galacticsack
galacticsack
galacticsack
37 posts
| Product and Graphic Design | Communication| Photography | Artworks |
Don't wanna be here? Send us removal request.
galacticsack · 1 year ago
Text
Duygunun,inatçı ve pişkin depresif halinden arınıp, normale geçiş hızına şaşırıdığım bir süre yaşıyorum. Bu sanırım iyleşiyor olmanın normalik ve sağlığı ile gelişinden de kaynaklanıyor. Uzun bir zamandan sonrasında berrak ve dingin zihnim için çok mutluyum. Yas süreçlerimin uzun olmasını durumuna aşinaydım fakat bir ayrılık durumunun yani, kayıpsız ve ölümsüz bir yasın bu derece zehirli olacağını hiç farketmemiştim. Ama nasıl fark edebilirdim ki. İlk kez bu denli derin bir ayrılık yaşadım, tamamladım. Sınandım ama tamamladım. Sonuç ile ilgilenemeyecek derecede bu sınavı tamamladım. Bunun için her şeye, hayata, bunu sağlayan insanlara, güneşe , ışığa ve anlık gelişmelere çok teşekkür ederim. Sonunda özgürüm. Sonunda içimde temizlenen berraklığa geri döndüm, uzun bir zamandan sonra. Bunun için çok teşekkür ederim. Bunca zaman bunua dayanıp, başardığın için sana da teşekkür ederim tatlım. DUYGULARIN TANIMLANMIŞ, DEĞİŞEN VE BİTEN ŞEYLER OLDUĞUNU ÖĞRENDİN, AŞTIN. ARTIK DAHA AZ KOLAY OLACAK HERŞEY.
0 notes
galacticsack · 2 years ago
Text
O Gizem Nasılsın? Bugün sana yazıyorum.
Bugün cümleye küçüğüm diye başlamayacağım. Çünkü bugün o küçük kız çocuğunu hissetmiyorum. Küçük Gizem savaşını, mücadelesini bilen düşsede kalkan Gizem. Ben bugün kendi gerçekliğinden zihni uyuşan, ayakları gerçeklik zeminine yapışmış halde duran zihni bulutlu Gizem ile konuşmak istiyorum. Bugün onun günü.
Bir çok şey konuştuk seninle ama bir şeyi hiç konuşmadık gerçekte var olan kalp ve hayal kırıklıklarını. Hani o sadece zihninde dönen küçük kuruntuları. Gerçek olmasından korktuğun için asla sesli şekilde dillendirmediklerini. Nasıl onlar hala duruyor mu diye sormayacağım sana orada olduklarını biliyoruz ikimizde.
Neydi en büyüğünün adı. Hani şu şekli sümük gibi yeşil renkli olan. Hani zihninde dokunduğu yere çirkin yapış yapış bir iz bırakan. Yazalım mı adını buraya. Koyalım mı onu da bu yazı kesesinin içine. İster misin? İstediğinden emin değilsin ama zihninde kendi kendine konuşmaktansa buraya yazmaya , bırakmaya okeysin. Okey o zaman hadi bir tanesini bırakalım. Sevdiklerini.
Evet sevdiklerini buraya bırakalım. Seni görmeyi, gerçekten görmeyi başaramayan/ farketmeyen/ başaramadığını söyleyen/ yapamamayı tercih eden (ama bunu görmediğini sanan)/ evet onları kıymetlilerini, kendini ucundan bilerek kandırdığın o en sevdiklerini bu gece buraya bırakalım. Bırakalım seni hissetmeyenler bu gece burada kalsın.Bırakalım koşulsuz olmayan her şeyi buraya. Bu gece çoktandır omayan bu Gizem'i buraya bırak sonrasına sonra bak, bakamazsan da boş ver. Herkes, her şey yapabildiğin kadar, yaşayabildiğin kadar. Hayatta katlanabildiğin kadar!
0 notes
galacticsack · 2 years ago
Text
Küçüğüm nasılsın, bugün sana yazıyorum,
Merhaba küçük Gizem, küçüğüm, bugün seninle konuşmak istiyorum.
İçimdeki, en ışıksız, en soğuk, en kuytu köşede saklandığın uzun bir zamandan sonra yine görüştük seninle fakat artık seninle geçirdiğimiz zamanın sonuna geldik, artık geri dönüyorsun. Seninle neden bu kadar sesiz ve kırıklar içinde büyüdüğünü ve bunun nedenini sanırım artık bir az olsun bildiğimi ve içimizdeki tüm Gizem'ler (her yaş 1 Gizem bizde malum) olarak neleri başarmamızı sağladığını anlatmak istiyorum. Senin, bu sessiz iç sesinin, benim bugünkü renklerimin, gücümün ve çelik zihnimin temeli olduğunu bilmeni istiyorum. Bu yüzden seni çok ayrı seviyorum.
Geçen günlerde bir arkadaşım söyledi. İnsanları özellikleri veya yaptıkları davranışlar ile tanımlayıp kategorilere ayırıyoruz. Sonrada bunları başka insanlar için şablonlar gibi kullanıp, onları kategorilere ayırmak için kullandığımızdan bahsetti. Doğru, referans örgüleri bunlar, ben de bunu hayatımın çok fazla ve farklı alanında çok farklı amaçlar için kullanıyorum. O yüzden de arkadaşıma çoook katılıyorum. Bunun sebebini düşündüm bir süre, kötü bir alışkanlık mı, insanları kategorilere ayırıp bir yargılama sistemi kurdum, ben allah mıyım, ben neden bu kadar üsten bakıyorum, kimim de bunu yapıyorum gibi. Onca zaman seni hırpalayan kişilerin senin çocuk varlığını, kalbini, duygunu önemsemeden seni çiğnemeye çalıştıklarını farkettiğinde de 8 yaşında idin. Sonrasında yakının veya yakınında olan insanların davranışlarını gözlemleyip, öğrenmeye başladığında, dünyanın ve de içinde bulunduğun hayat düzeninin adaletli, adil bir yer olmadığını farkettiğinde başladın bu kayıtları tutmaya. Bu kayıtlar kimi zaman yorucu, kimi zaman kırıca da oldu senin için, sevdiğin, güvendiğin, yakınında olan insanların, bazı davranışlarını görmek , bilmek , hissetmek, kabullenmek ve bu deneyimleri tümünü sindirmek çok yordu bizi. Bu alışkanlığımızı/davranışımızı düşünüp, bunu lanetlediğim, nefret ettiğim, kabullenmediğim çok zaman oldu geçmişte. Sana yalan söylemiyeceğim bırakıp, vazgeçmek istedim bazen. Çok ağır, zorlanmış, yorgun hissettiğim çok zaman oldu geçmişte ( bir ara o zamanlardan bir Gizem sana bunları anlatır bence, bekle). Ama artık değil. Ben/biz bunu kendimizi bilmeye başladığımızda beri, senin hayatı kendi bedenin/zihnin dışında algılamaya başladığından beri yapıyorsun/yapıyoruz. Bu bizim hayatta kalma becerilerimizin en temel noktası, bu bizim gücümüz, kılıcımız, kalkanımız, bu ÖĞRENME.
Biz 4 yaşında başladık bu becerileri edinmeye seninle. Hayatta kalma becerilerimizi bazen isteyerek, bazen is istemeden öğrendik ve /veya kazandık. Seninle başladı yani küçüğüm bu, senin daha 3-4 yaşında hırpalanırken, bu hırpalanmalarda kırılan kalbini tamir etme yolunu bulmaya, hayatta kalmaya çalışmanla başladı bizim öğrenme sürecimiz.
Oyundan geri kalmamak, annenin sana misafirlikte çok konuşmanın ayıp olduğunu söylediğinde, yine annen, baban, ablam ve seni çok seven herkes ağlarken köşelerde unutulduğunda altına kaçırmanla başladı. Utandın önce, sonra bunun sonucunda ne büyük şiddetler gördüğünü farkedince saklanmaya ve saklamaya başladın bunu. Çünkü hayatta kalmalıydın, kendini korumalıydın. Biri sana bunun o yaş, o dönem yaşadıkların için normal olduğunu söyleseydi belki korkmaz ve öğrenirdin normal olduğunu ama böyle bir şansın olmadı. O büyük fiziksel ve psikolojik şiddeten kendini korumak zorundaydın. Ve öyle de yaptın. Birkaç yıl önce fark ettim daha neden ayıp kelimesinden bu kadar tiksindiğimi, nefret ettiğimi hatta. Sanırım sebeplerinden biri de bu. ayıp suçlayıcı, aşağılayıcı, yanlış olan veya kabul edilmeyen veya insanların işine geldiği gibi durumları yönetmek veya tanımlamak için kullandıkları bir kelime AYIP. Biz en çok kendimizi ayıptan korumak için öğrendik, çabaladık. İyi ki de yaptık. Artık ayıp bizden korksun, veya ayıp kelimesinin arkasında saklanan herkes. Bize bir kalp.
Bu Öğrenme alışkanlığımız/davranışımızı, zaman içinde o kadar geliştirdik ki biz artık çelik bir zırh gibi bizi sardı. Biz her bulunduğumuz yeri, ortamı, insanları, gurupları, işleri, durumları hep çok iyi gözlemledik ve öğrendik. Bu yüzden de beceri ve bilgi dağarcıklarımız hep tam yıldızlı bizim. Zorluyor bu bizi bazen, içimizde 50 yaşında bir dede, çok iyi yapan bir isviçre çakısı hissi ve insanların o her işi halleder zaten, yapar sözde güveni ile suistimal edilmemiz var. Bazen YENİ insalarla tanışmak istedik, fakat bu insanları öğrenmeden süzülen şablonlara koyunca yeni diye bir şey de kalmadı çok. Haa bir dk bizi şaşırtan, bu kalıpları yırtanlarda olmadı mı oldu tabiki. Zaten o öğretiler, deneyimler onlar en değerlileri. Biz bu davranışı hiçbir zaman birini yargılamak, kişilerin kabini kırmak veya ona zarar vermek için kullanmadık, en azından bu niyetimiz hiç olmadı. İstemeden hatamız, yanlışımız, saçmalıklarımız olmuş olabilir ama hiçbiri zarar niyeti ile değildi.
Biz bunu kendimizi korumak, saklamak, güvende hissetmek için kullandık hep. Biz bunu kalkan gibi örttük üstümüze, zırh gibi tutunduk ki daha fazla kırılmayalım, zarar görmeyelim, üzülmeyelim . Arada sevdiklerimiz ile paylaştık bu deneyimleri ama sadece yine koruma niyeti ile. Sınırlarımızı çizerken hep bu deneyimleri gözettik. Çok da korudu, işimize yaradı, artık bununla ilgili bir sorunumuz yok. Aferim bize kalp o yüzden.
Seni çok seviyorum küçüğüm. Sen eğer bu ateşi yakmasaydın, bu kayıtları başlamasaydın zamanı geldiğinde gözümüzü, kalbimizi, ruhumuzu açan, bizi koruyan, hayatta tutan bu davranışı ortaya çıkartamaz, geliştiremezdik. O yüzüden seni kıran, parçalayan hiçbir şeyi/kimseyi sevmedik ama zırhımızı yapmamız için bize yolu açan, seni güçlendirip bugun bu kadın olmamıza sebep olan tüm durumlara/insanlara teşekkür edelim ve ekleyelim bir daha ama bir daha asla tekrar edemeyeceklerini özellikle bildirelim.
Haaa diyelim ki oldu da denediniz, biz her şeyi iyi öğrendik, gözlerimiz açık. Sizin ağzınıza sıçarız, ağlayarak eve gitmek istemiyorsanız olduğunuz yerde kalınız!
1 note · View note
galacticsack · 2 years ago
Text
Sevip, güvenip, içimizi açtığımız, inandığımız insanlarda o korkunç suretlere dönüşebilir.
Kaybolma isteğimi konuşmak istiyorum bugün kendim ile. O yüzden bu notu yazıyorum bugün. Ben uyumlu,yeterli ve ait hissetmek istiyorum artık. Bir düzenin, dengenin, bir grup insanın, belki bir akışın parçası olmak istiyorum. Birilerinin ergen gelişimlerinin parçası olmadan, kırılmadan, zehrini bana saldırarak çıkarılmadığı, varlığımın göz ardı edilmediği, çiğnenden, birilerinin kendini haklı çıkarma savunmasında kaybolmadan bir yerlere, kişilere, durumlara ait olmak istiyorum. Sevmediğim insanlar var, sevdiğimden artık emin olmadıklarım, güvendiklerim, yanında güvende hissettiğim de var, yanında kendinden tiksindirenlerde veya artık güvenmediklerim de. Sanırım anlamaktan, anlayış göstermekten ve anlaşılmak için çabalamaktan da yoruldum. Bunun için kendimi hırpalayıp olabilir insanız demekten de. Herhangi bir iletişim anında üstüme açılan şuuru yitiklerden de. Ben ait olmak istiyorum. Güvende olmak, hissetmek ve güven vermek istiyoru. Ama bunu kimsenin sarhoş, şımarık, zayıf gönlüne ve karekterine bırakmadan başarmak istiyorum. Bu günden bu akşamdan sonra kendime sözümdür. Bana bu dünyada yerimin olmadığını hissettiren, bana dünyadaki yerimi sorgulatan veya bunu hissettiren tüm tüm bencil kalpli ve karakterlileri hayatımdan 100 km uzağa koyacağım. Ne kadar sevsem de, değer versemde karşılığını görmediğim, hissetmediğim, tek bırakıldığım tüm durumlar için kendimi onlardan mahrum bırakacağım. Bu da benim bana sözüm, onların sürtük kalplerine dur noktam olsun.
0 notes
galacticsack · 3 years ago
Text
Yalnızsın ama tek değilsin.
Çok uzun bir aradan sonra buraya yazmaya tekrar döndüm bilmiyorum. Geriye dönük yazdıklarımı okudukça daha da garip oluyor akış. Ama bu kötü bişey olarak görmüyorum. Kendimi anlamam ve gözlemlemem için bir yol olarak algılıyorum sadece. Değişen bişeyler yok gibi geliyor baktığımda ama farkındayım ki o notları düşen Gizem ile şu an bunları yazan Gizem arasındaki farklar çok büyük. Renklerimizi yazmışım sanırım en son veya bu ülkeden ne kadar sıkıldığımı. Şimd bunları yazarken yine bunların hepsine bir şey daha eklemeye geldim. Yalnızlığımı. Tek başına olmak ve yalnız olmak arasındaki kelime farkını biliyordum. Ama sanırım artık 32 yaşımda bunların içini dolduran ve benim için tanımını yapan hisleri de biliyorum. Yalnız bir çocukluk, gençlik ve yirmili yaşlardan sonra, otuzlu yaşlarımda yalnız bir birey olduğumu kabul etmeye geldim buraya. Buraya geldim çünkü söylersem değil , buraya not düşersem daha kabullenmiş olacağımı da farkında olarak yazıyorum bunları. Bunları buraya yazıyorum ki gelecekte bunları okuyacak olan Gizem yüzüne bir gülümseme ile hatırlasın bugünkü duygularını. Gelecekteki Gizem. Yalnız bir insan olduğunu kendine de sesli olarak dile getirmeyi sonunda başardın. Bunun için sana kocaman sarılıyorum bir içinde bir yerlerde. Ama yalnızlık dedim diye yanlış anlama bunu. Tek başına değilsin sadece yalnız bir insansın sen. İçindeki yollar bir tek sana, içindeki sevdiklerin bir tek sana ama yalnız değilsin. Bunu sana bugün belki hayatında tutuğun en büyük ikinci yasın ışığında yazıyorum. Bu yas son olmayacak biliyorsun ama önceki kadar ağır, sorakilerde bu kadar da zor olmayacak. Çünkü sen sırtını, kalbini seni senin tüm kusurların ile seven insanlara dayadın. Göz yaşlarını onlara döktün bu sefer. Bu sefer içindeki çocuğun tüm şımarıklıklarını onlara döndün. Sen bu acını tek başına, görünmezliğin eteklerinde, bu acıya tutunarak yaşamadın. Bunun için yalnız olduğun iç yolunda bunları unutmadan çık olur mu. Seni seven, seni saran insanlar olduğunu bil, onların kollarının etrafına dolanacak kadar yakınında olduğunu hatırla ve bunu onlardan çekinmeden iste diye yazıyorum sana bu notu. Sen bugun içindeki çocuğu büyütme yoluna çıkarken deneyimlediğin şeyleri, yasını, üzüntünü paylaşarak azaltmayı başardın. Bu yüzden önce sana sonrada seni tek başına bırakmayanlara teşekkür ederek, gülümseyerek sonlandırıyorum. Gizem sen bu hayatta yalnızsın ama tek başına değilsin. Ve ben seni her şeyin ile, her noktan sevdiğimi sana söylemek istiyorum.
3 notes · View notes
galacticsack · 9 years ago
Text
Kaos in the House
Saçma şeylere kanan insanlarda olduğum için üzgünüm. Bize ait olmayan yapı, durum ve hayatlar içinde sıkışmış olmamız da mı bizim suçumuz mudur peki? parlak canlı renklerimi umursuzca söndüren ve sözde algısı yüksek, hassas tanıdıklarımın beni söndürmesine, saçma ve aksi tavırlarına sırf onları seviyorum diye katlanmam da mı. Ben sadece sevdim,iyi niyetimi sevgimi, enerjimi onlarla paylaştım sonunda hissetiğim duyguyu haketmiş mi oldum. Kosmos içinde kaybolan biz toz tanesi olan bu insalar, bu kadar olumsuz enerji ile niye yaşamaya çalışıyoruz ki. Niye önemsiyoruz kulaklarından bencillik akan insanları. Bencillikten öldüğünü gördüğüm insan sayısı bir elimin parmaklarından çok . Sonucu böyle olan durumların etkisinden çıkamayan saçma hassasiyetime de bir alkış lütfen. İnsanlara kanıp hayatının rotasını değiştiren o Gizem'e de. Düz uzun yollar hayal edip, bulduğu ilk anda yolundan çıkan bana da . Ağlama yazısına döndü ama yapacak birsey yok. Bu duyguların da bir şekilde akmasını sağlamak gerekiyordu.Bir yere yazmam lazım.
2 notes · View notes
galacticsack · 10 years ago
Text
Dobranos Poznan
Merhaba tatlım , Bu gün 2 yıllık harika, mütiş ve benzersiz olan Polonyadaki Poznan maceramın (ki kendisi rasgele gelişen hayatımın en güzel düşeş gelişen olayıdır ki bu yüzden benzersizdir.)çok üzlerek, sevinerek ve çokça huzursuz bir ruh hali ile sonuna gelmiş bulunmaktayım. Gelecek kaygısının bana verdiği endişe ve histerik ruh hali ile bu ülke sınırları içerisindeki son 1 ayı kendime zehir etmeden geçirmeyi çok istiyorum umarım yapabilirim. Bunun dışında, bu kadar zamandır burada öğrendiğim , gördüğüm ve sevdiğim tüm renkleri, kokular ve tarifi zor duygusal kıpırtıları (ki kendileri benim biçimsiz ve şekilsiz duygu şeylerim oluyor) nasıl daha iyi aklımda tutuarım derdine düştüğümüde belirtmek isterim. Ayyy iki yardımcı olacak fikir bulsam kendimi vatana millete hizmet etmiş kadar faydalı bir varlık olarak göreceğim o derece yani. Ama neyse tatlım şu karma karsıkık yazı ıle içsel patlama durumuma umarım cook fazla ara vermeden yıne devam ederım bır ara. ins. umarım. kısmet ve off bitmeseydı iyiydi yaaaa dıye aglıyorum yıne arada o yüzden onu da yazmadan geçmek istemedim. Neyse ben çıkıp iki satır gelecek planı yapayım. Öptüm cağğğnım bye ! as a polish DOBRANOS !
2 notes · View notes
galacticsack · 11 years ago
Video
youtube
Light in Babylon - Istanbul
0 notes
galacticsack · 11 years ago
Text
Peluş taç
Her şeyi en başında seçme, yapma veya yaratma şansı istiyorum. Tüm seçimlerimden vazgeçmek ve yeniden seçmek istiyorum. Çunku hiçbir şey beklediğim gibi olamdı. Bu yolculuğa cıktıgımda oldugum yerden uzaklastıgımda, her sey mukemmel olacaktı, en azından öyle olmalıydı. En azından ben öyle hayal etmemiştim. ucsuz bucaksız saçma ruh halimden, kafamdaki deli saçması düşüncelerimden, kıskanclıklarımdan belkı yada hasta nevrotık hareketlerımden kurtulacaktım. Ama olmadı ! Aslına bakarsanız daha da şiddetlendı ve beni küçük parçalar halinde paçalamaya bile başladı. Ve en kötüsüde eskıden bedenımde ve ruhumda buldugum kendını toplama gücünden de eser kalmadı . ne toparlana bilmiyorum neden parça parça dağılmama engel olabiliyorum
Aslında hep korkak oldugumu şimdi anlıyorum. Korkatım ben hep ruhumda yeni şeyler yapmak ısteyen ama o noktaya vardıgında denemekten deli gibi korkan benıdm .Şimdi yüzüme tokat tokat vuran düşüncelerim ve nevtotık ruh durumumdan anlıyorum bunu ! Ama bu ne kadar benım sucum onu da bılmıyorum. Şu zamana kadar yaşadıpım hayat ve deli yanlızlığımın getirisi bu bana daha çok
! Neyse böyle bunalım, böyle salak ruh hali işte! Şu zamana kadar ben böyleyim öyleyim deyip kendimizi yeniden yaratığmi sanıp. Kendime peluş taçlar taktım , kendimi kırallar kıraliçeler sandım ama kendimi kandırdığımı farkettiğim an var ya. o an işte içimde kopan o kıyamette kaybomak var ya ... İşte o da benim olsun !
1 note · View note
galacticsack · 11 years ago
Video
youtube
Hüsnü Arkan - Gemi / #akustikhane #GarajKonserleri
0 notes
galacticsack · 11 years ago
Link
Yuzum yagmurda, bir ben yanimda ama emin degilim mutlu muyum kendi dunyamda. . Galiba zamanlardan sonra ilk defa emin olamiyorum bireyselligimden, pardon yalnizligimdan. Plan cok iyiydi halbuki. Kendimle hasirnesir olma hayalleri yuregimde kelebekler ucusmasina sebep oluyor idi. Yillardir bunu...
3 notes · View notes
galacticsack · 11 years ago
Quote
Ölüyorum sanki motivasyonsuzlultan ! Yda yine yemek yemeyi mi unuttum ben ! A evet unutmuşum!
0 notes
galacticsack · 11 years ago
Quote
Parasız olupda hayalleri beklemekten daha kötüsü yok şu hayatta . Usandık efendimim çok sıkıldık.
3 notes · View notes
galacticsack · 11 years ago
Text
bir değişik hisli hal
Bilemedigim bir hüzün var içimde .nedenini, adını hiç koyamadığım. Her nefes aldığımda içimde 100 tonluk bir metal bilye gibi hareketsizligiyle kendini her daim belli eden. Bilmiyorum neden her daim gitmek istediğim bu yerden gidiyor olmam mı yoksa gittiğim yerde karşılaşacağım sorunlar yüzünden mı ? Bilmiyorum çok saçma biliyorum, hissediyorum ama öyle bir durum ve his içindeyim. Adını koymak bu kadar zor olmasa ama saçma kelimelerle tanımlayabilirim anca. hayat işte zor.
0 notes
galacticsack · 11 years ago
Text
Renklerimiz var bizim
Her insan gibi benimde renklerim var. Baktığımda içine alan , gördüğümde gözüme takılan yada gözümü kamaştıran. bahsettiğim renkler ten , saç veya göz rengi değil. Hani doğduğun anda ruhunda olan renklerin büyürken karakter ,kişiliğin ve ****hayatınla buluşunca oluşanlardan bahsediyorum . mesela benim için güneş sarıı , toprak kırmızısı ve deniz mavisi en güzelleri yeni hayatıma biraz yeşil girmeye basladı. Malum Akdeniz insanıyız her ne kadar şu ufak ada ve küçük denizi aşıp daha büyük topraklarda ve sularda yüzmek , uçmak istemesem de doğduğum yerin renklerini , havasını denizi suyunu renklerimle işlemişim hayatıma. Babamın bana çocukken gösterdiği kırmızı toprağın tonunu ve akşam üzeri evimin balkonundan gördüğüm batan güneşin kızıllı turunculu rengi her yerimi sarmış oluyor nerede olursam olayım . bu yüzden diyorum renklerimiz önemli giyinirken yaşam alanımızı yaratırken bunlara çokça dikkat ediyoruz
ay ne saçma bir yazı oldu ama silmiyorum, yazmışım o kadar ! zaten yazma işinde iyi değilim rahatlıyorum diye yazıyorum ! yanı sıkılırsanız ve saçma bulursanız çokça normal bulurum :=D
4 notes · View notes
galacticsack · 11 years ago
Audio
Ve bir şarkı başlar kahvelerin birinde, Bizi ömrümüzden alır götürür…
21 notes · View notes
galacticsack · 11 years ago
Link
Hepimiz o an farkına vardık belki de ne kadar küçük olduğumuzun. Oysa biz iki saniye önce, 20li yaşlarda, gelecekle ilgili planlar yapan, kendine yol çizmeye, hayat hakkında kararlar vermeye çalışan koskoca adamlardık, kadınlardık. Başkalarına soracak olsanız ‘rahat batmıştı’ bize. ‘Cennetten bir...
4 notes · View notes