Text
Deliler de Sarhoş Olur
Yeryüzü düşünmeye müsait olup zoru görünce son durakta inenlerin yeriydi. Bir duraktan diğerine giden mesafede zaman kısıtlı olup durakta inenlerin sayısı pek çoktu. Zaman, şikayet edilen ve küfürleri içerisinde barındıran ramak kala kutusu gibi olduğu için her yediğimiz boku ona atmayı adet haline getirmiştik. Çocukluğumuzu tam manasıyla yaşamadığımızı bile sık sık dile getirip “zamane” çocuklarına atardık topu. Oysa farkında bile değildik ayağımızın altında gezen o “yamalı” topu günün birinde kendimizin patlatacağının. Sümüklerimizi çeke çeke ağladığımız, bizi ağlatan tek şey yere düşen sakımız olsaydı keşke diye demeçler verirdik de sağa sola bir tek içimizde o eski günlerin hüznünü yatıştıramazdık.
Zamanın dışına bir rakı masası atıp elindeki kadehi bırakmış; Durmuş düşünmüş ve ardında kalan durağa bakmış; Deliler de gidermiş...
1 note
·
View note
Text
GECE BİR YAĞMURDU
Yağmur bir geceydi. Tüm imlanın, tüm duyguların Tekir kedinin yumakladığı bir sarmal iplikti fikirlerimiz. Sarı lambanın altında duruyordu zihnim. Yorgunluğumun içinde, kendi tepelerimin ardında küçük kuruntularım ve alınganlıklarım vardı. İnsanların bakışları ve zihinleri umrumda değildi. Nasıl oluyordu da en ufak bir söz kırmaya yetiyordu tüm bunlara rağmen ? Yarattığımız tepelerin ardından çıkıp bağırmak istiyorduk. Bulanık zihinlerimizde nedense bir türlü düze çıkamamak gibi alışkanlıklarımız vardı. Neden hep çoğul konuşup kendi hislerimizi bu şekilde özümsetmeye çalışıyorduk ? Sorgulamaya ne zaman başlasak, ne zaman sorsak hep bir sorun çıkmıyor muydu ortaya ? Sevgiyi, ilişkilerimizi, haklıyı veya haksızı ayırt ederken. Metroya binerken aramıza giren ve mesafe koyan rayları, hız barametresini. Yitip giden biranın köpüğünü. Tüm bunlar nasıl basit bir olguydu. Düşünüyordum da cümleler ne kadar kısa solukluydu. Kendi içimde zaman bir çok şeyi değiştirmişti. Önceden uzun soluklu ve uzunca yazılan ifadelerin yerini tek soluklu ve kısa kısa anlatan kelimeler yer almıştı. Çünkü zaman geçtikçe insan köreliyordu, köreltiliyordu. İçinde bulunduğumuz toplum, eş-dost bizi bu hale getiriyordu belkide. Anlatmak istedikçe hep bir kuytu köşeye itiliyorduk. Ansızın dinleyenler dinlemez; Hissedenler hissetmez oluveriyordu. Sevenlerin için de sevmeyenler oluyordu. Tüm bunlar nasıl oluyordu da alt kümecikler halinde hükmediyordu ? En son matematiği kaçıncı sınıfta öğrenmiştik ? Belki de bir şey gerçekten çirkin olduğunda onu görmediğimiz içindi tüm eksikliğimiz. Bu yüzden unutmuştuk...
0 notes
Photo

#OrhanPamuk #BenimAdımKırmızı Sizin de böyle bulduğunuz oluyor mu kendinizi ? Bir kitabın kapağını açar açmaz ruh halinizi özetleyen ve içinizi delip geçen cümleler. Hepimizin bir katili oluyor ve hepimiz birbirimizin ruhunu çalarak cinayet işliyoruz. Bir de o psikolojiyle cinayet mahaline gidip başka ruhları yüklüyoruz öldürdüğümüz bedenlerin yerine. Başka kokular ve başka tenlerle...
0 notes
Photo

Bu akşam lemandayız. Aklıma türlü ihanetler geliyor. İnsan neden kıymet bilmez diye düşünüyorum durduk yere. Bilmiyor işte boşversene diyorum. Tam bu sırada bir gülmek alıyor beni. Boşvermeden kaldırıyorum kadehimi.
0 notes
Photo

İçin ve sadece güzelleşin. Sizi çirkin olmaya iten ne varsa bırakın gitsin...
0 notes
Photo

Anladım ki insanın içinde ve en derininde bitiyor her şey. Yalnızca değişmeyen ve bizi ölene kadar bırakmayan huylarımızın esiri oluyoruz. Neden ihaneti sever insan ? Ve bu yaptığından haz duyar. Bir tür obsesif bozukluk olduğunu düşünüyorum. Evet, hayatın ta kendisi ! Üzgünüm ama yorgunum. Öyle yordular ki beni; Kendini bilmezler, yalanı ikinci adı gibi taşıyanlar ve iş çevirenler. Mutlu olun.
1 note
·
View note
Text
Kahır Gecesi
Tam da bu sabaha giriş anı mahvetti beni. İki buçuk sene boyunca yalanlarla avutulmak ve sanrılar üzerine Zaman ve emek harcamak bir sevgiye... Haydi uyuyalım.
0 notes
Photo

Sabah birden uyanıp pencereyi açarken buldum kendimi ve ellerimi. Eskişehir'in sabah ayazına resmen meydan okumuştum kendi kendime. Sonra hayatın genel itibariyle "meydan okumak" tamlamasından ibaret olduğunu düşündüm. Her şeye meydan okuyorduk; mutluluğa, sevdaya ve zalimlere... Bugün diğer günlerden farklı olsun istiyorum bütün gayem budur belkide. Artık bir de ben sevilirken yorulayım...
3 notes
·
View notes
Text
"Arif olana bir kez baksan yeter, senin gözüne bakıp halinden anlamayana ciltlerle arzuhal yazsan ne fayda"
0 notes
Photo

O gece hiç durmadan sol gözü ağladı genç kızın. Salonda duran renkli gül yaprakları siyah-beyaz göründü gözüne. Çünkü sol gözü ağlıyordu kızın...
0 notes
Photo
Her geçen gün bunca yorgunluğumun neticesinin ne olacağını düşünmekten bıktım sanırım. Bazen insana yazmak dahi yetmiyor. Uzaklara gitmek bile gelmiyor içimden. Meğer kendinden hiç beklemediği anda bulabiliyormuş insanoğlu. Zoraki hislerin ya da sevmelerin pençesine düşüp doğruyla gerçeğin girdabında ışık hızında ilerliyormuş.
0 notes
Photo

Nedense insan belirli bi yaştan sonra esyalarini atmaya kiyamiyor. Annem de öyle. Evimizin bir çok yerinde 28 yillik, annemle babamin bütün yaşamına şahitlik eden bunun gibi bir çok minik eşya var. Şamdana saygım sonsuz. Simdilerde kullanilmasa da geçmiş yılların kokusunu taşıyor...
0 notes
Photo

Susmak, en cok geceye yakisiyordu belki. Yalniz kalamamak ne kötü şey diye dusunurken ansizin, annesi belirdi uzaklardan. Sadece tek bir soru yoneltti. "Artik bizimle yaşamak seni mutlu etmiyor sanirim ve hareketlerin bana acayip geliyor." bu cümleyi hazmetmek hiç de kolay değildi. Neden bu soruyu cevaplamam gerek ki diye dusundu. Saçma bir soruydu ve sorulmamasi gerekti. Insanlar büyüyor ve gelişiyordu. Bunun manasina varmak ve ehemniyetini çözmek bu kadar mı zor idi ?
0 notes
Photo

Peki ya simdi ne olmustu ? Ne olacakti ? Tüm bu sorulari kendine sorup durmaktan bikmis bir vaziyette bagdas kurmuş ellerini basinin arasina alarak düşünmeye devam ediyordu. Yuregine soz geciremiyor olusunun 2 yılı dolmuştu. Her seyi bi’ anda yakip yikmak-tarumar etmek istemiyor-sevdigi adamin merhametine siginarak kivrimli yollarda yurumek istiyor ve kendi hayatinin patikasina bir hisimla birakmak arzusuyla dolup taşıyordu. Nedense herkes bir seyler soyleyip durdukca icinde o adama karsi duydugu sevgi, yapboz parcalari gibi ayri yerlere savruluyor-geri donusumu zor olan bir atık gibi kemiriyordu içini-Kararini vermisti… Vazgecmeyecek ve hayatin bu naif akışına, hoyrat derslerine ve de gamsiz kederine birakacakti kendini… öylece…
0 notes
Photo

"İçimizde aciz var... tembellik var... Iradesizlik,bilgisizlik ve bunlarin hepsinden daha korkunc bir sey: hakikatleri gormekten kacmak itiyadi var..."
1 note
·
View note