egmontt
egmontt
nefha.
115 posts
yüreğimin sızısı, okyanuslar taşıyor gözlerimden dindir şu deli rüzgârı...
Don't wanna be here? Send us removal request.
egmontt · 1 day ago
Text
teselli edipte avutmuyorsa, kadeh neye yarar?
11 notes · View notes
egmontt · 1 day ago
Text
Tumblr media Tumblr media
gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider. bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında. yanlış adresteydik, kimsesizdik belki. sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar. biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı. üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken. gidersen kim sular fesleğenleri. kuşlar nereye sığınır akşam olunca. sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu. sustuğun yerde birşeyler kırılıyor. bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun. adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına. öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor. bir de seni ekliyorum susuşlarıma.
19 notes · View notes
egmontt · 3 days ago
Text
gidelim buradan... göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim. gidelim buradan... burası bizim değil. nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim. gidelim buradan... ilaçlarını yanına alma. kitaplarımı almayayım ben de. biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim. gidelim buradan... bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. soru sorma artık bana. soru sormayayım sana. her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim. gidelim buradan. burada insanlar kötü. hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim. gidelim buradan... bak uyuyamıyorum yine. senin de uykuların defolu, bölük pörçük. huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim. gidelim buradan. ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. sonra gidelim. hadi...
14 notes · View notes
egmontt · 3 days ago
Text
ruhuma dokunan ruhun, kalbimin merkezine kondu. kapladı hislerin hislerimi, kalbin kaybım oldu. görür müydün hissettiklerimi? seninle ruhum yeniden doğdu. çok derin hislerim, omzum yüklerle doldu. düşüncelerim dilsiz, duygularım hissiz. her birini gerçek sanır, yaşamış gibi sayarım. her biri ayrı bir düğüm, karmaşık hisler sana kördüğüm... boğazımda düğümlenen sessizlikler sana hissettiklerim oldu. hayatım his rüzgarında savrulan geminin kaptanı oldu, dalgalar hislerimi sahile vurdu, sahilinde hislerim durdu. hayat hissettiklerimden mi ibaretti? hep duygularımın esiri oldum. anlatınca hissettiklerimi dinleniyor anılar. bizi biz yapan gerçekler, bir gün içimizden geçecek. belki de susarak da olsa anlaşabilirdik oysa, çünkü hissettiklerim olurdu bize koca bir dünya.
4 notes · View notes
egmontt · 4 days ago
Text
yüreğimde bir sızı var adına sen dediğim. elimi uzatsam tutar mısın ki? karanlık hücrelerin ateşten parmaklıkları değdi elime, ziyan oldum buralarda. başı kesilmiş bir kuş misali çırpınıp duruyorum. sen giderken nefesimi de mi götürdün yoksa, nefes alamıyorum, soluğumu yitirdim. nereye varacağımı bilmeden yürüyorum ıslak sokaklarda. yollar bir yılanın sessizliğiyle seyre dalmış beni. yüreğimden acı akar gibi, gökyüzünden karanlık akıyor sokaklara. nereye gideceğimi bilmiyorum, düşlerimi yitirdim. ah bir ağlayabilsem belki o zaman uslanır bedenim, söner yüreğimdeki ateş ve susar usumdaki fırtınalar. bedenimin acıyla inleyen dalgaları kıyısına vurdukça gözlerimin, ben ağlayamıyorum, maviliklerimi yitirdim. kara haberlerin karası düştü gözlerime. tebessümlerime zincir vurulmuş sanki. taklit bile yapamıyorum artık. neredesin sen. ben beni yitirmişim ne olur ki, seni yitirdim.
13 notes · View notes
egmontt · 5 days ago
Text
ellerim titriyor, uzaklara savruluyor gördüğüm her bakış. fısıltısı çalınmış rüzgarlar dolanıyor yurdumda, bir ağız dolusu duam var sana dair. sen yoksun, bakışlarım sana değmekten yoksun. biliyorum, her geliş yeni bir elvedadır aslında. camlara yapışmış her genç suretinde, acı bir uçurum iniltisi resmediliyor. tanrıların kahkahaları, men ediyor seni bana. sen yoksun, ellerim sana dokunmaktan yoksun. dalgalar biriktiriyorum çukurlarımda, adını koyamadığım bekleyişler doluyor geceme. siyahı ıslatırken, odama doluşan yalnızlıkları hayalinle yetim bırakıyorum, artık hayalin yetmiyor bana. haydi vur beni tüm sahiciliğinle oysa sen yoksun, dudaklarım seni öpmekten yoksun. sığmıyorum bu kente küçücük bedenimle. bilmiyorsun, bir yıldıza bağlayıp asıyorum kendimi her gece. gitme sevgili, sakın gitme hiç gelmediğin yerden. şimdi sen yoksun, dilim sana 'gel' demekten yoksun.
8 notes · View notes
egmontt · 5 days ago
Text
deli gibi uykum var, nermin. gözlerimi yumsam, mayınlar patlayacak çobanlarımda. kuzular geceye kırık bir kaval gibi dizilecekler. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. dünyasız kaldıkça böyle aklıma seni düşürüyorum, karnıma bir tank giriyor gibi seni düşünüyorum. alnımda harp, kaşlarıma basa basa yürürken çehreme çalınmış hilal kalbimden küllerle fışkıracak neredeyse. dönüp baksan ölümün elimden olacak. bir terazi bozacak eski bir teraziyi. morga mor çalacak pıhtılaşan kan terlemeyen bir at patlayacak koşarken, dönüp baksan şeddad’ı indirecek kıyamet! tül, rüzgarla değil artık. güneş bile battı. savrulan balyoz içinden geçiyor buharın. tutan el yarıyor suyu. kan zerk aleminde seninle dolanırken kuyumu, kıyıldı nikah ölsem de durur nişanı. ben bir tek damarımı bilirim onun da adı şah! deli gibi uykum var, nermin. şuramda sen, gecenin üçünde çevirmeme girmişsin, o dakka telsizime ela gözlü türküler çalmışlar ve devletin dinlenmeden dinleyen dinlileri dillerimi işkenceye sağmışlar. anlatamıyorum, nermin. bu dudak öpemez deyince bana inanmıyorlar. kimin içine değebilmiş bir dudak? mühür verilmiş ateşe ve erimemişse mühür, bülbül ne için ölsün ki güle? o çekiç gözlü, bahçıvan mı sanıyormuş kendini? bizi elindeki çivilerle mi döndürecekmiş çöle? deli gibi uykum var, nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. ben her gün bir emevi asıyorum içimde azalmıyorlar, nermin. omzumda bir gülünç ağrısı. nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni kendime, yapacak bir şeyim yok. çok sağanak yağdın zarlarıma beni içime kadar ıslattın, nermin. zührevi bir felçsin arlarıma. şuramda sen, şuramda… son sürat kan kaybediyorken devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda… açıp gösteremiyorum, nermin. yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarımadeli gibi uykum var, nermin. bir mengene ile şakaklarımı yeniden sipariş ettim kendime. urlarımı cellâdıma bahşiş bıraktım. zaten nereye uzansam ölüm. içime bir gardiyan kaçmış gibi ben. koğuşlarımdan sana daraltılmışım, ipin koptuğu yerden boşanan bir çığlığınsın. iki el sıksan havaya iki kuş düşer verir kalbini ama beni bir bahane bulup da… kurbağaları tartmaktan dönen bir yılgınlığınsın. deli gibi uykum var, nermin gözlerimi tankerler boşaltıyor, gözlerini gözlerimden al. beraber bir şeylere bakalım elimden hiçbir şey gelmiyor inan, elimi çabuk tutman lazım. ben ki, böbreklerimle hayata bağışlanmışım. anlamak istemediğim bir şey var gülüşünde. istimlak edilmiş gövden ne kadar da kanlı duruyor sermayenin dişinde. böyle ru be ru, böyle eli belinde müteyakkız. sittin sene geçse anlaşamayız. beraber bir şeylere bakalım, nermin bakmayalım hiç birbirimize. deli gibi uykum var, nermin. gövdemi söküyor şafak, ipliğim çözüldükçe içimde ağırlaşan bir ittifak cebimde marx, boynumda dükkan kapatan esnaf. dünya elindeki aynayla açı kuruyor omuzlarımın ortasına uyumuyorum, nermin. kustuğum kükürt soluduğum azotla akraba. birbirini bulan iki açık pencere gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata, artık kabullendim: beni karşılamıyorsun burada! ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum, sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına deli gibi uykum var, nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor inan. ben nasıl uyurum sen uyanmazsan. allah biliyor hiçbir şeyim yok. sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor, seni sevmek de öyle orman! yanınca bitiyor her şey, yanınca bitiyor kalanlarla avunmuyorum, nermin. sen yoksun her nasıl olmayacaksan. bu imtihan bu debi, o terli atın külündense bu kalp. çok sevinirim ya rabbi, beni her yerimden kapatırsan.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
14 notes · View notes
egmontt · 6 days ago
Text
gün bitti, elindeki güller de soldu. anımsanacak neler kaldı bugünden. paylaşılmış olan nelerdi sımsıcak belki bir türkü söyleriz geceye karşı, saçlarını tarazlayan bir şafak olur. zaman kekemeydi ve tarihe sızan soytarılar gördük gencömrümüzde ölüm peşimize düşende bir göçebeydik. suretimiz ağardı kurulan darağaçlarına, bütün sığınaklar uçurumlara açılırdı. rüzgâr suyu soğutsun su terli bedenlerimizi ve aşkı düşünelim biz, destan yalnızlıkları. konuşursak akşam olur ve yine yağmur yağar, gidersek gülüşler azalır buralarda. kim bulur kayıp adresteki dostları. bir karanlığa bakıyorum bir de zamana, ay büyüyüp bir gül oluyor ellerinde. senin ve ancak yeni bir yorumu oluyor aşkın saçlarından sızan bu karanlık yağmur ayın çağıltısıyla tutuşuyor begonyalar. saçlarındı diye düşünüyorum ömrümüzü çözdükçe savrulan rüzgârdı saçların. ve ikide bir aklıma düşüyor aynı soru -aşkı bilmiyorsam nasıl değiştiririm kendimi, seni ve bütün dünyayı.
10 notes · View notes
egmontt · 8 days ago
Text
gözleri kömür, gömleği nakış. katlime yaman bi' ferman her bakış. çok oyalama, bu ömrüme yetiş. yurduna kavuş, di gel.
28 notes · View notes
egmontt · 9 days ago
Text
sinirlenince seni aramak geliyor içimden. kaybolunca seni aramak, beni yatıştır, beni bul, beni tut düşeceğim yoksa. çok uykuluyken, hiç uykum gelmezken, lastik gibi uzayan gecelerin ortasında üşüyünce, ısınınca ama en çok üşüyünce, ellerim uyuşunca, dişlerim birbirine vururken, burnum kızarınca, tırnağım kırılsa, dişim sallansa, belki üç yaşında bir kız çocuğu gözlerimin içine içine baktığında seni aramak geliyor içimden. derdim çok ama azken de aramak istiyorum seni, yokken de. hep iyi olmak için değil bazen de iyiyim demek için.
16 notes · View notes
egmontt · 9 days ago
Text
ben ister miydim böyle olsun. ah canım, ah gülüm. kaderim uğraşacak bir beni seçti.
17 notes · View notes
egmontt · 9 days ago
Text
ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
9 notes · View notes
egmontt · 10 days ago
Text
ne seni unutabiliyorum, ne senden kalanları. başımın içinde bir kanser tümörü gibi büyüyor büyüyorsun. seni unutamamanın verdiği acılara dayanamıyorum artık. unutamamanın bu kadar kahredici, çıldırtıcı olduğunu bilmezdim. her yerde, her zaman benimle birliktesin, işin kötüsü her şey seni hatırlatıyor. kalabalıkta gelişigüzel söylenmiş bir söz bile yetiyor seni düşünmeme. yalnızlığımda ise sesin kulaklarımda çınlıyor, avuçlarının serinliğini hissediyorum alnımda. yaşanmış zamanlar bir film şeridi gibi geçiyor hafızamdan. anılarımızı en küçük noktasına kadar birer birer hatırlıyorum. işte o zaman; bu seni unutamayan başı, duvarlara vura vura parçalamak geliyor içimden.
7 notes · View notes
egmontt · 10 days ago
Text
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. su olsan kimse içmez, yol olsan kimse geçmez, elin adamı ne anlar senden? çıkarsın bir dağ başına, bir ağaç bulursun tellersin pullarsın gelin eylersin. bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün. köpürmüş gelen bulutları. başka ne gelir elden? çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
9 notes · View notes
egmontt · 11 days ago
Text
dönüp dolaşıyorum çamların arasında kendi yalnızlığımla; beni bütün yaşamımda hiç yalnız, hiç tekbaşıma bırakmayacak olan en iyi dostum yalnızlığımla; bana kendi kendime yetmeyi öğreten yalnızlığımla; bana direnmenin, dayanmanın dersini veren yalnızlığımla; beni bibaşımayken de kalabalık eden yalnızlığımla, her bırakılmışlığımda, her yıkılmışlığımda elimden tutan yalnızlığımla...
9 notes · View notes
egmontt · 13 days ago
Text
pencereden bakıyorum şimdi. kuşların cıvıltıları kulaklarıma geliyor. bir avuç mutluluk istedim. kimse gelip vermedi. bense pencereye çıkıp oturdum. derin bir nefes alıp, gökyüzüne baktım. mutluluk bu, budur işte mutluluk. tabi ki de biliyordum kimsenin bana gelip mutluluğu veremiyeceğini. tek istediğim benle biraz konuşmalarıydı. sonradan fark ettim ki bu insanlar, konuşmaya bile acizler. insan konuşamadıklarını yazar. bağırmak istediklerini yazar belki… ben sayfa sayfa yazsamda. hep sustum.. insanlar beni, kendini anlatamaz, ne dediğini bilmez biri diye bildi. oysaki yazdığım kadar konuşsaydım. dertlilerin en babasına bile laf geçirebilirdim. iddialı yazıyorum çünkü. bildiklerim, bildiklerinize bin basar... ne kadar bilirsen o kadar suskunluğa mahkum olursun demişti büyükler... belkide şimdi idrak edebiliyorum, bu sözün asıl manasına erişebiliyorum. ben ne mutluluğumu ne de hüznümü insanlardan aldım. çünkü baktım ki insanlar iyiliğe dair bir şeyi sunmaz sana, senin alıp bulup sonrada saklaman gerek bir ömür belkide...
11 notes · View notes
egmontt · 14 days ago
Text
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; bunun verdiği mutluluk da az değil ki.
7 notes · View notes