eniclerim-blog - Tumblr blog

[eniclerim-blog]

2024

sıçtım.

bir türlü dikiş tutturamıyorum şu ilişki meselelerinde. sebebi yalnızlık korkusu veya tek kalma korkusu gibi bir şey sanırım çözemiyorum bir türlü. psikolog ile görüşmek için yazdım, notlar da alıyorum bakalım ne olacak.

her ayrılık sonrası (neredeyse her ayrılık) farklı şiddette bu anksiyeteyi yaşıyorum. nefes darlığı, olduğun yere sığamama, boğulma, kapalı sıcak alanlardan kaçınma (banyo gibi), dikkat dağıtıcılara yönelme.

aslında düşününce serra'yı baya beğeniyorum. hem giyim tarzını ve görünüşünü, hem bana olan saygı ve sevgisini, dediğimi yapmasını, bana sığınmasını, hareketlerini, mimiklerini vs. ama sevmediğim yönleri de var. geçmişi mesela beni çok kıllandırıyor her ne kadar bahsetmese de hislerim pek de iyi olmadığı yönünde, güce taptığı yönünde gibi ama buna bir kanıtım yok. bunların dışında para harcamaması mevzusu var, bana garip geliyor bu. kullanılıyor gibi hissediyorum.

sonra çok da zeki olmaması, hatta benim arzu ettiğimin bi tık altında zeki olması durumu var. bu belki ilişkinin akıbeti için benim açımdan iyi ama muhabbet kalitesi, bir ömrü geçirmek için iyi değil.

yaş mevzusu zaten sıkıntı, 5-10 seneye kız baya bi patlar bence artık. ve ben bu zamanlarda onla olur da sonra ayrılırsam hem ona hem bana yazık olur ne yazık ki. o yüzden bu ilişki mantıksız. ama gönül ise seviyor beğeniyor istiyor.

mine de sohbeti iyi olsa da şu an mesela boş hissettiriyor. serra varken iyi hissediyordum oysa ona dair, ama şu an no gibi. elde ettim diye mi neden bilmiyorum. serra mine'den iyi ya sanırım beraber yaşamak için. serra eve bakar bana bakar ama mine bi zaman sonra ikimizi de siklemez gibi geliyor. serra bırakmaz gibi geliyor açıkçası. ama yaş mevzusu işte. of.

pınar uzaktan hoş, muhabbeti hoş, ama yakından no ya. çekim az, hijyen hissi az, saç no, cilt no, kıyafet no, dişillik no, masumiyet ok, kültür ok.

mine'yle uzun vadede imkanız, serra'yla imkanlı olsa da çok kısıtlı süre var. valla irem'i zorlayasım var ama o da uzakta. bilmiyorum. mine ile soğuyunca belki ona bi bakınırım. şu an o iyi gibi ama kıro tweetler atıyor arada. bakalım.

hilal'le de ayrılınca boku yemiştim. bu ne boktan bi şey ya. terk eden ben üzülen ben aq.

[eniclerim-blog]

2023

mineyle yazın soğukluk hissetmem sonucu düzgün ilişki denemesi yaptık fakat yazınki soğukluk dönem dönem devam etti. yazın görüp şüphelendiğim çorap mevzusu ne yazık ki kendi içimde çözülmedi. ara sıra soğukluk görmeye devam ettikçe ben de iyice sinirlendim.

ayıp aslında bana yapılan ya. ok demiş gelmişim işte amk bıraksana şu hipergamini orospu. ara bakalım en iyi erkeği. bana dönersen kapılarım kapalı artık sana. bitti o iş. asla ciddi bir şey düşünmem.

bu sikko dönemimde aç gibi sağa sola saldırdım. e haliyle millet de hissediyor. düzgün dönüş alma oranım çok düştü. hayırlısı napalım. red amca ile tanışmama vesile oldu bu durumlar. bakalım bu öğrendiklerim beni nereye götürecek.

mine çok ayıp ettin ya. çok fena kendine alıştırıp sonra siktir olup gitmen çok canımı yaktı. affetmem seni. rezil bi insansın. keşke bu kadar alışmaya meyilli bir insan olmasaydım. bu da geçer be napalım. elbet bulunur birileri.

sikeyim 2023'ü. bir sürü yeni öğrenilmesi ve baş edilmesi gereken şeyle geldi. şu yemek borumu ve midemi de halledersem yolum daha uzun bakalım. en azından yolum var. stratejilere devam.

[eniclerim-blog]

2022

selam. epeydir siteyi açmıyordum. her şey iyi gidiyordu demek de pek doğru olmaz. bi iyi bi kötü işte.

biraz kafam karıştı o yüzden önce not alıp çözeyim olayları dedim. sonra da buraya yazmak geldi aklıma. başlayayım.

İş mevzuları

şöyle bi düşününce bu salı patronla ve diğer elemanlarla gideceğim kahvaltı/toplantı canımı sıkıyor biraz. aslında hiçbir şey yok canımı sıkabilecek o toplantıda ama adamdan nefret ediyorum. sömürülme hissi yaşatıyor bana. eski yöneticilerimde bu his yoktu. ne stephan'da, ne pamir'de, ne de ilk başlarda emre'de. emre sonra sıçtı ama yani. özlemedim desem yalan olur kendisini. biraz beni üzdü neyse.

5 günlük yıllık iznim yandı. ben ilk 3 ay kullanabilirim sanıyodum. öyle değikmiş. bu beni biraz üzdü ama napalım. şimdi iznin kaideleri neler bunları bi netleştirmem lazım öncelikle. veya önceki sene kaybettiğim izin günlerinden ilk 3 ay için 3 gün alma şansım vardı o hala geçerliyse ona bakıcam. todolara ekliym bunu.

evet 5 günün 3'ünü kurtarabiliyorum sanırım hmm ok sevindim şu an fark edip. yazmak işe yaradı. devam edelim.

maaş artmadı ok. enflasyon geçen seneye göre enag sitesinden bakınca %115 artmış. sterlin ise yıllık bazda %100 artmış. yani %15'lik bir kayıp var enflasyona göre aslında. teklifte zam yazdığı için ben yine bi sorucam bakalım ne diycek patron.

sağlık mevzuları

aslında iyiyim genel manada ama kalbimin oradaki şişlik eskiden soda içince falan gelirdi şimdi sürekli var gibi. acaba oradaki kemik eğriliği kaynaklı mı? yoksa çocukken bi düşmüştüm ben oranın üzerine o kaynaklı mı yoksa dalak vs mi yoksa mide bağırsak mı bunlara bi baktırmak istiyorum. endoskopi harici bir tetkik istiyorum mümkünse. bunu yarın murat ve utku ile konuşup iyi bir doktor bulursam onunla paylaşıp bir yol arayacağım.

onun dışında hiç spor yapmıyorum bir an önce düzenli egzersiz yapmaya başlamam gerekiyor.

psikoloji

genel anlamda psikolojim iyi. muratla vs konuştuğumuz bir psikolojik durumun derinine inme ile ilgili emdr vs'ye ihtiyacım var mı bilmiyorum. irem ile konuşabilirim bunu bak. veya murat'ın attığı site vardı oraya bakabilirim. youtube'dan falan da bakabilirim. ben bunu todolara ekliym.

emdr'da falan neler sormam gerektiğini de bu videoları, terapi çeşitlerini vs öğrendiğimde daha net bir şekilde çıkartabilirim sanırım.

headspace yıllık üyelik alıp sadece 1 güncük kullanmamı tebrik ediyorum amk.

şu an farkına vardım bi şeyler düşünürken hep kötü bi temel üzerinden düşünüyorum. yaşlanınca nolcak (elden ayaktan dü��me hastalık durumları), ilerde nolcak, deprem olursa nolcak, bi hastalığım çıkarsa nolcak falan. bunu not alıp sertan'a sorayım. bundan kurtulmam gerek. anı yaşamama engel oluyor bu.

gönül meseleleri

bu konu hala karman çorman ya. mine ile iletişimdeyiz. merve yürüyo hatta koşuyo ama ne yazık ki evi, okulu vs çok fazla uzak ve ben kendisinden ne huy ne de görünüş olarak elektrik almıyorum. sohbeti iyi sadece. arkadaş olarak kalıcam %99.9. kalmam da hayırlısı gibi hissediyorum her ne kadar sertan yürü dese de. bakalım neler olcak.

onun dışında yürüyen eden yok. gülsüm iyi olurdu gibi fakat o da çok uzak. amk heryer herkes uzak. yeni yelkenler açmak lazım sanırım bi tık bu aralar.

betül ile zaten kimyamız uyuşmuyo bence hiç. başka düşünüyorum da çevremde beni heyecanlandıran biri yok resmen.

hobiler

leap motion'ı bekliyorum hala bakalım. almanyadan gelen olursa getirecek inş. fs2020'yi elle kontrol etmek nasıl olur cidden merak ediyorum. 4000 serisi bi kart çıkarsa ondan da alıcam. o zaman düzelir daha da performans. dlss de gelirse off tadından yenmeyecek gibi. güzel gidiyo. sanırsam 1 sene içerisinde istediğim noktada olacak fs2020.

fs dışında arada forza, çok nadiren de ets giriyorum. merve'nin önerdiği oyunu mac'e indirip onu deniym ya bi dur.

hiç kitap okumuyorum. kişisel gelişim manasında kendime bi şey katmıyorum pek. düşününce bile şu an bi bunalım geldi bu konuda nedense. hafif anksiyetem azdı garip. kişisel gelişim konusu bana anksiyeteyi anımsattı. nihan'a yazdım şimdi, onla konuşmak iyi geliyo bakalım.

kickbox ve gitar ile ilgili bu baharda aksiyon almayı planlıyorum. omicron bokuyla uğraşmak istemiyorum. beklemedeyiz.

bi şey üretmemek beni rahatsız ediyor. ama üretmeli miyim onu da bilmiyorum. anca aklıma müzik üretmek geliyor o da çok vakit alıyor. attığım taş ürküttüğüm kuşa değmiyor.

sosyal hayat

arkadaşlarımla görüşemiyorum. emo okulla boğuşuyor. aliçoyla memo hanımlarla sürekli. cihatın bebeği olacak. murat da dışarı çıkmıyo. amk sıkıldım. yeni arkadaşlar mı edinsem, oko ve engoyla falan yemeğe mi çıksam napsam. yeni arkadaşı nerden edincem bilmiyorum onu da. twitter'da sevdiklerim hep uzak buralara.

[eniclerim-blog]

2019

Ülkenin ekonomik olarak sıçızlaması sebebiyle aldığım maaş en az %20 oranında değer kaybetti. Ben de 2 ayrı şirketle daha çalışıp denkleştiriyorum bi şekilde. Can Amsterdam’a taşındı. Helal olsun. Araştırmayı okumayı seven biri. İbne biraz ama başarılı bi ibne. Ben de çalışıyorum bi süredir kendimi geliştirmek için. İnş 6-7 sonra şurdan siktir olup gitmiş olurum.

Onun dışında hayatım garip ilerliyor. Vücudumdaki problemin asıl sebebi olan mide ilaçlarını bıraktığımdan beri ilerleme kaydediyorum. Kafam açıldı iyice. Bi de mikrobiyotamı toparlarsam süper olacağını hissediyorum da, ona sanırım 1 ay falan sonra baktıracağım dr can’a. 

Arada Kardi’yle konuşuyoruz. Yıllar geçmesine rağmen hala onu görmeyi ve onla sohbet etmeyi çok seviyorum. İlişkimiz olsa tekrar kötü olurdu sanırım gelecek adına ama kendisi çok kafa biri.

Mine yine kıskanma dönemlerinde. Uğraştırıp duruyor. Sal artık be balım. Niye stalklıyosun bırak kim ne bok yerse yesin.

Ailem süper. Annem süper. Babam içine kapanıktı ama şimdi daha açık. Kardeşimin kafası iyi çalışmaya başlıyor artık. Bu sene onu yurtdışına götürücem. Ben de ilk defa çıkıcam. Avrupa turu düşünüyorum bakalım. Para biriktirdikçe ömrüm geçiyor ve biriken parayı sikim gibi şeylere harcıyorum. Gezeyim daha iyi. 

Bikaç kişi daha var şu an konuştuğum. Leyla süper muhabbeti olan birisi ama biraz pis geliyor bana. Ben pis insanla yapamam. Islak, yağlı saçtan nefret ederim mesela. O ıslak saçla yatıyormuş. Neva eva. Bi de aşırı tahammülsüz. Yani ben kafası çalışan insan seviyorum eyvallah ama bu kadar tahammülsüz bi karakteri memnun edebilmek baya zor. Hani aramızda bi şey olsa, onu memnun edicem diye heba olabilirim. Belki de kendimi fena geliştiririm bu vesileyle bilmiyorum ama artık kendimi geliştirmek değil, şarkı yapmak, siktirip gitmek, ailemi mutlu etmek, para yemek falan istiyorum. Bu hızla gidersem 1 sene sonra oyro ile maaş almaya başlarım.

Konu hep paraya geliyor. Amına kodumun ülkesi kıstırdı resmen beni. İstediğimi alırdım eskiden şimdi kasılıyorum. Öf neyse. 

Bi de ruken’e benzeyen bi kız takip etti. Benden büyük ama kafası basan birine benziyo. Belki bi muhabbetler olur.

Bi de şey var, İzmir’li pilatesçi. O da pis duruyo. Ama sağlam jfdksl. Neyse salalım bakalım kendimizi alemlere. Moral mod falan iyi. Sağlık her şeymiş. Şükürler olsun ya. Şükürler olsun. Oh.

[eniclerim-blog]

Selam. Şu an coldplay’in flac albümünü dinliyorum mükemmel kulaklığımla. Hayatım oldukça iyi gidiyor sanırım. Maddi olarak güzel bi seviyedeyim. Audi’m var ve kendisini seviyorum. Biraz fazla evde iş yapmaktan müziğe zaman ayıramıyorum ama bu beni üzüyor. Ne yapmak daha doğru bilmiyorum şu aşamada fakat kriz arifesinde olduğumuzu hissettiğim için ekonomiye daha bi ağırlık vermeyi düşünüyorum sanata nazaran.

Az önce baya tatlış bi kız beni takibe aldı. Takip ettiği insan sayısı da çok az. Akıllı da birine benziyor. Umarım birbirimize faydamızın dokunacağı güzel bi iletişim kurarız. Derdim düşürmek değil, yürümek değil. Yani bu kız gibi belli bi seviyenin üstünde olan biriyle elbette ki duygusal ilişki manasında bir şeyler düşünülebilir fakat arkadaşlık da benim acayip sevdiğim bi ilişki. 

Genelde böyle akıllı insanların %70′i falan bi süre sonra takipten çıkıyor. Pek üzerine düşmüyorum sosyal medyanın. Haklılar yani. Ama kalan %30 çok sevdiğim insanlar ve sürekli birbirimize bir şeyler katmaya devam ediyoruz gerekli gereksiz. İyi ki varsınız %30. Ölene kadar sizle beraber gelişmek isterim. 

Yarın için 5 plan var ve ben birini seçmeliyim.

1- Günah olan bir şey. 2- Cihat ve murat ile Garip’çeye gidip gezmek muhabbet etmek kafa dağıtmak. 3- İş ilanı için online sınav atan firmanın sınavını çözmek 4- Mert’in işini (freelance) yapmak 5- Evde müzik yapmak

Kaldı ki bunların yanında birkaç tane todo’m var bugün ilgilenemediğim. Bilmiyorum ne olur ama Garipçe de uzak be. Yani ne bileyim. Şu sınavı versem de maaşımı arttırsam mı diyorum, yoksa laklak yapmaya mı gitsem. Sanırım sınavı ertelemek istiyorum ama bi yandan da korkuyorum fırsatı tepmekten. Belki haftaiçi pazartesi sabahtan sınavı çözerim, yarın da Cihat’larla Garipçe’ye kendi arabamla gider erken döner akşam yukarıdaki işlerden kalan 3 taneden birini yaparım. Akşam gelip sınav çözmek zor olur şimdi. Sınav çözmek evet.

Bugün babamla akparti tartışması yaptık. Güzeldi. Babam seviyeli tartışıyor. Çok bağlı kafasındaki kurallara ama adam haklı geçmişinden dolayı. Ben de onu geleceğe hazırlamak için bildiklerimi aktarıyorum inceden. Öğrendiğim kaynakları falan iletiyorum izlesin diye. İzler umarım.

Abidin amcamların gelmelerini ve onlarla her yeri deli gibi gezesim geldi yine bu aralar. Aq tatile de gitmedim. Belki yarın Garipçe’de yüzerim ama oranın da suyu kim bilir ne kadar temiz. Araştırayım bari. Hadi muck. 

[eniclerim-blog]

Bi kız the xx'in son çıkan albümüne gösterdiğim tepkili tweetime cevap yazdı. Pelin. Yeni tanışıyoruz. Hayatımda bakınca bu kadar temizlik ve gelecek huzuru, hayatı yaşama sevinci saçan başka bir insan gördüm mü bilmiyorum. Çok güzel çiziyor. İç mimarlara zaten hayranlığım var ve kendisi de iç mimar. Hem de çok güzel şeyler çiziyor. Müzik zevki çok güzel. Klipten anlıyor. Yürüyen sanat mısın Pelin? O nasıl duruluk yahu. O nasıl güzel bir beyaz gömlek yakışması. Ne işin var Ankara'da? Böyle güzel bir insanın, insanlığı güzel bir güzel insanın ne işi var benden 500 kilometre ötede. Pelin'le konuştuktan sonra koridorda yürürken sevinçten zıpladım. O da 30 second dance diye bi şey söyledi. Sevilince edilen kısa süren dansmış. Çünkü onun pazar gününü Feist atarak güzelleştirmişim. Of be!!! Ne güzel insansın Pelin. Sevgilim olmasan da hayatımda ol hep istedim şu an. Dolu ve sevecen insanlara resmen hayran oluyorum. Bakınca insana ferahlık veren gözlerinden öpüyorum.

[eniclerim-blog]

şu an 27 yaşındayım. biraz öksürüyorum kuru kuru. kurtulamadım şu grip sonrası öksürük belasından. neyse, yine üşenirken zar zor elime içindeki devi uyandır kitabını aldım ve oradaki kendinizde sevmediğiniz özellikleri yazın diye belirtilen satıra ithafen bu yazıyı yazıyorum. ya da yazmıyorum. kötü özelliklerimi listeliyorum. başla

-kişiliğimi beğenmiyorum

-her şeyi ama her şeyi erteliyorum

-her şeyi ertelemem yüzünden karakterimi ön plana alamıyorum

-fotoğraf çekme, müzik yapma gibi isteklerim de bu üşenmeler sayesinde beklemede kalıyor

-bu erteleme huyum yüzünden mesleğimde de 5 senede istediğim konuma gelemedim

-geleceği çok fazla kafama takıyorum fakat bu iyi bi şey mi kötü bi şey mi bilmiyorum

-çok dobra bi insan değilim, içimde dobrayım, cevaplarım var fakat ya cevapları geç buluyorum, ya da bulduğum cevapların karşısında göreceğim münakaşaya vakit ayırmak istemediğim için vazgeçiyorum. yine bu iyi mi kötü mü bilmiyorum

-internet ve sosyal medya çok zamanımı alıyor fakat bunun da sebebi erteleme hissi. çünkü ertelemek istediğim için kafamı sosyal medyayla ya da milletle lak lak ederek oyalıyorum. içten içe yine huzursuz oluyorum

-vücudum biraz hassas. bunun sebebi stresli oluşum mu yoksa gerçekten hassas mıyım bilmiyorum. midemle uğraşmaktan gına geldi. tabi eskisine göre kat kat iyiyim çok şükür

-ortamlarda konuşulacak konu bulabiliyorum fakat ortamda yine konuşası olan insan yoksa ben de susmayı tercih ediyorum. bu da beni insanların gözünde suskun biri olarak niteleyebiliyor ve bu cool değil. cool suskunluk bu deyil...

-fazla para harcıyorum ve birikim yapmıyorum. az yapıyorum. şu an birikim hesabımda 2000 tl var. kendi hesabımda da 3500 falan. 

-insanlarla birebir iletişime geçmekten çekindiğim zamanlar oluyor. mesela ofisteki ik’cıya sağlık sigortamı sorucam 3 gündür ama ya üşeniyorum ya da denk gelmiyorum. 

sokayım ya her siki erteliyomuşum resmen. ve bu benim hayatımı gerçekten bomboş bi hale sokuyor. umarım bunu yenmiş olurum en kısa zamanda. bugünden itibaren bununla savaşmaya başlıycam.

[eniclerim-blog]

mindstep

spor yaparak kaslarımı geliştirmeye , daha çekici olmaya çalışıyordum

ailemi gezdirip onlar için harcamalar yapıyordum ve sadece 23 yaşındaydım

saat sabahın 5′iydi ve bir şeyler yaparak öne çıkmak istiyordum

müzik denedim

anksiyete bozukluğu, depresyon, semptom kapmalar hep birer mesajdı

kararsızlık!!!

kendimi düzgün ifade edemeyince teknolojiye, hobilere başvuruyordum

yaratıcılığın tetiklendiği anlar!!! 

alkolden uzak durmak

insanların dine bakışı

din ve toplum yönetimi

kaliteli alışveriş merakı

işverenlerin gazları, işçi arayışlarındaki pasif insan tercihleri

doktorların teselli amaçlı semptomları geçiştirmeleri ve gerçeği anlatmamaları

bilinçsizce araştırıldığında düşülen anksiyete durumu

yalnızlık ve yalnız kaldıkça depresyona girmek

kötü hissedince yayılan enerji ve hayata etkileri

umursamazlığın altında yatan çekingenlik

ömrün kısa oluşu ve başarıyı hep dışarıdan beklemek

takıldığın kelime veya bir şeyin bir süre boyunca saçna sapan yerlerde önüne çıkması (İŞARETLER!!!)

mükemmeliyetçilik ve insanlardaki beklenti (sana karşı)

kişilik ortaya koymak için feragat edilen durumlar, paylaşımlar

kişiliğin seçilen kelimelerle bile anlaşılabilmesi, psikolingustik

ses tonunun etkileri ve psikoakustik

yoğun, bilimsel bilgiden sıkılan insanlar, belgeselden sıkılan insanlar ve hayata karşı bakış açıları

yiyecekler ve katkı maddeleri

öğrenmeye hazır olmak!

yanında kadın duranın güçlü zannedilişi

onaylanma, kabul edilebilme ve beğenilme gücü

bilgi envanteri ve depolanmış bilgileri derleyebilme gücü

araştırma gücü

depresyon sonrası üretim aşaması

hastalıktan bahsetmenin sevilmeyişi ve korku (ya da enerji)

sıkıntı anlarında üretimden ziyade oyunlarla-dizilerle kaçma denemeleri

tuvalette, asansörde telefona sarılma ve kendinden kaçış

kişisel gelişime kötü bakanlar ve kendilerini erişkin zannedişleri

cehalet özgüveni ve bilen insan tevazusu

sosyal iletişim korkusu ve durumlara karşı hazırsızlık

sonradan akla gelen kapak laflar

ilk üretim heyecanının eğitimle kayboluşu

başkasını mutlu etmenin mutluluğu

cinselliğin ışığı ve kişiye, davranıla yön vermesi. hayata, üretmeye engel oluşu

her şeyle dalga geçmeye çalışan ezik

jargonlar

[eniclerim-blog]

sevgili 40 yaşındaki samet

selam dostum,

umarım pilot olabilmişsindir. tahminime göre stres yüzünden biraz harap olurken sosyoekonomik durumun sayesinde stresi alt edebiliyosundur. şu an ömer burda, ebu'nun sünnet kuranına gelmişler. bizim yatak odasında uyuyo. beni gördüğünde üzerime atlaması o kadar çok hoşuma gidiyo ki. ömeri uyutunca damla ablam yanıma geldi. pilot olmak isteyen arkadaşından bahsetti. o da benim gibi 19 aralık'ta askere gidecekmiş. toefl'a hazırlanıyomuş. toefl'dan ziyade mülakatlar beni korkutuyo açıkçası. neyse işte. 

pilot olamadıysan bile şu an hayal ettiğin o optimum rakamı kazanıyosundur diye düşünüyorum. sen boş durmayan adamsın. ama kafanda boş durmayan adamsın. hareket etmen biraz zor oluyor. kafan basıyo ama. unutkanlığa sebep olan şeyleri bugün çok çok azaltmaya ya da bitirmeye (şu anki hayatıma göre mümkün değil gibi duruyor, askerlik ne getirecek bakalım) çalışacağım ben. şu an bu kararımda başarılı olabildiysem şayet, artık unutkanlığının da azalacağını düşünüyorum. mide rahatsızlığın için (ki şu an midem yanıyor) aldığın ilaçlar da buna sebep olabiliyor, b12 emilimini azalttığı gerekçesiyle falan.

kardiyle 2 gündür konuşmuyoruz. barışıp barışıp küsüyoruz. onun hayallerimdeki kişi olmadığını hissediyorum. beni seviyo olduğuna emin olsam dahi bu kadar inatçı oluşu, inadının sevgisinin ötesine geçebilmesi çok üzücü. bu insanı ümitsizlendiriyor. keşke böyle yapmasa. uyum ve çözüm için çabalasa. ne bileyim. zor.

caminin ordan arabayı alıp yürümeye ya da koşmaya gidicem. ömer'in uyanmasını bekliyorum. umarım sağlıklısındır. çok romantik şeyler yazardım şu an ama içimden gelmedi be. ben before midnight'a dönüyorum. hayatın güzel geçti bugüne kadar. bugünden sonra da güzel geçmesi dileğiyle.

kankin.

[eniclerim-blog]

bugün yarrak gibi hissediyorum. oysa yağmur da var. kardiyle küsüz. ayrıldık mı ayrılcaz mı belli değil. uyumsuzluk diz boyu. 1 ay sonra askere gidicem. neler değişecek hayatımda çok merak ediyorum. bence güzel olacak benim için. değişiklik insana güzel şeyler katar. başım ağrıyo şu an. uyku düzenim biraz sıçık. midem de. günde 2 km koşuyorum. git gide arttırmayı düşünüyorum ama işe girince zorlaşacak gibi.

neyse işte canım sıkkın diye 4 kişiye yazdım. antalyalı pınar malına bile yazdım. her zamanki gibi kendisi yine mal. selen'e yazdım. o da her zamanki gibi karamsar ama zeki. esra'ya yazdım, o da eğlenceli ama pek sallamıyo beni gibi. bi de sezin'e yazdım, naber yazdım, ona da cevap vermedi. niye sezin? ben dış görünüşünü severken böyle sen niye beni zerre siklemiyosun? neyse.

bir sürü kişisel gelişim lazım bana. kitap olarak değil. kafa olarak. dinden de iyice uzaklaştım zaten. acaba pilot olabilecek miyim. eminim ki pilot olunca çok güzel olacak bi çok şey. 

family guy 10. sezon çok sıkıcı. big bang theory de sıkıyo. depresif belirtiler. yalnız hissediyorum. bi başarı elde etmeliyim. piç hüseyin. amına koyayım hüseyin. amına koyayım sezin. 

[eniclerim-blog]

1 aydır yazmıyormuşum. bazen çok üşeniyorum böyle yazmaya. ne güzel lan bura, kimsenin beğenisini düşünmeden istediğim ve düşündüğüm her şeyi yazabiliyorum.  

bu aralar içimde bi yetersizlik hissi oluştu. bu hissin beni geliştirici bi his olduğunu da biliyorum aslında ama biraz daha derin şeyler var. mesela dövme yaptırmak istiyorum ne bileyim kulağımı deldirmek istiyorum. bunların sebebi de şu; insan dış görünüşüyle karşılanır, iç dünyasıyla uğurlanır diye bi laf var ya, ben iç dünyamı çok güzel aktarıp iyi ilişkiler kurabilen birisiyim ama gel gelelim dış görünüş olarak biraz böyle beyaz tenli ve çok da uzun olmayan, amiyane bi tabirle ortalama görünen bi insan olduğumdan, biraz da zayıf olduğumdan dolayı bazen sohbete giremiyorum. motivasyonsuz hissediyorum. özgüven de diyebiliriz. eskiye nazaran bi çok şeyin farkına vardığım için özgüvenim eskisine nazaran kat kat iyi ama neden daha iyi olmasın diye düşünüyorum. o yüzden biraz da olsa, aşırıya kaçmadan dış görünüşümde, giyimimde bir takım değişiklikler yapmak istiyorum. ki bira daha farklı karşılanayım, merak edilsin düşüncelerim. sıradan görünen bi insanın içinde aşırı mükemmel düşünceler olabilir ama bu düşünceleri yaymak istiyorsa ve bu düşünceleriyle öne çıkmak istiyorsa, düşüncelerini iyi pazarlamalı. iyi bi pazarlama için de iyi görünüm şart. o yüzden sıradan görünen birinden doğal olarak insanlar etkilenmeyecekler. her ne yaparsa yapsın, görünümünü değiştirdiği takdirde aldığı tepkiler kat kat artacak. tabi bu dış görünüşteki radikal değişikliklerin bazı eksileri de olacak. geleneksel çevrede tuhaf karşılanabilme durumu olacak. cumaya gidince bu ne la küpe dövmeli denilebilecek. ya da kız istemeye gittiğinde kız babası sana pek de güvenmeyecek. ama kulak deliği gözükmez, dövme de sildirilirse sorun yok. ya da anlatırım. zaten yaptıracağım dövme reason'ın simgesi. öyle kuru kafalı çiçekli silahlı kuşlu bi şey değil. logo böyle. 3d gibi görünen 2d. çok da sevdiğim bi renk uyumu var zaten logoda, turuncu ve siyah. kuzenim askerden döndüğünde onunla karşıda bi ev tutarsam aklımdakilerin hepsini yapmayı düşünüyorum. maddi koşullarımı biraz daha iyileştirip şu yaşlarımı biraz daha kafama göre yaşamak istiyorum. şu an da fena sayılmam ailemle mutluyum ama biraz daha uç bi karakterim var sanırım ve bunu dış görünüş olarak da insanlara yansıtmak istiyorum. 

bu isteklerimin bi sebebi de önce terk ettiğim sonra aşık olup beraber olduğum sevgilimin beni terk etmesi. çünkü altında benim sıradan bir hayat yaşıyor olmam var gibi hissediyorum. heyecansız bi sevgiliyi kim ister? zaten komşum yok düzgün, yaşıtım. tek ortamım kuzenler ve iş. dolayısıyla ortada müzik yapmam ve kafamın çalışması dışında bir artı yok. bu yeteneklerime bikaç modifikasyon ve güzel sunum eklemek için de yukarıda söylediklerimi yapmam lazım. bana şans dileyin. 

[eniclerim-blog]

uyuyorum şimdi. umarım midem düzelir, biraz daha kilo (kas ama) alırım ve dişlerim güzel gözükür. sizinkiler de öyle olsun. uzun bi yola çıktım artık. umarım heyecanımı kaybetmem.

[eniclerim-blog]

saat 2 oldu. yarın yağmur var, çarşamba da sağanak. cumaya kadar hava kapalı olacak. kapalı havalarda oluşan rehavet negatif iyonlardan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. stress azalıyor biraz tabii ama ışık da azaldığı için melatonin, serotonin ve endorfin salgılarım da azalacak. mutluluğum da doğru orantılı olacak azalacak. o yüzden geceleri beyaz ışıktan uzak durucam. beyaz ışık depresyonu tetikler. allah'ım, neden böyle her şeyi bilimsel düşünüyorum ki? neden arkadaşlarım gibi kendimi salmıyorum tamamen? aslında bu biraz hoşuma gidiyor ama benimle birlikte bunun gibi konuları seven insan bulmakta çok zorlanıyorum. murat seviyo mesela bunları. o yüzden murat benim için çok önemli birisi. çok da iyi. bana önerdiği kitap da çok iyi zaten. doğan cüceloğlu'nun savaşçı kitabı. sevdiğim bikaç kişiye önerdim. okusunlar, ben de tembelim ya, o yüzden yavaş okuyorum. ama kesinlikle bıkmadım. yolda okumak hoşuma gidiyo. ama düzgün uyumadığım için bazen, yolda uykum geliyo. sonra başım hafif ağrıyınca okuyasım azalıyo. boş biri değilim farkındayım, ama doluluğunu aktaramadıktan sonra, boş algılamalarından başka bir durum kalmıyor. dolu olduğunu anlayanlar da anlamasını istediğin kişiler olmuyor genelde.

[eniclerim-blog]

neyse salaklıklarımdan bahsediym biraz daha. bu dindar olma meselem yüzünden hayata bakış açım inanılmaz şekilde değişti, bu iç dünyamı mükemmel seviyede yükseltirken sosyal yönümü biraz zayıflattı. çünkü biraz geç kaldım, biraz da değersiz gördüm. insanlar önemli. etkileşim de öyle. 

içki sigara içmedim, tipim de müsait olduğundan beni biraz saf ve korkak görmelerine sebep oldum. biraz da korkuyordum aslında bazı şeylerden. ama sonra hüseyin dedi ki; "Korkak insanlar neden korkaksiniz ki. Kimden niye korkuyosunuz lan. Cok ilginc." o kadar mantıklı geldi ki.

mineyle iş çıkışı sahile gittik, yol kapkaranlıktı, korkmadım. mine biraz korkarak kolumu sıktı ama bende korkunun zerresi dahi yoktu. hala da yok. bu kötü bi şey olabilir. ama mantığımı kaybetmem kolay kolay. çok güzeldi o gece. akustik iskelemde oturduk. uçağın ışığının denize nasıl yansıdığını izledik. mine çok iyi. mine olması gerektiğinden çok fazla iyi. bu ona zarar veriyor. ben de öyleydim. sonra uyandım. umarım o da uyanır. ben hala iyiyim ama belli etmiyorum. kehe.

[eniclerim-blog]

1 hafta falan olmuş. yazmak hep aklımda ama yazamadım işte bi türlü. tembelim demiştim. geçen gün duştayken aklıma süper bi fikir geldi ve o fikir doğrultusunda ilerlemeye karar verdim. hayatımda radikal değişiklikler yapmaya başladım. hatta bi kısmını yaptım bile. şu an tek engelim maddi sorunlar. onları da sabırla aşabileceğimi düşünüyorum ve ileride benim için sorun oluşturmayacağını çok net hissediyorum. bazı şeylerden vazgeçmek zorundayım. en önemlisi de zamandan. 

bugün muratla otobüsteyken mutluluğu ve allah'ı tanımlamaya çalıştık. allah ile ilgili konuyu sonra anlatıcam. mutluluk ve hazzın sürekli karıştırıldığından bahsettik. yeni bir araba almak mutluluk değil haz veriyordu ve hazlar zamanla bitmeye mahkumdu. oysa salt mutluluk öyle değildi çünkü kaynak bizzat kendin olduğun için hiçbir dış etkene muhtaç değildin. hala da değilsin ve değilim. siz demekten nefret ediyorum. artık hep siz yerine sen diye hitap edicem sana sayın okuyucu. önceki yazılarımda da ettiğim ama stabilliğinden emin olmadığım gibi. yine saygı babında sayın derim ama. saygılı bi insanım epey, kimseyi üzmem isteyerek. üstüme gelinirse biraz hırçınlaşırım. bazen biraz fazla.

[eniclerim-blog]

nurdan bana sam dedi, çok sevdim sam lakabını. sam. ay ellerim ağrıdı. yazıcam yine.

[eniclerim-blog]

bu dindar olma meselesi git gide arttı. kuran okumayı öğrendim, namaz kılıyodum 5 vakit, hala da kılıyorum aslında ama çok daha az. tabi ben bunlarla meşgulken arkadaşlarım daha sosyal, kızlara daha yakın insanlar olmaya başladılar. bense günah diye uzak durmaya. işte salaklığımın tohumları bu dönemlerde atılmış oldu. salaklık değil de, salaklık lan evet. resmen salaklık. ama bilmediğimden yani. bilmeyen salak samet.