Tumgik
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
...
Hani bir his vardır, bir kitabı, bir paragrafı yada ufacık bir dizeyi okuduktan sonra sanki o yazılanlar dilimizin ucundaymışta bizden önce birisi yazmış gibi. Öyle işte şimdi. Sanki buraya yazmam gereken ne varsa hepsi harcanmış bir yerlerde. 
 Burası benim içim,
 İçim de sen.
 Bugün, sahip olunabilecek en güzel günlerden biriydi. 
 Bugün bambaşkaydı. 
 Bugün içimin sıkıntısı, içimin yangısı geçti.
   İçimden çok zaman geçti.
 Çok yollar,
 Bazı hayatlar geçti,
 Sen adam, sen sakın geçme.
  Durmuş nerden başlayabiliceğimi kestirmeye çalışıyorum şimdi. Yeşil zeytin. Evet kesinlikle burdan başlamalıyım. Ben yeşil zeytini çok severim, senden çok olmasın. Severim. Ama zaten biliyorsun. Ama zaten çok şeyi, şaşkınlık verircesine biliyorsun. Eğer inansaydım başka hayatlarımızın da olduğuna, eğer inansaydım başka zaman da tekrar doğup yaşayacağımıza, derdim ki; her seferinde sana geliyor ömrüm, dönüp dolanıp seni buluyorum ben. Ondan yüreğinin yüreğimi bu kadar iyi bilmesi. Yine de durup düşünce bir ihtimal. Hani belki, bazen.
  Durdum bugün. 
 Ne sarılmak yetti, ne öpmek, ne koklamak. Sevmek bile yetmedi. Öyle az geldim ki sana. 
 Yüzünü öptüm, gözlerini, ellerini, dudaklarını,
 Yapabilseydim gülüşlerini de öperdim.
 Ruhumu okşadın bugün,
 Bugün kaybettiğim şeylerden parçalar verdin bana,
 Bugün bir yanımı tamamladın.
 Yapabiliceğim,
 Biraz teşekkür beni seven yüreğine 
 Ve
 Seni seveceğim upuzun günler,
 Ağaçlı yolda marşlar,
 Semtte bir iki kadeh,
 Biraz şarkı,
 Bir parça şiir.
 Ve yollar.
Bir şiir okumanın tam zamanı şimdi. Tam sırası bir şiir olmanın, oldurmanın. Ömrümün en güzel yerine, tekrar hoşgeldin yar. 
1K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
5K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Tumblr media
Rastlantılar kaderin bize oynadığı ufak çaplı oyunlardı ve sen ise kaderin bana getirdiği en güzel rastlantısın.
1K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
“Bu postu sadece haddinden fazla kırılanlar rebloglasın. Bu postun altında toplanıyoruz.”
14K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
“Bu postu sadece haddinden fazla kırılanlar rebloglasın. Bu postun altında toplanıyoruz.”
14K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Bilme, tanıma beni.  Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci yok içimde.
Nilgün Marmara
657 notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Anlatacaklarım var, otur. Sigaran var mı? Bi dal versene -çakmak çıkartıyor, henüz aldığı sigarasını yakıyor.-  Tanıyo musun bilmiyorum ama üç beş sokak ötede kahveler durağına adını veren kahvelerin birini işleten memet abi var. Aydosta. İyi adamdır, kumar oynatmaz, mekanda kavgaya izin vermez, alkol kullanmaz, kullananı yargılamaz. Borç defteri kabarıktır ama paranın peşinde koşmaz. Mahalle bakkalının bile ona borcu vardır ama borcun var diye arayıp sormaz. Öyle saf bi adamdır. Yürekli bide, mekandan bi genci kaldırmaya çalıştı geçen ay birileri. çocuk bi kız kaçırmış, kızın ailesi çocuğu bulmuş kaldırmaya çalışmış memet abi önlerine durmuş. burdan alamazsınız demiş, emanet çekmişler o da karşılık verince silahlar patlamadan yerlerine girmiş. *çocuğu almışlar mı? Alamıyolar o gün ama sonra takip edip yakalıyolar. Neyse bırak mesele o değil şimdi, geçen ufak bi iş için yanına gittim, yalan olmasın akşam 8 gibi falandı saat, yanlış hatırlıyor da olabilirim. Girdim içeri, bi kaç masada 101 var, bi masada poker oynayan bi kaç tanıdık sima gördüm. Selamlaştım ettim, ufak sohbetler edip memet abinin yanına geçtim. Abi bizim iş ne oldu, son durum ne falan dedim. Abim akşam 12 gibi gel senin hesabı yapalım payını al dedi, eyvallah dedim çıktım. Çıkarken az önce selamlaştığım arkadaşlara selam vermeyi ihmal etmedim. Ordan çıktıktan sonra sülüntepeye indim, hüseyin abinin zoruyla ayak üstü bi çayını içtim, bi kaç mesele hakkında öyle ayak üstü bi şeyler konuştuk. Daha sonra eve geçip bi kaç saatin geçmesini bekledim. Kafam bulanıktı, biraz ‘camus’ okudum, kesmedi, bira aldım. Dağ yolunda onu içtikten sonra aydosa geçtim. Kahveye gidip memet abiyi bekledim masaların birinde. Saat 12:25 civarı dükkanı kapattı, içerde ikimiz kaldık, paraları getirdi, saydı, hesapladı. Şu kadar pay vericem sana, biraz kalıyo onu da hamzaya olan borcundan düşücem dedi. İtiraz etmedim, okey dedik, birer bira içer miyiz dedi, oluru var dedim. Gitti birer bira getirdi, sen kullanmıyodun abi noldu dedim, böyle arada bi iki işte fazlası yok dedi. Hal hatır sordu,iyidir abi bildiğin gibi deyip neler var neler yok sen anlat haberler sende valla dedim.  ‘‘Ben de ne haberi olacak amına koyim ya, kadının peşine altı yıldır koşuyoruz, gitti elin gavatıyla evlendi. dedi. O ne demek abi peşine koştuğunu bilmiyodum, bi kere evlenme teklifi ettiğini duydum o da kabul etmemiş o kadar biliyorum dedim. Ama mesele o kadar değilmiş.  *Nolmuş la anlatsana susup duruyon. Acelen ne amına koyim dur şu sigarayı bitiriyim. *Ben sigara alıp geliyim iyisi mi. Sen bizim paketi bitiriceksin yine.  Hadi siktir git bi sigara da bana al, bizden içtiklerine say. *Tamam lan tamam demedik bişey, ne içiyodun sen ? Kısa Parlament. -iki dakika sonra geldi. Sigarayı masaya koydu.- *E anlat, neymiş mesele. Memet abi ikbal ablaya ilk evlenme teklifini 6 yıl önce yapmış, üniversiteyi bitirip tekrar mahalleye gelince, bakmış ki hala evlenmemiş ikbal abla, e memet abi zaten lisede seviyo bu ablayı, gidiyo çıkıyo karşısına bişey demeden çıkarıyo yüzüğü benimle evlenir misin diyo. Böyle pat diye. Cesur hareket ama işte devir öyle cesurlukları kaba gösteriyo anladın mı. İkbal abla da çarpıyo tokatı, adamı hatırlamıyo bile. Aynı dönemin mezunlarıymış, ikbal abla üniversiteyi kazanmış ama ailesi izin vermediği için gidememiş. Karşı da çıkamamış ailesine. El mahkum girmiş bi işe çalışmaya başlamış. Memet abi de gidip iktisat okumuş. Geldikten bi hafta sonra İkbal ablaya evlenme teklifi ediyor. tokatı yiyor. bi kaç ay sonra iş bulup çalışmaya başlıyor, bi fabrikada üretim müdürlüğü yapıyor bir süre. Sonra ordan çıkıyor, elalemin işinde çalışmak ağır geliyor. Kendi işini kurmak için kredi çekiyor, Su arıtma cihazları satıyor, biraz sermaye yapınca bi araba alıyor arabayı aldığı gün gidip İkbal ablanın babasının takıldığı kahveye oturuyor. Memet abi öyle girip oturunca kahvedeki it kopuk salça oluyo, hiç kimseye ters yapmıyo, rahatsızlık vermemek için kalkıp çıkıyo. O çıkıyo arkasından İkbal ablanın babası geliyo, evladım kusura bakma, mahallenin gençleri asabidir, tanımıyolar seni, ben hatırlıyom seni, sen aykutun oğlusun değil mi diyor. Memet abinin ağzı açık kalıyo. Neyse. Uzatmıyım, memet abi aykut abiyle bi kaç gün o kahveye gidip geliyor, sonra iş güç koştururken aykut amca ikbal abladan memet abinin ona evlenme teklifi ettiğini öğreniyo. Gidip dövmeye kalkıyo, memet abi de hiç hareket etmeden yiyo dayağını. Son bi yumruk yedikten sonra sendeleyip düşüyo. Sağdan soldan gelen tanıdıklar aykut amcayı tutuyo, memet abi o üzüntüyle, ben kızını sevdim abi bu namussuzluk yapmadım adam gibi geçtim karşısına evlenme teklifi ettim diyor. Yine yiyor dayağını ama.  Biraz zaman geçiyo aykut abiyle bakkalda rast geliyolar. Memet abi sigara alırken aykut abi giriyo içeri. Memet abi aykut abiyi görünce baya afallıyo, suratı ekşiyo biraz da korkuyo falan, çıkarken aykut abi çağırıyo konuşalım seninle diyor, bekliyor memet abi kapıda. Neyse aykut abi biraz konuştuktan sonra, anlatıyor, kızıma layık görmüyorum seni, uzak dur falan. Memet abi parlıyo. İtle kopukla konuşur gibi konuşması kanına dokunuyo memet abinin. Aykut abiye bağırıp çağırıyo, tamam kızına yaklaşmam ama sevme diyemezsin aykut abi, buna ben bile karışamıyorum engel olamıyorum sana hiç düşmez buna karışmak diyor. Aykut abi iyice sinirlenince dönüp gidiyo. Bu sefer de memet abi veriyo peşinden. Tutup kolundan benim neyim eksik, neyimi sevmedin aykut abi, neyim kötü ki kızına layık görmüyosun diyor. Aykut abi sinirden siktir git memet dövecem yine elimde kalacan diyor. Döv ama söyle, ne şerefsizliğim var ki kızına layık görmüyosun, seviyorum kızını, işim var, gücüm var, kimseye bi hainliğim yok, namertliğim yok neyimi beğenmedin de kızına layık görmüyosun diye soruyor inatla. Aykut abinin de bi yüreği var. Dayanamıyor dökülüyor. İkbale söz verdim oğlum, istemiyor seni. Sen izin vermediğini söylersen hemen vazgeçer dedi, ben de ne bileyim onun lafına kandım, benim izin vermediğimi öğrenince vazgeçecekse hiç sevmiyodur diye düşündüm. Memet abi bunları duyunca yürüyüp gidiyor. Diyecek bişey bulamıyor. Gidip meyhanede sabah ediyor. O dönemlerde alkol alışkanlığı yok ama oturup dertleşecek eşi dostu da yok. Sızana kadar içiyo o yüzden. Sonra meyhanenin garsonlarından biri taksi çağırıp üç beş kuruş verip evine gönderiyo. Memet abi sabah zorla ayılıyo işe gidiyo. bi kaç gün mahallede dolaşmıyo. hani olurda ikbal ablayla rast gelir falan diye inmiyo mahalleye, bakkala öte beriye bile mahalleden çoluk cocuk çevirip gönderiyo. Zaman böyle giderken mahallede eski sınıf arkadaşlarından biriyle rastlaşıyo işten dönerken. Memet abi tanımıyo önce, sonra serkan abi anlattıkça hatırlıyo serkan abiyi. Öteden beriden sohbet muhabbet derken, konu konuyu açıyo, sohbetler muhabbetler ilerliyo. Konu serkan abinin manitaya gelince, ikbal diye bi arkadaşı var, kıza uyuz oluyorum ama işte bizimki baya seviyo bende arkadaşlığını bozmak istemediğim için sesimi çıkartmıyorum diyo. Memet abi bunu duyunca pis pis sırıtıyo tabi, ben onu alıcam kendime diyo. Serkan abi afallayıp ne demek istediğini anlamıyo önce, İkbali ikna edebilirsem eşim olucak inşallah diyince düşüyo serkan abinin jeton. Ama bana ufak bi yardımınız lazım diye devam ediyo. Beni onunla arkadaş yapmanız lazım, aynı yerlere gidip aynı şeyleri sevmem lazım, sevdiği şeyleri bilmem lazım diyor. Serkan abinin sevgilisi serkan abi ve memet abi başlıyolar birlikte gezip tozmalara, zamanla ikbal ablayı da çağırıyolar, ilk dönemlerde memet abi olduğu için kabul etmese de ilerleyen günlerde mızmızlanarak dahi olsa yanlarına geliyor. İkbal abla ilk dönemlerde memet abiyi öldürücek gibi bakıyor ama sonra sonra görüyo ki o da iyi bi insan, bi zararı yok kimseye, ona da gayet şefkat dolu bakışlarını yakalıyo tabi bi kaç kere. yaklaşık bi yıl geçiyo bu evlilik teklifi olayından sonra ikbal ablaya hiç o konularda bi kelime etmiyo memet abi, ikbal abla da bittiğini sanıyor. ‘’-Telefonu açıp serkanı aradım, sevgilisini de alıp her zaman ki cafeye gelmesini söyleyip telefonu kapattım ve ikbali de davet ettim. Akşam oldu, herkes geldi, serkan ve sevgilisi masada karşılıklı oturuyorlardı, ben de ikballe karşılıklı oturuyordum. Serkana tebessüm eşliğinde göz kırptım. Okey oynayalım mı diye sordu masaya. Kızların ikisi birbirlerine bakışıp olur bize uyar dediler, hafif tehditkâr. Gülümsedim, telefonumu kurcalıyormuş gibi görünüyordum ama aklım başka yerdeydi. İkbal kolumu cimcikleyip bize katılsan artık Memet dedi. Baygın bi ifadeyle baktım gözlerine. Üfleyip serkanların muhabbetine katıldı. Serkan garsondan okey getirmesini rica etti ve beklemeye başladık. Okey masası kuruldu taşları toplarken, ‘ya şey eşli oynayalım mı?’ diye sordum olur dediler hepsi sırayla. İkbal eşim olur musun diye sordum. Olur bana uyar deyip gülümsedi. Dizlerimin arasında duran ve bir saate yakındır telefonla oynama bahanesiyle seyrettiğim yüzüğü masaya koydum. İkbal o sırada serkana baktığı için masadaki yüzüğü fark etmemişti. “İkbal, bak emin misin, bi daha soruyorum. Eşim olur musun?” Deyip yüzüğü hafifçe ona uzattım. Gözlerini kapattı elleriyle, masadan ayağa kalktı ve var gücüyle bir çığlık patlattı. İşte ona böyle ikinci evlilik teflifimi etmiştim. İkinci defa böyle reddedildim. Denemeyi bıraktım mı? Tabiki hayır…’’ Olayı aynen böyle anlattı,ne kadar doğru ne kadar yalan bilmiyorum ama bundan sonra ikbal abla dört ay ne telefonlara bakmış ne mesajlara cevap vermiş. Sonra serkan abinin manita bi gün kanına giriyo ikbalin, çünkü çok istiyo memet abiye bi şans tanımasını, Neyse ikna ediyo buluşmaya, ikbal abla gelip memet abiyi öpüyor sarılıyor falan, böyle yılışık hareketler falan bildiğin saçma sapan bi insan modeli oluveriyo, kendi gibi değil yani yanlış anlama bi garip o donuk saygılı sınırları olan kadın yerine başka daha laçka bi kadın geliyo. Memet abi önce işkilleniyo ama sonra ayıkıyo meseleye, hani şu peşimde koşana sarılırsam bırakır peşimi dalgası. İkbal abla onu deniyo, yani belki böyle olursam sevmez beni falan diye böyle işler yapıyo. Yine beceremiyo, vazgeçer mi memet abi. Allem ediyo kallem ediyo ikbal ablayı bu konuyu konuşmaya ikna ediyo, alıyo karşısına anlatıyo derdini. Şöyle böyle derken ikbal abla sinirleniyo hiç bişey demeden kalkıyo, hani yanlış anlama kardeş ya, ikbal ablayı suçlamıyorum sevmiyo kadın zorla sevecek demiyorum ama adam seviyo o yüzden bunca mesele oluyo. İkbal abla o gün yine kalkıp gidiyo, üç ay beş ay derken memet abi kahvehaneyi açıyo. Merkezi bi yer, işlek bi dönüş noktası, ilk zamanlar tıka basa dolu, çayla olmayacağını anlayınca öte beri dolduruyo içeri, gençler için oyun makinaları koyuyo kapıya, langırtı mahalleye ilk getiren memet abi. Sabah beşte açıyo, gece 2 de kapatıyo. İkbal ablayı görmek için açtığını da konuşurken söylüyo. İkbal ablanın iş yeri uzak, sabah 7 de iş başı, beşde çıkıp otobüse yürüyo, kapının önünden geçmekten başka çaresi de yok ikbal ablanın. Böyle böyle gidiyo bi zaman. Sonra bi zaman geçiyo eve bi adam getirip götürüyo ikbal ablayı, çalıştığı iş yerinden biri. Tabi memet abi kıskançlığından kuduruyo ama kalkıp bu adam kim diye hesap soracak hali olmadığından kendini yiyo, kendine yazık ediyor. İlk sabıkası o zaman oluyo. Gece kahveyi kapatıp dağ yoluna çıkıp bağıra bağıra ağlarken, şarapçılardan biri memet abiye sataş��nca kavga çıkıyor. birini bayıltana kadar dövünce polis alıyor memet abiyi. adam şikayetçi bile olamayacak halde, ölümden dönüyo, uyanınca şikayetçi olmuyo ama kamu davası yüzünden memet abi üç ay kadar hapis yatıyor. O ara kahveyi babası işletiyo, makineleri satıyo, müşterileri kovalıyo, dükkanı kaçta açtığı kaçta kapattığı belli değil, gelene insan gibi davranmıyo. Üç ayda dükkan cüroyu sıfırlıyo. Memet abi hapisten cıkınca başka işler kovalıyo, biraz para yapınca kahveye geri dönüyo, yine aynı düzeni tutturana kadar sekiz ay on ay uğraşıyo bu süre boyunca ikbal abla üç beş adamla daha görünüyo mahallede. Memet abi bakmazsam görmem diyo başka tarafa bakıyo, başka şeylerle meşgul oluyo. İkbal ablanın konusunu bile açtırmıyo. Sonunda dayanamıyo, bi akşam eve giriceği sırada bahçe kapısından çekiyo ikbal ablayı dışarıya.  ‘bak ikbal’ diyor.  ‘bak ikbal, ben seni seviyorum. tamam sevmiyosun beni, tamam senin için önemi yok ama ben seni üzmem, gel kabul et, şimdi sevmiyorsun ama sen sev diye her şeyi yapmaya razıyım ben ikbal’ diyor. Yine elinde bi yüzük. İkbal abla gözünü bile kırpmadan dönüp gidiyo. Tek kelime etmiyo. Hiç merhamet etmiyo, belki hiç inanmıyo, belki hiç umursamıyo. Dönüp gidiyo işte amına koyim nası anlatılır ki, nası izah edilir amına koyim. Çekip gidiyo, memet abi öyle kalıyobahçe kapısının önünde. Elinde bi yüzük, sevmiyo beni diye sayıklayarak kalıyo. Serkan abi arayana kadar öyle dikeliyo kalıyo orda. Sonra telefonu çalınca bi an silkelenip kendine geliyo açıyo konuşuyo serkan abiyle. Basıp gidiyo kahveye, bi kaç gün öyle geçiyo, serkan abi veriyo gazı, biz konuştuk kabul edebilir belki falan diyo gaza getiriyo memet abiyi. Memet abi, o gün ikbal ablayı arayıp serkanlarla buluşucaz gelmek ister misin diye soruyo olur diyo ikbal abla. hafta sonu buluşacakları konusunda haberleşiyolar, bi kaç gün sonra buluşuyolar, serkan abiyle manitası kalkıp kaçıyo mekandan, bunlar baş başa kalınca, mekan birden boşaltılıyo. Memet abi 5 bin lira para harcıyo, mekanı kapattırıyo, on dört kişi ayarlıyo, her birine bi miktar para veriyo, serkanlar gidince kalkıp gidecekler, tek görevleri bu. Neyse, sonuç olarak istenen sonuca ulaşılıyo, mekanda bi tek bu ikili kalıyo. garsonlar gelip gidiyo, siparişler alınıyo falan filan. İkbal abla hiç ses etmiyo, bozuntuya vermiyo, böyle hoş sohbet yemekler falan, memet abi bi saat kadar başka başka şeylerden konuşup en sonunda diyo ki ‘’İkbal bana bi şans verir misin ?’’ İkbal abla hiç oralı olmuyo. Böyle olunca memet abi biraz kırılıyo tekrar soruyo, ‘’İkbal bana bi şans ver n’olursun.’’ İkbal abladan yine ses yok. Sonunda dayanamıyo ‘’sana son defa yalvarıyorum, yoksa susucam. Sana bi daha asla bu kelimeleri bu hisleri sunmayacam ikbal’ diyor ama gözler dolu, Sıkıyo dişeri, kapatmamaya çalışıyo gözlerini ççünkü gözyaşı düşecek, o kadar düşmek istemiyo. Ama işte yürek yanıyo, bakar mı delikanlılığa. Süzülüyo göz yaşları yanağından. Başını eğiyor aşağı. Susup kalıyo.İkbal abla dayanamayıp, memet ben hamileyim diyor. Başkası var diyor. Ben zaten birine söz verdim şimdi sana ne söylememi bekliyosun diyor. Memet abi hala kafasını kaldırmamış. Dudağını ısırıyo. Kalkıyo ayağa. Çıkıyo masadan. Yürüyo, düşmemek için bi an dim dik duruyo olduğu yerde, adım atmaya çabalasa devrilecek, bunun farkında. Yoruluyo o gün orda memet abi. O günden sonra bırakıyo ikbal ablanın peşini. Ama gidip bi başkasıyla da evlenemiyo. Öyle günler günleri takip ediyo, aylar geçiyo, nikah kıyıyo İkbal abla. Karnı hafif şişmeye başlamış. Evleniyo. Dört beş ay sonra doğum yapıyo. Bi oğlu oluyo, adını Fevzi koyuyo. Zaman geçiyo, kocasıyla yürütemiyolar, adam kumara bulaşıyo, alkol gırla, dövmüyo ikbal ablayı ama etmediğini de bırakmıyo. Defalarca aldatıyo. Defalarca kapıya koyuyo. Her seferinde pişman olup af diliyo, her seferinde affediyo ikbal abla. En son olay geçtiğimiz ay patlak veriyo. İkbal abla annesi vefat ediyo, kalkıyo gidiyo köye cenaze için. O köydeyken bizim enişte bey eve dolduruyo arkadaşlarını, alıyo metresini alem yapıyo. Bi kaç gün takılıyolar evde. İkbal abla eve gelince ortalığın pisliğini görüyo, Gidip kocasını uyandırmak için odaya giriyo, odada bi kadınla koyun koyuna yatıyo kocası. İkbal abla sinirden deliye dönüyo. Kaldırıyo kocasını sayıyo sövüyo o karıyı da bi güzel dövüyo atıyo evden. Alıyo cocugu, çıkıyo evden babasının evine gidiyo. Bi kaç hafta geçiyo, öyle böyle zaman geçiyo. İkbal abla evlendikten sonra memet abiyi hiç görmüyo, memet abi onu görünce yolunu değiştiriyo, içinin acısını saklıyo herkesten. Kimseye bişey anlatmıyo. O gün birer bira içelim diye oturduğumuz masada 9 şişe bira içti, çocuk gibi ağladı lan. Elimden hiç bişey gelmedi amına koyim.  Öyle avanak avanak dinledim ağladım. Boşandılar mı diye sordum dayanamayıp. ‘’Ne boşanması amına koyim, mahalledeki çiçekçiden 10 liralık çiçek alıp af diledi, İkbal hemen affetti. Hiç bişey yokmuş gibi devam ediyolardı’’ dedi. Abi yapma, kadın evlenmiş çocuğu var kocası var hala neden vazgeçmiyosun şu kadından diye sordum. ----------------- ‘’Nasıl vazgeçilir bilmiyorum oğlum, bilmiyorum.Ulan 5 yıl peşinde koştum tam beş yıl, gitti başkasının oldu. Yemin ederim kızmıyorum ona, hiç kızmıyorum ama ulan bana bi tek şans vermedi, gitti itin birine ömrünü verdi. Benim için asıl utanç verici olan ne biliyon mu? Şimdi kucağında bi başkasının cocuguyla çıksa karşıma, ben geldim dese, hiç gocunmam, beni sevmediğini bile bile hiç tereddüt etmeden kabul ederim.’’ dedi.  --------------------- *E amına koyim bunu niye anlattın şimdi. Moralimi bozdun amına koyim. ------------------- -Bilmem, sevmenin ne demek olduğunu sende anla istedim heralde kardeşim. Neyse kalkalım mı? ------------------ *Kalkalım, acaip daraldım. Vay  amına koyim ya. Ne güzel seven adamlar var be.  Memet abiye imrendim.  ------------------ -Ben ikbal ablaya imrendim lan, hiç öyle karşılıksız, dümdüz, gül bahçesi gibi sevilmedik amına koyim.
Şimdi düşünün. Birini böyle sevebilecek yüreğiniz var mı? Birine böyle karşılıksız verebilir miydiniz ömrünüzü ? Biri için, herşeyden vazgeçebilir miydiniz ? Birini kendinizi dahi ikinci planda bırakacak kadar sevebilir miydiniz ? Eğer susup başınızı eğiyorsanız rica ediyorum, lütfen, yalvarırım.  ‘‘Seviyorum diyerek sevdanın mertebesini düşürmeyin. Sevmek üç gün acısını çekip dördüncü gün başkasının kollarına koşmak değildir.’’
1K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Photo By: @suryakrisnaa_
2K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Photo By: @ronnaldong
Tumblr media Tumblr media
4K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Photo
Tumblr media
6K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Gönül evini temiz tut , yâr gelince utanmayasın
3K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
Ben bu gece bu yazının mükemmelliğine içiyorum.
Burcu geldi aklıma. 1. Sınıfta sevdiğim kız. Eğer o gün, 7 yaşında bir çocuk sevdiği kızın karşısında altına işemeseydi, bu gece çok daha farklı olabilirdi mesela. Bu gece Burcu'ya içiyorum. Bu gece Halit Uluç İlköğretim okuluna, her gün dayak yediğim ve sayesinde dayak atmayı öğrendiğim Şahan'a, 8 yaşımdayken tasomu çaldığı için ilk küfürümü ettiğim, annesine orospu dediğim Muhammet'e içiyorum. Nisanlar hüzünlüdür hep. Bu gece, 23 nisan gösterisine aylarca hazırlanıp 22 nisanda okul değiştiren küçük bir çocuğa içiyorum. Bu gece, büyüdüğünde istediği hayvan olabileceğini sanan, köpek olmak için büyümek isteyen, ağzında dişi olmayan bir bebeğe içiyorum. Bu gece Antalya/Konyaaltına, Sivas/Yıldızeline, Samsun/Saadet Caddesine içiyorum. Bu gece Cedit mahallesine de içiyorum. Bu gece 12 yıldır ev numarası aklımdan hiç silinmeyen ilk arkadaşım Hasan'a içiyorum. Ben bu gece, asla sigara içmem diyen, astım hastası, tırnakları sapsarı bir adama içiyorum. Siyahıma, Yeşilime, hatta Mavime bile içiyorum. Leonard Cohen'e bu geceyi lütfettiği için, Axl Rose'a bana sevmeyi öğrettiği için, Frank Sinatra'ya saygıyı öğrettiği için, Jon Bon Jovi'ye hayat gayemi öğrettiği için içiyorum. Tüm umutlarıma. Ben bu gece; Yıllar boyu ağlamış bir kadına, yıllar boyu ağlamamış bir adama içiyorum. Ben bu gece 10 yıl birbirini görmeden, duymadan, sağ mı-ölü mü bilmeden hayatlarına devam eden, birbirinin ismini asla anmayan, ama birinin yanında diğerinin konusu açılınca gözleri yağmurlara boğulan iki insana içiyorum. Ben bu gece, geleceğime içiyorum. Unutamadığım her şeye, her an düşündüğüm onca şeye, bana bu ödülü ehliyetim olmadan veren Tanrı'ya içiyorum. O bana günah yazıyor, ben onun da şerefine içiyorum. Hayat tek seferlik. Zıvanayı fazla deldik. Şimdi ne koyarsak suya düşüyor.
Muhteşem bir yazı. Muhteşem bir yazardan..
41K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 5 years
Text
bütün iyi kitapların sonunda bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda meltemi senden esen soluğu sende olan, yeni bir başlangıç vardır.
4K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 6 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Athena Gökhan diye tanıdık biz onu ; Şimdi bile bu yazıya başlarken “ Bana hiç bir zaman dönme arkadaşça ya da dostça, Beni gerçekten sevdiysen söyle, Asla hayır deme , Herkese bahset senden, benden, bizden ” sözleri dolaşıyor dudaklarımda. Teoman denince bile şarkıları sizin de beyninizde çınlamaya başlamıyor mu? Biz de onun gibi hep olduğumuz kişi kalalım diye çok uğraşmadık mı?  Duman dendiğinde benim neden hemen dilimde “ahu” ismi bitiyor ? Sizde de oluyor mu bu durum ? Ah be ahu sen o adamları - o adamlar da bizi bitirdi.  Cem Adrian cidden bünyemi değiştirdi helal olsun . Artık iyi geceler dendiğinde sahiden iyi mi geceler diyorum. Halil Sezai sanki benim yaşayacaklarımı önceden bilip şarkılarımı hazırlamış gibi. Oooo terk mi edileceksin aççç aççç isyanı aç. Ooo sevdiceğin sana günaydın mı yazmış aaçç açç günaydın şarkısını. Ooo içip içip onu mu düşüneceksin açç açç kafası kendinden bile güzeli . Ama hiç komik değil biliyor musun Halilcim ? Şebnem Ferah dendiğinde o güzel sesi ve dövmeleri geliyor nedense aklıma. Onun ruhu onun tarzı onun güzel sesi eşsiz bir nimet bizim için. Ben bir hemşire olarak damara girip nasıl kan getiriyorsam Ebru Gündeşte en damardan giri bizi kana boğuyor arkadaş, yapma be ebru! Sezen Aksunun bu şarkıları yazarken acıdan ölmemiş olması tuhaf. Benim o sözleri duyup oracıkta ölmemiş olmam ise talihsizlik. Sezen Aksunun dediği gibi yeni ilişkiye başlayan herkes ;“Hediye gibi geldin, hoşgeldin.” Seyirlik değil, ömürlük olsun, dilerim bu defa bu son olsun tiwitlerini okumaktan da can vereceğim yakında.  “Minik Serçe Sezen Aksu, yeni sevgilisi Cem Baba'nın gözlerine bakarak 5 dakika içinde "Tutuklu Kaldım” ismini verdiği şarkısını yazdı. “ haberinden sonra aşka olan bakış açım değişti be minik serçe. Sıla denince neden benim burnumda anoson kokusu tütüyor ? Sizde de oluyor mu bu durum yoksa bende mi bir problem var ? MFÖ ile büyüdük MFÖ ile ölceğiz ! Neşet Ert"aşk” diyip boğazımın düğümlendiği saniyelerdeyiz. “ Seni unutmak istemiyorum, mümkün olmayacak zaten biliyorum.Sen nasıl içten istemedin beni ki böyle olduk, hiç mi korkun yok unutulurum diye?” diye bir yazı okudum geçende . Merak etme korkmana da hiç gerek yok Müslüm Baba seni sık sık hatırlatıyor. Unutmak mı ? Unuttuğumu hissettiğim an bir müslüm şarkısı patlatıyorum yine kalbim bıraktığın acıyla sarsılıyor. İçin rahat olsun yani acın hala sıcak … Şevval Sam karadenize hiç gitmemiş birine bile o yeşilliğin yağmurun havasını solutmasını biliyor. Ferhat Göçerin Sarıl Bana şarkısı benim için çok özeldir, bilen bilir.  Ammaavelakin “ kızım ” şarkısı vardır ki tüm aşk acısı çektiren şarkıları sikip atar. Baba sevgisi gör, görme o şarkı gözlerini dolu dolu yapmıyor mu senin de ? İrem Derici 2014'ün bize sunduğu en güzel armağan değil mi sizce de? Fettah Can‘la güne başlamanın tadı da ayrı güzel oluyor öneririm. Pera grubunu dinledikçe sana dokunuyorum ben haberin yok mu senin , olmasında zaten bu bir sır. Zakkum konserine hep giderim ama fiziksel olarak orda bulunmam, bu da ayrı bir sır benim için. Yalnız son zamanlarda duyduğum en iyi şarkı sözü Zakkum'un Gökyüzünde şarkısında. 'Bak güneş batıyor işte, bir gün daha yakınız’. Yakınız değil mi ? Ne demiş Yıldız Tilbe? “Sende birgün seversin, sözün geçmez kendine.” Ve yine Yıldız Tilbe ne demiş; “Yürü anca gidersin’'İşte o aradaki ince çizgide de ben sana ” Al ömrümü koy ömrünün üstüne" demek istiyorum ama sen duymuyorsun ulan! Gökhan Türkmen'in tüm albümleri varsır bende, sırasıyla dinlerim ama bir öykü şarkısının klibi vardır ki yeri gelir sesi kapatır sadece klibi izlerim.  Ve son olarak :  Eğer bir masada alkol varsa orda direk devreye : Sibel Can: Yarım bıraktın şarkısı devreye girer - girmezse eğer ben o masadan kalkarım. Sen hayatın boyunca bir kere olsun Pilli Bebek dinlemediysen eğer bana gelip “seni anlıyorum” diyemezsin. Emre Aydın'ın o şarkıları kime yazdığını bilmiyorsan anlamlarını bilmiyorsan eğer hiç bana öyle bakma tamam mı? Anlatmayacağım. Kenan Doğulu & Yalın ikisinin nokta atışı cümleleri var tam kalbimin orta yerine nişan aldıkları. Çok içimden geldi böyle birşey yapmak ; işte ben açıp açıp bunları dinliyorum hissediyorum . Son olarak BAĞIRIN ULAN : bn türkçe mzk svmyrm yha .s By. Mutluluk Sonrası
34K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 6 years
Photo
Tumblr media
68K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 6 years
Photo
Tumblr media
2K notes · View notes
kitapokuyanpsikopat · 6 years
Photo
Tumblr media
MOOD
2K notes · View notes