Text
Tam da...
Sen ne güzel geldin öyle... Sokağın aşağısından gördüm geldiğini. Balkondaydım ve sokak lambasının ışığının uzattığı gölgeni gördüm önce. Sonra seni, saçlarını, yüzünü ve derken yukarı bakan gözlerini. Apartmanın kapısından girdin, ayak seslerin geldi önce, sonra sen. Merdivenden çıkışını izledim, içeri girişini. Gözlerim ayrı izledi, kalbim ayrı izledi.
Tam da hayal ettiğim gibiydin. Öyle güzel, öyle tatlı, öyle sıcak... Sanki bildim bileli sana sarılıyormuşum gibi.

5 notes
·
View notes
Text
Dağ
Bir gün seninle bir dağa tırmandığımızı düşünüyorum (Ben seni seviyorum, sen dağları seviyorsun, ben yine seni ve dağları seviyorum). Sen böyle önde hızlı hızlı sekmeden ilerliyorsun, ben peşindeyim. Sana bakıyorum ve yetişmeye çalışıyorum. Nefesim yetmediği için değil, sana bakınca nefesim kesildiği için. Kalbim hızlı hızlı atıyor, tabii ki bu da sana baktığım için, yükseklikle alakası yok. Deniz seviyesinde de seni düşününce böyleyim.
Var mı böyle bir tabir bilmiyorum ama ince ince seviyorum, işlemeli işlemeli...

0 notes
Text
Balon
Seni düşününce başım tatlı tatlı dönüyor. Üst üste bir sürü balon şişirdiğini düşün, böyle inceden bir başın döner, ama kötü hissettirmez kendini, işte öyle.
Her yer balon oluyor. Orada bir balon, şurada bir balon, bir tane de burada... Seni, diye nefes alıyorum, seviyorum, diye balonun içine üflüyorum. Nasıl başım dönmesin ki...
Renk renk balonlar. İşte seni öyle seviyorum. Renk renk, balon balon, çok çok...

0 notes
Video
youtube
Arada çok sarsılıyorum. Bazen kimse fark etmiyor, bazen ben fark ettirmiyorum. Kendi kendine hastalık geçirirsin ya hani, kimse fark etmez, kendi kendine iyileşirsin, işte öyle bir şey. Tam etkisini atlatıyorum, içim güzellikle doluyor, sevdiğimi söyleyeyim, yazayım diyorum, yine sarsılıyorum. Bazen öyle doluyorum ki anlatayım anlatayım anlatayım, içim bomboş olsun, sonra her şey güzel olsun, içimde sadece sevda kalsın istiyorum. Sadece güzel şeyler hissetmek istiyorum. Ama anlatmakla bir şeyler değişseydi, çoktan dünyayı değiştirmiştik, öyle olmuyor işte. Kafamı başka tarafa çevireyim diyorum ama bu devirde hiçbir şeyden muaf da tutamıyorsun kendini. Beklemediğin bir anda önüne düşebiliyor. Mecbur görüp yutkunuyorsun. Çünkü bu değiştirebileceğim bir şey değil, bazı şeyler benim elimde değil. Kimi şevkini kıran neyse onu hayatından çıkarır, ben kırılan şevkimi derleyip toplayıp iyileştirip yine ortaya koyuyorum. Kırılınca yine aynı, sonra yine aynı, sonra yine aynı. Benim hayatla mücadelem de bu şekil, sonu ne olur hiç kestiremiyorum. Sadece iyi olmasını umabiliyorum çünkü bana düşen kısmı bu kadarına izin veriyor. Koşullar ortada. Şarkı güzel, dinleyin derim.
1 note
·
View note
Text
Sesin
Sen dertlenince, üzülünce, sessizleşince falan dünyadaki bütün sesler susuyor sanki. Derin bir sessizlik çöküyor. Ve ben her seferinde buna çok şaşırıyorum. Varlığın dünya(m)da ne çok yer kaplıyormuş meğer.
Önce kaçırdığım bir ses olmasın diye dikkat kesiliyorum, her şey hareket ediyor işte ama ses yok. İşte radyo açık, işte tramvay geçiyor, işte yollarda insanlar, işte evlerin ışıkları yanıyor. Biraz sonra anlıyorum ki üzülmüşsün sen, sesler ondan gitmiş (niye sen daha üzülmeye başlarken fark etmemişim? )
Oysa dünya çok gürültülü ve senin sesin bütün gürültüleri bastıracak kadar güzel.
0 notes
Text
Kavuşmak
Sana kavuşmanın harikulade bir şey olduğuna eminim. Sabah serinliği gibi, güneşin doğuşu gibi, yeşil bir yaprak gibi, akan bir dere gibi, uçan bir kuş gibi, süzülen bir bulut gibi, sen gibi...
10 notes
·
View notes
Text
Gerçekten
Ben, senin önce aklını, zekanı, konuşmanı sevdim çünkü önce onlarla karşılaştım. Yüzünü, saçını, boynunu (evet, buna yapacak bir şey yok, söylemesem olmazdı) sonra sevdim çünkü onları sonra gördüm. Yani, dokunamasam da gördüm.
Benim için farklısın dememin içinde bu da var. Aklın ve zekan yani. O yüzden farklı seviyorum, o yüzden farklı değer veriyorum, o yüzden defalarca defalarca defalarca seviyorum demekten bıkmıyorum, o yüzden seni görünce gülümsemeden duramıyorum bir türlü, o yüzden sesini duyunca rahatlıyorum, o yüzden seni hayal edince içim ısınıyor. O yüzden sen yokken dünya dönünce gıcık oluyorum çünkü sanki seninle geçirebilecekken boşa gidiyormuş gibi geliyor. O yüzden seni paylaşma fikri karnıma ağrılar saplıyor. O yüzden biraz da telaşlı seviyorum.
Belki de bu yüzden sen inanamıyorsun, bu yüzden bu kadar heyecanlanmam sana tuhaf geliyor, bu yüzden hayatına dair bir şeyler paylaşma isteğim abartı geliyor.
Ama sonuç şu: Seni seviyorum. Gerçekten.
1 note
·
View note
Text
Bir Dakika
İçinde sen olmayan bir dakikam bile yok. İçinde sen olmayan bir dakikamın bile olmadığını her hatırladığımda mutlu olmadığım bir an da yok.
Ama bazı dakikalarda aklıma gelince durduk yere çok heyecanlanıyorum. Sanki dünya üzerindeki varlığını ilk defa fark ediyormuşum gibi kalbim hızla atmaya başlıyor. Bilmiyorum eline hiç kuş aldın mı, kalbinin hızla attığını hissettin mi, onun gibi bir şey atıyor (sahi, ben senin eline hiç kuş alıp almadığını niye bilmiyorum?)
O şiirde söylediği gibi "seni düşünürken bir çakıl taşı ısınır içimde" (sahi, seninle ilgili niye bilmediğim bu kadar çok şey var hâlâ)
3 notes
·
View notes
Text
Yaşamak
Göz göze gelmedikçe, el ele tutuşmadıkça, diz dize oturmadıkça, boynunda nefesini hissetmedikçe, kulağında sesini duymadıkça, saçları yüzüne değmedikçe, dudaklarından öpemedikçeymiş... Öyleymiş...

2 notes
·
View notes
Text
Olmaz mı?
Birden karamsarlık, hüzün, mutsuzluk dolu bir çukura düşüyor, yani ben öyle hissediyorum. Elimi uzatıyorum tutsun da çekip çıkarayım diye. Çekebilecek kadar güçlüyüm, ondan eminim, o kadar çok seviyorum çünkü ama kolum yeterince uzun mu acaba, yetişebilecek miyim? Olsun, yetişemezsem bir ucunu, ne bileyim mesela bir ağaca bağladığım ipin öbür ucunu belime bağlayıp girerim, öyle çıkarırım onu, olmaz mı? Çekip çıkarayım ve sevmediği ne varsa ondan uzağa götüreyim, mutlu olsun diye sardunyalar dikeyim istiyorum. Onlara bakıp gülsün. Çünkü çok güzel gülüyor. Ben de gülerim. Beraber güleriz, olmaz mı?
0 notes
Text
Bulutların Üstü
Bazen bulutların üzerindeymişim, bazen de rüyadaymışım gibi geliyor. Bulutların üzerindeyken de rüyadayken de her şeyin farkında oluyorum ama. Bulutların üzerindeyken aşağı bakmadıkları için boşluktan düşmeyen çizgi film karakterleri gibiyim. Bazen aklıma bir şeyler geliyor veya bir şeylere denk geliyor, kafamı hafif eğecek gibi oluyorum ama düşmemek için hemen toparlıyorum. Düşmemem lazım çünkü bulutların üstü çok güzel. Çünkü bulutların üstünde çok mutluyum. Çünkü bulutların üstünde yerçekimi yok ama sençekimi var. Çünkü bulutların üstünde kalbim kuş gibi hafif, bıraksan uçacak. Çünkü bulutların üstünde sana doğru yürümek çok heyecanlı. Bulutlar, saçların gibi çok çok, dolu dolu. Bulutların üstündeyken saçlarının içinde gibiyim. Saçlarından düşmemem lazım çünkü çok seviyorum.

0 notes
Text
Mavi Elbise
Bir müze olsaydım, en değerli eserim giymekten güzelce yıprattığın mavi elbisen olurdu.
Saç tokan, ojen, spor ayakkabın, kot şortun çaydanlığın da değerli eserler ama evet, bir müze olsaydım en değerli eserim giymekten güzelce yıprattığın mavi elbisen olurdu.
Kim bilir belki bir gün mavi elbisenin fotoğrafını ekleyebilirim buraya. Bir müzenin başka ne isteği olabilir ki?
1 note
·
View note
Text
Saç Teli
Parmağımın ucu saçının teline değsin istiyorum. Kokunu içime çekeyim, elin yüzümde dolaşsın, sarılıp susayım istiyorum. Varlığını hissedeyim istiyorum, beş duyumla birden. Bakıp bakıp gerçekten yan yana olduğumuza inanamayayım istiyorum. Kulağımı dudaklarına yaklaştırayım, sesini en yakından duyayım istiyorum. Çepeçevre yüzünü izleyeyim istiyorum, aklıma iyice kazınsın diye. Uyuduktan sonra nefes alış verişini dinlemek istiyorum iyi bir uyku olup olmadığını anlamak için. Sabah gözlerini ilk açışını kaçırmamak için uyurken yüzünü izlemek istiyorum. Parmağımın ucu saçının teline değsin, heyecandan öleyim istiyorum.

5 notes
·
View notes
Text
Göz Yaşarması
Sen oralarda bir yerde uyanıyorsun, yüzünü yıkıyorsun, bir şeyler yiyorsun, yolda yürüyorsun, selam veriyorsun, selam alıyorsun, kaldırımdan iniyorsun, direksiyonu tutuyorsun, birileriyle gülüyorsun, birileriyle üzülüyorsun, birileriyle eğleniyorsun, birileriyle dertleniyorsun, eve dönüyorsun, birileriyle konuşuyorsun, birilerine mesaj atıyorsun, radyo tiyatrosu dinliyorsun, uyuyorsun, uyanıyorsun............... Kavuşamamanın insanın gözlerini yaşartması diye bir şey var. Yani o kadar özleyip ne yapsan o kadar ulaşamıyorsun ki bünyen böyle bir tepki veriyor. Gözlerin yaşarıyor. Hayır, üzülmek ve ağlamak gibi değil bu, özlemin fiziki tezahürü. İçindeki özlem öyle birikiyor, birikiyor, birikiyor ve artık beyindeki hangi noktayı harekete geçiriyorsa göz yaşarmasıyla fiziki dünyamıza geliyor. Öyle çok söyleyecek şeyim var ki hiçbirini söyleyemeyeceğime eminim, özlemekten gözlerimin yaşaracağına eminim olduğum gibi.

1 note
·
View note
Text
Kuyu
Bir kuyu bulup içine "Midas'ın kulakları eşek kulakları" diye bağırmak istiyorum. Sanki o zaman bütün aklımdan geçenler, sorular, merak ettiklerim, kurduklarım, korktuklarım çıkıp gideceklermiş, geride sadece seni sevişim kalacakmış gibi geliyor. Şu dünyada herkes hayatını anlamlandırma peşinde. Kimi bunu işine sarılarak yapıyor, kimi zanaatına, kimi ailesine, kimi hayallerini gerçekleştirmeye sarılarak. Bense sana sarılarak yapmak istiyorum. Sakince ama tutkuyla, huzurla ama sıkı sıkı, sarılarak ama yük olmadan. Sonra o kuyunun ağzını kapatacağım ve geri kalan zamanı yaşayacağım ve o zamanı seni sevmekle dolduracağım. Dünyaya başka bir şey için gelmiş olamam değil mi?

0 notes
Text
İyi Geceler
İyi geceler sevmelere, özlemelere doyamadığım. İyi geceler rüyalarıma girsin diye dilekler dilediğim. İyi geceler saçının tek bir teline sarılıp uyumak istediğim. İyi geceler sevdiğim.

2 notes
·
View notes
Text
Salkımsöğüt
Baktığım pek çok şeyde seni görüyorum. Mesela bugün de salkımsöğüt ağacının dallarını saçlarına benzettim. Uzun uzun yere doğru sarkmışlar, güzel bir esintide hafif hafif sallanıyorlardı. Altından geçtim, dalları ve yaprakları yüzüme dokundu. O yüzden bugün de saçlarının yüzüme döküldüğünü hayal ettim. Pek hoşuma gitti, vapura inene dek gülümsedim. Bunu yarın da hayal edeceğim, öbür gün de. Evet, ondan sonraki gün de. Galiba olmadığın her gün hayal edeceğim. Zaten salkımsöğüt ağacını hep sevmişimdir, seni de hep seveceğim.
2 notes
·
View notes