Tumgik
hmzylmsn50-blog · 8 years
Quote
Çünkü insanlar sevdikleri şeyleri yok etmeye, daha sonra da yok ettikleri şeyleri sevmeye ve değer vermeye meraklıdırlar…
(via hazann)
16 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Öldüm der durur, yine de yaşarsın.
“Allah der ki, kimi benden çok seversen onu senden alırım. ve ekler, onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar. dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur. öyle garip bir dünya. olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. en garibi de budur ya öldüm der durur, yine de yaşarsın.”
2 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Suskunluğumda boğulduğum bir dönemdeyim
Ağırbaşlı bir hüznün dostluğuyla dolu Geçmiş zaman anılarına ihanet etmişcesine sıkı sıkıya kapatırsın dudaklarını. Susarsın. Oysa ne çok boğuldun suskunluğunda.
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Sevgili kalbim, Neden hala apartman boşluğunun gün ışığı görmeyen penceresinde kuş sesleri beklersin?..
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır.
aktiyle bir bilge öğrencisinin eline çok parlak bir nesne verip: “Oğlum” der, “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını öğren”. Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu kaça alırsınız?” diye sorar . Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek leva veririm. Bizim çocuk oynasın” der. İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği neneye ancak beş leva vermeye razı olur. Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, “Bu der “benim semerlere iyi süs olur. Buna on leva veririm.”der. En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. “Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve ilâve eder. “Buna kaç leva istiyorsun?” Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?” “Ne istiyorsan veririm.” Öğrenci, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: “Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.” Öğrenci emanet olduğunu anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye döner. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 leva verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler. Bilgenin yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçenleri anlatır. Bilge sorar: “Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?” Öğrenci: “Efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık” diye cevap verir. Bilge çok kısa cevap verir: “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.”
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Video
youtube
Bazı bedenler birbirine yasaktır. Bazı aşklar sadece bir kişiyi yakar..
(https://www.youtube.com/watch?v=SUmV8_qM_V8 gönderdi)
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Video
youtube
leyla sevmek hostur amma mecnun olmak başkadır başka
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Bu Geçmez...
Geçmez biliyorum. Ben düşmedim, bir yerimi kesmedim, kolum kırılmadı. Ben kötü bir hastalığa yakalanmadım, korkunç bir rüyadan uyanmadım. Bendeki yara değil, kesik, kırık, korku.. Öyle bir şey değil, Bendeki sürekli boşluktan düşüyormuşum hissi, Devamlı koşuyor ama bir yere varamıyormuşum gibi. Bu geçmez!
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner.
Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burda mi” diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.
Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza” biraz gülün, biraz ağlayın :)
Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanin acıyarak. “O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?” diye sorgulayarak. Artık affetmeyecek kadar kırgın olsan da “başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım” diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.
Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip güzel bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.
Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.
Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde “burda eskiden hep bi yerim vardı” dersin.
Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın. Senin icin çocuk oyuncağı olsun.
Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında “ben elimden geleni yaptım” de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.
Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, iskence. Kıymetini bil. Yarin ne olacağı belli degil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.
Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.
Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gercek sen olabildiğin. Dört duvardan birininin dibine çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en Çok kendini özlüyor çünkü.
Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, “başka biriyle mi acaba” diye değil “başına bir şey mi geldi” diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir.Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder.
VE
Kalbini temiz tut. Çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner.
7 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Az önce bir mesajı beş kere yazıp on kere sildim. Özledim diyecektim, göndermeyi beceremedim. Sahi sen tek seferde nasıl bitti diyebildin?
-EzginKılıç
364 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
Sonrası sonsuz karanlık
İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın, ardı arkası kesilmez, dibe battıkça batarsın. Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değil de, işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin. Bi çare, bir çıkış yolu ararsın kendine. Ama tüm bu aramalar boşunadır. Ne sesini duyan biri vardır etrafında, ne de çaresizliğini gören. Tek başınasındır bu hayatta. Aldığın hiçbir karar tatmin etmez, seçtiğin tüm yollar çıkmaz sokaklara götürür seni. Hikayenin bittiğini düşünürsün, sonra nefes aldığını fark edersin ve aldığın her nefes seni hayatta tutacak olan bir umuda dönüşür. Her kaybedişte yeniden başlarsın, daha da güçlenerek başlarsın ve daha da hızlanarak dibe batarsın, en dibe batarsın. Başın döner, Gözlerin kararır, Ve bilincini yitirirsin. Sonrası sonsuz karanlık…
3 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Video
youtube
LP - Lost On You [Live Session]
1 note · View note
hmzylmsn50-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
171 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Quote
Herkes gider Ne? Bilmiyor muydun sanki Sevgili kalbim! Neden hala apartman boşluğunun gün ışığı görmeyen penceresinde kuş sesleri beklersin..
Ali Lidar (via sokaktakiyazar)
10K notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
bitirmek istemiyorum ama, belki, sürdürdüğüm, bitmiş birşeydir.
190 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Text
içinde gitmek geçen bir şiir okuyor gibiydi sesi. her koşulda gitmeye hazırdı. bana yalnızca, bavulundan çıkarıp ceplerime iliştirdiği birkaç kelime, bir de arkasından el sallamak kalırdı.
219 notes · View notes
hmzylmsn50-blog · 8 years
Photo
Tumblr media
0 notes