Photo
Poster design for for exhibition on Chingiz Aitmatov’s legacy By Rokas Sutkaitis
859 notes
·
View notes
Text
ikindi mozolesinde seyir
sular durulsun istasyonlarda beş kala çay devridaimi hercai nöbetlerinde kahvesini fondip etmiş nöbetçiydi geceye dikili mimli heykel ay altında heybetli tertipli nazenince geldin sanki bahar aylarında uğramak seremonindi hızla değiştir vaktimi duvardan eksilsin takvimim ben kitaplar edindim belki onlar yenildi fakat ben daha bitirmedim bitirmedim şu zifte dönmüş kahveyi, grevdeyim mi ki yollar makaslı, öfkem örselenmiş demirden buketler çiçeklerine ve onlar da vazolarına zıt ben kıştan evla sen modern zamanın nostaljisi karambole giden vesait akşamında sessiz senfoninde kadehsiz dinlediğim şu filarmoni ağır geliyor belki sahnelerine trambolini bu bu gecenin uzak zamandan perspektifi çarpıtmak için değil bu örümlerinde düğüm olay örgüm görgüsüzlüğün gölde gömülü hayaletler günlüğü ben gemide değilim jurnalim yok adeta kayıplarıma kıtadan eklenen tuhaf bir avantür bu sanki ironi bu sana uzattığım bukette ya da bir şemsiyede silah saklamak bu anıta portre vakur kitaplara hikayeler kur anlat sen öylece benim gibice simsiyah perdelerle seyret işte böyle, uzağa koysan tabelalarını yine de gidiyorum bu.
2 notes
·
View notes
Text
kim?
asra dayanır müşkülünde dahi kelamım akıbetini seyreden bir huşunun eşsiz meramı bütün yollar dar mı aşka dar mı aşka yolların senin kara mı perdeleri o kentin sakinlerinin reva mı yaptıkları şu rejimin söyle ellerinde kaldı yadigar bir yekpare kamunun ahı söyle şimdi kime hayır bu kime huzur kime hüküm ve kime nasıl bu hak kime ödül bu kime zulüm kime ceza, kime müstehak kime lüzum, kime yazık değer mi nice elem kime garez bu kime bu kin, bu kindar ifadelerin özneleri kim sahibi kim kimde ne var böyle olarak kimde huzur kalmış olacak kim bu işte kârlı ki vurdumduymaz düzen bu ki aklı yok izanı yok insafı yok vicdanı yok bu mu kamu bu mu düzen alın size kalsın..
1 note
·
View note
Text
ahval-i icmal
memleket hazanda bahar memleket kışa yel ve bihar memleket çocuk parklarında tekinsiz bir an memleket günahta serpilen ziyan memleket dar aşkı nihai bir pinhan kesil yâ devlet.
1 note
·
View note
Text
agâh seyr
ihtiyatlı giden trene raylarında bakarak ömrünü tüketiyorsun nedensiz güz aylarında gece bir ayla altı ayda soğuklarda işin ne senin ki devri geçmiş bir takvim ne ikrar edebilir biraz sabret memlekette hasretinle devran bitebilir belki şüphe belki huşu var duanda kim bilir elbet günler misina misali hızla dur durak bilmeksizin önünden geçebilir bir an bu tebaana söyle kelamından dönen yok selamından sabahından yabandır evla mateminden tecimlerin el pençe divan kertesinde hak bilmeyen hukuk bilir mi gel gör dönen kendi kendine döndü bir asrın ortasında kör bile sarihi gördü muhakkak okunmuştur teferruatlı kitap kandilinde meşale ol kendini aydınlat işte sır işte aşk ve işte kadim hakikat.
1 note
·
View note
Text
aşka husumete tarh ve gecenin rabbi
gecenin kalbine ışıyan nur gibi gördüm seni ayın yortusunda beklediğim vaat bu dava tek celsede düştü düşecek içimden geçenleri bilirsin sen kırık çekmecelerde kavgamız karartı ve bulantı, anlatmak istemezdim lekeli lacivert mürekkep imzama yakışır şan olsun insan için emeğinin karşılığı aşktır sevgilim biraz ferah merhalemden gürül gürül beka direndik rahman olduk ya rahim ben seni bilirken seninle bu kentin içinden geçenleri şu kağıda yazdım karbeyazdı ellerdin, ben yalan söylesem aldanmazdın anlamazdım yine de pencereler var bana uzak sana yakın tüm akıbetimi hazana karşı değil yarım hikayeler kafamda buğu kalbimde kuruntu mesafeler falan devlet hududu mülkü yoktur hukukun ve temeli adalet ki aşinadır belki, kim bilir bir beldeden geldim nedir yerin / yersizim heyhat yerçekimine münezzehim gamın her hali eksik ve nasıl unutabilirim ki taç ve çarmıh hissiyatım, allah'tan emanettir elveda deyip bütün mektupları yakmak gibi gitmek bu kez yine de koyuyor içime, koyuluyor bu hep kalbin diyorum yeniden işte acıya direnemez evhamları takip eden erbabına bilenemez çekilemez sineye hesap bilinemez bunlar silinemez defterim, geceye bürünemez sırrı çözülemez!
1 note
·
View note
Text
espiyonaj ve ulusal hezeyanlar korosu
tahran'dan sürgüne gelmiş gibi sanki bir devlet casusunun karanlık yüzünü gördük ayın sanırım kumpasıydı derin devlet ya da ne dersen sayıklardı adını belki sorgusunda maktu şüphesiyle yargıtaylar doğrulardı. şarbon elli altı derece değere yanık ikinci derece! sargı, tentürdiyotla birlikte revire verilecek kumburgaz'dan levent'e ilhakı ilga etti mossad artı kgb'nin yapılanması tahribatın zaiyatın hacanası parlamento ve konsilde sekiz diplomattan iki yedek bir asli üye ve iktidarda falcon flamasında gayet hesaplarsa belli yeni bir konjonktürün önerge anları iç basında jurnal, ulusal bir tekzip işte zahir bürokrasinin kadim devlet pinhanları işe yaramaz kurula kurula masabaşında planları dış mihrakların mavalı.
1 note
·
View note
Text
toplumsal silahlanma ve bireysel mektuplar
şarapnel ve fişeklerle kutlaması var harbin sanki kırım, sanki oblast ve sanki helsinki'de nihai senedin miadı dolmuş gibi sanki ah, belki de bu taarruzu sonbaharsal aşkımın bukleleri tam ortasında içtimai sorunlar benim çağım bulanık, karanlık ve buz bunaltır portrelerine hazanla akşamüstlerinde ve kentlerden hemzeminde hep trenler geçerler kalbin zürih kadar soğuk zatürre modası sanırım bu kez günlüğe lacivert mürekkepten belirsiz histeri aşkın en vakur devirlerinden bu öyle ki sinende mürden mürdüm parfüm olsun lagüne bakalım artık akvaryumlara cephe düşerse unutma sevgilim; 1 martta ilkbahar var.
0 notes
Text
solid pseudoreal tuvalde yaşam
duvarların yürüyorum ben yuvarların üstüne düşüyor meteorlar ben neden meteor olmadım? iyi meslekti hem de eski eksi seksen sekizden geldim soğuk bir espri eksen kesikleriyle meridyende açım insan olursam açım sosyal bir şeyler yesek? ve merdivenlerinden demin geçen bir kinetik enerji yıllandık avrupa ulusları gibi kadimiz çünkü janrımız ortodoksi radikalleştirilmiş bireysin sen dediler: olma!
0 notes
Text
tarihin kişisel ve toplumsal turnusolu
çağıma düşmanken bir zamanlar ben fanzinler, matbaalarda zararlı neşriyatlar neşemiz kara perde, sovyet ‘91, kara film alternatif günler aldım, iyi giyin sen diye üniformalandırıldı kurumlar bugün ne matah pazarlamak arbitraj için ne pazar ama global faiz fazlası şol caddeden ilersinde vitrin satıyorlar büyüdük bazen elbette ihtiyatlandık halkım kürsümüzde gökler ve yer yok kendi halimizde uzaklaştık flamalarda payda fayda olacak imgedir kimilerinde anıt olur, bir de büstüm senden üstün küstün mü söyle bana şaibeler resmî resim makbul bir makbuz kes azminle maruf durum bekliyorum bazen bir fotokopisi gelir kentin masamda dosyaları şu kentin şu an bir fransa istiyorum liberte, egalite, fratérnite!
0 notes
Text
kentin ritmik hücreleri ve logos
ve kentin oyunlarından bu manzara başkadır kaldırımlar akvaryumdan ayrılmış kadar yaş paltolarla yuvarlanır pipolarımda ket tütün lamba haresiyle kelebekler görüyorum merhabalar, otobüsler sekiz durak ilerdeki karakedilerin evde dikili direk gibi duran mahallesindeki eski seyyar tezgahında bir güz vakti uyurken gibi -ki bana baktı- geçer mi? şimdi burda binersem, silindir döner mi jantı ta uzak binalarında polisler görer mi ve sonra tatil olsa devlet katil olur mu ki kurumlarda tabela koysam, reklamlar tükendi kumbaramda parpa param tan tamburu gölgemiz pascal'dan bugüne aynı parametremiz elbiseler elbruz, el-zuhur, felak, kun ve orijinal günah. fiyakalısından.
0 notes