Tumgik
barbeduperenoel · 19 days
Text
Şimdi düşüncelerimde bile yüzüne bakamıyorum.
2 notes · View notes
barbeduperenoel · 25 days
Text
Ve günün sonunda önemsizliğim gözüme çarptı. Yüreğim burkuldu ama sesim çıkmadı.
12 notes · View notes
barbeduperenoel · 4 months
Text
26.
Kitaplarım kadar defterlerim de çoktur benim. Yazıp yazıp bıraktığım yazıların arasında, bir türlü bitmeyen sayfaların kaybolduğu raflarda saklı olan hissel anıların kaybı, odamı dağlamaktadır. Duyulması gerekenler değil olması gerekenler yazılı olduğundan kimi zaman şaşan dünyanın dengesizliği bitmeyen defterlerin sonusuzluğunda yitip gitmiş veya öylece sallanmaktadır. Benim düşüşlerim hep buralardadır. Bu nedenle parmak uçlarımdaki kesikler, dizlerimdeki morarıp saramış yerleri yoklarken onu bir tuval misali kullanmakta, bir baş yapıta imza atarken saklanması gerekenleri kalıcılaştırmaktadır. Belki de bu nedenle yaşadığım zaman hiç buralarda olmamaktadır. Aklım, dedikleri gibi bir karış havadadır. Aşık olduğum ne bir siluet ne de gölgede saklanan bir et parçasındadır. İsteklerim tam buradadır. Ancak, direkt olarak söylenemeyecek kadar nadidane ve anlaşılmak isteyen parçalar olduklarından bir türlü dudaklarımdan isteklerim dökülememektedir. Benim sıkışıklığım, bu dört duvar arasında olmaktan çok uzun zaman önce çıkmış, daha somut ancak kimselerin duyumsayamayacağı kadar soyut bir yapıda olduğundan sızılarım kale alınmaz olmuştur. Bu acı gerçekten de benim tarafımdan mı oluşturulmuştur? Kurtulabileceğim hiç mi bir açıklık yoktur? Bu sızı; yüreğimi ellerimin arasına alıp var gücümle sıkıştırsam da en ücra köşelerde paralasam da kemiklerimin içine- yerinde düzgün dursun diye- sıkıştırsam da hatta kırılsa da bütün kemiklerim baştan ayağa bin parça, ruhum bile eşlik etse bu çöküşe dinmeyecek gibidir. Kurtuluş gerçekten bir başkasından elde edilemeyecek bir parça mıdır? İnsan hep mi kendi ayaklarının üzerinde durmalı, kendisini doğru düzgün iyileştirmeyeceğini bilmesine rağmen çabalamalıdır? Bizler, henüz bilmezken neyin ne olduğunu deneyeceğimiz tedavi yolların etkili olmasının yüzdesi, sıfırın yanına gelecek olan virgülden ne kadar daha sonra değiştirecektir rakamını? Atmak istediğim çığlıkları saysam sizlere yıldızlardan daha çok olur gibi göğüs kafesimde biriken nefesle. Aldığım ve verdiğim nefeslerin ağırlığını hesaplayabilir misiniz bu benzetmeyle? Söyleyeceklerimle bile sızlmaktayım baştan ayağa. Durumun ciddiyetine ne kadar daha vurgu yapabilirim, fikir verin bana! Yalvarırım, kurtarsın biri beni buradan. Çok da ücra, kokutucu bir yerde bulunmam öyle. Erişilemeyecek kadar da yol katetmeniz gerekmez. Ellerimi uzatsam hemen yanımda, parmak uçlarımın bir adım ötesinde ancak galaksiler kadar uzakta olan sizlerleyim ben, tam karşınızda. Olması gereken yerde, bir milim hareket etmeden. Bana söylendiği gibi kendimi belli etmeden, anlaşılmayı beklerken için için ağlamakta, kimi zaman mahfetmekteyim yanaklarıma tutturulan mandalların şeklini. Kim bilirdi bir insanın gözlerindekilerin dökülmemesi adına verilen savaşta içi kadar yanan gözlerinin mutluluk diye tutturulan dudaklarının kıvrımında ölüp ölüp dirileceğini? Kim bilirdi verilen bir savaşın, bin bir türlü ölüm şekline tabi tutulan tek vücut içerisinde sıkışıp kalan halkın dökülen kanlarının sonucunda, hiçbir cesete rastlanmayacağını? İnanılır gibi değildir. Belki de bu nedenle kimselere inandıramadığım acımın ciddiyeti anlaşılamamktadır. Vazgeçişim belki de bu yüzdendir. Can çekişlerim belki de bu nedenle gün yüzünden uzak, bir başına bir yastık altında, öylece bırakılan bedenin sarmalandığı yorganında, sıkı sıkıya tutulan tutamlarında can bulmaktadır. Böylece bir insan daha anlaşılmadan sadece yitip gidecek gücü kendisinde bulacaktır.
14 notes · View notes
barbeduperenoel · 7 months
Text
Sebep olabileceğin yaralar asla değişmeyecek. Lüzumsuz laflar, tartılmadan seslendirildikçe, derin duvarlarla bahçelerin süslenecek. Çiçek sandıklarının dikenleri sana grileri verecek. Senden alınanlar da koskoca duvarların arasında, yenilikten uzak, düşmekten korkan bir çocuk bırakacak. Yıpranan ruhun içindekilere sırtını dönecek. En derinlerde kaybettiğini düşündüğün şeyler, sende var olabilmek adına çelme takacak. Onlar çelme taktıkça da suçlanan yine hayat olacak. Yaşayıp da yaşamadıklarından sorumlu tutulacak. Sende kalanlar onun olacak, vazgeçtiklerin de onun tarafından gözüne sokulacak. Pişmanlıkların, yakanı bırakmadığından adımladığın yolun çıkmazında, toslayıp kaldığın duvarda, kurumuş kanların yabani otlara karışacak. Arkandan gelen fısıltılar kabusun olacak; dönmeye cesaretin olmadığından, seni sana bıraktığın sonsuzlukta kıvranan zihnin olacak. Öylece var olmayı bekleyecek. Birilerinden medet ummaya devam ettikçe silikleşecek. Acını diğerleri ile kıyaslamaya başladığında da anlamını yitireceksin. Yaşamak umduğun gibi olmasa da, sandığın kadar da gaddar olmadığından başına gelen gelecek; başına gelecekler de senden bilinecek.
19 notes · View notes
barbeduperenoel · 7 months
Text
Ve ben seni; gökyüzünde süzülen, bulutların ardına kendisini gizlemiş solgun ayın, insanlarla paylaştığı hüzünle, yeryüzündekilere dağıttığı yıldızlar kadar öpüyorum. Yaşanmışlıkların, gölgelerden süzülen ağıtları kucakladığı saatleri sevenler kadar seni önemsiyorum. Yüzümü yalayıp geçen rüzgara anlatıyorum seni usulca. Sana bir yerde ulaşacaklarını bilerek, seni benim adıma sevmelerini diliyorum onlardan. Uyuyamadığın gecelere bir mırıldanış bırakıyorum. Kırık dökük duvarlarımın arasında, çelikten yapılmış seninkilere kendimi çarptığım kadar şu dünyada kırılıyor. Adımladığım yol kadar senden uzaklaşıyor olduğuma hüzünleniyorum. İçimdekiler soğumaya yüz tuttuğunda güneşi arıyor, hisettiğim yalnızlığından yardım isteyemiyorum ondan. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Ve ben; bundan sonra gelecek olan cümledeki ama'dan, çabaladığım kadar yok olduğundan, bunun sonucundan korkuyor olduğumdan, sadece seni seviyorum, diyebiliyorum. Seni seviyorum. Bir gün seni sevmiyor olacağımdan da şimdi, şu an, yapabildiğimin en iyi hali ile, kendimce ayrı seviyorum. Bu yüzden çok, en çok da sevilmediğin yerlerinden, seni seviyorum.
16 notes · View notes
barbeduperenoel · 7 months
Text
Bizlere gösterdiğin yolda, yoldaşlarımla kendimi yaşatabilmek uğruna, tanıdığım ve tanımaya çalıştığım yolunla, özdeşleştiğim ilkelerinle, dağıtmaya çalıştığım bilincinle; mavi gözlerindeki huzurdan, denizlerinden dökülenleri, gördüklerimle gördüklerini bilen biri olarak; acınla samimiyetini, hüznün ve kaygını, buraları kimlere emanet ettiğini bilerek, her şeyini yaşatacak olduğumu, yaşatanları da gözedecek olduğumu bunu da yolunda adımladığım kadar kanıtlayabilecek olduğumu bilerek, nefes alıyorum toprağımda. Sarıların güneşi vatanımın. İyi varsın, varlığım.
11 notes · View notes
barbeduperenoel · 7 months
Text
Dizlerimin üzerinde kaç defa yalvardım birilerine bilir misiniz? O birileriydi ki, içimde büyük bir tanışıklığa sahipti. Benim için ne kadar önemli ise benden o kadar uzakta olmayı seçmişti. Yemininden ayrılacak gibi de değildi. Oysa sapacak gibi olsa dahi bana yeterdi. Gıkım çıkmazdı. Ona verebileceklerimle vermek istediklerim, içimden dolup taşıyordu. Sevgi sevgi diye gezecek değilim. Ancak bir öneme sahip olamayacak kadar varlığımla beraber yapacaklarımın da yok sayılışı, hiç var olmayışı; benim için bu denli var olan ona adanmışlığı canımı yakıyordu. Ulaşılmazlığı, isminde gizliydi. Sadece bana gösterilen, özenle örülmüş bir duvar gibiydi. Kaç kez kırmayı denedim, desem de kıyamadığım, o özenle çizilen sınırların ona ait oluşunu bilmem bile, beni neden göremediği ile ilgili ona kırılışlarımı onarmasına yetiyordu. Kimi zaman o sınırlarda sonsuzluğa adımlarmışım gibi hissediyordum. Ben bazen oraları da seviyordum, hafif bir sızıntıyla bilmediğim melodileri mırıldanıp duruyordum. Başımı kaldırsam, sesini duyar gibi oluyordum. Buralarda gezdiğimi bilmesin diye parmak uçlarımda duruyor kimi zaman soluklarımı tutuyordum. Buna rağmen beni fark etmesini bekliyorum. Beni tanımaya çalışmayan birisinden beni olduğum gibi görebilmesini diliyorum. Kaç kere ellerimi açıp aynı duayı sıraladım bilmiyorum. Artık bir önemi de yok. Bilmiyorum. Ancak kaygılıyım. Hislerimden de bir o kadar endişeliyim. Fakat, bunlara rağmen itiraf etmeliyim ki, vazgeçmenin de eşiğindeyim. Karar verememenin endişesi içerisindeyim. Umudumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair endişeliyim. Eğer ki umudumun gerçekleştiği anda, ben onun adına kayıp olursam, kaybettiğim şeylere üzülemeyecek kadar soğutmuş olursam içimdekileri, onun için ayırdığım alandan vazgeçersem ne kadar da yazık olacaktır bir bilsen. Bana belki de kırgın kalacaktır içimdekiler. Suçlu tutar mıyım kendimi, emin değilim. Benim zamanım seni gösterirken kayıp oluşuna; senin zamanın bir anda beni bulursa bekletemeyeceğim zamanımdan sorumlu oluşuma… Seni kaç kere ikna ettim biliyor musun içimde? Kaç kere yüzüne güldüm, kaç kere küsüp barıştım. Kaç kere gönlümü aldın biliyor musun? Sayısız kere öptüm gözlerinden, sevilmediğini düşündüğün yerlerinden. En ufak bir kötü haberinde nasıl kalktı da burkuldu içimdekiler bir gösterebilsem, biraz da olsa merak eder miydin beni sahiden? Ben senden ayrılacağım yakında. Beni güvende tutacağını düşündüğüm limanlarda vedalarımla baş başa kalacak, dalgalarımla sürükleneceğim başka duygulara. Ancak tam anlamıyla da terk edemem gibi seni. Kıyamam da bunu yapmaya. Endişelenmek geliyor içimden senin adına. Bu nedenle sen bilmesen de, fark etmeyecek olsan da bırakacağım benden sana bir parça.
15 notes · View notes
barbeduperenoel · 9 months
Text
Uyuşuk ellerim, en çok da dizlerim. Fark etmemişim. Acıyı duyumsayamayacak kadar kendimi kaybetmişim. Buralardan gitmeye o kadar kenetlenmişim ki intihar diye manzararlı bir yer seçmiş bulutlara ip geçirmeyi denemişim.
29 notes · View notes
barbeduperenoel · 9 months
Text
Kim bilirdi sonra kelimesinin bir veda taşıyabileceğini Marin? Kendini suçlamaman gerektiğini bildiğin halde bir boşluğa dalıp gidişlerin. Oldum olası, derken iç çekişlerinde saklanan hançerlerin. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında, soğuk taşların arasında, çamurlaşan toprağın arasında, bayılıp kalan yakınlarının haykırışlarının boğuklaşması gibi, hayal meyal hatıralarına karışmış küçük bir karede saklıyız senin için. Kim bilirdi böyle olacağını derken hıçkırıkları arasında sızlananların yanacağını söyleyişlerini bildiğin gibi, canlı kanlı duyar gibisin şimdileri. Sen derdin ki Marin: Acımıyor canım, sadece sıkkın biraz ruhum. İnsanların yaptıklarına anlam veremeyişlerim çoğladıkça, sorularımın nedenleri bir türlü cevaplanamadığından bu dünyaya karşı bir hayli huzursuzum. Bakma bana öyle. Kim takmaz ki bunları? Benim ne canım acır ne hayatım ters gider, derim hep öyle inanıverirler. Sen söyle, insan ne zaman yaşamaktan cayar? Umudunu kaybettiğinde değil mi? Oysa sen ve senin gibiler çokça yanılırlar. Sevgili Anastasia, ben ne umudu kaybettim ne de yolumu. Ben o kadar önemsizleştirdim ki kendimle birlikte şu benim için yaratılan dünyayı, şu küçük gibi görünen sonsuz yıldızları, şu tenime usul usul değen içimi ısıtan güneş ışınlarını. Eşsiz bir parçanın, kusurlu yaratıklara bahşedilmesindeki abuklukta sallandıracağım bir gün şu ruhumu. İnsanların burada keyif aramalarında saklı olan iki yüzlülüğün, fark edilmeyen onca şeyin arasında insanların iyilik zırvalıklarına kanan, iyilik yaptığını sanan ahmakların durmayan çenelerinin raylarını yağlandıran kimilerinin. Ne çirkin şeydir bunlar Anastasia! Tiksindiğim kimselere dönüşmekten korkuyorum ben. Ne iyilikmiş ne sabırmış ne çabaymış hiçbir şey dinlemek istemiyorum. Sadece her şeye son vermenin doğru olduğunu düşünüyorum. Hesabımı vermek için gideceğim bir gün ve benim için ağlayanlar daha toprağım üstüme örtülmeden cehennem ışıklarını benim için yakacaklar. Kınayacaklar beni. Ama göreceğim Anastasia, cehennem her neredeyse onlarla yüz yüze geldiğimde ne dehşete düşeceğim ne de kendimi ayıracağım onlardan. Ama o güne kadar Anastasia, bırak da insan olmayayım. İnsanlıktan bir haber olanlardan ayrı kalayım. Ben burayı kabul ederek geldiğime yanayım. Sonra terk ettiğime yanayım. Yaratıcıma kızayım, nasıl bizi bu kadar yücelttiğine ayrıca yanayım. Ben bırak da biraz farklı kalayım. Önemsizleştirilmeden küçük de olsa bir an yaşayayım.
18 notes · View notes
barbeduperenoel · 10 months
Text
Ne acı, ne insanlar birbirlerini beklermiş ne de zaman birilerine ayrıcalık tanırmış. İnsanları değil, insan zamanı anlamlı kılmalıymış. Bu hislerin geçmeyeceğini yeni yeni fark ediyormuş. Kimse kimsenin umrunda değilmiş. Herkes kendi yaşadıklarından sorumlu olurmuş. Yaşanılanların ağırlığı tek yaşayanı ilgilendirirmiş. Kimse onun için çabalamayacak, endişelenmeyecekmiş. Kimse kimsenin içinde önemli bir yere sahip olamazmış. Kimse kimseyi yapılandıramazmış. Sadece insanlar varmış, birbirlerini kullanır durularmış.
18 notes · View notes
barbeduperenoel · 11 months
Text
Şu dalgaların arasında belki de son kez seslenedim insanlığa: Bırakın beni, olduğum gibi yaşayayım son dakikalarımda. Bırakın şu kum saatinin kumlarını, akıp gitsin parmalarımın arasında. İzin verin rahat bir nefes alabileyim en sonunda. Ben kızgın değilim sizlere kırgın da. Giderek hissizleştim şu yaşımda. Ben bilirim ki; siz kırılmış ruhlar, şu ana kadar kırılmayı öğrenebildiğinizden, yine ve yeniden kıracaktınız beni en sonunda. Kızmıyorum o yüzden, sevgiyi kırmak olduğunu sandığınıza. Sadece uzaklaşın benden bir süreliğine. Kalayım içimde bıraktıklarınızla.Kafamda yankılanan sözlerinizle. Biraz da şöyle düşünmeme izin verin: Ah, belki de ben çok takıldım onlara. Dediklerini çok büyüttüm içimde ve sadece kendimi üzmekle yetindim. Lütfen bırakın beni yaşattıklarınızla. Kendi kendime büyütüp durayım biraz daha canımı yakmaya. Korkmayın sizler yalnız kalmazsınız buralarda. Benim gibi gelip geçecekler olacaktır en sonunda.
22 notes · View notes
barbeduperenoel · 11 months
Text
Sevgili diğerleri,
Birkaç zaman oluyor sizlere seslenmeyeli. Ruhumun kırıklarını onarmaktan kaçmaya meyilli olan ellerimin titreyişini duyamaz olmuş da meraklanıp yazmışsınız bana. Merak etmeyin terk etmedim buraları. Ben onarmaktan kaçtığım her yerimi dinlemeyi öğrendim, öpmeye çalışmadan önce. Sarmak, onu göz ardı etmekmiş o yüzden kanar dururmuş yeni fark ettim sevgili yoldaşlarım. Ben hissizleşmedim merak etmeyin. Bilirim, şu içimde süzülüp duran boşluğun büyümesi doğal değildir; nereden geldiği de bilinmez hep yankılanırdı ağıtlarım. Ben susmayı öğrendim, içimdeki çığlıkların arasında ne duymam gereken ne de duyurmam gerekenler varmış yeni fark ettim. Benim anımsamam gereken anlaşılabilir olduğummuş. Ah, benim sevgili ruhumdan dökülenler benimmiş de görememişim. Ne gariptir bu dünya bana mutluluk vermiyor diye yakınır dururdum, oysa huzur diye bir şey varmış ve benim içimdeki eksikliğin, eksik olmadığını sadece yanlış giden bir şeylerin olduğunu söyler dururmuş bana. Mutluluk diye kandırdığım, yalnızlık diye yakındığım, utanç diye saklanacak yer aradığım, öfke diye kendimi attığım onca köşenin; içimdeki boşluğu, sanrılarımdaki insanların büründüğü yüzleri, karşımdakilerde aradığım zamanların garipliğinden; kaybettiğim anlaşılamamanın verdiği aidiyetsizliği yaşatır dururmuşum kendimde. Ben yeni öğrendim anlayanımın olduğunu, neden bir başına yalnız hissedip durduğunu. Sevgili diğerleri, ben sizleri yoldaşlarım sanıp da içimde kondurmaya çalıştığım zamanların sancısını çeker dururmuşum. Ben kendi içimde yarattığım dünyayı bu dünyadaki insanlara uyarlayamazmışım da onun üzüntüsünü çeker dururmuşum. Bu bir yalnızlık değilmiş o da varmış da en çok da hayal kırıklığındanmış sancılarım.
40 notes · View notes
barbeduperenoel · 11 months
Text
Dedi ki: Maman, her şeyden vazgeçtim sizin uğrunuza. Ne dediyseniz doğrudur dedim, ruhumu katlettim Maman. Sizse gelmiş şimdi karşıma varlığımın var olmasının bile yanlış olduğunu söylüyorsunuz, Maman. Siz neler söylüyorsunuz bana Maman? Oysa ben düşünmüştüm ki, demiştim ki kendime, ben öyle sanmıştım ki; eğer ki dedikleriniz beni oluşturursa anlarsınız beni. Maman nedir bu içimdeki dehşet yükselip duran? Nedir yanlış yaptığım, yaratmış olduğunuz şeyin hangi tarafı sizi tatmin edemedi? Söyleyin, değiştirivereyim. Ruhunuzun gülü, gülüşünüz olayım. Beni terk etmeyin böyle Maman. Ne demek şimdi bu? Ruhumu kırıp ilmek ilmek tekrardan dokuyan kelamlarınız değil miydi, üzerimdeki irislerinizden süzülen tiksintiyle karışık dehşet değil miydi, sizi bu hayata bağlayan benim üzerimden yaşamaya çalıştığınız hayat değil miydi? Maman, ben miydim yanlış olan? Oysa siz hıçkırıklarınızı avuç içlerime doldurmamış mıydınız, okyanuslar kadar içinizdekileri yüreğime doldurmamış mıydınız? Ben miyim suçlu olan? Dediğiniz gibi yaşamayı hak etmeyen ben miyim yoksa siz mi Maman? Hiç sevilmediğinizden sevmek nedir bilemezsiniz diye sevmeyi öğrendim ben Maman. Bağırışlarınız kaçmak istediğiniz onca olgudan kaynaklandığından ben sizin için susmayı öğrendim Maman. Ben, Maman şu buruş buruş olan mektubun parmağımda bıraktığı kağıt kesiği gibi kanıyorum usulca. Şişip kabarıyorum, içimdeki bana ait olmayan şeyleri daha fazla sahiplenemiyorum ve ayrıca kendiminkileri bilemeyecek kadar sizleşiyorum. Size ne lanetler ediyorum ne de şu dünyaya kızıyorum. Ben ne terk ediyorum bana ait olmayan şu bedeni ne de yakınıyorum halimden. Ama Tanrım, keşke beni görsen, tutsan ve atsan şuracıktan.
20 notes · View notes
barbeduperenoel · 1 year
Text
Hangi mevsimdeydi ruhum şimdi? Yoğun bir fırtınanın ardından açan güneşin bahşettiği gökkuşağı gibi; gökyüzüne serdiği bulutların dağılıp bütün yıldızları göstermek istercesine berraklaştığı gibi bir serinlik var içimde. Fakat, ben terk ettiklerimle kalmışım gibi. Dökülen yapraklarıma değil de toprağıma gömülen bedenlerle sallanmışım gibi. Oysa şimdi baktığımda ne toprağım kalmış ne yaprağım. Her yerim betondan binalarla çevrelenmiş, asık suratlarla da süslenmiş gibi. Nedir bu boşu boşuna betimlediklerim? İçimdekileri anlatmazlar değil mi? Kelimelerim dökülür de, bu içimdekiler kelimelerimden kaçıyor gibi. Sadece ben affedemiyorum gibi. Bu zoraki yalnızlığı kabul edemediğim bir mevsimdeyim gibi.
43 notes · View notes
barbeduperenoel · 1 year
Text
Benim ruhum, senin ruhunu tanıyordu. En azından ben öyle sanıyordum.
48 notes · View notes
barbeduperenoel · 1 year
Text
Yüce Tanrım nedir bu yüreğimdeki sancı? Sanki terk edilmiş bir insanın kalbine sahip, göz yaşları dondurma alacak parası olmayan bir çocuğunki gibi kırık. Tanrım, sanırım ben yok olmak üzereyim. Bu kırgınlık, beni gittikçe içine çekiyor. Bu yüzden dualarım yarım kalıyor. Sanırım Tanrım, sesimi sana duyuramıyorum. Bu yüzden belki benim seni unuttuğumu düşünerek terk edeceksin beni. Ama inan ki aklımdasın, sadece yaşayışım o kadar yüzeysel ki o kadar tek düze ki beynimde dolanan kelimeleri dahi seçemeyecek kadar uyuşuk bir haldeyim. Acaba bu benim suçum mu? Bu yüzden belki de öylece ölmeyi bekleyen bir insana giderek daha çok benzemekteyim. Sanırım bu durumdan artık korkmuyorum. Ne olacağını merak etmiyorum. Artık birilerinin beni duymasını beklemiyorum. O yüzden şu an seslenmeyi bırakmış bir halde, içimden, gücüne güvenerekten konuşuyorum. “Ben artık kendimi tanıyamıyorum. Hatta çok özür dileyerekten hiçbir zaman kendimi tanıyamadığımı dile getirmek istiyorum. Hiçbir zaman yeterince çabalayamadığımı hatta belki de çabalamadığımı; başarısız olduğumu söyleyenlerin laflarına, belki de kolay kaçma düşüncesinden, artık daha fazla yara almak istemediğimden, onlara boyun eğdiğimi itiraf etmek istiyorum. Gerçekten affına sığınarak ve şu incecik boynumu ne kadar daha bükebileceğimi bilmeden eğmeye devam ederek; sınanmaya geldiğim şu dünyaya lanet etmeden önce, yarattığın insanların gelmiş olduğu vaziyeti kınayarak, kendimi onlardan ayrı tutma cüretini kendimde bulabiliyor olduğumu, bir soytarının sahip olabileceği bir cesaretle, buna kendimi inandırarak dile getirebiliyorum. Ben hiç sahip olmadığım gücü, kuvveti şu anki insanlarla kendimi kıyaslayarak yanına yaraşır biri olduğuma inanıyorum. Ben, Tanrım, belki de sana inanmayarak sana ibadet ediyorum. Ve belki de bundan, kendimi şuracıktaki yangına atabilecek kadar kudretli zannederek seni kendimle bir tutuyorum. Haşa derken kendime inanamıyorum.”
23 notes · View notes
barbeduperenoel · 1 year
Text
İnsaniyetimi kaybetmekten korkuyorum ve insan olduğumdan utanıyorum.
26 notes · View notes