Tumgik
hengname · 1 year
Text
Tumblr media
BU SOĞUKTA İÇİNİZİ ISITIR MI BU HİKAYE ?
Tırhıcın arkasından seslendi erine.
“Beg beggggg! “
Mesli ayagını lastige gecirmeye calısan Daştan Emi
“ Bu
lastik sıhir yenisini almam lazım” Diye kacıncı kez düsünürken bir yandanda hanımına seslendi
“Az bi dur..”
Lastigi zar zor gecirdi
“Ne var , ne oldi”
“Avu bacayi küri ele get”
“Ben mi kürüyecem. O itoğlit neydir”
“Canım cıha onun hali ne arir. Zeten heste.”
“He he aman oğlan kıyma. Getir küregi”
Tırhıcın aradan küreği uzatır.
“Ölmüşlerimizin heyrine Hafize Anan’ında bacasıni elin deymişken at.”
“Veyyyy”
“Veyy deme ! ne işin var kahveye azcıh geç git. Sevaptır.”
Bir şey diyemedi. Demezdi de zaten Hafiza Ana tek yaşar oglu usagı gurbetteydi. Ama bütün mehelle onun hem oglu uşagıydı. Mahelleye gelen gelin, gelini. Mahellenin kızları kızıydı. Hiç kimse onu ne kaynanasından. Ne Anasından farklı görürdü. Kac kız ,erkek usagı şimdi evli barklı, onun kucağın da buyumustur. Yalnız kalmasın diye kızlar bir araya gelir bazen ,Hafize Ana da toplanır gece gülmeleri bütün mahalleyi sarardı. O gece babasından dayak yiyecek biri varsa. Hafize Ana’nın eteğine yapışır. Ana ne olur bize gel bu gece. Babam beni dövecah
“Oy kor olim. Ben seni dövdürürmüyem. Sofra yerde, gel kete cay var. Yiyah beraber gidah.”
Yazın hocada zorluh çeken ogrenemiyen. Suparasını alır. Kuranını alır soluğu yine onun yanında alırdı. Mahellede hatimler, mevlütlerden ondan sorumluydu
Daşdan Emi köylerden hayvan toplar mal meydanında satardı. İş olmadığında da hep kahvedeydi. Zaten kahve bu işi yapanların bir çeşit ofisiydi. Hatta hayvan piyasasının borsasıydı.
Tahta küreği vurdu karın cigerine, Savurdu sokagın gobeğine. Kar ustune gelen bir delikanlı seslendi bacaya dogri
“Daştan Emii bir bah da! İnsan geçir amburdan veyyy”
Daştan Emi daha cevap veremeden. Oglu Fırat cami acti
“Ne olir ki hoppp”
“Ne olacah üstümüze kar kürir”
“E ne olmuş , neye bağırisan”
Daştan Emi hemen. Bacanın ucuna gelip hırlaşan, İki delikanlaya da söylendi. Tabi önce kendi oğluna.
“Gir ola içeri pohyiyenin oğli. Geberirsen anburada bir işin ucundan tutmaya Tiggozluh oldidami kimseye bırahma. Sende geç get ola işin.
Genç
“Yav dua etsin”
“Yüri get! Bah indirme beni aşağı! Tik ossuruh sende. !”
Cocuk başını eğip gider.
Daştan Emi söylenmeye devam eder.
“Tabi besiye çekilmiş camışiar gibi sedece yiyin için. Heç bir işin ucundan tutmaya erinin. Ama hemen dögüşmeye yer arayın.”
O hızla kurekleri ardı ardına sallamaya başladı.
Yine aşağıdan ses geldi.
“Daştan Emiiiiiiii”
Bu sefer mahlenin çocukları
“Daha bene rahat vermezler ki.bitirim Ne oldu ola bılıhlarım“
“Emi karlari hep ambu ortaya at”
“Niye”
“Kureknen oyup, ev yapacayıh”
“Ey tamam. Şimdi kürüyene gedar çekilin ordan bahim”
Dasdan Emi kendi bacalarını küredi, Hafiza Anan’ın da bitirdi. Aşşağıdan bir ses daha.
“Daşdan Emiii”
Hafıza Ana’nın bitişigin de oturan teze gelin.
“Soyle gızım “
“Emi bizim kürek kırıldi. Ölmüşlerin heyrine avu küregi bizim bacaya bırahda. Akşam Henifi bizim bacayida kürürsün.
“Bırahimda kızım. Henifi ahşama anca gelir işden. Kar donar. Nasil kürüyecah”
“Neydim Emi artıh. Nedip edip küriyecah. Korhiram dam çökecah. Evde sabılar var.”
Di buyur ne etsin Daşdan Emi?
“Dur gızım dur. İki daggaya sizinkinide ataram”
“Aman Emi sene gıyamam”
“Ne olcah gızım elime mi yapşir”
“Allah seni başımızdan eksik etmiye Emi. Gaz lohmasi tökirem bırahıram eve.”
“Anbah bu eydi sağol”
Daştan Emi işe koyulur. Yine ayağında ki lastik sıkar
“Teze bir lastik almam lazım” Diye bilmem kaçın defa kendine hatırlattı kendine.
Aşşağıda çocuklar oynamaya başlamış. Gün öyleye dönmüş. Hava ıyice ısınmaya başlamıştı. Yumuşayan karı kürümek dahada kolaylaşmaya başlamıştı.
Hanımı Aşşağıdan seslendi
“Beggg “
“Ne var”
“Bitmedi mi”
“Yohh “
“Vış niye “
“Teze gelinin bacasınıda kürirem”
“Aman ey etmişsen eri gec gelir”
“Olsun heyirdir.”
“Cay getirim”
“Daha durisan”
Hanımı az sonra iki bardak çayla geldi Güzeş tepeye gelmiş. Karlar göz kamaştırıyordu. Çay iyi geldi yeniden enerji toplamıştı. Daştan Emi
“Oğlan nerede”
“Okula getti”
“Dersleri nasıl yohlir misan? ”
“Rebbime şükür çoh ey. Zaten dayısi başında. Nefes aldirmir hocalarıynan hep gonişir.”
Uzun süre cocukları ölü dogdu. Bir tek Fırat yaşadı. Bu nedenle de bütün sulale ustune titrerdi Fırat ‘ın. Oda iyi bir talebeydi.Bıraz bıckın bir deli kanlıydı, kavgayı severdi . Ama şükur onların yüzünü yere egeyecek bir şey yapmamıştı. Fırat’ın dayısı okuduğu okulda hademedir. Hocalarla hep irtibatta olduğundan. Daştan Emi ve eşinin içi rahattı.
Daştan Emi Küremeye devam etti Bitişik evin hanımı Emine Teyze bağırdı. “Alllah senden razi olsun. Daştan Bey. Anbu mehelle bir tarafa sen bir tarafa.”
İyilik başkasına da yapılsa da kendine yapılmış gibi sevinirdi mahalleli. Ortada bir iyilik varsa kime yapıldığının ne önemi vardı. Ve o iyiliği övmek bir gelenekti.
Daştan Emi “ Baci sizin baca niye durir.”
Emine “Oglan okuldan gelecah.oni beklirem..”
Kürüdükce ovgülerin arkası kesilmiyordu.
“Senin Allahan gurban...Cigerin yiyim Daştan Emi’
“Sagol Hüsam”
“Daşdan emi Kralsın kralllll”
“Kral babandır devamsız”
“O da kral ama sen de kral. Ulan kral mahalle be”
“Geç get mübtezel seni”
Daştan Emi kürüdükçe ovgüler dualar birbirini takip ediyordu. Gecen her dakika da kendini daha guclu hisstemeye başlıyor. “Yandaki damı atayım. Onun yanındakini de kürüyeyim , ulan zaten kalmış uc beş baca. Mahallenin duası yeter” derken. akşamı bulmuş bütün mahallenin bacasını kürümustü.
Mahalle dediğin bir çıkmaz sokak on haneydi. Ama Daştan Emi’de bitmişti. Merdivenlerden zor indi.
Ayakları beli ağırıyordu. Kendini sobanın başına zor attı. Ayağında donmuş yün çorabı sobaya yasladı. Çorabın buzu eriyince eğilip çıkaracakken kendi dondu kaldı.
…………………………………………………………………………..
Sobanın yanına serilmiş yün döşekte hanımı az önce Hafize Ana’nın getirdiği herle çorbasını içiriyordu.Daştan Emiye
Hafize Ana “Ömren gurban ogul sen hoş genç değilsen Neye gendin o gadar zorladın”
“Yav yoh lastigim…”
Söze Teze Gelinin kocasi Hanifi girdi
“Emi duraydi ben haftasoni atardım hepsini”
“Ola bişe olmazdıda bene, avu lastigim…”
Bu sefer Diğer komşu Kemal Bey
“Ahlan bayilim. Goca mehelledebir sen mi varsan”
“Ola aslında ben eyem lasyigim var ya… “
Daştan Emi’nin beli tutulmuş. Canlanamaz olmuştu . Mahalle de duyan koşmuştu. Yemek getiren. Ağrı kesici getiren, krem getiren, bildik bilmedik ilaç getiren mi dersin. Herkes Daştan Emi’nin halinden biraz kendini sorumlu tutuyor. Hem mahçuplanıyor.Hem de üzülüyordular.
Oğlu Fırat başı önde içeri girdi. Bir kenara dizlenin üstüne oturdu. Ağlamaklı
“Nasılan baba”
“Eyem oğlum çok şükür bişem yok. Gene olmazdi olmazdi da lastigim var ya……”
“Baba mehellenin gençleriynen gonuştuk Bundan sonra bacalari biz el birliğiyne küriyeceyih”
Kemal Bey
“Şimdiye geder durduğuz hetaydi”
Hafize Ana
“Aman neyse deymeyin uşahlara. Bundan sonra yapar benim balalırım”
Daştan Emi Yatahda biraz düzeldi.
“Bişe diyim. Beni dinleyin. Bah bene bişe olmazdi. Lastigim gari yedi sıhti. Alttan sıhınca belimide zorladi. Lastigim sihmiyaydiii”
YAZAN : murat Murat Balkuş
0 notes
hengname · 1 year
Text
Tumblr media
İŞMAR Tadı yoktu yine. “Ah” dedi kendi kendine. Buğusu üzerinde olan çaya daldı gözleri. Bir çay otu dipten yukarı döne döne cıkıyordu. Anası geldi aklına. Ne zaman bardağında cay otu gorse yukarı dogru cıkan. “Misafir geliyor” derdi. Sonra otun boyuna gore tahminlerde bulunurdu. Uzun boylu, yada şişman… Sonra çayın içindeki ota iyice daldı gözleri. O mu acaba dedi.
Kahvenin her kapısı açıldıkca soğuk vuruyordu. Bir titreme,ürperti sarıyordu vucudunu istemsiz. Tıpkı onu görduğu zamanlardaki gibi bir titreme. Bir yudum aldı çaydan. Dumana boğulmuş havadan derin bir nefes çekti içine. Sigarası da yoktu. Baktı etrafına tanıdık birini aradı gözleri. Simalar yabancı değildi.Lakin tanıdık yoktu.
Çayından bir yudum daha aldı. Çay otuna dikkat ederek. "Kesin O " dedi. İp ince bel. Uzun boy sırma saclar. Kapkara gözler. Evet evet oydu. Kız çayın içinden gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Kokusunu taaa burnun direklerinde duyuyordu. Bir işmar etse atlayacaktı hemen bardagın içine. Kız gözlerini süzdu, dudaklarını buzdu.
“Gel sene, burası sımsıcak dedi.”
Hiç düşünmeden atladı cay bardağının içine.Dönmeye başladı bardakta. O bir tarafta kız bir tarafta birbirlerine bakarak dönuyorlardı. Sanki bir atlı karınca da. Ulasamıyordu bir türlü kıza sadece bakabilirdu.. Kız uzattı ellerini, tut diye. Tutamıyordu. Ama her tur sonunda dahada yaklaştı, yaklaştılar…. Sonunda elleri kavuştu.
Aynı titreme ,aynı ürperti. Ama sımcaktı içi.
İşte beraberdiler, elini tutuyor gözlerini gözlerinden kaçırmadan bakabiliyordu ona. Hemde bir çay bardağının içinde.
Bir daha hiç kimse göremedi onu.
Çok şey anlatılır söylenir onun içün. Ama gerçeği bir ben bilirim.
Yzn Murat Balkuş
0 notes
hengname · 1 year
Text
Tumblr media
HAŞIL EMİ ( Reklam İçerir )
Haşıl Emi sabah sabah hanımı Caggıl Emineyle kavga etmiş.
Hırsla dışarı çıkmıştı.
Gün yeni ağarmaktaydı hızlı hızlı adımlarla söylene söylene kahvehaneye doğru yürüyordu.
Caggıl Emine Haşıl Eminin ikinci hanımıydı.
İlk
hanımi Terek Melahat vefaat edince …
Çocuklarda evlenip evden uçunca …
Mahalleli tanıdık tanımadık herkes Haşıl Eminin derdine düşmüştü.
Araştırıldı soruşturuldu.
Güçlü kuvvetli ,
Arlı edepli
Aptesli Namazlı
Soylu soplu
Yaşı genç
Başı uygun
Bir kadın bulundu
Çocuklarınında rızası alındı
Haşıl Emiyle
Caggıl Emine
Dünya evine girdi
Her şeyde iyi gitti
Taki o geceye kadar
O gece bir mide bulantısı aldı Emineyi
Konu komşu döküldü.
Hastane kapılarına gidilmez hemen
Hele mahalledeki kocakarılar anlar belki neden
Haşıl Emi tek göz evin kapısında
Dua ediyor yarenin inşallah kötü bir şeyi yoktur diye
Derken sesler kesildi birden
Önce bir “vuuuuuu” sesi geldi
Kerti Necmiyeden
Kerti Necmiye mahallenin Fahri doktoru
Gözünün ucuyla çeker röntgeni
Kolay kolay yanılmaz
Kan idrar tahliline gerek duymaz
Şap diye bulur sebebi
Rap diye yazar reçeteyi
Sonra kahkahalar diğer kadınlardan
Hızlı hızlı ehramını alan çıktı odadan
Her çıkanın yüzünde gülükcükler
Anında sardı mahalleyi fiskoslar.
“ Aha essah mi “
“ Olaaaaaaa görisen beterleri “
“ Vay Haşıl Emi “
Dediler bu kadın hamlie
Eğlence oldu mahalleliye
Yaş altmış iş bitmemiş
Vay Haşıl Emmi görisen ne herifimiş.
Önce mahalle ,sonra çarşı
Dedikodular kahkahalara karıştı
Takiii Haşıl Eminn oturduğu kahveye ulaştı.
Sabah namazını kılan dar düştü
Kan gibi çaylar peş peşe yuvarlandı.
Soba olmuş nar
Önce başına toplanıldı .
Sıcak vurdukça her biri bir tarafa dağıldı
Mevzu döndü dolaştı Haşıl Emiye geldi.
İyi adam sözünün üstüne kahvehaneye girdi
Kahvehanenin sahibi Gambur Seco
Cıgarısı ağzından eksik olmaz
Patavatsızlığı olmazsa olmaz
Görünce Haşılı birden bire
Cıgarası düştü ağzından yere
“ Vay Haşır Baba “
“ Vırvır etme ola “
“Babaların babasi “
“ Çay ver Ermeni dığasi “
“ Doldur çaylari tazale , yetmişinde baba olir Haşıl Emi gene “
( Gülüşmeler sardı kahvehaneyi )
Söze girdi Eke Müslüm Emi
“ Gözün aydın Haşıl “
Haşıl Emi sanki bir suç işlemiş gibi
Başını eydi öne
“Hele de bene bu işin sırrı ne “
Haşıl Emi çekti cıgarsın bir duman
Bütün meraklı gözler onda el aman
“Ola “ dedi
“ Herhalda yedihlerimden. Ben başka yerden almam
KARS BAKKALİYESİ duruken
Hem sağlıklı hem uygun
Peynirin mi ögim
Yağini mi
Hele hele kavurmasi "
1947 den beri
Kars Bakkaliyesi www.karsbakkaliyesi.com
0 notes
hengname · 1 year
Text
Tumblr media
BASKANIN KOLTUGU
Baskanın kapısını onunde feryat figan bagrışmalar ta makam odasına kadar geliyordu.Özel kalem ne oluyor diye dısarı çıktıgında bir iri yarı yaslı adamla ile sakat bir cocugun yaka paça atılmaya calısıldıgını gordu.
Yaslı adam direniyor sakat cocuksa caresizlik icinde babasının pacasını yapısmıs. Onun bacagıyla beraber ileri geri
salvuruluyordu.
Yaşlı Adam “ Yav sizde hic merhamet yok mu
Guvenlikci “ Ya amca bunun merhametle ne alakası var senin dedigin sey olacak ismi “
Yaslı Adam “ Bir kereden ne olur bir bes dakka.
Guvenlikci “ Amca cık git senin baksa isin yok mu
Yaslı Adam “ Govsanızda dovsenizde surdan suraya getmem
Guvenlikci” Akıllılar bitti simdide delilerle ugrasıyoruz;;
Ozel Kalem Mud. Guvenlikciyi yanına cagırdı “ Ne oluyor burada bu ne bagırtı ? hemde Baskan icerdeyken.
Güvenlikci : “ Baskanım adam delimidir nedir İlla oglu biraz Baskanın koltugunda otursun diyor
Ozel Kalem “ Ne!
Guvenlikci “ “Aynen öyle”
Ozel Kalem “ Bagırtmayın su adamı. İçeride misafirler var. Alın su odaya ben geliyorum”
Yaslı adamı ve sakat cocugunu ozel kaleme alırlar.
Guvenlikçi “ Çay içermisiniz amca”
Yaşlı Adam “Az önce az galdi dövirdin beni şimdi çay soylisen”
Güvenlikci “Ya kusura bakma ama vazife işte”
Yaşlı Adam Doner olguna ”Devlet Baba bele işte ogul. Döverde severde. Ama sen gene Devletinden umudun gaybetmeyeceksin. Cunki o birtena. O giderse herkes gendine devlet olur. Tokadın biri bitmeden öbürünü yersin. Hemde nerden yediğinide bilemezsin. İçeriz bir datlı çayını Allah Devlete zeval vermesin sagol. “
BASKANIN MAKAMI
Başkan partinin ileri gelenleriyle oturmaktadır.
“ İnanın arkadaşlar su koltuga oturdugumdan beri gecmiş dönemin yanlışlıkları, hataları, hatta…Neyse dilim varmıyor soylemeye. Partimiz zarar gormesin. Kol kırılıp yen içinde kalsın.
İl başkanı söze girer.
“ Çok haklısınız Başkanım ama ne yapalım işte partimiz zarar gormesin. Artık bir ucundan siz bir ucundan biz duzeltecegiz bu yanlışları.Emredin yeter ”
Başkan sesini biraz daha toklaştırıp nutuk atar bir edayla.
“ Gördügüm bir yanlış daha var ki. O da sudur. Gecmiş donem maalesef gorevi olan olmayan herkes Belediyenin işlerine karışmış. O ordan bu buradan çektirince kaos olmuş. Eski Başkanın basiretsizligi. tecrubesizligi buna sebebiyet vermiş. Şimdi mesala siz Parti Başkanı olarak ne işiniz olur Belediye işleriyle degil mi. Ben artık partimin degil bütün şehrin başkanıyım. Herkes işine bakmalı. İşiyle ugraşmalı”
Bu söz Parti Başkanını ve yanındakilerinin yüzünü asar. Ortam gergindir. Başkan durumu anlar hemen zile basar. Ozel Kalem girer.
“Buyur başkanım.”
“Oglum hele çayları tazele. Bak Başkanıma çerez merez getir.”
“Hemen Başkanım”
Parti Başkanı kalkacak olur.
“Biz artık musadenizi istiyelim”
Başkan samimice
“ Hele durun yav.” Bırakmam Vallah beraber yemeğe gececegiz.. “
Ozel Kaleme doner.
“ Hazırlık yapılıyor değil mi. Bugün baskanımız ve işci arkadaşlarımızla guzel bir yemek yiyelim.
Ozel Kalem
“Her şey hazır Başkanım “
Baskan “ O bagırtı şamata neydi “
Ozel Kalem “ Baskanım bir koylü sakat cocuguyla gelmiş. İllaki cogunun sizin makam koltuguna bes dakkada olsa oturmasını istiyor. Sanırım deli. İceri kaleme aldım susturdum. Usulunca yollarım birazdan.”
Baskan “ Allah Allah benim koltuga oturupta cocuk ne yapacakmıs.”
Ozel Kalem “Dedim ya Baskanım adam deli “
Baskan “Ulan bu memleketin deliside bizim veliside bizim.Rabbim deli veli dinlemez hepsinin hakkını sorar bizden “ Al gel bakalım derdi neymis.
Az sonra yaşlı adam kasketi elinde yine sakatoglu pacasına yapışmış içeri çekinerek girerler. Yanlarında guvenlik gorevlisi vardır.
Baskan” Buyurun oturun.”
Adam” Estafurullah Baskanım boyle iyi”
Baskan” Otur pehlivan cocukda rahat etsin”
Adam cekinerek oturur oglunuda yanına otutturur.
“ Oglum cay soyleyin”
Adam”Sagol Baskanım icerde içtik Allah Devletimize zeval vermesin bir maruzatımız var diyelim gidelim”
Baskan “ Buyur hemşerim soyle “
Adam “ Baskanım olgum bir felc gecirdi sag tarafı tam tutmuyor. Bende sizin koltugun sifasını duydum. Dedim Baskanım musade eder oglan bir besdakka otursun sifa bulsun”
Baskan kahkahalarla guler.
“Yav kim dedi bunu. Boyle sacmalık mı olur”
Adman “ Etmeyin Baskanım siz secimlerde ne haldeydiniz simdi ne haldesiniz. Bak cok sukur sifa bulmussunuz. Vallaha bizim muhtar sizi ziyarete geldikten sonra anlattı. Baskanı bir gorun dedi O kambur o yanulmus adam nasıl duzlmiş yuzune kan gelmiş. Eeeee dedi koltuk işte . Adama sifa olmuş. Diyince bende son care buraya geldim. Su cocuk cazda besdakka otursun sifa bulsun.”
Başkan “Yav seçimden once ben ney isem O’yum kim uyduruyor bu yalanları “
Adam “Etme eyleme baskanım. Bizim koye geldiginizde boylemiydiniz Allah askına.İki gattınız gamburdunuz. Bir tarafınız hep egikti gozleriniz kayıktı”
Baskan biraz bozulur. Ozel Kalemi cagırır. Adamın koyunun ismini ogrenir o gunun fotograflarını ister.
Baskan “ Hay benim koylu amcam ici saf amacam. Hatırladım o gunu. Cok hastaydım. Hava soguktu. Yerler buzdu, el sıhmaktan ellerim sismis yurumekten belime sancı girmiş. Ayakta zor duruyordum.”
Adam “ He Vallaha oyleydiniz baskanım. Hatta koylu olarak bu adam coh yasamaz diyip oyumuzu size vermemiştik”
Baskan” Bak agam bak pasam bu koltuk sifalı falan degil.. Ben hastaydım koltuk adamı duzeltmez. Boyle safsata seyleri bırakın1
Adam “ Baskanım muhtar koltuk baskanı duzeltmiş dedikten sonra. Hanım oglanı alıp bir Ziyarete gitti gece sifa bulmak için orada yattılar. Ruyasında o gece Ziyaret girip demiş ki ; Senin oglanın şifası Baskanın koltugundadır. Ocagına duştuk baskanım” der Baskanın ayaklarına kapanır. Bu sırada babasına yapışmış duran Çocukta yere duşer Baskanın ayaklarına gelir.
Baskan “ Tovbe Estafurullah. Kalk Pehlivan kalk. Bu benim malım değil Devletin malı”
Adam “ Allah Devletimize zeval vermesin. Ama devlette bizim degil mi . Bes dagga otursun cocuk Vallaha celbiseleri temizdir kirletmez “
Baskan caresiz “ Dur hele dur Deli Pehlivan kalk otur. Oglum buraya birilerini gonder. Simdi Pehlivan Bu cocuk bu koltuga bes Dakka degil. Bir omur otursun. Simdi emir verecem. Bir arabaya atsınlar sizide koltuguda koye bıraksınlar.Ama bu koltukda bir keramet olaydı benden once oturanı etkiler bu memelekette bu sehirde boyle olmazdı. Ama madem ki siz cok inanmışsınız bu keramete alın sizin olsun”
……………………………………………………………………………………………………………………..
( Aradan iki yıl gecer Baskan koyleri gezmektedir. Bir dag koyune gelirler. Koyun girisindeki tabelayı faketmezler
“KOLTUGA OTURMAK ICIN GELENLER SABAH SEKİZ AKSAM BES ARASI KABUL EDİLECEKTİR. BU SAATLER DISINDA GELMEYİN “
Baskan ve heyet koy meydanına geldiklerinde Davul zurnayla karsılanır. Kahveye dogru ilerlerken
Yaslı Adam eline gelir Baskan “ Estafurullah”
Adam “Ver opecem o mubarek elini. Beni tanıdın mı Baskanım”
Baskan “ Oooo deli pehlivan”. Arkasında ki heyete doner “ Su koltuğu kaptırdıgım ihtiyar. Eeee gordun mu demekki koltukta bir keramet yokmuş”
Adam “ Daha nasıl olsun Baskanım. “
Baskan saksın.
Adam “ Baskanım Allah senden razı olsun.Koltugu aldık geldik koye. Oglan bir kuruldu koltugaki daha kaldırmak ne mümkün. Yatar orada , kalkar orada, yemek yer orada. Bu koltuk tekerlekli ya bu ufak ufak tuvalete diger odalara koltuga yaslanarak gidip gelmeye basladı. Hatta o halde kapıya cıkmaya basladı. Oglanın calısmayan ayagı basmaya, tutmayan dizi ufak uafak tutmaya başladı. Derken derken derken yurumeye sonrada kosmaya başladı. Bah aha su atın sırtında sızi karsılayan cocuk. Gel olgum op mubarek Baskanının elini”
Cocuk attan atladığı gibi kosarak Baskanın elini oper. Baskan ve heyet saskınlıgını gizleyemez.
Adam devam eder. “ Baskanım koltugu duyan cevre koyler ilceler akın akın koye gelmeye basladı. Muhtarımız ahıllı adam koy dernegine bagış yapasın oyle otursunlar dedi. Su gordugun okul . su gordugun kopru koltuk sayesindedir. Devlet bize sayenizde bir koltuk verdi. Bir koltuk bize bir servet verdi.
Baskan döndu yanında ki heyete.
“ Goruyor musunuz. Bu koltuga akıl sır ermez. İşe de yarar olduğu olur. Yanlışa da yol açtığı da, başa da iş açtıgı da olur. şİfa verdigi de"
MURAT BALKUŞ
0 notes
hengname · 1 year
Text
Tumblr media
1 note · View note