ildeniztufanboy
ildeniztufanboy
İlahi Komedya
90 posts
Ben şaşkınlıkla donakalan ve Tanrı'nın gelişini kavrayamayan kutsal hayvanım. Ben Doğu'dan gelen bilge, mucizeye uzaktan kuşkuyla bakanım. Ve ben içimdeki Tanrı tohumunu çevreleyen ve besleyen yumurtayım.
Don't wanna be here? Send us removal request.
ildeniztufanboy · 2 years ago
Text
Ruhlar bedenlere dağıtılırken koparılamamış bir ruhun iki parçasıyız biz. Sen ne dersen de sonsuzluğunda bile seninleyim.
8 notes · View notes
ildeniztufanboy · 2 years ago
Text
Kalk ey yaşlı gecenin cana yakın ateşi. Başlangıcının eşiğini öpüyorum. Elim kilimi hazırlıyor ve önüne bolluk dolu kırmızı çiçekler seriyor. Kalk hasta yatan dostum, kabuğunu kır. Senin için bir şölen hazırladık. Senin için armağanlar hazırlandı. Rakkaslar seni bekliyor. Bir ev yaptık senin için. Uşakların hazır bekliyor. Senin için sürüleri yeşil otlaklarda topladık. Kadehini kırmızı şarapla doldurduk. Altın tabaklara kokulu meyveler koyduk. Kodesinin kapısını çalıyor ve kulağımızı yaslıyoruz ona. Saatler uzuyor, oyalanma daha fazla. Sensiz sefiliz ve şarkımız cansız.
Senin için değerli bir insan adağı kurban ettim, bir genç ve yaşlı adam. Tenimi bir bıçakla kestim. Sunağını kendi kanımla ıslattım. İçimde yaşayabilesin diye anamı babamı terk ettim. Gecemi gündüze çevirdim ve gün ortasında uyurgezer gibi gezindim. Bütün tanrıları devirdim, yasaları çiğnedim, mundar yedim. Kılıcı yere attım ve açık saçık elbiseler giydim. Sağlam kalemi yıktım ve bir çocuk gibi kumda oynadım. Savaşçıların savaş düzeni aldığını gördüm ve zırhımı bir balyozla parçaladım. Tarlamı ektim ve meyveyi çürümeye bıraktım. Büyük olan her şeyi küçülttüm ve küçük olan her şeyi büyüttüm. En uzak hedefimi en yakınla takas ettim ve işte ben hazırım.
3 notes · View notes
ildeniztufanboy · 2 years ago
Text
Ellerimde, bazı insanlara dokunmaktan kalan yara izleri var...
0 notes
ildeniztufanboy · 2 years ago
Text
"Git diyorum ve kendine rastla, üzerinde ve içinde kimse kalmayana kadar soyun.
Derine yer etmiş yalanları, tenine yapışmış ve laçkalaşmış ihanetleri, gözlerinde yatan ölü bakışları jiletlerle kazı!
Git, öldürdüğün çocuk yanını bul ve getir geri.
Ki beni bilirsin; hep çok sevmişimdir, cesetleri…!”
0 notes
ildeniztufanboy · 2 years ago
Text
Bugün kapadım kulaklarımı, duymuyorum içimdeki o sesi. Adınıda sayıklatmıyorum.
Kapadım defterleri. Sanıkta tanıkta hücresine kilitli, müebbettim noktalansın. Geriye dönüp yolu bulamayayım diye kapatarak gözlerimi ağar ağar yol almaya başlıyorum. Kaybolmak, kaile almamak için seni bambaşka bir sevda geçiriyorum aklımdan; Ne acıdır ki aklımdaki yeni aşkın profili sana ne kadar benzer.
Sonra anlıyorum bu esaretin, kefaleti yok.
Zaten elimde avucumda ne varsa sana verdiğimden, ödeyecek halimde yok. Uzaklaştıkça geriliyor kalbime takılı çengelin, canım acıyor, koşar adım sana dönüyorum.
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
Avuçlarımda duran kum taneleri gibisin.. Kaybetmekten korktuğumda sıkıp, parmak aralarımdan akan, açtığımda yerinde duran.
Dudaklarımda ise sonsuz bahar gibisin.. Ağzımı her açışımda sıcaktan yakıp kül eden ya da soğuktan donduran. Avucumu sıkamam, dudaklarımı aralayamam.
Ben tüm günahlarımın cezasını çekiyorum şimdilerde esrarlı bakışlarında müebbet hapis yatmaktayım, seninle ama sensiz..
Kaç ölüm varsa uğruna ölünecek o kadar öldüm.
Ölümün gölgesinde özgürlüğü de gördüm, sensizlikten korktum, gözlerine geri döndüm.
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
Yokluğun, elinin, kokunun, soluğunun değdiği her şeyi dünyanın en değerli hazinesi gibi saklayan, bu yarı deli, bu hayattan kopuk ruhum. Kapat gözlerini ve bana bak. Ben diye ne varsa gördüğün, işte o senin yokluğun…
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
Bazen hiç bir gerekçeyle avutamam gönlümü. Durup kaybolup dönüşlerin, öylesine sevişlerin. Söylenmemiş sözlerin.
Umut kutsallığını yitiriyor. Bu yolculuk sana mı yaklaşmak için yoksa sona mı? Bilemedim..
Nasıl bir yürümektir ki adımlar tersine yol alır.
Gün biter, izler silinir, güneş kaybolur. Fırsatçı gece çöreklenir gök kubbeye. Yetmez çömez yıldızların ışığı bana. Sır sırra karışır, sen meçhule… Korkarım karanlıktan. Ama başıma geleceklerden değil, sana gelememekten.
Bir köşeye kıvrılır güneşi beklerim. Ne vakit sabah olsa benliğime kavuşurum. Her güne bakir uyanıp, silerim dünü. Umut uzaktan göz kırpar yeniden. Sabrı azık edip yol alırım; yönüm sanadır. Bilirim güneş seni koynunda taşır.
Benim Ona hürmetim bundandır…
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
Ne de olsa nereden öleceğini bilemeyen birkaç orospu çocuğu daha var. Ve bileklerimde kalp atışları.
Ve asla düşmeyecek Tanrı'nın delik cebinden merhamet…
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
Hala "korkuyorum", ama artık korkunun beni denetlemesine izin vermiyorum...
Korkuyu yaşamımın bir parçası olarak kabul ettim, özellikle değişim korkusunu, bilinmeyene duyulan korkuyu.
'Geri dön, geri dön, daha öteye gidersen ölürsün' diye uyaran yüreğimin sesine karşın ileri gittim."
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
Foseptik düşlerinize adadığınız portatif kalplerinizle hayatı kirletmekten başka ne yapmıştınız ki? Afedersiniz, Sizden bahsediyordum, haddinizemiydi ki ”seviyorum”ları orgazm sigaralarında eritmek? Yoksa siz de sağlık için seks yapanlardan mısınız? Akıl ve ruh sağlığını kaybetmedikten sonra sevişmenin de bir anlamı kalmıyordu oysa. Hala bakire misiniz? Ah! nasıl da ahmağım; Unutmuşum birer İsa doğurabileceğinizi. Çok sahici ölürsem ben de dirilir miyim tekrar, ne dersiniz? Biliyorum, çok soru sordum. Duygularınızı mastürbe edemedim, afedersiniz. Uzun zamandır G noktanızla dargınız.
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
“Herkesle sevişebilirsin ama bir nevrotik seni diz kapaklarından ya da belindeki çukurdan öpebilir. Herkes seni sevdiğini söyler ama bir astım krizi anında söylenen sevgi cümlesi ölümsüzlüğü oluşturabilir.
Herkesin anıları vardır ama bir epilepsi için anıların hepsi kalıcı değildir, bir anlık bile olsa bilincini kaybeder ve seni ilk kez görüyormuş gibi bakar.
Herkes, herkes hakkında bir şeyler söyler. Bilirsiniz ön yargısız yaşamayı öğrenemedi insanlar ama bir down sendromlu gayet düzdür, saftır. Herkes birbirini aldatır ama bir şizofren asla!”
0 notes
ildeniztufanboy · 3 years ago
Text
En güzel günlerimin üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını yer yer tırnaklarımla kazıdım hatıralarımın camını.. En güzel günlerimin üç mel yer yer tırnaklarımla kazıdım hatıralarımın camını.. En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, biri o, biri ötekisi.. Düşmanımdır ikisi.. Sana gelince... Yazıyorsun.. Okuyorum.. Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa, insanın bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum.. Ne yazık!.. Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin ve benim en güzel günlerimiz.. Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri.. Sana gelince, sen o günleri - kendi oğluyla yatan, kızlarının körpe etini satan bir ana gibi satıyorsun!. Satıyorsun: günde on kaat, bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat için... En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, Biri o, biri ötekisi... Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi... Sana gelince... Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün... Ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün.. Artık seninle biz, düşman bile değiliz.. Biri sensin, biri o, biri ötekisi.. Düşmanımdır ikisi.. Sana gelince... Yazıyorsun.. Okuyorum.. Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa, insanın bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum.. Ne yazık!.. Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin ve benim en güzel günlerimiz.. Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri.. Sana gelince, sen o günleri - kendi oğluyla yatan, kızlarının körpe etini satan bir ana gibi satıyorsun!. Satıyorsun: günde on kaat, bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat için... En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, Biri o, biri ötekisi... Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi... Sana gelince... Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün... Ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün.. Artık seninle biz, düşman bile değiliz..
0 notes
ildeniztufanboy · 4 years ago
Text
Ben Pirzeşaran!
Ben adaletin ve aranan mucizenin remziyim. Bana yolu düşenin hem bereketi, hem de lanetiyim.
İki elim adaletin terazisi. Bir elime ne koyduğun, adalet tepsisinde payına düşen cennetin ve cehennemin. Doğruluksa koyduğun sevin. Lütuf hazinesinin giriş anahtarı senin.
Zulümse koyduğun yan, ateşim sana dokunmadan yan. Zira ateşimin harı, zulme ram olan seni, yakar, yeniden doğurur, yeniden yakar. Sen bana heybende ki zulümleri sunmadan, önce kendini yak, yak ki azabımın cehennemi senin için sonsuz olmasın.
Ben Pirzeşaran!
Aklım ve kalbim lütuf ve cezanın eli. Aklımla oynar, yalanını saklarsan kendini hapsedersin ızdırabın labirentine.
Ama aklıma gerçeğin samimiyeti ve acının hüznüyle gelirsen, saplandığın labirentlerden de kurtulur, denizin asayla yarıldığı gibi açılan yollardan yürür kendi devletine kavuşursun. Kalbime sakın sahte sevgiyle gelme, yürek zarımdaki ayna, onu geri kalbine yansıtır. Sana sahte sevginin amansız zehrini zerk eder ve kurtulamazsın. Ama saf, yanmış ve tam olmuş, yaradılışın özünü bulmuş katıksız aşk ile gelirsen evren olursun ve kainatın sırlarına vakıf ederim seni. Ve evren diliyle konuşur, evrenle tavafta durursun. Ve hikmeti dinlersin ağaçtan, kuştan, dağdan, okyanustan.
Ben Pirzeşaran!
Adaletin ve aranan mucizenin remzi. Bir elinde zeytin ağacından asa, bir elinde hançer saplanmış elma.
Mazlumların savaşında, asayı okyanusa vuran da benim. Mazlumu zehirli elmayla uyutmaya çalışan zalimin döşüne hançeri saplayan da!
Ben Pirzeşaran.
Dilersen sana Hira olur, seni saklayan, nurlayan, ilim akıtan mabedin olurum. Dilersen doğruyu göremediğinde, sislerin arasında kalan, kaybettiğin yolu bulman için pusulan olur, feraset rotasında rehberin olurum.
Ama zalimin kılıcı ise elindeki, yer altında ki lav kuyularında, seni yok etmeyi bekleyen kederli sonun olurum.
Ben Pirzeşeran!
Dileyene lütuf, dileyene lanetim. Geldiğinde ne bulacağını bilmek istersen kalbinde ki yarattığın cennet mi, cehennem mi bakman yeterli.
Denizleri yaran asa da senin, elmaya saplanan hançer de. Cennetin de benim, cehennemin de. Tercih senin. ...
Ben Pirzeşeran!
Benim adaletim meleklerin kanatlarının dengesi gibidir. Melekler nasıl cinsiyetsiz, renksiz ise, nasıl ki nurları herkese ise ve nasıl ışıklarını dağıtıyorlarsa tarafsız beşere.
Öyle dağıtırım ben de adaleti mazluma, ahı kainatı ağlatan masuma.
1 note · View note
ildeniztufanboy · 4 years ago
Text
Hicretim Can Sevgili;
Çölde susuzluktan biçare kaldığımda, çöl yağmuru olup, kavrulan bedenime şifalı suyum! Zifiri karanlık gecelerde, kaybolduğumda yolumu gösteren pusulam, zühre yıldızım!
Evini, evim bilip, mübarek deve misali, önünde diz çöktüğüm!
Yolun benim hicretim, izin benim duam, sen benim kederli iklimlerden, baharında ab-ı hayatı bulduğum, bereketli şehrim, memleketim!
Toprağında inandıklarımı özgür kıldığım, senelerin ızdırabının ardından, ilminle, şefkatinle sürura erdiğim Medinem!
Kuyudaki rüyam, kurtuluşum, can sevgili... Yoksunluğun kör kuyularda, zindanım. Memleketsiz hicretim. İzsiz, yıldızsız, susuz çöl gecelerim. Bitimsiz ağıtlarla dolu dilsiz hecelerim.
Varlığını ruhuma bahşet, bahşet ki! Aşkının lütfunda şifamı, evimi, yurdumu, yuvamı bulayım. Bana ikliminden sunacağın her türlü gün ışığına ve çöl yağmurlarına muhtacım.
Sen yağacak başka bereketli topraklar bulursun eminim! Ama benim kuru çölüme senden başka yağacak yağmur, doğacak başka güneş yoktur bilirim. Söyle yağacak mısın çölüme? Söyle doğacak mısın karanlık geceme hicretim can sevgili?
4 notes · View notes
ildeniztufanboy · 4 years ago
Text
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Ben de öyle. Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime. Kılığıma kıyafetime… Çorapsız da basıyorum artık yere. Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle. Nâne limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de. Takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime. Çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene. Olur biter Geçer gider. Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var. Olup bitmeyen, Geçip gitmeyen. Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama… Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna, Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana..
1 note · View note
ildeniztufanboy · 4 years ago
Text
Bir uyumadan önce, bir seher vakti, yani uykunun en cezbedici iki vaktinde, burnuma kokun geliyor. Keşke burada olsa diyorum. 
Yokluğunun gerçeği içimi ürpertiyor, boğazımda bir yumruya dönüşüyor özlemin. 
Ben sen hep aklımda kal diye ondan bile şikayet edemiyorum. 
Yattığım yatakla yastığı kıskanır halde buluyorum kendimi sürekli bir aradalar diye. Uykum kaçıyor.  Madem sabah henüz yeryüzü uyku mahmuruyken, şansım daha çoktur belki Tanrı duyar sesimi diye, dua ediyorum.
0 notes