çok fazla planım var ve bölünemiyorum istediğim gibi.
buna rağmen
kendimden daha fazla inandığım bir şey yok, dinden bahsetmiyorum.
iyi bir düşünür olmak yetmez, uygulayıcı da olmak gerekir.
loş ışıklar kadar güzel
ilham veren insanlar
dönem dönem içimizdeki yük kaybedilen çakmakların yarattığı his kadar ağır olmalı
ya da sevdiğin bir hayvanın denk getirdiği yerleri çizmesi kadar masum
ki birkaç milyar soluk çekilebilinsin
ve bütün ilhamı alkole bahşetmek adaletsiz
bana göre seçenekler insanı şımarttığından, seçenek sunulmadan;
bir kenti güzel yapan şey diyor Calvino,
onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil,
senin ona sorduğun bir soruya verdiği bir yanıttır.
hala hayatta olmak güzel.
Olabildigim kadar izoleyim.
Trajik bir sekilde hayatin icinde kaybolunmayacagina dair bir soz vermistim gecmiste. En azindan tutamayacagim sozler vermiyorum artik.
ve artiklar artiklari getirecek olursa eger;
Mutlulugu tanimlayamiyorum artik
fakat
mutlulugun tanimlanmaya da ihtiyac duydugunu sanmiyorum artik.
Ve hala mutlu oldugum anlari paylasmakta iyi sayilmam, o yuzden depresif gorunuyor olabilir ‘dijital ben’
Golgeler daha az yorucu.
Eve girerken ayak seslerimi duydugum saatleri seviyorum cogu zaman.
tecrube iyidir. kolay ya da acisiz sekilde kazanilan bir sey degil; hatta yer yer ‘maalesef’ olsa bile.
iyiligin kisiye gore sekillendirerek yapilmasi kadar cok az asagilik hareket var gercekten. bir digeri ise yakinligini tamamen cikarlarini gozeterek belirlemen. ben de diyorum ki sizden gelecek iyiligin aminakoyayim. cirkinler. hayatin totalini hirsa baglamis insanlari yorulunca izleyin, keyifli.
acik alanda viski kokusu guzel. araba viski kokmasa da olur. materyallerin kismi mutlulugu kacinilmaz eger yoksa cok buyuk bir olay.
bazi anlar var;
sabaha karsi sehrin gurultusunden uzak ciplak ayakla yere basarak gecenin sabah olusunu izlerken bir sigara esliginde dylan thomas’dan bir kac kelam. sonrasinda pek havali olmayan konular. hatta gercekler. acitmasalar bile. icerde uyuyan iki yabanci. benimki koma degil ciladir eger birkac duble daha icip bayilmayi planliyorsam butun vucudumu uyaricak soguklukta olan zemine uzanmayi.
ve derler ki:
“one day these 5am’s will make you legend.”
bilinmeli ki sabaha karsi 5’ler ucak kazasi gibidir. daha nadirlerdir ama siddetlidir.
oyle ya da boyle
dunya rotasinda ilerlemeye devam ediyor ve bu sayede ilerledigi her saniye bizler; kum taneleri icin yeni bir an, yeni bir firsat, yeni bir hata, yeni bir yuz, yeni bir mesafe, yeni bir bilgi ama rafine.
kusursuz gibi gozukuyor.
“all of the stars have a reason, a reason to shine, a reason like mine.”
Sigarasiz alkol dusunemiyorum. Ve bunlarin nasil gorundugunu bilirsiniz, iyi gorunurler. Tum promili sigarasiz yapan bir kadin. Siradan kadinlar var. Bazilari hos sayilabilir. Bazilari ise tam olarak Bukowski’den oldugu gibi: “ve bir de baska bir sey var ki sana tablolari yirtma ve Beethoven’in albumlerini klozetin kapaginda parcalamak istegi veriyor.” Her neyse.
Soguk bir havuz.
Kanli ay guzeldi gecen gece ama kirmizi gozluklerle ambiyans guzellesebiliyormus-ogrenildi.
Sacma sayabilecegim seyler canimi sikmiyor artik. Hafifletici sebepler de yok degil ama sacmaliklardan da bir seyler ogrenmek guzel.