Tumgik
lanetolsunjack · 8 years
Text
annem aradi. iyi ki beni doğurdun dedim. mutlu yillar diledi. mutlu olduk ikimiz de. 1453
4 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Text
sehpada yetmiş beş kitap, altı bitmiş mum, bir kulaklık, ve bir de fotoğraf kutusu senin yaptığın... duvarda boylu boyunca resimler... marcus'un bandanasına bir kalp koyup gitmişsin. gömlek giymeyeli oldu bir hayli, üşüyorum artık; bir kazak üstüne de hırka... yaşımı da söylemeye çekindim bugün. arkadaşlarla oturunca geçmişten konuşuyoruz, çocuklardan söz ediyorlar bazen. bir sen kaldın dedi bugün deniz... saate baktım aksam dokuz buçuk, geç olmuş uyku da bastırdı zaten.
2 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
Anam sır gibi saklar siyatiğini Yel der baharın geçer Bacım ikicanlı ağır Güzel kızdır bilirsin İlki bu bir yandan saklı utanır Ve bir yandan korkar Ölürüm deyi Bir can daha çoğalacağız bu kış Bebeğim neremde saklayım seni
2 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
0 notes
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
yine yeniden yeniden okunabileceklerden... teşekkürler berat...
1 note · View note
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
yalnizdim, yalnizdim, yapayalnizdim uçsuz bucaksız bi denizde ve iskence içindeki ruhuma bir aziz çıkıp da merhamet etmedi...
2 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Text
Molok! Yalnızlık! Pislik! Çirkinlik!
Molok! Molok! Kabus Molok! sevgisiz Molok! Zihinsel Molok! Molok ezici yargıcı insanların!
Molok akıl almaz zindan!
Molok! Molok! Robot apartmanlar! hayaletimsi uluslar!
Vizyonlar! kehanetler! halüsinasyonlar! mucizeler! esrimeler!
Düşler! tapınmalar! aydınlanmalar! dinler!
Kirişikırmalar! nehrin diğer tarafına! On yılın hayvani çığlıkları ve intiharlar!
Gördüler her bir şeyi! Çekip gittiler eyvallah deyip! Atladılar çatıdan! ıssızlığa! el sallayarak! yanlarında çiçeklerle! Nehre doğru! sokağa!
0 notes
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Tum bunlar olurken biz gulerek yasamaya devam ettik…
0 notes
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
Çünkü bir insani etkilemek ona kendi ruhunu vermektir.
1 note · View note
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
Hic birimiz gulmemizi engelleyemiyorduk. Sonra hemen arkadaş olduk. Gülme bir arkadaşlık icin kötü bir baslangic degildir ama arkadaslik bittiginde cok uzak bir seydir.
0 notes
lanetolsunjack · 8 years
Quote
onlar, la ilahe illallah'ın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı. bunun manasının Allah'ın hukukunu gasp edenlere isyan etmek olduğunu, yeryüzü kaynaklı bütün beşeri sistemlere karşı çıkmak olduğunu çok iyi biliyorlardı.
Seyyid Kutup / Tevhid Daveti
syf: 10
(via lanetolsunjack)
3 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Text
Doktor dedim. Sadece beş dikiş istiyorum. (b. dede)
çok üzdü beni. çok fazla. biraz dehşete düşmüştüm ama pek belli etmemeye çalıştım. bu duyduklarım, o çok güvendiğim, hep sığındığım tanrının kafasını gökyüzünden bana uzatıp; ben emekli oluyorum artık kendine başka bir tanrı bulmalısın, demesi gibiydi. gözlerim buğulu görmeye başladı. ellerimle gözlerimi sildiğimde gitmişti çoktan. ayın beşinci günüydü. beş nisan. bir törene katılmak için hazırlanmam gerekiyordu. sakal traşı olmalıydım. şık görünmeliydim. baba mesleğinden el alışkanlığı, ustura kullanmasını biliyor ve ustura ile sakal traşı oluyordum. aynanın karşısında suratım köpüklüyken kendime hakim olamadım, sol yanağıma derin bir kesik attım. hangisi daha derin olacak, hangisi daha çok kanayacak diye kalbimdeki ile yarıştırmak adına. annem eve girdi. içimdeki çığlığa benzer bir çığlık attı. yirmi dakika sonra bir acil servisin kapısından girdik. doktor geldi ve dikiş atılması gerektiğini söyledi. dokuz dikiş atacaktı. güldüm. doktor, dedim. sadece beş dikiş istiyorum... ayın beşiydi gittiğinde. o günü suratıma diktim
2 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
Şuna bakip gulumseyenlerden misiniz?
1 note · View note
lanetolsunjack · 8 years
Text
tamam yavrum meteliğimiz yok
sera etkisi deyin ne derseniz deyin
eskisi gibi yağmıyor işte yağmur.
özellikle büyük kriz zamanındaki
yağmurlar geliyor aklıma.
kuruş para yoktu ama bolbol
yağmur vardı.
öyle bir gece veya bir gün
değil,
7 gün ve 7 gece
YAĞARDI
ve Los Angeles'in yağmur ızgaraları
bu kadar çok yağmuru emebilecek
şekilde yapılmamıştı
ve yağmur KALIN
ve KARARLI
ve DÜZENLİ yağardı
ve damlaların çatılara çarpışını
oradan da oluk oluk
toprağa akışını DUYARDINIZ
ve DOLU,
büyük BUZDAN KAYALAR
patlayan
oraya buraya saçılan havada uçuşan;
ve yağmur
kısaca
DURMAZDI
ve bütün çatılar akardı -
evin her tarafına
tencereler,
kapkacaklar serilir
TIP TIP sesleri bütün eve yayılırdı;
ve kaplar boşaltılır,
boşaltılır
ve tekrar boşaltılırdı.
kaldırımların üstünden geçerdi yağmur,
bahçelerin içinden; ve merdivenleri tırmanıp
evlere girerdi.
el bezleri vardı, banyo havluları,
ve yağmur genelde
tuvaletlerden girerdi: köpüre köpüre, kahverengi, küçük girdaplarla
ve külüstür arabalarla dolu olurdu sokaklar
güneşli bir günde
marş basmayan arabalarla,
ve işsiz adamlar
sanki canlılarmış gibi duran o eski arabaların
can çekişmelerine bakarlardı
pencereleri önünden;
işsizler,
yenik bir zamanın yenik insanları
hapsolurdu evlerine
karıları ve çocukları
ve kedi köpekleriyle.
kediler ve köpekler
dışarı çıkmamak için diretir
evin garip garip yerlerine
pisliklerini bırakırlardı.
işsiz adamlar
bir zamanlar güzel olan karılarıyla
evde tıkılıp kalmış olmaktan
çıldırırlardı.
korkunç tartışmalar yaşanırdı
haciz ihtar mektupları
kondukça posta kutularına.
yağmur ve dolu, bezelye kutuları,
yavan ekmekler; kızarmış
yumurta, rafadan yumurta, haslanmış
yumurta; fıstık ezmesi
sandviçleri, ve her tencerede
görünmez bir tavuk.
babam, kesinlikle iyi biri olmayan babam
her yağmurda, en iyi ihtimalle,
annemi döverdi,
kendimi üzerlerine atardım,
bacaklar, dizler,
çığlıklar
ta ki
birbirlerinden
ayrılana kadar.
"Gebertic'em seni, " bağırırdım "Bi' kez
daha vurursan ona öldürürüm seni!"
"Çabuk bu orospu çocu'unu
çıkar burdan!"
"hayır, Henri, annenin
yanında kal!"
evet, bütün evler kuşatma altındaydı
fakat sanırım bizim evdeki dehşet
ortalamanın üstündeydi.
ve geceleri
uyumaya çalıştığımızda
yağmur yağmaya devam ederdi
ve karanlıkta
suların odama girmemesi için
cesurca direnen penceremden
ayın yağmur sularıyla bulanık
görüntüsünü seyrederken
Nuh'u hayal ederek
ve Gemisini
tekrar oluyor galiba
diye düşünürdüm.
hepimiz düşünürdük
bunu.
ve sonra, birdenbire,
dinerdi yağmur.
galiba hep
sabaha doğru
5, 6 sularında dinerdi,
huzur çökerdi her yere,
ama tam bir sessizlik değil
çünkü hala devam ederdi
tip
tip
tip
sesleri
ve sonra sis ve duman
dağılırdı
ve sabah 8'de
gözleri kamaştıran sapsarı bir güneşışığı
düşerdi yeryüzüne,
Van Gogh sarısı
çılgın, köredici!
ve ardından
sağanaktan kurtulan
çatı olukları
güneş altında
genleşmeye başlardı:
PENG!PENG!PENG!
ve herkes kalkıp dışarı bakardı
hala yağmuru içine çeken
bahçeler
hiç bu kadar yeşil olmamış
bir yeşil içinde
ve kuşlar
bahçelerde
deli gibi cıvıldayan kuşlar,
7 gün 7 gecedir
yere konup da
adamakıllı bir şey yiyememiş
tohum yemekten
bıkmış kuşlar
solucanların
toprak üstüne çıkmasını beklerlerdi,
yarı boğulmuş solucanların.
kuşlar solucanları önce topraktan çekip
havaya kaldırır
sonra da midelerine indirirlerdi;
karatavuklar ve serçeler olurdu.
karatavuklar serçeleri uzaklaştırmaya
çalışır
ama serçeler,
açlıktan delirmiş,
daha küçük ve çabuk,
kendi paylarını
kotarırlardı.
erkekler verandada durur
sigaralarını içerlerdi,
şimdi kapı kapı dolaşıp
büyük olasılıkla hiç bir kapı ardında
bulamayacakları bir
iş arayacaklarının,
büyük olasılıkla çalışmayacak arabalarını
çalıştırmaya uğraşacaklarının
bilincinde.
ve bir zamanlar güzel olan
karıları
banyoya girer
saçlarını tarar,
makyajlarını yapar,
dünyalarını tekrar
biraraya getirmeye çalışırlardı,
onları saran korkunç mutsuzluğu
unutmaya çalışarak,
kahvaltı için
ne hazırlasam diye
telaşlanarak.
ve radyo
okulların
açıldığını söylerdi.
ve
ardından
işte ben
yine okul yolundaydım,
yollarda kocaman
su gölcükleri,
tepemde yeni bir dünya gibi
güneş,
evde annemler,
okula
zamanında vardım.
Bayan Sorenson bizi
"bugün tenefüs yok,
yerler çok ıslak"
diyerek karşıladı.
çocuklar "AOF"
bağırdı bir ağızdan.
"fakat tenefüs saatinde
çok farklı birşey
yapacağız," dedi,
"ve çok zevkli
bir şey!"
hepimiz merak ettik
bu çok zevkli şeyin
ne olduğunu
ve o iki saat
Bayan Sorenson
dersini anlatmaya
devam ederken
bir türlü geçmek bilmedi.
Küçük kızlara baktım,
çok tatlı ve temiz ve
dikkatli görünüyorlardı,
uslu ve dik
oturuyorlarken sıralarında
ve saçları
Kaliforniya
güneşi altında
çok güzeldi.
sonra tenefüs zili çaldı
ve hepimiz eğlenceyi
beklemeye koyulduk.
ardından Bayan Sorenson sınıfa seslendi:
"şimdi ne yapacağız
biliyor musunuz, birbirimize
yağmur sağanağı sırasında
neler yaptığımızı anlatacağız!
en ön sıradan başlayıp
arka sıralara doğru devam edeceğiz!
hadi Michael, sen başla!..."
ve hepimiz
hikayelerimizi
anlatmaya başladık, Michael başladı
ve herkes sırayla kalkıp devam etti,
ve sonra farkettik ki
hepimiz yalanlar söylüyorduk, tamamen
yalan sayılmaz ama
çoğunlugu yalandı
ve oğlanlardan bazıları pis pis
gülmeye başladığında kızlar onlara
kötü bakışlar fırlattı ve
Bayan Sorenson "tamam!" diye bağırdı
"tam bir sessizlik istiyorum!
Siz merak etmeseniz de
ben
neler yaptığınızı
öğrenmek istiyorum!"
böylece biz de hikayelerimize
devam ettik
ve hepsi de hikayeydi.
bir kız gökkuşağı
ilk çıktığında bir ucunda
Tanrı'nın yüzünü
gördügünü söyledi.
bir tek hangi ucu olduğunu söylemedi.
bir oğlan oltasını
pencereden sarkıtıp
bir balık yakalayıp
kedisini
beslediğini söyledi.
hemen hemen herkes
bir yalan uydurdu.
gerçek
fazla acı
ve utandırıcıydı.
sonra zil çaldı
ve tenefüs bitti.
"teşekkür ederim," dedi Bayan
Sorenson, "hepsi çok
hoştu.
yarına kadar
yerler
kurur ve
kullanılabilecek
hale gelir."
çocuklardan bir
gürültü koptu.
küçük kızlar
dimdik ve uslu
oturuyorlardı,
çok tatlı ve
temiz ve
dikkatli,
saçları dünyanın bir daha
asla göremeyeceği bir güneşin
ışıkları altında
çok güzel
görünüyordu.
ve... buk
2 notes · View notes
lanetolsunjack · 8 years
Quote
Armoured cars and tanks and guns Came to take away our sons But every man must stand behind The men behind the wire Through the little streets of Belfast In the dark of early morn British soldiers came marauding Wrecking little homes with scorn Heedless of the crying children Cragging fathers from their beds Beating sons while helpless mothers Watched the blood poor from their heads Not for them a judge and jury Nor indeed a trial at all But being Irish means you´re guilty So we´re guilty one and all Round the world the truth will echo Cromwell´s men are here again England´s name again is sullied In the eyes of honest men. Proud we march behind our banner Firm we´ll stand behind our men We will have them free to help us Build a nation once again On the people step together Proudly firmly on their way Never fear never falter Till the boys are home to stay
These lyrics may or may not be copyrighted!
0 notes
lanetolsunjack · 8 years
Video
Amerika / Allen Ginsberg Amerika her şeyimi verdim sana, şimdi bir hiçim 17 Ocak 1956 ve iki dolar yirmi-yedi sent. Kendi kafam bile destek değil bana. İnsanlarla savaşı ne zaman sona erdireceğiz Amerika? Al şu atom bombanı kıçına sok. Kafam bozuk, Amerika, bir de sen üstüme varma, Kafam yerine gelene dek şiir miir de yazmayacağım. Söyle bana Amerika ne zaman melekleşeceksin sen? Ne zaman anadan doğma olacaksın Ne zaman bakacaksın mezarlıktan Amerika? Ne zaman milyonlarca troçkistine yakışır olacaksın? Amerika, kitaplıkların niçin gözyaşı ile dolu? Amerika, Hindistan'a yumurtaları ne zaman yollayacaksın? Amerika bu senin kılı kırk yarmalarından bıktım artık. Ne zaman süpermarket'e gidip, şu güzel gözlerim için gerekenleri alabileceğim? Amerika, her şeyin bir yana, eksiksiz olan bir sen varsın bir de ben, öbür dünya değil. Şu makinalarına da dayanasım kalmadı Amerika, bil. Bende bir ermiş olma isteği uyandırdın. Bu tartışmayı çözmek için bir başka yol olmalı. Burroughs şimdi Tanca'da, sanmıyorum ki geri dönsün Korkunç bir şey olurdu bu. Sen de korkunç musun Amerika yoksa bir oyun mu bu? Saplantımdan döneceğimi sanıyorsan aldanıyorsun. Öyle üstüme varma Amerika, ne yaptığımı biliyorum ben. Amerika, erikler çiçek döküyor. Aylardır gazete okuduğum yok, her gün cinayetten birisi Kodesi boyluyor. Amerika, Wobblie'lere tutkunum ben. Küçükken komünisttim Amerika, özür mözür de dilemiyorum şimdi her fırsatta esrar çekiyorum. Günlerce evde oturup iş olsun diye kilerdeki gülleri seyrediyorum. Chinatown'a gittiğimde kafayı çekiyorum ölesiye, ama hiç kimselerle yatamıyorum. Bu işin içinde bir şamata olduğunu sanıyorum. Ah! Sen beni Marx okurken görmeliydin Amerika. Ruh doktorum hiçbir şeyin yok diyor. Hiçbir şeyim yok gerçekten, Tanrı' ya yakarma dahil. Mistik görünümlerim ve kozmik titreşimlerim var yalnız. Amerika, daha sana Max Amcam Rusya'dan döndükten sonra ona yaptıklarından söz açmadım. Sana sesleniyorum Amerika. Heyecanlarının daha Time eliyle yönetilmesine göz yumacak mısın? Ben Time'a tutkunum Amerika Her hafta bir tane alıp okuyorum Köşebaşındaki şekercinin yanından geçerken kapağı beni gözlüyor Onu Berkeley Halk Kitaplığı'nın bodrum katında okuyorum. Sana hep sorumluluktan söz ediyor. İş adamları ciddi. Film yapımcıları ciddi. Herkes ciddi, ben hariç. Zaman zaman Amerika ben değil miyim diye düşündüğüm oluyor. Yeniden kendi kendimle konuşmaya başladım işte. Asya bana karşı ayaklanıyor Amerika. Bir metelik talihim yok. En iyisi ulusal kaynakları inceleyip, onlara dönmek. Ulusal kaynaklarım, biliyorum, iki parça esrar, binlerce cinsiyet organı, saatde 1400 mil hızla giden bir özel basılmaz edebiyat ve yirmibeşbin tımarhane. Cezaevlerinden ve beşbin güneş ışığı altında saksılarda Yaşayan fakir fukaradan sözetmiyorum. Fransa'daki kerhaneleri kaldırdım, şimdi sıra Tanca'da. Katolik olmasına katoliğim ama gene de Başkan olmak istiyorum. Amerika senin bu alık ve çılgın havanda nasıl kutsal bir yakarma yazabilirim? Dörtlüklerime Henry Ford gibi devam edeceğim, yazdıklarım onun çıkardığı otomobiller kadar kişisel, üstelik her biri değişik cinsiyetten. Amerika dörtlüklerimi peşin para 2500 dolardan satarım sana, eski dörtlüklerimi de 500 eksiğine alırım. Amerika Tom Mooney'i serbest bırak. Amerika İspanyol cumhuriyetçilerini kurtar. America Sacco ve Vanzetti ölmemeli. Amerika ben Scottsboro çocuklarıyım. Amerika, yedi yaşımdayken anam hücre toplantılarında götürürdü beni, orda bize leblebi satarlardı, bir karneye bir avuç leblebi beş sent ve söylev beleşti herkes bir melekti orda Amerika ve işçiler karşı iyi duygularla doluydu herkes içtendi Amerika ve bilemezsin parti 1833'de nasıl iyiydi ve Scott Nearing ne hoş bir ihtiyardı Bloor Ana bir seferinde nasıl da ağlatmıştı beni bir kez İsrael Amter'i görmüştüm orda. Her biri birer casus olmalıydı onların. Amerika biliyorum gerçekten savaşmak istemiyorsun. Amerika onlar rus haydutları biliyorum. Ruslar onlar Ruslar ve Çinliler. Ve Ruslar. Ve Ruslar. Rusya bizi canlı canlı gövdeye indirmek istiyor. Lüpletmek istiyor. Gücünde çılgına dönmüş Moskof. Elimizden arabalarımızı ve garajlarımızı almak istiyor. Chicago'yu ele geçirmek istiyor. Onun kızıl Reader Digest'a İhtiyacı var. Bizim otomobil fabrikalarımızı Sibirya'ya taşımak istiyor. Benzin istasyonlarımızı o büyük iğrenç bürokrasi yönetsin istiyor. İyi bir şey değil bu. O kızılderililere okuma yazma öğretmek istiyor. Onun güçlü kuvvetli zencilere ihtiyacı var. Bizi günde on-altı saat çalıştırmak istiyor. İmdat. Amerika bu iş ciddi. Amerika ben bunları televizyona bakarak çıkarıyorum. Amerika doğru mu bunlar ? Hemen çalışmaya başlasam iyi olacak, öyle görülüyor. Ama orduya yazılmak istemiyorum, ne de fabrikalarda tasviye tekerleği çevirmek, miyobun biriyim, üstelik kafadan çatlak. Amerika dönsün çark. Nasılı masılı yok. Şu oğlan omuzlarımızla dönsün.
1 note · View note
lanetolsunjack · 8 years
Photo
Tumblr media
Ama insan? Yok kardesim, yok, insan bulamayacagiz..
0 notes