gelemeyenegidemeyenadam
gelemeyenegidemeyenadam
02.10
26 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
gelemeyenegidemeyenadam · 12 hours ago
Text
25.06.2025
🎶Murat Boz- Özledim🎶
Merhabaa canımm, Günaydınn. Bugün sana biraz daha erken yazıyorum. Yarın mülakatım var, bu yüzden erkenden yola çıktım. Şu an trende, Ankara’ya doğru ilerliyorum. Kalbim biraz heyecanlı, biraz da dolu. Çünkü önümüzde yoğun bir gün ve erişilmesi zor bir zaman var: Provalar, son hazırlıklar, ardından da mülakat… Ve bu süreçte, yarın akşama kadar senden uzak kalacağım. Ama işte tam da bu yüzden şimdi önümde duran üç saat sadece bize ait. Sadece sana…Yol boyunca müzikler dinleyeceğim, ama her notada seni hayal edeceğim. Fotoğraflarına bakacağım; gözlerinde kaybolacak, gülüşünde geçmişe döneceğim. Yanımdaki boş koltuğa döneceğim arada, göz ucuyla… Orada sen varmışsın gibi davranacağım, omzuma başın�� yaslamışsın gibi. Bugünü seninle yaşamak istiyorum, seninle paylaşmak. Düşüncelerimde, satır aralarında, kalbimin kıyılarında hep sen ol. Ben seni burada yaşıyorum. Kelimelerde, hayallerde, bakışlarımda. Ve seni her zamankinden daha çok yanımda hissediyorum. Bugün senin de son sınavın var. Ve inanıyorum ki, onu da en güzel şekilde tamamlayacak, bu seneyi başarıyla bitireceksin. Zerre kadar şüphem yok çünkü sen her zaman emeğini esirgemeyen, derslerine önem veren birisin. Sen sınavdayken, ben de büyük ihtimalle Sakarya’dan geçiyor olacağım. Ne tuhaf değil mi? Aramızdaki mesafeler uzun zaman sonra biraz daha azalacak. Aynı şehrin bir parçasından geçeceğim, Senin varlığınla güzelleşmiş bir yeri uzaktan da olsa görebilme ihtimaliyle heyecanlanacağım. Az çok bildiğim bir şehrin, Hiç bilmediğim bir köşesi. Ama sen oradasın ya, o yüzden bambaşka artık. Cam kenarında oturacağım, telefonu bir kenara bırakıp dışarıyı izlemeye başlayacağım. Sadece bir ihtimal, Belki bir an, Belki de gözlerimin görebileceğinden çok kalbimin hissedebileceği bir şey olur. Belki gökyüzü senin sevdiğin gibi olur o an… Belki rüzgar saçlarını savurur gibi eser trenin penceresinden içeri. Ve belki de sadece geçerken. Seni biraz daha yakından hissederim. Bu bile yeter..
Hikayemizi dün gece, okula döndüğüm anda bıraktığım yerden devam ettireceğim… O an kantindeydik Asım’la. Her şey sıradandı, ta ki siz hep birlikte kantine gelene kadar. Kızlar nasıl olduğumu sordu, birkaç kelimeyle cevapladım. Ama asıl o an Elvan’ın sesiyle geldi… “Beşir abi, Nisa bugün oturabileceğinizi söyledi,” dedi. Ahh… o an sanki zaman durdu. Kalbim farklı atmaya başladı. Hayatın sesini unuttum bir an. Beklemediğim bir anda, hayalini bile kurmaya çekindiğim bir şey gerçek olmuştu. “Olur tabii ki,” dedim… ama bir nefeslik duraksamayla.“Zil çaldıktan sonra olursa daha iyi olur, ikimiz için de,” diye ekledim. Kalbim hızla çarpıyordu. İçimde küçük bir fırtına vardı. Sonra siz kantinden çıktınız… Geriye biz kaldık: Asım, kızlar ve ben. Ama ben orada değildim sanki, bedenim yerinde ama ruhum çoktan o anın içine çekilmişti. Heyecandan ellerim titriyordu. Ne diyeceğimizi, ne konuşacağımızı bile bilmiyordum. Çünkü itiraf etmeliyim ki… Ben hiç düşünmemiştim seninle yan yana geleceğimiz o anı. Uzaktayken bile yeterince yakındık. Seninle öyle bir bağ kurmuştum ki, sanki gözlerim seni görmeden bile kalbim senin yanındaydı. Bu hâlime alışmış, sessizce memnun kalmıştım. Ama işte o gün, her şeyin değişeceğini hissettiğim o an. Ben ne kadar heyecanlıysam, bizimkilerin hepsi de en az o kadar telaşlıydı. Gözlerimizdeki kıvılcımı fark etmişlerdi belki de. Ve kalbim o andan itibaren yalnızca bir şeyi istiyordu: O boş kalan yeri seninle tamamlamak. Sonra birden siz göründünüz… Kantinin girişindeydiniz. Bizimkiler hızlıca toparlanıp karşı köşedeki masaya geçtiler. Kızlar da onlara doğru yöneldi. Ama sen… sen onlardan ayrıldın. Kararlı, hızlı adımlarla bana doğru yürümeye başladın. Ve her adımında, kalbimin ritmi biraz daha arttı. Yemin edebilirim, o anda sadece benim değil, senin de kalbin aynı hızla atıyordu. Hiç tereddüt etmeden karşıma oturdun. Koltuğu bile çevirmeden, sırtını duvara yasladın. İkimiz de heyecanımızı saklayamıyorduk. Benim hâlâ ayaklarım titriyordu. Sen ise elini beyaz kazağının koluna sokmuş, çeneni içine gömmüştün. Gözlerin karşıya dalmıştı. Benim gözlerim ise sadece sana… Bir anda, telaşlı bir sesle: “Ayağın nasıl?” diye sordun. Kısacık bir sessizliğin ardından cevapladım: “Ağrıyor hâlâ, ama şimdi… daha iyiyim. Senin grip olduğunu bir önceki geceki sohbetimizden biliyordum, Ben de sormadan edemedim: “Sen nasılsın, daha iyi misin?” Sen ise kısa ama içten bir tebessümle:“Daha iyiyim,” dedin. Sonra birden yüzünü bana çevirdin… Ve ben o anda, içimden geçen o cümleyi cesaretle söyledim: “Hiç konuşmasak da olur… bir kaç dakika böyle kalalım.” Nasıl söyledim bilmiyorum… Ama söyledim. Ve sen bir şey demedin… Çünkü o sessizlik, ikimize de yetti.O an, gözlerimizin içine bakmadan birbirimizi en çok hissettiğimiz andı belki de. 15-20 saniye… ama sanki bir ömür. Gerçekten hayatımın en güzel dakikalarıydı. Sonra ders başladığı için sizin kalkmanız gerekti. Sen kalktın, ama ben bir süre daha yerimden oynayamadım. Kızlar seninle birlikte çıktı, bizimkiler ise yanıma döndü. Yüzüm üç ton kızarmıştı bile. O kadar güzeldi ki yaşadıklarım… Kendime gelmem saatler sürdü.“Ne konuştunuz?” diye sordular.“Sadece birbirimizin nasıl olduğunu…” deyince,
Asım hemen atıldı: “Ooo, konuşabildiniz yani!” Ve güldü. Kalan derslerde de aynı yerde oturduk. Çıkışta yine birlikte yürüdük. Ama içimdeki heyecan hâlâ geçmemişti. O anlar, zihnimde tekrar tekrar dönüyordu. Önce Dilara ayrıldı bizden, Sonra anıtın oraya geldiğimizde sen ayrıldın. Senin gidişinle içimde bir boşluk kaldı. Ama hâlâ güzeldi her şey. Dönüp arkamdan baktığımda, kalbim doluydu. Az sonra ayağım yine ağrımaya başladı. Ama umursamadım. Çünkü içimde tarifsiz bir mutluluk vardı. Ta ki Asım bir anlık kolumdan çıktığında… İkinci adımı bile atamadan, hop! Pat diye karların içine düştüm! AHAHAHA! Gerçekten çok komikti. Asım’la birbirimize bakıp gülmeye başladık. Kızlar telaşla “İyi misin?” diye sordu. Ama bizim halimizi görünce onlar da katıldı gülmeye. Ve ben, o karın ortasında şöyle dedim: “Allahtan Nisa burada değil… yoksa buradan bir daha kalkamazdım.” Sonra Asım beni kaldırdı. Elvan’la vedalaşırken yanımıza geldi ve: “Abi, bende sana ait bir şeyler var. Eve geçer geçmez atacağım,” dedi. O an anladım zaten, Fotoğraflar… Ve o an heyecanla Asım’a: “Hadi, bir yere geçelim hemen,” dedim. Her zaman oturduğumuz o kafeye gittik. Telefonuma o bildirim düştü: Prenses adlı kişiden fotoğraflar. Kalbim ellerimden önce titredi. Tıkladım… açtım… ve… Gözlerim doldu. Çünkü o fotoğraflar, sadece birer kare değildi. Dünyanın en kıymetli anılarına açılan bir kapıydı. Birlikte olduğumuz o tek fotoğraf… İlk bakışta bile o kareden taşan saf sevgi, Yanaklarımızdaki utangaç tebessüm, Göz göze gelmeyen bakışlarımız, Ve benim sana aşkla bakan gözlerim… Hepsi, tek tek… Kalbimin en özel köşesine kazındı. O gün… O anlar… O bakışlar… Hayatımın en güzel, en unutulmaz anıları arasında yerini aldı…
Sesini duymadığım gün
Yaşanmış değil
Açan çiçek değil
Öten kuş değil
Yüzünü görmediğim gün
İçimde yıldızlar sönük
Güneşler güneş değil
Seni sevmediğim gün
Seni anmadığım gün
Olacak iş değil...
Kendine çok iyi bak, yarın görüşürüz :))
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 14:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 21 hours ago
Text
24.06.2025
🎶Yüzyüzeyken Konuşuruz- Sen Varsın Diye🎶
Merhaba yeşilin en güzel tonu, Bugün bir sınavı daha geride bıraktın, kocaman bir adım daha… Şimdi geriye sadece bir sınav kaldı. Umarım yarın onu da başarıyla tamamlayıp sonunda kendine hak ettiğin o güzel dinlenmeyi armağan edersin. Yazmaya biraz geç başladım bu gece. Aslında son bir saattir düşünüyorum ama bir türlü içimden geçenleri yazıya dökemedim. Çünkü hafızamın köşesinden kayıp giden küçücük bir ayrıntıya takıldım. O kadar çok anı birikti ki zihnimde, hangisinde olduğunu tam çıkaramadım. Ufak bir bilgi alışverişinden sonra az çok hatırladım gibi ama yine de emin olamıyorum. Belki sen okurken o ayrıntıyı hemen tanırsın ve gülümsersin. Belki de bu, seninle ilgili ilk unuttuğum şey oldu… Bu farkındalık yüreğime ince bir hüzün bıraktı, çünkü seninle ilgili hiçbir şeyi unutmamak istiyorum. Ama şimdi kaldığım yerden, seni anlatmaya devam ediyorum izninle… Grup maçları sona ermişti, artık çeyrek final zamanıydı. Rakibimiz Spor Lisesi olmuştu. Bu maç artık gençlik sporun salonunda değil, şehir stadyumunun içindeki büyük salonda oynanacaktı. Bu yüzden Vural Hoca tüm öğretmenleri ve idarecileri davet etmişti. Biz de kendi arkadaş grubumuzda sözleşmiştik, herkes maça gelecekti. O anı düşündükçe içimde hem tatlı bir heyecan hem de tarifsiz bir güç doğmuştu. Onların varlığın benim için öyle güçlü bir motivasyondu ki, sana söz verdiğim gibi iki değil, üç gol atacağıma emindim. Maç günü geldiğinde soyunma odasında üzerimizi değiştirdik, sonra kapıdan salona doğru baktım… Tribünler hınca hınç doluydu. Kalabalığın içinde gözlerim bizimkileri arıyordu ama seçemedim. Isınmak için sahaya çıktığımızda kızların yedek kulübesinin üst tarafında toplandığını fark ettim. Onlara doğru yaklaşırken bir selam verdim, O an her şey tamamlanmıştı benim için. Tüm öğretmenlerimiz gelmişti, özellikle favori üçlüm İsmail, Recep ve Evren Hoca oradaydı. Onlarla sadece saha dışında değil, hayatın içinde de bir bağ kurmuştuk. Şimdi bile karşılaşsak saatlerce sohbet ederiz; hele ki Evren Hoca ile o günkü maçı konuşmadığımız tek bir görüşmemiz yok. Maçın başlama düdüğüyle birlikte sahaya inancımızı ve enerjimizi koyduk. Hepimiz biliyorduk ki bu maç, sadece bir skor değildi; bir emeğin, bir inancın, bir sevdanın yansımasıydı. İlk beş dakikada üç gol attık; ikisi bendendi. Her golümde gözlerim seni arıyordu, sonra sahaya dönmeden pazubandımı öpüyordum. İlk yarı bitmeden bir tane daha attım, devreye 4-0 üstün girdik. İkinci yarının başında rakip oyunculardan biri bile bile ayağıma kaydı. Düşmedim ama devamında çaprazdan vurduğum top gol oldu. Ne var ki sonrasında ayakta duramadım ve oyundan çıktım. O an herkes başıma toplandı, Hazan buz getirdi. Ancak sahada işler sarpa sarıyordu. Üst üste yediğimiz üç gol Vural Hoca’nın moralini bozmuştu. O an, sorumluluk alma vaktiydi benim için. Ayağa kalktım, oyuna geri döndüm. Sahaya döner dönmez penaltı kazandırdım. Topu kimseye bırakmadım, kendim kullandım. Dilara o anı videoya alıyordu, kızlar “Haydi Beşir abi!” diye bağırıyordu. Şutumu çektim, kaleciyi ters köşeye yatırdım… Gol! Ve o anda Rumeysa’nın sevinç çığlığı hâlâ kulaklarımda. Sonra iki gol daha attım ve tekrar kulübeye geçtim. Bizimkiler de üç gol daha attı. Son dakikada bir gol yedik ama artık kimsenin umurunda değildi. Maç 10-4 bitmişti. Kızlar bizden önce okula geçti. Biz de üstümüzü değiştirip Evren Hoca ve Asım’la birlikte okula döndük. Ayağım ağrıdığı için sekiyordum, onlar beni bıraktı. Yolda Evren Hoca espriyle, “Bu formadaki harfler ne?” diye sordu. “Hocam, ince şeyler…” dedim geçiştirdim ama o zaten anlamıştı. Okula döndüğümüzde kantine geçtik. “Hocam, acıktık biraz ya, bir tost ısmarlasınız artık,” dedim. O da gülerek, “Sadece siz mi geldiniz, yoksa sırtınıza yazdıklarınız da mı geliyor?” deyince ilk kez utanmıştım… Ama sadece iki saniyeliğine. Sonra gülüştük ve onun adına bir tost söyledik. Oturduk, yedik, sonra sizi beklemeye başladık. Ve şimdi… Bugünlük burada bırakıyorum. Çünkü yazının devamı, ömrümün en güzel anılarına açılan bir kapı. Oraya girdiğimde kalbimle yazmak istiyorum. Yarın burada buluşmak üzere, Kendine çok ama çok iyi bak<3
Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 15:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 2 days ago
Text
23.06.2025
🎶Sıla- Boş Yere🎶
Merhabaa canımmm, Nasılsın? Günün nasıl geçti? Sınavın umarım gönlünce ve beklediğin gibi geçmiştir. Eğer öyleyse şimdi modun yerindedir ve yarınki Öğretim Teknolojileri sınavına da çoktan odaklanmışsındır bile. Artık sadece iki gün ve iki sınav kaldı. Biraz daha sabır canımın içi, sonra bu dönemi de başarıyla tamamlamış olacaksın inşallah. Dualarım seninle… Her bir sınavdan istediğin notları alman ve en kısa zamanda, güzel haberlerle eve dönmen için kalpten diliyorum. Son on gündür fazlasıyla yoğun ve stresli bir tempoda ilerledin ama az kaldı, bu stresli süreç birkaç gün içinde bitecek. Ardından da yavaş yavaş dönüş hazırlıkları başlayacak.Unutma, bu dönemi ne kadar zorlansan da alnının akıyla kapatacaksın..
Dün formaların geldiği o özel günü konuşmuştuk. Bugünse, o günden sonra yaşadığımız o heyecan dolu süreci anlatmak istiyorum sana. Artık rakiplerimiz, maç günlerimiz ve saatlerimiz netleşmişti. Ama içimdeki asıl heyecan, sahaya formamla ilk kez çıkacak olmamdı. O gece maçtan çok, o formayla oynayacak olmanın heyecanı sarmıştı beni. Kaç kez üstüme giyip aynada kendime baktım bilmiyorum… Her defasında “nasıl duruyor acaba, güzel mi oldu” diye düşünüp durdum. Uyuyamadım. Sen zaten hep motive ediyordun beni, “iyisiniz siz, alırsınız tüm maçları” diyordun. O sözlerin bana öyle bir güç veriyordu ki… İlk maç günü gelip çattığında, yine senden kaç gol atmamı istediğini sordum. “İki gol” dedin. İşte ben de tüm aklımı, kalbimi o iki gole kilitleyip çıktım sahaya. Kantinde Asım’la seni bekledik, sizi görüp öyle gittik maça. Rakip Tutak’tandı. Maçı 7-0 kazandık, ben de 4 gol attım. Ama beni en çok mutlu eden, sana verdiğim sözü yerine getirmiş olmamdı. Maçtan sonra sana fotoğraflar atarken, mutluluğumu paylaşabilmek en güzel anımdı belki de. Sonraki maç için yine senden tahmin istemiştim. Bu kez “3 gol” dedin. Rakibimiz Taşlıçay’dan bir okuldu. Onlar da güçlüydü ama biz pes etmedik. Maç başa baş gidiyordu. İlk yarı 2 gol attım. Devrede yere oturmuş, pazubandımla derin bir bakışma yaşamıştım. O an çok şey düşündüm… Ama sonra kafamı toparlayıp sahaya çıktım. Maç 9-3 bitti. 4 gol daha atıp toplamda 6 golle döndüm sana. Kazanmaktan daha çok hoşuma giden şey, sana bir şeyleri başardığımı söyleyebilmekti. O çocukça sevinçle övünmek… İşte asıl mutluluk oydu benim için. Sonraki gün, salondaki son maçımıza çıkacaktık. Rakibimiz Naci Gökçe’ydi. O an hissediyordum, finale kalırsak yine onlarla oynayacağız. Zaten bu sürecin her düşüncesini, her hissini seninle paylaşmıştım hep. Maç sabahı yine senden tahmin istedim. “Bir gol bile atsan yeter” dedin. Sanki o gün farklı bir gün gibiydi. Tribünde bu kez kızlar da vardı. Dilara ortaokuldan tanıdığı birkaç oyuncu için ekstra motiveydi, bizden daha çok istiyordu galibiyeti. Maç başlar başlamaz onlar golü buldu ama 30 saniye sonra ben cevap verdim. Golü attığım an kızlarla göz göze geldik, onların sevinci beni daha çok hırslandırdı. İlk yarı 1-1 bitti. Moralimiz yüksekti. Yanımızda kızlar, kenarda Vural hoca… Herkes ayrı bir güç veriyordu bize. İkinci yarı daha çekişmeliydi. Bir hata, bir gol ve öne geçtiler. Maçın son anlarına kadar skor değişmedi. Ama içimde sürekli şu düşünce dönüyordu: Sana kaybederek dönemezdim. Son 24 saniyede topu çizgiden aldım, sağ gösterip sola çektim ve önümde sadece kale vardı… Tüm gücümle topa vurdum, top fileye çarpıp yere düşene kadar gözümle bile takip edemedim. Ama o gol… işte o gol her şeydi. Golden sonra gözüm hemen kızlara kaydı, sonra Songül hocaya koştum. Maç bitti. 2-2’lik skorla gruptan çıkmamız garantiydi ama o anda kazandığımız sadece bir maç değildi. Emek, inanç ve senin desteğinle büyüyen bir zaferdi o. Seninle bu anları paylaşmak, başardıklarımı anlatmak, çocukça gururlanmak… İşte gerçek mutluluk oydu benim için. Sahadaki tüm mücadelemde aslında hep sen vardın. Gol atarken, sevinirken, üzülürken… Hep seni düşündüm. Çünkü bu hikâyeyi en güzel sen anlarsın. Bugünlük anlatacaklarım bu kadar, bir tanem. Çünkü o günden sonra yaşananlar sadece maçlar değildi. Beraber, hayatımızda bir daha belki de hiç yaşanmayacak o kadar çok “ilk”e adım attık ki.. Her biri kendi içinde bambaşka bir hikâye, bambaşka bir kalp çarpıntısıydı. İşte tam da bu yüzden, o anların her birinin ayrı bir günü, ayrı bir zamanı ve en çok da ayrı bir değeri olmalı bana göre. Bugünlük burada nokta koyuyorum ama…Yarın, o özel anıları tekrar birlikte yaşayacağımız başka bir sayfada buluşmak üzere… Kendine çok iyi bak, yarın görüşürüzz<3
Kimse yokluğunda bunca sevilmedi
Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
Saçların böyle daha güzel
Sen daha güzelsin
Gelecek mutlu günlerin ışığında
Her şey daha güzel
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
Ve seni bin yıl daha
Ayrılıklar içinde sevmek isterdim
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 16:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 3 days ago
Text
22.06.2025
🎶Sezen Aksu- İlk Gün Gibi🎶
Merhabaa güzelim… Bugün nasılsın? Günün nasıl geçti? Sınavlarına yeterince çalışabildin mi acaba? Yarın yalnızca tek bir sınavın görünüyor programda… Ardından sadece iki gün ve iki sınav kalacak. Sonra da inşallah bu dönemi başarıyla tamamlamış olacaksın. Ne çabuk geçti değil mi zaman? Daha dün gibi, Şemsi Türkmen’de lise 2. sınıftaydık. O zamanlar hayatlarımız iç içe geçiyordu, seninle derin bir bağ kurmuştuk. Şimdi ise Sakarya Üniversitesi’nde 2. sınıfı bitiriyorsun… Hem gurur duyuyorum seninle, hem de her geçen gün seni biraz daha özlüyorum. O yıllarda bana deselerdi ki, “Beş yıl sonra nerede olacaksın?” Hiç düşünmeden, “Onun yanında,” derdim. Çünkü ben her nefesi onunla alacağımı sanıyordum. Ve aslında öyle de yapıyordum. Her anımda sen vardın, her heyecanımda, her düşümde. Maçlara iki gün kalmıştı. O anı hâlâ dün gibi hatırlıyorum. Sonunda formalarımız gelmişti. Vural Hoca arayınca heyecanla fırladım aşağı. Kargocudan kutuyu aldım, odaya geçip hemen açtım. Her bir formayı tek tek çıkardım, masaya dizdim. Ama en alttaki… Ahh o en alttaki formayla karşılaşınca her şey durdu sanki. Gözlerim parladı, içimde kelebekler uçuştu. B.N 7 yazıyordu… Sadece iki harf ve bir rakam… Ama bana koca bir hikâyeyi fısıldıyordu. Etrafı sarı çizgilerle çevriliydi, kalın yazılmıştı, göz alıcıydı. Uzaklardan bile bakıldığında kendini belli ediyordu. O akşam seninle konuşurken dayanamayıp hemen attım sana fotoğrafını. Formayı ve kaptanlık pazubandını üst üste koymuştum. Birlikte heyecanlanmıştık. O anki sevincimi en çok sen anlardın zaten. O formayı giymek, sahaya çıkmak, o isimle oynamak… bana güç veriyordu. Sadece bir isim değil, seninle yaşadığım bir duygunun, bir hayalin, bir geleceğin sembolüydü. Seninle paylaştığım her an gibi. Küçücük detaylarda bile kalbim sana yeniden tutuluyor. Günler gittikçe azalıyor, geriye şunun şurasında 17 gün kaldı ve ben her geçen gün daha bir heyecanlanıyorum günümün her saniyesini seninle yaşıyorum, sanki hep burda, yanı başımda benimleymiş gibi hissediyorum. Yılların acısını özlemini unutturuyor desem yalan olmaz sanırım..Bugün yazdıklarıma burada ara veriyorum, yarın tekrar burada buluşuruz. Kendine çok iyi bak <3
Seneler sürer her günüm,
Yalnız gitmekten yorgunum;
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.
Başkalarına gülsem de,
Senden uzakta kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 17:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 4 days ago
Text
21.06.2025
🎶Nazan Öncel- Mühürledim Seni Kalbime🎶
Merhabaa canımmm, Bugün sana yazmaya saat 23:47’de başlıyorum. Günün yoğunluğu ancak şimdi azaldı, ama aklımda en ufak bir yorgunluk bile kalmadı… çünkü sonunda sana geldim. Günün ne kadar yorucu geçtiği hiç önemli değil. Kalbim seni düşününce, her şeyden arınıyor gibi oluyorum. Sana yazmak, sanki günün en huzurlu molası gibi… Kalbimin ellerine teslim olduğu an. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanmak zor oldu. TYT sınavı için saat 6’da kalktım. Gözlerim hala uykuluydu ama aklım, senden gelen iç sesle uyanıktı. O sessiz dua hâlindeydi içimde. Sınavdan çıkıp eve döndüm. Kısa bir hazırlığın ardından kuzenimin kınası için Kocaeli’ye geçtim. Orada onlarca insanın arasındaydım ama hep içimde sen vardın.Şimdi halamlardayım. Kalabalığın ardından gelen sessizlikte, en çok senin sesin eksik gibi… Ve bu yüzden ayaklarım halının sıcaklığına değmeden, ellerim seni aradı. Bilirsin, günüm ne kadar dolu olursa olsun… kalbimde boş kalan yer hep senin adını taşır. Dünden beri sana ne yazacağımı düşünüyordum. Fotoğraflarına göz gezdirirken bir anda Beyza’yla yaptığınız o kombinlerden biri çıktı karşıma. Hani o açık mavi sweatiniz vardı ya… Onu giydiğiniz gün, okula birlikte gelmişsiniz. O kareye ne zaman baksam içimi ısıtıyor. İşte tam da o an, içimden bir şeyler kıpırdadı. “Biz de yapmalıyız,” dedim. “Biz de uyumlu giyinip okula gitmeliyiz…”Sen gülümsedin. Gözlerindeki o ışık bana “evet” demeden çok daha fazlasını söyledi. Dünya o an sanki biraz daha güzelleşti. Ertesi gün oturduk, renk renk günler planladık. Her günümüz bir renkti sanki, ama en çok mor takıldı aklıma. Çünkü sende en çok moru görüyordum. Sana o kadar çok yakışıyordu ki…Mor, bir renkten daha fazlasıydı artık benim için. Senin gülüşünün rengi, senin gözlerindeki derinliğin tonu gibiydi. Dolabımda mor yoktu ama hiç düşünmeden gidip aldım bir tane. Sadece seninle uyumlu olmak için değil, seninle bir bütün olabilmek için. Zaman geçiyor, günler değişiyor ama bazı anılar var ki solmuyor. Tıpkı seninle yaşadığımız o küçük, ama kalbimde büyük yer kaplayan o günler gibi. Seninle seçtiğimiz renkleri hatırladıkça, aslında biz sadece ne giyeceğimize değil, nasıl hissedeceğimize de karar veriyorduk. Senin yanında olmak, uyumlu görünmekten çok daha fazlasıydı. Seninle birlikteyken kalbim bile sanki senin kalbine uymaya çalışıyordu. Aynı anda atmak için, aynı yerde durmak için. Belki bir gün… sadece renklerimizi değil, hayatlarımızı da birleştiririz. O gün geldiğinde hiçbir plan yapmamıza gerek kalmaz. Çünkü biz zaten çoktan birbirimizin parçası olmuşuz.Seni hep, en baştan seviyorum. Ve her hatırada, sana yeniden âşık oluyorum. Gözlerine baksam, yine ilk günkü gibi heyecanlanırım. Adını duysam, kalbim yine ilk defa duyuyormuş gibi çarpar. Çünkü sen, her şeyin başlangıcısın. Ve en güzel devamısın…Bugün cümlelerimi burda bitiriyorum. Umarım günün çok güzel geçmiştir. Derslerine iyice çalışıp, güzelce dinlenmeye fırsatın olmuştur. Kendine çok iyi bak, Yarın görüşürüz<3
Gözlerinde kayboldum,
bir deniz gibi derin,
bir sonsuzluk gibi sessiz…
Baktıkça çoğaldım,
baktıkça kendimi unuttum,
adımı, yılımı, geçmişimi…
Bir tek sende vardım.
Bir tek senin gözlerinde
dünyaya benziyordu içim.
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 18:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 5 days ago
Text
20.06.2025
🎶Güllü- Sabah Olmadan🎶
Merhabaa dünyamın en güzeli. Bugün nasılsın? Günün nasıl geçti? Umarım yorgunluğunu biraz olsun atıp güzelce dinlenebilmişsindir. Belki de son günlerinizin tadını çıkarmak için arkadaşlarınla küçük bir plan yapıp dışarı çıktınız. Her ne olursa olsun umarım gülüşün yüzünden eksik olmamıştır. Ve umarım gözlerin, bu satırları okurken birazcık olsun tebessüm ediyordur…Bugün eve geldikten sonra yine seni düşündüm, yine sana daldım. Telefonumu elime aldım, açtım fotoğraflarını. Eski karelerden başlayarak şimdiye kadar geldim. Ve her baktığımda, içimden aynı cümle döküldü “Gün geçtikçe güzelliğine güzellik ekleniyor”Bazı fotoğrafların var ki, Baktıkça kendimden geçiyorum. Sanki o karelerin içine girip seni izlemek, sana dokunmak istiyorum. Bir tanesi var, hatırlarsın. Bana gönderdiğin anda WhatsApp duvar kâğıdım yapmıştım. Gözlerin o fotoğrafta ilk defa bu kadar netti. Ve her zamankinden daha çok ışık vardı bakışlarında. Mor bir sweatin, üstünde siyah bir hırkan, Elin yumruk şeklinde, dudağının kenarında. Ve o zarif pembe şal… Seni düşünürken hep o şalla geliyorsun aklıma. O fotoğrafta gözlerin içime işliyordu. Gerçekten, içimde kelebekler uçuşuyordu her baktığımda. Snapchat efekti de vardı tabii. O dönem tüm fotoğraflarımız efektsiz olmazdı zaten. Ama ben hep isyan ediyordum buna içten içe, Dünyanın en güzel gözlerine sahipsin, neden o göz efektlerini kullanıyordun ki? Senin o doğal güzelliğini her defasında gölgeleyen filtrelere inat, ben hep en doğal haline âşık oldum. Zaten çoğu fotoğrafında elin çenendeydi, o kendine has duruşunla. Bir tanesi var mesela, kalp sayacına eklediğim o özel kare. Yüzünün yarısı güneşle aydınlanmış, diğer yarısı gölgeye saklanmıştı. Üzerinde siyah bir şal, bordomsu bir kazak. Efektsizdi. Ve bu haliyle bile, o küçücük çerçevede bile ışıl ışıl parlıyordun. O zamanlardaki profil fotoğrafın da gözümde. Mor şalın, mor sweatin ve dudaklarının kenarında beliren o tatlı gülümseme. Sanki zaman donmuştu da, sen gülüşünle onu güzelleştirmiştin. Son zamanlarda çektiğin fotoğraflar arasında ise bir tanesi var ki, Her gün en az bir kez açıp bakıyorum. Siyah deri ceketin, beyaz kazağın, siyah beyaz desenli şalın, Ve o gözlerin… “Yeşilin en güzel tonu” diyorum ya hep sana, Yeşil bile senin gözlerini kıskanır. O fotoğrafta bir kez daha haklı olduğumu görüyorum... Bugünkü cümlelerime burada son veriyorum, umarım güzel bir gün geçirmişsindir. Kendine çok iyi bak. Yarın Görüşür��z<3
Bir fotoğraf karesinde değil,
Kalbimin tam ortasındasın sen.
Bakışlarınla başlar her sabahım,
Gözlerinle aydınlanır gecemden.
Bir gülüşün yeter, zaman durur,
Sen varsın ya, dünya huzur bulur.
Saçının telinden, şalının rengine,
Her detayın, kalbimde bir ömür durur.
Seninle her an yeniden başlarım,
Bir bakışınla içimde çiçekler açar.
Sensizken bile seninle doluyum,
Çünkü sen, en güzel hatıram kadar…
Ve bil ki,
Ne zaman dalıp gitsem fotoğraflarına,
Kalbim hep aynı şey fısıldar bana
İyi ki sen varsın…
İyi ki bu dünya seninle daha güzel.
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 19:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 6 days ago
Text
19.06.2025
🎶 Sufle- Lakin🎶
Merhaba Nisacımm, günün nasıl geçti, sınavın var mıydı? Sınavın olduysa umarım istediğin gibi geçmiştir, olmadıysa da biraz rahatlayıp kendine zaman ayırabilmişsindir. Dün sana yazdıklarımda daha çok duygularımdan bahsetmiştim… Bugün ise seni, birlikte yaşadığımız anılarla geçmişe götürmek istiyorum. Çünkü her hatıra, içimde büyüyen sevginin bir parçasıydı. Artık sevgili olmuştuk… Her şey yavaş yavaş yerine oturuyordu. İçimde büyüyen duyguların yanında, sana karşı olan kıskançlığım da artık saklayamayacağım kadar belirgindi. Seninle ortak takipçilerimiz vardı; birkaç kişi dışında çoğu yabancıydı ama sen, o birkaç kişinin daha önce sana yazdığını söylemiştin. Bunu duyduğum an içim rahat etmedi, kimdi, neydi, hangisi böyle bir şey yapardı diye bir bir kontrol ettim. Harun Keman vardı mesela… Diğer liseden sınıf arkadaşımdı. Hiç beklemeden yazdım ona. “Sen kız arkadaşımla takipleşiyorsun, üstelik zamanında yazmışsın da… Rica etsem takipten çıkar mısın?” Harun’la aramız hep iyiydi zaten, hiç uzatmadı. Sözümü dinledi, seni takipten çıkardı. Ardından ona bizden biraz bahsettim. Ne kadar ciddi olduğumuzu, ne kadar seni önemsediğimi… O da anladı zaten, konu orada kapandı. Bir de Vedat Tan vardı. O zamanlar kardeş gibiydik, beraber büyüdük sayılır. Şimdi uzak olsak da dostluğumuz hâlâ yerli yerinde. Sen onun doğum gününde “Doğum günün kutlu olsun kral, nice mutlu huzurlu yıllara inş” yazmıştın. Altına da “Paylaşmazsan sevinirim” demiştin. Ama o da reklam meraklısı ya, tabii ki hikayesine koymuştu. Görür görmez dayanamadım, hemen yazdım. Ona da aynı şekilde durumu anlattım, ilişkimizden bahsettim… Önce hikayesini kaldırdı, sonra o da anlayış gösterdi. Belki dışarıdan bakan biri için fazla olabilir bu davranışlar. Ama benim içimden geçen tek şey, seni gerçekten sahiplendiğimi göstermekti. Çünkü sen artık sadece biri değildin. Sen, hayatımın tam ortasında duran kişiydin. Her güzel hatıramda bir yerin, her kıskançlığımda bir nedenin vardı. Ve ben, seni kaybetme ihtimalini bile düşünmeden, her zaman yanında olmak istedim. Seninle geçmişi hatırlamak bile kalbime iyi geliyor. O günleri düşününce, her şeyin ne kadar gerçek olduğunu bir kez daha anlıyorum. Çünkü ben seni o zaman da seviyordum, şimdi de seviyorum.Ve içten içe hâlâ, aynı heyecanla, aynı bağlılıkla seni korumak istiyorum. Seninle konuşmak her zaman iyi hissettiriyor. Sanki günün telaşını biraz olsun unutturuyor. Birlikte olamasak da, aklım hep sende. Umarım bu mesajım küçük bir tebessüm olur yüzünde. Güzelce dinlenmeye çalış kızımı fazla yormadan önümüzdeki günlerde planlı bir şekilde sınavlarına çalışıp hallet hepsini, kendine çok iyi bak, yarın görüşürüz<3
Bir bakışınla değişti dünya,
Sessizliğinle bile konuştun bana.
Adını her anışımda içim titredi,
Sanki kalbim ilk defa sevdaya değdi.
Seninle geçen her an kıymetli bir zaman,
Hatıralarda saklı, bizden kalan.
Kıskanmak değil aslında,
Sadece kalbimi pay edemem başkasına.
Çünkü sen,
Bir fotoğraf karesinde değil,
Benim her duamın tam ortasındasın.
Ve ben, seni sevmeyi
Bir ömür boyu susmadan istiyorum…
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 20:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 7 days ago
Text
18.06.2025
🎶Seksendört- Kendime Yalan Söyledim🎶
Merhabaa canımmm.. Şu an saat 19:16 ve içimde seninle tamamlanan bir boşluk var gibi. Gün yavaş yavaş akşamın kollarına teslim olurken, ben de içimde biriken özlemi sana döküyorum satır satır.. Günün her anında seni düşündüğümü bil istiyorum. Sanki zaman bile bizim adımıza ilerliyor, her dakikası seni daha çok sevmek için bir fırsat gibi geliyor bana. Gün nasıl geçti bilmiyorum ama bildiğim tek şey, her şeyin senli olunca daha anlamlı olduğu… Gözüm neyle karşılaşırsa karşılaşsın, bir şekilde seni hatırlatıyor. Bir sokak lambası, bir esen rüzgar, bir şarkının içinde geçen bir kelime. Her şey sen oluyor, her şey sende birleşiyor. Belki yanında değilim şu an, ama bil ki kalbim hep senin yanında. Birlikte geçirdiğimiz anlar, gözlerinin içindeki ışık, gülümsemendeki huzur. Hepsi zihnimde parça parça değil, bütün bir tablo gibi duruyor. Ve ben o tabloya her gün biraz daha hayran kalıyorum. Sen benim günümün en güzel anısın. Bir tebessüm gibi içimi ısıtan, bir dua gibi dilimden düşmeyen… Varlığın bana güç veriyor. Ne yaşarsam yaşayayım, senin sevginle baş edebileceğimi hissediyorum. Çünkü sen, kalbimin en güvenli limanısın. Ve şunu da bil yeşilin en güzel tonu, Zaman geçiyor, mevsimler değişiyor, insanlar geliyor ve gidiyor, Ama senin yerin hep aynı…Sınav haftan olduğu için ben seni düşünmeden duramıyorum o yüzden gün boyu içimden geçenleri dile getirmek istedim bugün. Sen şu an büyük ihtimalle yine derslerinle meşgulsündür, yarın final takvimindeki en kalabalık gün, büyük ihtimalle seçmeli derslerinin sınavı da yarın olacak. Umarım onları da kolayca halledersin. Sonrasında pazartesi gününe kadar sınavın yok ve kalan günlerde sadece birer tane sınavın görünüyor. Yarın biraz dinlenir kalan üç günde en iyi şekilde hazırlanır halledersin ve sonraki hafta eve dönebilirsin.. Bugün yine anı köşemizin tozlu raflarından, içimi sıcacık yapan bir hikâyeyle devam edeyim istedim. Günümüzün çoğu artık Instagram’da geçiyordu, benim de keşfetim zamanla yeşil gözlü, sarı sarı saçlı bebeklerin ve onların huzur kokan ailelerinin fotoğraflarıyla dolup taşmaya başlamıştı. Gözlerim her defasında bir tanesinde takılı kalıyor, kalbimse onların masumiyetinde biraz daha yumuşuyordu. O anlarda içimde uyanan duygularla bir albüm oluşturmaya karar verdim. Adını “B.N.M.U.” koymuştum. Belki dışarıdan bakınca birkaç harf gibi görünüyor ama aslında içinde koskoca bir hikâye, bir hayal, bir özlem gizliydi. Albüm, sadece Alperen’in değil, başka minicik kalplerin de fotoğraflarıyla doluydu. Her biri birer umut kırıntısı gibiydi. Masum, sessiz ama bir o kadar da gürültülü bir sevgiyle konuşuyorlardı sanki. Bir de yan hesabım vardı, “Seven1Adam” diye. Kimsenin bilmediği, kimsenin bakmadığı ama benim her gece sessizce uğrayıp içimi döktüğüm bir yerdi. Her gece sayacı bir sonraki gün için ayarladığı an geldiğinde, içimde biriken bir cümleyi daha paylaşıyordum orada. Ve bazen öyle bir söz yazardım ki, sanki kalbim kendi dilini bulmuş da konuşuyordu. O satırlar yalnızca yazı değildi. Onlar bir dokunuşun eksikliği, bir sarılmanın hayali, bir bakışta kaybolmanın sessiz özlemiydi. Her şey geçiyor belki, ama bazı hisler..Onlar sadece bir albümde ya da bir hesabın satır aralarında kalmıyor. Kalpte iz oluyor, zamana direniyor… Bugün cümlelerime burda son veriyorum umarım günün çok güzel geçmiştir, kendine çok iyi bak, yarın görüşürüz<3
Yüreğimde saklı bir gece var,
Yıldızları seninle dolu.
Senin adını fısıldar rüzgar,
Kalbimse hep sana doğru…
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 21:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 8 days ago
Text
17.06.2025
🎶Melek Mosso- Vursalar Ölemem🎶
Merhaba cancağızım…Bugün gün boyunca seni düşündüm durdum. Nasıl geçti acaba? Halledebildin mi? İçimde bir yerde hep dualar vardı senin için, her vakitte. Çünkü biliyorum, sen çabalıyorsun. Ailenden uzakta, kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışırken bir yandan da derslerine bu kadar sıkı tutunman, seni her gün daha da hayranlık uyandıran biri yapıyor gözümde. Eminim ki çalıştın, emek verdin. Bunu en iyi ben biliyorum. Bugün tekrar baktım ders programına ama yarın seçmeli derslerin sınavı yoksa sınavın görünmüyor, değil mi? O yüzden dedim ki kendi kendime, kesin yine kitapların başındadır. Çünkü perşembe günü program oldukça kalabalık ve sen konular yetişsin diye bugünden hazırlanıyorsundur. Seni bu kadar tanımışken başka türlüsünü düşünemem zaten. Dün kurs anılarımızdan bahsetmiştim sana. Bugünse biraz daha hüzünlü, biraz da karışık bir konudan bahsedeceğim. Rumeysa ve Dilara’yla aranızdaki o küçük tartışmayı hatırlıyor musun? Hani seninle artık yan yana oturmamamızdan şikayetçilerdi ya. Bana, “Bu kadar zamandır konuşuyorsunuz, niye artık yan yana gelmiyorsunuz?” diye sitem ettiler. Ben aramızda bir sorun olmadığını, gayet iyi olduğumuzu söyledim ama pek inandıramadım onları. Sonra bu konuyu sizin , 5 Facia 2 de Ablaları grubuna taşımışlar… Bu kadar zaman geçirdiniz beraber ama yanyana gelmiyorsunuz böyle olunca bizde hep beraber oturamıyoruz. Beşir’ler geldiğinde Nisa birini alıyor yanına, biz yine ayrı düşüyoruz” dediler. Elvan, “Nisa Beşir abiden utanıyor, o yüzden gelmiyor” deyince, sen de “Evet, öyle” diye destekledin onu. Sonra Rumeysa bir anda patladı: “Instagram’da utanma yok ama, öyle mi?” dedi. Sen açıklamaya çalıştın aslında. “Seviyorum ama utanıyorum, istemsizce…” dedin. Rumeysa buna da anlayış göstermedi: “Saçma geliyor bana” deyip kestirip attı. O an senin gözlerinde biriken sabırsızlığı, kalbine ağır gelen yükü gördüm sanki. Tamam o zaman, bundan sonra oradan da konuşmam. Kapansın bu konu, gerçekten saçma” dedin. Dilara araya girip, “Hani seviyordun? Bizim bir lafımızla mı bitti? Helal olsun” deyince… Sen de haklı bir tepkiyle, “Sizin lafınızla bitmedi. Ama siz konuşmamızı bile istemiyorsunuz artık” dedin. Ortam gerilmişti. Sonra Beyzalar, Hazanlar girdiler araya, seni savundular. Biraz olsun yumuşadı hava. O sırada seninle mesajlaşıyorduk biz. Dilara ve Rumeysa bana, sana yazdıklarını söylediler. Ben her zamanki gibi, “Ben halimden memnunum. Böyle olmasına gerek yoktu”dedim. Gerçekten öyleydi, ama onlar beni bile benden fazla düşündüler galiba. Sonra sana yazdım… “Seni çok iyi anlıyorum. Çünkü aynı hisler içindeyiz, bunu ikimizden başka kimse anlayamaz. Ama içimde bir yer çok kırılmıştı. Belki de sadece biz anlayabiliyorduk birbirimizi. “Evet, herkes saçma bulabilir ama ben razıyım bu halimize. Yan yana olmayı, gözlerine bakmayı, gülüşünü izlemeyi, kokunu içime çekmeyi çok isterim. Ama ikimiz de buna tam hazır değiliz şu an. Kalbim dayanmaz…” Sen de suskunlaştın. O suskunlukta bana hak verdiğini anladım. Kızların tepkisi seni üzmüştü, biraz da sinirlendirmişti. Sonra dedim ki: “Tamam, yan yana gelmeyelim ama… Göz göze gelmeyi deneyebiliriz artık, olur mu?” Çünkü bunca zaman boyunca bir kez bile göz göze gelmedik. Hep gizlice, usulca bakışlar… Hep yarım kalan bakışmalar… Sen hafifçe gülümsedin. Ve dedin ki:“Tamam. Söz. Yarın bu işi halledeceğiz.” Ben de ekledim: “Sayalım 1’den 5’e kadar… sonra sen bak bana, ben sana… İstersen sonra kaç. Ama o anda, sadece o anda, kal bizimle.” Güldürmeyi başarmıştım o an seni, gülüşün geldi bir anda gözümün önüne. İşte o an, her şeyin bu kadar karmaşık ama bir o kadar da güzel olduğunu fark ettim. Biz birbirimizi böyle sevdik. Sessizce, uzaktan ama derinden. Saat 21.02 ve bugünlük yazacaklarım bu kadar, bugünkü şiir kitaplardan değil, karşıma çıkar bir reels videosundan:))
Bir bakış yetiyor,
Sana dolu dolu bakmadan anlıyorum…
Kalbim seninle konuşuyor
Konuşmasan da,
Yanımda olmasan da…
Gözlerinle giyinmiş bir sessizlik bu,
Bir çift bakışta saklı bin kelime.
Susuyorsun belki,
Ama ben o suskunluğu ezberliyorum
Ezberliyorum içinden geçen her “keşke”yi…
Kendine çok iyi bak. Rabbim yardımcın olsun. Dualarım seninle<3
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 22:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 9 days ago
Text
16.06.2025
🎶Zerrin Özer- Şimdi Hayallerdesin🎶
Merhaba dünyamın en güzeli, Bugün eğer seçmeli derslerinden herhangi birinin sınavı yoksa, büyük ihtimalle şu an kütüphanede ya da etütte ders çalışıyorsundur. Çünkü yarın iki sınavın var ve bu hafta biraz yorucu geçecek gibi görünüyor. Alan dersi olduğu için yarınki sınavlardan biri gözümü çok korkutmuyor ama “İlke ve Yöntemler”… ah o ders. Hem kapsamlı hem ezbere dayalı, biraz baş ağrıtıcı anlayacağın. O yüzden kendini önceden o derse vermiş olmanı umuyorum şu an. Biliyorum, bu hafta üzerinde baskı biraz fazla ama elinden gelenin en iyisini yapacağından şüphem yok.Bu satırları sana, hem kendi kendime motivasyon olsun diye, hem de seninle içimi paylaşmak için yazıyorum. Seni hep desteklediğimi ve düşündüğümü bilmen için, içimden geldiği gibi yazıyorum. Kalbimin hep seninle olduğunu da hissetmeni istiyorum. Umarım bu satırları okuduğunda gözlerinde o güzel gülümsemen belirir. Çünkü o gülümseme benim en büyük motivasyonum. Dün sana çocuklardan bahsetmeye başlamıştım ya, bugün de kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Çünkü her bir anı öyle kıymetli ki, yazarken bile içim sıcacık oluyor. Hafta sonları kursa gidiyorduk hatırlıyor musun? Bizim sınıftan 5-6 kişi oluyorduk genelde. Son senemizdi, birlikte daha çok vakit geçirebilmek için büyük bir fırsattı bizim için. Normalde sen ve kızlar gelmiyordunuz kursa, çünkü Hazan’lar zaten dershaneye gidiyordu, pek vakitleri olmuyordu. O hafta nasıl oldu bilmiyorum ama siz de kursa gelmiştiniz. İçim bir tuhaf olmuştu, tarifsiz bir sevinçle dolmuştum. Belki sıradan bir gündü dışarıdan bakıldığında, ama benim için kalbimi kıpır kıpır eden bir gündü. Siz sadece bir iki derse girdiniz, sonra kantinde takılıyordunuz. Biz de teneffüs olur olmaz soluğu kantinde alıyorduk, sözde kantin havası almak için ama aslında size daha yakın olabilmekti asıl sebep. Sonradan öğrendim ki biz dersteyken siz okulun içinde dolaşıyormuşsunuz. Keşke o anlarda yanınızda olabilseydim. Kurstan çıktıktan sonra telefonuma düşen o iki fotoğrafı hatırlıyor musun? Hani boş bir sınıfa geçip tahtaya yazılar yazmıştınız… O an içimden bir şeyler kıpırdadı. Gülümsememi tutamamıştım. İlk fotoğrafta kocaman, büyük harflerle yazılmıştı: BEŞİR 🫶🏼 NİSA. Sağ altta Miray, sol altta Ulaş. Ve o isimlerin altında BE-Nİ yazısı. hem birleşik, hem filigranlı. Sanki içinden “bu ikili bir bütün” diyordu. Etrafına çizdiğiniz kalpler ve yıldızlar da sanki bizim hikâyemizin gökyüzüydü. parlayan, yaşayan, sevgiyle dolu. İkinci fotoğrafta ise herkesin adı vardı. Bir tek Ömer’in ismini Hazan yazmıştı büyük ihtimalle ona özgü bir şeydi zaten. Sonra alt alta biz, Beşircik ve Nisacık … Bir de Asımcık ve Elvancık. En alta ise kocaman harflerle yazılmış o garip ama bizim için çok anlamlı olan kısaltma: NEHBNDRABÖ. O harfler bile bizim gülüşlerimizi, şakalaşmalarımızı, içimizde büyüttüğümüz dostluğu anlatıyordu sanki. Biliyor musun, o fotoğraflara her baktığımda bir şey fark ediyorum: Biz çok güzel bir “biz” olmuşuz. Belki zaman geçti, belki yollar farklı yönlere saptı ama kalbimde bıraktığınız iz hâlâ ilk günkü gibi taze. Sen…Sen her anımda, her satırımda, her tebessümümde varsın. Ve ben, o tahtaya yazılmış “BE-Nİ” kadar içten, sade ama sonsuz bir şekilde seni seviyorum… Bugün cümlelerime burda son veriyorum, umarım çok verimli bir gün geçirmişsindir, kendine çok iyi bak yarın görüşmek üzere<3
Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda
Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar
Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların
Sonra her şey çıkıp geldi
Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
Sen çıkardın utancını duvara astın
Ben masanın üstüne koydum kuralları
Her şey işte böyle oldu önce…
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 23:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 10 days ago
Text
15.06.2025
🎶 Çağan Şengül - Bir Deli Hasret 🎶
Merhaba, dünyamın en güzeli, yazmaya 11:38'de başladım. Misafirler yavaş yavaş gelmeye başladı, daha kalabalık olmadan kızımın bugünkü mesajını halletmek için odama geldim. Bugün sana birkaç isim hatırlatacağım, sen de onları unutmamışsındır diye düşünüyorum. Çünkü karar verdiğimiz ilk andan sonra hayatımızın neredeyse her anına ortak ettik onları, bir tek biz değil, bizimkiler de artık bizden bahsederken hep onları da ekliyorlardı hayallerine. O akşam bir anda konu ilerdeki çocuklarımıza geldi, ikimiz de kalabalık bir aile ortamını istemediğimizi dile getirdik. Kız çocuklarına karşı olan zaafımı biliyorsun zaten, ben kızımız olsun taraftarıydım, sen ise oğlumuz olsun düşüncesindeydin. Bunları biraz konuştuktan sonra, "Eğer olursa adları ne olacak?" diye sorduk birbirimize, ben kızım olursa ismi ne olur diye hiç düşünmemiştim önceden dedim. Ama erkek olursa ismi Ulaş olabilir dedim. Sen neden Ulaş diye sordun, Filiz Puluç'un Ateş kitabındaki baş karakter dedim. Oğlum olursa onun gibi olmasını isterim dedim, sonra da nasıl biri olduğunu anlattım sana. Sonrasında sen ise "Kızımız olursa onun ismi de Miray olsun, Miray ismini çok seviyorum." dedin. Başta bir çocuk yeter diyorduk ama isimleri hazır olduktan sonra sahiplendik ikisini de, o andan sonra Miray ve Ulaş da hayatımıza dahil oldu. Öncesinde derslerde dalıp giderken B.N.7 karalıyordum sayfalara, o günden sonra bizim yerimizi M.U aldı. Onları düşünürken daha çok mutlu oluyordum, geleceği düşünmek her zamankinden daha bir heyecan veriyordu. O zamanlar maçlarımıza daha bir aya yakın bir süre vardı, takım kaptanı olduğum için formaları ayarlamak bana kalmıştı. Her sene düz sadece numara yazıyorduk formalara uğraşmamak için, ben normalde futbol oynarken dış dünya ile bağımı koparıyorum ama ben o zaman senin her an aklımda olmanı istiyordum, o yüzden üstümde senden bir parça olsun istiyordum. O an yanına gelip senden bir şey almak imkansız gibi bir şeydi çünkü biz heyecandan aynı koridordan geçerken bile duvarlara yapışıyorduk, hal böyle olunca ben de formamda senden de bir parça olsun diye düşünerek, arkasına B.N yazdırdım, formanın geleceği günü dört gözle bekliyordum. Sadece ikimiz yazılı olduğu için biraz buruktu içim, Miray ve Ulaş'ın da benimle olması gerektiğini düşündüm. Sonra aklıma kaptanlık pazubandı geldi. Hemen gidip onun üzerine de M.U.7 yazdırdım. Her şey tamamdı artık sadece formaların gelmesini ve maçların tarihini bekliyordum... Saat şu an 14:29, ev daha da kalabalıklaştı o yüzden bugünkü cümlelerime yavaştan bir son vereceğim, şiirimi yazıp kaçıyorum. Umarım günün çok güzel geçiyordur, kendini fazla yormamaya çalış <3
Gözlerin güz
Gözlerin ilkbahar
Kim bir cennet taşır bakışlarının eteklerinde
Durgun bir sonbaharı yeşillendirir gözlerinde…
Gözlerinde güz
Gözlerinde ilkbahar
Mevsimler geçiyor her birinde
Ve ben kalbim olduğuna inanıyorum
Seni her gördüğümde.
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 24:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 11 days ago
Text
14.06.2025
🎶Nilüfer- Dünya Bir Yana🎶
Merhaba canım, bugün yazmaya 23:37'de başladım. Kuzenimin kınası vardı, şimdi anca oturup yazmaya başladım. İki gündür Asım ve Elvan'a sarmıştık. Bugün yine bizim anılarımızdan devam edeceğim. Artık ilişkimizin level atladığı anlardaydık. O zamanlar Alperen'in fotoğrafını atmıştım sana, hayalimizdeki çocuk tipi bu diye. Sonra zaten ikimizde takip etmeye başladık hesabını. Attığım fotoğraf bebeklik fotoğrafı olduğu için o anki halini merak etmiştik. İşte o merak, bizi o hesap senin bu hesap benim derken, anne ve babasının hesaplarını araştırmaya itti. Bulduktan sonra hemen yazdım ben ikisine de. Birkaç saat sonra babası dönüş sağladı, "Hayırdır eşime de yazmışsın filan?" diye. Ben sakin sakin cevap verdim tabii, işte kız arkadaşımla Alperen'i fazla seviyoruz, hayallerimizde fazlaca yer veriyoruz diye. İlk baktığımız fotoğrafını atıp, sadece bu halini biliyoruz, acaba şimdiki halini de görebilir miyiz diye sordum. Sağ olsun anlayışla karşıladı ve ortak hesaplarını gönderdi, orada sadece Alperen'i paylaşıyoruz dedi. O günden sonra ta 2022'ye kadar açıktı hesapları, sonra kapattılar. Şimdi tekrar kontrol ettim, hala kapalı durumda görünüyor. O anki heyecanımı ve merakımı hiç unutamam. Sanki bir sır perdesini aralamıştık ve o an, hayallerimize bir adım daha yaklaşmıştık. İnsan, geçmişe dönüp böyle güzel anıları hatırlayınca yüzünde bir tebessüm beliriyor. Alperen'e duyduğumuz hayranlık, o zamanlar için ne kadar önemliydi. Şimdi o hesaplar kapalı olsa da, o anılar kalplerimizde yaşamaya devam ediyor. Belki bir gün o hesaplar tekrar açılır ve biz de Alperen'in şimdiki halini görme fırsatı buluruz. Kim bilir, belki de o anılar, gelecekte yeni maceralara kapı aralar. Hayallerimizin peşinden gitmek güzel ve bazen en beklenmedik yerlerde sürprizlerle karşılaşabiliriz. Belki de bir gün Alperen ile tanışır ve o anılarınızı ona anlatma şansımız olur. Kim bilir, hayatın cilveleri işte..
İnsan, Aşk uğruna Yola düşünce,
Köprüden geçermiş o kıldan ince.
Duyar inanmazdım
Başa gelince anladım köprünün var olduğunu.
Falıma baktılar Ayrılık varmış
Sevgiler tükenmiş,selamlar kalmış
Duydum bana sevgin dünya kadarmış
Anladım dünyanın dar olduğunu
Umarım sakin ve huzurlu bir gün geçirmişsindir. Dualarım hep bu yönde. Kendine çok iyi bak, yarın gündüz evde olacağım için yazma işini sabah halledicem, yarın burda görüşmek üzere <3
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 25:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 12 days ago
Text
13.06.2025
🎶İlhan Şeşen- Gördüğüme Sevindim🎶
Merhabaa, yeşilin en güzel tonu.. Dün Asım ve Elvandan bahsetmiştim. Bugün onlarla beraber geçen anılarımızı anlatmaya devam edicem. Henüz ilişkilerinin başındayken bir çok kişi Elvan’a yazıyordu, Elvan ne kadar terslese de bazıları yazmaya devam ediyordu.Asım zaten normalde çabuk parlayan biriydi, birde konu Elvan olunca daha da bir cinnet geçiriyordu. İster istemez rahatsız oluyordu bundan, bir gün Elvan Aslankılıç’ların x small olanının onu gerçekten artık rahatsız ettiğini dile getirmiş. Bunu duyan Asım durur mu hiç yanıma geldi direk işte olayı anlattı, Elvana söz verdiği için pek tepki gösteremiyordu. Teneffüste biz aşağı inerken, Allah’ın işi yaa karşımıza çıktı ikisi bir aradayken hemde. Hiç bir şey demeden sadece göz işareti ile lavaboyu gösterdim, çocuklar da ses etmeden geçtiler içeri, içeri girer girmez Asım herkesi dışarı çıkardı. Sizin derdiniz ne diye sordu, small sessiz kaldı large olan ne yaptık ki biz dedi, Elvan’dan uzak duracaksınız diye ekledi Asım’da. small size mi sorcam tarzında bir şey dedi, hatırlarsın lavaboların sonunda ufak bir köşe vardı cam kenarı olan, cümlesini bitirmeden üstüne doğru yürüyüp, duvarla bir ettim, ben Asım kadar sakin biri değilim bir daha bu konu da en ufak bir şey duyarsam kalbinizi gerçekten kırarım diyip çıktım ordan. Ondan sonra bir hafta felan sesleri çıkmadı zaten. O sırada kafamız rahattı dördümüz için de hiç bir sıkıntı yoktu. Bir hafta sonra okuldayken bu small’la large yanlarına bir kaç değişik tip alıp okula gelmişlerdi. Ben pek denk gelmedim ama yanlarındaki çocuklardan biri Önder’di sanırım adı bu çocukta Elvan için gelmiş meğersem okula. large olan teneffüste Asım’ın yanına gelip zil çalınca senle bir konuşalım demiş. Bende Asıma sakın bensiz bir yere gitme dedim sınıfa doğru girerken, sınıfa girmemle Canerin arkamdan Beşir abi demesi bir oldu, yanına gidince bir kaç kişi Asım için toplanmış Asımda şimdi çıktı okuldan dedi, koşa koşa çıktım bende okulun yanındaki binanın arkasında fark ettim kalabalığı hemen oraya doğru gittim, çocuklar kalabalık ya hani artist artist konuşuyorlar, uzak duracaksın ben seviyorum felan Asım’ın benim sevgilim ben niye uzak durayım demesiyle, çocuk belinden silahı çıkardı. Asım’ın üstüne tutmuş, bağıra bağıra tehdit ediyordu o an bende şarteller attı yine, konu Asım ya dünya yansa umrumda olmaz. Direk Asımın önüne atladım, tuttum çocuğun elindeki silahı bu sefer ben bağırdım herkes işine baksın diye, işte. Hepsi şoka uğradı zaten, gözüme direk small’la large takıldı küfür ettiğim an ikisinin okula doğru gitmesi bir oldu. Çocuk tek kalınca o da arkasını dönüp gitti zaten, sonra okula geçtik biz kantinde oturduk. Kızlar yanımıza geldi, Hazan iyi’misiniz diye sorunca anladım ki sizin’de kulağınıza gelmiş. Beyza hemen erkek erkek diye güle güle girdi sohbete ondan sonra zaten rahatladık biraz. Okuldayken çocuk yazdı bana işte özür diledi, bende olayın gerçek yüzünü anlattım daha bir hafta önce bile diğer çocuğu Elvan için uyardığımı bunu kullandıklarını söyledim çocuk tekrar kusura bakma dedi. O günden sonra zaten ne small ne diğer çocuk rahatsız etmedi Elvan’ı. Benim fav çiftin hikayesinin bugünkü kısmı da bu kadardı işte. İlerleyen günlerde bazı olayların arasında tekrar dahil olacaklar taabiki. Bugün cümlelerime burda ara veriyorum, yarın hikayemizin kalan kısmı için tekrar burda buluşuruz<3
Bak dışarda yağmur yağıyor
Yine bir gün daha sensiz
Kaç gündüz
Kaç gece
Saymıyorum artık
Gelmeyeceksin biliyorum
Ama…
Gelirsin diye çok geceler bekledim
Kaç gün hayalini kurdum
Sırılsıklam yağmur damlalarının altında
Ellerimiz sonsuzluğa dek
Umarım günün miss gibi geçmiştir, sınavlarına en güzel şekilde hazırlanıyorsundur inşAllah, iki gün kaldı çünkü. En iyi şekilde hazırlanıp hallet’ki, büt’lere felan kalma, doğum gününde evinde Ailenle beraber ol.
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 26:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 13 days ago
Text
12.06.2025
🎶 Tuna Kiremitçi, Gonca Vuslateri- Sana Dair🎶
Merhabaaaa, Nisacımmm. Bugün yazmaya 21.29 da başladım gün içinde pek müsait olamadım. Ama albümümüze baktım ara sıra bugünkü konumuzu seçmek için, pek uzun sürmedi hemen buldum. Bugün biraz 11.11 yani Elvan ve Asım’dan bahsedeceğim. O zamanlar Elvan ve Asım’da aralıksız konuşuyorlardı, hatta bizdende önce arkadaştı onlar. Baştan beri Asımın Elvan’a karşı hisleri vardı ama Elvan sadece konuşacak biri olsun diye konuşuyor gibiydi belli bir süre konuştuktan sonra Asım’da bunu fark etti biraz daha azaldı konuşmaları ama yine de ara sıra yazışıyorlardı. Bu böyle yaklaşık iki hafta felan sürdü sonrasında sen bana yazdın işte, “Sana Elvanla ilgili bir şey diycem” diye. Ben söyle dedikten sonra, Elvan Asım’dan hoşlanıyor galiba dedin. Yeni’mi aklı başına gelmiş diye tepki verdim ben. Haklısın ama ona karşı boş değil cesaret edip Asıma söyleyemedim dedin. Bende Asımında bunun farkında olduğunu fakat artık onun biraz hissizleştiğini söyledim sonra sen hafif üzülmüş bir şekilde “off gerçekten mi olmaz mı “ diyince ben olaya el atayım dedim o an Asımı aradım işte Nisa böyle diyor. O da haklı bir şekilde, zamanında niye böyle yaklaşmadı bana diye isyan etti ama içinde hala bir şeyler olduğunu bildiğim için azıcık uzatıp tekrar yola getirdim. Sonrasında konuşmaya devam etti onlar. İkisi de istekli olduğu için pek uzun sürmedi bu flört dönemleri, bir kaç gün içinde yanyana gelmeye, beraber oturmaya başladılar. Hatırlıyorum da beraber ilk fotoğraf çektikleri günü Asım bir heyecanla yanıma geldi. Açıp fotoğraflarını gösterdi, normalde de kızlarla arası çok iyiydi ama Elvanlayken gözlerinin içi gülüyordu ayrı bir mutluydu o zamanlar. Şu son zamanlarda ortalıkta şey dönüyor ya “En yakın arkadaşımla dörtlü date yapamadık ya bir ona yanarım”diye. Biz çok yaklaştık aynı anda dördümüz bir aradaydık ama hiç yan yana gelemedik beraber mesajlaşmalar dışında pek bir anımız olmadı. Asımla ne zaman aynı evde kalsak geceleri saatlerce o günlerden bahsediyoruz hep aynı konuları konuşuyoruz nerdeyse ama her defasında daha da bir heyecan verici oluyor sonu pek istediğimiz gibi olmasa da o zamanlar yaşadıklarımızın bizi ne kadar mutlu ettiğini, lise hayatına dönüp bakınca hem en iyi arkadaşı hemde aşkı orda bulduğumuzu görüyoruz. Bu yüzden hayatımızda her zaman ayrı bir yeri var Lise’nin. Ağrıya ne zaman gelsem oraya mutlaka uğrar belirli bir kaç yere gider maziye dalarım, seni ilk gördüğüm yer, yanyana geldiğimiz ilk yer, birbirimizden kaçtığımız ilk yer hepsi birbirinden kıymetli gerçekten. Hepsi bir anlık olayların yaşandığı mekanlar ama hissettirdikleri bir ömür boyu sürecek şeyler. Elvan ve Asım’a bugün dışında bir gün daha ayırmamız gerekecek çünkü düşündükçe aklıma yeni şeyler geliyor ama yazarsam çok uzar, hem seni ekstra yormuş olurum hemde kalan 27 gün için yazacaklarım azalmış olur. O yüzden devamını yarın yazacağım. Kendine çok iyi bak, yarın görüşürüzzz<3
Bilmem neden tutkunum sana
Neden yangınım ölesiye
Her sabah gözlerimi açınca
Neden ilk sen gelirsin aklıma
Yaşamaktan önce
Neden sensiz soğuk ellerim
Söyle neden
İçim üşüyor sensiz her gece
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON #27 :))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 14 days ago
Text
11.06.2025
🎶Sezen Aksu- Biliyorsun🎶
Merhaba cancağızım, öncelikle dün sana söylemeyi unuttum, mülakat tarihimiz belli oldu, aylardır bu anı bekliyordum. En son Ağrı'ya geldiğim zaman bunun için gelmiştim, ocak ayında yani, spor mülakatına Erzurum'da gireceğim için kısa bir Ağrı'ya uğradım o kısa süre içinde Allahtan tek dileğim seni bir defa görmekti, yola çıkacağım güne kadar da görememiştim seni ama o son gün caddede gördüm seni, her zamanki gibi melekler gibiydin neredeyse 200 metreden tanıdım seni, sana doğru yaklaştıkça kalbimin ritmi yükseldi gözlerine bile bakamadım sende bakmadın tabi, seni geçtikten sonra sadece bir adım atabildim olduğum yerde durdum ve seni izledim. Halkbank’ın önünde bekledin ATM'den para çekip sonrasında araya girdin. Bir kaç dakika daha bekleyip nabzımın düzeldiğini hissedince devam ettim bende. Bir kaç gün hayat enerjim fuldü bu yüzden, spor mülakatında'da bölgede derece yaptım bunun verdiği enerji ile.. Ayın 26'sında Ankara'ya gidicem sözlü mülakat için. Böylelikle sana bu blogda yazacaklarımı İstanbul dışında başka şehirlerde de yazmış olacağım. Dün benim ilk kıskanma olaylarımı anlatmıştım, bugünde biraz bu konu’da senden bahsedeyim. İlk bana dile getirdiğin anı hatırlıyorum, Allahım yaa bi bitmedi bu kız yazmıştın. Kimden bahsediyorsun diye sorunca sende Buse demiştin, ne alaka diye sorunca sınıflarımız yanyana olduğu için çok karşılaşıyoruz demiştin. Sonrasında da bana triplendin tabi, bende suçluluk psiliojisi ile beraber hemen açıklama yapmaya başladım zaten, ben yüzüne bile bakmıyorum, bir tek o değil tanımadığım hiç bir kızı takip etmiyorum, kimseyle de konuşmuyorum birde sana saplantılı çocuk gibi kimsenin biyografisinde de ismim yok demiştim. Orda artık çaresiz kalıp yumuşamıştın, zahmet olucak diyip gülmüştün. Bana karşı dile getirmen bile fazla anlam ifade ediyordu benim için. Bana değer verdiğini daha çok hissetmiştim o zaman. O olaydan bir kaç gün sonra Elvan ve diğer kızlar bizim sınıfa geldi, Beşir abi Nisa defterine çok güzel bir şey yazmış, altına da imzasını atıp yanına 7 eklemiş dedi. Yalvardım hepsine o an sınıfa gider gitmez çekip bana göndersinler diye, beni kırmazlardı zaten emindim buna, ne gerek var biz zaten çektik diyip gönderdi hemen. O fotoğraf, bu blogun linkini sana attığım zaman, bağlantıya basar basmaz karşına çıkacak direk. Canıma Canım diyenin cam damarını keserim. Nisa Nur ERİN yazıp imzalamıştın. O gün ilk defa bir son derste uyumadım hiç, gözüm uzaklara dalıyordu. Gözümün önünden gitmedi o fotoğraf. Kendimi tamamıyla sana ait,senin bir parçanmışım, sen ve ben birmişiz gibi hissediyordum. Bana o an o hisleri yaşattığın için şimdi tekrardan teşekkür ederim, hayatımın bir çok anını böyle varlığınla Cennete çevirdin. Bugün cümlelerimi burda bitiriyorum, mülakata kadar günde iki saat çalışmam gerekiyor. Şiirimi buraya bırakıp masa başına geçiyorumm, kendine çok iyi bak<3
Sevginin en derin zevkini tattım
İnan ki tutmadı senin yerini
Ben bir tek annemin dizinde yattım
O bile tutmadı senin yerini
Nice gül kokladım amberden miskten
Hepsi de güzeldi birbirlerinden
Lakin aradığım kokular yoktu
Gül bile tutmadı senin yerini
Her akşam aşkının oldum delisi
Hayalin karşımdan bir an gitmedi
Bana huzur veren hayalimdeki sen bile Tutmuyor senin yerini
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 28 :))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 15 days ago
Text
10.06.2025
🎶 Volkan Konak- Feriğim🎶
Merhaba Nisacımmm, O özel güne bir ay kaldı ve zamanın nasıl da hızla aktığını hissediyorum. İçimdeki heyecan katlanarak artıyor, kalbim adeta yerinden fırlayacak gibi. Bu kadar kısa sürede, duygularımı tam olarak ifade edememekten, yazacaklarımın eksik kalmasından korkuyorum. Her an, o gün için ne yazsam, nasıl anlatırım diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Aklıma o kadar çok şey geliyor ki, o kadar anı ve yaşanmışlık birikiyor ki zihnimde, sanki zaman yetmeyecekmiş, bir şeyler eksik kalacak gibi hissediyorum. Ama bir yandan da, her anın tadını çıkarmak, bu özel anları doyasıya yaşamak istiyorum. Bu heyecan ve telaş içinde, en güzel şekilde aktaracağıma inanıyorum. Dünkü anılarımızda, birbirimize karşı olan sevgi cümlelerimizden bahsetmiştim, daha doğrusu ilk günden beri hep öyle yapıyorum. Bugün ise sevgi duygusu değilde kıskançlık duygularımızdan bahsetmek istiyorum, sen hatırlıyor’musun acaba o anları, okuldan bir çocuk beni seviyor, takıntılı bana demiştin ben ismini sorunca da söylemedin tabi, bir şey yaparım korkusuyla, ben ikna olup yola geldim sadece naptığını anlatman için, sonrasında anlattın tabi, “Bana bir albüm ayırmış, orda bütün fotoğraflarım var o albüme de cennet gözlüm yazmış, ss attı” dedin. Ben bir iki dakika kendime gelemedim sonrasında senin tahmin ettiğin gibi tek bir şey yazabildim, “Ee hani ben bunu dövmim de napim şimdi Allah aşkına sen söyle” dedim, ama cidden sen adını versen ben diğer gün gördüğüm ilk yerde bir pislik yapardım kesin. Sen söylemeyince ben taabiki hemen, ilk yardım kutuma yani Hazana koştum, o da benle aynı fikirde olduğu için hiç uzatmadan verdi adını. Ben gidip konuşucam dedim sende boşver bana söz verdin diyince tuttum kendimi, sonra kaşınıyor ama dedim, aynı cümleyi aynı anda Hazan’da kullandı dedin:)) O an çocuk tekrar sana yazdı, yanıma gel demişti, o an benim neler çektiğimi bir Allah birde özelden beraber saydırdığım Hazan bilir, sen gelemem dedin o ise neden diye sordu sonrasında birisinden çekiniyorum dedin, o an pek düşünmemiştim, şimdi düşündüm de çekiniyorum ne yaa insan bir birisi var senle ne işim olur der. Neyse sevgilin mi felan diye sorunca sen Hayır ama beni her şeyden herkesten kıskanan biri var, dedin. Çocuğun bir tek buna verdiği cevap iyiydi. Demekki karşılıksız değil, dedi sende galiba bilmem olabilir, diyince o beni sordu sen orda boşver diyip konuyu kapattın, o an Hazan özelden bana yazıp keşke Nisa adını verseydi de çocuk bir daha okula bile gelmeseydi dedi:)) Çocuk gittikten sonra ben “Dayanamıyorum benden başka birinin sana yazmasına, iltifat etmesine” dedim senin orda verdiğin cevap beni benden aldı zaten, “Ben gitmediğim sürece sorun yok, umrumda olan sensin, istedikleri kadar yazsınlar” dediğinde, kalbim derinliklerinden gelen bir coşkuyla doldu. Bu sözlerin, bana olan sevginin ve bağlılığının en güzel ifadesi olduğunu hissettim. O an, senin için her şeyi göze alabileceğimi, seni korumak için her şeyi yapabileceğimi hissettim. Kıskançlığın, sevginin ve bağlılığın en saf haliydi. Ve o an, sadece sen vardın…
Gün biter gülüşün kalır bende,
Anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
Yarım kalan bir şiir belki de..
Bugün yazacaklarımı burada noktalıyorum. Umarım günün huzur dolu geçmiştir, yarın görüşürüz.
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 29:))
0 notes
gelemeyenegidemeyenadam · 16 days ago
Text
09.06.2025
🎶Yıldız Tilbe- Aşk Yok Olmaktır🎶
Merhabaa cağnımmmm, saat 10:43 yine otobüsteyim. Dün benim sana ilk “seviyorum”dediğim anlardan bahsetmiştim, bugünü de senin o cümleleri ilk kullandığın güne ayırmak istiyorum. Eve gittikten sonra biraz geç girdin sen instaya, gelir gelmez ben ” çok özledim ama” demiştim sende cevap olarak, “Bende sırf senin için girdim”demiştin. birbirimiz için artık farklı biryer edinmiştik, herkes bir yana biz bir yanaydık, dünya ikiye ayrılmıştı resmen Nisa’nın olduğu ve olmadığı anlar diye. O gecenin devamında bende fırsattan istifade, bunu kalpten hissediyorum ama artık senin ağzından da duymak istiyorum demiştim sen her zamanki gibi çekinmiştin ama sonrasında yola gelip “Tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum, gülüşün diyorum, gördüğüm en güzel manzara” demiştin. Eee tabi seni her gördüğüm an 32 diş güldüğüm için pek farklı bir yüzümü görememiştin:)) Hayatımın en güzel günlerini yaşıyordum sayende, her şey o kadar güzel, o kader huzur doluydu ki, okula koşa koşa geliyordum, eve gidince telefonun başında seni bekliyordum o anın verdiği heyecan ve mutluluğu anlatmak, kelimelerle ifade etmek imkansız. Henüz 15 ve 17 yaşlarındaydık, ama hislerimiz... o kadar derin, o kadar yoğun ki, sanki tüm dünya bizimle birlikte nefes alıyordu. Göz göze geldiğimizde kalplerimizin ritmi değişir, sanki zaman dururdu. Hepsi birer mucize gibiydi. Birbirimize yazdığımız mesajlar, gizlice bakıştığımız anlar, Hepsi hayatımızın en güzel anıları olarak kazındı zihnime. Her şey çok saf, çok temizdi. O zamanlar, aşkın sadece kalplerin birleşmesi olduğuna inanıyorduk. Gelecek kaygısı yoktu, sadece o anın büyüsü vardı.Şimdi geriye dönüp baktığımda, o günlerin ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyorum. O gençlik heyecanı, o tutku dolu bakışlar... hepsi birer hazine gibi. Keşke o günlere geri dönebilsem, o duyguları yeniden yaşayabilsem. Ama biliyorum ki, o anılar kalbimde sonsuza kadar yaşayacak...
Ay tenli bir kız geçer yıldızların altından,
Gökyüzünü izler durur hayranlıkla
Keşke benim gözümden görse;
Yıldızların kıskançlıktan kaydığını..
Büyüsüne kapılan tek ben olmadığımı anlasa.
Elleri toprağa değdiğinde bereketlendirdi,
Gözleri baktığı yeri cennete çevirirdi,
Bastığı yerde güller açar fark etmezdi
Sadece gökyüzüne bakardı hayranlıkla
Kendisinin hiç farkında değildi
Saat 21.51 ve bugünkü cümlelerime burada son veriyorum, umarım musmutlu bir gün geçirmişsindir. Uyurken üstünü örtmeyi unutma<3
TAKVİMİN EN GÜZEL GÜNÜNE SON 30:))
0 notes