cornerparish - Tumblr blog

[cornerparish]

bir kedinin, köpeğin, uçan kuşun, neyin üstüne bu kadar varırsan birincisinde korkar, ikincisinde... üçüsünde canını dişine takar kaplan kesilir. parçalar seni. insanların üstüne bu kadar varmamalı.*

[cornerparish]

gururun, tabutuna omuz verdiğinde, sana kırkıncı gün üç kazan helva bulayıp içine bildiği tüm sureleri okuduğunda ve mezarına bir yudum su döktüğünde, çalı çırpı, akrep yılan temizlediğinde, bir buket çiçeği göğsüme bastırarak gelip, seni gülümseyerek affedeceğim. ama eğer ki gururun sana bir nasılsın demezse, seni usul usul, dudakları boynundan şakaklarına öpmezse ve sürmezse parmak uçlarını buz gibi, çok sıcak bileklerine, korkarım bana sarılmayışın, dönüp de bakmayışın, öyle bırakışın yani uzun yola giderken, güya cihat ediyormuşsun, düşmanına göz kulak ol ağzının kıyısıyla derken, öyle bir başına çekip de gidişin, bana bir merhabayı çok görüşün cenaze evlerinde, senin cehennemin olacak. çok yandım sanıyorsun, daha yanmam sanıyorsun, kaçırma gözlerini bak, izle insan nasıl kül olurmuş.

[cornerparish]

seninle güç yarıştıracak değilim ama benim en azından istisnasız herkesi silecek bir nedenim var. oysa senin kimsesizliğin ve çektiğin siktirlerin, kimseyi yazacak cesaretin olmayışından.

[cornerparish]

insanların diyemedikleri çoğu şeyi en içimden işitiyor ama karşıma geçip dediklerini duyamıyorum. ne demek istediklerini anlıyor ama ne dediklerini anlamıyorum. birinin arkasında sakladığını, eşip deşip bir yere gizlediğini görüyor ama ortaya fırlattığı şeyi fark bile etmiyorum. her detayı korkunç detaylı biliyor ama asla bütünü görmüyorum.

[cornerparish]

İstediğin kadar yara ver. Hissetmiyorum.

[cornerparish]

şu kahpe dünya seni bana düşman etti

[cornerparish]

insanların üstünde parçaladığınız camları, alıp boynunuza sapladılar diye ağlıyorsunuz. ne yazık.

[cornerparish]

ben girmeye korktuğun çıkmaz sokağın duvarıyım. gel yüzüme konuş.

[cornerparish]

bacak aranda bir gemi, belinde can simitleri, onları diyorlar, çıkarırsanız indirirler sizi, gözlerin koyu koyu kopkoyu. bana neden öyle bakıyorsun. sarhoş mu oluyorsun. saçlarımda dalgalar varmış, bir yerden sonra deniz çarşaf gibiymiş, bunlar çok ayıpmış, ağzın kaç bucakmış. bu kız beni öldürür demişsin, hep eksik bilgi, öpmeyi öğrendim yaşım kaçtı dersin, şu bakışlarını indir, uzanma az doğrul, daha çok küçüğüm, sigaram da bitti, getir saçlarını, sen tütün de sevmezsin, hiç rakı da içmezsin, dans nedir bilmezsin, benim suratım beş karış mı kalsın. zaten ben eskiden, çok eskiden, çok çok eskiden hiç yokmuşum. lavlar akıyor dikkat sana anlattım mı kanuni nasıl bir adammış. bir an düğme açasım, bir an koynuna kıvrılasım, bir an tarih kitapları, bir an tanklar tüfekler, selim de ne orospu çocuğuydu ama onun babası da, nasıl kadınlar doğuruyor bu adamları, kim baba olsa annesi işe çıkmaya başlamış. canını çok mu sıkıyorum. keşke en başta öpse miydin beni. susardım hem belki dimi. hem gözlerimi kapardım duymazdın kan çanaklarının ritmini. bırak ben yüzeceğim.

[cornerparish]

sizin kendinizden vazgeçtiğinizi iddia ettiğiniz o meydanlarda bir damla kanınız bile akmadı. ben cümle cihan kurşun olup yağarken, sizi bir nefes gibi tutup, arkama çekmedim mi.

[cornerparish]

sikmişim hayatını diyorum bazen. hatırlatma bana şimdi çocukluk yıllarıymış. heyecanmış. yanyana içilen iki biraymış. koyu muhabbet ha. peh. yıllarımızı vermişiz bir sevgiye. yemişim sevgisini diyorum yat uyu. gözlerimizin içi gülermiş bizim. hatırlamıyorum lan. gökyüzünden bir bulut geçmesini beklerdik biz oğlum. geçti mi. yıllar oldu gökyüzüne bakmayalı, suçlusu ben miyim. gözüme uyku girmiyor. masal anlatsana bana. bakma öyle gözlerime. değismedim. o yara iyileşmesin diye keskin bir jileti defalarca çiğnedim. sen yanlış diyorsun buna. doğru olan ne lan o zaman. doğru ne. bütün adımları ezberledim, bütün kuyuların dibini eşeledim. atlamadık uçurum bırakmadım. kıramıcağın şişeyi içme demiştin. haklıydın. şimdi her yer kir pas. ellerim çamur. tek bildiğim hikaye bu. anlatma nolur. uyuyayım.

[cornerparish]

yine de herkes yalınayak koştu geldi de ne oldu. seni beklemek, onları karşılamaktan güzeldi.

[cornerparish]

canını almak istediğim herkese evvela canımı vermiş olmakla meşhurum ama biliyor musun ben kalpsiz de yaşarım, sana soluklanmak çok yakışıyor, sana bir rahat nefes almak, arkana yaslanmak ve elbet nankörlük de çok yakışıyor. ceketinin vatkası düşmesin yeter. ben birini yaralayacaksam, onun en başta hep dimdik ve asla kanamayacakmış gibi olmasını isterim.

[cornerparish]

beni hafife alıyorsun ve bu her şeyi daha zevkli hale getiriyor.

[cornerparish]

ikimiz de her şeyi biliyor ve susuyorduk. ben bazen gizli saklı ağlıyordum.-

[cornerparish]

iyi ol. yani kiminle olursan işte. benimle olmayacağını biliyorum ve bu en başından beri zoruma gitmiyor. aslına bakarsan iyi olduğun sürece umurumda da değilsin. saçlarını kurut mesela. çok geçe kalma geceleri. yorma kendini, uyu. içme şu zıkkımı öyle. gülme, ağlamayacağım. iyi ol. bu cümleyi ikinci kuruşum. bu benim ilk yemin bozuşum. nerede, kiminle mutlu olursan, orada, onunla kal.

sadece- allah aşkına soluğun daraldığında bana gel olur mu? nefes alamıyorum.

[cornerparish]

biz kalbini donuk bakışlarının ardına gizleyen kadınlarız.