Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
yirmi ocak
hım hım hım. bugün fena bir gün değildi. daha iyi hissediyorum. hala ders çalışmadım ve sınavıma iki gün kaldı sayılır. battı balık yan gider. bu rahatlık bir yerde güzel. pazılımda ciddi bir ilerleme kaydettim. şimdi canım isterse biraz ders çalışacağım.
0 notes
Text
on dokuz ocak
nedenini bilmiyorum ama iki gündür çok iyi hissetmiyorum kendimi. kafam yine boşluğa düşmüş gibi hissediyorum ve gün içinde zorluyorum kendimi bir çok şeye. ders çalışamamak oldukça canımı sıkıyor. önümde tek bir sınav kaldı ve ne yapacağımı bilemiyorum. yazı yazmanın iyi geleceğine inanarak başladım bugün de yazmaya. lütfen bugünler, bu anksiyete, bu depresyon bir an önce geçip gitsin. bitsin. biliyorum eğer bunu söyleyebiliyorsam bitecek, geçecek ve atlatacağım. ama tıkanıp kalıyorum bazı günlerde. ileriemek çok zor oluyor. aklımdan milyonlarca şey geçiyor. sonra çok düşünmek üzerine düşünmeye başlıyorum. beklentisiz sevmek üzerine düşünüyorum. gelecek üzerine düşünüyorum. eylemsizlik hali üzerine düşünüyorum. annemle babam hakkında düşünüyorum. babamın cüzdanından çıkan notlar üzerine düşünüyorum. annemle babamın ilişkileri üzerine düşünüyorum; birbirlerini çok sevmeleri ama sanırım birbirlerine göre olmamaları. belki de tam da birbirlerine göreydiler. birkaç hafta sonra babamın ölümünün üçüncü yılı olacak. zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini bilmiyorum. başım ağrıyor, kafam hem boşlukta hem de çok ağır. lütfen lütfen artık geçip gitsin ve beynim beni zehirlemeyi bıraksın. kendimi zorladım bugün. uyandım yataktan çıkmadım sonra kardeşim uyandı. kalkındım bir kahve demledim. uzun uzun kahveyi içtim. odamı toparladım. düşündüm. videolar izledim. telefonumun şarjını bitirdim. hayat çok şahane akıp gidiyormuş gibi arkadaşlarımla geyikledim. öğleden sonra kek yapmaya giriştim. kek yapmak, mutfakta zaman geçimek bir çeşit meditasyon. akşam kuzenlerimle geyikledik, çay, kahve. yani; ses arayarak günü bitirdim. kendim sabitken kendimden kaçmıyorken kendimden kaçtım aslında. kaçmak demişken sadece doğaya kaçmak istiyorum. sadece denizde olmak. yeşilde olmak, kaybolmak, denize bakmak. saatlerce denize bakmak. uzun uzun yürümek sonsuza gider gibi. yalnız bazı bazı kalabalık. gün batımlarına ve gün doğumlarına kendim için. şifa için. şifalanmak için.
0 notes
Text
on sekiz ocak
bugün içimden yazmak gelmiyor. puzzle’la başladım. fotoğrafını ekleyeceğim.
0 notes
Text
on yedi ocak
bugün mental anlamda benim için zor bir gündü. mental anlamdaki zor günler bedeni de insanın enerjisini de etkiliyor. ama biliyorum ki bugünler geçecek, inanıyorum. kahkahalarımı ve gülüşlerimi gün içinde daha çok duyar olacağım. inanıyorum. inanmaya, kendimi inandırmaya ve hep inanmaya devam edeceğim. şu an bunları yazıyorum çünkü iç sesim her zaman böyle konuşmuyor. dediğim gibi bugün zor bir gündü. uyandım. bir sigara içtim. dışarıda ufak bir işim vardı on beş dakikalık onu halledip eve geldim. kahvaltı yapmak istemedi bir süre canım. sonra bir arkadaşımın yanına geçtim. bir saat kadar sohbet ettik ve sohbet sırasında gördüm ki çevremde çok fazla insan mutsuz. kendimden yaşça küçükler mutsuz, büyükler mutsuz, yaşıtlarım mutsuz. sabah sekiz akşam dokuz çalışanlar mutsuz, freelance çalışanlar mutsuz, memur olanlar mutsuz, öğretmen olanlar mutsuz. bilmiyorum ya hu yaşamda neyi aradığımızı. eve geldim. kahvaltıyı geçiştirdim halbuki kahvaltı en sevdiğim öğünlerden biri. aslında en sevdiğim öğün diyecektim ama diğer öğünleri de çok sevdiğimi farkettim. kahvaltıdan söz ederken en sevdiğim öğün, öğlen yemeğinden ve akşam yemeğinden de bahsederken en sevdiğim öğün diyebilirim. yemek yemek beni mutlu ediyor kısacası. bir hocam şöyle demişti, genel değil anlık mutlulukları yakalamaya çalışıyorum, genel süreğen bir mutluluktan söz edemeyiz. sanırım böyle ha? o anlık mutlulukları kaçırmaya başladığımızda hayattan kaçırıyoruz belki de ne dersiniz? çünkü bu kalabalık, sürekli bir yere, bir yerlere yetişmeye, yetiştirmeye çalıştığımız yaşamda asıl olması gerekenleri kaçırıyoruz. film izlemeye çalıştım sonra söverek uzaklaştım filmin en iyi tarafı jude lawdı o kadar. kahve demledim, sigara içtim, ders çalışmaya başlamaya çalıştım. e olmadı, bir tur panomu toparladım. biraz daha çalışmaya çalıştım baktım olmuyor masadan toparlanıp yatağa geçtim biraz video izlemeye karar vermiştim bir arkadaşımla mesajlaştık ve hadi dedi çık yürü iyi gelir. çıktım bir yarım saat yürüyüp eve geldikten sonra karnımı doyurdum. vitamin içtim bir dolu. vitaminler mineraller. şifasına ve iyi geleceğine inandığın her şey, tek şey, bir şey. bilmiyorum. yazmaktan sıkıldım şu anda. belki yine gelir devam ederim. şimdilik gidiyorum. çavi.
0 notes
Text
on altı ocak
uyandım bugün. dokuz saat kadar uyumuşum. dün dört makine çamaşır yıkamıştım ve evin her tarafında çamaşırlar vardı. onları katlayıp yerleştirdim. ev ahalisinin payına düşenleri odalarına bıraktım. televizyonda düşlerin terzisi diye bir film buldum bu işi yaparken. bir yandan film izlerken kefir içip muz yedim. hazırlanıp evden çıktım. pilatese gittim. dersin sonuna doğru nefes ile beraber esneme hareketleri yaparken kocaman bir esneme geldi ve esnedim. hocam günlük hayatımızda nefesi bu şekilde kontrol etmediğimiz için fazla oksijenden oluyor dedi. bunu bir metafor olarak aldım sanırım o saniye. eczaneye, bankaya ve yapı markete uğradıktan sonra eve geldim. güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra sabahki filmi tamamladım. az önce ketila su koyup bilgisayarımı açtım ve yazmaya başladım. kahve demleyeceğim makineyi hazırlamaya üşendiğim için french pressle halledeceğim işimi. biraz tarçın ve kakao ile aromalandıracağım. dünden beri hayatta dengeyi bulmak ve kendime zaman ayırmak üzerine düşünüyorum. denge, denge, denge. kimyadaki denge konusu geliyor aklıma girenler, çıkanlara eşit olmalı. bu şekilde bir algoritma hayata nasıl entegre edilir ya da yaşamı formüllere indirgeyebiliriz miyiz? formüllerin evrenselliğini ele aldığımızda mümkün gibi aslında fakat insanı baz aldığımız bir konuda bunu yapmak ne kadar mümkün? denge nasıl bulunur, nasıl yakalanır? düşünüyorum. biraz başım ağrıyor bugün hava poyraz, ayaz. sinüzitimden dolayı saçlarımı kestirmiştim üç hafta önce biraz daha kestireceğim sanırım soğuk havalar beni zorluyor. pilates hocam egenin rüzgarları ne kadar güzel oluyor, burayı hiç sevmiyorum dedi. o an egeyi ne kadar özlediğimi farkettim. bir dersim daha açıklandı bugün yine kalacağımı düşünüyordum ama değerlendirmenin nasıl olacağı belli olmadığı için kaldım mı geçtim mi bilmiyorum henüz. ama net olarak hem de FD ile kaldığım bir ders var. ketil atmıştır. şimdi gidip bir kahve demleyip panomu düzenlemek istiyorum ardından ders çalışacağım. belki uyumadan önce bugünün yazısına biraz ek yapmak için geri gelirim.
0 notes
Text
merhaba/ “yaşa işte, yaşa yani.”
yıllar sonra tumblr’a geri döndüm. yıllar önce bana çok güzel arkadaşlıklar kazandırmıştı bu platform. mektup arkadaşları edindim. birebir görüşüp tanıştığım arkadaşlarım oldu. şimdi yeniden başlamamın sebebi aslında blogumun adında gizli. bir iki ay kadar önce anksiyete problemiyle bir psikiyatrist ile görüşmeye başladım. aslında gittiğim zaman aksiyetem olduğunu bilmiyordum öğrenmiş oldum. ve şimdi hayatımda birçok şeyin yavaş yavaş değişeceğine inandığım bir döneme girdim. ikinci görüşmemiz dündü ve yine bana çok iyi gelen bir konuşma oldu. dedi ki pilates dışında kendin için ne yapacaksın? bam bam bam. en son kendim için ne yaptım, ne zaman yaptım, kendin için bir şey yapmak ne demekti? haydaa?!! düşünmeye başladım. aylar önce açtığım tasarımını düzenlediğim ve beni öylece bekleyen bir wordpress hesabı vardı. oradan devam etmek istemedim. yeni bir başlangıç olsun istedim. her gün bir cümle, bir kelime, bir fotograf da olsa burada olmaya çalışacağım. yeniden kendim için bir şeyler yapmayı öğrenmeye çalışacağım. yazı yazmak en sevdiğim işlerden meşgalelerden biriydi ve bunu nasıl unuttum sorusuna cevap arayacağım. merhaba. gelin tanışalım. öğrenelim. yaşayalım ve hayatı bir yerinden, bir noktasından yakalayalım. yakalamaya çalışalım.
1 note
·
View note