Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bir devlet kişisel görüşlerle yönetilemez; hizmette hatıra, dostluğa bakılmaz, millet macera aracı yapılamaz. Ülkemiz bu yüzden buhranlar ve felaketler gördü. Kâh Avrupa'yı taklit etmek, kâh devlet işlerinin idaresini kişisel görüşlere göre düzenlemeye çalışmak, kâh Anayasa'yı bile kişisel ihtiraslara oyuncak etmek gibi pek acı sonuçları olan basiretsizliklere uğradı.

Oysa, devlet işleri çocuk oyuncağı değildir. Bir devlet adamı; kendi insanî duygularının tutsağı olarak devlet sorunlarını halledemez, o yetkiye sahip de değildir. Çünkü ülke kimsenin malı, mülkü değildir. Ülke ve millet işlerinde, hakikî işlerde duygu olmaz; hatıra, dostluğa bakılmaz.
Kaynak: Ataname / Prof. Dr. Cihan Dura
0 notes
Text
Sana iyi gelmeyen şeyleri bıraktığında, daha iyilerini kucaklarsın..










0 notes
Text
Hayatımızı güzelleştirmenin yolu, bize dayatılanı önemli hâle getirmekten değil, kendi iç sesimize daha çok kulak kabartmaktan geçiyor.

1 note
·
View note
Text
Vatan sevgisi bir toprak parçasına duyulan bağlılık değildir. Ya da topuklarımızla ezdiğimiz çayır çimene O zalime, ülkeyi boyunduruk altına almak isteyene duyduğumuz ölümsüz öfkedir.
▪︎ José Martí/ Göklerde Eriyip Gitmek İsterdim
3 notes
·
View notes
Text
…ama sevgi olmadan hiçbirinin anlamı yoktu.

1 note
·
View note
Text
Ben şunu savunuyorum: Atatürk diktatördü. Buna hayır diyen tarih bilmiyor demektir. Ama hürriyeti öğretebilmek için bazen diktatörlük gereklidir. Sen bin sene hürriyeti hiç tecrübe etmemiş bir topluma hürriyeti bir tercih olarak takdim edemezsin. Hüsrana uğrarsın. Bugün dahi Türk toplumunun hür olmayı öğrendiğini zannetmiyorum. Siyasi tercihler bunu gösteriyor. Lider arıyor, çoban arıyor kendine insanımız. Halbuki Atatürk, bundan kurtulun diyor. “Ben size hiçbir ayet, hiçbir doktrin bırakmıyorum, kafanızı kullanın. Probleminize göre çözüm getirin.
Dahi Diktatör
Celal Şengör

6 notes
·
View notes
Text
Devlet ve hükümet kavramlarının farkını anlayamayanlar için.
3 notes
·
View notes
Text
Kitap incelemesi
Oblomov
Gonçarov
Oblomovum, Oblomovsun, Oblomovlar...
İnsanın en derininde gömülü olan tembeli böylesine suçüstü yakalamış ve onun ne kadar da masum ama bir yandan ne kadar da zavallı oldugunu, ne kadar da güzel anlatmış Gonçarov. Rus edebiyatının başyapıtlarından diyebilirim. "Her Rus'un içinde bir Oblomov vardır" özdeyişini ettirebilmis kitaptir, ki eger bunu okuyup edebiyat üzerine yorum yapma kapasitesine ve cesaretine sahip bir tane Türk politikacısı olsaydı, Türkler de anlardı aslında kendilerinin de birer Oblomov oldugunu.
Son olarak, Oblomov'un ölümü beni üzdü, gözlerim istemsizce doldu, sanırım artık iyice yaşlanmaya başladım.

1 note
·
View note