Tumgik
kendiroglu · 4 years
Text
Meditasyonlar
Daha geçenlerde “bu konulara” meraklı bir tanıdığıma “Meditasyon fransızcadan gelir. İlk anlamı ‘Düşünmek’tir” dediğimde çok şaşırdı. Öyle ya, Doğu bilgeliğiyle, uyanışla, ruhsal şeylerle ilgili bir eylem ya da kavram nasıl olur da fransızcadan gelebilir, anlamını bize o dil üzerinden açabilirdi? Bu elbet sadece pek çoklarını şaşırtmakla kalmaz, rahatsız da eder. (Fransızca hep rahatsız eder…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 4 years
Text
New Age Sektörünün Kökenleri
New Age Sektörünün Kökenleri
(Kişisel gelişim sektörünün kısa bir tarihçesi)
Tumblr media
Ülkemizde özellikle 2000lerin başlarında New Age adı verilen yeni ruhsallık akımları, yayıncılığın ve gelişen internetin de etkisiyle bir tufana dönüşmüştü.
O yıllara hazırlıklı girmiştim çünkü önce ruhsal öğretiler, ardından kişisel gelişim olarak anılan akımlarla çok erken tanışmıştım. Babamın kütüphanesi şaşırtıcı genişlikteydi. Her konuda…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 4 years
Text
Hangi Reenkarnasyon?
Tumblr media
Geçmişte, aykırı fikirlerimi bilen biri bana “Reenkarnasyon hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorulduğunda yanıtım “Hangisinden bahsediyorsunuz?” olmuştu. Bu yanıtım soru soranı afallatmış, bir süre konuşamamıştı. Diyaloğu sürdürmek adına ben yine söz alıp “Birden çok reenkarnasyon anlayışı var. Hangi reenkarnasyondan bahsetmemi istersiniz?” deyince toparlanıp “Bunu bilmiyordum. Birden fazla mı…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 5 years
Text
Bitcoin ve diğer kripto paralar fırsat mı?
Bitcoin ve diğer kripto paralar fırsat mı?
‘Dijital Altın’ denilen Kripto Paralar Fırsat mı?
Önemli not: Bu yazının amacı, sıradan vatandaşın son zamanların en büyük yeniliği olan kripto paraları anlaması, eğer varsa bir yatırım fırsatını zamanında değerlendirmesidir. Bu yazı kesinlikle bir yatırım tavsiyesi değildir. Volatilitesi şimdilik yüksek kriptoparalara dikkatle yaklaşılmalıdır.
Önce paradan bahsedelim. Çünkü para konusunda…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 5 years
Text
Şarkıların anlattıkları…
Tumblr media
Şarkılar çok güçlü. Hint yogilerinin zihinlerini yönetmek için kullandıkları sesler, Mantralar gibiler. Mantralar kısacık ve tekrarlanan sesler. Şarkılarsa uzun, kendinizi kaptırırsanız çocukluk, gençlik, ömür kadar uzunlar. Ve hiç bir şeyi yönetmenize izin vermezler. Sizi durup dururken aşık edebilir, içinde bulunduğunuz bunalımdan çıkarabilir ya da dipsiz kuyuya atabilirler.
Tumblr media
Dinleyeceğimiz…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 5 years
Text
Mayötik: Ruhsal Ebelik
Tumblr media
“Ben doğurmadım ki” dedi kadın. “Sadece vesile oldum. Zaten beni uyuttular, uyandığımda cin gibi bir bebek kollarımdaydı. Ona hayran oldum, onun kölesi oldum ve her gün hayran ve kölesi oluyorum ve çok yoruluyorum. O gün bugündür bir daha rahat edemedim”
Ne kadar içten bir gözlem. Doğurmak ıkınmak değildir. Bedensel acıya da indirgenemez. Fiziksel olaylar daha içsel olanların mecazı iseler,…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 5 years
Text
Çiçekle bir konuşma
Baharın ilk günleri gelip soluduğum havanın formülü değişince çocukluğumdan bir şeyler hatırlarım.
Anılarımın değişmeyen dekorlarından başlıcası ayaklarımı altındaki çimenliktir. Tüm yeryüzünü kaplayan bir çimenlik. O makul boyutlardaki bahçe benim paha biçilmez ve engin dünyamdı. Çimlere doyasıya basardım çünkü orada iyi ya da kötü ot diye bir şey yetişmezdi. Yabandı, vahşiydi, gürdü. Çimen,…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 7 years
Text
Bir bahar günü...
Bir bahar günü…
Bugün baharın ilk günlerinden. İnsan ne giyeceğini şaşırır ya, öyle. Şehirde köyde hayat tomurcuklanıyor. Tepemizde aynı mavi gök, fışkırabildikleri her köşeden çıkan yeşil otlar. “Dışarısı” diye bir yer olduğunu hatırlıyor insan ve evden ya da işten çıkıp can-ı gönülden yürüyor. Yürümeli. Yürümeli çünkü yol üzerinde dostlar bizi bekliyor. Kafasını kimin okşadığına bakmadan mırıldanan kedi, bir…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 7 years
Text
9 Kasım gecesi uykuya yatmadan önce küçük kızım bana “Baba unutma yarın sirenler çalacak” dedi. Gülümsedim. Artık o bana hatırlatıyordu.
Tumblr media
Sabah hava ışımadan heyecanla uyandım ve evden çıkacağım saati bekledim. 8:35 vapuruna binecektim. Tam 9:05’te otobüste olabilirdim. Bunu mu tercih ederdim, yoksa sokakta olmayı mı? Otobüs kalabalık olabilirdi, şöförün ruh haline göre durmayabilirdi, trafikte tehlike oluşturacak bir yerde ise duramayabilirdi vs vs. Belki de binmez, işe geç kalır, durak meydanında saygı duruşunda dururdum. Saatime baktım ve “o zamana kadar varmış olurum” diyerek otobüse binmeye karar verdim. Yine de işi şansa burakmayıp koltukların neredeyse tamamı boş olduğu halde ayakta kaldım. Zaten dizdize oturduğunuz karşılıklı koltuklarda ayağa kalkmak imkansızdı. Kendimi bu durumda bulmak istemezdim. 10 Kasım’da ayağa kalkamamak! Bu noktaya nasıl gelmiştim? Bu sabah bütün OHAL kanunlarını hiçe sayıp 70 milyonla ayağa kalkmalı, toplu eylem yapmalıydım!
Tumblr media
Analar…
İlkokul, ortaokul ve lisede biz öğrencileri bu tip törenler için bir araya getirir, salonlarda bekletir, bazen de havasız yerlerde, zor şartlarda yorarlardı. Gıkımız çıkmazdı çünkü neye saygı gösterdiğimizi bilirdik. Ülkemizin kurtarıcı ve kurucu babası Mustafa Kemal Atatürk’e… Hatta bir keresinde okulun tören salonunda ışıklar kapatılmış kısa süre için karanlıkta kalmıştık. Isısı giderek boğucu hâle gelen salında ışıkların geri gelmesini bekledim bekledim, hâlâ karanlık. Meğer gözlerim kararmış. Dizlerimin bağı çözülmüş şekilde revirde kendime geldim. Ancak genç bir çocukken dahi bu olumsuz şartlara aldanıp törenin gerçek anlamını yargılamazdık. Her yıl canı gönülden katılırdık.
Tumblr media
Ancak devir değişti ve bir seçilmiş kişi önce Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı olarak şu beyanlarda bulunmaya başladı :
“Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” (12.5.1994 Hürriyet)
“Her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor” (14.11.1994 Hürriyet)
“Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir…”
“Türkiye’nin yarınında artık Kemalizme ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.”
“İki ayyaş…” (Atatürk ve İnönü kastedilerek)
Tumblr media
Kızlar…
Bu gibi insanlar aslında “Baba” ile ve onu temsil eden her şeyle kavgalıdır. Atatürk de gelmiş geçmiş en büyük ruhsal “Baba”lardan biridir. Çocuğu anadan alır ve dünyaya açar, büyütür. Baba ile sağlıklı bağ kuramamış, tanışmamış, biyolojik baba tarafından dışlanmış, dövülmüş, kabul görmemiş, büyütülmemiş travmalı insanlar Atatürk’ü anlamayacak, kıskanacak ve sevmeyeceklerdir. O’nun çocuklarını ise hiç sevmeyeceklerdir. Bu nefret kurbanı insanlar Kur’an’da da anlatılan “sevgiyi hak eden kardeşinden nefret eden Kabil” ile anlatılır. Baba’nın canını yakmak için evladına zarar verir.
Bu 10 Kasım sabahı otobüse bir yaşlı hanım bindi. Onca boş koltuğa rağmen ayakta durdu. Gözlerinde bir heyecan, yüzünde bir uyanıklık vardı. Koltukları hızla dolduran çoğu genç üniversiteliden bazısı ona yer teklif ettiğinde o reddetti. Anladım ki o da benimle aynı hesapları yapmış. Sirenler çaldığında dimdik ayakta olacak şekilde kaderini kendi elleriyle yaratmış. 
Tumblr media
Sirenler ve kornalar beni otobüste yakaladı. O otobüsteki insanlarla birlikte bu anı paylaşmak çok güzeldi. Sokaklarda yeryüzünün en büyük sivil eylemi gerçekleşiyordu ve ben bunun gönüllülerinden biriydim. Ayağa kalkmayan olur muydu? Olsa da bu gönüllü bir şeydi ve tüm güzelliği baskısızlığından geliyordu. Hatta ayağa kalkmayana laf söylemeye kalan olursa ona şunları derdim:
“Bu bir gönül işidir. 10 Kasım’da saygı duruşunda bulunmak seçimlerde oy vermek gibidir. Sorumluluktur. Ben 50 yıllık ömrümde oyumu her 10 Kasım Mustafa Kemal’e ve onun düşüncelerine, ideallerine verdim. Oyunu vermek istemeyen de vermez. Ama ayakta sap gibi dikilmediğimi, neye saygı duyduğumu anlatmalıyım ki, o da neden oturduğunu, oyunu ne yönde kullandığını bilsin. Bilsin ki belki aklı başına gelir. Cumhurbaşkanı da olsa ona, kimin koltuğunda, nasıl ve neden oturduğunu anlatmalıyım. Bunun oy istemek için hesap aracı değil, Atatürk’e oy vermek olduğunu anlatmalıyız.”
Türk halkı her 10 Kasım seçimlerinde oyunu Atatürk’e verir. Bu böyle biline.
Tumblr media
Suavi Kendiroğlu, 10 Kasım 2017
  Geleneksel 10 Kasım seçimleri… 9 Kasım gecesi uykuya yatmadan önce küçük kızım bana "Baba unutma yarın sirenler çalacak" dedi. Gülümsedim. Artık o bana hatırlatıyordu.
0 notes
kendiroglu · 7 years
Text
Tapınağımızı inşa etmek
Dinler tarihinde, arkeolojide, mimaride ve turistik gezilerde karşımıza çıkan “tapınaklara” günlük yaşamda da rastlarız. “Tapınak” kelimesi nedense cami, kilise ve sinagoglara pek yakıştırılmaz. Tapmak ve tapınmak ilkellerin de bilip uyguladıkları eylemlerdi. Belki de modern dinler kendilerini bundan ayrıştırmayı arzuladılar. Madem buralara “tapınak” (“temple”) denmiyor, bizim bahsettiğimiz ve…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 8 years
Text
Kahve asla uykumu kaçırmaz. Aksine…
Kahve asla uykumu kaçırmaz. Aksine…
Kahve asla uykumu kaçırmaz. Aksine… Bunu size bilimsel olmayan bir yoldan ispatlayabilirim. Önümdeki bir fincan kahveyi içmeden önce onun kokusunu içime çekmek, ona bakmak beni bir buluşmaya hazırlıyor. Dudaklarımın ve dilimin bu kahveyle buluşmasına götüren yol çok zengin keşiflerle dolu. Kahvenin tadı elime geçen tek ödül değil. Bu yol hazlar, keşifler ve ödüllerle dolu. Ben bunu farkettiğimden…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 8 years
Text
Atatürk'ün İdeal Cumhuriyet Köyü projesi (1937)
Atatürk’ün İdeal Cumhuriyet Köyü projesi (1937)
Atatürk ölünceye kadar köylüyü/çiftçiyi koruma konusuna kafa yormuştur. Kalkınmanın tabandan yani köyden başlaması gerektiğini düşünen Atatürk, Türkiye’nin gerçek anlamda çağdaşlaşması için her şeyiyle çağdaş köyler kurulması gerektiğini düşünmüştür. Bu amaçla bizzat üzerinde kafa yorduğu İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi’ni geliştirmiştir. Atatürk’ün üzerinde çalışarak uygulanmasını istediği bu…
View On WordPress
1 note · View note
kendiroglu · 8 years
Text
Uyanmışları dinle sadece. Uyan ki hayatın başlasın.
Uyanmışları dinle sadece. Uyan ki hayatın başlasın.
Rubaiyat – Ömer Hayyam (Şair, Matematikçi) “Bir çift sözüm var sana, yürekten: Sevginle gireceğim toprağa, Sevginle çıkacağım topraktan.”   Ömer Hayyam’ın neredeyse bin yıl önce yazdığı dörtlüğü paylaştı diye piyanistle uğraştı, davalar açtı bizim “liderler”. Koca koca hakimler, mahkemeler işi gücü bırakıp bu sindirme davalarına baktılar.   Şuydu dörtlük :   “Ferman sende, ama güzel yaşamak…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 8 years
Text
Sürüden ayrılanı kurt kapmaz
Sürüden ayrılanı kurt kapmaz
Eğer öğrenmeyi ve anlamayı bir hayat yolu olarak seçmişseniz sürüden uzaklaşırsınız. Hâlâ o sürünün içinde olabilir ya da alıp başınızı kilometrelerce öteye gidersiniz ama farklısınızdır. Bu şekilde belki sürüden uzaklaşırsınız ama koyunluğunuzdan değil. Sizin için yeni olan şey koyun olduğunuzun farkına varmanızdır. Sürüye dışarıdan, biraz uzaktan baktığınızda artık bundan eminsinizdir. “Ben bir…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 8 years
Text
Olgunluk Nedir?
Olgunluk nedir? Bu bir başlık değil. Bu siz okurlara da sorulmuş bir soru. Ben buna kısmen yanıt verebildim, sizin katkınız da bu yanıtı genişletebilir. Yaşadıklarımız ışığında hemen söyleyebiliriz ki, olgunluğun kişinin yaşamına çatık kaş, ahkam, yaşlılık, maddi güç, tahsil ile gelmediğini biliyoruz. Olgunluk daha çok bu olguların yönetilmesiyle ilgili. Psikoloji bilimi bize daha çocuklukta…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 8 years
Text
Oruç tutarak Kadir Gecesini bulmak
Oruç tutarak Kadir Gecesini bulmak
Bu yıl “resmi” Kadir Gecesi 23 Temmuz 2014 Çarşamba 1 Temmuz 2016 Cuma gecesine rast geliyor. Bu vesileyle okumakta olduğunuz yazıyı yayınlamak istedik. Yeryüzünde oruç tutma uygulamasını tavsiye etmeyen din yok gibidir. İnananları oruç ibadetine teşvik etmek için sevap, ödül ve diğer ruhsal kazanımlar, hatta orucun sağlık için tıbbi getirilerinden bahsedilir. Gerçekten de son yıllarda orucun…
View On WordPress
0 notes
kendiroglu · 8 years
Text
İnsan Olmak (kitap tanıtımı)
İnsan Olmak (kitap tanıtımı)
Yazan : Engin Geçtan / İlk baskı (Adam): 1983 / 5.-25. baskılar (Remzi Kitabevi) / Metis’te 13. basım : Şubat 2016 Herkesin hayatta bir kez dibe vurduğu, ya da bunaldığı dönemler vardır. İşte bu dibe vurma aşılırsa, aslında bir doğumun başlangıcı olabilir. Yaşı ve statüsü ne olursa olsun, kişi bu durumda insanları ve hatta kendini tanımamış, hiç anlamamış olduğu hissiyle sarsılmaktadır. İnsan…
View On WordPress
0 notes