isimfarkedermi
isimfarkedermi
Mümkünse bi daha görüşmeyelim.
187 posts
Sakin olun, hepinize yetecek kadar özgüvenim var
Don't wanna be here? Send us removal request.
isimfarkedermi · 5 months ago
Text
ilaçlar.
10 yaşındaki kuzenimle aramda geçen diyalog; Kuzenim: Bizimle yakalamaç oynar mısın ipek abla? İpek: Oynarım ama bi ilaçlarımı alıyım olur mu? Kuzenim: İlaçlar mı, aa antibiyotik mi yoksa sudafed mi? İpek: Yok benim ilaçlarım biraz daha farklı. İstem dışı gülümsedim bana “antibiyotik mi, sudafed mi” diye sorduğunda. İlaç kavramı bunlarla sınırlıydı çünkü. Antibiyotik ve ateş düşürücü.. Bu kadar masumdu işte 10 yaşındaki bi çocuk. Ama ben ateş düşürücü içecek kadar masum değildim artık, ya da antibiyotikle sorunlarımı atabilecek kadar saf. O an nasıl anlatabilirdim ki ona uyumak için ilaçlara ihtiyacım olduğunu? Nasıl açıklardım ilaçların olur olmaz gelen ağlama nöbetlerimi engellediğini? Ya da hergün kendime aynı işkenceyi yaşatmamak adına beynimi uyuşturduğumu nasıl söyleyebilirdim? Söyleyemezdim, söylemedim, sadece gülümsemekle yetindim. Ancak beni benden daha iyi tanıyabilen biri duyardı o gülümsemenin ardında attığım çığlıkları, o gülümseyişin arkasında aslında nasıl da ağladığımı bi tek “o” görebilirdi.  Ama diyorum ya “o” yoktu artık, kimse göremez, duyamazdı içimde kopan fırtınaları. İlaçlar işe yarıyodu, ilaçların etki etmediği tek insan -o- yoktu işte. O gelseydi bastıramazdım, anlardı gözlerime baktığı an. Ama işte asıl ironi de burdaydı, çünkü eğer o gelseydi; ilaçlara ihtiyacım olmazdı.
2 notes · View notes
isimfarkedermi · 5 months ago
Text
Beraber sevdik, eşit sevdik, birimiz diğerinden fazla sevmedi, sevemedi, ötesi yoktu. 
Çok sevdik, deli gibi sevdik, deli gibi seviştik. Yarın yokmuş gibi sevdik, bi daha asla gülemeyecekmişiz gibi kahkaha attık.
Gördüm, ordaydım.
Güldün sen de, dudaklarının muazzam kıvrılışına şahit oldum binlerce kez. Hatta çoğunun sebebi bendim. 
Biliyosun inkar etme sen de ordaydın. Beraber yedik, beraber içtik. Yemeyi istemediğim biberleri senin tabağına koydum ben. 
Yoksa hatırlamıyo musun? 
O iğrenç nane limonları sen içirdin bana, midemin ağrısı geçsin diye. 
Geçti, ordaydın. Uyumam için saçlarımla oynardın saatlerce. 
Unuttun mu? 
Yeter mi artık derdin, asla yetmezdi. Ben uykuya dalana kadar oynardın saçlarımla. Sabah uyandığımda, benden önce uyanıp beni izlerdin. 
Hiç mi hatırlamıyosun? 
Sanki son öpücüğümmüş gibi “en kocamanından” öperdim seni. Kokumu içine çeke çeke karşılık verirdin sen de. Sarılırdın belimden hiç bırakmayacak gibi. Beraberdik, beraber uyuduk, beraber uyandık. Üstünde benim kokum olmadıkça uyanmazdın, tamamlanmazdın. 
Benimle hayal kurdun, seninle bi hayat kurdum, ordaydın.
Unuttun mu? 
Başlarken, son dedin, sonumsun dedim.
Beraberdik, sevdik, çok sevdik. 
Gittim.
Gitmemi istemedin, senden ayrılmak istemedim. 
Bitti. 
Unuttun, seni seviyorum.
1 note · View note
isimfarkedermi · 3 years ago
Text
İşin kötüsü de ne biliyo musun? Zamanla alışıcam, yokluğuna, olmayışının beni binlerce parçaya böldüğü bilmem kaçıncı gününde alışıcam hayatımda yer almayışına. Eskisi gibi yakmayacak canımı, bi noktadan sonra acıya bağışıklık kazanacak bünyem. Başta soyutluğunun bana verdiği fiziksel acı, an gelecek artık orda olmayacak.
İşin kötüsü ne biliyo musun? Unutucam. Seninle kurduğum o minik hayal dünyası günlük yaşantımın bir parçası olmayacak artık. Gidemediğimiz yerler, göremediğimiz ülkeler, acaba mı sorusunu barındırmayacak bi raddeden sonra. Gün içerisinde; acaba ne yapıyo, beni düşünüyo mu, canı yanıyo mu, ya da en basitinden yemek yedi mi diye kaygılandığım anlardan fersah fersah uzaklaşıcam. Bi zamanlar adımın yanından ayrılmayan ismini unutucam belki de. Adı neydi diyip soluklanıcam belki de, daha öncekiler nasılsa bu da öyle işte.
İşin kötüsü ne biliyo musun?
Öyle bi an gelicek ki sana baktığım gibi bambaşka bi adama gözlerim parıldayarak bakıcam. Başka masalarda, aynı mezeleri söyleyip yudumlarken şarabımı, başka bi adamın yaptığı esprilere en içten kahkalarımla karşılık vericem. İnan içten olacak tüm gülüşlerim. Bi akşam güneşinde, güneşin yüzüme düşen yansımasında denize doğru bakıp, bambaşka hayallerin başrolü olmaya karar vericem. Tüm benliğimle; senin olmadığın, o adama ait olmak istiyicem dudağının kenarındaki gülüşe şahitlik ettiğimde.
Belki geceler boyu senin öğrettiğin şekilde sevişip soluklanırken, başka bi adamın göğsüne yatıp, tam da şu an ölsem diyicem, ölsem şu an. “Belki” demeye gerek yok, öyle biri çıkacak ki karşıma; hayatımdan gidişine şükür duaları edicem, yolumu açtığın için. Beni o adama hazırladığın için. Çünkü ben böyleyim, hani dövdürdüm ya kollarıma, ben o’yum işte. Hiç gitmeyecekmiş gibi sevip hiç sevmemiş gibi yollara düşenim.
Yine başlarım yeniden, kaç kez yapmadım mı? Hep bu son deyip deyip sıfırdan ayağa kalkmadım mı? Her yeni adama kendimi bırakmadım mı?
İşin en kötüsü de ne biliyo musun? Tüm bunlara rağmen ben hep biraz yarım kalıcam. Bi yanım hep yaşayamadıklarımıza tutunacak. Yaşadıklarımızı unutucam, zamanla alışıcam. Ama yaşayamadıklarımız etimden et koparmışçasına hep yakacak canımı seni düşündüğümde. Ben hep biraz eksik kalıcam işte. En kötüsü dedim ya, en kötüsü yokluğun değil. İzin kaldı bedenimde, en kötüsü; her baktığımda yapbozumun öteki parçası tamamlansaydı o resim nasıl olacaktı diye düşünecek bi yanım. Ve o yanım hep sana aşık kalacak, başka adamlarla, başka şehirlerde, bambaşka hikayelerin içerisinde başrol olduğuma kendimi inandırışımın bilmem kaçıncı gününde yatağın sol köşesini sen gelirsin diye boş bırakıcam hep.
4 notes · View notes
isimfarkedermi · 6 years ago
Text
Nadir anlatırdım, bilen bilirdi.
“Kendini mutsuz etmekten vazgeç, şu ana odaklan, ona odaklan, bir kere olsun kötü sonu düşünme” demişti, en iyi arkadaşımdı, her zaman haklıydı.
İçimden; “Olmayacağını biliyorum, tadını çıkaracağıma söz verdim sadece” diye geçirişimin üçüncü sevmekten dişlerimin sızladığı saatinde dağıttım ortalığı, benim olmayan bir şeyin, benim’miş’ gibi yapamayışımın şu yaşıma geldiğim yılında, çünkü ben de böyle bir insandım; bok ettikçe haz aldım, ‘madem öyle işte böyle’ rest tepesine bayrağı yine ben çektim, gardıma çarpan bahaneleri etrafımı çevreleyen bir fanusa dönüştükçe yankılanmaya başlayan iç sesim saçımı okşayan bir şefkatle kulağıma fısıldıyordu: Bütün bu imkansızlıklar çerçevesinde, aslında sebep çok basit. Sevmenin, ne yazıktır ki bir ‘yeterince’si var bebeğim ve o, seni yeterince sevmiyor.
(Ne kadar değersiz hissettiğimi tasvir edecek bir değer bile bulamıyorum. Sahiplenilmemek ne kötü)
İç sesim saçımı gerçeklerle okşarken, ben, onun karşısında küçüldükçe küçülüyordum. Ne yapayım, seviyordum.
Bana yoluma gitmekten başka çare bırakmayışının beşinci belki de onuncu üzgün cümlesinde “Nereye gidiyorsun amına koyayım ya” yerine “Gitme” demesi gerektiğini biliyor, lakin beni ‘yeterince’ sevmiyordu. Tıpkı; “Sen benim sevgilimdin, bunu anlayamadın” yerine “Sen benim sevgilimsin, bunu kafana sok” demeyişinin, neredeyse her gece küfür kıyamet vedalaşıp sabahında birbirimizi sevdiğimiz bilmem kaçıncı ayında ‘yeterince’ sevmediği gibi; bana vazgeçmekten başka çare, nedendir ki kendisi de beni bırakmıyordu.
(Kimseyi, gülümseyerek ağlayacak kadar çok sevmeyin)
Bu kadar zor olmamalıydı, böyle gitmezdi biliyorduk, biliyordu, “başkalarıyla takılacağım artık, bıktım senden, kurtulursun işte rahat edersin” dediğimde alaycı ve son derece bizden emin bir mutlulukla “Sen yapamazsın öyle şeyler” demekten geri kalmıyor, duymaya ihtiyacım olanları söylemiyordu.
Asla söylemeyecekti.
Nadir ağlardım, bilen bilirdi.
“Geldiğinde her şey farklı olacak, bak göreceksin, sana bu kadar yakın olduğunda o da fark edecek, siz kopamazsınız” demişti, kardeşimdi, kahvemi yudumlarken buna gönülden inanışımın ertesi gününde mahvettim her şeyi. Böyle bir insandım, yapacak bir şey yoktu. Benim’miş’ gibi yapamadıkça hırçınlaşmalarım ve tekme tokat dalmak isteyişlerimin ardındaki o ‘çok’ olan lanet duygu, tadını çıkarmama izin vermiyordu. Ben, belki hala umut ettiğimden, belki de yapmam gereken her şeyi yapmış olmanın verdiği saçma rahatlıkla onu tamamen bitirebildiğimde, o çok sevdiğim şapşal bakışlarının karşısında kararımdan caymamak için her şeyi yapmaya devam ediyordum.
O, beni kaybedeceğini biliyordu; hiçbir şey yapmıyordu.
Emindim, sevmenin bir yeterincesi vardı, beni yeterince sevmiyordu.
94 notes · View notes
isimfarkedermi · 6 years ago
Text
Şanslısın.
Etrafımdaki çoğu insan aynı dertten muzdarip. Hiç kimsenin onları yeteri kadar, şuursuzca, hesapsızca sevmediğinden bahsediyor. Bu nedenle hayatlarında hep bir eksiklik hissettiklerini, düzgün bir ilişki yaşayamadıklarını söylüyorlar. Çok sevilmek iyi bir şey mi sanıyorsunuz? 
Ben çok sevildim. Öyle böyle değil. Günlerce, senelerce, şuursuzca, çok fazla. O zamanlar anlamadım, o zamanlar bilemedim sonra nasıl hissedeceğimi. Ani kararlarımın, küçük sorunları büyütmemin sonra bana neler hissettireceğini hesap edemedim.
Her şeyi iş işten geçince anladım. Her şey normaldi yaşarken. Çünkü ben öyle seviyordum ki, karşımdaki de beni öyle seviyordu. Mantıksız ve şuursuzdum. Normal değildim. Ben hep sevdim. Üzeni de, seveni de sevdim. Sevmek için yaratılmış gibi hissediyordum kendimi.
Ama insanlar öyle miydi? Hırs ve nefret doluydu çoğu. Seviyorum deyip iki gün sonra başkasının kollarına kendilerini atabilirlerdi. Belki de bunalımdı, belki de kaçıştı bu. Önemi yoktu. G��lümsedim. Her şeye rağmen sevmeye devam ettim.
Yıllar geçti. Eskiden motorla giderken ucu görünmeyen yolları çok severdim. Artık korkuyorum. Önümü görememekten, akışına bırakmaktan korkuyorum. Çünkü o yolların sonunda hep dizlerim kanadı benim. Geçmedi o yaralar, geçmiyor da.
Çok sevilmek mi istiyorsun? Bence iyi düşün. Çünkü gerçekten çok sevildiğinde bir başkasının sevgisi sana az gelecek. Normal olan şeyler sana yetmeyecek. Çok fazla sevilmenin nasıl bir şey olduğunu bildiğinden, öylesini bulamadıkça canın hep acıyacak. Şanslısın. İyi ki seni kimse şuursuzca sevmedi. İyi ki birileri her şeyi bir kenara bırakıp seni hayatının merkezine koymadı. İyi ki birileri çok bencildi de ‘önce sen’ demedi. Hala çok sevebilecek birini bekleyebilir, içinde umutla onu arayabilirsin. Peki ya çok sevip kaybedenler ne yapsın? 
Şanslısın.
Hayatının fonunda 'bekliyorum, gelmiyorsun.’ çalmıyor.
Gerçekten şanslısın.
153 notes · View notes
isimfarkedermi · 9 years ago
Quote
Kadın hamile. Bebek erkekmiş. Aile mutlu çok mutlu. Bebek doğdu, pipisini gösterdi amcalara. Amcalarda bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü. Bebek terledi, çırılçıplak soydular, evde misafirlikte, mahallede böyle gezdi. Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı. Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak. Davullar, zurnalar, hediyeler… Çocuk düşündü; “Sanırım bu çok önemli bir organ” Çocuk aklının en karanlık köşesine yazdı. Üç beş güzel kız var gittikleri yerde, annesi babası dedi ki: “Hangisini alayım oğlum sana?” Çocuk düşündü: “Sanırım karşı tarafa sormaksızın seçme hakkım var” Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Çocuk acıktı, sofrasını varsa kız kardeşleri ve annesi hazırladı. Yemek bitince topladılar. Çocuk düşündü: “Sanırım kızlar/kadınlar bana hizmet etmekle yükümlü. “ Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Kalabalık bir yemek daveti, herkes masaya sığmayacak. Erkekler ve yaşlılar masaya oturdu. Çocuğu da masaya oturtturdular. Annesi ve varsa kız kardeşleri yerde oturuyordu. Çocuk düşündü: “Sanırım önemli olan erkeklerin konforu.” Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Servis yapılacak, önce erkeklere yemek verildi, erkekler yardım etmedi. Çocuk düşündü: “Sanırım öncelikli olan erkeklerin karnının doyması. “ Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Çocuğun kız arkadaşı oldu. Bütün sülale duydu. Herkesin ağzı kulaklarında. Densiz bir amca: “Neler yapacan bahim gızlaraaa”dedi. Çocuğun annesi ve babası: “Oğlumdan daha iyisini mi bulacak?” dediler. Çocuk düşündü: “Sanırım en iyisini hak eden benim ve bu yüzden kızlara rızasıyla ya da rızasız istediğimi yapabilirim. “ Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Çocuk büyüdü, arkadaşlarıyla dışarı çıktı, gezdi, eğlendi. Eve geç geldi paşalar gibi karşılandı. Kız kardeşi eve geç geldiği için azar işitirken , dövülürken. Genç düşündü: “Sanırım eve istediğim saatte girip çıkabilirim. “ Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Kavga etti, ağzı burnu kan içinde. Annesi, babası: “Koçum benim helal olsun. ” dedi Genç düşündü: “Sanırım güçlüyüm ve sorunlarımı bu şekilde halledebilirim. “ Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı. Genç büyüdü Ama bir türlü adam olamadı. …. Ve yazılanlar uygulamaya koyuldu
(via
benimdetamisimvardiya
)
Nasıl güzel açıklamışsınız ya
(via babaneminterlikleri)
14K notes · View notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Quote
Biraz zaman geçsin her şeyi unutacaksın. Biraz daha zaman geçsin her şey seni unutacak
(via ziemsi-xx)
78 notes · View notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Link
“Babası nakit akışını kesse 3 güne açlıktan midesi sırtına yapışıcak adamların mekanlardaki Christian Grey tripleri ❤”
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Text
Mr. Big
Biz birbirimiz için mükemmeliz bayım. Başkaları için fazlasıyla kusurluyuz belki ama biz birbirimiz için mükemmeliz. Ruh hastasıyız belki ama ruh ikiziyiz de aynı zamanda. Bizim yaralarımız ortak, çok iyi bilirsiniz, kanatmaktan da hiçbi zaman çekinmeyiz. Nasıl olsa sonunda nasıl iyileştireceğimizi sadece biz biliriz. Biz biribirimiz için en iyisiyiz. Sıradan insanların 7 milyar tercihi varken bizim birbirimizden başka çaremiz yok bayım.
Başka kadınlarla sevişebilirsiniz ama içinizde ben kanarken sizin mutlu sonunuz yok bayım. Tıpkı benim, başka bedenlerde sizden bi parça bulmayı umarken kocaman bi hiçle karşılaştığım gibi. Çünkü biz sizinle bi dağın doruk noktasıyız, bi şarkının patlama anıyız, suyun kaynama sıcaklığıyız. Bizden ötesi yok, biz buraya ait değiliz. Normal insanlar bize ayak uyduramazlar, bizim gibi olamazlar, ya da hep şikayet ettiğimiz gibi; onlar bizi anlayamazlar. Her sabah yataktan farklı bi kişilikle uyanamazlar, ve biz her sabah uyanıp aynı kişiye aşık olamayız bayım. Bu bize göre değil. Yıllar önce icat ettiğimiz oyunlarda, başkalarının piyonu olmak bizim harcımız değil.
Biz birbirimize aidiz bayım. Normallerle işimiz yok bizim. Ortalama mutluluklar arayan insanlar değiliz. Ya hep ya hiç. Ya var, ya da hiç varolmamışçasına yokuz. Sizinle kavga ederken sevişen insanlarız biz bayım. Keskin geçişlerimiz var bizim. Işık hızında duygularımız var. Bilirsiniz; duygularımızdan bahsetmeyi sevmeyiz, biz sizinle hep sevişiriz. Kavga ederken de, severken de. Ortası yok. Bizim grilerle işimiz yok. Renkler insanların olsun, bizim siyah ve beyazımız var. Bizim acılarımız ve kahkahalarımız var. Bizim birbirimizden başka kimseye ihtiyacımız yok. Bağıra çağıra sevişmelerimiz var, kahkahalarla ettiğimiz kavgalarımız var, kanata kanata öpüşlerimiz var, parmak uçlarımızla vuruşlarımız var. Biz, sizinle okuyanların anlamayacağı ölçüde mükemmeliz bayım.
Bizim birbirimizden başka ihtimalimiz yok. Biz, sizinle siyah ve beyazın uyumuyuz. Grinin kaç bin tonu olduğu umrumda değil, beni siyaha mahkum etmeyin bayım.
3 notes · View notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Text
Ve sonsuza dek özlediler..
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Text
Bi sabah uyanır da seni artık sevmediğimi farkedersem diye ödüm kopuyo.
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Text
Ben seninle 4 mevsimi de gördüm, iklim değişmediği sürece beraber olmamızın imkanı yok.
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Text
Sıfırdan başlamak diye bişey yok. İnsan yeni bi liman bulduğunda, ne kadar hayal kırıklığı varsa bavuluna doldurup öyle sığınıyo.
1 note · View note
isimfarkedermi · 10 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
isimfarkedermi · 10 years ago
Photo
Tumblr media
Siyah beyaz hayatımı renklendiren adam'a.
0 notes