gunesce
gunesce
Untitled
11 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
gunesce · 2 years ago
Text
Sana da oluyor mu bilmem, sürekli seninle konuşuyor iç sesim.
Sen yokken olanları anlatıyor.
Anlatayım Ce'ye herşeyi...
Anlatayım ki;
bilsin beni,
duysun beni
yanıldığımda farketsin,
dengemi kaybettiğimde tutsun,
kaybolduğumda bulsun istiyorum...
Ah Ce...
Sonra aklıma;
"...sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır." ayeti düşüyor.
Tanrı üflemiş ya ruhundan bizlere,
içimizde taşıyoruz Yaradan'a ait bir parça.
Düşünsene bunu. Ne muhteşem bir şey.
Tanrı parçacığıyız her birimiz öyleyse.
Ve diyor ya bir k.hadiste
“Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.”
Bilinmek istemiş Yaradan.
Düşünsene,
o da bilinmek istemiş.
Bizim gibi biraz da değil mi?
Bilinmek istiyoruz, görünmek istiyoruz, duyulmak istiyoruz. Birer Tanrı parçasıyız ya her birimiz...
"Beni görmeni sevdim". demiştin bir defasında.
Sev bitanem...
Çünkü hep görmek istiyorum seni,
anlat sen de,
anlat ki bileyim seni,
sustuğunda dahi duyayım...
Bensizken yaşadığın tüm duyguları hissedeyim.
.
Bir olmak gibi, var olmak gibi...
Tanrıdan bir parça taşımak gibi...
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
.
Sana uzun uzun yazmak istiyorum bazen,
sonra susuyorum...
Zihnim koşuyor, kelimelerim tükeniyor, duygularım karışıyor.
Tek bir kelime biraz daha farkedilir oluyor ve o şeyi çekip alabiliyorum içlerinden.
Basitlik...
Basit egolarımız, kimliklerimiz, öne çıkma mücadelemiz...
Bir "şey" olma istenci, bir kimliğe sahip olma çabası pek dahi insani bir eylem.
Bunları eleştiriyor olmam bunları hiç yapmadığım ya da yapmayacağım anlamına da gelmiyor. Elbette yanılacağım. Yanılıp toparlayacağım..
Sık sık söylediğim bir şey vardır; " Ehlileştirmeye çalıştığım bir egom var" diye. Bu mücadele devam etsin isterim hem. Arayışlarımı, bulduklarımı, bulamayışlarımı, yanılışlarımı severim, tekrar ederim. Her defasında başka bir kimlik ile görüyorum olanı biteni.
Fakat insan kendini inşa ederken, düşündüklerinden ya da seçtiklerinden geri kalanları iteler ya da öteler ise konu kendi olmanın dışına çıkar. Konu sana bana gelir. Hah işte burada durulması gerek.
İletişimdeki şiddet de burada ortaya çıkıyor.
-"Aaa... sen o şarkıyı mı dinliyorsun, kaç kurtar kendini."
-"Evet dinliyorum, hatta ezberledim."
O sırada iç sesim;
"Kim karar verdi senin dinlediklerinin daha iyi olduğuna? Kriterler nasıl belirlendi. Tüm insanlık toplandı da bir "elitizim" yasası mı çıkardı? Bu yoldaki çabana sağlık ne diyeyim..." der.
Bu çiğ mevzular; yani insanların içlerinde gizledikleri eziklik duygusunu, kimliğinden kaçma arzusunu, bir sınıfa ait olma çabasını bir anda görünür kılar ve kekre bir tat bırakır zihnimde.
Ve sadece gülümserim "acıyarak".
Bence birine acımak o kişiye yapılacak en büyük kötülüktür.
Böylece içimde kendi dengemi kuruyorum.
Ahh Ce...
Sen ise öyle tatlısın ki;
İnsanlardaki suni çabayı görüyorsun ve oynuyorsun onlarla.
Öyle çok sevdim ki ikimiz arasındaki bu dengeyi.
Ben susan,
sen konuşan,
ama son tahlilde aynı şeyleri gören iki ruh...
Sonra...
Sonra zihnim koşmayı bırakıyor,
sen konuşmaya başlıyorsun
...
Münzevi bir gülümseme kaplıyor ruhumu,
Ruhun gülmesi ne hoş bir şey Ce...
Ve hepsi senden.
Öperim o güzel ruhundan.
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
23Nisan’22 
Güneş’ten
Geç saatlere kadar uyuyamazdım ama şaraptan ve sabaha karşı uyumuş olduğumdan olsa gerek öğlene doğru uyandım. 
Ne güzelmiş böyle olmak…
Hemen attım kendimi eski Bodrum sokaklarına ve sokakların denize açıldığı yollara…
Tam da bayram gibi her yer bugüne özel. 
Ben de kırmızı beyaz giyinmiştim tabi ki çok severim özel günleri.
Ne çok sevdiğim şey vardı böyle. 
Yollardaki çiçeklere de severek bakıyorum. İsimlerini söyleyerek selam veriyorum onlara. Bazen de tatlı bir dokunuşla gülümsüyorum her birine. 
Kadınlar çalışmayıp çiçek isimlerini öğrenmeli demişti biri. Bunun çalışmakla alakasının olmadığını da söylemiştim tabi ki. 
Bu hayatın detaylarını yakalamak istemi ile alakalı diye düşünmüştüm o an. 
Yol boyunca anlatmaya başladım.  “Bak bu rengarenk çiçekler petunya, bunlar ise melek borazanı ve zehirlidirler çok komik görünüyor değil mi?
Bu mor salkımlar ne güzel kokuyor, reçeli de oluyor. Az ileride erguvan ağacı da var… 
Hemen yanındaki manolya ağacı henüz çiçeklenmemiş…
Bu sarmaşığın çiçekleri ve yaprakları yenilebiliyor, bak bu kocaman ağaç okaliptüs“ diyorum…
Yolda yalnız yürüyordum oysa ki ama zihnim kalabalık… 
“Bak bu sokaklarda 17 yaşım var “ dedim sonra. 
Şu köşedeki sokaktan geçip anneannesinin evine doğru yürüyen Güneş’in o günlerde de kalbi sıkışıktı. Çok küçük yaşta başlamıştı sorular sormaya. 
Hep bir şey olmak isterdi. Ama önemli bir şeyler olsun isterdi hayatında. Çevresindekilerin hayatıyla ilgili aldığı kararlara tahammül edemezdi. Herkes gibi evlenip tek düze, sıradan bir yaşamı kabullenemiyordu.  Hayatı sorgulayışı ve anlam arayışı o günlerden kalma… 
Aynı yolları şimdi aklında bir yabancıyla ve onca yaşanmışlığı ile yürürken “Belki o günlerdeki hayal ettiği kişi olamadım ama kendimce önemli şeyler hissettim ve değerli insanlar biriktirdim” diye düşündü. 
Zihninin içinde dönüp dolaşan soruları sürekli değişmişti fakat hiç bitmemişti Güneş’in. 
Buldu mu cevaplarını emin değilim ama şimdiki dinginliği ona iyi geliyor. Doğanın muhteşemliğine hayran olmak içindeki coşkuyu yükseltiyor, ruhu da uçuşuyor saçları gibi. 
Çiçeklerin ve balıkların isimlerini öğrenmeye çalışıyor, onlara isimleriyle seslenen insanları seviyordu. 
Büyük büyük şeyler olmak isterken hayatın küçük detaylarını yakalamanın kendisi için önemli bir şey olduğunu öğrenmişti belki de.  
Yaşamı hissetmenin, duyumsamanın bir kalpte var olmanın güzelliğine inanıyordu. Hiç kolay olmadı buraya gelmesi. Yol oldukça karışıktı. 
İçinde sığ bir mutluluktan çok öte bir şey var. 
Nasıl tanımlanır bu duygu henüz sözcükleri yok ama bir gün bulacağına dair ümitli. 
“İnsanın değeri aradığı şey ile ölçülürmüş”
Kim karar verecek bunu da bilmem. Belki de aynı şeyi arayan karar verecektir.
Nisan/2022
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
Bana güzel yalanlar söyle Ce...
İnanırım,
Doğru olanı bilsem de sana inanırım...
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
.
Uyanıp da telefon ekranına baktığımda, başka biri ile paylaştığın bir fotoğraf ile seni başka hikayelere görmeyi sevmedim…
Bir yanım bırak kaç diyor bir yanım çok erken henüz bilmiyorsun diyor. Bu dönemin hastalıklı ilişkilerinden nefret ediyorum. Senin de öyle olmandan korkuyorum.
.
Hem bu kadar muhteşem hem bu kadar ürpertici olmayı nasıl başarıyorsun Ce…
Biliyorum soru sormak yok…
Fakat kendi cevaplarımı bulmaya çalışırken de bulanıyorum, dağılıyorum, renklerim soluyor…
Sonra soruyorum kendime; bulanıp bulanıp tekrar durulmak mı güzel olan, soluk renkleri yeniden mi boyamak canlandıran beni.
Belki de mükemmellik olmamalı sevgilim.
İtalyanların bir sözü varmış; "O kadar iyi ki hiç bir işe yaramıyor" diye.
Mükemmel olmayalım biz olur mu?
Kusurlarımız ile güzel kalalım…
21.12.2023
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
.
Hava bugün sıçmık burada. 
Gök gürledi defalarca sürekli yağmur yağdı. 
Güneş de yoktu. 
.
Bu kız derin dalış yapar, mağara dalışı da batık dalışı da yapar. Köpek balıkları ile de dalış yapabilir hatta.
Pek de korkuları olan biri değildir. 
.
Ama gökgürültüsü ürpertir. Kötü bir şey olacak hissi sürekli. Yağmuru da sevmez karı da. 
Tek tutkusu Güneştir Güneş’in. 
Bir de pembe bulutlar. 
.
Renkleri görebildiğimden mi sever günü güneşi bilmez. Netliği seviyor belki de.
Sabaha aydınlanır dilerim. 
21.12.2023
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
.
"Geçmiş öldü sevgilim… Başlamak için en doğru yerdesin…" diyor biri.
Öyle miydi gerçekten de?
Bence olsa olsa geçmişle birlikte yaşamayı öğrenmeli insan. Yok saymadan. Kabulün içindeki sulh ile…
“Kimseyi harcayacak gücüm yok”… demiştin. “Harcamak” ne de çiğ bir ifadedir değil mi? Nasıl da manasız. Ama biliyorum ki maruz kaldığın ilişki biçimlerinin sonucu bu. Benle ilgili değil. 
Ben ona “harcamak” demezdim mesela. 
Kim ile ne yaşandıysa o kişi de zaten olanlara gönüllüydü derim. 
Herkes bir riski göze alarak başlar iletişime ya da ilişkiye. Bir şeyler ters gittiğinde harcayan sen, harcanan  başkaları olamaz…
Sen de başka bir şekilde harcanıyorsundur belki de. Karşındakinin beklentileriyle, baskılarla ya da egoları ile mücadele içinde olmuşsundur.
Nereden baktığında çok ilintili bir konu. 
Bu nedenledir ki geçmiş ile didişmeden bir kenara bırakmalı belki de...
Kabulün içindeki sulh ile...
21.12.23
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
.
Manzara
Bazen olağanüstü bir manzaraya şahit oluyorum ve sanırım daha güzeli yok derken başka bir manzaraya daha şahit oluyorum. 
.
Görmeye teşne olunca insan hayretler içinde izliyor dünyayı ve etrafında olan biteni, 
hatta dünya gözü ile göremediklerini bile. 
.
Platon ve Aristo felsefenin başlangıcı olarak hayret duygusunu kabul etmişler,
ve insanı başkalarından ayırt eden konunun da hayreti olduğunu söylemişler. 
.
.
Hayret dediğin de zaten ruh hali, 
koca kainatın içinde küçücük bir mesele olan “ben olma” savaşları da bu konuya dahil…
Yani bitmiyor hayretim de hayranlığım da,
Hem kainata hem küçücük kişisel dünyamıza…
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
...
Bir yerde okumuştum; “Canın sıkkınken ne yaparsın” diye sorulduğunda “güzele odaklanırım” demiş biri. 
Güzel hikayelere, güzel havalara, güzel coğrafyalara, güzel kokulara, güzel tatlara, güzel seslere, güzel kitaplara, güzel filmlere, güzel temaslara, güzel fikirlere, güzel kelimelere, güzel insanlara, güzel yollara…
Benim de bunca zaman yaptığım böyle bir şey olmalı. 
Sevdiğim şeyleri çiziyorum mesela. Özgürlüğe açılan bir tirhandil, gulet, yelkenli, küçük bir kayık ya da okyanusa ait bir manta, kambur balina…
.
Sanki alıp başını gider gibi,
Tekrar geri dönmeyecek gibi,
.
Ölüm ve sonsuzluk gibi…
.
Bir çok şeyin anlamsızlığı üzerine uzunca bir tefekkür belki de…
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
Zaman zaman gerçekliğini sorgularım.
Nasıl inşaa ettin kendini, imkanların dahilinde başka biri olsa kendini kaybedecekken sen nasıl buldun "insan olma” halini...
Onca yaşanmışlıktan süzdükleri ile kendi dengesini bulmuş bir Ce...
Geçtiğin yollar nasıl da kıymetli...
Çektiğin acılar nasıl değerli.
Hayret de ediyorum, hayran da oluyorum sana...
"Kendin" olmak için verdiğin mücadele; çıkmazların, pişmanlıkların, aymazların, sonradan aydıkların, kırdığın, kırıldığın, küskünlüklerin, kaybedişlerin, kazandıkların...
Herkesi karşına alışların, müdanasızlığın, yalnız kalışların, kalabalığa kaçışların, vicdan muhasebelerin, başkasına kıyamayışların fakat kendine yaptığın haksızlıkların...
Ahh Ce!
Bunları çok az konuştuk biliyorum ama görüyorum.
Hepsini kucaklıyorum...
Öyle güzel ki her biri, ruhunda nakış gibi duruyor. 
...
İzlemek seni, Güneş'i izlemek gibi…
Hayretim de hayranlığım da baki…
0 notes
gunesce · 2 years ago
Text
Güneş-Ce
Güneş ben, biraz da Ce...
Kaç hayattan geçtik acaba... Bazen yan yana, bazen es geçerek, bazen iç içe...
En yeni eskim demiştin. Biliyorum bu hissi.
Tanıyorum, fakat bilmiyorum seni.
Zamanla ters orantılı bir duygu durumu bendeki şimdilerde. Ne yapmam gerektiğini bilemiyorum zaman zaman.
Duygularını biliyorum fakat geçtiğin yolları bilmiyorum. Bilmediklerimi farkettiğimde ise canım sıkılıyor anlamsızca.
Yanlış zamanda mı çıktım senin karşına diye düşüneden de edemiyorum.
Hisssettiğin her şeyi bilmek istesem de delicesine, seni anlayıp öyle anlamlandırmak istesem de, anlatmasan da olur Ce.
Bana güzel yalanlar söyle istersen,
İnanırım….
Bildiğim tek şey köksüzlük ve bağsızlık.
Bağımsız bağlılıklarım...
Hiç bir şey olmazsa arkadaşım olur derim başkası için.
Fakat sen öyle değilsin. Arkadaşım olma hiç bir zaman olur mu?
Hep sevdiğim kal...
1 note · View note