Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Öfkesi geçince insan herşeyi güzel hatırlıyor.
9 notes
·
View notes
Text
-idris, sen ne yapıyorsun kuşların yanında -idris'le konuşuyorum kuşları okuyorum içimde, ağacın kuşlarını yeni pişmiş çilek reçeli gibi kaynayan dalların üzerinde gemilere dadanan kuşları okuyorum bir de göklerde bir başına dolaşan görkemle büyük denizlerdeki yalnız kuşları ve okuyorum yıllardır bütün yalnızlıkları okuyorum da kuş olsun, insan olsun yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı işte suları fiyakayla göğüsleyen yelkovan kuşları geçiyorlar martıların peşi sıra ve küçük bir evin üst katı martı duvarlarından sümbüller akan sanki çok öpüşmelik kuşlar bunlar, çok sevişmelik ve seninle biz iyi ki sevmelerin ustasıyız, güzel şaşkınlıkların önce yüreklerimizi alıştırmışız buna, sonra kafalarımızı ki bu yüzden içimiz hiçbir zaman yoksul değil yoksul olmadı. bak bu kalın kalın ellerimi soruyordun, bu çürük çürük bakan gözlerimi dokunuyor ellerim gördüğün gibi anlıyor dokunduğunu benden önce emiyor suyu gözlerimse emziriyor güneşi ve uçsuz bucaksız bir maviliği yaratıyor onlar her gün yaratacaklar elbette ve sözgelimi ben üstünde gökyüzünün kum taşıyan mavnalar gibiyim kimi zaman kavuniçi, kimi zaman osmanlı yeşili sabahtan akşama kadar seyrederim ve derim ki biz çok değerli bir yüzük taşının halkasında sıralanmışız ana sütü gibi bir aydınlık içinde yani şu yeryüzünü bir uçtan bir uca kuşatmışız dik tutarak gövdemizi umutla bazan da yıkılarak kendiliğimizden ya da bir kurşunla ve bu hızlı akışa yaşayıp ölmek deriz. yaşayıp ölmek, deriz, ne denir daha başka denir, çok şeyler denir, biliyorum geçecektir hayatımıza mutlaka çok inandığımız bir şeyin çocukluğu sonra gençliği, sonra oturmuşluğu sonra hayat hayat gibi olacaktır. bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa denizler bir fırtınalık görkemli bizse kendimizi insan olarak bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa.
3 notes
·
View notes
Text
Bu yüksek topuklu ayakkabılar hayırlı birşey olsaydı, erkekler asla bırakmazlardı bize onu. Yüksek topuklar hız yavaşlatır. Unutma erkekler çabuk çabuk giderler..
1 note
·
View note
Text
Bir kere görmeye başlarsanız, artık hep görürsünüz.
1 note
·
View note
Text
Karşınızdaki insanın sonsuza dek hayatınızda mı olmasını istiyorsunuz? Ona istediği cevapları verin boş zamanlarınızda da gülümseyin.
0 notes
Text
Biz kadınlar,erkeklerin konuşmasını değil,duymak istediklerimizi söylemesini isteriz yalnızca.Hangi kadın kalbi,erkeklerin sahiden söyleyeceklerini kaldırabilir ki?
0 notes
Link
0 notes
Text
leyla seni dün ışıksız bir sokakta gördüm özlemişim güzel bakan çehreni -güzel insansın vesselam- seni gördüm, bir cebinde elin, diğerinde sigaran seni gördüm. boşluğa bakıyordun boşluğa yürüyordun sağlam, güzel adımlarla boşluğa koşuyordun hep yaptığın gibi. seni gördüm, omuzunda yağmur omuzunda eski bir yağmurluk omuzunda dünya, ve dünyada güzel olan ne vardıysa omuzunda -güzel insansın vesselam-. leyla tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır sen, güzel insanlığınla ışıksız bir sokakta ben, bütün insanlığımla peşinde tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır, gidemiyor. ne hayrını gördün bugüne dek? a güzel kızım omuzunda eski bir yağmurluk var ayağında evin olmayan toprak yüzünde solmamış bir tebessüm umudu hala çıra gibi yanan bir meczup a leyla a güzel kızım sen kendine ne yaptın? hangi sokakta bıraktın sana verdiğim atkıyı boynuna hangi rüzgarı aldın sen beni hangi bozuk bahçeden çağırdın leyla bu ne yaman iştir! burası hangi güzel ülke olmalıdır leyla? tutturmuşuz bir güzel insan olmaktır bu nasıl güzel insan olmaktır leyla sen, bütün gaddarlığınla asfaltsız bir yolda ben, bütün acziyetimle peşinde tutturmuşuz bir insan olmaktır, gidemiyor bu diyarda asfalt olmalı leyla bu diyarda toprak olmalı bu diyarda, senin omuzunda adım adım dolaşan bir bulut olmalı bu diyarda, senin omuzunda olmalı omuzunda yağmur omuzunda yoksul bir yağmurluk umudu hala çıra gibi yanan bir meczup. leyla korkuyorum boşluğa bakıyordun boşluğa yürüyordun yarım, umutsuz adımlarla / boşluğa yürüyordun a güzel kızım a benim çıra gibi yanan meczubum sen beni hangi bozuk bahçeden çağırdın? bu ne yaman iştir bu nasıl bir yağmurdur leyla çek şunları üstümden al şunları üstümden atkımı tak dolu bir çukurda buldum umudu çıra gibi sönen bir meczubum beni bırak takıntılarım var git buradan leyla, git! kalbini kıracağım dedim omuzların düşecek yağmurun düşecek dedim yağmurluğun düşecek umudum çıra gibi sönüyor leyla a leyla a güzel kızım sen kendine ne yaptın a leyla a güzel kızım sen kendine ne yaptın?..
61 notes
·
View notes
Text
Bozuk saat nasıl günde iki kere doğruyu gösterir.YANLIŞ.O olsa olsa durmuş saattir.
0 notes
Text
canım, birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sevmek lazım. his boşluğu ve iç burkulması diye bir şey varmış. çok sevince anladım. hayat, o evde yerin yok diyor. yerini bil. evdeki ve sokaktaki tüm savaşları kaybettiğim yerdeyim. hala güzel olduğunu bilmeden, güzel duranı seviyorum. ellerini takip ediyorum, hala. elin ısısıyla kalbin ısısı birbirine ne yakınmış. kalp sıkışıyor, el buz. yüzümü yağmura uzatsam geçecek diyorum. geçmiyor. ev buz. anlamaktan yoruldum. sarılmaktan. sen, o evde - sarılmaktan korkanların en uzağında dur, olur mu? öyle birine aşık ol ki, her şeyi unut. dans etmeyi hatırla. birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sev. çok sev. çok küs. çok barış. ellerini takip et sonra. ellerinde ne gördüğümü bulursan sonunda, gülümse. güzel gülene aşık ol. aşık olursan bir gün benim kadar. yüzünü yağmura uzat… geçti, geçti desin biri. hiç geçmesin… … artık senin de bir şiirin var! ... geçti… geçti…
15 notes
·
View notes
Text
“İnsanlara “dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun?” gibi; Allah’ın soracağı sorular sormayacaksınız ! İnsanlara “aç mısın, ne ihtiyacın var, bir sorunun var mı?” gibi; kulun, kula soracağı sorular soracaksınız !”
Fâtih Sultan Mehmed Hân
26 notes
·
View notes
Text
‘’kendileri olmadıkları için sürekli değişip başka biri olmaya çalışıyorlar ama hayat hepimizden daha akıllı, başkası olmamıza da izin vermiyor. sürekli şekil değiştiren yaratıklar haline geliyoruz, taki kendimize geri dönene. ..yada ölene kadar’’
2 notes
·
View notes
Text
tabi ki akşam alacasında seni ay ışığı parıltısında yada sabaha karşıt tabi ki seni yıldızları üfleyip söndürmeye çalışırken zaman allayıp pullayıp her yerini daha da çok daha da çok özlemekle istemek arası tam da ellerim koynumdayken yüreğimi göğsümde hatırladığımda daha da çok daha da çok çırpınıyor bir kuş düşlerimde kanatları yanaklarımda yumuşacık elbette biliyorum her şey çok uzak ama gidilmez değil tabi ki seni öyle güzel arzulayacağımı biliyorum...
4 notes
·
View notes
Photo

Akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. Kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. Ben bir kaç kafamı çevirsem de, o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor şimdi. Önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına. “Sigara versene” dedi hemen. Sigarayı uzatırken “neden buradasınız?” demiş bulundum. Sigarasını yaktı, tekrar gözlerini dikti üzerime. Kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. “İyi günler” dileyerek uzaklaşmaya karar verdim. “Belki de yanlış bir soru sormuşumdur. Belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim amına koyayım adam deli işte!” diye geçirdim içimden. “Sen neden burada değilsin?” diye bağırdı arkamdan. Öyle bir bağırdı ki, arkamı dönmeye korktum. Cinnetle bağırır gibi.. Döndüm yüzümü, olduğum yerde, yaklaşmadan baktım yüzüne. Bu sefer sesini daha da yükselterek, tekrarladı; “Sen neden burada değilsin? Onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun ? Çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, yapay bir dünya var dışarıda. Uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım. Kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. Kanını emecek bir sürü vampir. Sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissetirecek bir sürü katil. Sen neden burada değilsin?” -ULAN kitabından.
Nursen Yıldırım
2K notes
·
View notes
Text
Geri dönmüyorlardı! Artık niye Dünya’da olduklarını biliyorlardı. Yaşam enerjisinin bu şekilde yağmalanmasına izin vermeyeceklerdi, ne pahasına olursa olsun ona sahip çıkacaklardı. Evrende hata yoktu, tesadüf yoktu! Nihayet anlamışlardı. İnsan doğulmaz, insan olunurdu.
1 note
·
View note