gezigunlugum-blog - Tumblr blog

[gezigunlugum-blog]

Ortaköy Camii (Büyük Mecidiye Camii)

Reel ismi Büyük Mecidiye Camii olarak malum yapıt halk içinde Ortaköy Camii olarak anılır. Neo Barok tarzında inşa edilen camii İstanbul’un Beşiktaş ilçesi sınırları içinde kalır. 1856 senesinde yapımı tamamlanarak kullanıma oluşturulan camiini sahibi Osmanlı Hanedanı olarak gösterilir. Eserde alın teri döken mimarlar; Nigağos Balyan ve Garabet Amira Balyan‘dır. Boğaziçi dendiğinde akla gelen ögelerden birisi olan yapıt, İstanbul silüetinin temelini oluşturur.İnce ve zarif minareleriyle tanınan ve Boğaz turu icra eden tekne ve vapurların selamlayarak geçmiş olduğu Camii, tek kubbeli olup kubbeden kare planla ana binaya açılır. Minarelerin kuzey cephede hünkar dairesinden yükseldiği yapıt içerisindeki “Tanrı, Muhammed ve Hulefa-i Raşid” isimleri Sultan Abdülmecid Han tarafınca bizzat yazılmıştır. Ermeni mimar bir ailenin İstanbul’a hatırası olarak nam salan yapıt, bugün şehrin en bariz ve her İstanbullunun yakında tanımış olduğu bir figürdür.

Ortaköy Camii Hakkındaki Informasyon

Ortaköy İskelesinde yükselen camii, Abdülmecit tarafınca inşa ettirilmiştir. Barok mimarisinin nadide örneklerinden birisi olan yapı, İstanbul için sembol niteliğindeki yapılardan birisidir. Camii yapılmadan ilkin bölgede bulunan ve Vezir İbrahim Paşa‘nın damadı olan Mahmut Ağa‘nın yaptırttığı malum mescit, Patrona Halil ayaklanması sırasında korunamamış ve yıkılmıştır.Kenar uzunluğu 12,25 metre olan ve kare şekline haiz bahçesiyle ana ve ara bölümlerden oluşan yapıt, pembe mozaik kaplı kubbeye haizdir. Kubbe gövde duvarları üstüne doldurularak sağlamlaştırılmıştır. Camiinin tek şerefeli iki minaresi bulunur. Mihrabın mozaik ve mermerden yapıldığı binada minber de mermer işçiliğidir. Yapının kuzey girişinde yer edinen eliptik merdiven camiinin iki kattan oluşmasını sağlar.

Ortaköy Camii Tarihi

Mescidin yıkılmasından sonrasında boş kalan alana, Ortaköy Camii yaptırılmıştır. 1894 senesinde gerçekleşen yıkıcı İstanbul depreminde minaredeki külah bölümünün hasar alması nihayetinde tekrar şekillendirilmiştir. 1960 yılına gelindiğinde çökme riski taşımış olduğu nedeni öne sürülerek sağlamlaştırılan camii, 1984 senesinde ciddi bir yangın tehlikesi atlatmış ve bu vaka daha sonra aslına müsait olarak restore edilmiştir. Son aşama ihtişamlı bir yapıya haiz olan Ortaköy Camii, şehrin kumsal kesiminden net bir halde görülebilir. Son defa 2014 senesinde kapanan ve restorasyona doğal tutulan camii, yerli ve yabancı turistler tarafınca ziyaretçi akınına uğramaktadır.Aynı mimarlar tarafınca tasarlanan ve birbirine çok benzeyen Dolmabahçe Camii yazımıza da göz atabilirsiniz.

Ortaköy Camii Mimarı

Ortaköy Camiinin yapımında iki mimarın imzası bulunur. Bunlar; Nigağos Balyan ve Garabet Amira Balyan‘dır. Nigağos Balyan Garabet Amira Balyan’ın ilk erkek evladıdır. En mühim eserleri içinde tekrar babası ile beraber çalmış olduğu Dolmabahçe Sarayı sayılabilir. 1826-1858 yılları aralığında İstanbul’da yaşamış olan mimar; Dolmabahçe Camii, Küçüksu Kasrı, Çırağan Sarayı ve Ihlamur Kasrı‘nın büyük bir ihtişamla hazırlamıştır.Garabet Amira Balyan 1. Abdülmecid’in en değer verdiği mimarlarındandır. En mühim eseri Dolmabahçe Sarayı‘dır. 1800-1866 yılları aralığında İstanbul’da yaşamış olan mimar; Star Köşkü ve Askeri Müze’nin haricinde 7 saray, 7 kilise, 4 yapınak, 1 türbe, 1 kışla, 2 su bendi ve 3 okul yaptırmıştır. Beşiktaş Ermeni Mezarlığında gömülü olduğu kabul edilen Garabet Balyan’ın mezarı kayıptır.

Ortaköy Camii Nerede ve Nasıl Gidilir?

İstanbul’un merkezi konumunda yerleşmiş olan camiye toplu ulaşım alternatifleriyle de basit bir halde gidilebilir. Kumsal yolunu kullanarak Beşiktaş’a giden otobüsler Camiinin önünden geçer. Anadolu Yakasından gelmiş olarak camiyi ziyaret etmek isteyenler de Beşiktaş vapurundan indikten sonrasında 20 dakikalık güzel bir yürüyüşle Ortaköy meydanına ve Ortaköy Camiine ulaşabilirler. İstanbul gezileriniz için hazırlamış olduğumuz İstanbul’da gezilecek bölgeler yazımıza da göz atabilir ve yeni bölgeler keşfedebilirsiniz. Haritası ve Konumu Caminin haritası ve ulaşım alternatiflerine vaziyet bilgisi kısmından ulaşabilirsiniz. Sizlerde seyahat ve bilgilerinizi yazımıza yorumda bulunarak bizlerle paylaşabilirsiniz. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Seyşeller Seyahat Rehberi

Seyşeller Cumhuriyeti, Hint Okyanusundaki bir ada topluluğudur. Burada yer edinen 115’ten fazla adadan kaynaklanır. Vaziyet olarak baktığımızda ise Afrika’nın doğusunda, Madagaskar’ın ise kuzey doğusunda yer aldığını görürüz. Kapsamındaki adalara, mercan adaları, granit adalar ve muhtelif kayalıkların da dâhil bulunduğunu kısaca pek çok adacığın da bu kapsamda bulunduğunu görürüz. Hint okyanusunun ortasındaki bu adalar camiası sizi de heyecanlandırmıyor mu? Hadi öyleyse, şimdi Seyşeller’i bütün mühim bilgileri ile keşfetmeye başlamış olalım. Böylece eşi olmayan bir seyahat planı oluşturabilir, hayatınızın en güzel anılarını planlayabilirsiniz.

Seyşeller Hakkındaki Bilgiler

Genel hatlarıyla konumundan bahsettiğimiz bu adalar camiası, 26 yönetimsel bölgeye haizdir ve bu bölgelerin 8 tanesi başkent olan Victoria’yı oluşturur. İngilizce ve de Fransızcanın resmi dil olarak kabul edilmiş olduğu ülkede, bu dilleri konuşarak kolaylıkla seyahat edebilirsiniz. Uzun seneler süresince İngiliz kolonisi olması ve tarihinde belli dönemlerde Fransız yönetimine girmiş olması ülkede bu şekilde bir tesir bırakmıştır. Bugün pek çok dinlence meraklısının rotasına dâhil olan tropik adalar, hakikaten de benzersiz bir tecrübe sunuyor. Ülkenin haiz olduğu adaların mühim bir bölümü da bu amaca hizmet ediyor. Deniz turizmi amacı ile ülkeyi ziyaret edecek olanları belli adalar karşılamakta çok da iyi bir dinlence imkânı sağlamaktadır. Ülkede genel olarak gezim sektörü çok gelişmiş değildir. Belli adalarda, belli bölgelerde iyi hizmet veren tesisler görmek olası olsa da, ülke genelinde gezim birincil niteliğe haiz değil. Sadece hem de fiyatlar Avrupa seviyesinde seyretmektedir.

Seyşeller Adaları

Bahsettiğimiz suretiyle Seyşeller ismi ile anılar adaların toplamda sayısı 100’leri aşıyor fakat tatilcilerin bilhassa ziyaret etmiş olduğu belli adalar var. Bunlar hem ülkenin en büyük adaları bununla beraber en çok ziyaret edilen, en çok dört gözle beklenen noktaları. ilk başlarda 142 km2’lik alanı ile en büyük ada olma hususi durumunu yayınlayan ve hem de en çok ziyaret edilen Mahé Adasından laf etmek gerek. Burada kusursuz bir dinlence yapma imkânına sahipsiniz. Öteki yandan Praslin (Pralen) adası ve La Digue (La Dig) adası akla gelir. Bir de Silhoutte (Siluet) ve Aldabra atolü unutulmamalıdır. Bütün bu noktalarda eğlenceli vakit dercetmek, iyi bir dinlence yapmak mümkündür. Öteki yandan Felicité ve Coco adalarına da günlük geziler yapmak, bu kıyılarda eğlenceli dalış deneyimleri yaşamak mümkündür. Seyşeller’de kalacağınız süreye bağlı olarak pek çok talibi görebilir, görmek isteyebilirsiniz.

Seyşeller Mükemmel Suları

Seyşeller’e Ne Vakit Gidilir?

Ekvatora çok yakın olan bu takımadalarda iklim ılımandır. Güneydoğu alizeleri bunda etkilidir. Haziran ayından Kasım ayına kadar da bu ılıman etkinin sürdüğü, sıcaklıkların 24 ile 29 aşama içinde değişmiş olduğu görülmektedir. Buna bağlı olarak da bu güzel adaları ziyaret etmek için tercih edilecek en müsait devre bu aylardır. Haziran ayından Kasım ayına kadar devam eden ılıman tesir, size tam anlamı ile bir dinlence sunabilir. Sadece bu devre dışındaki zamanlarda sıcaklıklar deniz tatili için müsait olmayacaktır. Üstelik dalış ve benzeri aktivitelere katılmayı planlıyorsanız, iklimin ılıman olduğu dönemlerde mükemmel canlılar ile karşılaşabilirsiniz. Doğrusu bu devre dalış için de müsait olacaktır.

Seyşeller Vize

Seyşeller’e gitmek isteyenler için vize istiyor mu mevzusu ilk akla gelenlerdir. Bu mevzuya derhal sarahat getirelim. Umuma mahsus Geçişlik hamili Türk vatandaşları ile Diplomatik, Özel ve Hizmet Geçişlik hamili Türk vatandaşları için 90 güne kadar ikamet süresini kapsayan seyahatlerde vize muafiyeti laf mevzusudur. Kısacası 90 gün ikamete kadar olan seyahatlerinizde vize muafiyetine sahipsiniz. İyi bir tropik ada seyahati, eşi olmayan dalış deneyimi ile keyif dolu bir bulgu için bu şekilde bir imkânın sunulmuş olması şüphesiz ki muhteşemdir. Şayet 90 günden daha çok zaman ile ülkede kalmak istiyorsanız, bu defa vize almanız gerekecektir. Seyahat ve tatilleriniz için bir başka ada camiası olan Bora Bora Adaları seyahat rehberi yazımıza da göz atabilirsiniz.

Seyşeller Konaklama Tavsiyeleri

Bölgede yer edinen tesisler arasından en iyi puana ve yoruma haiz otelleri listeledik.Değişik adalarda yer edinen bu oteller arasından konaklama yapacağınız adaya nazaran seçebilirsiniz. Seyşeller Otelleri Bölgede bulunan en iyi oteller; Seyşeller adalarında yer edinen öteki otel ve pansiyonları fiyatlarını ve detaylarını incelemek için tıklayın.

Seyşeller Nerede?

Hint okyanusunda yer edinen Seyşel Adaları, Afrika’nın doğusunda kalır ve Madagaskar’ın da kuzey doğusunda konumlanmış durumdadır. Bu bilgilerin yanı sıra konumu ile alakalı olarak Zanzibar’a ortalama olarak 1600 km uzaklıkta bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu bilgiler ışığında ülkenin konumu detaylandırılabilir sadece mühim bir detaya daha yer vermemiz gerek. Ülke ekvator kuşağında yer alır ve bu konumsal özelliği iklimini etkisinde bırakır. Bu durumda da yolculuk zamanlarını buna nazaran planlamak gerekiyor. Seyşeller Haritası ve Konumu Seyşeller için harita ve ulaşım alternatiflerine vaziyet bilgisi kısmından ulaşabilirsiniz. Sizlerde seyahat ve tecrübelerinizi yazımıza yorumda bulunarak bizlerle paylaşabilirsiniz. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Dolmabahçe Camii (Bezmialem Valide Sultan Camii)

Dolmabahçe Camii, 19.yy.’da İstanbul’da yer edinen camidir. Kabataş ve Beşiktaş içinde yer edinen mimari yapının kurucusu Bezmialem Valide Sultan olup vefatından sonrasında cami oğlu Sultan Abdülmecid tarafınca tamamlanmıştır. Caminin kitabesi ise celi-sülüs hat ile yazılan dört beyitten oluşmaktadır. Yazıt Batı tarzında ve akant yapraklarıyla süslenerek tepe kısmının ortasında da Abdülmecid’in tuğrası bulunmaktadır. Yapının mimarı ise Nigogos Balyan ve babası Garabet Amira Balyan’dır. Osmanlı mimarisinde fazla rastlanmayan yuvarlak pencere şekli ve tavus kuşu kuyruğuna benzeyen şekli ile çok entresan bir mimarisi vardır. Tek şerefli iki minaresi mevcuttur. Kubbeden kıymetli bir avize sarkar. Mihrap ve minber ise kırmızı somaki mermerden yapılmıştır.

Dolmabahçe Camii Hakkındaki Informasyon

23 Mart 1855 senesinde ibadete sunulan caminin bariz özelliği, net bir tasavvur ve geometriye haiz olmasıdır. Merkezi kubbeli, kare olarak planlanmış Dolmabahçe Camii, aynı mimara inşa etmiş olduğu Ortaköy Camii ile fazlaca benzerlik göstermektedir, yalnız tenvir pencereleri ve minare alemlerinde ayrım vardır. Caminin hünkar bölümü ise, dikdörtgen olarak tasarlanmış, daha alçaktır. Cami ve hünkar kısımları, işlevlerine bağlı olarak ayrı olarak tasarlanmış, ondan sonra ise kuzey cephede birleştirilmiş benzer biçimde görünmektedir. Mimari yönden bu çağın camilerinde önemli bir yenilik mevzubahis değilken, esas değişiklik dış cephe ve süslemeler ile inşa edilmiş olduğu görülür.

Barok ve ampir tarzında süsleme özelliklerinin, geleneksel Osmanlı bezeme ve süsleme anlayışının yerini almaya başladığını açıkça yayınlayan mühim bir örnektir, öteki ismi ile Bezmialem Valide Sultan Camii. 27 Mayıs 1960 yılından sonrasında bir yıl kadar Yassı ada İrtibat Kurulu tarafınca kullanılan cami, Deniz Müzesi olarak Beşiktaş’ta bulunan binaya taşındıktan sonrasında 1966 senesinde Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilerek yeniden ibadete açıldı. 2007’de çok büyük bir restorasyon ile yenilenen Dolmabahçe Camii, Boğazın muhteşem ve olağanüstü yapılarından biri olarak tarihe meydan okumaya devam etmekte. Mevzuyla ilgili olarak Dolmabahçe Sarayı yazımıza da göz atabilir ve ayrıntılı bilgilerine ulaşabilirsiniz.

Dolmabahçe Camii İç Mekanı

Caminin iç mimarisine bakıldığında kubbenin içi ve pandantiflerin yaldız ve yağlı boya işleri ile Batı tarzında işlendiği, renkli mermer işçiliğinin o dönemlerde geldiği son noktayı, mihrap ve minberde ise geleneksel tasarımdan uzaklaşarak barok bezemelerin varlığı çok aleni bir halde görülmektedir.

Dolmabahçe Camii Nerede ve Nasıl Gidilir

Dolmabahçe Camii, İstanbul ilinde Dolmabahçe Sarayı‘nın derhal güneyinde ve sahilde yer alır. Semt olarak Beşiktaş ve Kabataş içinde kalır, yukarıdan ise, Bölme ve Maçka adım atma mesafesindedir. Dolmabahçe camisine her yerden ulaşım çok kolaydır. Toplu taşıma araçları dahil birçok alternatif mevcuttur. Bu alternatiflere deniz yolculuğu da dahildir. Haritası ve Konumu Caminin haritası ve ulaşım alternatiflerine vaziyet bilgisi kısmından ulaşabilirsiniz. Sizlerde seyahat ve bilgilerinizi yazımıza yorumda bulunarak bizlerle paylaşabilirsiniz. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Kars hakkındaki bilinmesi gerekenler

Kars, varlıklı tarihi birikimi ve doğasıyla dikkat çeken bir şehir. Son dönemde bilhassa ergenler içinde popüler olan Kars, ziyaretçi akınına uğruyor. Kış aylarında bembeyaz bir kar örtüsüyle kaplanan Kars, fotoğrafçıların da kesinlikle uğramış olduğu rotalardan biri haline geliyor. İşte Kars hakkındaki bilinmesi gerekenler...Kars nerede? Kars kentine nasıl gidilir? Kars, Türkiye'nin kuzey doğusunda 2.347 kilometrelik yüzölçümüne haiz bir ildir. Ermenistan sınırında bulunan Kars, Ardahan, Erzurum ve Ağrı illerine komşudur. Kentin toplam nüfusu 118 bindir. 

Kars'a, İstanbul ve Ankara'dan uçakla ulaşabileceğiniz benzer biçimde tekrar Ankara'dan hareket eden Doğu Ekspresi ile de gitmek olası. Son dönemlerde bilhassa ergenler içinde Doğu Ekspresi ile Kars'a gitmek epey revaçta. 25 saat devam eden bir tren yolculuğuyla Kars'a ulaşmak olası. Bilet fiyatlarıysa 47 Türk Lirası. Kars Harakani Havaalanı'ndan şehir merkezine 15 dakikalık bir taksi yolculuğu ile ulaşmak olası. Kars Garı ise şehir merkezinde yer almakta.

Kars tarihi hakkındaki bilinmesi gerekenler... Kars adı, milattan ilkin bölgede yaşamış olan Bulgar Türkleri'nin bir boyu olan Karsaklardan geldiği düşünülüyor. Paleotik dönemden beri hayat alanı olan Kars, geniş düzlükleri ve platolarıyla bilinmekte. Tarihi Ani kentinin de Kars sınırları içerisinde olduğunu hatırlatalım. Ermenistan sınırındaki Akyaka ilçesinde bulunan Ani harabeleri UNESCO Dünya Mirası Sıralaması'nde içeriyor. 11. yüzyılda Selçuklular hakimiyetine giren şehir, Anadolu'da ilk Türk yerleşim yerlerinden de biridir. Osmanlı döneminde de imparatorluğun doğu sınırı işlevini yüzyıllar süresince bulan Kars, 93 Harbi (1878) sonrası Rus Çarlığı tarafınca işgal edildi. 40 senelik Rus yönetimi altında kalan kentte bugün de çok sayıda çağın mimarisini yansıtan yapı bulunmaktadır. 

Kars'ta görülmesi gereken bölgeler... Kars, varlıklı bir tarihi mirasa haiz. Kentte çok sayıda tarihi yapıt bulunmakta. Kars'ı ziyaret eden turistler, ilk başlarda tepedeki Kars Kalesi'ni kesinlikle ziyaret etmekte. 12. yüzyılda Selçuklular tarafınca inşa edilen Kars Kalesi, kentin korunmasında çağlar boyu mühim bir işlev görmüş oldu. Osmanlı döneminde kalan Cuma ve Topçuoğlu hamamları hala kullanılmaktadır. Kars Çayı üstünde bulunan tarihi köprü ve Rus Çarlığı döneminden kalma yapılar, kentteki en mühim gezinsel mekanlar içinde yer alır. 

Sarıkamış'ta bulunan ve Birinci Dünya Savaşı'ndaki facia anısına dikilen anıt da, bölgeye gelen turistler tarafınca ziyaret edilmektedir. Ek olarak Sarıkamış Ormanları da bölgedeki mühim tabiat merkezidir. Tabiat güzellikleri bakımından bir öteki dikkat cazibeli bölge de Kars ile Ardahan içinde yer edinen Çıldır Gölü'dür.Kümbet Camii yahut Havariler Kilisesi olarak malum ve tarihi 10. yüzyıla dayanan yapı, Kars'ın en bilindik tarihi eserlerinden birisidir.

UNESCO Dünya Mirası Sıralaması'nde yer edinen Ani Harabeleri Kars'ın güneydoğusunda merkeze 42 kilometrelik uzaklıkta yer edinen Ani harabeleri, Arpaçay mevkinde bulunmaktadır. 10. yüzyılda Pakraduni Hanedanlığı döneminde inşa edilen Ani, çağın en mühim Ermeni kentlerinden bir tanesiydi. Günümüzde Unesco Dünya Mirası Sıralaması'nde yer edinen Ani, turistlerin de kesinlikle ziyaret etmiş olduğu bölgeler arasındadır.Kars'ta ne yenir? Kars'ta kaz eti, bal, Kars Kaşarı, kete benzer biçimde tatlar, kentin en mühim lezzetleri içinde içeriyor.  Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Selanik Askeri Rüştiyesi

Selanik gezilerinizde Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatında yer edinen mekanları tanıtıyoruz.Selanik Askeri Rüştiyesi, Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaokul eğitimini görmüş olduğu mühim bir okuldur. Burada tahsil yaşamının en mühim günlerini geçiren Mustafa Kemal Atatürk, normalde isimli olmayan Kemal ismini burada almıştır. Kemal ismini ona veren birey matematik öğretmenidir. Bunun sebebi sınıfta Mustafa isminde başka öğrencilerinde bulunmasıdır.Öğrencilerin rahatlıkla ayırt edilmesi için Kemal adını alan Mustafa Kemal Atatürk yaşamı süresince bu adı kullanmaya süre gelmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, gittiği her okulda olduğu benzer biçimde bu okulda da son aşama başarıya ulaşmış olmuştur. En başarıya ulaşmış olduğu ders matematikti. Bu yüzden matematik hocası tarafınca çok sevilmekteydi. Disiplinli ve kaliteli okullardan kabul edilen Selanik Askeri Rüştiyesinin kuruluşu çok eski yıllara dayanmaktadır. Köklü okullardan kabul edilen bu rüştiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilerideki tahsil yaşamını fazlası ile etkilemiştir.

Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik Askeri Rüştiyesine Kayıt Oluşu

Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesine direk olarak kayıt olmamıştır. Daha öncesinde Selanik Mülkiye Rüştiyesinde tahsil görmüştür. Ama bu okulda yalnız 3 sene kalmış ve sonrasında Selanik Askeri Rüştiyesine kayıt olmuştur.Bunun nedeni hocalarından memnun olmamasıdır. Ailesine sormadan karar alan Mustafa Kemal Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesinin imtihanlarına girmiş ve okulu kazandı. Ondan sonra ailesinin de izni ile bu okula geçiş yapmıştır.Burada çok daha başarıya ulaşmış ve bereketli bir tahsil yaşamı geçirdiği tanınmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk Selanik Askeri Rüştiyesi’ne Ne Vakit Gitti Mustafa Kemal Atatürk Selanik Askeri Rüştiyesi 1893-1895 ( Selanik) yıllarında gitmiştir. Daha ilkin gittiği Selanik Mülkiye Rüştiyesine gore bu okulda başarıya ulaşmış bir tahsil periyodu geçirmiştir.

Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün Gittiği Öteki Okullar

Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk tahsil yaşamı süresince birçok okula gitmiştir. Bunlardan ilki mahalle mektebidir. Bunun nedeni annesinin mahalle mektebine gitmesini istemesidir. Ama burada çok uzun bir müddet kalamamıştır. Kısa zaman sonrasında babasının gitmesini istediği Şemsi Efendi İlkokuluna kaydı alınmıştır. İlkokul eğitiminin tamamını burada geçiren Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk, burada son aşama başarıya ulaşmış ve kabiliyetli bir talebe bulunduğunu kanıtlamıştır. Ondan sonra Selanik Mülkiye Rüştiyesine geçiş yapmış ama orada fazla kalamamıştır. Bunun nedeni hocalarından meydana gelmektedir. Sonrasında da ayrılan Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesine kayıt olmuştur. Askerlikle alakalı bütün temelleri burada atılan Mustafa Kemal Atatürk, Kemal adını burada almıştır. Selanik Askeri Rüştiyesinde de ortaokul eğitimini tamamlamış ve Manastır Askeri İdadisine geçiş yapmıştır. Burada lise eğitimi için bulunan Mustafa Kemal Atatürk, ilk defa evinden ve kendi şehrinden ayrılmıştır. Bu okulda çok sert ve disiplinli bir tahsil verilmekteydi. Bu okulda da son aşama başarıya ulaşmış olan Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk, bilhassa tarih ve matematik derslerinde fazlaca başarılıydı. Lise eğitiminde sonrasında Savaş okuluna ve Savaş Akademisinde eğitimine süre gelmiş ve askeriye hikayesinde her türlü detayı öğrenmiştir. Selanik gezileriniz için Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatında yer edinen bölgeleri sizlere tanıtmak istedik.Sadece Selanik Askeri Rüştiyesi için bir görsel bulamadık.Kayıtlarda Selanik Askeri Rüştiyesi şimdiki ismi hakkındaki da bir informasyon bulunmuyor.TSK tarafınca açılan sayfada Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te ki eğitimi hakkındaki bilgiler içeriyor.Makalenin başlangıcında yer edinen resimde görülen karne ise Selanik Askeri Rüştiyesin de tahsil görmüş olduğu yıllarada Mustafa Kemal Atatürk’e ilişik.Karne ve öteki bilgiler için şu adreste detaylar içeriyor. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Çıralı Nerede Nasıl Gidilir

Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Çıralı, yeşil ile mavinin kucak kucağa olduğu Akdeniz’in gizli saklı kalmış bir köşesi benzer biçimde. Şahane bir Antalya tatili düşünenler için nefis bir rota. Antalya’dan Fethiye‘ye kadar uzanan Tekke Yarımadasında yer edinen Çıralı Koyuna nazır kasaba aslına bakarsak dünyada eşine azca rastlanır bir coğrafya. Çıralı, sahili süresince sıralanan şirin evleri, bakir doğası, rahatlık veren atmosferi ve Yanartaş ve Olympos’a yakınlığı ile, Türkiye’nin kesinlikle ziyaret edilmesi gereken sempatik dinlence cenneti. Nefis ahşam bungalovlar, şahane butik oteller var. Her gittiğimde Baraka House Çıralı‘da kalıyorum. Rahatlık dolu bir yer.

Antalya’ya yolunuz düşürse, her zaman yanan Yanartaş’ın bulunmuş olduğu Çıralı’ya uğrayın. Yanartaş’a akşamın karanlığı çökmeye başladığı vakit çıkmanızı öneri ediyorum. Derhal yanıbaşında yer edinen Olimpos ve Adrasan‘ı da gezmeyi de unutmayın. Çıralı’nın kuzeyinde ve güneyinde yer edinen koylara günübirlik tekne gezileri yapmak da olası.

Çıralı nerede

Bölgenin en rahat ve sakin beldelerinden Çıralı, Antalya şehir merkezine 84 km uzaklıkta içeriyor. Doğusunda Olympos, kuzeyinde ise Yanartaş’ın yer almış olduğu, Akdeniz‘in en pak ve bakir bölgelerinden birisi.

Çıralı, Tahtalı Dağı, Yanar Dağı, Omurga Dağı ve Masa Dağı ile kuşatılmış ufak bir ovada içeriyor. Doğusunda ise Akdeniz uzanıyor. Çıralı Körfezinin önünün bir lagün vakit içinde alüvyonlarla dolarak bugünkü hale gelmiş. Olimpos Burnu ile kuzeyde Karaburun içinde 3250m süresince kesintisiz uzayan bir de sahili var.

Çıralı’ya nasıl gidilir

Kumluca istikametinde, Antalya merkezden 84km, Kemer’den ortalama 28 km uzaklıkta yer edinen Çıralı, Akdeniz’in kesinlikle görülmesi gereken dinlence beldelerinden. Çıralı, konumu itibariyle, Olympos ile aynı sahili kullanıyor. Antalya yönünden Çıralı’ya, Kemer ve Kumluca’ya doğru devam edip 28. kilometredeki Çıralı sapağından girerek ortalama 7 km daha ilerlemeniz gerekiyor.

Baraka House Çıralı, Kemer, AntalyaÇıralı’ya ulaşım için evvela Antalya’ya gelmeniz gerekiyor. İstanbul, İzmir ve Ankara’dan Antalya Havalimanı‘na aktarmasız olarak haftanın her günü ortalama 1.5 saat devam eden uçuşlar mevcut. Ucuz uçak bileti kampanyalarını takip edin. Havalimanından uçuş seferlerine gore düzenlenen servisler ile 45 dakikada şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Antalya’dan hususi aracınızla gelecekseniz, Kumluca-Kaş istikametinde Tekirova’dan sonrasında Çıralı 7 km tabelasından sola dönün. Virajlı ve manzaralı bir yoldan, çam ağaçları içinde 7 km yolculuğunuzu tamamlayınca Çıralı Sahili’ni görmüş olacaksınız. Toplu taşıma ile gelecekseniz, Antalya Otogarı’ndan Kumluca-Kaş istikametine hareket eden otobüslerle, Çıralı kavşağına gelip buradan Çıralı dolmuşlarını kullanarak Çıralı’ya ulaşabilirsiniz. Yanartaş’a nasıl gidilir Antalya’nın ortalama 84 km güneyinde, Kemer’e bağlı Çıralı’da gezilecek bölgeler içinde en önemlilerden birisi olan Yanartaş, (Chimera), Anadolu’nun en simgesel yerlerinden biri olsa gerek. Yanar Nehir Vadisi’nin güney yamacında, kayalıkların arasından çıkan doğal gaz 2500 senedir yanıyor. Dünya coğrafyasında bu şekilde bir yer duymadım şimdiye kadar. Ortaya benzersiz bir atmosfer çıkıyor. Yanartaş Çıralı Plajının 3 km kuzeyinde içeriyor. Çıralı merkezden yayan ortalama 35 dakikada yahut bisikletle 15 dakikada Yanartaş’a çıkılan Çıralı-Yanartaş Mesire Alanına ulaşıyorsunuz. Buradan ortalama 30-40 dakikalık birazcık yorucu bir yürüyüşle çıkılıyor. Eskiden yol çok kötüydü, şimdilerde taş döşeli basamaklı yoldan çıkılıyor. Dinlene dinlene çıkın. Yanınızda kesinlikle bir fener olsun yahut telefonunuzun fenerini de kullanabilirsiniz.

Tepeye çıktığınızda ise sizi nefis bir atmosfer karşılıyor. Gün batımından sonrasında, akşam karanlığında çıkılan Yanartaş’ta, ateşin başına oturup atmosferin tadını çıkarın. Tepedeki kayalıkların bir ihtimal 50 değişik yerinden çıkan Olimpos’un sönmeyen ateşi eski Yunan mitolojisine de mevzu olmuş. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatılagelen ve Homeros’un aktardığı efsaneye nazaran yanan alevler, Chimera’nın zeminin yedi kat dibinden fışkıran alevleri olduğu söyleniyor. Taşlar arasından çıkan alevler asla sönmüyor. Muz ve portakal çiçeği kokulu bahçelerinin karşısında kilometrelerce uzanan kumsalların ve berrak denizin keyfini sürebileceğiniz Çıralı, her mevsim değişen, yenilenen doğası ve nebat örtüsüyle eşi olmayan bir Anadolu güzelliği. Olimpos, Adrasan, Likya Yolu ile beraber güzel bir dinlence noktası. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

İğneada Seyahat Rehberi

Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı olan İğneada, Trakya’nın Karadeniz kumsal şeridinde kalır. 22 kilometrelik sahiliyle misafirlerini ağırlayan bölge, il merkezine yalnız 100 km uzaklıktadır. 3 bin kişilik nüfusuyla ve İstanbul’a olan yakınlığıyla dikkat çeken İğneada; denizi, gölleri, ormanları ve kendine özgü kültürüyle dinlence için bir albeni merkezidir. 2007 senesinde Ulusal Park statüsüne dahil edilen ve tenha patika yolları, sıcak kahvehaneleri ve salaş balık restoranlarıyla sizi hayal bile edemeyeceğiniz alemlere sürükleyen bir yer İğneada.

İğneada Hakkındaki Bilgiler

Eko gezim ve Kültür turizmi açısından muhtelif alternatiflere haiz olan bölge, longoz ormanlarıyla kendini tabiatın eşi olmayan kollarına bırakmak isteyenleri karşılar. Bölge halkı son aşama konukseverdir. Yörenin evveliyatına fer tutan yapılar ise kültür turizminin gelişimine katkı sağlar. Karadeniz’e sahili olan belde yat turlarının da uğrak yeridir. Seyahatini renklendirmek isteyenler balık lokantaları ve restoranlarda ağız tatlarına müsait alternatifler bulabilirler. Bölgeye gidenler ıhlamur ve meşe balı yahut marmeladı alarak yörenin tadlarını evlerine taşıyabilirler. Karadeniz’in tipik sahillerinden birazcık değişik, sakin, rahat ve cennetten bir köşe benzer biçimde gözüken bu eşi olmayan yer, 7 gölü ve 20 km uzunluğundaki eşi olmayan sahili ve longoz ormanlarıyla tatilcileri büyülemeyi başarıyor.

İğneada Gezilecek Bölgeler

İğneada’da ne yapılır hikayesinde ve kalınacak oteller, ziyaret edilmesi gereken mekanlar, gezilecek adresler ve yapılacak aktiviteler açısından son aşama varlıklı bir bölge olan İğneada, sunmuş olduğu seçeneklerle kısa tatilleri değerlendirmek isteyen İstanbullular için ülkü bir seçenektir.İğneada Longoz Ormanları Ulusal Parkı

Avrupa’nın en büyük longoz ormanı olan İğneada Longoz Ormanları, gezilip görülmesi gereken yerlerin ilk esnasında içeriyor.Longoz ormanı için düzenlenen turlara katılabilir ve güne mükemmel bir kahvaltı ile başlayıp doğal güzellikler içinde mükemmel bir tura başlayabilirsiniz. Kıyıköy Turu

Bölgeyi daha iyi dolaşmak isteyenler Demirköy konaklamalı turlara katılabilirler. Dupnisa mağarası da görme şansını sağlayan gezginler, Istranca Dağları’nın eşi olmayan doğası ortasında kalmış olarak şehir hayatından birazcık olsun uzaklaşabilirler. İçinden yeraltı nehirleri geçen mağara; 3 bölümden oluşuyor. 2.720 metre boyunda ve tam 180 milyon yaşlarında olan mağara, ziyaretçilerini büyülemeyi ve kendine fanatik bırakmayı iyi biliyor.Detaylar Kıyıköy yazımızda. Beğendik Köyü

Asla kirlenmemiş bir deniz ülkenin en batı noktasından girmek isteyenler çantalarını yapmaya başlayabilirler. Tatilcilere hiç de alışık olmadıkları bir tecrübe sunmaya hazırlanan program, aracıyla günübirlik etkinliklerden hoşlananlar için doğru bir seçim olabilir. Limanköy

Limanköy; yaz aylarında başka kışları başka güzelliğe haiz olan köy, 500 kişilik nüfusuyla misafirlerini kucaklar. Longoz tipi ormanlarıyla ünlü olan belde, doğayla iç içe bir tatile hususi duyanlar için biçilmiş rota olabilir. İğneada Feneri

Türkiye’nin en batı ucundaki deniz feneri olarak malum adres, denizden 44 metre yüksek kurulu. Bu yüzden Karadeniz’in hırçın dalgalarından etkilenmeyen fener, önündeki doğal plajıyla ayrım yaratıyor. İğneada Sahili

Fazlaca uzun bir kumsala haiz olmasıyla denize girmek isteyenler için basit bir olanak sağlıyor.Karadeniz sahili olması nedeni ile biliyorsunuz birazcık rüzgarlı .

İğneada Konaklama Tavsiyeleri

Star dağlarının orman dokusu, göller ve ağaçlarla süslenen bölge, bilhassa hafta sonu ziyaretçilerini ağırlamak için gelişimini sürdürüyor. Konaklamanın yanı sıra pak ve bakir doğayı seyredebilir, kumsalda yürüyüş yapabilir yahut sporu da günlük hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz. Botanik turlara katılarak kuş gözlemi yapmak isteyenler için sunulan ev pansiyonculuğu süresiz misafirperverliğiyle sizi bekliyor. Otantik biçimde döşenen ve yalnız satın alan memnuniyetine odaklanan oteller değişik konaklama hizmetleriyle dikkat çekiyor. Otel tutarları çok müsait olan bölgede bütün sene süresince hizmet veren tesisler bulmakta çok basit. Bölgenin en güzel zamanının Güz olduğu söylenebilir. İğneada Barıncak ve Otel Tavsiyeleri Bölgede kalabileceğiniz barıncak ve oteller şöyle; Bölgede yer edinen otel ve pansiyonları incelemek yahut rezervasyon yapmak için tıklayın.

İğneada Nerede ve Nasıl Gidilir?

İğneada, Kırklareli iline ve Demirköy ilçesine bağlıdır. Hususi aracıyla yola çıkanlar; Saray, Vize, Poyralı, Demirköy ve İğneada tabelalarını takip ederek basit bir ulaşım sağlanabilir. İstanbul’a 224 km uzaklıkta olan beldeye hususi araçlar 4 saat benzer biçimde kısa bir müddette ulaşılabilir. Haritası ve Konumu Sizlerde seyahat ve tecrübelerinizi yazımıza yorumda bulunarak bizlerle paylaşabilirsiniz. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Dünyanın Yeni 7 Harikası

Dünyanın yeni 7 harikası belirlendi. Babil'in Asma Bahçeleri, Rodos Anıtı, İskenderiye Feneri, Halikarnas Mozelesi, Efes Artemis Tapınağı, Zeus Tapınağı ve Gize Piramidi, yıllarda dünyanın yedi harikası olarak biliniyordu. İnternet ortamında meydana getirilen oylama kararı Dünyanın Yeni 7 Harikası belirlendi. Sadece açıklanan sıralama pek çok otorite tarafınca eleştirildi. İşte Dünyanın Yeni 7 Harikası.Çin Seddi 21.196 kilometrelik uzunluğuyla insan yapımı en kocaman yapılardan kabul edilen Çin Seddi, millattan ilkin 7. yüzyılda inşa edilmişti. Uzaydan da görülebilen Çin Seddi, milattan ilkin 7. yüzyılda Türk boylarından olan Hun akınlarına karşı dercetmek için Çin sınırı süresince binlerce insan çalıştırılarak inşa edilmişti. Çin Seddi bugün için bile mimari açıdan etkisi altına alan bir yapı olma hususi durumunu korumaktadır.Çin Seddi zamanla hasar gördükçe tadilata uğradı. Pek çok kısmı zamanla yok oldu. Çin Seddi'nin bugüne kalan bölümü Çin'in ilk imparatoru Qin Shi Huang tarafınca milattan ilkin 3. yüzyılda inşa edilmişti.

Petra, Ürdün Ürdün'de Nebatiler döneminden kalma antik bir şehir olan Petra, nefes kesecek bir güzelliğe haiz. İnsanlığın tarih süresince inşa etmiş olduğu en hususi yapılardan kabul edilen Petra, kayalıklar oyularak bugünkü haline getirilmiştir. Arapçada Al Batra olarak anılan Petra, milattan ilkin 5. yüzılda inşa edilmeye başlandı. Roma İmparotorluğu bölgede hakim olmaya başladığı vakit da önemini sakınan Petra, bununla beraber içerisinde bulunmuş olduğu bütün bölgeyle beraber UNESCO Dünya Mirası Sıralaması'nde yer almakta.

Kurtarıcı İsa Heykeli, Brezilya Listedeki en yeni yapı Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde bulunan Kurtarıcı İsa heykelidir. Fransız mimar Paul Landowski tarafınca tasarlanan heykel Rio de Janeiro'nun deve hörgücünü çağrıştıran tepelerinden birine inşa edilmiştir. Şehre hakim noktalardan kabul edilen tepede 1931 senesinde inşa edilen Kurtarıcı İsa heykeli, yalnız Rio de Janeiro'nun değil bütün Brezilya'nın simgesi konumundadır.12 Ekim 1931 senesinde oluşturulan heykel, Brezilya tarafınca da milli değer olarak koruma dibine alınmış durumdadır. 

Machu Picchu, Peru Machu Picchu, kuşkusuz listedeki en dikkat cazibeli yerleşimdir. 20. yüzyılın başına kadar varlığı meçhul ve bir çoban tarafınca tesadüfen bulunduğunda içinde olanların izole bir yaşam sürdüğü Machu Picchu And Dağları eteklerinde içeriyor.1911 senesinde varlığından haberdar olunan Machu Picchu'nun tarihi ile alakalı bilgiler malesef kısıtlı. UNESCO'nun Dünya Mirası Sıralaması'nde yer edinen bu İnka kenti tam olarak ne vakit inşa edilmeye başlandı, yüzyıllar süresince niçin başka kültürlerle ilişki kurmaktan kaçındı soruları hala net yanıt bulamayan sorulardır. Arkeologların icra ettiği araştırmalar Machu Picchu'daki yapıların 15. yüzyılda inşa edildiğini ortaya koyuyor. Sadece And Dağları eteklerine ev inşasında kullanılan taşların nasıl çıkartıldığı sırlarını korumakta.

Chichen Itza, Meksika Dünyanın Yeni 7 Harikası listesine Kuzey ABD kıtasından giren tek yer Chichen Itza oldu. ABD'yı bir tüm olarak sayarsak da kıtadaki üçüncü yer konumunda Chichen Itza. Yucatan yarımadasında bulunan Chichen Itza, Kuzey Mayalar tarafınca inşa edilmiş bir şehir. Mısır'dakine benzer piramit yapıların dikkat çekmiş olduğu Chichen Itza hakkındaki kafalara en çok takılan sual birbirinden istihbarat ihtimali olmayan iki medeniyetin bu denli benzer yapıları nasıl inşa ettiğidir. Kimi komplo teoriler bunu dünya dışı canlılara bağlamakta. UNESCO Dünya Mirası sıralamasında yer edinen Chichen Itza, milattan sonrasında 7. yüzyılda inşa edilmiş bir yer. Tüyler ürpertern insan kurban etme ayinleri Chichen Itza'daki bu piramitlerde gerçekleştiriliyordu. Bilhassa esirler yahut yabancılar için uygulanan bu kurban etme ayininin amacı Tanrıları memnun etmekti.

Kolezyum, İtalya İtalya'nın başkenti Roma'dan bulunan Kolezyum, Dünyanın Yeni 7 Harikası listesine Avrupa kıtasından giren tek yer oldu. Romalılar döneminde gladyatörlerin çetin dövüşler icra ettiği yer olarak malum Kolezyum, milattan sonrasında 1. yüzyılda inşa edilmişti. En büyük amfi tiyatro olma özelliği taşıyan Kolezyum, Roma İmparatoru Vespian tarafınca inşa ettirilmişti. Günümüzde Roma şehrinin en mühim gezinsel mekanlarından kabul edilen Kolezyum, tartışmalı bir restorasyon sürecinde.

Tac Mahal, Hindistan Agra kentinde bulunan Tac Mahal, kuşkusuz dünyanın aşka adanmış en mühim yapılarından biri. Her sene milyonlarca çift, ölümsüz bir aşkın simgesi olan Tac Mahal'i görmek için Hindistan'a akın etmekte. Babür Şahı Cihan'ın yaşamını kaybeden eşi Mümtaz Mahal için 1653 senesinde inşa ettirdiği yapı UNESCO Dünya Mirası sıralamasında yer almakta. Şah Cihan da vasiyeti doğrultusunda yaşamını kaybettikten sonrasında bu yapı içerisinde Mümtaz Mahal'ın yanına defnedilmişti.

Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Budapeşte’de Ilıca Tadı: Gellert Thermal Bath

Budapeşte, Avrupa’nın en güzel başkentlerinden biri. Buda ve Peşte şehirlerinin bir araya gelmesiyle oluşan Budapeşte, hem mimarisiyle, bununla beraber aktiviteleriyle kendisine fanatik bırakıyor. Köklü geçmişi ve bugünü bağrına basan şehir entresan yönleriyle dünyanın en “dolu” şehirlerinden. Budapeşte’nin en cazibeli özelliklerinden biri de şehrin her bir yanına serpilmiş olan termal havuzları. Hemen hemen her turistin bir görev olarak gidip bu geleneksel termal havuzları ziyaret ediyor. Ben de sadece ikinci ziyaretimde 15 gün kaldığım şehirde bu termal kaplıcaları bir bir turne ve deneyimleme fırsatı buldum.

Budapeşte Gellért Hotel Şehrin en meşhur kaplıcalarından biri Gellert Tepesinin eteklerinde bulunan ünlü Gellert Hotel içinden içeriyor. 1918’de oluşturulan tarihi Gellert Hotel, Budapeşte’nin ilk lüks otel olma özelliğine de haiz. Otelde yer edinen Gellert Termal Kaplıcası şehrin en çok rağbet bulan yerlerinden. Art Nouveau stili mermer sütunlu kaplıcada yüzmek unutulmaz bir kültür deneyimi. Gellért Hotel ve Termal Kompleksi, antik zamanlarda keşfedilen bir termal yer altı su kaynağının üstüne yapılmış oldu. Bu kaynağın şifalı suları Romalılar tarafınca esasen bilinmekteydi. Bu kaynağın varlığına dair ilk delil, Macaristan’ı 13. yüzyılın başlarında yönetmiş olan Kral II. Andew zamanına kadar dek uzanıyor. Osmanlı’nın eline geçtikten sonrasında kaplıcalar daha da genişletilse de 1894’te Hürriyet Köprüsü’ne yer açabilmek için yıkıldı.

Gellért Hotel’in günümüzdeki tasarımına 1912’de başlandı ve 6 sene sonrasında da I. Dünya Savaşı’nın peşinden açılışı yapılmış oldu. 1927’de daha da büyütülen ve 1934’te jakuzileri eklenen otel, ne yazık ki 1945’te II. Dünya Savaşı sırasında çok ağır hasar aldı. Savaşın bitiminden kısa zaman sonrasında 1961’de, cenk öncesindeki muhteşem ihtişamına yeniden ulaşması için süratle onarılan ve modernize edilen Gellért Hotel, 2008’de de baştan aşağı yenilendi. Budapeşte’nin ilk lüks oteli olan Hotel Gellert, açılışından kısa bir müddet sonra Avrupa’nın en olağanüstü ve en çağıl termal kaplıcası olarak ününü bütün kıtaya yaymayı başardı. Venüs ve Aşk Tanrısı Çağın meşhur Macar baş yapıcılarından Armin Hegedüs, Artur Sebestyen ve Izidor Sterk’in imzasını taşıyan, çok çağıl çizgilere haiz Gellért Hotel, Art Nouveau mimari akımının izlerini taşıyor. Nefes kesecek bir ön cepheye ve girişinde piramit gibi etkisi altına alan bir kubbeye haiz otelin ana cephesi nehire bakıyor. Gellert Tepesi’ne bakan cephe ise Bizans seçimi kubbesiyle dikkat çekerken, Aladar Gardos tarafınca meydana getirilen rölyeflerin süslediği devasa bir kemerli girişi bulunuyor.

Otelin iç tasarımı ise soluk kesici! Ana girişte bulunan tavan pencereleri, kusursuz dekore edilmiş korint sütunlar ve heykeller mükemmel bir imaj oluşturuyor. Girişten, tekrar tavan pencerelerine haiz olan merkezi yüzme havuzunu görmek olası. Havuzun çevresinde bulunan sütunlar, rölyefler ile süslenmiş çok varlıklı bir havaya haiz. Tavan pencereleri ise hava durumuna bağlı olarak sıklıkla aleni oluyor. Lobinin sonundaki merdivende ise mükemmel renklerle bezenmiş bir cam pencere bulunuyor. Bu pencere 1993’te Bozo Sztanisits’in tasarımından sonrasında eklendi. Gellert Termal Kaplıcası

Gellért Hotel’in kaplıcaları ise, otelin bütün öteki alanlarından daha itinalı bir dekora haiz. Çiniler, mermer sütunlar ve erotik bayan heykelleriyle bezeli kaplıcalarda hem bayanlar bununla beraber erkekler için, her birinin su sıcaklıkları değişik ilıca havuzları içeriyor. Kaplıcaların girişi Gellert Tepesi’nin tam ters istikametinde bulunan Kelenhegyi Ut tarafında bulunuyor. Otel misafirlerinin ücretsiz bir şekilde yararlanabildiği bu kaplıcalara, otelin içerisindeki doğrudan asansörle ulaşılabiliyor. Hem de jakuzi, buğu odası, sauna ve sağlık bölümleri de bulunuyor.

Göz at: Danube Kraliçesi: Budapeşte Göz at: Budapeşte’ye Nasıl Gidilir Gellért Çeşmesi Otel ek olarak 38 m boyunda suni dalga mekanizması bulunan bir termal havuza da haiz. Tekrar her yerde olduğu benzer biçimde burası da özenle sayısız heykel, maskaron ve ufak şelalelerle süslü. Gellert Hotel’in derhal önünde bulunan bu kubbeli çeşme, 2003’te Macar mimar Sandor Devenyi tarafınca yapılmış oldu. Bu emek verme şehrin termal kaplıcalarını temsil ediyor. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Arnavutluk’a Nasıl Gidilir

Arnavutluk, Balkanlar’da yer edinen sevdiğim ülkelerinden biri. Ülkede Tiran, Elbasan, Berat, Durres, İşkodra kasabalarını turne fırsatım oldum. Yakın zamana kadar yalnız Balkanlarn değil dünyanın en kapalı ülkelerinden bir tanesiydi. Arnavutluk, kendne münhasır kültürü, köklü tarihi, dağlık el değmemiş coğrafyası ve Adriyatik kıyılarındaki enfes plajlarıyla entresan bir ülke. Arnavutluk, emsalsiz gelenekleri, bozulmamış doğası, nefis mutfak kültürü, misafirperver ve sıcakkanlı insanlarıyla gezim alanında Balkanlar’da giderek yıldızı parlayan bir ülke. Sıklıkla kültür turizmi sevenlerin tercih etmiş olduğu ülkede başkent Tiran, canlı gece hayatıyla entresan. Ülkeyi dolaşmak için en iyi başlangıç noktası olan başkent Tiran’da, Skandenberg Meydanı, Ethem Bey Camii, Saat Kulesi ve Tiran Opera Binası görülmesi gereken yerlerden.

Arnavutluk nerede Vizesiz Balkan ülkeleri içinde yer edinen Arnavutluk, İyon Denizi ve Adriyatik Denizine de kıyısı bulunan bir ülke. Avrupa’nın güneydoğusunda yer edinen Arnavutluk, Karadağ, Makedonya, Yunanistan ve Sırbistan ile komşu ufak ve şirin bir ülke. Geçmişte değişik uygarlıklar tarafınca yönetilse de günümüzde parlamenter demokrasi ile yönetilen Arnavutluk yüksek ve engebeli bir coğrafyaya haiz. Arnavutluk’un nüfusu 3 milyon 700 bin. Halkın %80’i Müslüman, %20’si Hıristiyan. Süratli bir kalkınma ve modernleşme hamlesi yaşayan Arnavutluk tekrar de Avrupa’nın en fakir ülkelerinin başlangıcında geliyor. O yüzden gezmesi de ucuz bir ülke. Lonely Planet, 2011’de önerilmiş olduğu görülmesi gereken 10 ülke içerisinde Arnavutluk “Yeni Bir Akdeniz Aşkı” başlığıyla ilk sıraya konmuştu. Arnavutluk’un en mühim gezim merkezleri ılık Akdeniz ikliminin hissedildiği kıyı süresince uzanan şehirlerde içeriyor. Dağlık alanlarda ise kış aylarında başta kayak olmak suretiyle muhtelif kış sporları ziyaretçilerin ilgisini çeken başlıca faaliyetler içinde. Arnavutluk’a nasıl gidilir Arnavutluk vizesiz ülkeler içinde içeriyor. Bizim umuma mahsus geçişlik sahipler 90 gün süreyle vizeden muaf ülkede kalabiliyor. Hhususi, hizmet ve diplomatik geçişlik sahipleri de 90 gün süreyle vizeden muaf. Güneydoğu Avrupa’da Adriyatik Denizi kıyısında yer edinen Arnavutluk’a hava yolu ve kara yolu ile gitmek olası. Ben Makedonya turne sonrası Ohrid’den Arnavutluk’a geçtim. Sınır kapısını da yayan geçtim. Arnavutluk’a gitmek için en çok tercih edilen yol Tiran şehir merkezine 15 dakika mesafede yer edinen Tiran Rinas Havalimanına düzenlenen uçak seferleri ile ülkeye gitmek. Pegasus Havayolları ve THY İstanbul-Tiran içinde doğrudan uçuş seferleri düzenliyor ve ortalama 1 saat 45 dakikalık uçuşlarla Tiran Havalimanına varıyorsunuz. Havalimanından Tiran şehir merkezine taksi ve otobüs kullanarak gidebilirsiniz.

Tiran ve öteki Arnavutluk şehirlerine düzenlenen otobüs seferleri ile de ülkeye ulaşabilirsiniz. Tiran-İstanbul arası 1010 km ve otobüsle 15 Saat 30 dakika sürüyor. Metro gezim İstanbul-Tiran içinde otobüs seferleri düzenliyor. Salı, Cuma günler, düzenlenen seferler 126TL ile satışta. Hususi aracınızla ilkin İpsala sınır kapısını geçtikten sonrasında Dedeağaç (Alexandroupoli), Komotini, İskeçe (Xanthi), Kavala, Selanik, Kastoria rotasını takip edip Yunanistan-Arnavutluk sınır kapısına ulaşıyorsunuz. Arnavutluk Bilisht, Pogradec, Elbasan rotasıyla Tiran’a ulaşıyorsunuz. Hususi aracınızla gidiyorsanız Arnavutluk’ta deniz, güneş ve kum tatili istiyorsanız, ülkeye girdiğinizde güneye yönelip Adriyatik Kıyılarına doğru gidin. Korçe, Leskovik, Tepelene, Sarande rotasını izleyin. Arnavutluk gezilecek bölgeler içinde nefis plajlarıyla öne çıkan Saranda, Vlore ve Ksamil en güzel Arnavutluk dinlence bölgeleri içinde. Okumak isteyebileceğiniz öteki Arnavutluk seyahat makaleleri: Arnavutluk’a gitmek için en müsait vakit ise, ilkbahar ve güz ayları. Mayıs ve haziran benzer biçimde aylarda kültürel etkinliklerin daha çok bulunduğunu ve yaz mevsiminde ise mahalli gezim sebebiyle ülkenin dinlence yerlerinin bir fazlaca kalabalık bulunduğunu aklınızda bulundurun. Arnavutluk, Avrupa’nın güneydoğusunda yer edinen, şirin, çağıl ve gezilip görülecek pek çok adrese haiz bir ülke. Türkiye vatandaşlarından vize istemeyen bu güzel ülkeyi bir an ilkin görün. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Dünyanın en çok gezgin alan kenti Bangkok

Bangkok, 2017'de şu ana kadar gelen verilere gore dünyanın en çok gezgin alan kenti oldu. Tayland'ın başkenti Bangkok, 2017'nin dokuz aylık döneminde 20 milyondan fazla gezgin tarafınca ziyaret edildi. Bangkok'u gezgin sayısı bakımından Londra ve Paris izliyor. İşte Bangkok hakkındaki bilinmesi gerekenler...Bangkok nerede? Bangkok kentine nasıl gidilir? Bangkok, Uzakdoğu ülkesi Tayland'ın başkenti. Tayland Körfezi'nin en kuzeyinde bulunan Bangkok, Çao Phraya nehri ile ikiye ayırılıyor. Bangkok bununla beraber çok sayıda su kanalına da ev sahipliği yapıyor. Ortalama 8.5 milyon insanoğlunun yaşamış olduğu Bangkok, Tayland'ın başkenti olmasının yanı sıra bununla beraber en yoğun yerleşime haiz şehri. Bangkok'un Tayca ismi "Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Yuthaya Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon Piman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit"tir. 166 harftan oluşan bu ad hem de dünyanın en uzun yer adıdır. Bangkok kentine İstanbul'dan aktarmasız uçuşlar gerçekleştirilmekte. 9 saat devam eden bir yolculukla Bangkok'a gitmek olası. Bangkok'taki Suvarnabhumi Havaalanı'ndan şehir merkezine ortalama 27 kilometrelik bir mesafe var. Suvarnabhumi Havaalanı'ndan merkeze ulaşmak için metro hattını kullanmak en süratli ve ucuz metot olacaktır. 

Bangkok hakkındaki bilinmesi gerekenler... Bangkok, Tayland'ın başkenti olmasının yanı sıra ülkenin ekonomik ve kültürel anlamda da en mühim şehri. Ortalama 8.5 milyonluk nüfusuyla Tayland'ın en büyük kenti olan Bangkok, çok da eski sayılmayacak bir geçmişe haiz. 1782 senesinde Kral 1. Rama tarafınca kurulan Bangkok, çok sayıda Budist tapınağa da ev sahipliği yapmaktadır. Bangkok'ta bulunan bu tapınaklar şehrin en çok alaka çeken noktaları içinde içeriyor. Bangko ile Türkiye içinde 6 saatlik bir vakit dilimi farkı var. 30 günden azca süreli ziyaretler için Tayland, Türk vatandaşlarından vize istek etmiyor. Vize muafiyeti, 7.500 kilometre uzaklıktaki Bangkok'u cazibeli kılan detaylardan biri.

Tayland'ın resmi para birimi Bahti. Sadece Bangkok benzer biçimde gezinsel kentlerde ve bölgelerde dövizle alışveriş yapmak olası. 16 Kasım 2017 itibariyle 1 dolar ortalama 33 bahti.Bangkok'ta hava sıcaklığı yaklaşık 30 derecedir. Mayıs - Ekim ayları arasındaki devre Bangkok'ta sağanak yağış görülür. Sene süresince metrekareye ortalam 145 cm yağış düşmektedir.Bangkok kentinde görülmesi gereken bölgeler... 2017'nin turistler tarafınca en çok ziyaret edilen kenti olan Bangkok, Budist tapınakları, pazarları, lokantaları, su kanallarıyla ve gece hayatıyla dikkat çekiyor.  

Bangkok'un en dikkat cazibeli yönlerinden biri de su kanallarındaki pazarlardır. Teknelerle su kanalları süresince dolaşan satıcılar kıyılardaki ve tekrar başka teknelerdeki müşteriler ürünlerini satmaya çalışır. Bangkok tapınakları Bangkok ve Tayland'ın genelinde Budizm fazlaca yaygın bir din. Dolayısıyla ülkenin her yerinde çok sayıda tapınağa rastlamak olası. Bangkok'ta da çok sayıda muhteşem Budist tapınağı mevcut. Wat Phra Kaew, Wat Pho, Wat Arun, Wat Saket ve Wat Traimit Bangkok'ta turistlerin en çok ziyaret ettikleri tapınaklar içinde içeriyor. 

Bangkok ziyaretinde yapılması gerekenler... Bangkok milyonlarca turisti ağırlamasını canlı bir hayata haiz bulunmasına borçlu. Varlıklı bir mutfağı, entresan sokakları ve gece hayatıyla Bangkok, dünyanın pek çok yerinden turisti ağırlıyor. Bangkok'a en yoğun gezinsel ziyaretler Avrupa ve Avustralya'dan gerçekleştiriliyor. Bangkok bununla beraber balayı çiftlerinin de rağbet gösterdiği kentlerden biri.Wat Phra Kaew, Wat Pho ve Wat Arun benzer biçimde tapınakların yanı sıra Modern Sanat Müzesi, Kraliyet Sarayı, Kral Rama Parkı, Çao Phraya nehri kıyıları kentte görülmesi gereken noktalar. İlginç şeyler bulabileceğiniz ve su kanallarında kurulan pazarlar, turistlerin en çok gittikleri bölgeler içinde. Bangkok hem de Tayland mutfağının birçok lezzetinin denenebileceği bir yer. Türk damak tadına alışkın biri için Tayland mutfağı birazcık zorlayıcı gelebilir.

Bangkok hareketli bir gece dünyasına haizdir. Khao San Caddesi, Bangkok'un gece yaşamının en mühim noktalarından biridir. Ek olarak şehir çok sayıda bar, gece kulübü ve konser salonuna da ev sahipliği yapmaktadır.Bangkok'ta nerede kalınır? Dünyanın en çok gezgin çeken kenti olan Bangkok'ta konaklama için çok sayıda alternatif mevcut. Dünyanın en lüks otel zincirlerinin şubelerinin bulunmuş olduğu Bangkok'ta her bütçeye müsait bir konaklama adresi bulmak olası. Büyük ve çok gezgin alan bir şehir olduğundan Bangkok ziyareti öncesi kalacağınız yeri belirlemeniz ve rezervasyon yaptırmanız, sorunsuz bir dinlence geçirmeniz için mühim.

Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Eyfel Kulesi, Paris

Eyfel Kulesi (Eiffel Tower) dünyanın en ünlü ikonlarından biri ve Fransa’nın Paris şehrinde Seine Nehrinin kıyısında içeriyor. Paris’in halkının sıkça çimlerinde oturup şaraplarını yudumladıkları, halka aleni yeşil alanı olan Champ de Mars üstüne inşa edilmiş olan bu muhteşem yapı, tamamen demirden yapılma. Fransa‘nın meşhur kulesi Eiffel Tower, ismini kendisini inşa eden mühendisten alıyor ve şehrin en yüksek yapısı olma unvanını da elinde bulunduruyor. 1889’da yapıldığı günden bu yana dünya genelinde yılda 200 milyondan fazla ziyaretçi alabilen çok nadir yapılardan biri olmanın yanı sıra, dünya üstünde ki en çok gelir getiren yapıt niteliği de taşıyor.

Eiffel Tower, Paris, FransaEyfel Kulesi hikayesi Yılda 7 milyon ziyaretçi ile dünyanın en çok ziyaret edilen anıtı ve dünyanın en çok fotoğraflanan yerlerinden olan kule, isim babası da olan Gustave Eiffel’in tasarımı. Mimarı ise yaygın kanının aksine Stephen Sauvestre. Yapımında çalışan mühendisler gözlem bitirdikleri ve tam olarak nasıl biteceğini bilmedikleri hikayesinde suçlamalara maruz kalmış olsalar da kendilerine güveniyorlardı ve ne bitirdikleri hikayesinde emin ve emindiler. Kulenin rüzgar ve çok kuvvetli fırtınalar karşısında ayakta kalabilmesi için tasarlanması icap ettiğini biliyorlardı. Bütün suçlamalara ve eleştirilere karşın onca emek verme 1889’de meyvesini verdi ve Paris’in en büyük yapısı olarak tarihteki yerini almış oldu.

Gece Eyfel Kulesi manzarası şahaneEyfel kulesinin inşası yalnız 3 yılda sona erdi ve aslolan amacı radyo vericilerini yerleştirmekti. 324 metre boyunda, 24 metrelik bir antene haiz olan Eyfel Kulesi tam 7,900 ton ağırlığında kocaman bir yapı. İnşa edilmiş olduğu yıllarda entresan tasarımıyla bulan kişileri şaşkınlıklar içerisinde bırakmıştı. Kulenin inşasında 18,038 tane çelik parça kullanılmış. Parçaların birleştirilmesi için 2.5 milyon civarında perçinleme işlemi yapılma. Yasa gereği kulenin paslanmasını önlemek adına 7 yılda bir 60 ton boya ile baştan boyanıyor.

Değişik bir açıdan Eyfel Kulesi

Eyfel Kulesi, Paris

Yazar Guy de Maupassant devamlı Eiffel Kulesi’nden nefret ettiğini dile getirip, her gün kulenin içerisinde yer edinen kafeye gidiyor, sebebi sorulduğunda ise “Paris’te Eiffel’in görülmediği tek yer burası” diyormuş. Hakikaten de doğru, Fransa’nın başkentinde adeta bir kuzey yıldızı Eiffel kulesi. Kulenin ziyaretçileri üç değişik asansörle kuzey, batı ve doğu kanatlarından ilk iki platforma ulaşıyor. Kulenin ilk katında Gustave Eiffel ve 1889’deki sergiden görüntülerin izlenebileceği bir kısa film gösteriliyor. Ek olarak Eyfel Kulesinin tarihinin anlatıldığı bir sergi bulunuyor. İlk ve ikinci katlarda lokanta ve kafeler mevcut.

Eyfel Kulesi Paris şehrinin gözdesiÜçüncü kattaki en üst platforma ulaşmak isteyen bir ziyaretçi, ikinci katta iktibas yapmış olup ve başka bir asansöre geçiyor. 3. katta Gustave Eiffel’in soluk kesici Paris manzarasına haiz hususi dairesi bulunuyor. Eyfel Kulesi’nin şahane ışıklandırma sistemi 1985’te mühendis Pierre Bideau tarafınca yapılmış oldu. Işıklandırma sistemi yardımıyla geceleri Eyfel Kulesi’nin manzarasını görmek isteyenlerin sayısı arttı. Kocaman kulenin düzenlenen ilk ışıklandırılmasında 352 tane sodyum sarı ve turuncu lambalar yerleştirilmişti. Kulenin ikinci katına kadar merdivenle çıkmak 7€, asansörle çıkmak ise 11€. Şayet en yukarı kata çıkmak istenirse 17€ ödemek gerekiyor. 4 yaşın altındaki çocuklar için ücret istek edilmiyor. 4-11 ve 12-24 yaş arasına tenzilat uygulanıyor. Kuyrukta beklemek istemeyenler için biletler online olarak da satın alınabiliyor. Yılbaşı döneminde, 1 Aralık- 31 Ocak tarihleri içinde kulenin 1. katında, Paris’in 57 metre yukarısında, 190 metrekarelik bir buz pateni pisti kuruluyor.

Eyfel Kulesi Hakkındaki Bilgiler

Eyfel Kulesi nerede: Eyfel Kulesi, Paris’te Seine Nehri kıyısında, Champ de Mars’da meydana getirilen dünyanın en çok tanınan yapılarından biri. Eyfel kulesi yüksekliği tam 320 metre ve yükseklikle dünyanın en yüksek yapısı olarak 41 sene süresince adından laf ettirdi. ABD’nın New York şehrinde inşası tamamlanan Chrysler Binası sonrası bu birinciliğini kaptırdı. Eyfel kulesi ne amaçla yapılmış oldu: Paris Kulesi olarak da malum Eyfel, Fransız devriminin 100. yıldönümünde düzenlenen dünya fuarı için tasarlanmıştı. İlk ilkin Barcelona’da 1888 Dünya Fuarı için yapılması planlanan kule, bu fikrin reddedilmesi sebebiyle, Paris fuarının giriş kapısı olarak inşasına 1887’de başlanarak 1889’de tamamlandı.

Eyfel Kulesi’nin 1909’da sökülmesi planlanıyordu, sadece kule, haberleşme için çok müsait yükseklikte olduğu için radyo anteni olarak kullanılmasına karar verildi. Bugün yılda 7 milyon gezgin çeken Eyfel Kulesi, dünyanın parayla en çok ziyaret edilen anıtı ünvanına haiz. Eyfel Kulesi hikayesi: Eyfel Kulesi özellikleri ile çok entresan. 3,000 işçinin bir araya getirmiş olduğu 18,038 parça demirden açılan ve Koechlin’in icra ettiği dizaynla iki buçuk milyon perçinle birleştirilen 10,000 ton ağırlığındaki Paris Kulesi, adını inşa eden mühendis Alexandre Gustave Eiffel’den alır. Kulenin en tepesinde Gustave Eiffel’in kendisine ilişik bir dairesi vardı.

Gün batımında Eyfel KulesiEyfel Kulesi bu gün inşa edilmiş olsaydı, ortalama 31 milyon dolara mal olurdu. Işıklandırma sisteminde 20 bin lamba olan Eyfel Kulesinin tepesine ulaşmak için 1665 tane basamağı tırmanmanız gerekiyor. Eyfel Kulesi her 7 yılda bir, 60 ton boya ile tekrar boyanıyor. Dünyada 30 dan fazla kopyası olan Eyfel Kulesi, ısı değişiklilerine bağlı olarak yüksekliği 15 santimetre değişiyor. Dolandırıcı Victor Lustig, Eyfel Kulesi‘ni, hurda ticareti icra eden kişiye satmayı başardı. Franz Reichelt tasarladığı paraşütü Eyfel Kulesinin ilk güvertesinden 60 m. yükseklikten denedi ve düşerek yaşamını yitirdi. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Yeryüzü cenneti Çamlıhemşin

Çamlıhemşin, doğası ve iklimiyle insanları kendsine fanatik bırakıyor. Rize'nin bir ilçesi olan Çamlıhemşin, Kaçkar Dağları eteklerinde yer almıştır. Çamlıhemşin ilçe sınırları içerisinde Türkiye'nin en mühim yaylaları bulunmaktadır. Tarihi yapılarıyla da meşhur Çamlıhemşin, plato turizminde mühim bir paya haiz.Çamlıhemşin nerede? Çamlıhemşin'e nasıl gidilir? Çamlıhemşin, Rize'nin denize kıyısı olmayan kesiminde güney kesiminde yer almıştır. Kaçkar Dağları üstünde bulunan Çamlıhemşin, 885 kilometrekarelik bir yüzölçümüne haizdir. Engebeli arazisi sebebiyle seyrek ve dağınık bir nüfusa haiz olan Çamlıhemşin'in toplam nüfusu 6.200'dür.Çamlıhemşin'e gitmek için ilk başlarda İstanbul - Trabzon uçuşu gerçekleştirdikten sonrasında ilkin Rize merkeze peşinden da ilçe merkezine ulaşabilirsiniz. Çamlıhemşin'in İstanbul'a uzaklığı 1.255 kilometredir. Karayolu ile Çamlıhemşin'e ortalama olarak 16 saatte gitmek olası.

Pokut Yaylası Çamlıhemşin ilçesinde yer edinen Pokut yaylasına ulaşmak için merkezden ortalama iki saatlik bir seyahat yapmak gerekiyor. 1800 metreden fazla bir yüksekliğe haiz olan Pokut yaylasında dağınık bir yerleşim mevcuttur. Plato turizminin mühim bir yer tuttuğu bölgede, turistlerin konaklayabileceği pansiyonlar da mevcut. Çam ormanlarını geçip erişilen Pokut yaylası, Çamlıhemşin'in en çok görülmesi gereken yerlerinden biridir. Pokut yaylasından Hazindak ve Sal yaylalarına geçilebiliyor.

Gito Yaylası Çamlıhemşin sınırları içerisindeki bir öteki mühim plato da Gito'dur. Çal yaylası istikametine giderken önünüze çıkan Gito yaylası bulutların üzerinde tabiatın bütün güzelliklerine tanıklık etmek isteyenler için olağanüstü bir rota olma özelliği taşıyor. Gito yahut söyleniş edilen öteki şekliyle Kito yaylasına çok sıkıntılı bir seyahat nihayetinde ulaşılabiliyor. Sadece bölgenin haiz olduğu doğal güzellikler bu zahmeti çekmeye değer kılıyor.Tıpkı Pokut yaylası benzer biçimde Gito yaylası da Kaçkar Dağları üstünde bulunuyor. Gito yaylasında gelen turistlerin konaklayacağı ahşap pansiyonlar mevcut. Bilhassa sabahları bulutların vadiye çökmesiyle beraber, Gito'da güne uyananlar mükemmel bir manzarayla karşılaşıyor. 

Zilkale Çamlıhemşin ilçe merkezinden 15 kilometre güneyde, Fırtına Deresi'nin batı yamaçları üstünde kurulmuş bir yapı olan Zilkale, bölgenin en dikkat cazibeli yerlerinden biridir. Zilkale'nin inşa edilmiş olduğu sarp kaya hacmi deniz seviyesinden 750 metre, nehir yatağından da ortalama olarak 100 metre yüksekliktedir. Tam olarak ne vakit inşa edilmiş olduğu bilinmemekle beraber Zilkale'nin 14-15. yüzyıllar içinde inşa edilmiş olduğu tahmin ediliyor. Merdivenlerle ulaş��labilen Zilkale, Osmanlı döneminde de kullanılmıştır.

Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, İstanbul

Ağaç ve odunsu bitkilerin sergilendiği geniş bir alan olan Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, İstanbul Sarıyer’de, Kemerburgaz-Bahçeköy yolu üstünde içeriyor. Arboretumlar, tahsil ve ilmi yanları ağır basan informasyon, emek ve sabırla meydana getirilmiş birer canlı nebat müzeleri olarak tanımlanıyor. Doğu sınırı İstanbul Boğazı’ndan beş kilometre, kuzey sınırı Karadeniz’den sekiz kilometre içeride kalan Mustafa Kemal Atatürk Arboretum’unun değişik yönlere dönük irili ufaklı yamaç ve vadileri, farklı ağaç türlerinin yetiştirilmesine müsait düşen habitatları sağlıyor.

Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu Seyahat Rehberi Ilmi inceleme ve deney için kullanılan, muhtelif canlı ağaç türlerinin koleksiyonunu barındıran bir müze görevindeki Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, üç yüz kırk beş hektarlık alanda, bin beş yüzü aşkın nebat türü bulunuyor. Hem de hatırı sayılır soğanlı bitkiler koleksiyonu da mevcut. Kurulumuna 1949’da başlanan, iyelik ve finans kaynağını Türkiye Cumhuriyeti Orman Genel Müdürlüğü’nün oluşturduğu Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü’ne bağlı bir istihbarat kurulu tarafınca işletiliyor. Ilmi otoritesinin İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ne bağlı olduğu arboretum, fakültenin tedris üyeleri, öğrencileri, Orman Bakanlığı bünyesindeki alakalı kuruluşlar, orman mühendisleri, peyzaj mimarları, öteki fakülteler ile inceleme kurumları, yerli ve yabancı bilim adamları, doğaseverlerin yapacakları incele ve ilmi araştırmalara aleni bir canlı laboratuvar olarak hizmet veriyor.

Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, Sarıyer’de bulunan floristik zenginliğiyle pek çok yerli ve yabancı botanikçinin ilgisini çekmiş bulunan meşhur Belgrad Ormanı’nın güneydoğusundaki, üç yüz kırk beş hektarlık bir orman parçası üstünde kurulu. Sınırları içinde Osmanlı döneminde meydana getirilen Kirazlıbent ile 1916’da kurulan Türkiye’nin ilk fidanlığını barındıran Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, hayattaki öteki arboretum ve botanik bahçeleriyle tohum ve fidan temini hikayesinde ortaklık içinde. Motosiklet, bisiklet ve evcil hayvanların kabul edilmediği, mutlaka piknik yapmanın yasak olduğu arboretumda, resim çekmek özgür olsa da tripot kabul edilmiyor. Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu’nda ne yapılır

Rahat, yemyeşil ve mis kokulu bir dünya olan arboretum, İstanbul’un göbeğindeki üç yüz hektarlık geniş alanıyla cennetten bir köşe. İki yanında ağaçların sıralandığı uzun yürüyüş parkurlarında yürüyebilir, her mevsim birbirinden güzel renklere bürünen ağaçların ve çiçeklerin yarattığı çok büyük manzarada çok güzel resim kareleri yakalayabilirsiniz. Yürürken karşınıza çıkan rengârenk mantarlar, su kaplumbağaları, ördeklere ve kuğulara ev sahipliği icra eden göletler, çeşit çeşit kelebekler, cıvıl cıvıl öten kuşlar yol dostunuz oluyor. Olağanüstü bir nebat örtüsü, çok iyi düzenlenmiş bir sera ve bahçelerin bulunmuş olduğu, yeşilin her tonunu görebileceğiniz arboretum, bununla beraber evlatların metropolden kurtulup doğayla bir araya gelmesi için de eşi olmayan bir alan.  Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu nasıl gidilir

İstanbullular yahut İstanbul’a ulaştıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu’na ulaşımda birkaç seçeneğiniz var. Hususi aracınızla gelmek dilerseniz, Sarıyer yönünde Büyükdere Caddesi istikametinde Hacıosman’a devam ediyorsunuz. Burada tabelaları takip ederek Bahçeköy yoluna saparak ilerliyorsunuz. Bahçeköy’e ulaştıktan sonra ise İstanbul Üniversitesi Spor Salonu’nun karşısında bulunan Kemerburgaz yolundan sola dönerek ortalama beş yüz metre ilerleyin. Sol tarafta arboretumu görmüş olacaksınız. Toplu taşıma araçları ile de ulaşım basit. Bölme’den 42T No’lu otobüslerle yahut Dördüncü Levent’ten bineceğiniz otobüslerle İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi durağında inerek ortalama beş yüz metre geriye yürüdüğünüzde sola dönerken sağ yakada bulunuyor. Sarıyer yönünde Büyükdere Caddesi’nden Belgrad Ormanı’na giderken solda kalan giriş kapısının görünmüş olduğu Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu’na, Hacıosman’da metrodan indikten sonrasında her on beş dakikada bir hareket eden 42HM No’lu Bahçeköy otobüslerine binebilirsiniz. Ortalama yirmi dakikalık bir seyahatten sonrasında Bahçeköy’de inip Kemerburgaz yolundan ortalama beş yüz metre kadar yayan ulaşabilirsiniz. Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu Nerede Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu, İstanbul Sarıyer’de, Kemerburgaz-Bahçeköy yolu üstünde içeriyor. Ana giriş kapısının önünden Büyükdere ve Bahçeköy’ü Kemerburgaz’a bağlayan yolun geçmiş olduğu arboretum, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı bir istihbarat kurulu tarafınca yönetim ediliyor. Adres: Sarıyer Köyü, 34450, İstanbul Telefon: 0 (212) 226 1929 Ziyaret Saatleri: Yazın 08.30-20.00, kışın 08.30-17.00, Pazartesi günleri kapalı. Ziyaret Kuralları: Su ve çocuk maması hariç her türlü yemek, alkollü ve alkolsüz meşrubat, evcil hayvan, tripod, bisiklet, top, uçurtma, balon, konfeti ve öteki aleni alanlarda oynanabilen oyun ve oyuncaklar, ustalaşmış resim çekimi yapılabilecek her türlü ekipman ve kostüm. Mustafa Kemal Atatürk Arboretumu Giriş Tutarı: Hafta içi 5 TL, hafta sonu 15 TL İETT Hatları: Sarıyer-Bahçeköy, Bölme-Bahçeköy, 4.Levent-Bahçeköy Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Samsun Merkezde Gezilecek Bölgeler

Anadolu’nun en yeşil ve nebat çeşitliliği bakımından en varlıklı bölgesi olan Karadeniz, yaylaları, fındığı, çayı ve kendine has değerleriyle kültür turlarının ve tabiat tutkunlarının bir numaralı adresi. Orta Karadeniz’de yer edinen Samsun ise, bölgenin en büyük ve en gelişmiş kenti. Coğrafya kitaplarından bildiğimiz Kızılırmak ve Yeşilırmak Deltaları’na ev sahipliği icra eden, bereketli Bafra ve Çarşamba Ovaları üstünde kurulu olan Samsun, Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu’da milli mücadeleyi başlatmış olduğu nokta olması dolayısıyla da ayrı bir öneme haiz.

Kızılmak Deltası Kuş Cenneti, Şahinkaya Kanyonu, Kabaceviz Şelaleleri, Amisos Arkeolojik Kazı Alanı dışında şehir merkezinde de görülecek pek çok yeri bulunan Samsun’u tam anlamıyla dolaşmak için minimum üç gün gerekiyor. Samsun uçak bileti için Atlasglobal bilet kampanyalarını takip edin. 1. Haysiyet Anıtı ve Mustafa Kemal Atatürk Parkı

Avustralyalı heykeltıraş Heinz Kreppel tarafınca 1928-1931 yılları aralığında meydana getirilen Haysiyet Anıtı, Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Ulusal Savaşım’yi başlatması anısına, Mustafa Kemal Atatürk Parkı içine yerleştirilmiş. Kaidesinin dört yanında çağın ruhunu yansıtan figür ve makalelerin yer almış olduğu anıt, büyüklük ve balans bakımından dünyanın ikinci heykeli. 2. Bandırma Vapuru ve Ulusal Savaşım Aleni Hava Müzesi

Bandırma Vapuru Samsun’u Samsun icra eden en mühim adres. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü saat 08.15’te Samsun’a demir atan vapurun birebir aslına müsait olarak inşa edilen ve Ulusal Savaşım Aleni Hava Müzesi alanında içeriyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları ile kişisel eşyalarının sergilendiği, kurmaylarının ve mürettebatının balmumu heykellerinin bulunmuş olduğu Bandırma Vapuru vapur müzesini gezerken Mustafa Kemal Atatürk’ün sevilmiş olduğu şarkılar birlikte rol alıyor. 18 Mayıs 2003’te ziyaretçilere oluşturulan müzenin yer almış olduğu Ulusal Savaşım Aleni Hava Müzesi’nde, Türkiye’nin en uzun Seramik Rölyefleri, Samsunlu 1200 şehidin yer almış olduğu Şehitler Yazıtı, milli mücadeleyi özetleyen 10 Bronz Rölyef ve Yedi Figürlü Ulusal Reha Anıtı içeriyor. 3. Reha Yolu ve Tütün İskelesi

Mustafa Kemal Atatürk ve 18 tabanca dostlarının Samsun’a çıkışını temsil eden Reha Yolu, karaya ayak bastıkları Tütün İskelesi’nden (Reji İskelesi), Mıntıka Palas Oteli’ne kadar uzanan bir yol. Protokol Yolu adıyla 19 Mayıs 2009’da hizmete oluşturulan yolda iskele ve temsili Bandırma Vapurunun inşa edilmesiyle bir aleni hava müzesi oluşturulmuş. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve mürettebatın balmumu heykellerinin yanı sıra, onları karşılayan dört Samsunlunun heykelinin de yer almış olduğu yolda, yüce önderin laflarından alıntılar içeriyor. Samsun’un en güzel yapılarından kabul edilen Reji Sigara Fabrikası olarak da malum Tütün Fabrikası, Cumhuriyet Meydanı’nda bulunuyor ve görülecek bölgeler içinde. 4. İlkadım Anıtı

Samsun şehir planının tekrar tasarlanması ile eskiden kıyı olan sınırı, günümüzde epey içerilerde bulunuyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapurundan inerek kıyıya çıkmış olduğu iskelenin bulunmuş olduğu yer ise Samsun Limanı’nın yapımı esnasında 1959’da doldurulduğundan kıyıdan 250 metre içeride kalan bu iskelenin yerinin belli olması için bir anıt yerleştirilmiş. 1969 senesinde oluşturulan ve dayanışmayı simgeleyen anıtın tasarımını mimar Elit Viter tarafınca meydana getirilen yapılma sadece günümüzdeki heykel, Hakkı Atamulu tarafınca, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı olan 1981’de yapılma. Samsun halkı tarafınca yaptırılan bu anıtın öndeki üçlü figürü, taş blok kural üstündeki İlkadım Anıtı dayanışmayı simgeliyor. Burada resmi üniforması ile Mustafa Kemal Atatürk ve kumandanlar ile anıtın iki ucunda da gençliği simgeleyen heykeller bulunuyor. 5. Saat Kulesi ve Saathane Meydanı

Tarihi bir meydan olan Saathane Meydanı, ticaretin kalbi konumunda. Samsun şehir merkezine bağlı İlkadım İlçesi’nde bulunan Saathane Meydanı‘na ismini veren Saat Kulesi, II. Abdülhamit’in tahta çıkışının onuncu yıldönümü olan 1886’da bindirme taş örgü sistemiyle inşa edilmiş. Fransız bir mühendis tarafınca meydana getirilen saat kulesinde araç-gereç olarak Ünye taşı kullanılmış. O dönemde evlerden yüksek inşa edilmiş olduğu için gözcü kulesi olarak da kullanılmış. 2001 senesinde aslına müsait olarak tekrar inşa edilen kule,  günümüzde Mecidiye Çarşısı’na da çok yakın. Samsun şehir merkezindeki İlkadım Mahallesi’nde bulunan Mater Dolorosa Katolik Kilisesi, Sultan V. Murat’ın fermanı ile kurulan ve günümüzde birinci dereceden sit alanı olarak koruma dibine alınan bir yapı. 6. Samsun Kalesi ve Hamam Kalıntıları

Günümüz Samsun şehir merkezinin temelini meydana getiren 1192 senesinde Danişmentler tarafınca yaptırılan Samsun Kalesi, sınırları günümüzde Saathane Meydanı’ndan bedestene, deniz kıyısından Büyük Camii’nin bulunmuş olduğu alana kadar uzanmakta olup sekiz metrelik surlarıyla 1869’de büyük Samsun yangınına kadar sağlam bir halde ayakta kalmış. Sadece yangın sonrası ne yazık ki, meydana getirilen şehir planında kalenin kara tarafında bulunan surlar ile V. Mehmet Reşat döneminde de mevcut bütün kalıntılar tamamen yıkılmış. Günümüzde Saathane Meydanı’nda çok azı görülebilir durumda. 7. Mecidiye ve Yabancılar Çarşıları

İlkadım Anıtı’na giden geniş Fuar alanında sağ tarafta bulunan Yabancılar Çarşısı‘ndan içeri girdiğinizde sanki bir otogar çarşısına girmiş benzer biçimde hissediyorsunuz sadece tezgâhların içinde yürümeye devam edin, ürün çeşitliliğine ve müsait fiyatlara epey hayret edeceksiniz. Eskilerin Rus pazarı söylediği çarşı esnafı, geçmişte Samsun’da yoğun olarak yaşayan Ruslardan oluşuyormuş, sadece günümüzde çok azı kalmış. Mecidiye Çarşısı ise Samsun’un en büyük ve en meşhur çarşısı. Günün her saati her an kalabalık olan çarşıda, aklınıza bile gelmeyecek her şey var. Cadde ve caddeye oluşturulan sokaklar, bütünüyle irili ufaklı alışveriş yeri ve dükkânlarla dolu. Markalılardan ekonomik olanlarına kadar geniş bir ürün yelpazesine haiz. 8. Büyük Cami

Samsun şehir merkezindeki Kale Mahallesi’nde yer edinen Büyük Cami, kentin en büyük camisi. Batumlu Hacı Ali Efendi tarafınca 1884’de yaptırılan cami, Sultan Abdülaziz’in anası Pertevniyal Valide Sultan tarafınca onarılmış. Sarıya yakın renkte kesme taştan, kare planlı inşa edilen caminin üstü tromplu merkezi bir kubbe ile örtülmüş. Dikdörtgen çerçeve içinde yuvarlak kemerli giriş kapısının önünde altı sütunun taşımış olduğu beş bölümlü beşik tonozlu bir son cemiyet yeri bulunuyor. 9. Şehir Müzesi

Yapılma olmak yapılmaktan çok uzak, hem iç tasarımı, hem verdiği informasyon yoğunluğu, bununla beraber ziyaretçileriyle interaktif haberleşme kuran Samsun Şehir Müzesi, Samsun’un evveliyatına fer tutuyor. Balıkçılıktan tütüncülüğe, Samsun’da çocuk olmaktan yiyecek kültürü ve düğün geleneklerine, tarihi yapılarından demografik yapısına kadar Samsun’a dair aradığınız her şeyi, canlandırmalar ve informasyon panolarıyla sunan müze, Demiryolu Lokali olarak kullanılan eski TCDD binalarının restore edilmesiyle oluşturulmuş. Gösterişli ağaçların ve palmiyelerin süslediği bahçesinde bir de kafe bulunuyor, burada durup soluklanmayı da unutmayın. 10. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Samsun’un en eski fuar alanı girişinde, şimdiki valilik binasının yanında bulunan Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, 1981’de ziyarete açılmış. Arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği iki parçaya ayrılan müzenin arkeoloji bölümünde kalkolitik dönemden Roma dönemine uzanan eserler sergilenirken, Etnografya kısımda ise etnografik mahiyet taşıyan bindallılar, peşkirler, para ve saat keseleri, el yazması Kuran’lar, süs eşyaları, silahlar, mutfak eşyaları, halı ve kilimler sergileniyor. Sadece en mühim koleksiyonu elbet Amisos Antik Kenti buluntuları ve bu kentte yer edinen bir kabir odasında bulunan Amisos hazinesi. 11. Gazi Müzesi

Samsun şehir merkezindeki Mecidiye Caddesi’nde bulunan Gazi Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’da karaya çıktığında konakladığı yer olan Mantıka Palas Oteli’nin restore edilip 1940’ta ziyarete açılmış. Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin ilanından sonrasında 16-18 Eylül 1928 ve 22-26 Kasım 1930 tarihlerinde tekrar bu otelde konaklamış. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin derhal yanında yer edinen müzede, Mustafa Kemal Atatürk ve tabanca dostlarının balmumu heykelleri ile döneme ilişik fotoğraflar informasyon ve belgeler sergileniyor. Müzede sergilenen mühim eserlerden bazıları Onuncu Sene Nutku’nun özü, Söylev’un Osmanlıca aslının örneği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk ziyareti esnasında yanında bulundurduğu seyahat çantasından oluşuyor. 12. Doğu Park ve Fuar Alanı

Kentin doğusunda, deniz kıyısı ile kara yolu içinde bulunan Doğu Park, içinde amfi tiyatro bisiklet ve koşu yolu bulunan geniş koruluk bir alan. Bilhassa hafta sonları çimlerin üstünde keyif icra eden Samsunluların randevu alanı. Amatör balıkçıların da yoğun olarak tercih etmiş olduğu alanda Mert Irmağı girişinden Bandırma Vapuru’nun demirli olduğu alana kadar uzayan parkta Ulusal Savaşım Aleni Hava Müzesi de içeriyor. Önceleri eski liman ile demiryolu arsındaki dar alana sıkışan Fuar Alanı, kıyı şeridi, araç ve yaya trafiğine açılmış. Sevgi Parkı Gölü ve rekreasyon alanı ile hayvanat bahçesi de bu bölgede bulunuyor. 13. Amazon Köyü ve Çift Aslanlı Amazon Heykeli

Batı Park Sahası içinde yer edinen Amazon Köyü, amazon savaşçı bayan kabilelerinin balmumu heykellerinin ve hayat alanlarının canlandırılmasıyla oluşturulmuş bir alandan oluşuyor. MÖ. 3000 ila 2000 yılları aralığında yaşamış olan, kentler ve şehir devletleri kuran, anaerkil hâkim camia yapısı içinde efsanelere, destanlara, mitolojilere filmlere ve romanlara mevzu olmuş amazonların yaşamlarından kesitler sunuluyor. Amazonların bayraklarının simgesi olan iki aslan ise, Batı Park Amazon Adası’nda iki tepeye seyir platformu olacak biçimde konumlandırılmış. Bu dev Aslan Heykellerinin içerisinde amazonların yaşamıyla alakalı dia gösterisi sunuluyor. En güzel yanı ise, aslan heykelinin tepesine tırmanıp dişlerinin arasından kocaman Amazon Heykeli’nin izlenebiliyor oluşu. Bununla beraber buradan Amisos Tepesi’ne teleferikler hareket ediyor, manzarası ise şahane! 14. Amisos Tepesi ve Kakanca Tümülüsleri

Amisos Tepesi olarak malum Baruthane Tepesi, Amisos Antik Kenti içinde yol genişletme emekleri esnasında bulunan ve MÖ. 3. yüzyıla ilişik iki tümülüsten oluşuyor. Samsun’un en güzel manzarasının bulunmuş olduğu bu tepe, Samsun’un ilk yerleşim yeri olarak biliniyor. Helenistik Döneme ilişik olan tümülüslerde, Pontus Krallığı’nın idare edici ailelerinden birine ilişik olduğu kabul edilen bir kabir yapıları mevcut. Kabir odalarında meydana getirilen kazılarda bulunan Amisos Hazinesi isminde olan gömütler de Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi‘nde sergileniyor. Tepe, Samsun’un panoramik seyrine imkân veren konumu, şık etraf düzenlemesi, restoranı ve teleferiği ile Samsun şehir merkezinin en şirin ve en gezinsel yeri. 15. Kumsal Yolu ve Atakum Sahili

Samsun’un tekrar düzenlenen yürüyüş ve bisiklet parkurları, plajlar ve şirin kafelerle süslü Kumsal Yolu, belediyenin emekleri ile Samsun’a kazandırılmış. Her yanında heykellerin, palmiyelerin ve rengârenk faytonların bulunmuş olduğu kordon boyunu turistler kadar Samsunlular da İzmir kordona benzetiyor. 1950’lerde meydana getirilen liman sebebiyle sahille bağları doğranan Samsun’u denizle buluşturan kumsal yolu, 8 kilometre uzunluğa ve 22 metre genişliğe haiz. Aynı bölgede denizden kopmayan 92 dönümlük alanda ise, paten pisti, konser alanı, hayvanat bahçesi ve Sevgi Gölü bulunuyor. Atakum İlçesi ise Samsun’un en güzel bölgelerinden biri. Karadeniz’in en büyük sahili olarak malum Atakum Kumsal Yolu süresince plajlar, kafe ve restoranlar, park ve dinlenme alanları, bisiklet ve yürüyüş parkurları ile iskeleler bulunuyor. Bilhassa gün batımlarının tatlı bir kızıllığa büründüğü Samsun’da günü bitirmek için en güzel adreslerden biri. Samsun Plajları

Karadeniz kentlerinin aksine, Samsun şehir merkezi tertemiz ve incecik kumlu plajlar ve kumsallarla dolu. O şekilde ki kumsal yolu ve Atakum süresince dilediğiniz yerde denize girme imkânınız var. Bunlar içinde en çok tercih edilen plajlardan ilki olan Fener Plajı, şehir içerisinden Atakum yönüne giderken PTT binasını geçtikten 100 metre sonrasında sağ tarafta bulunuyor. Plajda, vitamin bar, restoran, spor alanları ve duş kabinleri mevcut. 5 bin birey kapasiteli Mert Plajı, Mert Irmağı’nın batısında bulunuyor. İçerisinde aquapark, vitamin bar, çocuk havuzu, oturma ve güneşlenme grupları, soyunma odaları, kafeterya, duş, cankurtaran ve emniyet elemanları ile güvenliği sağlanan plaj 2007’de hizmete açılmış. Tekrar belediye tarafınca işletilen Bandırma Plajı ise, Bandırma Vapuru Müzesi’nin derhal yanında bulunuyor. Ortalama 45 bin metrekarelik alanda karavan parkından duş kabinine kadar her türlü olanağın bulunmasının yanında, Karadeniz’in ilk su kayak tesisi olan Samsun SUKAY’ın da yapıldığı bölge. Türkiye’nin deniz üstüne meydana getirilen ilk kablolu su kayağı merkezi olan SUKAY, 2011’de faaliyete geçmiş. Burada plajın yanı sıra su kayağı tahsil parkuru, plaj voleybolu sahası ile kafe ve restoranlar bulunuyor.

İlkadım İlçesi’nde bulunan On Dokuz Mayıs Üniversitesi Kampüsü, ağaçlıklar içeresinde, Samsun’a yukarıdan bakan tepeye kurulu, şahane manzarasıyla Türkiye’nin en güzel üniversite kampüslerinden biri. 10 bin dönümlük bir alana yayılan kampüsün bir tarafı Karadeniz’e öteki tarafı ise senelik yürüyüşler için malum Kocadağ Dağı’na bakıyor. Samsun’un ziyaret edilmesi gereken bölgeler bunlarla sınırı olan değil elbet. Samsun Seyahat Rehberi yazımızda daha ayrıntılı gezilecek ve görülecek bölgeler listesini bulabilirsiniz. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Manavgat Şelalesi, Antalya

Manavgat Şelalesi, Türkiye‘nin en malum şelalelerinden biri. Antalya’nın Manavgat ilçesinde yer edinen şelale, Manavgat Nehrinin dirayetli akıntılarıyla oluşuyor. Alçaktan düşmüş olduğu için geniş bir alana yayılan Manavgat Şelalesi, olağanüstü manzaralarıyla görenleri adeta büyülüyor. Akdeniz Bölgesinin mühim dinlence beldelerinden kabul edilen Manavgat bilhassa şelalesiyle biliniyor. Ismini bulunmuş olduğu ilçeden alan Manavgat Şelalesi, ilçe merkezine 5 km mesafede konumlanıyor. Azca bir yükseklikten düşmesine karşın yüksek bir debiyle akan şelalenin beslendiği en büyük kaynak karstik bir yapıya haiz olan Dumanlı Deposu. Karstik yapı sebebiyle beyaz renkli sarkıtların oluştuğu şelalede hem akım çok kuvvetli bununla beraber su çok soğuk.

Şelalenin debisinin yüksek olması su sporları için elverişli bir ortam sağlıyor. Olağanüstü tabiat manzaralı çay bahçeleri, balık restoranı, kafeterya, dinlenme bölgeleri ve hediyelik eşya dükkanlarına haiz olan Manavgat Şelalesi, şehrin gürültüsünden ve kalabalığından kaçmak isteyenler için çok iyi bir seçenek. Manavgat Şelalesi’nde ne yapılır Ülkemizin görülmeye doğal güzelliklerinden kabul edilen Manavgat Şelalesi sunmuş olduğu görünüm ve aktiviteleriyle şehirden uzaklaşıp, doğaya karışmak için çok güzel bir seçenek.

Irmak sularından oluşan şelalenin etrafında oturup, dinlenebileceğiniz çay bahçeleri, yiyecek yiyebileceğiniz restoranlar bulunuyor. Buralarda şelalenin büyüleyici manzarasını eşliğinde çayınızı yudumlayabilir, nehrin leziz balıklardan tadabilirsiniz. Bunun yanında şelalenin çevresinde bulunan piknik alanlarında doğayla iç içe bir piknik yapabilirsiniz. Trekking ve kamp benzer biçimde tabiat etkinlikleri için de çok müsait bir ortama haiz olan Manavgat Şelalesi’nin üstünde bulunmuş olduğu nehirde tekne turu yapabilir, rafting, jeep safari benzer biçimde aktivitelere de katılabilirsiniz. Benzersiz bir güzelliğe haiz olan şelaleye birey başı 5 TL karşılığında girilebiliyor. Manavgat Şelalesi nerede

Antalya ilinin Manavgat ilçesinde bulunan Manavgat Şelalesi, içe merkezine 5 km uzalıkta içeriyor. Şelale Antalya merkeze 76 km mesade bulunurken, Alanya’ya 32 km mesafede konumlanıyor. Manavgat Şelalesi’ne nasıl gidilir

Doğayla bütünleşmek için ülkü noktalardan kabul edilen Manavgat Şelalesi’ne gitmek için evvela Manavgat ilçesine ulaşmanız gerekiyor. Türkiye’nin değişik noktalarından kalkan şehirlerarası otobüslerle Manavgat’a direkt ulaşılabiliyor. Manavgat’a ulaştıktan sonra ise ilçeden şelaleye giden otobüs yahut minibüslere binmeniz gerekiyor. Bunun yanında Manavgat Antalya Havalimanına 68 km, Alanya Havalimanına 104 km uzaklıkta bulunuyor. Havaalanlarından Manavgat yönüne giden otobüslere binerek ilkin ilçeye sonrasında şelaleye ulaşabilirsiniz. Akdeniz Bölgesi’nin mühim gezinsel cazibelerinden kabul edilen  Antalya Manavgat Şelalesi, şehirden uzaklaşmak isteyenler ve huzuru doğada arayanlar için fazlaca ülkü. Read the full article

[gezigunlugum-blog]

Güz Manzarasını Kesinlikle Görmeniz Gereken 6 Yer

Güz, tabiatın renk hikayesinde muhteşem bir sunum icra ettiği mevsimdir. Yürüyüş ve tabiatın sergilediği o muhteşem manzaraya şahit olmak için mükemmel bir vakit dilimi sunmaktadır. Güz manzarasını seven ve bu manzarayı en güzel yerlerden görmek isteyen biriyseniz, güz manzarasını görmeniz gereken yer tavsiyelerimizi kesinlikle okuyunuz. Kazdağları, Çanakkale-Balıkesir

Kaz Dağları, Balıkesir ve Çanakkale sınırları içinde içeriyor. Hem deniz aynı zamanda orman manzarası görmek ve bu manzaranın güz mevsiminde sunmuş olduğu olağanüstü renk cümbüşüne şahit olmak dilerseniz, bu bölgeyi kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Güz yaprak dökümleriyle meşhur bir mevsimdir. Bu bölgede de bunu oldukça çok görmüş olacaksınız. Dökülen yapraklarla güz manzarası rengârenk olacak ve bu muhteşem manzaraya tertemiz şelalelerin eşlik ettiğini görmüş olacaksınız. Sarı ve turuncu yapraklarla şelalelerin berraklığının birleştiği bu yeri kesinlikle görmelisiniz. Bu bölge civarında konaklama yapılacak bayağı fazla seçenek var. Sizler de yöre yerlerde konaklama yapabilir ve sonbaharın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Kaz Dağları Yükseklik: 1.774 m Komşu Kentler: Çanakkale ve Balıkesir Hangi Mevsimde Gezmeli: Güz Yapmadan Dönmeyin: Sonbaharın huzurunu yaşamadan, yaprakların yürürken çıkardıkları sesleri duymadan, şelaleleri dinlemeden ve uzun yürüyüşler yapmadan dönmeyin. Erikli Yaylası, Yalova

Erikli Yaylası, Yalova-Çınarcık Teşvikiye Köyü’nün ortalama altı kilometre yukarısında yer almıştır. Erikli Yaylası şelaleleriyle çok ün salmış bir yerdir. Sadece burada hem de birbirinden değişik bayağı fazla ağaç içeriyor. Kestane, ıhlamur, elma ve göknar ağaçları ile kaplı bu alanda sonbaharın bütün maneviyatını hissedeceksiniz. Bu ağaçlar içinde uzun yürüyüşler yapılabilir. Ek olarak bu yürüyüşleri yaparken şelaleler arasından geçmek, su sesiyle sonbaharın sesinin karışmasını dinlemek ve sarı-turuncu tonlarla şelale saflığının birleşmesi sizin için hafızalardan silinmeyecek bir tecrübe olacak. Bu bölgede kamp yapabilir yahut Yalova’dan günübirlik gidiş-dönüşler yapabilirsiniz. Erikli Yaylası Yükseklik: Denizden 600 m Komşu Kentler: İstanbul, Kocaeli, Bursa Hangi Mevsimde Gezmeli: Güz Yapmadan Dönmeyin: Rahatlık dolu bir yürüyüş yapmadan, şelalelerin kenarında dinlenmeden ve hatta mümkünse bu bölgede kamp yapmadan dönmeyin. Brugge (Brüj), Belçika

Brüj, Orta asır şehri diye tabir edilen ve sonbaharın bütün hissiyatını insana muhteşem bir halde yaşatan bir yerdir. Burada sarmaşıklar çok fazladır. Bu sarmaşıkların sonbaharda altın ve kızıl rengine dönüştüğünü ve bu dönüşümün tarihi binalarla beraber almış olduğu o muhteşem hali kesinlikle görmelisiniz. Sonbahar ışığı diye betimlenen o muhteşem manzaraya bu bölgede ulaşmak olası. Hele ki sonbaharın olağanüstü manzarasına tarihi yapılar ve renk cümbüşü yaşatan sarmaşıklar eklendiğinde, rahatlık duymamak ve bu güzelliğe insanoğlunun kendini kaptırmaması imkânsız. Ek olarak şehirde yer edinen kanallara sonbaharın o muhteşem renklerinin yansıması, size muhteşem bir ressamın eşi olmayan tablosuna baktığınız hissini uyandıracak. Güz dekorunu duygusal bir sahne havasında takip etmek ve bu eşi olmayan güzelliğe şahit olurken Belçika çikolatalarının tadına da bakmak dilerseniz Brüj şehrini kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Brüj Nüfus: 117.351 Hangi Mevsimde Gezmeli: Yaz ve güz Yapmadan Dönmeyin: Kanal çevresinde ve kanalda seyahat yapmadan, tarihi yapıları incelemeden, at otomobilleriyle şehri turlamadan ve sonbaharın havasına yakışacak bir halde müzeleri gezmeden dönmemelisiniz. Yedigöller, Bolu

Yedigöller güz manzarası denilince akla gelen ilk yerlerden birisidir. Güz demek renk cümbüşü demek. Sonbahar mevsiminin insana sunmuş olduğu o muhteşem renkleri Yedigöller’de görebilirsiniz. Burada çok gösterişli ağaçları görmeniz, bu heybet karşısında büyülenmeniz kaçınılmazdır. Bütün güz renklerinin yer almış olduğu ormanın yanı sıra irili ufaklı göller görebilir, bu mükemmel manzaranın içerisinde rahatlık bulabilirsiniz. 1965 yılında milli park duyuru edilen Yedigöller’de yürüyüş yapmak, gölleri ve şelaleleri görmek, çok geniş bir nebat zenginliğine şahit olmak olası. Burada güz mevsiminin tadını gölleri takip ederek çıkarabilirsiniz. Ulusal park içerisinde yer edinen işaretleri takip ederseniz, yaklaşık iki saat içerisinde bütün gölleri gezebilirsiniz. Ek olarak burada yapmış olduğunuz yürüyüşlerde sizlere sincaplar, geyikler ve birbirinden değişik türde kuşlar eşlik edebilir. Ulusal park içinde çok geniş bir hayvan türü yaşamakta. Sonbaharın bütün güzelliğini doğayla iç içe yaşamak için ve bu güzelliği yaşarken dinlenmek için kesinlikle Yedigöller’i ziyaret etmelisiniz. Yedigöller Alan: 16,23 km Müessese Tarihi: 1965 Komşu Kentler: İstanbul, Zonguldak, Düzce Hangi Mevsimde Gezmeli: Güz Yapmadan Dönmeyin: Bu yeryüzü cennetinde uzun yürüyüşler yapmadan, bütün gölleri gezmeden, tabiatın olağanüstü manzarasının ve birbirinden entresan hayvanların resimlerini çekmeden dönmemelisiniz. Karagöl, İzmir

Burası pek çok İzmirli tarafınca bile meçhul, hemen hemen turistlerle dolup taşmamış bir yer. Sonbaharın rüya benzer biçimde yaşandığı bir yer hayal ediyorsanız Karagöl’e kesinlikle uğramalısınız. İzmir Yamanlar Dağı eteğinde olan bu yer güz denildiğince akla gelen manzarayı birebir sunuyor. İnsana sarı ve turuncu yapraklar içinde bir güz rüyası yaşatıyor. Bunun yanı sıra Karagöl bölgesinde birbirinden entresan mağaralar yer almakta. Bu mağaraları gezebilir, daha öncesinden belirlenmiş olan yürüyüş rotasını takip edebilir, ek olarak bölgede yer edinen aleni ve kapalı mekânlarda yiyecek yiyebilirsiniz. Güz sevenler için muhteşem bir bulgu ve güz manzarasına doymak isteyenler için muhteşem bir tercihtir. Karagöl Komşu Kentler: Aydın, Manisa Hangi Mevsimde Gezmeli: İlkbahar ve güz Yapmadan Dönmeyin: Bu tabiat harikası yerde imkânınız var ise çadır kurmadan, rahat bir halde yiyecek yemeden ve mümkünse resim çekmeden dönmemelisiniz. Odessa, Ukrayna

Odessa, ülkenin kültürel ve liman şehirlerinden biridir. Güz aylarına olağanüstü bir ev sahipliği yapıyor. Hafifçe yağmurlu ve kapalı bir havaya birlikte rol alan turuncu ve sarı renkleri görmek için kesinlikle buraya uğramalısınız. Aslına bakarsak burada turuncu yaprakların bununla beraber maviyle de olan buluşmasını görmelisiniz. Her yerde bu kadar güzelliği bir arada bulmak zor. Sadece Odessa tabiatın bütün güzelliklerini her yönüyle bize sunmakta. Burayı güz mevsiminde ziyaret edebilir, sarı ve turuncu yapraklar içinde gezebilir ve bu mevsimde daha da ucuzlayan otellerde konaklama yapabilirsiniz. Ek olarak burada bayağı fazla kültür ve sanat etkinliği olur. Sonbaharın o esrarengiz havasını, kültür ve sanatla süslemeyi sevenler için de fazlaca iyi bir tercih olacaktır. Odessa Alan: 236,9 km² Nüfus: 997.189 Hangi Mevsimde Gezmeli: Yaz ve güz Yapmadan Dönmeyin: Güz renklerinin cümbüşüne Odessa’nın güzel Arcadia sahilini de katmadan, sahile tramvayla gitmeden ve sahilde yürüyüş yapmadan, şehirde yer edinen bir etkinliğe, mümkünse operaya katılmadan dönmemelisiniz. Read the full article