Bir rüzgar esti, dinen yağmurun çatıdaki birikintilerinden birkaç damla su çiçeğin saksısını buldu. Çiçeğin suyu rüzgarla geldi, çiçeği buldu. Rüzgar yağmuru taşıdı, yağmur çiçeği suladı ve güneş büyütecek. Bazı canlılar kendi kendine büyür, kimsenin yardımına ihtiyaç duymaz.
Uhu ojeyi bozar. Yamuk yumuk yapar.
O yüzden ojelerinizi yenileyecekseniz bunu maketten sonraya bırakın. Öncesinde sürerseniz zaten bozulacaktır. Boşuna sinirlenmiş olursunuz. Ayrıca çizimlerinizi elde yapıyorsanız unutmayın ki eskize sürtünen ojenin rengi eskize çıkar.
“Şu silgi tozlarını çizimin üzerinden elimle şöyle bir süpüreyim” derken bir bakmışsınız çizimin ortasından kırmızı bir çizgi uzanıyor. Geçmiş olsun :)
İnsan en çaresiz anlarında inanmak istiyordu, karanlığın aslında aydınlık olduğuna. Bir yalana, bir dolana, bir hayale, bir rüyaya, bir kurmacaya, bir düzmeceye, bir düzenbazlığa, bir sahtekarlığa... Adına ne derseniz deyin, bilin ki insan en çaresiz anlarında inanmak istemiyordu gerçeklere.
*Dünya böyle bir yer. İnsanlar farklı olanı sevmez, kabullenmez, aralarına almak istemezler. *
İnsanlar farklı olan şeyleri sevmezler ve hatta onları dışlamak isterler, dünyadan silmek isterler. Rapunzel sarı saçlarıyla, tatlı elbiseleriyle onlara güzel gelirken üzgün ve siyahlara bürünmüş bir başka kadın onlara korkunç gelebilir. Onlara farklı, anormal, garip ya da korkunç gelen birisinin yok olmasını bile dileyebilirler. Sevgi ise bu dünyayı kurtarabilecek tek duygu, sevgiyi kategorilere ayıramazsın. Dünyayı sevmek her şeyi sevmektir, dünyayı sevmek kendini sevmektir..
*Yüz yıllar önce şeytanın insanların arasında dolaştığını fazlasıyla inanıldığı bir dönemde herkesten farklı olduğu için Madam Siyah'ı şeytan olarak kabul etmiş ve bir araya gelip onu alevlerin arasında yakarak yaşamına son vermişler. *
youtube
“Ne gülümsüyorum,ne kahkaha atıyorum ne de yaşıyorum…”
Rapunzel’ in saçını kestiler matmazel Siyah’ ın ise saçını yaktılar ve her ikisi de onu kurtaracak prensini bekliyordu.