hakanyuksels
hakanyuksels
Hako
15 posts
System Failure
Don't wanna be here? Send us removal request.
hakanyuksels · 8 months ago
Text
Kintsugi
Bir japon felsefesi olan Kintsugi kırılan bir objeyi eskisinden çok daha iyi ve fonksiyonel hale getirmeyi amaçlayan bir felsefedir.
Buradaki kırılan şey bir objede olabilir bir insanda. Bu dünyada hepimizin yaşamış olduğu acılar ve hayatlar farklı, hepimiz farklı yerlerden kırılıyor ve bir daha tamir olmayacağını sandığımız yaralarla hayatımıza devam ediyoruz. Aslında kırılmak bir kayıp değil, yeniden varoluştur. Hatalarından ders çıkartıp tekrar aynı yerden kırılmamaktır, yani bi nevi mükemmelleştirme sanatıdır.
Hayatımda yaşadığım yaraların izlerini saklamak yerine işte bu felsefedeki gibi daha sağlam ve fonksiyonel hale getirmeyi hedefledim. Bunu yaptıktan sonra hayatımda değişen çok fazla şey oldu. Bu doğrultuda insanların bencillikleriyle yüzleşmek ve onların gerçek yüzlerini görmek beni daha da güçlendirdi ve kendime verdiğim sözleri tekrar kendime hatırlatmamı sağladı,
Belki de kırılmak iyidir, daha da güçlü bir şekilde hayata devam etmek ve varoluş nedeninizi anlamak için size sunulan bir şanstır.
0 notes
hakanyuksels · 1 year ago
Text
Merdiven
Benim için hayat 100 basamaklı bir merdiven, bunun yaşla bir alakası asla yok. Kendini geliştirdikçe tırmanılan basamaklar zamanla zorlaşıp güçleşiyor.
Bu basamakları her zaman çıkmak kolay olmuyor ve sadece yukarısı yok. 10 basamak çıkmışken bir gecede başlangıca dönebiliyorsunuz, fakat bu sizin elinizde. Bildiğiniz gibi merdiven bir metafor, asıl gerçek olan sizin azminiz. Gerçekten 100. basamağa ulaşıp ulaşmayı isteyip istemediğiniz. İsteyen başarır arkadaşlar, ne olursa olsun, isterse 50. basamaktan 10. basamağa geri düşsün yine de başarır. Düşer, yuvarlanır, acı çeker ama başarır.
Peki sen istiyor musun? 100. basamakta ne olduğunu merak ediyor musun? Benim 100. basamağımda kendini geliştirmiş biri var. Bu hayatta kendini tamamlamış, istediği şeyleri yapmış ve gerçekten “ben başardım” diyen biri.
Yarınımız belli değilken gelecek hayali kurmak bir umuttur ama o umudu kaybederseniz olduğunuz yerde kalırsınız. Merdivenin başından yukarı bakıp korkar, vazgeçersiniz. Bir gün, evet bir gün oraya çıkacağınızı asla unutmayın ve inanmaktan vazgeçmeyin, hem ne demişler? İnanmak başarmanın yarısıdır.
0 notes
hakanyuksels · 1 year ago
Text
Kaset
Siz bu yazıyı okuduğunuza göre ben uzun bir yola çıkmışım demektir. Bu yazı posterlerle çevrili, ışıklı bir odanın çalışma masasında huzurlu ve gülümseyerek yazılan bir yazıdır.
Tam bir sene, acısıyla tatlısıyla, iyisiyle kötüsüyle bir seneyi geride bıraktım. Koca dünyada, evrende hatta galakside var olmanın ne olduğunu öğrenmeye çalıştığım ve bunun için çabaladığım bir sene. Çok şey istememiştim aslında, sadece bu günün gelmesini sabırsızlıkla beklemiştim, gelsin ve o gün güneş farklı doğsun. Her zamanki gibi uyansın herkes ama ben, farklı.
Emeklerinin karşılığını alamayan insan bu dünyada korkmanız gereken en korkunç insana dönüşür. Bu bir süreçtir, zamanla umutları, hayalleri sönerek yerini kocaman bir umutsuzluğa bırakır. İşte bu süreçte her zaman kendinize kim olduğunuzu tekrar, tekrar ve tekrar hatırlatmanız gerekir tıpkı çizilmiş kasetler gibi. Ben bunun ne olduğunu unutmuşken arkadaşlarım ve ailem elimden tutarak her zaman bir umut olduğunu bana tekrar hatırlattılar.
Umut her zaman var arkadaşlar, gerçekten var. Artık yepyeni bir hayata yolculuğum başlıyor. Kendi mesleğimi yapabildiğim, kendimle olan savaşımın bittiği bir yolculuk bu. Evet yaşamak çok zor, hayata tutunmak, sevmek, sevilmek aşık olmak. Ama şunu unutmayın bu yüzden buradayız. Hatalarımızdan ders çıkarmak için yaşıyoruz, aşık olmak için, değer görmek ve göstermek için,
ve...
bu kocaman dünyada var olduğumuzu kendimize kanıtlamak için.
0 notes
hakanyuksels · 1 year ago
Text
Dön Bak Dünyaya
Pinhani dinleyicilerinin bildiği çok değerli bir şarkı var, Dön bak dünyaya. Bir şarkının sözlerinin bu kadar anlamlı olması gerçekten çok garip değil mi?
“Yalnız kaldıysan kalkıp pencerenden bir bak, güneş açmış mı, yağmur düşmüş mü? dön bak dünyaya..”
Her gün yeni bir güne uyanıyor ve o günü yaşıyoruz, acısıyla tatlısıyla anılar biriktirip bir günü daha geride bırakıyoruz. Unutuyoruz ki o gün ve o tarih bir daha asla yaşanmayacak. Hepimiz bir savaş içerisindeyiz aslında, yaşamla ölüm arasındaki o savaş bizim büyümemize, yeni insanlar tanımamıza, aşık olmamıza ve içimizde verdiğimiz mücadeleye şahitlik ediyor. Şarkıda “Asla vazgeçme” diyor, evet koşullar ne olursa olsun asla vazgeçmemek gerekiyor.
Önemli olan doğuştan sahip olduğumuz şeylerle yetinmek değil her güneş doğan günde kendimize kattığımız şeylerdir. Size iyi gelecek şeyleri yapmaktan asla vazgeçmeyin. Evet bazen insan gerçekten yorulabilir, tökezleyip düşebilir. Ama oradan kalkmakta bir vazgeçmemek değil midir. Kimse bu zamana kadar düşmeden gelmedi, herkes yeri geldiğinde kalkarak yoluna devam etti. Kimsenin kimseye ihtiyacı yok ama kendimizin kendimize ihtiyacı var. İçinizdeki çocuğu sevmekten ve savaşmaktan asla vazgeçmeyin, işte o zaman her şey daha güzel oluyor.
0 notes
hakanyuksels · 1 year ago
Text
Karmaşa
Elime kalemi alıp kafamın içindekini satırlara dökmeyeli uzun zaman oldu. Hayat dediğimiz bu düzende yarının bizlere neler getireceğini bilmiyor, sürprizler içerisinde bir yaşam geçiriyoruz. Bazen o yarınlar bize mutluluk bazen acı bazen ise korku getiriyor. Hayal kırıklıkları bize getirdiği en korkunç şeyler arasında. Siz hiç inandığınız yolda defalarca hayal kırıklığına uğradınız mı? Ya da gerçekten sevdiğiniz insanların sizi anlamasını beklemek zorunda bırakıldınız mı? Bazen dönüp sormalısınız kendinize “kime ihtiyacım var” diye, bunun cevabı ‘kimseye ihtiyacım yok’ ise doğru yoldasınız demektir. Belki birine değil uzun bir süre ortadan kaybolmaya ihtiyacınız vardır. Çok uzaklara gidip güvenli alanınızı terk etmeniz gerekiyordur. Geri döndüğünüzde bu süreçte yanınızda olmayan insanları hayatınızdan tamamen çıkartmanız gerektiğini görürsünüz belki de. Uzun zamandır yok olmaya yüz tutmuş duygularınızın tekrardan gün yüzüne çıkıp çıkmadığına emin olursunuz. Kendinizden başka kimseye ihtiyacınız yok. Sonuçta zamanında kötü anılar yaşadığınızda hayatınızdan çıkıyor, en zor gününde yanınızda olduğunu sandığınızda.
0 notes
hakanyuksels · 2 years ago
Text
Nerede Kalmıştık?
Yılın bitmesine son 1 ay kala yazılması gereken çok şey var diye düşünüyorum, bu yıl hayatımızda daha önceki yıllarda olduğu gibi bir sürü insan çıktı ve niceleri girdi. Peki biz nerede kaldık?
Çoğu zaman bu hayatı ve insanları maddelerle metaforlaştırarak ele aldım, bazı konularda haklı çıktım bazılarında ise haksız. Bu yaşıma kadar yaptığım hataları tekrarlamamak adına direndim. Bazılarını tekrar yapmış olsam dahi "büyüyorum" dedim. Büyüyorum ve düşüncelerim değişiyor.
Hayatımdan çıkan insanlar beni daha da güçlendirdi. Hayatıma giren insanlar ise bir o kadar iyi geldi. Bu yıl ve daha önceki yıllarda fark ettim ki kendiniz dahil kimse vazgeçilmez değildir, ve herkesin yeri bir şekilde dolabilir. Belki eskiden hayatınızdan çıkan birine duyduğunuz güven ve sevgiyi hissetmeniz uzun sürebilir fakat bu imkansız değildir. Beynimiz bir makine gibi işler çünkü. Geri dönüşüm kutusunda tuttuğunuz anılarınız bir süre sonra yok olmaya başlar, sesi, görüntüsü silinen anılar bir süre sonra yok olur. Daha sonra gittiğiniz, gezdiğiniz yerlerde farklı insanlarla farklı anılar biriktirirsiniz ve o anılarınız artık yenilenir.
Bu düzen bu şekilde giderken eskiden olan şeyleri hatırlatmaya çalışan acımasızlar da ortaya çıkabilir. Kendini vazgeçilmez sandığından dolayı bu yaptığınız onun canını acıtır. Canı acıyan insanın ne kadar çirkinleşebildiğine şahit oldunuz mu hiç? ben oldum. Eskileri hatırlatır, kalbinizi kırmaya çalışır ve "neden benden vazgeçtin?" sorusunu sorar, size sormasa bile kendisine sorar bunu. Aslında kimse karşı taraftan vazgeçmez, karşı taraf sizi vazgeçtirir.
Karmayı bilir misiniz? Başkasına yaptığınız acımasızca bir düşünce ya da harekete günler, aylar belki yıllar sonra siz de maruz kalırsınız. Karmanız tamamlandığında ise bazı şeylerden kurtulursunuz. Karşımda zamanında beni aşağılayan birinin aşağılanmaya hazır olduğunu gördüm bu sene. Evet benim karmam bitti ve sıra onda.
Ama her şeye rağmen teşekkür ederim, kini ve nefreti bana en derinden yaşatan kişilerede, en boktan zamanımda hayatıma giren insanlara da. Telefonum açılmadığında kapıma gelip beni merak eden dostuma da, karşılaştığımızda sadece elini sıkıp tokalaştığım adama da.
1 note · View note
hakanyuksels · 2 years ago
Text
Taş Ev
Yeni boyattığınız ve yıllarını verdiğiniz bembeyaz bir ev düşünün, bu eve çizilen herhangi bir çizik ya da kir sizi mutsuz edecektir. Duvarın üzerini boyasanız dahi üstteki boya silinince alttaki görüntü ortaya çıkacaktır. Peki ya evi taştan yapsak? Benim evim camdan bir evdi. Kapısının anahtarı sevdiğim insanlarda olan ve ne olursa olsun yardıma geleni geri çevirmediğim bir ev. Anahtarı olmayanların ise kapısına yumruk atarak açmaya çalıştığı ya da camdan duvarları kırmaya çalıştıkları bir ev. Şimdi hayal edin; iki katlı taştan bir ev, ilk katında cam olmayan, kapısının zırhlı ve anahtarının sadece bende olduğu, ikinci katındaki pencereden gelen temiz hava kokusunu sadece benim alabileceğim, beni merak edenlerin ise sadece o camdan görebilecekleri bir ev. İsterse balyozla gelirse gelsin hiçbir zaman zarar veremeyecekleri bir ev. Ben bugün o kadar evin temellerini attım. Sağlam, güçlü ve yeni anılarla dolacak o evin…
7 notes · View notes
hakanyuksels · 2 years ago
Text
Lale
Hayat dediğimiz bu yolculuk çok kısa ve meşakkatli bir yol. Bazen taşlı bazen ise dikenli yollardan geçtiğimiz uzun bir yol. Ama o yolu çiçeklerle bezemek ve güzelleştirmek de sizin ellerinizde. Yapmanız gereken tek şey ise o çiçeklerin tohumunu bulup ekmek. Evet çiçekler ve ağaçlar uzun vadede büyürler bazılarının ömürleri de kısadır. Lale mesela, yılda bir kere açar, ama güzelliği ve kokusu görülmeye ve yaşamaya değerdir. Peki sen o yol için ne yapıyorsun? Bu soruyu sorduğun zaman gittiğin yolu güzelleştirmek için elinden geleni yapıyor insan. Pişmanlıkların, keşkelerin ve iyikilerin geliyor aklına. Neden harekete geçmiyorsun? Neyi bekliyorsun ki! Enkaz altında kalıp tekrar hayata dönmeyi mi? ya da ölümün eşiğinden dönüp sihirli bir değneyin sana dokunmasını mı? Bunların hiçbiri olmayacak bunun farkında değil misin? Bir an önce o yolu güzelleştirmen gerektiğinin farkında değil misin? Bir kahve iç mesela, kendi başına dışarı çık. İnsan içerisine karış, martıların sesini dinle. Kendine sadece senin olacağın alanlar yarat. En önemlisi de ne biliyor musun? Keşke dediğin her şeyi yapmaya başla. Hepimizin ölmeden önce pişmanlıklarımız ve keşkelerimiz olacak. Bazen yarım kalmış cümleler ve hayatlar. Neden bunu en aza indirmeyesin ki? Gerçekten düşündüğümüz kadar varız, kendimizi sevdiğimiz ve değer verdiğimiz kadar. Laleler kadar kısa, bir o kadar da güzel. 
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Mutluluk
Her şey yolunda giderken bir anda hayatımızın kayacağını hiç aklımızın ucundan geçirmiyoruz. Yarınımız yok gibi yaşıyor, kalp kırıp insanları üzüyoruz. Mutsuz olduğumuzda mutlu olan insanlara kızıyoruz. Sizce mutluluk bir dönem midir ve arkasından mutsuzluğu getirir mi? Uzun zamandır çevremdeki insanların mutsuz olduğunu ve her birinin farklı sorunlarla uğraştığını gördüm. Peki ya Araba’da olduğu gibi farklı yönlere giden yolculuklara ne kadar müdahale edilebilir? Bazen mutluluğun her şeyin habercisi olduğunu düşünür dururum hep. Baktığınız zaman da gerçekten her mutluluk bir mutsuzluğu yanında getirir. Bazen tüm herkesi sessize alıp sizin kendinize sormanız lazım o önemli soruyu ‘Nasılsın’. Ben iyi değilim, uzun zamandır iyi değilim. Bu soru  o kadar önemli ki, bazen başkasından duymaya o kadar ihtiyacınız oluyor ki ,. Yalandan olduğunu bile bilseniz ihtiyacınız oluyor. Hayat sinemanızdaki en dibi gördüğünüzü sanıyorsunuz bazen, ama o dibinde dibi olduğunu bilmiyorsunuz hiçbir zaman. Sadece siz ve sizin dertleriniz. Gerçekten bu kadar bencil misiniz? Yoksa bu da hayat sinemasındaki rollerinizden biri mi! Uzaktan izlediğiniz zaman kendi hayat sinemanızda rolleri verenin ve o rolleri değiştirecek gücün sizde olduğunu görüyorsunuz. İşte her şey o zaman başlıyor aslında. Peki sen hangi roldesin? Ben hayat sinemasındaki yargıcım. 
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Satranç
Hayatınız hiç saniyeler içerisinde gözünüzün önünden geçti mi? Bir metro istasyonunda metroyu beklerken mesela.. Ya da araba kullanırken, takılı kaldığınız trafikte arabanın göz kamaştırıcı ışıklarına bakarken.. Satranç oynamayı seveniniz var mıdır bilmem ama ben çok severim. Yaşadığımız hayatın bir satranç olduğunu bilmeden hepimiz oynuyoruz aslında. Piyon olarak başlıyoruz hayata, önümüze engel çıktığı zaman durmak zorunda kalıyoruz. Bir hamle yapılacaksa hep en önden atlıyoruz her şeye. Bazen de at olarak devam ediyoruz. Görevimiz, hedefimiz sadık bir taş olup Şah’ı korumak oluyor. Bazen ise yere ayakları sağlam basan vezir oluyoruz. İstediğimiz kadar gidebiliyoruz, korkuyorlar bizden. Rütbe arttıkça hayata tutunmak zorlaşıyor, bir de bakmışsınız ki şah olup hedef haline gelmişsiniz. Satranç kuralındaki gibi; Bir taş oyundan çıkar ise piyonları en ileri sürerek o taşa dönüştürebilirsiniz, fakat şah ölürse oyun biter. Ne kadar hayata tutunmak zorlaşsa dahi Şah olmak lazım bu hayatta, satranç yolculuğundaki en önemli taş.
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Araba
Uzun yolculuk sevenleriniz var mı? Genelde insanların çoğu yolculuk denildiğinde biraz korkarak bakar bu duruma. Bazı insanlar ise müzik dinlemenin ve yolculuğun hazzını farklı bulur. Hepimizin bir yolculukta olduğumuzu unuturuz çoğu zaman. Kişi sevdiği insanlarla uzun bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta en önemli olan şey ise araçtır. Yolculuk başlar ve nereye gidildiği bilinmez, ama en güzel yolculuklar da bu şekilde başlamaz mı zaten? Aracı kullanan kişi gidebildiği yere kadar gitmeye çalışır, bazen aracın benzinini doldurup bakımını yaptırmak için kısa molalar verir. Peki ya aracın freni patlarsa? En korkunç durum da bu değil midir zaten! Şoförün bu noktada yapabileceği pek bir şey kalmamıştır aslında, ya benzin bitene kadar yoluna devam edecektir ya da bi yere çarparak aracı durdurmaya çalışacaktır. Yolculukta yanında olan kişi bu durumdan korksa bile arabayı durdurma gücüne sahip olamaz. Peki ya tüm bakımları yapılmış bir aracın yolda lastiği patlarsa ne olur? Lastiği tamir edene kadar kısa bir mola vermesi gerekir, yanındaki kişinin ise bunu beklemeye tahammülü kalmadıysa yola tek devam etmek zorunda kalır. Hepimiz birer şoför ve yolcu olduk, belki hâla farklı yönlere ve farklı hayatlara devam etmekte olan yolculuklarımız var. Unutmamamız gereken tek şey ise Şoför isek durup arada bir mola vermek, yolcu isek o yolculukta geçilen her yerden büyük zevk almak. Bazen ise şoför koltuğunu yolcuya devretmek. Dönüp baktığınızda bunları yapan araçların mutlu mesut yollarına devam ettiğini göreceksiniz. Hepinizin yepyeni yolculuklara en güzel şekilde gidebilmeniz dileğiyle..
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Akvaryum
Doğdunuz ev kaderiniz midir? ya da evi metaforlaştırarak akvaryuma dönüştürsek! Bir balık doğduğu zaman kendini kocaman bir suyun içinde görür, düzenli olarak yemi atılan, suyunun derecesi ayarlanan ve güzel taşlarla dolu bir yere açar gözlerini. Zamanla balık, akvaryum içerisindeki kavgalara şahit olsa da okyanus hakkında hiç bir bilgisi yoktur. Akvaryumda büyüyen balık bir süre sonra okyanusun derin ve karanlık sularına bırakılır, başta afallar, ne güzel taşların, ne de sıcaklığı ayarlanabilir suların olmadığını fark etmesi de çok uzun sürmez. Hepimiz doğduğumuz akvaryumdan okyanusa bırakıldık aslında. Zamanı gelmeyenler dışında, okyanusun derinliklerindeyiz hepimiz. Okyanusun bir kuralı vardır, hepimizin bildiği bir kural aslında “Büyük balık küçük balığı yer” bu kurala göre okyanusta yaşam 3 farklı evreye bölünür; İlki saklanarak hayatını yaşamaktır, ikincisi küçük olsa bile riske girip büyümeye çalışmaktır son ve 3. ise doğuştan büyük balık olmaktır. Peki buradaki büyüklük fiziksel mi sizce? Bence hayır. Büyüklük zekadır, erdemdir, hoşgörüdür. Siz, okyanusun evrelerine aslında o akvaryumda hazırlarsınız kendinizi. Hayatınız bir akvaryumun içerisinde geçmeyecek, okyanusun derinliklerinde zorluklarla geçecek. Bazen o ışıltılı taşlar sizin arkadaşlarınız, o güzel sular sizin yaşadığınız anılar olacak. Okyanusu akvaryuma dönüştürmekte, kabusa dönüştürmekte sizin elinizde. Bir de şu açıdan baksanıza; okyanusun içerisine ağzı kapalı bir akvaryum konulsa ne olurdu? Akvaryumun içerisindeki balıklar mı kendini yüce görürdü yoksa okyanustakiler mi?
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Tahterevalli
Dünya üzerinde sevmek ve sevilmek çok özel şeylerdir, ilk anne kucağında ve doğduğun evde başlayan bu şey kişinin yaşamındaki benliğinin yüzde ellisini oluşturur. Okul hayatı ile birlikte çocuk kavgayı, aşkı, korkuyu ve doğduğu evde tadamayacağı şeylerle karşılaşır. Bazı konularda tökezleyip düşse bile kalkmasını da kendisi bilir. Bazen bu duyguları ya da bu korkuları yaşamak biraz zor ve meşakkatli olabilir. Şimdi gözlerinizi kapatın ve söylediklerimi düşünün; hayatınızda hiç yere düşmediniz ve düşen biri size “hayır koşma çünkü yere düşersin, canın yanar” diyor ise bu duyguyu tatmadığınız için karşı tarafın düşüncesi pekte önemli olmaz. Hayatta yaşadığımız her bir şey bizi bir adım daha ileriye taşımak için. Gelelim ilişki durumlarına, öncelikle bir kadının ve bir erkeğin birbirlerini sevmesi, vakit geçirmesi ve özel anlarını paylaşması kadar güzel bir şey yok. Karşınızdaki kişinin de bir insan olduğunu varsayarak göz önüne alırsak bence ilişki tahterevalliye benziyor. İlişkide ağır basan taraf diğerini yüceltiyor, göklere kaldırıyor. Bulutların üzerindeymiş gibi hisseden taraf ise bir süre sonra bu durumdan sıkılarak karşısındakine onu indirmesini istediğini söylüyor, eğer aşağıdaki taraf bir anda kalkarsa göklerdeki kişi kendini yerde buluyor! İşte tahterevalli motifinin asıl mantığı’da bu. Kimseyi hayatınızın merkezine koymayın, bu karşı tarafı da sizi de bir süre sonra yoracaktır, ilişkide eşit sevgi ve saygı ile bazı şeyler yürür çünkü. Tahterevalli motifindeki tahterevalli bir ikon aslında, tahterevalli sizin yaşadığınız ilişkiyi, üzerindeki kişiler sizi ve sevdiğiniz birisini ele alıyor. Sadece ilişki değil arkadaşlıkta da durum bu şekilde. Kimseyi kendinizden daha çok sevmeyin, ve kimseyi tahterevalliye bindiğinizde göklere çıkarmayın, sizi çıkardıkları zaman ise yavaşça eşitlenmeyi öğrenin. İşte bu durumda siz de karşınızdaki de yorulmayacaktır.
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Kırmızı Kutu
Bana söylenen sözleri kırmızı bir kutuya hapsederim genelde. Kırıldığım incindiğim şeyleri, hakaretleri, travmaları.. Bilemezdim ki zamanla o kırmızı kutunun içersine de kendimi hapsedeceğimi. Kilidini Marmara denizine attım o kutunun, Korkular ve düşüncelerle yaşamaktan kurtulmanın tek yolu o denizdeki kilidi bulmakmış meğerse. Kilitli şeyler bozulmaz mı ama? Küflenir, kötü kokarlar. Hele her gelen o kutuyu tekmeliyorsa! O kutunun anahtarını bulursanız daha uzaklara atın olur mu! Çünkü o kutuyu kimsenin bulamayacağı bir yere gömdüm ben.
1 note · View note
hakanyuksels · 3 years ago
Text
Mutsuz İnsan
Siz hiç mutsuz hissettiniz mi? Kendinizi en dipte hissedip sadece saatlerce duvarı izlediniz mi?
Mutsuzluk yeryüzündeki en karamsar şeylerden bir tanesi. Herkesin mutsuzluk anlamı ve kavramı o kadar farklı ki! Küçük bir çocuğun elinden bebeğini alırsanız ağlar mesela. Zengin bir iş adamının holdinginin batması onu mutsuz eder. Peki asıl mutsuzluk nedir? Bence mutsuzluk, içinizdeki o ışığı kaybetmenizdir. Mutsuzluk, olduğunuz karakteri söndürüp başka bir karaktere dönüşmeye çalışmaktır. Aynı zamanda mutsuzluk, içinizdeki çocukla konuşmayı kaybettiğiniz andır. Dünya üzerinde hepimizin biçilmiş kaftan gibi belli bir zamanı var, mutsuz olmaya değer mi gerçekten? Kim mutsuz olmak ister ki! Eğer bir şeyden pişman olursanız o şeyin sizi mutsuz ettiği anı hatırlayın, çünkü yaşamaya devam etseydiniz yine aynı mutsuzluğu yaşayacaktınız. Birincisi Hata, ikincisi tercihtir. Mutlu olduğunuz insanlarla beraber olmanız dileğiyle..
1 note · View note