m0plo98-blog
m0plo98-blog
mop98
351 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Gelinlik giyecek binlerce genç kız o korkuyu yaşıyor
Tumblr media
Bazı erkekler, gerdek gecesi o kanı görmeden kızın daha önce cinsellik yaşamadığına inanmıyor! Çünkü çoğu insan kanamanın bekaretin iyi bir göstergesi olduğunu düşünüyor. Başka bir deyişle ilk cinsel deneyimi olduğu düşünülen bir genç kızda ilişki sonrası kanama olamazsa, bekaretini daha önce kaybetmiş olduğuna inanılıyor. Bu yüzden, gelinlik giyerek ebedi mutluluk yolunda adım atmaya hazırlanan binlerce genç kız 'ya kanama olmazsa?' endişesini yaşıyor. BAKİRELERİN YÜZDE 63'ÜNDE KANAMA OLMADI Uzmanlara göre, ilk ilişkiden sonra mutlaka kanama olacağı yönündeki inanış yaygın ve yanlış bir inanç. Yapılan bilimsel açıklamalara karşın bazı kültürlerde bu yanılgı adeta kökleşmiş durumda. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, düğün mevsimi bütün hızıyla devam ederken kızlık zarı ve kanamayla ilgili gençlerin kafasını meşgul eden sorulara açıklık getirdi: "Nasıl fiziksel özelliklerimiz birbirinden farklıysa, kızlık zarının yapısı da herkeste farklıdır. Normalde ilk birleşmede kızlık zarının yırtılıp kanaması beklenir. Fakat bazı zarlar vajina girişinde fazla yer kaplamazlar. Kızlık zarı bu özgün yapısı nedeniyle, bazı kadınlarda penis girişine izin verir ve yırtık meydana gelmez. Bu tür zarlar halk arasında "elastik zar" olarak adlandırılır. Bu durumda zar ancak normal doğum sonrasında yırtılır. Kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle, kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde yapısal olarak çok az sayıda damar bulunması durumunda yine ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir. Bazen de ilk ilişkide yırtılmanın olduğu bölgede hiç damar olmayabilir veya bulunan çok küçük damarlar anında pıhtılaşabilir, böylelikle de hiç kanama izlenmeyebilir. Bu nedenlerle bazen ilk cinsel ilişki sonrasında bile kanama olmayabilir. Hatta bazılarında kızlık zarı doğuştan olmayabilir. Bu konuda yapılmış çok az bilimsel çalışma olmakla beraber Dr. Sara Patterson'nun 1998'de British Medical Journal'de yayınlanan çalışmasında, sorgulanan kadınların %63'ü ilk cinsel ilişki sonrasında kanamasının olmadığını belirtmiştir. Geri kalanların ise kanama miktarı birkaç saat süren hafif lekelenmeden, adet kanamasına benzer miktarlara değişkenlik gösterebilmektedir." Op. Dr. Betül Görgen / Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı "TARİH BOYUNCA KANAMANIN OLMASI İYİ BİR ŞEY OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR" "Eskiden beri evliliklerin birçoğu ekonomik ve politik çıkarlar düşünülerek yapıldığından, kadının bakire olması önemlidir ve cinsel ilişki sonrası olan kanama da erkek gücünün ve cesaretinin bir göstergesi olarak görülmüştür. Yine bazı kültürlerde, ilk gece sonrası kanlanmış çarşaf gösterilmedikçe çiftin evliliği geçerli sayılmaz. 1980'LERDEN ÖNCE BABALIĞIN İSPATI İlk ilişki ve kanamanın olması bekaret kadar babalık durumunu da kapsar. Çünkü doğumda bir çocuğun annesi kesin bellidir (babalık testleri de 1980'lerden önce olmadığı için) ama babanın kim olduğu bilinemez. Bu nedenle bir fikre göre erkek bakire bir kadınla ilişkiye girdiğini ıspatlarsa, o kadından doğacak çocuğun babası olduğunu da kanıtlamış olur. Yüzyıllardır kadının cinselliği ve bu yöndeki istekleri hep görmezden gelinmiştir hatta imkansız olduğu düşünülmüştür. Cinsellik ancak erkek isterse yaşanması gereken bir şey olarak kabul edilmiştir. Tarih boyunca cinsel güç ve cinsellik %100 erkeğe ait bir haktır. Bunun aksi şekilde davranan kadınlar cezalandırılmıştır. Tüm bu farklı fikirler ve kültürel eğilimlerden dolayı, kanamanın olması iyi bir şey olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle kadınlar zaman zaman bunu kanıtlamak zorunda kalmıştır. Kanıtlaması hayatını kurtarmıştır." KANAMA 3 GÜNDEN UZUN SÜRMEMELİ Kanamayla ilgili efsanelerin, kulaktan dolma bilgilerin genç kadınları ömür boyu cinsellikten soğutabildiğini belirten Op. Dr. Betül Görgen, kanamayla ilgili en çok merak edilen konular hakkında şu bilgileri verdi: İlk cinsel ilişki sonrası neden kanama olur? İlk cinsel ilişkiyi takip eden kanamanın en yaygın sebebi, kızlık zarının yırtılmasıdır. Kızlık zarı ya da himen vajinal kanalın girişini çevreleyen ince bir dokudur ve ilk cinsel ilişkide yırtılabilir. Ama bu kanamanın kaynağı her zaman sadece kızlık zarı olmayabilir. Bazen bitmek üzere olan ya da yeni başlayan adet kanaması da yanılgı sebebidir. Kanamanın lekelenme şeklinde devam etmesi normal midir? İlk ilişki sonrası kanama lekelenme şeklinde 1-3 gün sürebilir. İlk ilişki sonrası kanama kaç gün devam eder? Kanama kısa süreli ve miktar olarak az olmalıdır. 3 günden uzun ve fazla miktarda kanama olması durumunda mutlaka bir kadın doğum uzmanının görmesi gerekir. Çünkü nadir de olsa kan kaybına yol açan ve dikiş atmayı gerektiren yırtıklar oluşabilir. Genital bölgede rahatsızlık hissi ve acı olması normal midir? İlk ilişki sonrası kişiden kişiye değişen bu tip belirtiler olabilir. Bunun sebebi de vajina ve vulvada gelişebilen ödem ve hassasiyettir. DİĞER KANAMA SEBEPLERİ Eğer kadın aşırı heyecan, korku ve endişe nedeniyle cinsel olarak uyarılmamışsa, vajina kasları gevşemez ve ilişkiyi kolaylaştıracak kayganlaşma meydana gelmez. Bu durumda ilişki olursa, kanamanın olma ihtimali yüksektir. Vajinal bir enfeksiyon varsa bu da ilişki esnasında kanamaya yol açar. Yaş faktörü de kanama açısından önemlidir. Daha genç yaştaki kadınlarda, kızlık zarı yapısal olarak (kızlık zarı halkası daha kalın ve kanlanması daha fazla olduğu için) kanamaya daha fazla eğilimlidir.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Aman Çocuklar Duymasın!
Yaz aylarında yeni bina yapımı ve eski evlerde tadilatlar artıyor. Şimdiye kadar pek gündeme gelmeyen ancak oldukça önemli bir konu olan evlerde ses yalıtımı, ebeveyn banyosu ve ev ergonomisi cinsel yaşamı olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle konut yapımında cinsel yaşam dikkate alınmalı. Peki, seks yapmak için ev ortamı ve koşulları nasıl olmalı?  İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi… Evlerimiz Sağlıklı Bir Cinsellik İçin Uygun Değil! Ülkemizdeki evlerin çoğunun çiftlerin sağlıklı bir cinsellik yaşamaları için uygun olmadığını söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, "Yeni bina yapımının ve tadilatların arttığı şu günlerde hem evinde tadilat yaptıracaklara hem de Türkiye Müteahhitler Birliği’nin ve inşaat sektörü çalışanlarının dikkatini odaların ses yalıtımına, ebeveyn banyosunu ve ev ergonomisine çekmek istiyoruz. Özellikle evde diğer aile büyükleriyle birlikte yaşayan çiftler ve çocuk sahibi olan çiftler odalardaki yalıtımın yetersiz olması sebebiyle cinsel yaşamlarında sıkıntı yaşayabiliyorlar. Sevişme sırasında çıkardıkları seslerin duyulacağı endişesiyle kendilerini kontrol etmek zorunda kalıyorlar ve cinsellikten keyif alamıyorlar. Hatta bu durum zamanla çift arasında tartışmalara ve cinsel sorunlara da yol açabiliyor. Bu nedenle Türkiye Müteahhitler Birliği’nin yeni evlerde ses yalıtımına ve ebeveyn banyosu yapımına özen göstermesi, ülkemizin cinsel sağlığı ve toplumsal huzuru için ��ok önemli bir meseledir. Ayrıca yasa koyucuların ve diğer yasal mercilerinde İskân Kanunlarında ses yalıtımını ve ebeveyn banyosu yapımını zorunlu kılması gerekir" dedi. Evlerde Ses Yalıtımı ve Ebeveyn Banyosu Şart! Evlerde anne-babaya ait bir ebeveyn banyosunun bulunmasının önemine dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; "Bizim toplumumuzda inançlarımız gereği cinsel ilişkiden sonra banyo yapılır, ancak ebeveyn banyosu olmadığında çiftler sıkıntı yaşayabiliyorlar ve eğer ev kalabalıksa banyo yapmamak için cinsel ilişkiye girmekten bile kaçınabiliyorlar. Özellikle anne-babalarıyla birlikte oturan yeni evli çiftlerde bu duruma sık rastlanıyor. Yeni gelin kayınvalide ve kayınpederden utandığı için eşiyle birlikte olmak istemiyor ve zamanla bu cinsel isteksizliğe dönüşebiliyor. Cinsel isteksizlikle veya sertleşme sorunlarıyla bize başvuran genç çiftlerin çoğunda sorun bundan kaynaklanabiliyor" diye konuştu. Fiziksel Çevre İnsanla uyumlu Olmalı! Her yıl yaz aylarında çok sayıda ailenin evlerinde tadilat yaptığını ve inşaat sektörünün canlandığını belirten CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Evlerde yapılan fiziki değişikliklerde cinsel yaşamın da dikkate alınması gerekiyor. Ergonomi dediğimiz kavram bizim ülkemizde çok fazla bilinmiyor. Ergonomiyi kısaca fiziksel çevrenin insanla uyumunun sağlanması olarak tanımlayabiliriz. Kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığı ve mutluluğu için ergonominin önemi büyüktür. Evin tasarımı kişilerin ihtiyaçlarına uyun olduğunda hem hayatları daha kolaylaşır hem de aile ve iş hayatındaki verimlilikleri artar. Ev ergonomisi cinsel mutluluğa da katkı sağlar" şeklinde konuştu. Çocukların Cinsel Gelişimini Olumsuz Etkiliyor Anne-babalarının sevişirken çıkardığı sesleri duymanın çocuklar üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Cinsel ilişki sırasında kişiler özgür olmalı ve diledikleri gibi kendilerini ifade edebilmelidir, ancak odaların yalıtımı yetersiz olduğunda anne-babaların çıkardığı sesler çocuklar tarafından duyulabilir. Bu nedenle aman çocuklar duymasın mantığı gelişiyor ve bu da cinsel sorunlara davetiye çıkartıyor. Özellikle küçük yaştaki çocuklar bu sesleri yanlış anlamlandırabilir ve babalarının annelerine kötü bir şey yaptığını düşünerek, babaya karşı öfke duyabilirler. Yine küçük yaşta bu tür sesleri duymak çocukta cinselliğe ilişkin vaktinden önce bir merak ve ilgi gelişmesine neden olabilir" dedi. Mahremiyete İhtiyaç Var! Sağlıklı bir cinsel yaşam için mahremiyetin önemli olduğunu söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise şu açıklamalarda bulundu: "Mahremiyet insanın özelidir, bir ihtiyaçtır ve bir özgürlüktür. Mahremiyet olmadan sağlıklı ve mutlu bir cinsellik olmaz. Ebeveynler mahremiyet anlayışını ve utanma duygusunu, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına kazandırmalıdır. Çünkü mahremiyet duygusu geliştiren çocukların istismar riski azalırken, sağlıklı cinsel kimlik gelişimleri de hızlanır. Aynı zamanda mahremiyet duygusu çocuğu cinsel istismarlara karşı koruyan bir sigortadır."
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Cinsel ilişki kâbusa dönüşmesin!
Tumblr media
Cinsel ilişki sırasında ''orgazm baş ağrısı'' yaşayanların sayısı oldukça fazladır.. Baş ağrısı; ilişki sırasında ya da orgazm ile ortaya çıkabilir. Bu baş ağrıları iyi huylu, olabilir çok nadiren tehlikeli durumlara da yol açabilir.  Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı orgazmik başağrısı konusunda sık sorulan, çeşitleri, etkileri nelerdir, cinsel ilişki ile baş ağrısı yaşayanlar ne yapmalıdır? Sorularını cevapladı. Orgazmik Başağrısı Nedir? Cinsel ilişki sırasında görülen bir başağrısı türüdür. Tıpda "coital cephalgia" ya da "orgazmik başağrısı" olarak bilinir. Cinsel ilişkinin ön sevişme dönemi ya da daha sıklıkla orgazm döneminde görülür. Başlangıçta künt bir ağrı iken orgazma yakın dönemde keskin bir ağrı şeklinde hissedilebilir. Hastanın yaşadığı korku ve ağrının şiddeti, ilişkiden kaçınmasına yol açabilir. Masturbasyon ve boyun ya da yüz kaslarının ani kasılmasına neden olan olaylar da, bu tür ağrıları tetikleyebilir. Kimlerde Görülür? Hem erkek hem de kadınlarda görülebilir ancak erkeklerde rastlanma sıklığı daha fazladır. Hastalar utandıkları için bu şikâyetlerini hiç dile getirmediklerini belirttiler. Bu nedenle önceden bu hastalığın görülme sıklığı olarak bildiğimiz % 1 oranından biraz daha fazla sıklıkta görüldüğünü düşünüyoruz. Tehlikeli mi? Bu tür ağrılar, migren türü başağrılarının yakın akrabasıdır. Ancak nadiren bir beyin damar yırtılması bu tür ağrılara (ilk dakikalarda) yol açabilir. Kafa ya da beyin içinde kan birikimi gelişebilir ki bu durum ani ölüm nedenleri arasındadır. Cinsel ilişki başağrısı tanısı konulan hastalarda; bu duruma yol açabilecek diğer ölümcül nedenleri bertaraf edebilmek için, hiç olmazsa bir kez beyin MR incelemesi yapmak gerekir. Yine de zeminde ölümcül bir sorun bulunması olasılığı oldukça düşüktür. İleri İnceleme Gerekir mi? Cinsel ilişki başağrısının beyin kanaması ya da beyin damar yırtılması gibi ölümcül bir sorunun işareti olup olmadığının anlaşılması için MR ile beyin ve beyin damarlarının incelenmesi tıbben gereklidir. Hastalar tanının doğrulanması için bir nöroloğa başvurmalıdır. Tedavi Mümkün mü? Tedavisi oldukça basit ve ucuzdur. Migren kriz tedavisinde kullanılan ilaçlarla kolaylıkla yapılabilir. Bazı hastalarda ağrı orgazmdan hemen sonra olur ve birkaç saat dinlenme ile geçer. Nadiren, üç dört gün düşük şiddette devam ettiği görülebilir.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Bazı cinsel sorunlar daha da büyüyor!
Tumblr media
Toplumda cinsellliğin mahrem olarak kabul edilmesi ise bu konuda yaşanan soruların çoğu zaman gizli kalmasına yol açıyor. Cinsel sorunları bu nedenle "gizli kanamaya" benzeten uzmanlar, bireylerin hem kendi içlerinde hem de ilişkilerinde yaralandığını ve acı çektiğini söylüyor. Uzmanlara göre, okullarda yaşa uygun verilecek eğitimler, cinsel işlev bozukluklarının yaşanmaması için alınacak en etkin çözümlerin başında geliyor. Cinsellik, kuşkusuz yaşamın en önemli parçalarından biri. Düzgün, doyumlu giden bir cinsellik yaşamın diğer alanlarına da olumlu yansımaları olurken, bunun tersi de doğal olarak yaşamın diğer alanlarını olumsuz etkiliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Dr. Uzman Psikolog Cengiz Demirsoy, kadınlarda en sık görülen cinsel sorunları; vaginismus, cinsel isteksizlik, anorgazmi (orgazm olamama) ve disparoni (ağrılı cinsel ilişki) olarak sıralıyor. Erkeklerde ise sertleşme bozukluğu, erken boşalma ve cinsel isteksizliğin cinsel işlev bozukluklarında ilk sıralarda yer aldığını belirten Dr. Demirsoy, bu sorunların çoğunun temelinde psikolojik etkenlerin yattığını söyledi. Demirsoy, konuşmasını şöyle s��rdürdü: "Klinik ortamda çok sık karşılaşılan cinsel işlev bozukluklarının, toplumdaki genel sıklığını tam olarak bilemiyoruz. Bunun en önemli nedeni ise cinselliğin toplumda mahrem bir konu olarak görülmesi. Dolayısıyla, cinsel sorunların kliniğe başvurmayanlar arasında da sık olduğunu tahmin ediyoruz." Çözümü zamana bırakılan sorun daha da büyüyor! Cinsel İşlev Bozuklukları için yapılacak ilk şeylerden birinin eğitim ve bilgilendirme olması gerektiğinin altını çizen Uzman Psikolog Cengiz Demirsoy, "Bu, okullarda toplu olarak yapılabilir, öğrencilerin yaşına uygun bir eğitim verilebilir. Evlilik aşamasında olan çiftler, cinsellik konusunda hem genel olarak hem de karşılaşılması muhtemel sorunlar açısından bilgilendirilebilir"dedi. Eğitime rağmen yine cinsel sorunlar yaşanabileceğini belirten Demirsoy, bu durumda da uzmanlara başvurulmasını önererek, "Sorunun çözümü zamana bırakılmamalı. Çünkü zaman içinde sorun genellikle daha da büyür" uyarısında bulundu. Eşlerin katılımı tedavinin başarısını yükseltiyor Uzman Psikolog Cengiz Demirsoy, cinsel sorunların tedavisinde ise eşlerin birlikte bulunması tedavi başarısını yükselttiğini belirterek, konuyla ilgili şunları söyledi: "Bu erkeğin sorunu, erkek gitmeli ya da bu kadın cinsel sorunu kadın gitmeli yaklaşımı doğru olmaz. Çünkü ister kadında olsun ister erkekte olsun sorun ikisini de ilgilendirir ve eşin tutumu sorunun artması veya iyileşmesinde önemli rol oynar. Örneğin vaginismus kadına ait bir cinsel sorundur ama bu sorunun sürmesinde eşinin tutumu çok önemlidir. Eşin tutumu olumluysa vaginismus tedavisi başarıyla ilerler, eğer olumsuzsa sorun çözümsüz olarak kalabilir. Aynı şekilde erken boşalma sorunu yaşayan erkeğin eşinin de tedavide yer alması ve yardımcı olması sürecin çok hızla başarıya ulaşmasını sağlayabilir." Eşlerden birinde yaşanan sorun diğerinde de yeni sorunları getiriyor! Eşlerin birlikte tedaviye katılmasının tedavinin başarısındaki etkisinin dışında bir diğer faktörün de eşin yaşadığı cinsel sorundan etkilenip başka bir cinsel sorun yaşanılması olduğuna dikkat çeken Demirsoy, "Böyle olduğunda sorun daha da çetrefil bir hale gelebilir. Örneğin kadındaki vaginismus neticesinde erkekte sertleşme bozukluğu, erken boşalma veya cinsel isteksizlik gelişebilir. Erkekte sertleşme bozukluğu veya erken boşalma varsa, bu durumun uzun sürmesi halinde kadında orgazm olamama, cinsellikten zevk alamama ve sonunda da giderek cinsellikten soğuma ve uzaklaşma olabilir. Bu nedenle, bir cinsel sorunu tek başına değil, eşlerin birlikte katılacakları bir tedavi süreci halinde ele almak gerekir. Eğer bu sağlanırsa, cinsel sorunlarda psikolojik tedavi ile yüksek düzeyde başarı sağlanır" dedi.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret
Tumblr media
Eşinizle uzun bir süredir mutlu bir ilişki yaşıyordunuz ama son zamanlarda ilişkinizde yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu düşünüyorsunuz. Belki de hayatta inanmak isteyeceğiniz son şey ama eşinizin sizi aldattığından şüpheleniyorsunuz. Peki, eşinizi yalan makinesine bağlamadan ya da özel bir dedektif tutmadan onun sizi aldatıp aldatmadığından nasıl emin olabilirsiniz? Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bir erkeğin karısını aldattığını gösteren bariz işaretler olduğunu söylüyor. Psikolog Başkak, birçok kadının göz ardı ettiği 12 aldatılma işaretini yazdı. 1. Gömleğinin yakasında ve giysilerinde ruj lekeleri, vücudunda cinsel birliktelik esnasında oluştuğunu düşündüğünüz bazı izler, saçında ya da giysilerinde başka bir kadının kokusu… Sabah başka iç çamaşırıyla gidip akşam başka iç çamaşırıyla dönenler. Özellikle de bütün bunlar bir kereden fazla oluyorsa… 2. Dış görünüşüne kafayı takmış durumda mı? Belki daha iyi giyiniyor, belki birdenbire traş sonrası aşırı miktarda kolonya kullanıyor, belki aniden spor salonu aşkı depreşiyor ve ağırlık kaldırmaya başlıyor, aniden kullandığı parfüm değişiyor, kıyafet tarzı başkalaşıyorsa… Hiç adeti olmadığı zamanlarda eve gelip duş almaya başlaması ya da yatağa girmeden önce duş alması da başka bir ipucu. Bunu suçluluk duygusuyla yapıyor olabileceği gibi durum fark edilmesin, diğer kadının kokusu üstünden gitsin diye de yapıyor olabilir. Ayrıca diğer kadına ait herhangi bir izin kalmaması için de arabasını daha sık temizliyor olabilir. 3. Birdenbire eşinizin çalıştığı saatler artıyor, hatta bazen iş gereği seyahat etmek durumunda kalıyor ve bazen birkaç gün bazen de daha uzun süre geceleri sizden ayrı mı geçiriyor? Özellikle bu durum diğer durumlarla beraber meydana geldiğinde, eşinizin geceleri bir başkasıyla geçirdiğinin açık delilleri oluyor bunlar. Ayrıca eşinizin sizin bilginiz dışında günlük masraflarında ciddi bir artış oluyorsa (yeme içme, otel masrafları gibi)… 4. İş yerindeki bir arkadaşına karşı birdenbire ilgisi artıyor, bu bekar bir kadın arkadaşı olabileceği gibi sizin kendi arkadaşlarınızdan biri bile olabilir. Önceden hiç olmadığı şekilde sürekli ondan bahsediyor ve ona hep yardımcı olmak istiyor. Hatta bu kadına çok fazla yardımcı oluyor. Bu durumda siz kendinizi adeta ezilmiş hissediyorsunuz. 5. Yanınızda ama sizinle değil. Her ne kadar fiziki olarak yanınızda olsa da, eşiniz kendi dünyasında yaşıyor ve aslında gerçekten sizinle beraber değilse… 6. Sizi artık gözü görmüyor. Belki kafanızın üzerine şapka niyetine bir çanta geçirseniz dahi eşiniz bunu bile fark etmeyecek durumdaysa… Gerçek manada sizin yanınızda olmak için ciddi çaba harcasa da, sizi gerçekten fark edemiyorsa…
Tumblr media
7. Eşiniz sizi kıskanç ya da deli, paranoyak, aşırı kuşkucu vs olmakla suçluyor. Karşı saldırıya geçmek partnerlerine ihanet edenlerin en sık kullandığı silahtır. Sizi kendinizden şüphelenmeye sevk edecek belli bazı taktikleri vardır. Gerçekten genel olarak kıskanç biri değilseniz, o zaman iç sesinize güvenin. 8. Eşiniz size sms mesajlarını ve mail hesaplarını gösteriyor. Aldatma konusunda uzmanlaşmış bir erkek mutlaka diğer kadın ya da kadınlarla görüşmek için sizin hiç görmediğiniz ayrı bir cep telefonu kullanacaktır. Bu durum e-mail hesapları için de geçerli. Sosyal medya mesajlarına gelince de, ahmak değilse ya da özellikle sizin durumu fark etmeniz için uğraşmıyorsa, eşiniz tabi ki sosyal medya hesaplarında sizi aldattığını ele verecek herhangi bir ipucu ya da kanıt paylaşmayacaktır. 9. Birdenbire ortaya çıkan aşırı kibarlık. TV'de ne isterseniz onu seyretmenize izin veriyor, size hediyeler alıyor ve en çok beğendiğiniz restauranta yemeğe götürmek istiyor. Daha once sorun çıkardığı halde, sizi kendinize göre programlar yapmaya teşvik edip, arkadaşlarınızla buluşmalarınızı gezmenizi desteklemeye başlamışsa… Bu durum iki sebepten olabilir. Eşlerini aldatan erkeklerden bazıları diğer ilişkilerinden dolayı genel olarak hayatlarında daha mutlu olmaya başlarlar, bazıları da aldattığı için suçluluk duyar ve bu tür jestlerle bir nevi yaptığını telafi etmek ister. 10. Belki de durum tam tersi ve eşiniz sürekli sizde kusur buluyor veya onu aldattığınızı düşünüyor. Bir ilişki cazibesini kaybettiği zaman, eşlerin birbirine çabuk sinirlenmesi çok kolaydır. Aldatan taraf bazen aldattığıyla kalmaz ve şöyle düşünür; "ben onu fark ettirmeden aldatabiliyorsam, o da belki aynı şekilde beni aldatıyordur." 11. İş arkadaşlarından, arkadaşlardan ve aile üyelerinden gelen uyarılar ve imalar da önemli… Muhtemelen bu insanlar sizin iyiliğinizi istiyor ve sizin bilmediğiniz bir şeyleri biliyorlar. 12. İç sesiniz eşinizin sizi aldattığını adeta haykırıyor. Belki iç sesinizin söylediğini temellendirecek bir delil bulamıyorsunuz ama bu iç sesinizin söylediği şeyin her zaman gerçek olmadığı anlamına gelmez. Yaptığı sadece belki de bin tane küçük ipucundan yola çıkarak size gerçeği söylemek. Bütün bu maddelerden sadece bir ya da ikisi tek başına bir şey ifade etmeyebilir elbette. Fakat maddelerden en az yarısını gözlemliyorsanız aldatmanın ciddi işaretlerini de elde etmişsiniz demektir.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Kalbime dokunmadan bedenime asla!
Tumblr media
Demiseksüellik: Kalbime dokunmadan bedenime asla! İster fiziksel ister duygusal düzeyde olsun hepimiz farklı insanlardan hoşlanıyoruz. Bazılarımız uzun boylu, kaslı erkeklerden hoşlanırken bazılarımız mavi gözlü ve kahverengi saçlı kızlardan hoşlanıyoruz. Tüm arkadaşlarınızın hoşlandığı bir film yıldızını asla arzulamazsanız bu sizi tuhaf yapar mı? Tabii ki değil! Bu, demiseksüel olduğunuz anlamına gelebilir. Peki demiseksüellik nedir? Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, aseksüel ve seksüel spektrumunun ortasında yer alan demiseksüellik hakkında şu bilgileri verdi: FİZİKSEL GÖRÜNÜŞE İLGİ DUYMAZLAR "Biraz zamana ihtiyaçları vardır, cinsel dürtülerin harekete geçmesi için karşıdaki kişiye değer vermeleri, karşıdaki kişi tarafından değer gördüklerini hissetmeleri gerekir. Yani birçok insanın gelenekesel olarak da benimsediği ilişki tercihi denilebilir. Şipşak hoş bulduğunu değil, dürtüsel olarak hissetiği şehveti önceleyerek değil, değer duygusunu, duygusal bağı, anlaşılmayı ve anlamayı, bu yolla duygusal bir frekans yakaladıkları zaman cinselliği yaşamayı tercih eder harekete geçerler. Bir demiseksüel, yalnızca ikincil cazibe düzeyinde birini cinsel olarak çekici gören bir kişidir. Demiseksüellerin, fiziksel olarak çekim hissetmeleri için o kişiyle önceden duygusal bağ kurmaları gerekir. Temelde, demiseksüeller insanların fiziksel görünüşlerine ilgi duymazlar. Duygusal olarak uyumlu olmayan birine şehvet ya da cazibe duyma dürtüsü yoktur. Demiseksüeller romantik ilişki yaşadıkları insanlara cinsel olarak ilgi duyabilirler, çünkü bu ilişki içinde bir arkadaş ilişkisinde olduğu gibi duygusal bir ilişki vardır. BİRİNCİL VE İKİNCİL CAZİBE NEDİR? Birincil cazibe, görünüm, stil veya kişilik gibi bir kişinin hemen dış görünüşüne olan çekimdir. Yani, bir demiseksüel kişi, yeni biriyle tanıştığında cinsel istek duymayacak. Dolayısıyla ilk görüşte şehvet olmayacaktır. Hayır, demiseksüel insanlar "kesinlikle onunla cinsel ilişkiye gireceğim!" cümlesini söylemek yerine, "önce derin bir ilişki, değer duygusu inşa ettikten sonra cinsel ilişki gelir" düşüncesini öne süren ikincil cazibe evresinde olurlar. Bunun anlamı ise, bir demiseksüel, ilk önce birini herhangi bir cinsel çekimden önce tanıması gerektiği anlamına gelir. ASEKSÜELLİKTEN FARKI NEDİR? Bir aseksüel, hiçbir şekilde birine cinsel çekim hissetmez. Fiziksel davranışlar söz konusu olduğunda başkalarında olan cinsel dürtülere sahip değildirler, seks onun için konu dışıdır. DEMİSEKSÜELLER SEKS HAKKINDA NE HİSSEDERLER? Demiseksüeller, tıpkı demiseksüel olmayanlar, aseksüeller ve seks yapmak isteyen / istemeyen herkes gibi benzer şekilde seks ile ilgili farklı duygulara sahiptirler. Bir demiseksüel olmanın bekaret, evlilik öncesi cinsiyet ve hepimizi farklı kılan diğer kişisel inançlara ilişkin görüşleri yoktur. Hepimiz seks hakkında nasıl hissetmek istediğimizin farkına varıyoruz. Bir sürü insana çekici gelen ve onlarla seks yapan insanlar olabilir. Demiseksüel olmak, biri tarafından cinsel olarak uyarılmadan önce daha fazla duygusal ilişki ihtiyacında olmak demektir. Duygsal bağda sorun varsa eşiyle dahi sex ihtiyacı duymaz, anlaşılmak, değer görmek kalbinde kişiye yer vermiş olmak önceliklidir. DEMİSEKSÜELLER SEKS YAPMAKTAN HOŞLANIRLAR MI? Tabii ki! Demiseksüel olmak, cinsel ilişkiye girmekten ve ondan keyif almaktan alıkoyacak fiziksel engeller içermez. Aslında, bu demiseksüel olma temelini oluşturur. Seks yapmak ve seksten keyif almak istemek için önce biriyle duygsal ilişki, duygusal bir değer atfetmeleri gerekiyor. Ancak bu ilişkiyi kurduktan sonra, demiseksüeller istedikleri kadar çok ya da az seks yapabilirler, seksten zevk alabilirler." DEMİSEKSÜEL OLMAK KÖTÜ BİRŞEY Mİ? Sahi demiseksüel olmak kötü birşey mi? Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, bu konuda şu tesbitlerde bulunuyor: "Sen olduğun kişisin ve kendine özgüsün. Kendinizde herhangi bir cinsellik türünü tanımlama konusunda baskı hissetmeyin. Kişilerin değer duygusuna göre ilişki türlerini belirlemesi anlaşılır bir durum. Demiseksüel olmak, bir hastalık veya düzeltmeniz gereken bir kusur değildir. Kendinizde herhangi bir cinsellik türünü tanımlama konusunda baskı hissetmeniz doğru olmaz. Birine karşı özel duygular hissetmek, kalbi bir yakınlık hissetmeyi öncelemenin nesi yanlış? Kişilerin inançları, değer yargıları, kişisel özelliklerine göre bir tercihi olması anlaşılır bir çeşitliliktir."
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Diyabet cinsel hayatınızı etkilemesin!
Tumblr media
Diyabet hastalarının korkulu rüyalarından biri de cinsel hayatlarının bu hastalıktan olumsuz etkilenmesi.  Uzun süreli kontrol altına alınmayan diyabete bağlı sinir harabının, cinsel hayatı olumsuz yönde etkilediğini belirten Medistate Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolik Hastalıklar Uzmanı Doç Dr Başak Karbek Bayraktar, diyabetin yol açtığı cinsel sorunlar ve çözümü hakkında bilgi verdi: Kontrolsüz diyabet cinsel hayatı vuruyor Cinsel sorunların gelişmesindeki en önemli nedenin diyabete bağlı sinirlerin harabiyeti ve beraberinde damar yapısında önemli bozuklukların gelişmesi olduğunu belirten Doç Dr Başak Karbek Bayraktar, "Diyabetin kontrolsüz seyrettiği bazı erkeklerde sinirlerdeki hasar ereksiyon kusuruna yol açabilir ya da ereksiyon için gerekli olan kan akımını kontrol eden damarların işlevini bozabilir. Kadınlarda ise bu durum kendini cinsel isteksizlik, vaginal kuruluk ve ağrılı cinsel ilişki ile gösterir" şeklinde konuştu. Ne yapmalı? Diyabetle birlikte ortaya çıkan cinsel fonksiyon bozuklukları tedavi edilebiliyor. Böyle bir durumda yapılması gerekenin öncelikle konuyu kişinin diyabet hekimiyle paylaşması olduğunu belirten Doç Dr Başak Karbek Bayraktar, "Sorunun tam olarak kaynağının anlaşılabilmesi için mutlaka hekime danışılmalı. Psikolojik kaynaklı cinsel bozukluklarda hasta gerekirse terapiste yönlendirilmeli, vasküler kaynaklı cinsel disfonksiyonlarda ise ürolog, jinekolog, endokrinolog, psikolog ve hatta kardiyolog da sürece dahil olarak multidispliner bir yaklaşım sergilenmelidir. Nöropatik sorunların tedavisinde de her şeyden önce hastanın diyabetini iyi bir şekilde regüle etmek gerekir" dedi. Kısa dönemde hipo ve hiperglisemileri önlemenin, cinsel yaşamı dolaylı yoldan iyileştirebileceğini belirten Doç Dr Başak Karbek Bayraktar, "uzun dönemde kan şekerinin iyi kontrol edilmesi, diyabet ile ilgili komplikasyonların önlenmesine yardımcı olup cinsel fonksiyonların düzelmesini sağlayabilir" diyerek diyabet hastalarının kan şekerlerini regüle etmelerinin önemine bir kez daha vurgu yaptı.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Düzenli egzersiz cinsel hormonları çalıştırır
Tumblr media
Vücudu şekillendiren fiziksel egzersizler, aynı zamanda hormonların çalışmasına da etki ediyor. Uzman kontrolünde doğru planlama ile yapılan egzersiz programları, birçok hormona etki ederek hastalıklardan korunmaya yardımcı oluyor.  Memorial Wellness Medikal Fitness Danışmanı Murat Biçer, hormonların çalışmasını olumlu etkileyen egzersiz programları hakkında bilgi verdi. Doğru egzersiz büyüme hormonu salınımını arttırır Hormonlar, sağlıklı bir metabolizmanın temel unsurlarıdır. Hormonların doğru çalışması için kişinin fiziksel ve metabolik profiline uygun bir egzersiz programı yapması gerekir. Egzersizler akut dönemde büyüme hormonu salınımını arttıran bir özelliktedir. Protein sentezinde, anabolik faaliyetlerde, kas-kemik-tendon-ligament gelişiminde rol almaktadır. Kişinin durumuna göre planlanan egzersizler, büyüme hormonu salınımını arttırıp, glikojen rezervlerini arttırıcı etkiler göstermektedir. Yağ asitleri mobilizasyonu artar Hipofizin ön bölümünden salgılanan ACTH hormonu, kortizol düzeyinin sağlanmasında, glikoz kullanımının ve dayanıklılığın artmasında görev almaktadır. Kişiye uygun olarak doğru planlanan egzersizler, kortikotropin (ACTH) düzeylerini ve adrenal korteksi uyararak yağ asidi mobilizasyonunu arttırmaktadır. Yağ yakımı hızlanıyor TSH hormonu, tiroit hormonlarının salgılanmasını kontrol eden ve tiroit bezinin çalışmasını düzenleyen hormondur. Egzersiz, tiroit hormonları üzerinde de etkilidir. Uzun süreli submaksimal egzersizlerde yağ yakımını arttırmaktadır. Yapılan araştırmalar da sporcularda tiroit hormonlarının arttırdığını göstermektedir. Hipertiroidi tablosu varmış gibi görünmesine rağmen bazal metabolizma hızı değişmemektedir. Düzenli egzersiz, cinsel hormonları çalıştırır Egzersiz; testosteron, FSH ve LH hormonları üzerine farklı etkiler göstermektedir. FSH ve LH seks hormonlarının üretimini düzenlemektedir. Erkeklerde dayanıklılık sporları bu hormonları kronik olarak etkilemektedir. Kişilere göre farklılık göstermesine rağmen iki yıldan daha fazla düzenli egzersiz yapan sporcularda bu hormonların serum düzeyleri artar. Uzun süreli egzersiz yapan bayanlarda bu hormonların düzeylerinin değişmesi sikluslarının bozulmasına neden olabilir. Uzun süreli egzersizlere dikkat! ADH hormonu, idrarla atılan su miktarını azaltarak vücutta suyun tutulumunu sağlamaktadır. Vücut suyu az; yani dehidrasyon durumu var ise ADH hormon salınımı artmakta, vücut suyunun çok olması durumunda ise ADH hormonu azalmaktadır. Uzun süreli egzersizlerin kronik bir sonucu olarak ADH hormon düzeyleri azabilir. Bunun için doğru bir zamanlama ile egzersizler belirlenmelidir. Şiddetli egzersiz adrenalin düzeyini arttırır Katekolaminler denilen adrenalin ve noradrenalin hormonları genel olarak kardiovasküler sistem ve metabolizma üzerinde farklı etkilere neden olmaktadırlar. Antrene kimselerde adrenalin ve noradrenalin düzeyleri uzun süreli eforlar esnasında daha az artar. Adrenalin düzeyi şiddetli egzersizler ile artmaktadır. Noradrenalin miktarı ise, egzersizin süre ve yoğunluğu arttıkça artış göstermektedir. İnsülin salınımı ile diyabet riskini yüzde 46 azaltıyor Dayanıklılık çalışmaları, egzersiz sırasında salgılanan insülin ve glukagon düzeylerinin istirahat seviyelerine yakın olmasını sağlamaktadır. Hafif-orta düzey egzersiz sırasında artan yoğunlukla salgılanan insülin düzeyi azalır. Glukagon düzeylerinde hafif artış gözlenebilir. Egzersizler, kadınlarda diyabet tip 2 riskini yüzde 46 azaltmaktadır. Düzenli egzersiz uzun dönemde glisemik kontrol sağlar ve her egzersiz seansında kan glikozunun düşürülmesi için gerekli olan insülin düzeyini düşürür. Egzersiz, aynı zamanda karaciğerin insülin duyarlılığını da arttırmaktadır
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Evlilikte cinsel isteksizlik yaşayan 5 kişiden 4'ü kadın
Tumblr media
Günümüz evliliklerinde eşler arası cinsel problemler ve cinsel isteksizlikler sanıldığından çok daha yaygın.  Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Psikolog Selin Karabulut, kendisine başvuran üç çiftten en az ikisinin eşinin cinsel isteksizliğinden ya da kendisindeki cinsel isteksizlikten yakındığını söylüyor. Karabulut, "Eşlerin birbirlerine karşı olan cinsel isteksizliklerini doğru ayırt etmek gerekir. Psikiyatrik tanı ölçütlerine göre 'azalmış cinsel istek bozukluğu' belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara sebep olacak şekilde, sürekli olarak ya da yineleyici biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmamasıdır. Bu durum genel tıbbi durumdan, kullanılan ilaçların yan etkilerinden bağımsızdır" diyor. Cinsel ilişki için daha az arzu duyan, cinsellikle ilgili düşüncelerinde azalma yaşayan kişilerin evlilikleri bu problemlerden olumsuz etkilenebiliyor. Çiftler arasında yaşanan duygusal, sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra psikiyatrik bozuklukların da cinsel isteksizliğe sebep olabileceğini dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Psikolog Selin Karabulut, "Ekstramarital ilişki dediğimiz evlilik dışı ilişkiler de, eşlerin birbirine karşı isteksiz oluşunu tetikleyebiliyor. Bunun dışında kadının yeni doğum yapmış olması, çocuğunun ilginin odağında oluşu da önce kadındaki sonra erkekteki cinsel isteği azaltabiliyor" diyor. Karabulut, cinsel isteksizlik yaşayan 5 kişiden 4'ünün kadın olduğuna da dikkat çekiyor. Kadınlar daha fazla cinsel isteksizlik yaşıyor Ülkemizde en çok kadınların kendi ailelerinden edindikleri cinsel bilgiler, cinsel kültür ve bu şekilde kazanılmaya çalışılan cinsel kimlikten etkilenerek cinsel isteksizlik yaşadığını belirten Karabulut, "Cinselliğin bir tabu oluşu, kadının vazifesi olarak görülmesi, ilk gece ile ilgili anlatılan hikâyeler, yasaklar, travmalar ve ahlaki değerler çoğunlukla kadınlardaki cinsel isteksizlikleri tetikliyor. Kadının cinsel anlamda keyif almaması, cinsel eylemden kaçmasına sebep oluyor" diyor. Eşlerin cinsel anlamda kendini açıkça ifade etmesi gerekiyor Birbirini seven, saygı duyan, iyi bir iletişimde olan, duygularını paylaşan, ortak paydalarda gülüp eğlenebilen ve problemlerini çözebilen çiftlerin, genellikle cinsel hayatlarında sorun yaşamadıklarını dile getiren Karabulut, bu şekilde ilişkilerini değerli kılarak canlı tutan çiftlerin heyecanını kaybetmeyeceğini söylüyor. Karabulut, evlilikte heyecanı yitirmek istemeyen çiftlere ise; senede bir defa çocuksuz tatile gitmeyi ve cinsel ilişkideki arzu ve isteklerini açıkça söylemelerini öneriyor. Cinsel isteksizlikte çözüme nasıl ulaşılır "Cinsel isteksizliğin sorun olduğunu kabullenmek gerekir. Kadınlar çoğu zaman 'benim için cinsellik hiç önemli değil, hayatım boyunca yapmasam aramam' şeklinde cümleler kurabiliyorlar ancak böyle bir cümle aklınızdan dahi geçiyorsa burada bir sıkıntı vardır" diyen Karabulut, "Cinsellik yeme-içme gibi doğal bir eylemdir. Bazen çiftler birbirlerini cezalandırmak için aylarca hatta yıllarca birlikte olmazlar. Bu patolojik bir süreçtir, ilişki kaliteleri bozulmuştur. Bunun bir sorun olduğunu kabul ettikten sonra yapılacak ilk iş bu durumu eşinizle konuşmak olmalıdır. Anlamasını beklemek, tahminler yapmak, senaryolar icat etmek doğru değildir. Daha sonrasında alınacak uzman desteği sayesinde, durumun tarifi, sebepleri ve çözüm önerileri bulunacaktır" şeklinde sözlerine devam ediyor. Karabulut, evlilikteki cinsel isteksizliklerin eşler arası ilişkinin sağlıklı bir hale getirilmesiyle çözüleceğini belirtiyor.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Ev işi yapan erkekler daha az seks yapıyor
Tumblr media
Temizlik, yemek pişirme, bulaşık yıkama gibi ev işleriyle daha fazla uğraşan evli erkekler, bahçecilik veya ev onarım gibi işler yapan erkeklere göre daha az seks yapıyor. İlginç ve düşündürücü gerçek, Washington Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde yapılan araştırmada ortaya çıktı. 4 bin 500 evli Amerkalı çiftin katıldığı araştırmada erkekler ve kadınların ayda ortalama beş kez seks yaptığı rapor edildi. Kadının geleneksel olarak ev işlerini yaptığı çiftlerde, kocanın ev işlerinin çoğunu yaptığı çiftlere göre ayda 1.6 kat fazla seks yapıldığı rapor edildi. ARZU NESNESİNDEN ÇOK YARDIM ARKADAŞI Sonuçları American Sociological Review dergisinde yayınlanan araştırmayı değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, ev işlerinin erkeğin rutin görevi haline dönüştüğü evliliklerde kadının kocasına karşı daha az erotize olabileceğini söylüyor. Başka bir deyişle, kadınlar kocalarının evde yardım etmelerini seviyor fakat erkeklerin iyi niyetli çabaları onları bir arzu nesnesinden çok yardım arkadaşına dönüştürüyor. Araştırmaya göre, geleneksel evliliklerde kadınların cinsel tatminlerinin daha fazla olduğunu belirten Psikolog Başkak, "Çalışan çiftlerde, kadın daha fazla ev işi yapmasını eşinden talep edip bunu sık sık tartışma konusu yapıyorsa, erkekler yatakta soğuklaşabilir" uyarısında bulunuyor. Siz de karınızın ev işlerinin bir kısmını üstlendiğinde bu durumun daha fazla sekse dönüşeceğini düşünen kocalardan biriyseniz, belki tekrar düşünmelisiniz.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Evlilikte cinsel isteksizlik yaşayan 5 kişiden 4'ü..
Tumblr media
Günümüz evliliklerinde eşler arası cinsel problemler ve cinsel isteksizlikler sanıldığından çok daha yaygın.  Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Psikolog Selin Karabulut, kendisine başvuran üç çiftten en az ikisinin eşinin cinsel isteksizliğinden ya da kendisindeki cinsel isteksizlikten yakındığını söylüyor. Karabulut, "Eşlerin birbirlerine karşı olan cinsel isteksizliklerini doğru ayırt etmek gerekir. Psikiyatrik tanı ölçütlerine göre 'azalmış cinsel istek bozukluğu' belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara sebep olacak şekilde, sürekli olarak ya da yineleyici biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmamasıdır. Bu durum genel tıbbi durumdan, kullanılan ilaçların yan etkilerinden bağımsızdır" diyor. Cinsel ilişki için daha az arzu duyan, cinsellikle ilgili düşüncelerinde azalma yaşayan kişilerin evlilikleri bu problemlerden olumsuz etkilenebiliyor. Çiftler arasında yaşanan duygusal, sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra psikiyatrik bozuklukların da cinsel isteksizliğe sebep olabileceğini dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Psikolog Selin Karabulut, "Ekstramarital ilişki dediğimiz evlilik dışı ilişkiler de, eşlerin birbirine karşı isteksiz oluşunu tetikleyebiliyor. Bunun dışında kadının yeni doğum yapmış olması, çocuğunun ilginin odağında oluşu da önce kadındaki sonra erkekteki cinsel isteği azaltabiliyor" diyor. Karabulut, cinsel isteksizlik yaşayan 5 kişiden 4'ünün kadın olduğuna da dikkat çekiyor. Kadınlar daha fazla cinsel isteksizlik yaşıyor Ülkemizde en çok kadınların kendi ailelerinden edindikleri cinsel bilgiler, cinsel kültür ve bu şekilde kazanılmaya çalışılan cinsel kimlikten etkilenerek cinsel isteksizlik yaşadığını belirten Karabulut, "Cinselliğin bir tabu oluşu, kadının vazifesi olarak görülmesi, ilk gece ile ilgili anlatılan hikâyeler, yasaklar, travmalar ve ahlaki değerler çoğunlukla kadınlardaki cinsel isteksizlikleri tetikliyor. Kadının cinsel anlamda keyif almaması, cinsel eylemden kaçmasına sebep oluyor" diyor. Eşlerin cinsel anlamda kendini açıkça ifade etmesi gerekiyor Birbirini seven, saygı duyan, iyi bir iletişimde olan, duygularını paylaşan, ortak paydalarda gülüp eğlenebilen ve problemlerini çözebilen çiftlerin, genellikle cinsel hayatlarında sorun yaşamadıklarını dile getiren Karabulut, bu şekilde ilişkilerini değerli kılarak canlı tutan çiftlerin heyecanını kaybetmeyeceğini söylüyor. Karabulut, evlilikte heyecanı yitirmek istemeyen çiftlere ise; senede bir defa çocuksuz tatile gitmeyi ve cinsel ilişkideki arzu ve isteklerini açıkça söylemelerini öneriyor. Cinsel isteksizlikte çözüme nasıl ulaşılır "Cinsel isteksizliğin sorun olduğunu kabullenmek gerekir. Kadınlar çoğu zaman 'benim için cinsellik hiç önemli değil, hayatım boyunca yapmasam aramam' şeklinde cümleler kurabiliyorlar ancak böyle bir cümle aklınızdan dahi geçiyorsa burada bir sıkıntı vardır" diyen Karabulut, "Cinsellik yeme-içme gibi doğal bir eylemdir. Bazen çiftler birbirlerini cezalandırmak için aylarca hatta yıllarca birlikte olmazlar. Bu patolojik bir süreçtir, ilişki kaliteleri bozulmuştur. Bunun bir sorun olduğunu kabul ettikten sonra yapılacak ilk iş bu durumu eşinizle konuşmak olmalıdır. Anlamasını beklemek, tahminler yapmak, senaryolar icat etmek doğru değildir. Daha sonrasında alınacak uzman desteği sayesinde, durumun tarifi, sebepleri ve çözüm önerileri bulunacaktır" şeklinde sözlerine devam ediyor. Karabulut, evlilikteki cinsel isteksizliklerin eşler arası ilişkinin sağlıklı bir hale getirilmesiyle çözüleceğini belirtiyor.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Düzensiz hayatı olan erkekler baba olamayabilir
Tumblr media
Vardiyalı çalışma erkeklerin baba olmasını zorlaştırıyor Vardiyalı çalışmanın, çalışanların uyku ve beslenme düzenini, egzersiz faaliyetlerini bozarak çalışan sağlığını etkilediği biliniyor. Yeni yapılan araştırmalar, düzensiz çalışma saatlerinin erkeklerde hem cinsel dürtüleri hem de baba olma şansını azalttığını ortaya koydu. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, erkekleri yakından ilgilendiren bilimsel araştırmaların sonuçları hakkında şu bilgileri verdi: "Vardiyalı çalışan erkeklerde testosteron seviyesi düşük bulunmuştur. Testosteron düşüklüğü kötü sperm kalitesine sebep olur. Bu sonuçlar gece çalışan insanlar için alarm niteliğindedir. Vardiyalı ve gece nöbetinde çalışmakta olan erkeklerde önemli ölçüde düşük sperm sayısı görüldü. Düzensiz ve çok az uyku uyumanın hormon seviyelerini ve sperm üretiminde önemli olan gen dizilimini etkilediği ortaya çıkmıştır. Vardiyalı çalışma sistemi aynı zamanda uyku bozukluklarına, uykusuzluğa ve yetersiz uyku süresine neden olan problemleri de ortaya çıkarmaktadır. Bu bulgular aynı zamanda yetersiz uykuyla ilişkili idrar yolu problemleri ve ereksiyon bozukluğu ile bağlantılıdır. Bu problemler kendini sık idrara çıkma, idrar kaçırma, gece idrara kalkma ve kesik kesik işeme şeklinde belli eder. KADINLAR DA AYNI DURUMDA Daha önce yapılan araştırmalarda ise gündüz çalışan gruba göre, vardiyalı ve özellikle gece çalışan kadınlarda yumurtalık rezervi daha düşük çıkmıştı. Tüp bebek tedavisine giren ve fiziksel olarak ağır işte çalışan kadınların, hafif işlerde çalışan gruba göre yüzde 8,8 düşük yumurta rezervine sahip olduğu saptanmıştı."
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Gelinlik giyecek binlerce genç kız o korkuyu yaşıyor
Bazı erkekler, gerdek gecesi o kanı görmeden kızın daha önce cinsellik yaşamadığına inanmıyor! Çünkü çoğu insan kanamanın bekaretin iyi bir göstergesi olduğunu düşünüyor. Başka bir deyişle ilk cinsel deneyimi olduğu düşünülen bir genç kızda ilişki sonrası kanama olamazsa, bekaretini daha önce kaybetmiş olduğuna inanılıyor. Bu yüzden, gelinlik giyerek ebedi mutluluk yolunda adım atmaya hazırlanan binlerce genç kız 'ya kanama olmazsa?' endişesini yaşıyor. BAKİRELERİN YÜZDE 63'ÜNDE KANAMA OLMADI Uzmanlara göre, ilk ilişkiden sonra mutlaka kanama olacağı yönündeki inanış yaygın ve yanlış bir inanç. Yapılan bilimsel açıklamalara karşın bazı kültürlerde bu yanılgı adeta kökleşmiş durumda. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, düğün mevsimi bütün hızıyla devam ederken kızlık zarı ve kanamayla ilgili gençlerin kafasını meşgul eden sorulara açıklık getirdi: "Nasıl fiziksel özelliklerimiz birbirinden farklıysa, kızlık zarının yapısı da herkeste farklıdır. Normalde ilk birleşmede kızlık zarının yırtılıp kanaması beklenir. Fakat bazı zarlar vajina girişinde fazla yer kaplamazlar. Kızlık zarı bu özgün yapısı nedeniyle, bazı kadınlarda penis girişine izin verir ve yırtık meydana gelmez. Bu tür zarlar halk arasında "elastik zar" olarak adlandırılır. Bu durumda zar ancak normal doğum sonrasında yırtılır. Kişiler arası önemli yapısal farklılıklar nedeniyle, kızlık zarı aşırı esnek olanlarda veya zar üzerinde yapısal olarak çok az sayıda damar bulunması durumunda yine ilk cinsel ilişkide kanama gerçekleşmeyebilir. Bazen de ilk ilişkide yırtılmanın olduğu bölgede hiç damar olmayabilir veya bulunan çok küçük damarlar anında pıhtılaşabilir, böylelikle de hiç kanama izlenmeyebilir. Bu nedenlerle bazen ilk cinsel ilişki sonrasında bile kanama olmayabilir. Hatta bazılarında kızlık zarı doğuştan olmayabilir. Bu konuda yapılmış çok az bilimsel çalışma olmakla beraber Dr. Sara Patterson'nun 1998'de British Medical Journal'de yayınlanan çalışmasında, sorgulanan kadınların %63'ü ilk cinsel ilişki sonrasında kanamasının olmadığını belirtmiştir. Geri kalanların ise kanama miktarı birkaç saat süren hafif lekelenmeden, adet kanamasına benzer miktarlara değişkenlik gösterebilmektedir." Op. Dr. Betül Görgen / Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı "TARİH BOYUNCA KANAMANIN OLMASI İYİ BİR ŞEY OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR" "Eskiden beri evliliklerin birçoğu ekonomik ve politik çıkarlar düşünülerek yapıldığından, kadının bakire olması önemlidir ve cinsel ilişki sonrası olan kanama da erkek gücünün ve cesaretinin bir göstergesi olarak görülmüştür. Yine bazı kültürlerde, ilk gece sonrası kanlanmış çarşaf gösterilmedikçe çiftin evliliği geçerli sayılmaz. 1980'LERDEN ÖNCE BABALIĞIN İSPATI İlk ilişki ve kanamanın olması bekaret kadar babalık durumunu da kapsar. Çünkü doğumda bir çocuğun annesi kesin bellidir (babalık testleri de 1980'lerden önce olmadığı için) ama babanın kim olduğu bilinemez. Bu nedenle bir fikre göre erkek bakire bir kadınla ilişkiye girdiğini ıspatlarsa, o kadından doğacak çocuğun babası olduğunu da kanıtlamış olur. Yüzyıllardır kadının cinselliği ve bu yöndeki istekleri hep görmezden gelinmiştir hatta imkansız olduğu düşünülmüştür. Cinsellik ancak erkek isterse yaşanması gereken bir şey olarak kabul edilmiştir. Tarih boyunca cinsel güç ve cinsellik %100 erkeğe ait bir haktır. Bunun aksi şekilde davranan kadınlar cezalandırılmıştır. Tüm bu farklı fikirler ve kültürel eğilimlerden dolayı, kanamanın olması iyi bir şey olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle kadınlar zaman zaman bunu kanıtlamak zorunda kalmıştır. Kanıtlaması hayatını kurtarmıştır." KANAMA 3 GÜNDEN UZUN SÜRMEMELİ Kanamayla ilgili efsanelerin, kulaktan dolma bilgilerin genç kadınları ömür boyu cinsellikten soğutabildiğini belirten Op. Dr. Betül Görgen, kanamayla ilgili en çok merak edilen konular hakkında şu bilgileri verdi: İlk cinsel ilişki sonrası neden kanama olur? İlk cinsel ilişkiyi takip eden kanamanın en yaygın sebebi, kızlık zarının yırtılmasıdır. Kızlık zarı ya da himen vajinal kanalın girişini çevreleyen ince bir dokudur ve ilk cinsel ilişkide yırtılabilir. Ama bu kanamanın kaynağı her zaman sadece kızlık zarı olmayabilir. Bazen bitmek üzere olan ya da yeni başlayan adet kanaması da yanılgı sebebidir. Kanamanın lekelenme şeklinde devam etmesi normal midir? İlk ilişki sonrası kanama lekelenme şeklinde 1-3 gün sürebilir. İlk ilişki sonrası kanama kaç gün devam eder? Kanama kısa süreli ve miktar olarak az olmalıdır. 3 günden uzun ve fazla miktarda kanama olması durumunda mutlaka bir kadın doğum uzmanının görmesi gerekir. Çünkü nadir de olsa kan kaybına yol açan ve dikiş atmayı gerektiren yırtıklar oluşabilir. Genital bölgede rahatsızlık hissi ve acı olması normal midir? İlk ilişki sonrası kişiden kişiye değişen bu tip belirtiler olabilir. Bunun sebebi de vajina ve vulvada gelişebilen ödem ve hassasiyettir. DİĞER KANAMA SEBEPLERİ Eğer kadın aşırı heyecan, korku ve endişe nedeniyle cinsel olarak uyarılmamışsa, vajina kasları gevşemez ve ilişkiyi kolaylaştıracak kayganlaşma meydana gelmez. Bu durumda ilişki olursa, kanamanın olma ihtimali yüksektir. Vajinal bir enfeksiyon varsa bu da ilişki esnasında kanamaya yol açar. Yaş faktörü de kanama açısından önemlidir. Daha genç yaştaki kadınlarda, kızlık zarı yapısal olarak (kızlık zarı halkası daha kalın ve kanlanması daha fazla olduğu için) kanamaya daha fazla eğilimlidir.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Yaşlılıkta seks kadına iyi geliyor, erkeğe ise..
Tumblr media
Yaş ilerledikçe seksüel ilişkinin insan sağlığına etkisi konusunda çok fazla bilimsel veri yokken, yapılan yeni bir araştırma bu konudaki tartışmalara yeni bir bakış açısı getirdi. Michigan State Üniversitesi'nde yaşları 57 ile 86 arasında değişen 2 bin 204 kişiyle yapılan araştırmaya göre, yaşlılıkta seks kadına iyi geliyor, erkeğe pek yaramıyor! Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, sonuçları Toplum ve Sağlık Dergisi'nde (Journal of Health and Social Behavior) yayınlanan bu araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi: YAŞLILIKTA SEKS İYİ Mİ KÖTÜ MÜ? "Genel anlamda kabul edilen görüş; düzenli ve kişileri mutlu eden bir cinselliğin herkes için faydalı olduğudur. Ancak yeni araştırmanın en son verileri, cinsiyete bağlı olarak değişmekle birlikte, elde edilen sonuçların bu genel kanaatin tam aksi tarafında yer aldığını göstermiştir. Araştırma kapsamında, seksüel aktivitenin getirdiği kardiyovasküler riskler ya da faydalar değerlendirilerek, elde edilen veriler analiz edilmiştir. Araştırmaya katılanların kardiyovasküler riskini değerlendirmek için; kalp atım hızı, yüksek tansiyon varlığı ve C reaktif protein miktarı kaydedilmiştir. Aynı zamanda kalp krizi, kalp yetmezliği ve inme gibi kalp damar hastalıkları da değerlendirmeye alınmıştır. Verilerin toplanmasından sonra elde edilen sonuçların, beklentilerle tam örtüşmediği görülmüştür. ERKEK ZORLANDIKÇA... Popüler inanışın aksine, en az haftada bir kez ya da daha fazla seks yapan yaşlı erkekler, seksüel olarak aktif olmayan gruba göre ileriki beş yıl içinde iki kat daha fazla kardiyovasküler problemlerle karşılaşmaktadırlar. Çalışmada artmış kardiovasküler riskin sebepleri ortaya konmamakla birlikte, bazı teoriler öne sürülmüştür. Bu teorilere göre, yaş ilerledikçe erkek daha zor orgazma ulaşır (duygusal ve tıbbi sebeplerden dolayı) ve bunun için çok çaba sarfetmesi gerekir. Bu çaba da stresi artırarak, kardiovasküler sisteme daha fazla yük binmesine sebep olur." Kadınlarda ise durum nerdeyse tam tersi. Op. Dr. Betül Görgen, yaşlılıkta seksin kadınlar üzerindeki etkileri hakkında şunları söyledi: KALİTELİ SEKS KADINI KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUYOR "Doyurucu ve memnun edici bir seks yaşantısı olan kadınların, yaşlarının ilerlemesine rağmen, takip eden beş yıl içinde kalp ve damarla ilgili sorunlarla karşılaşma olasılıkları düşük seyrediyor. Yani kaliteli bir seks yaşantısı kadını kalp ve damar hastalıklarından koruyor. Bu olumlu etkinin altında yer alan mekanizma ise ilişkinin duygusal boyutu ve psikolojisiyle alakalı. Çünkü yakın ve derinliği olan ilişki, duygusal ve sosyal açıdan adeta hayati öneme sahip bir kaynaktır. Stresi ve gerginliği azaltır, fizyolojik dengeyi sağlar ve kardiovasküler sağlığı korur. Bu fizyolojik destek kadın için daha önemlidir. Çünkü erkekler bütün ilişkilerde, kaliteye bakmaksızın, kadınlara göre çok daha fazla, kişisel kazanım sağlamaktadırlar. Oysa kadının aynı pozitif kazanıma ulaşması ancak iyi kalitede bir ilişki sayesinde olur."
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Cinsel korkuların kaynağı çocuklukta!
Tumblr media
Çocuklukta çeşitli korkularla baş etmeye çalışan bireylerin, yetişkin olduklarında da farklı korkular yaşadığını kaydeden Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi'nden uzman psikolog Yıldız Burkovik, yetişkinlerin, gelecek korkusu, sorumluluk alma korkusu, evlilik ve aldatılma korkusu yaşadıklarını söyledi. Yetişkinlerin yaşadıkları korkuların başında kimi zaman geçmişten gelen bir nedenle, kimi zaman da sorumluluk almaya başlanmasıyla ortaya çıkan "gelecek korkusu" olduğunu kaydeden Burkovik, şunları söyledi: "Yetişkin bireylerde gelecek korkusu, bazen geçmişten gelen bir nedenle ya da ailedeki dengeyi sağlayan kişinin ciddi bir rahatsızlığı veya vefatıyla kendisini gösterir. 'Gelecek korkusunun' temelinde kayıplardan korkmak ve başarısız olmak endişesi yatar. Bunu bazen aile besler; bazen yaşanan olaylar, bazen de kişinin kendisinin geliştirdiği korkular ve kaygılar oluşturur. Planlı çalışmayı alışkanlığa dönüştürmek ve beklentileri makul düzeyde tutmak, geleceğe dönük korkuların daha az kaygı uyandıracak boyuta çekilmesini sağlar. Kişide çok yoğun yaşanan gelecek korkusu varsa, mutlak surette bunun nedenleri araştırılmalıdır." Sorumluluk korkusu gerginlik yaratıyor Yetişkinlerde görülen diğer bir korkunun da "sorumluluk korkusu" olduğunu belirten Burkovik, bu korkunun şekillenmesinde, çocukların kişilik özellikleri ve ebeveynlerin tutumlarının etkili olduğunu söyledi. Çoğu zaman evin en büyük çocuğu olan kişiye evde yaşayanların sorumluluğunun aktarılmasıyla başlayan sorumluluk korkusunun, kişilerin hayatını gerdiğini kaydeden Burkovik şöyle dedi: "Sorumluluk korkusu, sanki doğal bir vazife imiş gibi, küçükken kardeşlerin sorumluluğu, yetişkin olduğunda tüm evin sorumluluğu en büyük çocuğa yüklenir. Kimi çocuk kendiliğinden bu sorumluluğu alır, kimi ise zorla. Kendiliğinden alan kişide bu türden bir korku gelişmeyebilir; ancak onda da aldığı sorumluluğu hakkıyla yerine getirememe durumunda başarısızlık kaygısı veya suçluluk duygusu ortaya çıkabilir. Zorla verilen sorumluluklar, gönüllü olarak yerine getirilmedikleri için gerginlik vericidir. Bu durum hayatın ilerleyen yıllarını da etkileyebilir; yaşanan korku, yetişkinlikte daha belirgin olarak görülür. 'Sorumluluk' kavramına yüklenen anlam her birey ve dönem için farklıdır. Öğrencilikte sınıf başkanı olmak, bir spor faaliyetinde ekibin lideri konumunda bulunmak ya da benzeri faaliyetlere veya münazaralara katılmak, ilerleyen yıllarda işle ilgili önemli yetkiler taşımak hissedilen kaygı düzeyini artırabilir. Kişi aldığı sorumluluğu yerine getirir ve başarılı olursa problem yaşanmaz. Ancak sorumluluğunu yerine getiremeyip ekibin düzenini bozarsa kaygısı daha da artar. Dolayısıyla sorumluluğu yüklendiği halde sorumluluktan kaçınma davranışına kadar gidebilir. Bir de kişinin başkaları tarafından eleştirilmesi veya eksiğinin söylenmesi söz konusu olursa kaçınma davranışı daha da artabilir. Sorumluluk korkusu taşıyan insanın iç dinamikleri ve düşünce sistemi yeniden düzenlenirse, kişi eleştirilerden ya da eksiklikleriyle yüzleşmekten kaçınmayıp bunlardan olumlu anlamda etkilenmeyi başarabilir." Cinsel korkuların kaynağı da çocuklukta Yetişkinlerin, hayatını etkileyen korkulardan en önemli grubun da "cinsel korkular" olduğunu söyleyen Burkovik, özellikle kadınlarda en sık rastlanan cinsel korkunun vaginismus olduğunu kaydetti. Burkovik, şöyle konuştu: "Toplumumuzda kadının cinsel isteğini ve canlılığını belli etmesi hoş karşılanmamaktadır. Çocukluktan beri 'ayıp' duygusuyla yetişen kızların, evlenince kendilerini cinsel ilişkiden zevk duymaya bırakmaları güç olmaktadır. Vaginismus, cinsel birleşme sırasında, kadının kaslarının kasılarak kendini cinsel birleşmeye kapatması durumudur. Bu şikâyetle kadın doğum uzmanlarına ve psikologlara başvuran oldukça çok aile vardır. Vaginismusun nedenleri, çocukluk çağından kalma korkular ile suçluluk, ayıp ve günah duygularıdır. Gebe kalma korkusu da vaginismusta etkili olabilir" Evlilik ve aldatılma korkusu Kişinin genellikle anne-babasının evliliğinde aldatma olayının yaşanmasıyla ortaya çıkan, evlilik ve aldatılma korkusunun da kişinin, kendini yalnızlığa mahkum etme davranışı geliştirdiğini kaydeden Burkovik şöyle dedi: "Kuşku; korkudan kaynaklanır, endişeyle harmanlanır, insanı sürekli düşünceye ve tekrarlı kâbuslara yöneltir. Bazı insanlar sırf bu nedenle derin ilişkiler kurmaktan o kadar çok korkarlar ki kendilerini kendi elleriyle yalnızlığa mahkûm ederler. Bu bir anlamda sevilmemekten, önce sevilip sonra o sevgiyi kaybetmekten duyulan korkudur. Var olan sevginin kaybedilmesi daha acı gelir insana. Kimi insanlar sırf bu nedenle hiç sevilmemiş olmayı tercih ederler. Bu tarz korkular genellikle, kişinin kendi anne babasının evliliğinde aldatma yaşanması sonucunda ortaya çıkabilir. Babanın anneyi ya da annenin babayı aldatması sonucunda çocuk/ergen büyük bir şaşkınlığa uğrar. "Bu, benim ailemde dahi yaşandıysa herkes aynı şeyi yapabilir. Bu şartlarda ben kime güveneceğim?" diye düşünür. Güvensizlik duygusu, karşı cinsle ilişki kuran kişinin sürekli şüphe ve kıskançlık duymasına sebebiyet verir. Kişi, bu konuda öylesine hassastır ki ufak tefek her olayı büyütür, inanılmaz çıkarımlar yapar. Duyduğu tüm kötü giden ilişkilerde yaşananları, kendi evliliği için de potansiyel tehlike olarak algılar. Dolayısıyla beklenti anksiyetesi dediğimiz 'beklenti kaygısına' kapılır. Bu da evliliklerini hem kendileri hem de eşleri için boğucu hale getirir. Bu takdirde mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır. "
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Vajinismus hakkındaki en yaygın 9 yanlış inanış
Tumblr media
Kadınlarda görülen cinsel fonksiyon bozukluklarından biri olan "vajinismus" hakkında o kadar çok yanlış inanış var ki bunlar tam da evlilik sezonunda genç hanımların kabus yaşamasına neden olabilir. Bu durum ilişkiye gireceğiniz varsa da girmenize engel olabilir. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, vajinismus hakkındaki en yaygın dokuz yanlış inanışı ve doğruları anlattı. VAJİNİSMUSU OLAN KADINLAR FRİJİDTİR! Bu tanım, cinsel soğukluk - cinsel isteksizlik anlamına gelen, kırıcı bir terimdir. Vajinismus olan çoğu kadının cinsel istek konusunda sorunu yoktur. Seks esnasında acı duyan ve rahatsız olan bir kadının, cinsellikten kaçınması doğaldır. VAJİNİSMUS ZAMANLA DÜZELİR! Vajinismus, kendiliğinden düzelmez. Tedavi olmayı gerektirir. Erken tedaviye başlanması, sonucun daha çabuk alınmasını sağlar. En kötüsü bu durumu kabullenerek yaşamaya devam etmektir ya da çoğunluğun kendisi gibi olduğunu düşünmektir. KENDİNİ ZORLAYARAK DA OLSA DENEMEYE DEVAM ETMEK GEREKİR! Ağrı ve rahatsızlık varken ilişkiye girmeye çalışmak, sadece durumu daha da kötü yapar. Zorlamanın yararı yoktur. Tedavi sürecine girene kadar cinsel ilişki denemesi yapmamak gerekir. VİTAMINLER, GEVŞEME, ALKOL, CİNSEL İÇERİKLİ FİLM İZLEMEK VAJİNİSMUSU TEDAVI EDER! Bunların hiçbiri vajinismusu tedavi etmez. Ancak ana tedaviye destek olabilir. SEKS SIRASINDA AĞRI OLMASI, BEKLENEN BİR DURUMDUR! Belki ilk cinsel ilişkide biraz rahatsızlık duyulabilir ama devam eden ağrılı cinsel birliktelik normal değildir, tedavi gerektirir. VAJİNANIN DAR OLMASI VAJİNİSMUSA YOL AÇAR! Vajinismusta, vajinal kasların istemsiz kasılması söz konusudur. Bu durum, cinsel ilişkiyi imkansız kılar. Normal bir kadında, vajina fiziksel olarak ilişkiye engel olmaz ve esneme kapasitesine sahiptir. VAJİNİSMUS TEDAVİ EDİLEMEZ! Tamamiyle yanlış, vajinismus yüksek oranda tedavi edilebilir. CERRAHİ MÜDAHALE SORUNU ÇÖZEBİLİR! Vajinismusu tedavi edecek cerrahi bir uygulama yoktur. Tedavi ancak bir program dahilinde yapılabilir. Nadiren cerrahi müdahale gerektirebilecek durumlar olsa da bunlar çok nadirdir. VAJİNİSMUSLU KADINLAR GEÇMİŞTE CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMIŞLARDIR Vajinismusun altında yatan fiziksel ve duygusal pek çok sorun olabilir. Cinsel istismar bunlardan sadece biridir.
0 notes
m0plo98-blog · 8 years ago
Text
Yeni tehlike: Gençler Viagra’sız yatağa giremiyor
Tumblr media
Genellikle Viagra'yı yaşlı erkeklerin aldığı bir ilaç olarak düşünüyoruz. Ancak gençler kadar ergenler de gizlice küçük mavi hapları ya da diğer cinsel güç artıran hapları alıyor. VİAGRA KULLANIMI KOLEJLERE KADAR İNDİ Sokaklarda 'mavi elmas' olarak bilinen Viagra, geçlerin eğlence ve uyuşturucu partilerinin vazgeçilmez birer parçası oldu. Uzmanlara göre Viagra kullanımı kolejlere kadar indi. Bu hapa ihtiyacı olmadığı halde ergenler, 20'li ve 30'lu yaşlarındaki kişiler, yatak odasında yardım isteyen yaşlı erkeklere reçete edilen Viagra'yı neden gizlice alıyorlar? YENİ BİR TREND, GİZLİ BİR BAĞIMLILIK Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, gençlerin gizlice Viagra tarzı ilaç kullanımının yeni bir trend ve gizli bir bağımlılık olduğunu söylüyor. "Tek nedeni yatakta daha fazla skor yapmak" diyen Klinik Psikolog Mehmet Başkak, küçük mavi haplarla ilgili potansiyel tehlikeye dikkati çekiyor: "İhtiyacı olmadığı halde bu hapları kullananlarda psikolojik bir bağımlılık geliştirme ihtimali var. İhtiyacı olmadan cinsel güç artıran ilaçları kullanmanın bir çok sebebi var elbette. Fakat temel sebep daha uzun seks yapmak, erkeklik ispatını partneriyle çok uzun ilişkiye girerek ortaya koymak gibi sebepler var. Duygudan yoksun, sadece skora dayalı bir cinsellik anlayışı erkekler arasında hep olagelmiştir, fakat porno izleme oranının artmasıyla cinsellikteki bu yaygın yanlış giderek artmıştır. Cinsel tecrübelerini internetten edinenler, izledikleri sürekli devam eden uzun seks görüntülerini gerçek hayatta yaşamak ve yaşatmak amacıyla cinsel gücü arttırmanın yollarını arıyorlar. 'KISA SÜRER, MAHCUP OLURUM, TATMİN EDEMEM' İktidarsızlık ve erken boşalma problemi olmayan sağlıklı erkekler daha güçlü, daha uzun seks yapmak amacıyla porno filmlerdeki gibi bir işlevselliği erkeklik gücü olarak benimseyince çözüm olarak Viagra gibi cinsel güç artıran ilaçlara müracaat edebiliyorlar. İlk başlarda uzun süreli seksin yolu olarak benimsenen bu ilaçlar kısa bir süre sonra bilinçaltı süreçlerde, 'Viagra olmadan yaparsam kısa sürer, mahcup olurum, almazsam tatmin edemem' gibi endişelere yol açıyor; tam bir güvensizliğe dönüşüyor. Bu tür kişiler ilaçsız ereksiyon olmada zorluk yaşarlar ve ereksiyon bozukluğu ortaya çıkar. Bu noktandan sonra kişi artık hiç ihtiyacı yokken bir bağımlıya dönüşmüştür, cinsel güç artıran ilaçlar olmadan ilişkiye giremeyeceğini düşünür. Cinsel güç artıran ilaçların satımı denetimsizdir ve bağımlılığı ciddi bir sorundur." Yatakta yüksek skor yapmak amacıyla alınan Viagra cinsi ilaçların, sağlıklı erkeklerde bir süre sonra ihtiyaca ve ardından da bağımlılığa dönüştüğünü vurgulayan Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, yanlış ilaç kullanımına bağlı erken boşalma ya da ereksiyon sorunlarından muzdarip vakaların son zamanlarda daha da arttığını belirtiyor: EVLENİNCE VİAGRA'YI BIRAKTI AMA... "Bize müracaat eden 28 yaşında bir aylık evli bir danışanımız, müracaat ettiğinde sertleşememek ya da sertleşmeyi başarsa bile hiçbir şey yapamadan ereksiyonun çözülmesinden şikayet ediyordu. İlk cinsel deneyimini 21 yaşında yaşamış, iki yıl kadar partnerleriyle hiçbir sorun yaşamamış, bir arkadaşının anlattıklarına heveslenerek 23 yaşında Viagra almaya başlamış. Hem sağlık riskinden hem de severek evlendiği eşiyle normal ilişkiye girmek istediğinden dolayı evlendiğinde ilacı bırakmaya karar vermiş. Ne kadar uğraşsa da ereksiyon oluşmadığını, oluşsa da kısa süre sonra boşalamadan çözüldüğünden bahsediyordu. DOKUZ SEANSTA DÜZELDİ Bu vakadaki bütün sorun 'İlaç olmadan seks yapamam, ereksiyon olamam' otomatik düşüncesinin bilinçaltında sürekli kötü bir telkin olarak dönüp durması. Danışanla yürüttüğümüz hipnoterapi çalışması dokuz seans sürdü ve ilaca bağımlılığa sebep olan, ya sertleşmezse, ya erken boşalırsam kaygıları temizlenerek, ilaçsız da sağlıklı ve uzun cinsellik yaşayabileceği algısını benimsemesine destek verildi. Danışanımızın şu anda mutlu bir evliliği ve iyi bir cinsel hayatı var." Seks Filmlerine Aldanmayın: Porno filmlerde durmaksızın devam eden cinsel işlev sahte bir performanstır, sürekli izleyenler bir süre sonra normal performanslarını sorgular ve filmlerdeki sahte performansa sahip olmak için Viagra tarzı ilaçlara yönelir. Filmlerdeki sahte seks performansını model almayın. Fiziksel Rahatsızlıklara Yol Açar: Sağlıklı insanların gereksiz ilaç kullanımı birçok fizyolojik hasara yol açabilir. Bu sebeple doktor tavsiyesi olmadan bütün ilaçlardan uzak durmak gerekiyor. Başta kalp krizi riski olmak üzere birçok soruna yol açabilecek ilaçlar için daha temkinli olmalısınız. İlaç Yerine Hipnoterapi: Birçok cinsel terapi yöntemi ve hipnoterapi seçenekleriyle ereksiyon sürenizi kontrol etmeyi öğrenebilirsiniz. Ereksiyon ve erken boşalma sorunu yaşayan kişiler bile fizyolojik bir sebep yoksa mutlaka cinsel terapi desteği almalı. İyi bir terapi desteğiyle genellikle ereksiyon sorunları aşılabilmektedir.
0 notes