artikalan

[artikalan]

[artikalan]

bir kavanozun boş oluşu onu kaygılandırır

bir gece rüyamda kavanozun patladığını gördüm dışarı saçılanları ayıklamak bana düşüyordu kıvırcık bir saçtan. az sonra bir alana çıkacaktı. başetmem gerekiyordu bitişlerle.

[artikalan]

[artikalan]

...

Ama bu herhangi bir duygudan daha fazla bir şeydi. İlk kez mezarlık birdenbire gözünün önünde beliriverdiğinde daha önce yaşamının olayları içinde bir buhar gibi amaçsızca dolanıp duran, ortaya çıkıp belirişiyle yiten şeyi de birdenbire çok güçlü bir biçimde sezmişti. Bu elbette adlandırılması güç bir şeydi. Her şey anlatıldığında kalan şeydi. Dahası ele gelmeyen, yakalandığı anda kaçan bir şeydi. Olaylar değildi, onların içinde de olsa onlara karışmıyordu. Yine de tüm olayların başlatıcısı, onların eşlikçisi, nedeni ve sonucuydu. Ruhun ölmekte olan gövdeyi terk ederken yaşam gücünü kutsamak istercesine son kez ışıması gibi en son anda ortaya çıkabilirdi. En son anda bütün bu dağınıklığa, yaşam denen karmaşa ve çılgınlığa onların asıl nedeni olarak belki de bir düzen verebilecek şeydi.

Ayhan Geçgin - Kenarda

[artikalan]

yolda şunu düşündüm, bildiğimi sandığım her şeye çarpıyorum, yargılama hakkını kendimde bulduğum durumların içine düşüyorum, sonra içimde beslediğimi bilmediğim duygulara kaçamak bakışlar atmaya başlıyorum. insan böyle azalıyor ve yatışıyor galiba. bir başkayı böyle anlıyor, başkanın başkalığı karşısında, onun üzerinde sözcüklerle de bir hakimiyet kuramayacağını bilerek durduğunda ancak onu görebiliyor. ki bu görüş de kaçınılmaz olarak kısmi bir görüş oluyor. amacı gerçekliği bütünüyle değil bir yanıyla gösterme kaygısını güden bir kadraj. öyleki sonsuz yanı var gibi duyuluyor bu ardı arkası kesilmeyen seslerden.

bunların görseldeki fotoğrafla alakası ne peki? bu alakalanışların sezebildiğim kısmından şöyle bahsedilebilir belki, fotoğraflar, fotoğraftakiler ve ilişkiler ben neresinden tutsam oradan yırtık veriyor. sadece izlemek ve seyre açmak ne kadar keyifli oysa. sadece izlemek ve seyre açmak istediğim için. bakmaktan hoşlandığım için.

bir de “güzel” olan şu, sözcükler yakamızı bırakmayacak. biz de onların. anlatmaya çalışmaktan vazgeçmedikçe onlar da kendilerini açmaktan geri durmayacak. onlar kendilerini açtıkça biz de kendimizi bulmaktan alıkoyamayacağız. yine de, neticede, hiçbir şey ve hiç kimse o sözcüklerden ibaret olmayacak.

[artikalan]

“neyse, bir dahakine gireriz denize” demiştim rüyamda. belki de ilk kez zamandan bahsettim. üstelik bir periyoda çektim.

olsun, yine gideriz.

[artikalan]

durmasını istemiyorum. yürümeli. birikmesini istemiyorum. beklemek donmaya benzer. madem üşüyoruz, hareket etmeliyiz. gidelim.

[artikalan]

düğümler çözüldükçe.

[artikalan]

bir yer yok. öyleyse bir plan yapalım.

[artikalan]

yaklaşım. yaklaş. aş. ayrış. yaklaş. yakın. uzak.

[artikalan]

ayrılık. ayır. ayrı. ayrım. ayrıntı.