Tumgik
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Ustalar konuştu: Yemekte değiliz!
Dedikodu, tartışma ve yarışmacıların birbirlerini aşağılamalarıyla gündeme gelen Show TV'nin 'Yemekteyiz' programına izleyicilerin ardından en sert tepki yıllardır televizyonlarda yemek programı yapan ustalardan geldi. Samanyolu'ndan Oktay Aymelek (Oktay Usta), Digitürk'ten (Elmax) Emine Beder, Ayşe Tüter (Türkmax), Sedef İybar ve Star TV'de program yapan Eyüp Kemal Sevinç, 'Yemekteyiz'in bir yemek programından çok reyting amaçlı yapılmış bir 'şov' programı olduğu görüşünde birleşti. Programın yemek kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyleyen Oktay Aymelek, "Reyting için insanları zehirlemeyelim." derken, Sedef İybar, "Bugün keşke bunu konuşmasaydık. Siz bana yemek tarifi sormuş olsaydınız. Biz toplum olarak bu kadar çirkin değiliz." şeklinde konuştu. Show TV'de hafta içi her gün ekrana gelen program daha önce de Amerika, Fransa, Almanya, İngiltere, Macaristan, Danimarka ve Hırvatistan televizyonlarında yayınlanmıştı. Program, yarışmacıların birbirinin arkasından konuşması, hiçbir yemeğin beğenilmemesi, dedikodu ve ev sahibi-misafir ilişkilerini yerle bir etmesiyle kamuoyunda eleştiri alıyor. Değişik yaş gruplarından, farklı mesleklerden, farklı kültürlerden oluşan yarışmacılar zaman zaman kavgaya varan tartışmalar yaşıyorlar...
Emine Beder: Amaç reyting
Burada yemek öğretilmiyor. Amaç kesinlikle şov ve reyting. Zaten insanlar da bir şey öğrenmek için izlemiyorlar. Bizim kültürümüzde 'eline sağlık' diye bir söz var. Bu cümle burada hiç geçmiyor. Sürekli eleştiri. En çok da insanları yerden yere vurarak yapılan eleştiriler üzüyor. Keşke yemeklerin sorgulandığı bir program olsaydı. Daha öğretici olurdu.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
Ayşe Tüter: İzleyici dedikoduyu seviyor
Kesinlikle doğru bulmuyorum. Bizim insanımız da maalesef dedikoduyu ve çekişmeyi seviyor. Böyle şeyler daha çok ilgi görüyor. Keşke imkânımız olsa da ekranda yemek eğitimi versek. Yemekte kıl da çıkabilir, ama bunu gözümüze sokmanıza gerek yok. Mide bulandırıcı...
Sedef İybar: Bu kadar çirkin değiliz
Yemek kültürünü yok eden bu kadar rezil bir şeye insanların ihtiyacı yok. Biz bu kadar çirkin değiliz. Böyle bir sofra kültürümüz yok. Konuşma adabımızın bu kadar aşağı olduğunu düşünmüyorum. Şu an bunları konuşuyor olmak bile onlara prim yaptırır. Keşke bana bir yemek tarifi sormuş olsaydınız.
Oktay Aymelek: Reyting için insanları zehirlemeyelim
Yemek programı değil bir kere. Hoş olmayan davranışlar ekrana yansıyor. Bir de misafirliğin adabını, usulünü yerle bir ediyorlar. Kimsenin kimseye saygısı yok. Gençlere kötü örnek oluyorlar. Yapılan işler normalmiş gibi algılanabilir. Zaten format değişmiş, dedikodu programı olmuş. Faydası yok, zararı var. Reyting için insanlar zehirlenmemeli.
Eyüp Kemal Sevinç:Mutfağımıza katkısı olmaz
Tartışmalar 'gelin kaynana' programlarını andırıyor. Yemek kültürümüze bir katkısı yok. Verilen tarifler boş. Reyting amaçlı yapılmış işler, ancak izleyici ilgi gösteriyor. Fazla uzun süreceğini zannetmiyorum.
2 notes · View notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Erkeklerin çok sevdiği 4 sürpriz
Sevgilinizin aklını başından almak, düşündüğünüz kadar zor değil. Yapmanız gereken tek şey, sizden ne istediklerini bilmek…
Erkekler seks yapabildikleri her anı sonuna kadar değerlendirmek ister ama rutine beklenmedik bir hareket getirdiğinizde akılları başlarından gider. Üstelik bunun için çok da çılgın şeyler yapmanıza gerek yok. İstediğiniz sonuca ulaşmak için aşağıdaki kurnaz önerilerimizden birini mutlaka deneyin. Rahatlamadan önce canlanın Ofiste geçen uzun bir günden veya sporda geçirdiğiniz yorucu saatlerden sonra tek isteğiniz eve gidip duş yapmak değil midir? Deneyimlerimizden biliyoruz ki, bu 15 dakika ile sonsuzluk arasında değişebilir. Teninizin duştan sonraki kokusu sevgilinizin hoşuna gitse de, üzerinize atlamak için zaman kaybetmek İstemez. 27 yaşındaki Taygun "Bir hafta sonu kız arkadaşımla gün boyunca bisiklete binmiştik. Eve geldiğimizde bitmiş bir haldeydik, hemen duşa gireceğini düşünürken beni yatak odasına sürükledi. Kesinlikle süperdi" diye anlatıyor. Onun ateşli alarmı olun Her erkek, bir kadın tarafından heyecanlı bir şekilde uyandırılmak ister. Bunun, sadece yaramazlık tarafı değil, yararlı tarafı onların ilgisini çeker. Zaten tetikte bekliyorlardır ama yine de bir sürprizin hiç de fena olmayacağını düşünürler. Cahit kendi deneyimini şöyle anlatıyor: "Kız arkadaşımın şimdiye kadar yaptığı en harika şey, bir pazar sabahı aşağılara doğru harekete geçmesiydi. Yarı yarıya uyanık olduğumdan başta olayın gerçek olup olmadığını kavrayamadım. Ama sonra, rüyalarımdan bile daha güzel bir deneyim yaşadığımı fark ettim." urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c"; Elbiselerinizin hepsini çıkarmayın Erkeklere göre çıplaklık harika bir şey. Ama bazen seks esnasında üstünüzdeki bir parçayı çıkarmamak, onunla sevişmek için bir saniye bile bekleyemediğinizi gösterir. 27 yaşındaki Ali "Kız arkadaşım genelde beklenmedik sevişmelerden hoşlanır. O yüzden üstünden bazı şeyleri çıkarmadığı olur ve buna bayılırım" diye anlatıyor.
Işıkları söndürmeyin Erkeklerin sevişme esnasında neden ışıkların açık olduğundan hoşlandığını Ercan'dan dinleyin: "Tutucu olduğunu düşündüğüm bir kız ışıkları söndürmememi söylemişti. Vücudunu net bir şekilde görmek çok hoşuma gitmişti. Ne yapacak diye meraklanmıştım" diyor. Kadınların çoğu sevişme sırasında vücutlarını göstermekten hoşlanmaz. Erkekler bunun aksi bir durumla karşılaştıklarında çok şaşırırlar. Bu ayrıca kendi çıplaklıklarının da sizin hoşunuza gittiğini düşünmelerini sağlar.
urun=58; sid=24754; channel=28649; banner=1030; kategori=19; w=468; h=60; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Flash";adsrv=1;jsai="5c0caf72a945a3a5";
1 note · View note
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
"Hayır" diyebilmek...
"Hayır" demek size de zor mu geliyor? Karşınızdakini kırmamak için istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda mı kalıyorsunuz? Önerilerimiz ve uzman görüşlerine kulak vererek, hayatınızı kolaylaştırmanız mümkün.
Arkadaşınız salonunuzda yaşamaya başladı. Kız kardeşiniz, bir servet ödeyerek aldığınız ve daha hiç giymediğiniz botlarınızı ödünç aldı ve siz "Peki" dediniz. Ofiste yapmanız gereken işlerin altında boğulmuşken, sırf bir arkadaşınızı kıramadığınız için yeni bir projeyi daha üstlendiniz... "Hayır" diyemediği için problem yaşayan kadınların sayısı çok fazla. Neden "EVET" diyoruz? Bir erkeğe istemediği bir iş önerildiğinde, tereddüt etmeden reddeder. Maalesef 20 YTL borç veremez veya ne yazık ki komşunun köpeğine bakacak zamanı yoktur. Kadınların ve erkeklerin gelen ricalara benzer şekilde cevap vermemesi; hem sosyal hem de biyolojik nedenlere dayanıyor. The Book of No (Hayır'ın Kitabı) adlı eserin yazarı psikolog Susan Newman "Erkeklerin, kendi haklarını savunmaları ve düşündüklerini açıkça dile getirmeleri beklenir" diye açıklıyor bu durumu ve ekliyor: "Ürkek biri olarak etiketlenmemek için, erken yaşta 'Hayır' demeyi öğrenirler." Diğer yandan kadınlar, iyi ve işbirlikçi olduklarında takdir görürler. Newman, "Yetişkin yaşlarda bu durum, karşısındaki kişiyi memnun etmek ve takdir görmek için yardım isteyen herkese 'Evet' demek şeklinde ortaya çıkar. Hatta kadınlarda, bu o kadar doğal karşılanan bir durumdur ki, bazıları için birine 'Hayır' demek, 'Durumunu umursamıyorum', demekle eşdeğerdir" diyor. "Evet" cevabı aynı zamanda içgüdüseldir. Araştırmalar, kadınların, birine yardımcı olduklarında, vücutlarında kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan hormonların salgılandığını gösteriyor. Buna bağlı olarak beynin ödüllendirme bölümündeki aktivitelerinde de önemli derecede artış oluyor. Sonuç: Kadınlar, birilerine yardım ettiklerinde kendilerini iyi hissediyorlar.
Sınır koymak önemli Unleash Your Dreams (Rüyalarınızı özgür Bırakın) adlı kitabın yazarı, New York Mount Sinai School'dan Psikiyatri Profesörü Michael E. Silverman, "ilk olarak, yapmak istemediğiniz bir şeyi üstlendiğinizde hissettiğiniz kızgınlığı düşünün. Bunun üzerine, bu işi tamamlamak için harcamanız gereken zamanı ekleyin; sonuçta, gerçekten yapmak istediğiniz şeylere daha az zaman kalacaktır" diyor. "Her zaman 'Evet' deme alışkanlığı bazen geri tepebilir. Zaman içerisinde yaptıklarınız yardımdan çok görev gibi görünmeye başlayabilir" diye ekliyor. Arkadaşlarınıza, tanıdıklarınıza hiçbir sınır koymadığınız zaman, "Evet" diyeceğinizi bildikleri için talepleri asla bitmeyecektir. Bu da zaman içinde sorun yaratacaktır. Birinin sürekli kurtarıcısı olmak ona yardım etmek değildir. No! How One Simple Word Can Transform Your Life (Hayır! Basit Bir Kelime Hayatınızı Nasıl Değiştirebilir) adlı kitabın yazarı Jana Kemp, "Birine yardım etmeyi reddetmek, o kişinin kendi yeteneklerine odaklanmasını sağlar ve bu iyi bir şey olabilir, örneğin sizden sürekli borç isteyen birine 'Hayır' demeniz, sizden sağladığı sürekli yardımı bulamadığında finansal durumunun gerçeği ile yüzleşmesini sağlayabilir" diyor. Kendinizi suçlamayın Silverman'a göre birini reddetmek yine de kolay değildir, birçok kadının kendini suçlu hissetmeden birine "Hayır" demeye alışması zaman ve pratik gerektirir. Kendinizi hazırlamanız önemlidir; arzu etmediğiniz bir talebin size gelmekte olduğunu önceden hissedebilirsiniz. "Sana sormak istediğim bir şey var..." veya "Biliyorum çok meşgulsün ama..." gibi cümleler bariz işaretlerdir. Bunlardan daha önce gelebilecek ipuçlarını görmeye çalışın. Complete Communicator (Tümüyle İletişimci) adlı kitabın yazarı Bill Lampton "Ayaküstü sohbetler, birden göz temasının kesilmesi, konuşmaya bağlamak için hafifçe öksürme gibi daha erken sinyalleri görmeye çalışın" diyor.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
Speaking Your Mind in 101 Difficult Situations (101 Zor Durumda Düşünceleri Dile Getirebilmek) adlı kitabın yazarı Don Ga-bor, "Size yöneltilen ricayı duyduğunuz anda hemen cevap vermeyin. Duraksamanız karşınızdaki kişiye durumu değerlendirdiğinizi düşündürecek ve aynı zamanda da düşünmeniz için size zaman kazandıracaktır, diye öneriyor. Newman, "Bir ricayı geri çevirirken, hayır cevabınızı kısa tutun, örneğin 'Çok isterdim ama yapamam' deyin. Lafı dolandırmayın veya neden yapamayacağınızı açıklamaya çalışmayın. Aksi takdirde, karşınızdaki kişi sizin fikrinizi değiştirmeye çalışacaktır" diye tavsiyede bulunuyor. Abartılı şekilde özür dilemekten ise kaçının, bu, sadece sizin kararınız konusunda rahat olmadığınız mesajını verecektir. Ve asla telafi etme yanlışına düşmeyin. Newman "Telafi etmeye çalışmak, 'Evet' demek kadar kötüdür" diyor. "Hâlâ yapmak istemediğiniz şeyin bir parçasını üstlenmiş olursunuz; kandırıldığınızı düşünür yine aynı sıkıntıyı yaşarsınız." Bir kişiye "Hayır" dedikten sonra, konunun üzerinde çok durup kendinizi suçlu hissetmeyin. Kısa bir süre sonra, "Hayır" demek eskisi kadar zor olmaktan çıkacaktır. Lampton "Hayatınızın kontrolünü ele alabildiğinizi gördüğünüzde, 'Hayır demek sizin için son derece doğal hale gelecektir" diyor.
"I- ıh, hayır, olmaz, asla..." Uygun bir şekilde "Hayır" demek için bu cümleleri kullanmayı deneyebilirsiniz... HER DURUMDA KULLANABİLECEĞİNİZ "HAYIR" CEVAPLARI • "Hayır, ama beni düşündüğün için çok teşekkür ederim." • "Üzgünüm, yardımcı olabilecek durumda değilim." • "Anlayacağından eminim; bir şey daha yapabilecek durumda değilim." • "Bu konuda iyi bir iş çıkartacak zamanım yok. Neden ...(bir başkasının ismini önerin)'e sormuyorsun?" • "Gurur duydum ama yapamam." • "Harika bir fikir ama ben pas geçmek zorundayım." ÖZEL DURUMLARDA "HAYIR" DEMENİN YOLLARI • Görmek istemediğiniz eski bir arkadasınız buluşmak istiyor: "Üzgünüm, şu ara çok yoğunum, rahatladığımda ben seni ararım." • Erkek arkadaşınız üçlü bir macera öneriyor: "Bazılarının ilgisini çekebilir ama bana göre değil." • Bir dostunuz ilginiz olmayan bir konuda gönüllü faaliyetlere destek olmanızı istiyor: "Senin bu konuya bağlılığına saygı duyuyorum ama ben katılamam." • İş arkadaşınız projesinde ona yardımcı olmanızı istiyor: "Bu projeyi alırsam o zaman başka bir şeyi bırakmam gerekir ki bu maalesef mümkün değil." • Uçakta bir yabancı pencere kenarındaki koltuğunuza geçmek istiyor: "Ben yerime yerleştim ama belki bir başkası size yardımcı olabilir."
3 notes · View notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
30'lu yaşların güzelliği
Cildiniz daha da hassaslaşıyor mu? Nem dengesini korumak için önerilerimizi mutlaka okuyun!
30′lu yaşlardan itibaren kadınlar kendilerini zorlu bir hayat maratonunun içinde buluyorlar.  İş ve ev arasında gidip gelir ken daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyorlar. Yine de cilt henüz gergin, göğüsler ve kalçalar sıkıdır. Sadece göz ve dudak kenar larında ilk kırışıklıklargörülmeye başlar. Ve saçlarda bir iki tel beyaza rastlamak olasıdır. Ancak doğru bir stratejiyle bu yaşlar da da biyolojik saati en azından yavaşlatmanın mümkün oldu ğunu söyleyebiliriz. 30′la birlikte artık hücreler eskisinden daha yavaş çalışmaya başlıyorlar. Cilt eski tazeliğini yitiriyor. İlk belirtiler ise özellikle göz altlarında ortaya çıkan ve çoğu zaman kırışıklıkların neden olduğu kırışıklıklarla başlıyor. Dokular eski esnekliğini kaybedi yor, ciltteki nem oranı düşüyor ve ciltteki yağ üretimi eskisinden yüzde 30 oranında azalıyor. Bu yüzden 30′ların ortasından itiba ren cilt, kendini yenilemek için 28 gün yerine 40 güne gereksi nim duyuyor. Bu olumsuzluk kendini önce ciltteki kirliliğin azalmasıyla gösteriyor. Sonuçta artık nem ihtiyacını karşılayamadiği için elastikiye de azalmaya başlıyor. 
İlk mimik kırışıklık ları göz çevresi ve ağız kenarında kendini göstermeye başlıyor. Şimdi uygulanmaya başlanan güzellik planı gündüz UV koru malı bir nemlendiriciyle kırışıklıkları önlemek ve vitaminlerle enerji depolamak olmalı.  A vitamini hücre yenileyici özelliğiyle öne çıkıyor, C ve E vitaminleri ise serbest radikallerle savaşırken aynı zamanda bağ dokusunu sıkılaştırıyorlar. Geceleri ise enzim bileşenli yenileyici bir gece kreminin yanı sıra yeterli uyku öne riliyor. Bu sayede hücrelerin yenileyici mekanizması en yüksek düzeyde olabiliyor. Küçük gülümsemeler, göz kırpmalar ve yü zü buruşturmalar henüz derin kırışıklıklar yaratmıyor. Ancak bu yaşlarda göz bakımı önem kazanıyor. Çünkü düzenli olarak kul lanmaya başlamanın tam sırası.  Göz etrafındaki hassas cildi tahriş etmemek için kremi gözün çevresine sürün ve işaret ve orta parmaklarınızla hafif masajlar yaparak yayın. Kalan kremi dudağınızın çevresine sürün. İnce kırışıklıklarınıza ekstra bakım için gözlerinizi haftada iki kez 15 dakika boyunca bakım ürünü sürdüğünüz göz pedleriyle dinlendirebilirsiniz. Doğru bir bakımla yaşlılığın ilk belirtilerini geciktirmek mümkün. 30′larda üzerinde önemle durulması gereken ilk ko nu da derinlemesine temizlik. Sabahları yüzü sadece soğuk suyla yıkamak yeterli olsa da akşamları yüzdeki makyaj artıkla rını temizlenmesi şart. Sabahları yüzünüzü yıkadığınız soğuk su uykuyu açarken hem de kan dolaşımını harekete geçiriyor.Solgun ciltler soğuk-sıcak kompresleriyle renk kazanıyor. Ak şamları cildinizi temizlerken normal sabunlardan uzak durma nızı tavsiye ediyoruz çünkü normal sabun cildin çok fazla kuru masına yol açıyor. Bileşiminde aynı zamanda bakım yapan avokado, jojoba ve hindistancevizi yağı içeren temizlik ürünle rini tercih edebilirsiniz. urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c"; Işığı yansıtan pigmentler içeren bir fondöten, cilde kazandır dığı pürüzsüz bir görünümle ince kırışıklıkları bile görünmez yapabiliyor. 30′lu yaşlarını süren kadınların makyaj çantaların­da mutlaka bulundurmaları gereken ürünlerden biri de göz çev resindeki halkalar için kapatıcı. Ve 30′ların sonlarına yaklaşan lar için parıltılı farlar artık “tehlikeli” ürünler kategorisine giri yor. Bu tarz parlak göz kapaklarını düşük gösteriyor. Bu durum da gün içinde mat farları tercih edip, parıltı için geceyi bekleme niz gerekiyor.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Korkulu rüya: Sivilceler
Sivilce de aynı ÖSS gibi! Her gencin korkulu rüyası! Yoksa sen, onunla başı dertte olanın yalnızca kendin olduğunu mu düşünüyordun? Öyleyse çevrene bir bak! Ne kadar çok kişi sivilcelerinin kendini çirkinleştirdiğini düşünüyor ve ayna karşısına geçip yüzünü buruşturarak onları sıkıyor, biliyor musun? Eğer sen de sivilcelerin yüzünden acı çekiyor, stres yapıyor ve onları sıkma isteğini içinden atamıyorsan, bu yazı tam senlik! Çünkü onunla savaşmak istiyorsan, önce düşmanını iyi tanımalısın!  Sivilce nedir? Tıpta akne olarak adlandırılan sivilce deride bulunan kıl kökü ve yağ bezlerinin bir hastalığı. Kıl kökleri içerisine açılan yağ bezlerinin fazla miktarda yağ salgılaması nedeni ile, keratin ve sebumdan oluşan bir tıkaç oluşuyor. Kıl köklerinin tıkanması ve burada bulunan mikroorganizmaların etkisi ile akne ortaya çıkıyor. Başka bir deyişle, başımıza bela olan sivilceler oluşuyor. Aknenin temelinde siyah ve beyaz nokta diye adlandırılan kapalı noktalar var. Bu noktalar, bakteriler nedeniyle kırmızılaşarak iltihaplı sivilceleri meydana getiriyor. En ileri seviyesinde ise kolay sıkılmayan, nodul ve kistler oluşuyor.
Neden bu yaşta? Di’ mi ama? Neden en güzel, en heyecanlı yaşlarımızda çıkıyorlar ki? Şöyle 40 yaşımıza geldiğimizde çıksalar ne olur sanki:) Ama tabii dünyadaki her şeyin bir düzeni var! Sivilcelerin ergenlik döneminde sık görülmesinin nedeni, bu yaşlarda yaşadığımız hormonal değişiklikler. Bu değişikliğe bağlı olarak vücudumuzda erkeklik hormonu, yani androjen hormonu denilen birtakım hormonlar artıyor. Bu hormonlar yağ salgısını çoğaltıyor. Derimizdeki bu yağ salgısı artınca da sivilceler oluşuyor.
Genetikle ilgili mi? Evet! Eğer ailende ve birinci derece akrabalarında akne problemi yaşayanların sayısı çoksa, bu sorunun sende görülme olasılığı bir hayli yüksek.
Stresle sivilce doğru orantılı mı? Stres, sivilce oluşmasına neden olmuyor, fakat oluşacak olan sivilcenin çıkmasını kolaylaştırıyor! Eğer cildinde sivilce oluşumuna bir yatkınlık varsa, özellikle stresli dönemlerinde bunların çoğaldığını görebilirsin.
Sadece yüzde mi çıkar? Hayır. Akneler sadece yüzde değil, vücutta da görülebilir. Vücutta oluşanlar, özellikle yaz aylarında şiddetlenebilirler. Çünkü kullandığımız koruyucu ya da kremler sivilce oluşum süresini hızlandırabilir.
Sivilceleri sıkmalı mı? Kesinlikle hayır! Eğer sivilcelerle sürekli oynar ya da onları sıkarsan, mikrobu diğer bölgelere de dağıtırsın ve sivilcelerin çoğalmasına davetiye çıkartmış olursun. Ayrıca bu, yüzünde sivilce izlerinin kalmasına da neden olabilir.
Ne zaman doktora gitmeli? Sivilcelerinden çok sıkıldıysan ve artık pürüzsüz bir cildin olsun istiyorsan, mutlaka bir cildiye uzmanına gitmelisin. Bunun için sivilcelerinin şiddetlenmesini bekleme, hafif olduğunda da dermatoloğa başvurup senin için uygun olan bir tedavi yöntemini seçebilirsin.
Nasıl tedavi ediliyor? • Aknelerin şiddeti hafifse sana uygun kremleri kullanabilirsin. • Akne tedavisinde, dışarıdan sürülen ilaçlarla, bir de bunlar yeterli olmadığında kullanılan haplar var. Sürülen ilaçlar, siyah noktaların oluşmasını önleyerek cildin soyulmasını sağlıyor. Böylece tıkaçlar yavaş yavaş açılarak temizlenmeye başlıyor. • Akne tedavisi sabır gerektiriyor. Tedaviye başlandığında tıkaçlar açıldığı için sivilceler daha fazla yoğunlaşıyor. Bunun nedeni, siyah ve beyaz noktaların temizleniyor olması. Yani cilt, içinde kalan tüm mikrobu dışarıya atıyor. Bu dönemde pes edip tedaviyi bırakırsan, tüm emeklerin boşa çıkmış oluyor. Cildin iyileştikten sonra sivilcelerin yeniden oluşmaması için ise, tedaviye bir süre daha devam etmelisin. Bu tedavinin uygulama süresi, 4–6 ay arası. • Sivilce probleminin sebebi sadece yağ bezleriyle ilgili değilse ve hormonal bir sorun varsa, erkeklik hormonunu azaltıcı tedaviler uygulanıyor. Bunu anlamak için de bazı kan testleri yapılıyor.
Mit mi, gerçek mi? Herkes başka bir şey söylüyor! Sen de kime inanacağını şaşırdıysan, gel doğruları birlikte öğrenelim…
Mit: “Çikotala yemek sivilcelerin çoğalmasına sebep olur” Gerçek: Gıdaların sivilceyi tetikleyip tetiklemediği henüz kanıtlanmış değil. Ama bir gerçek var ki, diyet yapıp çikolatadan uzak dursan da, sivilcelerinin tamamen geçmesi mümkün değil. Çünkü derinin yağlanması, tamamen hormonal faktörlerle ilgili.
Mit: “Güneş, sivilcelere iyi gelir” Bu konuda da kesin veriler yok. Güneş, sivilcenin temelini oluşturan beyaz ve siyah noktaların azalmasını sağlamıyor, bazı sivilcelerde kuruma etkisi yapıyor. Ama bazı durumlarda da güneş akneleri çoğaltabiliyor.
Mit: “Adet döneminde yüzümüzde sivilceler çıkar” Gerçek: Regl döneminde yaşadığımız hormonal değişiklikler nedeniyle vücudumuzun çeşitli yerlerinde sivilceler çıkıyor. Adet dönemi bittiğinde, hormonlarımız normale dönüyor ve sivilceler de ortadan kalkıyor.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Dudaklardaki güzellik
Türk kadınının, güzelleşme uğruna en çok ilgi gösterdiği kozmetik ürününün ruj olduğu ve satışların saniyelerle ifade edilen zaman dilimine kadar düştüğü bildirildi.  Türkiye kozmetik sektöründe, cilt bakımından parfüm ve makyaja kadar özellikle kadınlara yönelik ürünler sunan Avon'dan yapılan açıklamada, dünyada her 3 kadından birinin ruj kullanmadan sokağa çıkmadığının belirlendiği kaydedildi. Şirketin Halkla İlişkiler Müdürü Eda Bekem, Türkiye'de en çok satın alınan güzellik ürününün ruj olduğunu belirtti. 
Araştırmalara göre dünyada her üç kadından birinin ruj sürmeden sokağa çıkmadığını ifade eden Bekem, Türkiye'de kozmetik tüketiminin, tüketicinin maddi olanaklarının yetersizliği ve bilinç düzeyi nedeniyle Avrupa ülkelerinin çok altında olduğunu söyledi. 
Türkiye'de önemli kesimin cilt bakım ürünlerini lüks olarak değerlendirdiğini kaydeden Bekem, ''Türkiye'de, herhangi bir makyaj ürünü kullanan kadınların oranı yüzde 50, cilt bakım ürünü kullananların oranı ise yüzde 10-15 seviyesinde gözleniyor'' dedi.
Mevsimler satışları etkiliyor
Bekem, yaz ayların makyaj ve cilt bakım ürünlerinin kullanımının azaldığını, bu dönemde tüketicinin güneş ve kişisel bakım ürünlerine yöneldiğini söyledi. Makyaj ürünlerinin kullanımının ise kış aylarında artığını ifade eden Bekem, ''Sonbaharda ise kadınlar, yazın yıpranan ciltlerini yenilemek ve onarmak için cilt bakım ürünlerine rağbet ediyorlar'' dedi. Bekem, parfüm satışlarının ise özel günlerde hareketlendiğini ve özellikle yılbaşı, anneler ve babalar günü gibi zamanlarda artış olduğunu kaydetti.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Hayalinizdeki güzel ciltler..
En mutlu gününü berbat eder bir sivilce. Sivilcelerinden ve cildinin matlığından kurtulmak istiyorsan hemen yazdıklarımızı okumaya başla.
Aknesiz bir cilt için bunları yap   
·        Cildini yağsız bir temizleyici ile günde iki kere ılık su yardımıyla yıka.
·         Gözeneklerin tıkanmasına yol açan ölü deriyi cildinden uzaklaştırmak için, yumuşak bir fırça yardımıyla nazikçe ov.
·        Leke tedavisi için , içeriğinde çay ağacı yağı gibi maddeler bulunan ürünler kullan.
·        Aknenin ardından oluşan izleri hafifletmek için C vitaminli ürünleri kullan.
·        Cildini yumuşak, pürüzsüz ve nemli tutmak için su bazlı nemlendiriciler kullan.
·        Saçlarını temiz tut ve cildine fazla değmemesine özen göster.
·        Yastık kılıfını ve havlunu sık sık değiştir.
·        Ciltte iritasyona sebep olabilecek maddelerden kaçın, giysilerini yıkamak için kokusuz ve yumuşak deterjan tercih et.
·        Kozmetik süngerleri yerine bakterileri azaltmak için sterilize fırçalar kullan.
·        Bol su iç, dengeli bir diyet uygula ve düzenli egzersiz yap.
·        Her mevsimde yağsız bir güneş kremi kullan.
·        Eğer cildinin durumunda bir gelişme olmuyorsa  bir dermatoloğun tavsiyelerine başvur.
Aknesiz bir cilt için bunları yapma
·        Tamamıyla harika bir cilde kavuşmak için bakım yapmanın kısa bir sürede tamamlanması gerektiğini düşünme ve aksatma.
·        Aknelerin şiddetlenmesine sebep olacak şekilde ve sıcak suyla cildini ovalama.
·        Sivilceni sıkma! Çünkü bu enfeksiyonun yayılmasına neden olur.
·        Cildini yüksek ısı ve güneş ışınlarına maruz bırakma. Güneşteki UV ışınları, ciltte kuruluk, kaşıntı ve kabarmaya sebep olur. Ama en kötüsü cilt kanserine yol açar.
·        Gözeneklerin tıkanmasına ve cildi kaplamasına yol açan yağ bazlı kozmetik nemlendiriciler kullanma.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
4 notes · View notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Havalar soğudu hastalıklar arttı
Konya'da hava sıcaklığının düştüğü son 14 günde üst solunum yolu enfeksiyonu şikayetiyle Numune Hastanesine başvuranların sayısı 5 bin 290 kişiyi buldu. Konya Numune Hastanesi Başhekimi Dr. Rıza Sarıbabıçcı,  havaların soğumasıyla birlikte nezle, grip, soğuk algınlığı, orta kulak iltihabı, farenjit, larenjit gibi genel olarak üst solunum yolu enfeksiyonları olarak adlandırılan sağlık sorunlarında artış yaşandığını kaydetti. Değişik mikropların, virüslerin ve bakterilerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonlarının bu dönemde yoğun olarak görülmesinin en belirgin nedeninin hava sıcaklıklarında yaşanan ani değişimler olduğunu ifade eden Sarıbabıçcı, son 14 günde üst solunum yolu enfeksiyonu şikayetiyle Konya Numune Hastanesine başvuranların sayısının 5 bin 290 kişiye ulaştığını ifade etti. Sarıbabıçcı, soğuk havanın üst solunum yolu enfeksiyonlarına davetiye çıkardığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Soğuk havaya bağlı olarak kapalı mekanlarda uzun süre kalınması ve soğuk havanın vücut direncini düşürmesi üst solunum yolu enfeksiyonlarına davetiye çıkarıyor. Sigara kullanmak, dengeli beslenmemek, uyku düzeninin bozuk olması, kişinin alerjik yapıya sahip olması, anatomik nedenler ve başka kronik hastalıklar üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskini artırıyor. Yetişkinler, yılda 2-3 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirken, çocuklarda görülme sıklığı daha fazla oluyor.” Üst solunum yolu enfeksiyonlarında çoğu zaman antibiyotik kullanımının gerekmediğini dile getiren Sarıbabıçcı, “enfeksiyonlar burun akıntısı, hapşırık, ateş, öksürük, baş ağrısı, geniz akıntısı, kulak ağrısı, boğazda yanma ve ağrı, adale ağrıları, halsizlik ve iştahsızlık gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Tedavide, hastanın ağrı ve ateş şikayetlerine yönelik ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar önerilir” diye konuştu. HASTALIKTAN KORUNMAK İÇİN Dr. Sarıbabıçcı, evde alınabilecek küçük tedbirlerle rahatsızlığın kısa sürede ortadan kaldırılmasının sağlanabileceğini kaydederek, hastanın yeterince havalandırılmış, sigara dumanından uzak bir ortamda istirahat ettirilmesinin, dengeli ve yeterli beslenmesinin, bol sıvı tüketmesinin, ortamın nemini artırıcı önlemler alınmasının ve hijyen kurallarına dikkat edilmesinin tedaviye yardımcı olacağını söyledi. Sarıbabıçcı, üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı: “-El ve genel vücut temizliğine dikkat edilmeli. -Yeterli ve dengeli beslenilmeli. -Sigara, alkol ve stresten uzak durulmalı. -Vücudu fazla yormamalı. -Kapalı ve kalabalık mekanlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı. -Düzenli uyumalı.”
1 note · View note
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Dudak estetiğinin de modası var (mı?)
Güzel dudaklar, dış görünüşü başka hiçbir özelliğin değiştiremeyeceği kadar değiştirip kişiye özel bir güven veriyor. Hal böyle olunca geçen yıllarla beraber dudak estetiğinin de uygulamaları yıldan yıla değişiyor. Büyüleyici ve cezbedici olmak için estetik modası gelişiyor.
Geçen yıllar içinde estetikte yeni teknikler, yeni uygulamalar, yeni trendler gelişiyor. Yıllar içinde modaya göre kimi zaman memeler büyüyor, kimi zaman küçülüyor, kimi zaman kaşlar yay gibi asılıyor kimi zaman daha doğal bırakılıyor... Bazen yüzdeki gerginlikler ilk bakışta anlaşılıyor bazen de bakımlı bir görünüm gibi yansıtılıyor. Tüm bu gelişmeler içinde dudaklar da son dönem ağırlıklı olarak kendini göstermeye başladı. Geçen yıllarla beraber idol kadınlarımız da değiştikçe onlara biraz da olsa benzeyebilmek için ufak operasyonlara açık hale geldik.
1920'lerde Gloria Swanson'unki gibi solgun yüze koyu kırmızı dudaklar modaydı. Herkes, aşk tanrısının ok ve yayına benzer dudaklara sahip olmak istiyordu. 1930'larda herkesin ideali Joan Crawford'du. Ona benzemeye çalışılıyordu. Geniş yaygan dudaklar, doğal dudak kontürü, geniş ağız, üst dudak normalden daha genişti ve küstah bir görünüm vardı. Judy Garland'ın güçlü işaretleri Marlene Dietrich'in küstahlığı ve Ingrid Bergman'ın doğal görünümü ise dudak tarihinde 1940'lara rastlıyor. O yılların belirleyici işaretleri geniş ve daha düz bir dudak çizgisi ile üst dudağın alt dudaktan daha geniş olması. Vee 1950'ler...Ve tabii ki Marilyn Monroe. Onunla birlikte gelen hisli dudaklar, güçlü ağız, doğal çizgiler, hafif açık bir gülümseme ve etkili bir parlatıcı. 1960'larda o dönemin idol kadınları Twiggy ve Natalie Wood ile soluk renkler, sade görünüm ve hippilerin başlangıcı kendini göstermeye başlarken 1970'lerde doğallık ön plana çıktı. O yıllarda örnek alınan kadınlar Farah Fawcett ve Jane Fonda idi. Herkes yine tıpkı onlar gibi kıyafetlere az uyumlu makyaj yapıyordu. 1980'lerdeyse Kim Basinger hayalleri süslüyordu. Dolgun, pembe, mor gibi şok renklerle renklenmiş ve yoğun parlatıcılarla şekillenmiş dudaklar...
Yakın geçmişimiz olan 90'larda ise tüm hayatı etkisi altına almış olan gösteriş ve abartı dudaklarda da ağırlığını hissettirdi. Hedef, daha dolgun, daha kırmızı ve daha hacimli dudaklardı. Ve sıra geldi 2000'lere, yani günümüze... Tıpkı mimaride, modada, aksesuarda olduğu gibi daha doğala dönüş başladı. Natalie Portman gibi yüz ile uyumlu, sağlıklı ve doğal dudak trendi kendini gösteriyor.
Peki tüm dünyada yukarıdaki gibi trend belirleyen kadınlar değişirken ülkemizde neler oluyor? Hangi uygulamalar kendini gösteriyor. Bunlarla ilgili detaylı bilgi almak için işin uzmanıyla, Bellaplast Estetik Cerrahi'nin uzmanlarından Op. Dr. Ayşen Bilgi Sezgin ile konuştuk. "Son dönem dudak modası nasıl? Neler yaptırılıyor" diye sorduğumda Op. Dr. Ayşen Bilge Sezgin "Dudak estetiğinde tabii ki dolgunlaştırmak, volüm artışı sağlamak en sık talep sebebi. İdeali ve istenen ise iç volüm, yani dudağın kırmızı kısmının dolgunlaştırılması" diyor ve ekliyor: "Bu, uzun yıllardır uygulanıyor; iğne ile uygulanan kollagen diye de bilinen ama aslen hyalüronik asit içeren maddeler en sık kullanılan maddeler. Ömürleri genellikle 8-9 ay oluyor. Aslında yüzün başka bir bölgesinde veya başka bir kırışıklıkta daha uzun ömürlü olsa da dudakta bu süre kısalıyor. Hareketli ve mimikli yapısından dolayı ömrü kısa oluyor. Uygulama öncesi lokal anestezi içeren bir krem kullanılıyor veya lokal anestezi yapılıyor.
Dudak dolgunlaştırmada hyalüronik asit dışında yağ enjeksiyonu da tercih edilebiliyor. Ama bu yol volüm kaybı ve kırışıklığı çok fazla olan kişilerde düşünülebiliyor. Yağ enjeksiyonundan sonra bazen ödem ve şişlikler birkaç gün veya daha fazla da sürebilirken hyalüronik asit, dolgularda kişiyi işinden ve normal yaşantısından fazla uzaklaştırmıyor, hafif bir şişlik olsa da kısa sürede geçiyor. Dr. Sezgin'den öğrendiğim kadarıyla bir de kalıcı dolgu maddeleri mevcut. Ancak bu maddeler herkes için uygun olmayabiliyor. "Silikon gibi yabancı maddeler ise asla kullanılmamalı. Sıvı silikonların kullanımı artık yasak ve uzun vadede pek çok komplikasyona sebep olabiliyor, ayrıca doğal olmayan bir görünüme yol açabiliyor" diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "İçinde akrilat ve benzeri yabancı maddeler içeren dolguları da dudak bölgesine kullanmıyoruz çünkü uzun vadede sertlik ve reaksiyon yapabiliyorlar.
Kimler geliyor?
Dudak dolgunlaştırmak, seveceği dudakları bulmak için dudağınızın doğal yapısıyla birlikte çalışacak bir sistem arayanların büyük bir çoğunluğu (70'ten fazla ülkede 4 milyon'un üzeri tedavi) Restylane Lipp kullanıyor. Restylane Lipp hyaluronik asidin kristal ve berrak bir formu ve dudakta doğal bir madde olarak zaman içinde azalarak kayboluyor.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
Peki bu uygulamaları kimler yaptırıyor? Op.Dr. Ayşe Sezgin: "Her yaş grubundan gelen var ancak gençler daha çok rağbet ediyor. Genç yaş grubundaki hastalarımız genellikle kıvrımlı ve dolgun dudak görünümü için başvuruyorlardı. Ancak ileriki yaşlarda genellikle kırışıklıkları gidermek ve atrofik olan yani yaş, sigara içmek, diş ve diş etlerinin çekilmesi gibi sebeplerle azalan dudak volümünün tamamlanması veya artırılması için başvuruyorlar. Özellikle sigara içenlerde üst dudakta pek çok ince kırışıklık oluşur, kırışıklıkların yanında dudak volümü de daha erken yaşlarda ve daha çok azalır. Diş ve diş eti problemleri olan ve dişlerini erken dönemde kaybetmiş olan hastalar daha sık başvururlar. Bu hastalarda genellikle dudak aşağısına inen ve gülme çizgilerine de uzanan çizgiler ve kırışıklıklar oluşur" diyor.
Kimlere benzemek isteniyor?
Dünyada değişen trendler ve modayla beraber benzemek istenilen, hedef olan kadınlardan yazının başlarında bahsetmiştik. Peki ya Türkiye'de? "Eskiden en sık beğenilen ve talep edilen model, Bridget Bardot tipi dudak modeliydi ancak günümüzde uzun süredir Angelina Jolie'nin dudakları isteniyor. Dudakların üst kısmının daha dolgun olması isteniyor ancak bazen yanlış uygulamalar ve dudağın renkli kısmı yerine dudak kontürüne ve burun dudak arası bölgeye yapılan hatalı uygulamalar doğal olmayan dudak görünümüne yol açıyor" diyen Dr. Sezgin şöyle devam ediyor: "Dudak kenarının hafif yukarıya kıvrımı istenilen bir özellik ancak her yüze uygun olmayabiliyor. Dudağın şeklinin yüz bütününe uyumlu, doğal görünüme yakın olması hedeflenmeli. Çok ince dudakları birden kalınlaştırmak doğru olmaz. Bu, hastanın adaptasyonu açısından olduğu kadar doğal görünüm açısından da çok önemli. Bu kişilere aralıklı uygulamalar yapılması daha uygun oluyor. Dudak şeklinin ve dolgunluğunun yüz şekline orantılı olması çok önemli. Yüzü çok etli ve yuvarlak kişilere Angelina Jolie dudağı yapılması tabii ki düşünülemez. Ayrıca zaten alt çenesi küçük ve geride kişilere üst dudağın daha ileriye çıkıntılı olacak şekilde yapılması da yanlış olur."
Ve bu yazının özeti: Amaç daha güzel ve çekici bir görünüm ise uygulamanın yüzün bütününe uyum göstermesi önemli. Son dönem Çağla Şıkel ve Türkan Şoray tipi dudaklar istenilen dudak şekillerine örnek. Dudakların hem üst kısmının orta bölgesinin üste alt kısmının da aşağıya kıvrımlı olması istenilen bir özellik. Alt dudağın orta bölümünün alta doğru hafif kıvrık olması ise çok talep edilen...
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Ameliyatsız burun estetiği
Burundaki bazı kusurlar ameliyata gerek kalmadan düzeltilebiliyor. Burundaki küçük sorunlar, dengesizlikler, uyumsuzluklar ve ameliyat sonrası oluşan kusurların botoks ve dolgu kullanılarak düzeltilmesinin mümkün olduğunu belirtiliyor.
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, botoks ve dolgu kullanarak burunda geçici küçük düzeltmeler yapılabildiğini belirtiyor.
Burundaki bazı kusurlar ameliyata gerek kalmadan düzeltilebiliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, burundaki küçük sorunlar, dengesizlikler, uyumsuzluklar ve ameliyat sonrası oluşan kusurların botoks ve dolgu kullanılarak düzeltilmesinin mümkün olduğunu belirtiyor.
Dr. Karacalar, bu işlemle sonuçların kalıcılığının 4 aydan 2 yıla kadar uzayabildiğini vurgulayarak işlem hakkında şu bilgileri veriyor: "Botoksla burun sırtındaki tavşan çizgileri düzeltilebilir, açık duran burun kanatları daraltılabilir, burun ucunu çeken kas aktif ise burun ucu kaldırılabilir. Dolgu ile burun kökü ve burun sırtını doldurarak daha düzgün bir çatı elde etmek; burun dudak açısını doldurarak burun ucunu kaldırmak ya da burun ucunu doldurarak daha zarif bir uç elde etmek mümkün. Ayrıca cerrahi sonrası olabilecek küçük düzensizliklerin de dolgu ile kamuflajı yapılabilir. Bu düzensizlikler özellikle burun sırtında ise bu işlem kolayca uygulanıyor. Sonuçtan memnun olunması durumunda, sonucu daha kalıcı hale getirme işlemleri yapılabiliyor. Ancak unutulmamalıdır ki hafif sorunlar dışındaki burunlarda estetik cerrahi ameliyatlarının yerini alamaz. Burunda dolgu amaçlı kullanılan ürünler genellikle hyaluronik asit jel ve hidroksiapatit. Bu ürünler fizyolojik kabul edilir ve bedenle uyumludur. İşlemler yüzeyel uyuşturucu kremlerin uygulanmasından sonra ince iğnelerle yapılıyor. Kısa zamanda geçen hafif bir şişme ve kızarıklık dışında sorun oluşturmuyor."
İnce Dudak Burnu Büyük Gösterir
Dolgunun etkisinin işlemden hemen sonra görülebileceğinin de altını çizen Dr. Karacalar, "Böylece kişi aynadaki görüntüsünü takip ederek, hekimi yönlendirme şansı bulabilir" diyor.
Botoksun etkisi için ise bir hafta beklenmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Karacalar, "Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda, hamilelerde, sinir-kas hastalığı olan kişilerde bu ikilinin kullanımı uygun değil. Daha iyi bir yüz uyumu için buruna komşu yapıların da bazen tedavisi gerekebilir. Bunlardan birisi dudaktır. İnce dudak burnu daha büyük gösterir. Dudağın dolgunlaştırılması göreceli olarak burnu küçültecektir" diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
"Burundaki küçük sorunlara bu türlü bir yaklaşım, bizim estetiğe temel yaklaşımımız olan holistik estetiğin tipik bir örneği. Bu yaklaşımın temelinde estetik sorunlara çok farklı açılardan bakmak yer alıyor. Öyle ki burnu ile ilgili çok küçük bir sorunla başvuran kişide beden algısının durumunu dahi saptamaya çalışıyoruz. Kişinin beden algılamasında yanlışlıklar varsa, bu sorunu düzeltmeden herhangi bir girişim yapmamayı tercih ediyoruz."
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzel bu dünyada?
Güzellik... Sonsuz güzellik...
Bütün kadınlar sonsuz güzelliğe sahip olmak ister. Masallarda güzel prenseslerin, dünya mitolojilerinde güzel kadınların hikâyeleri anlatılır durur. En güzel şarkılar güzel kadınlara yazılır...
Bu böylece uzar gider...
Kışa girerken siz de kendinizi güzel hissetmek ve etrafınıza güzel bir ışık saçmak istiyorsanız işte bizden size özel birkaç tavsiye.
Kışın etkisini nasıl doğada görüyorsak cildimizde de aynı şekilde görürüz. Yapraklar nasıl kuruyup dallarından dökülüyorsa, bizim de cildimiz öyle kuruyor. Kışın özellikle ayaklarımızın, boynumuzun, ellerimizin bakıma ihtiyacı var. Kuruyan cildinizin ışıldaması için masaj yaptırmayı unutmayın. Ellerinize, mutlaka el losyonu ile masaj yapın. Kış boyunca masal prensesleri gibi süzülmek istiyorsanız işte size birkaç basit öneri:
Pürüzsüz bir cilt için...
Hardal yağı, zeytin ve susam yağını karıştırırarak tüm vücudunuza sürün. Cildinizin bebek gibi olduğunu hissedeceksiniz.
Cildinizi yenilemeye ne dersiniz?
Meyve asitleri, ölü deri hücrelerinin atılmasını sağlar. Bir portakalı alıp ikiye bölün ve yarısını bir kaba sıkın, içerisine toz şeker ve zeytin yağı ekledikten sonra karıştırın. Portakalın diğer yarısı ile vücudunuzun kuru bölgelerini ovun (diz kapakları ve dirseklerinizi gibi yoğun kuruluk olan bölgeleri). Son olarak da ölü deriyi temizlemek için karışımı sürüp tekrar ovun. Bol miktarda suyla duruladıktan sonra cildinizin nefes aldığını hissedeceksiniz.
Dudaklarıınızı çatlaklardan uzak tutun...
Dolgun, bakımlı ve güzel görünen dudak dişiliğin ve seksiliğin sembolüdür. Dudaklarımız çok hassas olduğu için özel bir bakım ister. Dudaklarınız, kışın normalden çok daha fazla kurup çatlar. Düzenli olarak güzel bir dudak bakımı ile korumalısınız. Dudaklarınızın daha dolgun ve çatlaksız bir görünüme kavuştuğunu göreceksiniz.
Tırnaklarınızın kırılmasını engelleyebilirsiniz...
Belli aralıklarla tırnaklarınıza tırnak yağı sürün. Tırnaklarınız zayıfsa, kolay kırılıyorsa problem az su içmeniz ile ilgili olabilir. Bol bol su içmeyi unutmayın.
Güçlü saçlara sahip olmak için...
Yüksek proteine sahip yumurta saçı güçlendirir ve parlaklık kazandırır. Bir yumurta, iki yemek kaşığı susam yağı ve iki yemek kaşığı hindistancevizi yağını (zengin nemlendirirci özelliği sahiptir) karıştırın. Hazırladığınız karışımı saçlarınıza sür��p, nemli ve sıcak bir havluyla sarın. 5 -10 dakika bekledikten sonra saçınızı ıslatmadan önce biraz şampuan sürüp bol su ile durulayın.
Ayaklarınızın her zaman bakımlı görünmesini istiyorsanız...
Isırgan otunun insan sağlığı açısından çok değerli olduğuna dikkati çeken uzmanlar, bu bitkinin A, B ve C grubu vitaminleri ve provitamince zengin olduğunu belirtiyor. Ayaklarınızı yumuşak tutmak için ısırgan otunu kaynatarak ılık hale getirdikten sonra ayak banyosu yapmanızı tavsiye ederiz. Ve unutmayın; kışın çok sıcak su ile duş almak cildiniz için çok zararlıdır. Cildinizdeki doğal yağların yok olmasına neden olur.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
Kış boyunca harika hissetmek için kendinize zaman ayırın ve kendinizi şımartmayı unutmayın. En kötü hissettiğiniz anda bile aynaya bakarak şunu sorun kendinize: Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzel bu dünyada?
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Diş sıkmaya botoks ile veda edin
Önceleri kırışıklıkları gidermek için kullandığımız botoksu zamanla terleme sorunu için koltuk altına, ellere ve ayaklara yapılan botoks izledi. Şimdilerdeyse diş sıkmaya karşı botoks tedavisi uygulanıyor.
Daha çok yoğun iş temposu ve stresli yaşam süren insanlarda sıklıkla görülen, günümüzün artık en çok rastlanılan rahatsızlıklarından sayılan "bruksizm" özellikle çalışan kesimin en büyük sıkıntısı haline geldi. Estetik diş hekimi olarak uzun yıllardır çalışmalarını sürdüren Diş Hekimi Dr. Metin Şanap ile Nişantaşı'ndaki muayenehanesinde bu konuyu görüştük.
Diş Dekimi Dr. Metin Şanap son yıllarda sıkça görülen bruksizm hastalığının belirtilerini şöyle açıklıyor: "Genellikle sabah kalkıldığında çene kaslarında bir ağrı hissedilir. İşte bu ağrı genelde bruksizmin işaretidir. Uyku sırasında dişlerimizi sıkarken kullanmış olduğumuz sıkma kuvveti, normal günlük yaşantımızda uyguladığımız kuvvetin çok üstündedir. Eğer bu rahatsızlık tedavi edilmezse zamanla dişlerin çiğneyici yüzeylerinde erozyonlar, yani aşınmalar meydana getirebilir. Bu da ilk başlarda aşınan mine tabakasından dolayı hassasiyetler oluşturuyor. Bu rahatsızlık dikkate alınmayıp devam ederse esas o zaman daha vahim problemler karşımıza çıkabilir.
Diş sıkmasından dolayı oluşan travmatik kuvvetler nedeniyle dişleri saran çene kemiğinde yatay kemik erimeleri oluşur. Buna bağlı olarak zaman içerisinde dişlerimizde herhangi bir sıkıntımız olmasa da bu kemik yıkımlarından dolayı dişler sallanmaya ve gereksiz yere diş eti rahatsızlıkları oluşmaya ve tertemiz dişleri kaybetmeye başlarız. Bunlara ek olarak çene kemiklerinde ya da dişte sebepsiz yere bir çürük ya da bir iltihaplanma varmışcasına ağrılar hissedebiliriz. Bunları engellemek için mutlaka tedavimizi yaptırmalıyız."
Dr. Metin Şanap bu hastalığın, diş hekimi tarafından hazırlanacak olan gece plaklarının kullanılmasıyla tedavi edilebileceği belirtiyor. Plaka sisteminin yanı sıra halk arasında çok fazla bilinmeyen bir diğer tedavi şeklini ise şöyle açıklıyor: "Çenemizi kapatan kaslardaki stresi ve oluşan aşırı çiğneme kuvvetini botoks uygulayarak ortadan kaldırabiliriz. Botoksun zaten ilk uygulama amacı dünyada kaslar üzerin oluşan stresi kaldırarak spazmları yok etmekti, fakat bu tedavi yöntemi günümüzde daha çok estetik müdahale olarak yaygınlaştı."
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
Botoks ile tedavi yönteminde her şey dozajında uygulandığında herhangi bir sorun yaşatmayacağını belirten Şanap, tedavinin 6 ile 9 ay arasında tekrarlanması gerektiğini de sözlerine ekliyor.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Çantanızı düzenlemek çok kolay
Gittikçe ağırlaşan makyaj çantasına el atmanın zamanı geldi.İşte size birkaç öneri...
Yapmamız gereken içindekileri bir masaya boşaltmak ve içlerinden yalnızca beş tanesini çantaya geri koymak.         
1. Rimel:             Sabah sürdüğün rimelden gün içinde ne kadarı kalabilir ki? Bu yüzden olmazsa olmazların ilki rimel. Gün içinde yapacağın küçük bir rötuş gözlerine canlılık katacaktır.
2.Ruj:     Özellikle kış aylarında kuruyan dudaklarımızı nemlendirmesi için sıksık ruj kullanırız. Aplikatörle uygulanan sıvı rujları tercih edebilrisin. Hem dudağının nemlilik süresini uzatır hem de aplikatörle dudak çevreni rahatça belirlersin.
3.Pudra:  Doğru seçilmiş kaliteli bir pudra pürüzsüz görünen bir cildin vazgeçilmezidir! Kış aylarında kuruyan cildinin üzerinde pul pul bir görüntü olmasını istemiyorsan toz pudra kullanmamalısın. Olabildiğince kompakt, kremsi ya da süngeri ıslattığında fondöten kıvamına gelen pudraları tercih edebilirsin.
4.Nemlendirici:  Kış aylarında pudradan önce en faydalı makyaj altı bazı nemlendiricidir. Cilt tipimize uygun nemlendiricimizi bütün kış yanımızdan ayırmamalıyız. Üzerine süreceğin pudranın rengini kuvvetlendirmek ve daha pürüzsüz bir görüntü vermek için ten rengindeki nemlendiricileri deneyebilirsin.
5.Allık: Cildin pul pul olmaması için kremsi allıklar kullanabilirsin. Eğer iki farklı rengin olduğu allıklardan kullanıyorsan diğer rengi de gözlerinin üzerine far olarak uygulayabilirsin. Parfümerilerde hem ruj, hem allık, hem de far olarak kullanılabilen ürünler satılmaktadır. Bunlar çok amaçlı olması bakımından son derece pratiktir.
Tüm bu malzemeleri düzenli saklamak için ayrıca inanılmaz bir ürün var: Purse Brite Organizer ayrıntılar için tıklayınız.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
İlaç almadan iyileşmek ister misiniz?
 Bilimsel      araştırma     
Yağ yakıyor, yatıştırıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, ömür uzatıyor... Marifetlerin sahibi mucizevi bir ilaç değil, iyi bir seks...
Seks yapmak sadece iyi hissetmenizi sağlamıyor; aynı zamanda kalorileri yakıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve hatta kanser riskini bile azaltıyor. Seks sonrasında vücut ‘mutluluk hormonuda denilen endorfin salgılıyor. Milliyet'in haberine göre, Fiziksel açıdan egzersiz yapmak veya yüzmekten çok da farklı olmayan cinsel ilişki, kendine saygı ve değerli hissetme gibi duyguları da ortaya çıkarıyor.  Sonuçlar, Teksas ve Wilkes Üniversitesi araştırmacılarının çalışmalarından. Biological Psychology, British Journal of Urilogy adlı yayınlarda yer alan çalışmalar da bu tezi destekliyor. Çalışmalara göre, iyi cinsel deneyim kişileri anksiyete ve depresyondan da uzaklaştırıyor. Orgazm sırasında üretilen oksitoksinin uyandırdığı olumlu psikolojik ve fiziksel etkiler arasında uykuya geçişte kolaylık da var.
Orgazm, doğal yatıştırıcı  Cinsel tıp uzmanı Dr. David Delvin “Pek çok insan seksi uykuyu kolaylaştırmak için kullanıyor. Uyarılma ve orgazm sırasında salgılanan oksitoksin doğal bir yatıştırıcı işlevine sahip” diyor.  Seksin kazandırdıklarından biri de stresle mücadeleyi kolaylaştırması. Uzman grupların çalışmaları, seks yapmış kişilerin toplum önünde konuşma, matematiksel hesaplar yapma gibi stres senaryolarına daha olumlu tepki verdiklerini gösteriyor. Haftada bir veya iki kez cinsel ilişkiye girmek bağışıklık sistemini güçlendirip soğuk algınlığı ve enfeksiyonlardan koruyor. Psikoseksüel terapist Paula Hall’a göre iyi hissetmek hastalıklarla savaşmaya yardımcı oluyor.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
Kanser riskini de azaltıyor  Düzenli seks erkeklerde ileri yaşlarda prostat kanserini önlemekte de etkili. 20’li yaşlarında haftada en az beş kere cinsel ilişkiye giren erkeklerde ileride prostat ortaya çıkması riski üçte birdan az. Ayda birden az sıklıkta cinsel ilişkiye giren kadınlardaysa göğüs kanseri riski daha fazla.  Seks sırasında salgılanan endorfin doğal ağrı kesici olduğundan migren, sırt ağrısı, artrit ve adet sancılarında ağrıyı azaltıyor. Cinsel ilişki kalori yakmaya da yardımcı. Yarım saatlik bir seks performansı en az 85 kalori yakıyor. İyi bir cinsel hayatın getirdiği güçlü ilişkiler ömrün uzamasına yardımcı oluyor.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Kriz ünlüleri çıplak bıraktı
 Modacıları     anlattı          
Sanatçıların kostümlerini diktirdikleri modacıları onların ekonomik kriz önlemlerini anlattı. Bülent Ersoy, Seda Sayan, Nez, Ebru Gündeş krizde ne giyiyorlar artık?
Canan Sarıkaya: Sanatçılar her gece için farklı kostüm diktireceklerine eski kıyafetlerini getirip yeniletmeyi seçiyorlar. Bunu bizzat Bülent Ersoy kendi ağzıyla bana söyledi. Ebru Gündeş'in altın yapraklı giysisini Nur Yerlitaş dikti. Ebru o elbiseyi bana getirdi, 'bunu yeniden giyeceğim ' dedi. Bülent Ersoy Günay'daki gecesine 3 kıyafetle çıkacaktı, krizden sonra 2 kıyafetle çıkmayı seçti. Popstar'da benim diktiğim kırmızı kıyafet çok beğenildi ama o geçen senenin kıyafetiydi. Kriz bizi kötü etkiledi. 3 senedir aynı olan fiyatlarımı seneye de değiştirmeyi düşünmüyorum.
urun=38; sid=24754; channel=28649; banner=360; kategori=19; w=336; h=280; wmid=13148; domain ="kadincadunya.blogspot.com"; tip="Banner";adsrv=1;jsai="84e852d2f710365c";
 İŞLERİM AZALMADI
Dilek Hanif: Müşterilerimizin az olduğu bir sezondayız zaten. Ama benim işlerimde bir değişiklik olmadı. Önümüzdeki günlerde yapılacak birkaç düğün var. Bir iki tane de davet olacak, onların hazırlıklarını yapıyorum.
Şehriban İpek: (Seda Sayan'ın modacısı): Kriz bizim piyasayı da çok etkiledi. Biz malzemeyi alırken de, kumaş olsun düğme olsun her şeyi dolarla alıyoruz. Ama mecburen herkes gibi biz de kısmi olarak indirime gidiyoruz. İndirim isteyen sanatçılar var. Birde benim gözlemlediğim, sanatçılar artık eskisi gibi yurtdışına giyim alışverişine gitmiyorlar. Herkes daha tutumlu oldu.
SATIŞLAR HiÇ PARLAK DEĞiL
Nur Yerlitaş: Ebru Gündeş'in elbiselerini ben dikerim ama bir gece arayla Bostancı konserinde ve Popstar'da giydiği o mavi elbiseyi ben dikmedim. Satışlarımız hiç parlak değil. Kriz herkesi etkilediği gibi bizi de etkiledi.
KENDiM DiKiYORUM
Nez: Paraya değer veren bir insanım, artık sahne kostümlerimi kendim hazırlıyorum. Elim iğne iplik tutar, moda işinden iyi anlarım. Sahne ücretimde indirim yapmadım. Çünkü herkes astronomik fiyatlara giderken ben zaten çok normal fiyatlara gidiyordum. Yıllardır sadece emeğimin karşılığını istiyorum. O yüzden şimdi onlar fiyat indirip evde otururken ben yıllardır olduğu gibi yine normal fiyatlarla işlerimi yapıyorum
iNDiRiM TEKLiFLERi GELiYOR
Erol Albayrak: Biz biraz daha üst sınıfa hitap ettiğimiz için en çok darbeyi biz yedik. Krizler projelere sponsor bulma şansımızı azaltıyor. Herkesin dilinde, 'kriz var, kriz var'. Kriz var diye ölecek miyiz? Hayat bir şekilde devam ediyor. Azla da yetinmek diye bir şey vardır. Azla yetinelim o zaman. İndirim teklifleri geliyor. Fiyatlarımı indirmiyorum. Çünkü 3'ü 5'e yapmıyorum ki, 5'i 3'e indireyim.
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Erkek aşkı nasıl görür?
 Önemli  olan        nerden  baktığın 
Aslında erkek ve kadın arasındaki en büyük sorun 'aşkı' biraz farklı anlamaları. Kadınların aşkta önem verdiği şeyleri az çok biliyoruz peki ya erkekler onlar aşkta nelere önem veriyor?
Kadınlar her zaman erkeklerin aşkı anlayamadıklarından şikayet ederler peki neden erkekler aşkı anlayamaz? Onlara göre aşk nedir ya da aşkta önemli olan nelerdir? Bu sorular böyle uzayıp gitse de erkeklerin aşk hakkında düşündükleri birkaç madde ile özetlenebilir.
ÖZEL GÜNLER GEREKSİZ
Erkekler genelde aşkta küçük ayrıntılar üzerinde durmazlar. Örneğin yıldönümlerinizi, doğum gününüzü unutabilirler. Ancak bu onlar için çok büyük bir sorun değildir. Hatta çoğu kez özel gün kavramının ne olduğunu bile hatırlamazlar. Çünkü bu gibi şeyler onlara göre küçük detaylardır. Kötü niyetle değil ama kendilerince hayatta önem verdikleri başka şeyler olduğundan çok da fazla tarihlere takılıp kalmazlar. Bu nedenle sevgiliniz sizin ile ilgili özel bir günü unuttuğunda hemen bozulup üzülmek yerine, kibarca uyarın ve asla bunu sizi sevmediği için yaptığını düşünmeyin.
ONU ARAMASANIZ DA BOZULMAZ
Kadınlar sevgilileri tarafından aranmayı ve ilgilenilmeyi çok sever. Oysa telefon etmek erkekler için çok de gerekli bir durum değildir. Sevgilisini gün içinde mutlaka araması gerektiğini düşünmez. Hatta eğer bu konuda ona biraz sitemli davranırsanız, neden böyle davrandığınızı ve bir telefon görüşmesine neden bu kadar önem verdiğinizi anlayamaz. Bu nedenle eğer sevgiliniz sizi aramadıysa mutlaka ya bir işe dalmıştır ya da "Nasıl olsa akşam görüşeceğiz,  niçin şimdiden arayayım?" şeklinde bir düşünce vardır kafasında.
SIR SAKLAYABİLİR
Erkekler kendi aralarında kadınlar kadar dedikodu yapmazlar. Eğer ona bir sırrınızı verirseniz genelde bunu kendine saklar. Kısacası onu en yakın arkadaşlarına sırrınızı verirken göremezsiniz. Onun için sırlar her zaman özeldir. Ancak bazen sizin ona verdiğiniz bir sırrı unutabilir. Çünkü onun kafası o kadar meşguldür ki ömür boyu sır tutmak gereksizdir.
BİTTİYSE BİTMİŞTİR
Erkekler bazı durumları kadınlara göre daha kolay kabullenebilir. Ayrılık onlar için kabullenilmesi gereken bir gerçektir. Eğer ilişki bitmişse, ayrılmak gerekiyorsa yapılacak bir şey yoktur. Tabii bu tamamen onların üzülmediği anlamına gelmez. Çoğu zaman üzüntülerini dışa vurmamayı, duygularını karşısındakine aktarmamayı tercih ederler. Böyle zamanlarda mantıklı düşünceyi ön plana çıkarırlar. Onlar için bir ilişki bittiyse bitmiştir, üzülse bile bunun fayda sağlamayacağını düşünür.       
0 notes
ko0pl0po-blog · 15 years
Text
Estetik hakkında doğrular
   Ayna ayna söyle bana!!
Bedeniniz ve yüzünüzle ilgili estetik kaygılarınız varsa artık işiniz çok kolay. Gelişen teknoloji sayesinde baştan aşağıya ağrısız, acısız yenilenebilirsiniz...
Günümüzde estetik cerrahinin sunduğu imkanlarla bir insanı baştan aşağı yenilemek mümkün. Artık "Burnum çirkin", "Göğsüm küçük" veya "Basenlerim çok geniş" diye üzülmenize gerek yok. Estetik ve plastik cerrahi bunları en iyi şekilde hallediyor. Amerika'da yayınlanmış araştırmaları nedeniyle 3 kez TÜBİTAK ödülü alan Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu yaza hazırlık olarak yapılabilecek operasyonları şöyle Saklambaç'a sıraladı:  Endoskopik alın germe: Saçlı deri içinde yapılan 2 santim kesiden endoskop yardımıyla TV ekranından görüntülenerek yüz ve alın kas ve derisi yukarı doğru çekilir. Bu operasyona "izsiz yüz germe" denir. Hastanede yatmayı gerektirmez. 1 hafta içinde hasta normal hayatına dönebilir.  Kaş asma: Lokal anestezi altında yarım saatte uygulanabilen bir işlemdir. Kaş uçları içten konan bir dikişle yukarı ve dışa doğru asılır. Bu asmayı fazla abartmamak gerekir. Abartıldığı takdirde Uzakdoğulu ifadesi verir. Gerektiği gibi uygulanırsa genç ve dinç görüntü sağlanır. Ertesi gün sosyal yaşantıya dönülebilir. Herhangi bir iz söz konusu değildir.
GÜNLÜK HAYATA DEVAM  Göz kapaklarının gerilmesi ve torbacıkların giderilmesi:Klinikte lokal anestezi ile 1 saatte yapılan bir operasyondur. Ödeme mani olmak için göz 1 saat kapalı tutulur. Hasta hemen evine dönebilir. Herhangi bir sargı ya da pansuman söz konusu değildir. Üst göz kapağında gizli bir dikiş ve alt göz kapağında kirpik dibinde kendiliğinden kaybolan dikişler vardır. Hasta iki gün sonra banyo yapabilmektedir. 4 gün sonra üst göz kapağındaki dikiş alınır. Bu süre zarfında hasta güneş gözlüğü takarak günlük hayatına devam edebilir.
İŞİ UZMANINA BIRAKIN Botox: Özellikle alın ve göz çevresi kırışıklıklarının giderilmesi için son zamanların en ideal ilacıdır. Uygulaması 2 dakika içerisinde yapılmaktadır ve o kadar kolaydır ki maalesef bu nedenle yurdumuzda yetkisiz kişilerce de yapılmaktadır. Uygulama kolay olmasına karşın dikkat edilmesi gereken anatomik ve kullanım özelliklerini, tam olarak bilmeyen ve yetkisiz kişilerce yapıldığında ciddi şekil bozukluklarına ve asimetrilere yol açabilmektedir. Bu nedenle mutlak suretle bu işin uzmanı olan doktorlar tarafından uygulanması gerekir. Etki mekanizması; mimik ve kırışıklığa neden olan kasların hareketlerini minimaline etmektir, süresi yaklaşık altı aydır.
AYNI GÜN TABURCU OLUNUR Koltuk altı ter bezlerinin liposuction yöntemi ile alınması; Bu yeni teknikle lokal anestezi altında yarım saat içinde, hatta bir öğle tatilinde bile kolayca uygulanabilecek bir yöntem olup esas olarak özel bir liposuction aleti ile koltuk altındaki ter bezlerinin alınmasına dayanmaktadır.  Meme protezi (büyütme): Genel anestezi ile hastane şartlarında yapılan bir operasyondur. Doğal bir görüntü elde etmek için içi jel olan protezler tercih edilir. Ameliyat sonrası iz kalmaz. Protezi değiştirmeye gerek kalmadan ömür boyu kullanırsınız, patlaması söz konusu değildir. Operasyon sonrası aynı gün hastaneden ayrılabilirsiniz. 2-3 günlük bir dinlenme sürecinden sonra işe gidebilirsiniz.
0 notes