tam bu eleştirel ekolden, hem de konuyu ilginç bir noktadan yakalayıp hem de konsepte yeni bir şeyler katıp ve fakat  bunu sıkıcı bir şekilde yapıyor.

Konuşmayla, sözlerle ve hatta salt ingilizce ile yayılan bir salgın. Sözcüklerin anlamlarının tetiklediği duydukları her yeni sözcükte saldırganlaşan zombiler. Kaderin cilvesine bakın ki olay tam da bir radyo istasyonunda cereyan ediyor. Ve evet, tüm film radyo istasyonundan hiç çıkmıyoruz. Bu güzel olabilirdi, ama zombisiz zombi filmi dudaklarımzı büküyor.

Filmde pek action yok, bol bol konuşma var. Biraz merak biraz gerginlik ve bolca konuşma. Ve tabii bir de hayal kırıklığı.

Filmde öyle şeyler oluyor, öyle muhabbetler dönüyor ve yer yer öyle mimiklere denk gelinebiliyor ki film ciddi mi, değil mi anlamakta zorlandığım anlar oluyor. Netice itibariyle keşke atlayarak izleseydim dediğim bir film oldu Pontypool, kimselere tavsiye edemem. Takıntısı olan, arkadaşlarına "onu da izledim!" demek için izleyebilir. Yoksa geçiniz, ge-çi-niz.

Neyse film bana Chuck Palahniuk'un Lullaby diye bir kitabı vardı, onu anımsattı. Okunduğu zaman okuyan hariç, duyan herkesin öldüğü bir ninniyi anlatan bir romandı Lullaby. Elemanın  biri zamanında alıp o ninniyi bir çocuk kitabına koymuş ve kitap da bir şekilde halk kütüphanelerine dağıtılmış. Derken memleketin dört bir yanında çocuk ölümleri başlar. Olaylar gelişir. Ne güzel fikir di mi ya?

[arabolge-blog]

Iron Sky hazır, bu da ilk tam fragmanı. 2. Dünya Savaşı'nın sonunda geliştirdikleri uzay gemilerine atlayıp Ay'ın karanlık tarafına konuşlanan 3. Reich'ın elitleri yıllardır kendilerini hazırladıkları Dünya'yı işgal planını devreye sokmak için doğru zamanın geldiğine karar verir ve harekete geçerler. Sonrasında neler olacağını hep beraber izleyip göreceğiz.