Don't wanna be here? Send us removal request.
Audio
1 note
·
View note
Photo


Unutkanlık için kür
Unutkanlık, her yaşta kişilerin yakalandığı bir zihin sorunudur. Kimi zaman mutfağa girdiğimiz anlarda mutfakta ne için bulunduğumuzu hatırlayamazken bazen elimizle bir yere sakladığımız bir eşyamızın yerini hatırlamakta güçlük çekebiliriz. Bu gibi durumlarda unutkanlık baş göstermektedir.
Unutkanlığa neden olan çeşitli zihin sorunları olabilmektedir. Bunların başında da, stres, kaygı, düşünce, artan sorumluluklar, beslenme bozukluğu ve uykusuzluk gibi çeşitli nedenler gelmektedir. Uzun sözün kısası fazlasıyla çeşitli sorunlarla meşgul olan beyin bazı zamanlarda tutukluk yapabilmektedir. Günümüzde bu tutukluğa neden olabilecek yüzlerce sebep vardır. Çünkü yaşadığımız hayat artık daha hızlı tempolu, daha stresli, daha depresif, daha çok şeyle doludur.
Zira değişen her şey ile birlikte insanlar da değişti. Bugün için var olan en zor meslek insanlarla iletişimin daha çok olduğu meslekler olarak ifade edilmektedir. İnsanlar artık bu yaşam tarzından dolayı daha sessiz ve sakin ortam aramakta hatta mümkünse diğer insanların olmadığı, gürültünün, kalabalığın, kirliliğin, stresin hiç olmadığı ortamlar içinde bulunmayı daha çok tercih ediyor. Bu tercih ise kesinlikle yersiz bir durum değildir çünkü stresin insanı olumsuz yönde etkilediği birçok bilimsel araştırmalar ve tıp insanları tarafından kabul görmüştür.
Unutkanlık genelde kişinin hayat temposunu kısıtlayan, yaşam standardını olumsuz yönde etkileyen, kişide kaygıya yol açan ve ilerlemesi durumunda kişiyi hayattan koparacak kadar ciddi bir rahatsızlığa dönüşebilmektedir.Günlük hayatımızda bir konuyla ilgili bir unutkanlık yaşadığımızda kendi kendimize “iyice bunadım” diye serzenişte bulunuruz. Bu kendimizle ilgili duyduğumuz kaygı hiç de gerçek olmayacak türden bir rahatsızlık değildir.
Alzeihmer, halk adıyla bunama önce ufak unutkanlıklarla başlayıp sonra giderek boyutu büyür ve en sonunda kişi kendini, ailesini, nerede olduğunu, kim olduğunu dahi hatırlayamayacak duruma gelir. Elbette ki her yaşadığımız unutkanlık bir alzeihmer yani bunama göstergesi değildir fakat ne derece ciddi boyutlarda olduğuna da sürekli dikkat etmek gereklidir. Örneğin çevreden gelen ikazlar önemsenmeli ve bir doktor tarafından muayene olunmalıdır. Eğer gerekiyorsa hafıza güçlendirici ilaçlar içilmeli ve bunun kişiyi kötü duruma düşürecek bir şeyin olmadığı kabul edilmelidir. Aksi taktirde ilerleyen unutkanlıklar bunamaya kadar gidebilir.
Unutkanlık genelde ileri yaş gruplarında daha çok görülür. Çünkü ilerleyen yaş ile birlikte hücre sayısındaki ölüm daha fazladır. Dolayısıyla beyin hücrelerindeki ölüm artışıyla birlikte beyin depolama, bilgi akışı gibi fonksiyonlarda azalma görülmektedir. Kişinin yaşı ile orantılı olarak bazı unutkanlık düzeyleri çok normaldir. Önemli olan bu unutkanlığın giderek artmamasıdır. Unutkanlığın giderek arttığını hisseden hastalarda yapılması gereken şeyler; kişiye nöropsikolojik testler yapılması, gerekli görülürse beyin tomografisi, EEG, PET tetkikleri ile hastalığın boyutu ve tedavi planı çizilmelidir.
Unutkanlığın ileri boyutu olan bunamaya; yaş ilerlemesi, genetizm, kafa travmaları, kalp tansiyon hastalığı, aşırı stres depresyon gibi durumlar neden olmaktadır. Bunama hastalığına engel olabilecek aktiviteler; düzenli spor, düzenli beyin ve zihin aktiviteleri (bulmaca, sudoku, kitap okuma gibi), düzenli ve yeterli beslenme, stresten uzak durma, gereğinden fazla sorumluluk almama, aşırı yalnız kalıp zihinden ve içten konuşmama gibi şeyler sayılabilir.
Unutkanlığın ortaya çıkması beyin hücreleri arasındaki enerji transferinin aksaması, beyin hücrelerinin bilgileri kaydetme, çağırma ve depolama konusunda kabiliyetinin zayıfladığından dolayı oluşmaktadır. Unutkanlığın önüne geçebilmek için bireyler sağlıklı, dengeli ve özellikle beyin hücrelerini yenileyen türden vitamin kaynaklı bitkilerden yararlanmalıdır.
Tüm bunlara rağmen zihni canlı tutmak, algı oranını arttırmak ve bazı geçmiş olayları kolayca hatırlayabilmek için unutkanlık küründen yararlanmak size çok iyi gelebilir.
Unutkanlık kürünü mutfağınızda bulunan besinlerden yararlanarak sizlerde kolayca yapabilir ve zihninizi eski haline getirebilirsiniz.
Unutkanlığın çok daha fazla ilerlemesine dur diyebilmek ve ileriki süreçte dönüşü olmayan bir hastalığa dönüştürmemek için daha şimdiden gerekli tedaviler alınmalı ve unutkanlık mutlaka doğal bir kür olan unutkanlık kürü ile desteklenmelidir.
Unutkanlık Kürü Tarifi:
Unutkanlık Kürü Malzemeleri: 2 adet iri havuç
Unutkanlık Kürü Yapılışı:
3 adet havucu rondodan içecek haline gelene kadar geçirerek 1 su bardağına alınız.
Elde ettiğiniz havuç suyunu 30 gün boyunca, akşam yemeklerinin ardından düzenli olarak tüketilmelidir. Taze şekilde elde edilen havuç suyunu aksatmadan tükettiğiniz durumlarda unutkanlıkla ilgili tüm sorunlarınıza veda edebilirsiniz.
Havuç ile yapılabilen unutkanlık kürünü düzenli bir şekilde tükettiğiniz takdirde unutkanlığın yanı sıra zihninizin çok daha hızlı ve güçlü çalışmasına olanak sağlayabilirsiniz.
Zihniniz açılabilir, zihin yorgunluğunuz yok olur ve çeşitli derecelerde yani kişilerin yaşlarıyla orantılı olan basit unutkanlık ve kötü huylu unutkanlıkların önüne bu kür sayesinde geçebilirsiniz.
1 note
·
View note
Photo

Kansızlık için kür
Kansızlık insan sağlığı açısından çeşitli sağlık sorunlarına yol açan bir sağlık problemidir. Kansızlık hafife alınmaması gereken, doğru bir tedavi gerektiren ve bitki kürleri ile doğal bir şekilde desteklenmesi gereken bir hastalıktır.
Toplumda kansızlık olarak ifade edilen tıp literatüründeki asıl adıyla aneminin çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Öncelikle anemi denilen hastalık kırmızı kan hücreleri olan alyuvarların sayısındaki ya da alyuvar hücrelerinin içinde bulunan ve kana kırmızı rengi veren hemoglobin sayısındaki azalma ile meydana gelir.
Bu alyuvarların ya da hemoglobinin azalması genelde demir eksikliğine bağlı nedenlerdir. Demir eksikliği ise; demir içerikli besinlerin yeterli tüketilmemesi, bazı sindirim problemleri, bağırsak hastalıkları, mide sorunları nedeniyle demirin bağırsaklar tarafından yetersiz emilip yine vücuda yetersiz seviyede geçmesi, bazı iç ve diğer kanamalar gibi nedenlerden dolayı meydana gelmektedir. Dolayısıyla vücudun sahip olması gereken demir oranı zaman zaman uzman doktorlar tarafından kontrol edilmelidir.
Demir eksikliği riski ile karşı karşıya kalma ihtimali sürekli bulunan biz insanların ise düzenli beslenmesi ve düzenli olarak demir seviyesine baktırması gereklidir. Bunun yanı sıra kendi fiziksel durumumuzu sürekli takip etmeliyiz. Zira demir eksikliği yaşayan kişide; ciltte solukluk, dudak kenarlarında çatlaklar, halsizlik, yorgunluk, sürekli uyku hali, tırnak diplerinde çatlaklar, kulakların sürekli çınlaması gibi semptomlar görülebilmektedir. Kansızlık çeken kişi öncelikle uzman bir doktor tarafından kontrol edilmeli, gerekli laboratuar testleri yapılmalı, kansızlığının ne derecede olduğu saptanmalı ve kansızlığın neden olduğu iyice araştırılmalıdır. Kansızlığın derecesine göre uzman doktorun tavsiye ettiği tedavi şekli uygulanmalıdır.
Kansızlığın tedavisi genellikle ağızdan demir takviyesi şeklinde gerçekleşir. İleri düzey demir eksikliklerinde kan iğneleri kullanılmalıdır. Kansızlık sorunu nedenine bağlı olarak uzun süreler boyunca tedavi edilmelidir. Çünkü kansızlık probleminin giderilmesi en az 2 ay olmak üzere bu süre birkaç yıla kadar çıkabilmektedir. Demir takviyesi uygulanışının hepsi aç karnına ve süt ve süt ürünleri tüketiminden en az 2 saat önce ya da sonra alınması şeklinde uygundur. Çünkü süt ve süt ürünleri demirin vücut tarafından emilimini azaltır.
Kansızlığa neden olan demir eksikliği genelde hamilelerde çok görülür. Gebe kadınların karnındaki bebek, anne karnında olduğu sürece kan ile beslenir dolayısıyla annenin kan depoları yetersiz kalabilir. Bundan dolayı özellikle gebe kadınların demir takviyesi alması hem kendi sağlığı hem de bebeğinin beslenmesi açısından çok önemlidir. Demir eksikliğinin sık görüldüğü bir diğer grup bebek ve çocuklardır. Anne sütü ile yeterli beslenmenin ardından ek gıdalar ile desteklenen beslenme programında demir içerikli besinlere yer vermek kansızlığın oluşmaması için çok önemlidir.
Fakat dengesiz ve yetersiz beslenen çocuklarda demir eksikliğine bağlı kansızlık sıklıkla görülebilmektedir. Kansızlık yaşayan çocukların tedavisi de şurup veya damla ile demir takviyesi şeklindedir. Demir ilacı kullanan bebek ya da çocuklarda kabızlık, kakada koyu renk, ağızda koku görülmesi normaldir ve bu durum geçicidir.
Aslında kansızlık çeşitli hastalıkların habercisi olabilir. Günümüzde kansızlığın kanser hastalığı göstergesi olabileceğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur. Dolayısıyla kansızlık hastalığı üzerinde önemle durulması gereken bir hastalıktır. Kansızlığa neden olan temel neden araştırılarak bu yönde bir tedavi uygulanmalıdır. Kansızlık hastalığı ile ilgili uzman doktor tarafından tavsiye edilen tedavi şeklinin uygulanmasının yanında bazı destekleyici bitkisel tedaviler de mevcuttur. Kansızlığa oldukça iyi gelebilecek bir kür ile karşınızdayız bu yazımızda.
Kansızlık İçin Kereviz-ıspanak kürü
Kereviz-ıspanak kürü Malzemeleri:
250 gram taze ıspanak
200 gr kabukları soyulmuş kereviz, yeşil yaprak ve sapları
1 litre su
Kereviz-ıspanak kürü Yapılışı:
Diğer adıyla kansızlık kürü olarak bilinen bu kürü yaparken öncelikle 1 litre suyu kaynatınız. Ardından kaynatmış olduğunuz 1 litre suyun içerisine incecik dilimlenmiş olan kerevizleri salarak, tencerenin kapağını kapatarak yaklaşık olarak 10 dakika kadar kaynatmaya devam ediniz.
Ardından kaynayan kerevizlerin içerisine ıspanakları da ekledikten hemen sonra 5 dakika daha beraberce kaynatın. Ve ocaktan alarak soğumaya bırakın.
Soğuyan Kereviz-ıspanak kürünü süzerek, temiz cam bir kavanoza koyunuz. Kansızlık kürü 2 gün boyunca dayanabilir. 2 günün ardından tüm yararları ortadan kalkar. Bu nedenle verilen ölçülerde ve 2 günde bir bu kür yenilenmelidir.
Artık içmeye hazır hale gelen kansızlık kürünü her sabah aç karnınıza ya da kahvaltıdan yaklaşık 1 saat sonra 1 su bardağı kadar içiniz.
Kansızlık kürünü düzenli bir şekilde 15 gün boyunca sabah akşam içmeye devam edin ve15 günün ardından 10. Günlük bir ara verin. 10 günün ardından yeni bir kür hazırlayarak 15 gün düzenli bir program ile tekrar sabah akşam içmeye devam edin.
Bu şekilde 30 günlük bir program ile kansızlık kürünü uygulayarak kansızlıkla ilgili sorunlarınızı büyük ölçüde ortadan kaldırabilirsiniz.
Kansızlık kürü için dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Bu kürü uyguladığınız dönemde fazla tatlı ve çikolata tüketmemeli, çay kahve ve diğer şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Aksi halde kür içerisinde bulunan faydalı vitamin ve mineral hücreleri yok edilebilir.
Bu süreçte, bol bol C Vitamini içerikli besinler tüketilmelidir. Çünkü C vitamini demir emilim oranını arttırır.
Önemli Not: Şeker hastaları bu kürü mutlaka hekime danışarak uygulamalıdır!
1 note
·
View note
Photo

İshal bitkisel tedavisi
İshal tuvalete acil yetişme durumunuzun, yaptığınız tuvalet miktarının ve tuvalete gitme sıklığınızın arttığı bir hastalıktır. İshal durumunda günde 2, 3 ya da daha fazla sulu ve gevşek bir dışkı yapılır. Hatta bazen tamamı küçük abdest gibi sırf su içerikli olur.
İshalde sık büyük abdest yapmanın dışında; karında kramp hissi, karnın ağrıması, şişkinlik, mide bulantısı, ateş ve kusma semptomları da görülebilmektedir. İshal genelde herhangi bir ilaç içmeden yaklaşık 48 saat içinde kendi kendine geçebilmektedir.
İshal durumunda yapılacak en önemli şey çok fazla sulu dışkı yapıldığı için sürekli su tüketmek ve daha çok ishal yapıcı etkisi olan besinler tüketmemektir. İshal 2 günden fazla sürdüğü taktirde bir de kusma ile eşlik ediyorsa bu çok tehlikeli bir durumdur. Bu ishal durumu fark edilir farkedilmez mutlaka hemen sıvı tüketmeye başlamak gerekmektedir. Çünkü ishalde vücut su ile birlikte vücut için gerekli olan çok fazla elektrolit ve sodyumu dışarı atar.
Dolayısıyla et suyu, çorba, taze meyve suları, taze meyveler tüketilmesine özen göstermek gerekmektedir. İshal çok ciddi semptomlara neden olduğu durumlarda çocuklarda 24 saatten fazla, erişkinlerde ise 3 günü geçen ishaller bir doktor tarafından kontrol edilip tedavi edilmesi gereklidir.
Çok şiddetli karın ağrıları, dışkıda kan, siyah katran gibi dışkı, ateş, susuzluktan ileri gelen rahatsızlıklar görüldüğü taktirde derhal doktora gidilmelidir. Zira bu semptomlar enfeksiyon, hassas bağırsak hastalığı, pankreatit veya kolon kanseri gibi ciddi hastalıkların varlığına işaret ediyor olabilir. 2 hafta süre boyunca hala ishalseniz kronik ishal sendromuna yakalanmışsınız demektir. Doktora gittiğinizde karşılaşacağınız sorular; ne kadar süredir ishaliniz var, ishal başlıyor ve ne zaman bitiyor ya da ne kadar devam ediyor, hangi gıdalar ishalinizi arttırıyor ya da kesiyor, dışkınız kanlı-yağlı-sulu mu, hangi semptomları yaşıyorsunuz, ailenizde kronik ishal öyküsü var mı, en son gidilen yerler ve neler yendiği, kullanılan ilaçlar.
İshali kesen tıbbi ilaçların yanında bir de evde bazı bitkisel ürünlerle ishali kendi kendimize geçirebiliriz. Örneğin ishali kesen en bilinen kür; yaş ya da kuru hamur mayasından yarım çay kaşığı alıp bir çay bardağı ılık suda karıştırılır ve içilir. Tadı kötüdür ama ishali en hızlı geçiren kürdür.
Bir diğer ishal kürü;
kahvaltıdan bir saat sonra ve akşam yemeğinden iki saat önce 7’şer tane karanfili çiğnemeden yutunuz. Daha etkili olmasını istiyorsanız karanfilleri yutmadan sonra ikiye bölüp su ile yutunuz fakat asla toz haline getirip yemeyiniz aksi taktirde karanfilin ishali kesici etkisi daha da azalır. Bu karanfil kürü en fazla 7 gün uygulanacak.
1 note
·
View note
Photo


Baş ağrısı için kür
Baş ağrısı meydana geldiği kişide sinir bozucu şekilde kendini baş gösteren bir rahatsızlıktır. Baş ağrısının nedenlerini sayacak olursak onlarca madde meydana gelir. Baş ağrısına çok fazla faktör neden olmaktadır. Bunlardan bazıları; uykusuzluk, yorgunluk, stres, nöropatik hastalıklar, başka bir yerimizin ağrıması, migren, sinüzit, gürültülü ve karmaşık ortamlarda bulunmak, beyni yorucu aktivitelerde bulunmak gibi. Baş ağrısı genç, yaşlı her türdeki insanların başına gelen bir rahatsızlıktır.
Maalesef içinde yaşadığımız hayatın getirdiği olumsuzlukların kişide oluşturduğu en basit ağrılardan birisidir. İş hayatının stresli olması, diğer insanlarla uğraşmak durumunda kalmak, dışarı çıktığımızda trafik stresi, gürültülü ve kirli atmosfer, ailesel problemler, ekonomik krizler, dış görünüş kaygısı, zamanın çok hızlı ilerliyor olması gibi insana ait problemler kişide baş ağrılarına neden olabilmektedir.
Baş ağrısı birkaç saat olduğu gibi birkaç gün ya da birkaç ay boyunca kendini gösterebilir. Baş ağrısı için yapılabilecek ilk şey bir ağrı kesici almaktır. Baş ağrısının nedenine bağlı olarak bu ağrı yarım saat içinde ortadan kaybolabildiği gibi bazen günlerce sürebilmektedir. Bu durumda yapılacak ilk şey hemen bir doktora muayene olup baş ağrısının neden kaynaklandığını öğrenmektir. Rahatsızlığın tipine göre gerekli tedavileri aksatmamak sağlıklı yaşamak için çok önemlidir. Baş ağrısı medikal çözümlerle çözülebildiği gibi bitkisel alternatiflerle de çok etkin bir şekilde çözüme kavuşabilmektedir. Baş ağrısı için çeşitli kürler mevcuttur. Fakat bunları uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.
Baş ağrısı için etkili bitkiler ile ilgili bitkisel çözüm uzmanları laboratuarlarında gerekli araştırmaları yapmış ve ortaya gerçek sonuçları koymuştur. Bazı baş ağrısı kürleri anane, babanne, dedelerimizden bize kalan temel bilgilerdir. Medikal sektörü tarafından piyasaya sunulan ilaçların etkisinin kişiden kişiye değişebildiği gibi bitkilerin de kişiye özgü sonuç verdiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla ağrınıza iyi gelecek yani sizde etkili olabilecek doğru bitkiyi bulmak için hepsini denemeniz gereklidir.
Baş ağrısı nedenlerinden olan stres ve aşırı gerilme sonucu meydana gelen baş ağrısı için kişiyi yatıştırma, stresini azaltma, sinirleri uysallaştırma gibi etkileri olan ıhlamur bitkisi çayı, papatya çiçeği çayı, lavanta bitkisi çayı, kediotu bitkisi, sarı kantaron bitkisi çok etkilidir. Bu bitkisel çayları tüketirken dikkat edilmesi gereken nokta suyu kaynattıktan sonra 5-6 dakika bekleyip suyun ılıması ve ondan sonra bitkinin suya atılıp demlenmesini beklemektir. Çünkü çoğu bitkilerin etkin içeriği kaynayan suyun buharıyla havaya gitmektedir. Dolayısıyla bitkiden elde etmek istediğimiz maddeyi tam olarak tüketebilmek için kaynayıp ılıyan suya bitkiyi atın ve 3-4 dakika demleyip tüketin.
Migren ve sinüzitten kaynaklanan baş ağrısı için tavsiye edilen bitkiler; zencefil, meyan kökü, okaliptüs, yeşil çay, nane bitkisidir. Bu bitkileri çay olarak tüketebileceğiniz gibi çoğunun yağı da ağrıyan bölgelere masajla yedirilerek tüketilebilir.
Bitki uzmanlarının tavsiye ettiği baş ağrısı kürlerinden İbrahim Saraçoğlu’na ait kür tavsiyesi şöyledir;
Çok açık çayın içine 9-10 adet kuru karanfil atılacak ve şekersiz içilecek.
Migrene bağlı baş ağrıları için sunduğu kür ise şöyledir;
Günde 2 defa ve 21 gün boyunca uygulanacak kürde bir bardak sonra uyu kaynatın, içine bir tatlı kaşığı biberiye atın ve 9-10 dakika kısık ateşte demlenecek, demlendikten sonra süzüp yemeklerden sonra için. Bu küre 3 gün ara verdikten sonra yine bir 21 gün uygulanacak.
1 note
·
View note
Photo

Öksürük İçin Bitkisel Tedavi
Kış aylarının girmesiyle beraber hastalıklar tavan yapmış bir durumda, sağlık ocakları, poliklinikler, hastaneler adeta insan akınına uğramakta. Hastalarda görülen durumlar; yüksek ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı, halsizlik ve özellikle de öksürük tür. Bu nedenle öksürük şikâyeti ile gelenler başı çekmektedir.
Öksürük boğaz akıntısı ile geliştiğinde uzun soluklu ve geçmek bilmeyen bir hal alabilmektedir. Bu durum da sürekli öksüren çocukları ve bu durumdan oldukça rahatsız olan ebeveynleri ortaya çıkarmaktadır.
Uyku ile birlikte harekete geçen salgılar geceleri öksürüğü hiç olmadığı kadar tetikler bu nedenle dur durak bilmeyen öksürme durumları başlar.
Çeşitli kimyasal ilaçlar kullanıldığında bile kolay kolay geçmek bilmeyen öksürüğe aileler tarafından doğal ve bitkisel öksürük tedavisi başlar.
Öksürük ile evde bitkilerle mücadele edebilmek için çeşitli yöntemler ve formüller bulunmaktadır. Öksürük İçin Bitkisel Tedavi olarak şimdi sizlerde evinizde yapabileceğiniz şuruptan bahsetmek isterim.
Bu şurup sayesinde çocuğunuz balgamını sökebilecek ve öksürük adeta bir anda yok olabilecektir.
Doğal bir antibiyotik görevi gören bu şurup ile sizlerde kendi yöntemleriniz ile çocuklarınızın öksürüğüne dur diyebileceksiniz.
Ayrıca hiçbir yan etkisi olmayan bu ev yapımı öksürük şurubunu daha hastalık gelmeden içerseniz koruyucu özelliğinden yararlanarak hastalıklara karşı bir kalkan oluşturabilirsiniz.
Öksürük İçin Bitkisel Tedavi; Doğal Öksürük şurubu Tarifi
Doğal Öksürük şurubu Tarifi için Malzemeler:
1 orta boy kuru soğan
1 limonun suyu
1 su bardağı kaynar su
3 yemek kaşığı süzme bal
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı tarçın
Yarım tatlı kaşığı zencefil
Doğal Öksürük şurubu Tarifi Yapılışı:
Soğanlarla birlikte sarımsakları incecik doğrayın ve kavanoza alın. Kavanozun içerisine kaynamış suyu ekleyin ve suyu soğumaya bırakın.
Soğuyan soğan ve sarımsaklı suyu süzerek, suyu tekrar kavanoza alarak içerisine bal, 1 limonun suyu, zencefil ve tarçın ekleyerek kavanozun kapağını kapadıktan sonra kuvvetli bir şekilde çalkalayın.
Bu aşamadan sonra öksürük için bitkisel tedavi şurubunuz hazırdır.
Çocuklar bu şuruptan öğünlerin ardından 1 yemek kaşığı, büyükler ise 1 kahve fincanı tüketebilir.
Önemli not: bu şurubu 2 yaş altı çocuklara vermeyiniz.
1 note
·
View note
Photo

Kabızlık İçin Bitkisel Tedavi
Kabızlık ishal gibi bir bağırsak problemidir. Karın kaslarının zayıflığı, yetersiz sıvı alımı, bağırsak tembelliği, yanlış beslenme, gerginlik, stres ve bunun yanında psikolojik sorunlar kabızlığa neden olabilmektedir. Kabızlığın tedavi edilmediği durumlarda hemoroid, karında şişlik ve ardından kilo alma gibi durumlarla da karşılaşılabilmektedir.
Çeşitli bağırsak hastalılarına da yol açabilen kabızlık ilaç tedavisinin yanı sıra destekleyici olarak bitkisel tedavi de uygulandığı görülmektedir. Günümüzde hazırlanacak bitkisel ürünlerle kabızlık sorununu tedavi eden çok hasta bulunmaktadır.
Kabızlık İçin Öneriler
Pırasa, ıspanak, lahana, brokoli, pazı ve kabak gibi yeşil sebzeler bol tüketilmelidir.
Su tüketimine dikkat edilmelidir. Günden en az 1.5lt su tüketilmelidir.
Trabzon hurması, portakal, mandalina, greyfurt gibi meyveler bolca tüketilmelidir.
Lifli gıdalar tüketilmesine dikkat edilmelidir.
Yiyecekler mümkün olduğu kadar çok çiğnenmelidir.
Yüksek oranda kepekli gıdalar tüketilmesi önerilmektedir.
Muz ve çikolatadan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır.
Kabızlık Çayı
4-5 parça barut ağacı kabuğu, 1 tatlı kaşığı rezene, 3-4 yaprak sinameki üzerine iki su bardağı kadar sıcak su konularak kapatılır ve 4-5 dakika demlenmesinin ardından içilir.
Ayrıca zencefil çayı, keten tohumu ve sinameki çayları da kabızlığa iyi gelmektedir.
İncir Kürü
İyice yıkanmış 3-4 adet kuru incir akşamdan bir su bardağı suya konulur. Sabah ise aç karnına incirler yenerek ardından suyu içilir. 3-4 hafta kadar uygulanması kabızlığın giderilmesine yardımcı olacaktır. Ancak incir kürünü şeker hastalarının uygulaması doğru olmaz.
Portakal Yaprağı Kürü
7-8 adet taze portakal yaprağı bir su bardağı su ile hafif ateşte 5 dakika kaynatılır. Süzülerek ılıdığında kahvaltıdan bir saat sonra içilir. Bu kür her seferinde taze olarak 1 hafta uygulanmalıdır.
Kabızlık İçin Çorba
1kilogram arpa akşamdan bir tencereye alınarak üstünü örtecek kadar su eklenir ve sabaha kadar beklemeye bırakılır. Bekletilen arpa sabah haşlanarak kabak, pırasa, ıspanak ve kereviz sapı eklenir. Sebzelerin yoğunluğunu tercihinize göre arttırabilirsiniz. Çorba kıvamına gelene kadar karıştırılır. Şikâyetleriniz gidene kadar her sabah bu çorbayı aç karnına tüketmeniz önerilir.
Her ne kadar ilaç tedavisi ve da bitkisel tedaviler uygulansa da öncelikle kişilerin sporu ve sağlıklı beslenmeyi bir yaşam biçimi haline getirmesi gerekir.
1 note
·
View note
Photo

Bel ağrısı bitkisel tedavisi
Bel Ağrısı
Biz insanların hayatı boyunca tek amaçladığı şey sağlıklı olmaktır. Ancak sağlıklı olursak hayat anlamlıdır. Boşuna dememişler her şeyin başı sağlık diye. Sağlıklıysak sağlık dışındaki her şeye yer vardır, her şeyi yapabiliriz. Ama ansızın her şey yolunda gidiyorken bile sağlığımıza bir şey olsa birden her şey durur, devam etmez. Dolayısıyla her an kendimize dikkat etmek zorundayız. Mutluluğu çok büyük şeylerde aramanın ne kadar anlamsız olduğunu ancak hastalanınca anlarız.
Sağlığımızın kıymetini her şeyde olduğu gibi onu kaybettikten sonra anlarız. Maalesef insanoğlunun doğasında hep bu vardır. İnsanoğlu maneviyat değerlerini kaybedip maddi meselelerle gereğinden çok ilgilenme yoluna giderken hep iyi olacağını, hiç hastalanmayacağını düşünür. Halbuki kimsenin kimseyle öyle bir anlaşması yoktur. Her an herkese bir şey olabilir ve herkes her an ölebilir. Hastalıklar da her şey gibi biz insanlar içindir. Konu insan sağlığı olunca o kadar çok hastalıklar söz konusu ki; tıp biliminin bile henüz bugün açıklığa kavuşturamadığı çok fazla şey vardır.
Hal böyle olunca sağlıklı olabilmek için önce kendi kendimizin doktoru olmak zorundayız. Çünkü kendimizi bizden daha iyi kimse tanıyamaz. Her hastalıkların herkeste meydana gelen etkisi ya da tedavisi değişebilmektedir. Zira herkes kendine özgüdür. Örneğin insanlarda çok sık rastlanan bel ağrısı konusunda; bel ağrısına neden olan etmenler, bel ağrısı tedavisinin çeşidi, tedavinin sonuçları kişiden kişiye çok farklı olabilmektedir.
Genel olarak bel ağrısı hemen hemen herkeste belli dönemlerde ya da sürekli gerçekleşen ve çok rahatsız edici bir ağrıdır. Bel bölgesi vücudu ikiye ayıran tam ortadaki bölgede olma özelliğinden dolayı alt ve üst vücudun dengesinin kurulması, orta kısımdan güç alınması gibi görevleri vardır. Bundan dolayı bel bölgesinde oluşan herhangi bir aksaklık bütün vücudun işlevini büyük ölçüde etkilemektedir. Öyle ki çoğu bel ağrısı geçici de olsa bir süreliğine kişinin günlük yaşam faaliyetlerini oldukça kısıtlamaktadır.
Kişinin yürümesini, koşmasını, eğilip kalkmasını, ayakta durmasını, hatta ve hatta oturmasını, kısacası hareket yeteneğini kısıtlar. Hareket yeteneği olmayan insan ise; çalışamaz, spor yapamaz, kişisel ihtiyaçlarını gideremez, gitmek zorunda olduğu yerlere gidemez. Tam da bu günlerde yürümek gibi basit ve sıradan bir eylemin aslında ne kadar kıymetli olduğunu anlarız. Hele ki yürüme eylemini kısıtlayan şey bel ağrısıysa bu ağrıyı çekmek de cabasıdır.
Bel bölgesi her ne kadar vücutta ayrı gibi görünse de aslında bütün vücuda bağlı çok komplex bir yapıdır. Bel bölgesi boyundan başlayıp kuyruk sokumuna kadar devam eden bir omurga sisteminin en alt grubunda yer alan son 5 omurdan oluşmaktadır. Bel bölgesini oluşturan bu kuyruk sokumundaki 5 omur, omurgayı leğen kemiğine bağlayarak kalça bölgesini oluşturur. Anatomik olarak da bahsedildiği gibi bel bölgesi kalça bölgesiyle çok bağlantılıdır dolayısıyla bel ağrılarına neden olan bölgeler bel bölgesi olabildiği gibi kalça bölgesi de olabilir.
Bel ağrılarının nedenine bağlı olarak bu ağrının şiddeti kişiden kişiye de çok farklı olmaktadır. Kişilerin ağrı eşiklerinin farklı olmasının yanı sıra bel ağrısı genel anlamda çok rahatsız edici boyutlardadır. Fakat yine de bel ağrısının şiddeti bel ağrısına neden olan faktörü belirlemede asla kullanılamaz. Düşük ve orta şiddette bel ağrısı çeken kişilerin yapması gereken ilk şey istirahat haline geçip çeşitli bel kaslarını gevşetici ve ağrı kesici kremler ve ilaçlar kullanıp birkaç gün ağrıyı gözlemektir.
Bu dönemde asla bel bölgesini zorlayıcı hareketler yapılmamalıdır. Hatta bu esnada bel korseleri kullanmak ya da sıcak veya soğuk kompres yapmak da faydalı olacaktır. Bunun yanı sıra bel kaslarını rahatlatacak pozisyonlarda durmak ya da hareketler yapmak da o bölgenin iyileşmesi için faydalıdır. Bütün bu tedbirlere rağmen şayet ağrı azalacağı yerde artıyor ya da hiç azalma olmuyorsa mutlaka uzman bir doktora başvurulmalıdır. Bel ağrısı ile ilgili danışılma5sı gereken birimler; ortopedi ve travmatoloji, fiziksel tıp ve rehabilitasyon ve beyin ve sinir cerrahisidir. Ama ilk akla gelen bölüm ortopedi bölümüdür. Bel ağrısı ile ilgili ilk olarak oraya başvurmanız önerilir. Gerekirse ortopedi bölümü sizi diğer birimlere yönlendirebilir.
Bel ağrısına neden olabilecek faktörler çok fazladır. Bu faktörlere bağlı olarak bel ağrısı kişide iyileşebilir ya da kronikleşmiş olabilir. Bel ağrısının tedavisi tamamen nedenine bağlıdır. Bel ağrısına neden olan faktör teşhis edildikten sonra hastalığa yönelik tedaviler yapılmalıdır. Bel ağrısı nedenleri arasında; bel kaslarının güçsüzlüğü, bel kaslarının aşırı zorlanması, bel fıtığı, bel kayması, hamilelik, doğum, çok fazla oturma eylemi, hareketsizlik, aşırı kilo, bel eklem ve kemiklerinde kireçlenme, bel kemiği erimesi, bel kemiğinde kırık-çatlak, AS denilen belde iltihaplı romatizma, sinir-stres durumu, genetik faktörler, ağır spor yapma, ağır kaldırma, duruş bozuklukları, yatış bozuklukları, ters hareketler, rüzgar ya da soğuk hava, geçirilen kazalar gibi daha birçok neden vardır.
Aniden ortaya çıkan ve bir süre süren dönemsel bel ağrılarının nedeni genelde bel kaslarının güçsüzlüğünden dolayı vücuda yüklenildiği zamanlarda belin ağrımasıdır. Bu problem düzenli yapılan spor ile giderilebilir. Bel kasları güçlü olduğunda günlük yaşam faaliyetlerinin bele bindirdiği yükten bel çok etkilenmez dolayısıyla ağrı da olmaz.
Yine aynı şekilde duruş ya da yatış bozukluğundan kaynaklanan ağrılar geçicidir. Fakat bütün bu geçici bel ağrılarının iyileşmesi ve tedavisi için alınacak tedbirler alınmadığında bel problemleri artarak devam eder ve kronikleşir. Genelde fıtık şeklinde sonuçlanır. Çok ilerleyen bel fıtıkları ise ameliyatla tedavi edilmeye çalışılır. Ameliyata rağmen dikkat edilmediği durumlarda bel fıtığı tekrar edebilir. Bel ağrısına karşı önlem alınamayacak durumlar da vardır maalesef.
Bunlardan biri kaza sonucu bel kemiğinde oluşan kırık, çatlak ve kaymalardır. Çoğu problem ameliyatla ve fizik tedaviyle iyileşebilmektedir. Bir diğer tedbir alınamayacak durum ise genetik faktörden kaynaklanan AS hastalığıdır. Teşhisi zor, genelde bel fıtığıyla karıştırılan bu hastalık çoğunlukla genç yaşlarda başlayıp ileri yaşlarda kişinin ters L harfi kadar eğik olmasına neden olur. AS hastalığı rahmetli Suna Pekuysal’ın hastalığı olarak bilinir. AS hastalığında omurlar arasında iltihap birikerek , hareketsizliğin de etkisiyle kişideki kemik ve eklemlerde bozukluk yaratmaktadır.
Nedeni ne olursa olsun bütün bel ağrıları ciddiye alınmalıdır. Aksi taktirde zamanında tedavi edilmeyen bel ağrıları ileride geri dönüşü olmayan daha ciddi hastalıklara dönüşebilir. Bel ağrılarının ileride kronikleşen ciddi hastalıklara dönüşmesini engellemek için yapılabilecekler arasında; genç yaştan itibaren düzenli spor yapmak, çok fazla ağır kaldırmamak, çok uzun süre oturmamak, kendimizi kötü hava koşullarından korumak, kemiklerimizi ve eklemlerimizi güçlendirici çeşitli takviyeler almak, dengeli beslenerek yeterli protein almak, hayatımızdan stresi çıkarmak, geri dönüşü olmayan kazalar yapmamaya çalışmak, kilomuza dikkat etmek, vs.
Bel Ağrısı Bitkisel Tedavisi
Yorgunluk ve ağır kaldırılan bir nesne sonucu bel ağrısı sıkça görülmektedir. Başka bir hastalıktan kaynaklanmayan (Örn. Romatizma Hastalığı) bel ağrıları dinlenerek ve evde tedavi edilerek geçirilebilmektedir. Aşağıda vereceğimiz bitkisel tedavi yöntemleri bel ağrınızın giderilmesi için yardımcı bir şifa kaynağıdır. Geçmeyen ve uzun süren bel ağrılarının ciddi sağlık problemlerine yol açabileceği düşünülerek böyle durumlarda mutlaka bir hekime başvurulması gerekir. İşte sizlere bel ağrısında etkili bitkisel tedavi yöntemleri;
Zeytinyağı: bir su bardağı kadar zeytinyağı ısıtılarak ılımasının ardından ağrıyan bölge ovalanarak sürdürülür. Sürülen bölgenin üstü bir bezle kapatılarak istirahat edilir.
Meşe Kabuğu: 4 su bardağı suya iki avuç kadar meşe kabuğu konularak 15 dakika kadar kaynatılır. Kaynamış suya batırılarak iyice ıslatılan temiz bir bez bele sıkıca sarılarak istirahat edilir.
Bel Ağrısı İçin Bitkisel Kür
Bir su bardağı klorsuz su kaynatılarak içine 2-3 yemek kaşığı kırk kilit otu( at kuyruğu da denilmektedir) atılır. Bir taşım kaynatılarak ılımaya bırakılır. Daha sonra suyuyla birlikte lapa haline getirdiğiniz karışım ağrıyan bölgeye masajla birlikte uygulanır. Bu kürü haftada iki ya da üç kez uygulamanız zaman içerisinde ağrılarınızdan kurtulmanıza yardımcı olacaktır.
1 note
·
View note
Photo

Burun Tıkanıklığı Bitkisel Tedavisii
Burunda normal olarak geçmesi gereken havanın çeşitli nedenlerle geçememesi durumu burun tıkanıklığı adını almaktadır. Burundan nefes alarak akciğere giden havanın ağız yoluyla dışarı verilmesi kişinin doğru bir nefes alıp verdiğini gösterir. Nefes alıp vermemizi sağlayan havanın ağız yoluyla alınması sert, soğuk ve kuru havanın direkt olarak akciğerlere gitmesine neden olur.
Bu ise zaman zaman üst solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilmektedir. Burundan nefes almak, alınan havayı önemli ölçüde rutubetlendirerek akciğere gönderdiği için hastalık riski yok denmese bile en aza indirgenebilmektedir. Solunan hava dolayısıyla burun tıkanıklığı ciddi akciğer enfeksiyonlarına da neden olabilmektedir. Burnun tıkalı olması ile buradan geçemeyen hava ağız yoluyla alınması dolayısı ile ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
Özellikle nezle, grip gibi kış aylarında sıkça rastlanan rahatsızlıklarla burun tıkanıklığı da beraberinde gelir. Bu ise kişiyi oldukça rahatsız eden bir durumdur.
Burun tıkanıklığı ile uyku bozukluğu, ağız kuruluğu, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik, koku alma bozukluğu, yatarken ağzımızı açık bırakma ihtiyacı gibi sorunları da beraberinde getirdiği gibi yaşam kalitemizi de oldukça düşürmektedir.
Burun tıkanıklığının uzun sürmesi sürekli ağzımızın açık kalmasına ve ağız yoluyla nefes alıp vermeye neden olur. Bu da boğaz enfeksiyonu, kronik faranjit, horlama, sesin kötü çıkması gibi problemlerin kaçınılmaz olduğunu gösterir.
İlaç tedavilerinin ciddi ölçüde çeşitli hastalıkları yendiği bilinse de destekleyici olarak bitkisel tedavi ürünleri de kullanılabilmektedir. Kişinin evde kendi hazırlayacağı kür ile en doğal yolla hastalıktan kurtulmanın çaresini aramaktadır.
İşte sizlere burun tıkanıklığı için bitkisel tedavi yöntemleri;
- Bir miktar çörek otu iyice yıkandıktan sonra kısa bir süre suda bekletilir. Daha sonra çörekotları süzerek kurutulur ve toz haline getirilir. Toz haline getirdiğiniz çörekotları burna çekilir.
- Bir miktar papatyayı kaynatarak suyunu soğumaya bırakmanız ve ardından papatya suyunu burnunuza çekmeniz tıkanıklığın açılmasına yardımcı olacaktır. Aynı şekilde oğul otu bitkisiyle de bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz.
- Bir su bardağı suyun içerisine birer çay kaşığı tuz ve karbonat ilave edip karıştırılır. Bu karışımı da burnunuza çekmeniz burun tıkanıklığınızın giderilmesine yardımcı olacaktır.
1 note
·
View note
Photo
Güneş lekesi maskesi
Cildinizdeki kahverengi lekeler, kırışıklıklar ve sertleşmiş cildiniz size zaman zaman endişe vermekte değil mi? Zira bu endişe çok yerinde ve üzerinde durulması gereken önemli bir sağlık endişesidir. Günümüzde herkesin korkulu kabusu olan kanser hastalığı, gelişen onca şeye rağmen maalesef halen tam çözümlenmiş bir vaka değildir.
Kanser hastalığının bugün çok az bilinen nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan cilt kanserinin en büyük düşmanlarından biri güneştir. Cilt kanserine yakalanmayı önlemek için, güneş lekelerinin giderilmesi için bugün yapılabilecek çok madde vardır.
Güneşin tehlikeli uv ışınlarına maruz kalmak cilt kanseri ve aktinik keratoz gibi kanser öncesi hastalıklara yol açabilir. Güneşin ciltte bıraktığı hasar sürekli devam ederken ne zaman güneşe karşı bir önlem alınırsa alınsın, bunun için hiçbir zaman geç değildir. Yalnız burada bilinmesi gereken şey güneş lekeleri için sadece güneşin daha fazla olduğu yaz mevsimi için değil, güneşin olduğu her mevsim, hergün güneşe karşı önlem alınmalıdır. Böylece ciltte güneş lekeleri oluşmaz hatta ciltte güneşten dolayı oluşan lekeler zamanla düzelebilir.
Cilt lekelerini gidermek ya da cildin lekelenmesini durdurmak için yapılabilecek şeyler;
En az 15 faktörlü bir güneş kremi kullanmak koruyuculuğun anahtarlarından biridir ve güneşten dolayı meydana gelen yaşlanmayı önler. Güneş kremlerini her gün kullanmak cilt kanseri riskini uzun vadede önler. Güneşe maruz kalma zamanının azaltılması ve güneş kremlerinin kullanılması ile güneşten zarar görmüş cildiniz de sağlığına kavuşur ve bağışıklık sisteminizin lekeleri tamir etme şansı olur.
En dış ölü hücre tabakası olan stratum korneumun soyulması cildin lekeli ve düzensiz görünmesine neden olabilmektedir. Ayrıca bronzlaştırıcı ürünlerinin kalıntıları dirsek gibi kuru bölgelerde birikip cildin mat ve kirli görünmesine neden olabilir. Kese, ovma işlemleri , alfa hidroksi asit (AHA) temizleyiciler ve evde kullanılan dermatolojik ürünler ölü cilt tabakasının kalkmasına ve cildin daha pürüzsüz görünmesine yardımcı olurlar.
Cilt açıcılar aslında cildi beyazlatmaz, sadece istenmeyen renk oluşumlarını azaltırlar. Uzmanlar reçete ile satılmayan hidrokinon, Retin-A ile birlikte kojik asit karışımını içeren bir ürün ya da inatçı kahverengi lekeler için faydası olan hafif steroid kremlerin kullanılmasını tavsiye etmektedir.
Güneşe maruz kalmak, klor ve tuzlu su cildin hatta ayak topuklarınızın bile kurumasına neden olur. Topuklarınız için ayak kremlerini, diğer bölgeleriniz için ise el ve vücut losyonlarını kullanmanız cilt kuruluğu açısından önemlidir. AHA’lı bir nemlendirici ya da hyaluronik asit içerikli bir yüz solüsyonu göz çevresini dolgunlaştırarak cildin daha az kırışık görünmesini sağlar. Bu kremlerin sürekli kullanılması, cildin yapısını ve görünüşünü oluşturan yeni kollagen üretimine teşvik etmesine yardımcı olur.
Led ışıklar elektronik ışık güçleridir ve dolayısıyla cilde uygulandığında kollagen üretimini teşvik edebilir, ince çizgileri ve kırışıklıkları ve sivilceleri azaltabilir.
Profesyonel lazer tedavileri kırışıklıktan renk değişimine ve cilt dalgalanmalarına kadar her türlü cilt problemlerini iyileştirebilmektedir. Fotodinamik tedavi yönteminde kullanılan lazer ya da yoğun atımlı ışık IPL cildinizdeki aknitik keratoz ve pullu yamaları yok edebilir.
Tüm bunlara dikkat edildiği taktirde güneş lekelerinden korunmak mümkündür.
Ayrıca güneş lekelerinden kurtulmak için mevcut bitkisel çözümler şu şekildedir;
1 kaşık bal + 1 kaşık yulaf unu + bir kaşık limonun suyu ve 1 kaşık yağsız yoğurt güzelce homojek bir şekilde karıştırılıp hazırlanan krem yüze maske şeklinde sürülecek ve 25 dakika beklenecek ve sonra bol su ile yıkanacak. Bu kür haftada sadece 1 kez uygulanırsa iyi sonuçlar almak mümkündür.
Bir diğer güneş lekesi kürü ise 4 tane maydonoz + 4 tane semizotu bitkisi + 2 kaşık yoğurt + 1 kaşık limonun suyu karışımı güneş lekeli bölgeye sürülüp 40 dakika bekletilir ve bol su ile yıkanır.
Güneş lekesi kürü; 1 kaşık vazelin + 1 kaşık karbonat + 1 yumurtanın kabuğu karıştırılıp yüze sürülüp 30 dakika beklenir ve bol su ile yıkanır.
1 note
·
View note
Photo

Sivilce maskesi
Özellikle ergenlik çağındaki genç kızların kâbusu olan sivilceler artık dert olmaktan çıkıyor. Sivilceler için özel olarak kullanılan ürünlerin yanı sıra evde rahatlıkla uygulanabilecek maske ve kürler ile doğal yöntemler sayesinde sizi rahatsız eden sivilcelerinizden kurtulabilirsiniz. İstenilen her an kolaylıkla bulunabilecek malzemeler ile sizler de sivilce maskenizi evinizde kendiniz hazırlayabilirsiniz. işte sizlere sivilcelerden kurtulmak için birkaç doğal yöntem;
* Aspirin Maskesi: 3 ila 6 adet arasındaki aspirini ezerek her 3 aspirin için bir yemek kaşığı limon suyu ilave ederek karıştırın. Yoğun bir kıvama gelen karışıma kuru bir cilde sahipseniz az bir miktar sıcak bal ya da doğal yağlardan (zeytinyağı, badem yağı vs)bir ka�� damla ekleyebilirsiniz. Tam tersi yağlı bir cilde sahipseniz limon kullanımınızı biraz daha arttırabilirsiniz. Maskeyi tüm yüzünüze ve sivilce bölgenize uygulayarak kurumasını bekleyin. Kuruyan maskeyi ise sıcak su ve bir çay kaşığı karbonat karışımını bir bez ile ıslatarak cildinizi temizleyin. Aspirin ve limondan oluşan maskenin etkisini kısa sürede göreceksiniz.
*Limon ve Şeker Maskesi: Yarım limon suyunun içerisine bir miktar şeker ekleyerek iyice karıştırın ve karışımı cildinize göz çevrenize dikkat ederek uygulayın. Yaklaşık 15 dakika kadar bekledikten sonra ılık su ile cildinizi temizleyin. Limonun güçlü etkisi sivilce oluşumuna engel olmakta ve cildinizin ölü derilerden arınmasına yardımcı olacaktır.
* Yoğurt ve Karbonat Maskesi: Bir yemek kaşığı yoğurt ve bir tatlı kaşığı karbonatı karıştırarak cildinize karışımı uygulayın. Maskeyi cildinizde 15 dakika kadar beklettikten sonra önce ılık su ile daha sonra da soğuk su ile yüzünüzü temizleyin. Üç günde bir bu maskeyi cildinizde uygulayabilirsiniz. Ancak maskeyi cildinize gün aşırı uygulamanız cildinizin tahriş olmasına neden olacaktır.
Sivilceler için doğal kürlerden söz edecek olursak;
* Bir su bardağı suyun içerisine 10gr kadar taze ya da kuru ceviz yaprağı atın ve 10 dakika kaynatın. Daha sonra sivilceler üzerine suyu kompres yaparak uygulayın.
*Bir miktar civanperçemini 5 dakika suyun içerisinde kaynatarak 15 dakika kadar bekletin. Günlük olarak karışımın suyunu cildinize kompres olarak uygulayın.
*Üç su bardağı suyun içerisine üç dört adet marul yaprağını doğrayarak 2 saat kadar kaynatın. Daha sonra bu su ile sivilceli bölgelerinize kompres olarak uygulama yapın.
1 note
·
View note
Photo
Kırışıklık Maskesi
Her kadının kâbusu ciltteki kırışıklardır. İlerleyen yaşlara bağlı olarak daha da belirginleşen kırışıklıklar için birçok ürün bulunsa da mutfağınızda rahatlıkla bulunan gıdalarla sizler de kolaylıkla ve en doğal yöntemlerle kırışıklık maskenizi hazırlayabilirsiniz. Pek çok doğal kür ile kırışıklarınızı zamanından biraz daha ileriye taşıyarak gecikmesine yardımcı olabilirsiniz. Evinizde en doğal yollarla pratik bir şekilde hazırlayabileceğiniz birkaç doğal kırışıklık maskesini sizlere sunuyoruz. Sizler de kolaylıkla cildinize bu maskelerden istediğinizi uygulayarak kırışıklıklarınızı erteleyebilirsiniz.
- Bir çay bardağı yoğurt içerisine birkaç damla limon suyu damlatarak karıştırın ve cildinize uygulayın.20 dakika kadar bekledikten sonra yüzünüzü yıkayın. Bu maske ile kırışıklıklarınızın zaman içerisinde açıldığını ve yüzünüzün beyazladığını göreceksiniz.
- Özellikle yaz mevsiminde iseniz 5-6 adet üzüm tanesinin suyunu sıkın. Üzüm suyunu cildinizde sürerek 20 dakika kadar bekleyin ve yüzünüzü yıkayın. Haftada iki kez uygulayabileceğiniz bu pratik maske ile kırışıklıklarınızın az miktarda da olsa açıldığını göreceksiniz.
- Bir su bardağı gül suyu içerisine bir miktar biberiye atın. Bir şişeye alarak iki gün kadar bekletin. Daha sonra sabah ve akşam olmak üzere bu karışımla yüzünüzü silin.
- Bir çorba kaşığı zeytinyağını bir yumurta sarısı ve bir tatlı kaşığı bal ile karıştırın. Tüm cildinize karışımı masaj yaparak uygulayın. Özellikle kırışıklarınızın yoğun olduğu bölgeye yukarı doğru masaj yaparak karışımı cildinize uygulayın. 15 dakika kadar bekledikten sonra cildinizi durulayın. Bu maskeyi haftada bir kez cildinize uygulayabilirsiniz.
- Bir miktar yulaf ununa maske kıvamına gelecek kadar süt ekleyin. Maskeyi yüzünüzün tamamına uygulayarak 30 dakika kadar bekleyin. Cildinizi maskeden arındırdıktan sonra nemlendirici bir krem ile cildinizi nemlendirin. Nemlendirme esnasında ise yukarı doğru masaj hareketleriyle cilt nemlendirilmelidir. Böylelikle cildinizdeki sarkma ve kırışıklıkların önüne geçmiş olursunuz.
- Bir yumurta akı ile iki yemek kaşığı çiçek balını iyice karıştırın ve maskeyi cildinize uygulayın. 20 dakika kadar beklemenin ardından cildinizi ılık su ile temizleyin.
Bunun dışında ise her gün ısırgan otu çayı ile yıkanan yüz de gerginleşerek kırışıklıklarınızın azalmasına yardımcı olacaktır. Size uygun olan maskeyi cildinize uygulayarak kırışıklıklarınıza elveda deyin. Maske çeşitlerinden istediğinizi düzenli olarak uygulayarak sizler de gözle görülür bir şekilde kırışıklıklarınızdan kurtulabilirsiniz.
0 notes
Photo

Kuru cilt maskesi
Kış ayları başta olmak üzere kuru cilt tipine sahip olan kişilerin ciltleri canlarını acıtacak boyutlara kadar gidebilmektedir. Ciltteki yağ eksikliği cildin kuruyarak çatlamasına neden olur. Çatlamış cilt ise sizi olduğunuzdan daha yaşlı gösterebilmektedir. Sizler de kuru cildinize kuru ciltler için maske uygulayarak cildinizin nem dengesini koruyabilirsiniz. Sizler de aşağıda sıralayacağımız maske çeşitlerinden size en uygun olanını cildinize uygulayarak kuruyan cildinizi nemlendirebilirsiniz. Mutfağınızda rahatlıkla bulabileceğiniz gıdalarla sizler de bitkisel kürünüzü hazırlayarak kuru cildiniz için bakıma başlayabilirsiniz. İşte sizlere kuru cilt tipleri için maske çeşitleri;
Maske 1
Bir adet yumurta sarısı, birer yemek kaşığı bal ve zeytinyağını karıştırarak cildinize uygulayın. Maskeyi 20 dakika cildinizde beklettikten sonra cildinize yüzünüze ılık bir havlu kapatarak maskenin yumuşamasını sağlayın ardından durulayın.
Maske 2
2 çorba kaşığı yulaf içini bir su bardağı su içerisinde kaynatın. Biraz soğumasının ardından içerisine bir tatlı kaşığı bal ilave edin. Ilık halde iken de karışımı cildinize sürerek 15 dakika kadar bekletin. Daha sonra ılık su ile cildinizi temizleyin.
Maske 3
Cildinizi temizledikten sonra ezilmiş bir adet muz içerisine 1 tatlı kaşığı yoğurt ve 3 çay kaşığı bal ilave ederek karıştırın ve cildinize uygulayın. 15 dakika beklemenin ardından cildinizi su ile durulayın. Haftada bir kez cildinizi bu maske ile nemlendirebilirsiniz.
Maske 4
İleri derece cilt kuruluğunda etkili olan bu maskeyi kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Bir adet salatalığı rendeleyerek içerisine iki damla limon suyu damlatın. Yüz ve boyun kısmınıza maskeyi uygulayarak 20 dakika bekleyin. Haftada iki kez uygulayabileceğiniz bu maskeyi cildinizden önce bir bezle temizleyerek ardından su ile yıkayarak cildinizden arındırabilirsiniz.
Maske 5
Birer çay kaşığı kaymak ve balı karıştırarak cildinize sürün ve 20 dakika kadar bekleyin. Daha sonra ılık süt ile bir süngeri ıslatarak cildinizde gezdirerek temizleyin. 10 dakika kadar da bu şekilde bekledikten sonra ılık su ile cildinizi durulayın. Bu maskenin de haftada iki kez uygulanması kuruyan cildinizin nemlenmesine katkı sağlayacaktır.
1 note
·
View note
Photo

Gözaltı Bölgesi Maskesi
Gözaltı bölgesi yüzümün canlılığını ortaya çıkaran yerlerden biridir. Yorgunluk, uykusuzluk ve stres gibi nedenlerle gözaltlarında morluklar görülebildiği gibi ilerleyen yaşlarda kırışıklıklarda yavaş yavaş kendini gösterir. 30 yaş üstünde kendini göstermeye başlayan kırışıklıklar beyaz tenli kişilerde daha belirgin olarak görülür. Sizlerinde evinizde rahatça bulabileceğiniz gıdalarla gerek gözaltı morluklarına son verebilir gerekse kırışıklıkları ilerleyen yaşlara erteleyebilirsiniz. İşte sizlere gözaltı kırışıklık ve morlukları için uygulayabileceğiniz gözaltı bölgesi maske çeşitler;
Kırışıklıklar için maske
Maske 1
İki adet havucun suyunu sıkarak bir çay kaşığı badem yağı ekleyin ve karıştırın. Karışımı iki saat kadar buzdolabında bekletmenin ardından gözaltı ve çevresine uygulayarak maskeyi yarım saat kadar cildinizde bekletin. Bu maskeyi haftada iki kez uygulayabilirsiniz.
Maske 2
Bir adet muzu kâse içerisinde ezerek içerisine iki tatlı kaşığı gül suyu ilave edin. Karışımı gözaltı çevrenize uygulayarak yarım saat bekleyin ve bol su ile cildinizi karışından arındırın. Bu maskeyi de haftada iki kez uygulayabilirsiniz.
Maske 3
İki adet lahana yaprağını mikserde ezerek bir kaba alın. İçerisine iki çay kaşığı da ilave ederek iyice karıştırın. Maskeyi gözaltlarınıza uygulayarak 20 dakika kadar bekleyin ve ılık su ile durulayın. Maskeyi haftada bir kez düzenli olarak uygulamanız 2 ay gibi kısa bir sürede kırışıklarınızın %60 oranında azaldığınız sizlere fark ettirecektir.
Gözaltı Morlukları İçin maske
Maske 1
250gr ahududu(böğürtlen ya da çilekte olabilir),100gr yoğurt ve 1 yemek kaşığı limon suyunu karıştırarak blenderden geçirin. Karışımı haftada iki kez hazırlayıp taze olarak içebilirsiniz. Hazırladığınız karışımı bu kalıplarında dondurarak başta gözaltı çevreleriniz olmak üzere yüzünüzde gezdirebilirsiniz. İçmek için düşünürseniz karışımı sabah kahvaltısından 20 dakika kadar önce içmeniz daha etkili olmasını sağlayacaktır.
Not: karışım içerisine 1 çay kaşığı da tuz ilave ederseniz maskeyi vücut peelingi olarak da kullanabilirsiniz.
Maske 2
Bir adet patatesi rendeleyerek iki ayrı tülbentin içerisine paylaştırın ve gözlerinizi kapatarak tülbentte sarılı patatesleri gözlerinizin üstüne yerleştirerek yarım saat bekletin daha sonra bol su ile durulayın. Sık sık yapabileceğiniz en basit bu uygulama ile hem gözaltı morluklarından kurtulabilir hem de zaman içerisinde kırışıklıklarınızın azaldığına şahit olabilirsiniz.
1 note
·
View note
Photo

Yağlı cilt maskesi
Yağlı Cilt Maskesi
Yağlı cilt tipine sahip olan kişiler cilt bakımlarını ihmal etmemelidir. Kuru cildin çeşitli maske veya kürlerle doğal şekilde nemlendirilebildiği gibi yağlı cildinde arındırılması doğal yollar ve maskelerle mümkün olabilmektedir. Yağlı ciltlerin en büyük sorunları arasında makyajın ciltte uzun süre kalmaması, sivilce ve siyah noktalar gelir. Sizler de aşağıda sıralayacağımız yağlı ciltlere özel doğal maske çeşitlerinden istediğinizi cildinize uygulayarak doğal güzelliğin sırrını elde edebilirsiniz. İşte sizlere yağlı ciltler için maske çeşitleri;
- Limon ve Bal Maskesi: Kase içerisine birer tatlı kaşığı bal ve limon suyu ekleyerek maske kıvamına gelene kadar süt ekleyin. Maskeyi boyun ve yüzünüze uygulayarak kuruduğunda nemli bir sünger yardımıyla cildinizi temizleyin. 2 haftada 1 uygulayabileceğiniz bu maske ile ciltte oluşan siyah nokta ve aknelerden kurtularak cildinizin yağ salgısını dengeleyebilirsiniz.
- Limon Maskesi: 2 adet limonun kabuğunu rendeleyerek 2 çorca kaşığı suyun içine bırakarak 5 dakika bekleyin. Bekleme süresinin ardından robotta karışımı ezerek cildinize krem sürer gibi uygulayın. Haftada bir uygulayabileceğiniz bu maskeyi cildinizde 5 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayın.
- Domates Maskesi: organik olduğundan emin olduğunuz bir domatesi rendeleyerek bir yemek kaşığı domates suyuna bir yemek kaşığı da kil ekleyerek karıştırın ve cildinize uygulayın. 5 dakika bekledikten sonra cildinizi ılık su ile durulayın. Cilt dengenizi kısa sürede ayarlayan bu maskeyi 4-5 günde bir uygulayabilirsiniz.
- Muz Maskesi: Kâse içerisinde bir adet muzu ezerek bir tatlı kaşığı bal ve iki yemek kaşığı yoğurt ile iyice karıştırın. Karışımı cildinize uygulayın. Karışım cildinizde yaklaşık dört dakika içerisinde kuruyacaktır. İki dakika kadar daha bekleyerek ılık su ile cildinizi temizleyin. Bu maskeyi de haftada bir kez uygulayabilirsiniz.
- Patates Maskesi: Haşlanmış bir adet patatesin içerisine bir su bardağı süt ve bir adet yumurta sarısını ekleyerek benmari usulü ocakta ılıtın. Karışımı ılık halde iken cildinize uygulayın. Karışımı cildinizde 15 dakika beklettikten sonra soğuk sıcak su ile şok etkisi yaratarak cildinizi temizleyin. Cildinize bu maskeyi ayda bir kez uygulayabilirsiniz.
- Nane Maskesi: 5 damla nane yağı, 1 yemek kaşığı muz, bir çay kaşığı kil ve bir yemek kaşığı yoğurdu kase içerisinde iyice karıştırın. Göz çevrenize dikkat ederek karışımı yüzünüze masaj yoluyla yedirin. 15-20 dakika beklemenin ardından ılık su ile cildinizi temizleyin. 4-5 günde bir düzenli olarak uygulayacağınız bu maske ile cildinizin yağlanması en aza inecektir.
2 notes
·
View notes