Text
Her bebek kendi kaderiyle düşüyor ana kucağına. Annesinden babasından sıyrılamadığı kaderiyle hiçbir şey anlamadan biomeden sütünden emiyo sanki güvendeymişcesine. Benim doğru düzgün tanışamadığım tatlı bebeğim,
Seni hiç kardeşimmişsin gibi benimseyemedim çünkü arka planda bir sürü sorun vardı. Sanki jendi bebekliğime ağlayacaktım doğduğunda. Kaderinin benim kadar şanslı olamamasından korktum belki de. Hep annemden babamdan uzak olmaktan dolayı üzüldüm ama bugün iyiki uzaklarmış,kendimi onlardan koruyabilmişim diyorum. Bunu anlayabilmem için 18 sene geçmesi gerekiyo muydu bilmiyorum. Hep hayal kurdum ve bugün hayal kurarak malzemelerim tükendi. Hep yanımda olmanı güvende olmanı çok isterdim ama sana daha iyi bir gelecek vermem için elimden gelenin fazlasını elde etmem lazım. O sürede seni nasıl bir krtamda geride bıraktığımı düşününce*belki de oraya alışır o ortamın bir parçası olursun ve daha az üzülürsün diyorum kendi kendime. Avuntu işte. Güzel meleğim ilk doğum gününü,sözcüğünü,adımını görmeyi videoya çekmeyi de çok isterdim. Sana gelen yollar biraz tıkanık. Daha minicikken etrafında çok şey oldu. Benim suçum değil,senin suçun değil ama üzülüyor insan. Allah seni daima korur zaten benim çabam onun kudretinin yanında hiç ama seni sarıp sarmalamayı,o gücün içimde olmasını da isterdim şimdi. Nehir ablan olmayı, Nehir ablanı sevmeni de isterdim.
0 notes
Text
Benim tatlı kızım. Gözünden akan yüreğinden boşalan yaşlar için çok üzgünüm. Çırpınarak kurtulmaya çalıştığın bu denizi kurutmak isterdim. Seni yastığına sarılarak değil de kollarımda saklayarak teselli etmek isterdim. O güne hiç geri dönmek istemiyorum. Seni de çıkarmak istiyorum o karanlıktan. Korkuların kaygıların hepsi bir gün kaybolacak birtanem. Nasıl bu hale geldiğimizi anlıyorum artık. Yolumuza dönüp tekrar baktığımda görüyorum en baştaki yalnızlığımızı. Kimseye laf geçirmeye gücüm kalmadığından ara ara hatırlayıp ağlıyorum. Artık birileri sussa ne susmasa ne. Yaşadık,yaşıyoruz. Birbirimize aitiz. Gelecekten sarmalıyorum seni. Annen gibi baban gibi. Baban demişken belasını bulur mu dersin. İyi uyu birtanem .
0 notes
Text
Sevgini doya doya yaşamak istediğin günlerden öpüyorum seni birtanem. Şimdilerde unuttum ben nasıl sevgimi göstereceğimi. Görünce kalp atışlarının hızlandığı havalara uçtuğun annene bile sarılırken geriliyorum. Artık sevgimi açıkça gösterirsem elimden tüm her şey kayar gibi hissediyorum. Sarılırsam kollarım boş kalır, öpersem ağzım yanar gibi geliyor. Çok üzülüyorum bazen, biri bana sarılsın ve ağlayayım istiyorum. Biri şu kapıdan girse ve soru sormadan 'tamam Nehir geçti ' desin istiyorum. Saçımla oynanmasını hep çok sevdim ama insanlar saçıma düşen yaprağı alırken bile onlara gerek olmadığını söyleyerek uzaklaştırıyorum. O odaya biri girsin gerçekten çok istememe rağmen gireni azarlıyorum. Ve kimse görmüyor artık kırıklarımdan ördüğüm bu duvarı. Kimse geçmek istemiyor o duvarı. Duvarın arkasında duvara dönüşüyorum. Benim sevgisi bol küçük Nehir'im. Keşke senin ihtiyacını karşılaşasam. Senin annen olsam,baban olsam. Senin eksik yanlarının vücut bulmuş öfkeli vaziyetiyim ben. Öfkeden patlayacak gibiyim kırıp dökmeden yürümeyi unuttum. Sen olsaydın,yani başlangıç noktasında ki sen, belki gözlerinin dolu dolu olmasını kendime fren sayardım. Sahile gitmeyi hep çok sevdin, seni sahile götürür orada pamuk şekerini yerken saçını severdim. O karışık uzun saçlarını örer seni mutlu ederdim. Bana sevmeyi yine öğretirdin birtanem. Nasıl gösteririm bilirdim. Biri bana güzel bir söz ettiğinde ona zehirli ok gibi sözleri fırlatmaz,huzursuzlanmazdım. Sevgi dolu ,hüzünlü kalbinden öpüyorum.
Ailemden birini kaybedersem ya da onlar beni kaybederse nasıl hatırlanırım ya da vicdanım ne derece yerinden sökülür bilmiyorum. Kimseyi öpmek ya da sarılmak istemiyorum. Bunu sevmiyorum. İnsanlarla kavga ediyorum,onları yalnız bırakmıyorum,zorda kaldıklarında hep yanlarında olmaya çalışıyorum daha ne istiyorlar benden diye düşünüyorum ama eksikliğim adına tüm herkesden özür dilerim. Bu konu da bile inat ediyorum çünkü yapım bu. Bana yap dersiniz yapmam,yapma dersiniz yaparım. Ben kendi yolumu seçerim ve giderim. Bana kalmayı zorunlu kılarsınız yok olurum. Gitmemi istersin kıpırdamam. Keşke beni tanısanız. Keşke gerçekten bilseniz hep ne hissettiğimi. Keşke yalan söylemesem,ayak uydurmasam artık sizlere. Aileme.
0 notes
Text
İyi ki doğdum:) keşke her yıl aynı şey olmasa ve ben iki göz iki çeşme çocukluğuma ağlamasam.
Doğum günüm eskiden önemli sanıyordum. Sanki sevilmek için bir şansım daha doğabiliyordu her yıl,Niasn'ın 21'inde. Belki insanlar doğduğum için o gün bana kucak açabilir gibi geliyordu. Annem beni çok sever ve herkes benim için bir şeyler yapar diye düşlerdim. Bir süre gerçekten öyle gitti. Kutlandı, sandığım şeyi bir süre yaşattılar bana. Yanaklarımdan öptüler,pastalar aldılar,mumlar üflettiler. Sonra zaman geçti bir önemi yok dediler. Sadece beni sevmesini istediğim insanlar değil neredeyse herkes bunu söyledi. Bu beni yaklaşık iki yıldır yaralıyor. Doğum günlerim hiçbir zaman kusursuz olmadı. Hep bir aksilik vardı o günlerde. Sevilmeyi istediğim o günlerin kusuru benim o günlere fazla anlam yüklememden geliyordu. İnsanların artık doğduğum günün önemsiz olduğunu vurgulamalarına aldanıp o günden kaçtığım zamanlarda bile kusur saklıydı. Geçen yıl kimse hatırlamadığında da kusur vardı. Aslına bakılırsa kırıldığım hatırlanmaması değil çocuk aklımla düşlediğim sevgi günümün yalan olması. İyi ki doğdum.
1 note
·
View note
Text
Kendimi aynı plağın durmadan döndüğü noktada buluyorum her defasında. Elimden çok şey geliyor iyileşiyorum,yine de nafile, her türlü aşamadan öğreniyorum,öğrendikçe daha da başa sarıyorum. Bitmeyen bir dua ezberi gibi hayat. Ezberimi şaşırdıkça başa dönüyorum,en iyi yöntem bu gibi geliyor ama bir yerde bir yanlışlık var. Diğerleri gibi olmak,o kız olmak,her daim ne yapacağını bilmek diye bir gerçeklik var. Herkesin sevdiği olmak,herkese yaklaşabilmek, kedinin köpeğin kafasını okşarken dahi tedirgin olmamak var. Okul bahçesinde yalnız yürümenin terletmediği eller var. Hoşlanılan kızlar,o kızların deli gibi aşık olduğu gençlik hataları var. Peki ya benim elimde ne var? Korkarak geçirdiğim bir tomar yıl. Kıvırcık saçlarımdan utandığım,esmer tenime üzüldüğüm kırıcı ânlar var. Ve ben o anlara o kadar üzülüyorum ki. Küçücük bir çocuğun saçlarını yolarak aynaya bakmasına o kadar içerliyorum ki. Kimsenin bir bedel ödememesine,bedel ödeyene sanki bilip isteyerek yara aldığını yüzüne çalınmasına o kadar öfkeleniyorum ki. Ben o kız çocuğuna el uzatmayı o kadar istiyorum ki:)
Kopmuş,kırılmış dallarından tutup sevmek istiyorum, saçlarını örmek,ona o istediği pileli eteği giydirmek istiyorum. Akşamları kitap okuyup, arkasına bakmadan koşmasını istiyorum. Şımarsın istiyorum, yükünü atsın istiyorum,ben o çocuk olsun istiyorum.
0 notes
Text
Her zaman birilerine kendi kulvarlarında ki su ile bir başkasınınkini karşılaştırmamasını söylerim. Çünkü şu gerceği bilirim ki,benim acım benim yüreğime sığabilecek büyüklükte. Neden benim olmayan bir yüreğe düşeni kendimle kıyaslayıp onu değersizleştireyim? Bunu bilmeme rağmen düşünüyorum,kimin ailesi iyi ki diyorum,şuna bak benden daha kötü durumda diyorum, göz yaşlarımı silip devam edebilirim ben onun kadar kötü durumda değilim diyorum. Halbuki yüreğimde kör bir sızı yuvalanmış yok ediyor beni. Göremiyorum çıkış yolunu,panikten küçülüyorum koca dünyada. İki büklüm oldum. O ya da bu mu kalmış,göremiyorum diyorum basbaya. Ait hissetmiyorum ne bir insana ya da bir mekana. Yok oldum ben,sağdakinin acısı mı daha büyük soldakinin mi? Bu bitmişliği tanıyorum,bu yoldan daha önce geçtim. Koca bir deliğe yuvarlandım zor kurtuldum. Şimdi yine izin veremem kayıp gitmeme çünkü büyümenin vakti geldi artık. Yaşamda yaralanma hakkını bir kere kullanabiliyorsun ancak.
0 notes
Text
İki tane annem var benim. Biri, saçlarımı öper koklar, çok değerli olduğumu söyler. Ona inanmak kolaydır bir yere kadar,diğerine rastlayana kadar. Diğeri,nerde olduğum fark etmez,konunun benimle alakalı olup olmadığı fark etmez,bağırır. Dişlerimi kırmama sebep olacak kadar gerilmemi sağlar. Yıkıp döker her şeyi. Sonra yumuşar, aynı beni bulmak ister. Bencilliğin daniskası. Fakat sadece onda değildir bu özellikler. Annesinde, babasında,kardeşinde. Babamı tanımıyorum zaten. Tanımak istemiyorum. Ama isteyebilseydim kaçıp giderdim herhalde ona. Korusun isterdim bu olanlardan beni. Kapısına gitsem belki içeri alır ama keşke almasaydı dedirtir. Çocuk değilim ya artık,saklanmayı da bıraktım.
0 notes
Text
Zamanı durdursaydım keşke o gün. Belki değişirdi bir şeyler,belki verilmezdim onların kollarına. Çok yanlış zamanda doğmuşum, çok yanlış kollara. Nasıl açıklarım bilmiyorum. Babam da annem de var. İkiside nefes alabiliyor, ayakları üzerinde yürüyebiliyor hatta araba bile kullanabiliyor. Kendi arabaları,evleri,hayatları var. Mavi çarşaflar üzerinde uyumaktan korkarken yanımda olamayacak kadar aptal ve o günü hiç bilmeden,o günü yaşarken oluk oluk kanayan kalbimi hissetmeden bana baba olmaya çalışan bir babam,o mavi çarşaflara beni terk eden annem var. Küçücük yaşında evlenmiş, yaşamın allak bullak edici her sillesinden faydalanmış,ufak tefek annem. Erkekliğin silahta belki gaspta olduğunu düşünüp çukurlarda yuvarlanan ufak tefek babam. Şimdi nerde olduğumu bilmeyen,bilmesini engellediğim babam, şimdi nerde olduğumu bilen ama yanımda olmayan annem. Bağırıp çağırıyor şimdi annem 3. Evliliğinin yine hüsranla sonuçlanmasına. Kırdı döktü, bağırdı duvarlara az önce yan odada. Merak etmesin canım annem,onunla beraber bende ağladım normal bir ailem neden yok diye. Neden ait olamadığımı anladım da yine oluk oluk kanadı kalbim. Anneleri babaları ben olmuştum da o hastanede,formaliteden kucakta duruyordum. Ağlayamıyorum şimdi,burnumda sızı var gözlerim hazır ama olmuyor işte. Canım babam, canım annem,minnettarım size. İkinizede. Yıkıntılarıma mâl olmuş sizler olmasanız hiç bilmem belki de sevgisizlik, güvensizlik,ait olamamak,duvara toslamak neymiş. Babamın nazlı,annemin yaramaz kızı olamayıp ananemin kara listesine ekleniyorum galiba. Onun bana yaptığı iyiliklerden sonra ondan uzaklaşıp bir de üstüne nefret etmeye başladım da. O şimdi anneme bağlıyor,ona güvendi ondan uzaklaştı diyor tabi. Keşke öyle olsaydı da parçalanmasaydı zihnim bu kadar. Keşke konuşabilsemde bitse öfkem. Rahat bıraksam dişlerimi,ellerimi.
0 notes
Text
Nefret ediyorum. Çok içten duygularımla, bıkmışlıkla.
0 notes
Text
Oldu ki yarın ölsem ve bu satırlar ailemin gözlerinin önünde akıp gitse nankör olarak anilacağımı hissediyorum. Özellikle ananem tarafından. Lütfen anı kutumdaki kahverengi sayfalara bir göz atsın ve arkamdan ebedi olarak,fikirlerimi ifade ediş biçimim yüzünden nankör,annesi, dayısı,dedesi,babası artık her ne haltsa,hangi kötü benzetme varsa kafasında o olarak anılayım.
0 notes
Text
Eskiden ananemsiz uyuyamazdım. Hatta sadece ananemsiz değil, yanımda biri olmadan uyuyamazdım. Nefes alamazdım. Dışarı çıkamazdım, korkardım. Biri ya da ananem varken de korkardım ama tek başıma korkmak yerine destek almak isterdim. Çok düşünürdüm çünkü zihnimde çok ses olurdu,o seslerden korkardım. Birilerinin arkasına sığınmak bana zaman kazandırırdı sanki,sesleri yok etmenin yolunu bulmam için. Şimdi düşünüyorum garip geliyor. O korkunç seslerin,her an tetikte bekleyişimin başka bir yönü de vardı ki,annemi korumak isteyen,annemden beni korumasını değilde bana saklanabilmesini beklediğim bir taraf. Bugün bu huyumdan vazgeçmeye çalışıyorum. Ananemle uyuyamıyorum çünkü uyurken bir başkasının nefesi bile beni rahatsız ediyor. Ananemle hiçbir şeyimi paylaşmıyorum. Bana zarar verdiklerini hissediyorum. Gün geçtikçe zihnimde yatan travmalarımın farkına varıyorum ve üstlerine fark etmeden eklenenler oluyor. Öncekilerin İzlerini silemeden ekleniyorlar hemde.
0 notes
Text
Hep bir serzeniş içersinde anlaşılmamaktan,ailemle aynı dili konuşmamaktan yakındım. Bir gün yine bir duygu patlamasında "Keşke karşılıklı konuşabileceğimiz yükseklikte yer alsaydık " diye yazdım defterime. Şimdi tekrar düşünüyorum,ben ne kadar duyuyorum ki onları? Ne kadar anlıyorum diğer insanları? Soğuk bir rüzgar geçiyor,upuzun bir perde var önümde. O perde ne kadar izin verirse yaklaşıyorum insanlara,ne zaman bunalsam arkasında öyle bir duruyorum ki görmelerine imkan tanımıyorum bazen beni. Sevgi sözcüklerini dilimden uzaklaştırdım,ufak bir sarılma alışkanlığına tahammül edemiyorum. Aslına bakarsak ben kendimi dayanmaya zorladığım yaralardan,kabuk tutuyorum ve farkına varmam epey geç oldu. Şimdi annem içeride üzgün gidip sarılsam belki karşılık verir. Derstleşsek falan bir hayli güzel olur. Fakat,yok, adımlarım harekete geçmiyor, yüreğim taşlaşmış,bunun tasarı olarak kalmasına bile tahammül edemiyor. Eskiden sarılarak çözülür sanıyordum,seversek onarırız diyordum. Çocuk aklım daha da çalışıyordu belki. Şimdi kapandığım perdenin ardından çıkmak çok zor. Yüreğimi eritmek çok vaktimi alır. Çok vaktim var,zora dayanırım fakat vakitlerimi torbamda saklıyorum zor olan beni korkutsun istiyorum. Perdemi sevmiyorum ama daha konforlu onun arkasında ki hayat. Keşke böyle olmasaydı demeyeceğim. İyiki yaşıyorum da öğreniyorum. Sadece farklı bir yaşam hayal etmeyi bıraktım. Perdem duvar gibi göründüğü saliseler nefes borumla sorunlar yaşayıp onu yatıştırmanın yolunu buluyorum. Umarım perdemi kenara itip merhaba diyebileceğim bir geleceğin parçası olurum.
1 note
·
View note
Text
0 notes
Text
Bu bayram ayakkabılarım başucumda sabahı beklemiyorum. Bu bayramı geçtiğimiz bayramlara benzeten hiçbir alışkanlığı tekrarlamıyorum. Bu bayram öyle bir bayram ki içim içime sığmıyor, aynı zamanda kaygıyla bakıyorum şanlı bayrağımıza. Bir daha hiç basamayacakmış gibi basıyorum topraklarımıza. Nice yüz yıllara diyorum,son yüz yıl olmasın diye iç geçiriyorum. İçimde kocaman bir coşku var korkumu bastıramayan. Bu bayram vatanımı bir başka seviyorum bir başka gururlanıyorum milletim için. Bir başka mutluyum bu bayram Türk olmaktan,Türk kanını taşımaktan. Bu kan hiç durmasın,bu toprakların en tepesinde al sancağımız her daim dalgalansın istiyorum en derinlerimden. Biz şehitlerimizle,atamızla,al sancağımızla kocaman bir ülkeyiz. Biz kötü günlerden başka böyle şanlı günlerde görmeye layığız. Biz gür seslerimizle hep bir ağızdan hür olmayı başarabilen topluluklardanız. Ben ülkemin diğer insanları gibi bugün çok duygulandım, çok gururlandım. 29 Ekim'i karşılamaya çok hazırım şimdi.
0 notes
Text
Başka bir eve doğdaydım hangi versiyonumu yaşıyor olurdum tahmin edemiyorum artık. Eskiden bir fikrim vardı. Hayalini kurabiliyordum fakat artık yaşayacaklarımın kaderimle peşimden geldiğine inanıyorum. Başka bir evrede de aynı hissi uyandıracak türlü ihtimallerle ağlıyor olurdum bir yerlerde. Bu gece illa gerçekleşecekti,kaderimde saklıydı çünkü. Attığım adımların belirlediği kısmı değildi bu kaderin, yaşamak zorunda olduğum ihtimallerindendi. Buna üzülmek istiyorum ama bu benim hikayem. Hikayemi seviyorum,iyiki bu seneryoda yer almışım. Bünyemin daha fazlasını ya da daha azını kaldırabileceğini düşünmüyorum çünkü. Daha azıyla nasıl yaşama tutunmak için sebep bulurdum kendime bilmiyorum. Belki de kendimi kandırıyorum. Bu gece çok üzgün,yitik ve savrulmuş hissediyorum. Uzun zamandır böyle hissediyorum. Uzun zamandır bu duygularla yaşama tutunuyorum. Yaşama arzusu ediniyorum. Amaç ediniyorum kendime onlardan sıyrılmayı. Çok mutluyum aslında. Kimse olmadan da çok mutluyum birileri varken de. Bana zarar vermeyen birileri,bana istemeden ya da isteyerek zarar vermeyen birileri. Temelde kaldırabileceğim nitelikte ağırlıklar bunlar fakat bu gece yine dizlerimin üzerine çömelip katılarak ağlama hissine kapıldım. Arada oluyor,yokluyor ve sabah beni dinç tutuyor bu dürtü. Bu dinlenme dürtüsü. Bu gece kimseye şefkat beslemiyorum, empati kurmuyorum,sevgimi göstermeden de olsa sunmuyorum. Bu gece içtenlikle nefret ediyorum. Sayfalar dolusu nefret ediyorum. Bu gece yüreğime düşen sıcaklık adına çok nefret ediyorum. Hikayemin bu bölümünü kesip biçmek istiyorum. Yüreğimin çekip koparıldığı gibi bu sayfalarda koparılsın istiyorum.
0 notes
Text
Sevdiğimiz insanları düşünüyorum,imtiyazları var yüreğimizin bir köşesinde,ne yaparlarsa yapsınlar bir parça affetme dürtüsüyle çatıştırıyorlar bizleri. Hepimizin doğruları var hangileri gerçeğe uygun bilinmez,vâr olmak için var gibiler. Doğrularımızın peşinden giderken zihnimizde onu destekleyecek çok sebebimiz oluyor,etraftaki insanlara onları sunabilmek için içten içe can atıyoruz sanki. Bu gece doğrularımızın kimsenin yaşamına suistimal etmediği yaşanmışlıklarda kalmayı diliyorum.
0 notes
Text
Anlatamadığı duygularının ruhunda birikimini taşıyarak doğrularının yolunu bulmakla geçiriyordu vaktini. Doğrularını bulamamıştı,bulması için çok zaman vardı ama ona bu zaman hakkı sunulmuyor gibiydi. Sanki düşünme egzersizlerini tekrarlaması, tehlikeli bir kuyudan sarkmak anlamı taşıyordu yaşamı içinde. Gözlemlerinin sonucunda kurduğu empati bağlarıyla hissedebiliyordu kendisine dikilen gözlerin sebeplerini. Fakat bu onun görevi değildi, başkalarını değil kendini çözmesi gerekiyordu. Önceliği kendisiydi,aksi kendisine zarar veriyordu. Bencil hissediyordu fakat doğasında yok muydu bencillik? Peki bunu söyleyerek sığınmış olmaz mıydı bahanelerin arkasına? Hangi yönü seçecekti ki doğruları oturacaktı yerlerine? Yönlerin daha ne tarafa baktığını bile bilmiyordu. İşleri bu kadar karmaşıklaştıran, kırmızı kurdelenin kesildiği ân hangi karede saklıydı?
0 notes