Tumgik
melisozcelik-blog1 · 1 year
Text
Uzun zamandır içimi dökemediğim sayfama dönüp bakma ihtiyacı hissettim. Yaşadığım her duyguyu içtenlikle döktüğüm o satırları okurken hem duygulandım hem de geçen onca zamana rağmen neredeyse hiç yol alamadığımı farkettim. Evet, o acı-tatlı günler ister istemez geride kaldı. Yaşarken bir kor gibi yakan, sonrasında atlatması için yıllar harcatan o günler... Şimdi o satırları yazdığım insan tamamen başkasının. Bense hala kendimce deriin bir duygusal mücadele içerisindeyim. Onunla ilgili hislerimi çoktan gömdüm (gömmek zorunda kaldım) .
Yıllar sonra hayatımda yeni bir heyecan hissettim üstelik. Çok sevmeyi, çok sevilmeyi diledim. Sevgimin karşılığını alma isteği artık hayatımın merkezi olmuştu çünkü. Ama o da ne? Beni o derin hissizlikten uyandıran adam, aslında bugüne kadar bastırdığım travmaları tekrardan açığa çıkaracak olan kişinin ta kendisi!
Gel zaman git zaman, hislerimden iyice emin olduktan sonra gözümü kararttım ve ona doğru bilinçli bir adım attım. Ne yazık ki günümüzün sevgi ve iişki anlayışından öyle uzak bir karaktere sahibim ki; her zamanki gibi yenilmeme ve değersizleşmeme sebebiyet verdim hem de kendi ellerimle!
Bir saat de olsa yanında olabilmek, kısa süre de olsa dokunabilmek bile kar saydığım bir durum haline gelmişti. Sonra fark ettim ki onun yanındayken ben dakikaların,saniyelerin bile kıymetini bilirken o benimle geçireceği ekstra bir dakikayı bile fazla görmeye başlamıştı. Aptallık değildi benim yaptığım. Bir kez bile gerçekten sevilmemiş biri olarak, sevgiyi yanlış insanda bulma isteğiydi sadece. Ama o yanlış insan, sadece kendi istediği zamanlarda kendi istediği kadar yakınında tutuyordu beni. Yani yine bir değersizlik hissi sarmıştı beni. Sonunun hiçbir yere varmayacağını bile bile her görüşmeyi iple çekme, bir an önce görmek isteme ama onun seninle geçirdiği bir saati bile fazla bulup çeşitli bahanelerle yanından uzaklaşmak istemesi...
Hayattaki en can yakan hislerden biri değersizlik hissi. Kapalı kapılar ardında gösterilen geçici ve kısa süreli ilgiler, sonrasında iki yabancı gibi uzaktan selamlaşmalar... Yazarken bile bunu ancak bir aptalın devam ettireceğini düşünürken, bunu hayatımda bir süreklilik haline getirmiş olmak ...
Şimdi ne mi yapıyorum? Yine ondan gelecek saçma sapan bir mesajın veya görüşme talebinin kölesi olacak şekilde bekliyorum. Bu sefer ara biraz uzun sürdü. Sanki artık benim çabam olmadığı sürece ondan bir adım gelmeyecek gibi. Sonsuz ve ömürlük aşka inanan ben, neden bir döngü şeklinde böyle şeyler yaşıyorum peki? Kafamda cevaplanmamış o kadar soru var ki... Neyse belki bu gece yazar.
2 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
011117
Bazı şarkılar içine işliyor insanın.
Dinlerken hem ruhunu okşuyor hem de yüreğinin en derininde fırtınalar koparıyor.
"Gözlerim dolaştı bir bir bu yollarda
Aradım seni her köşe başında
Kalbim ağlarken ah ne yazık ki
Belki de sen,sen başka kollarda..."
*
Kapandı pencerem,şarkım sustu
Artık o kalbimde yaşıyordu
O ESKİ HİSLERİM BİRDEN COŞTU
FAKAT NE YAZIK Kİ SOKAK BOŞTU..."
İçinde bulunduğun durumu,yaşadığın duyguları daha güzel hangi şarkı anlatabilirdi ki ?
Tek başına yanıp söndüğünü,tek başına çırpındığını,tek başına aşkı yaşadığını bilsen de itiraz edemezsin hiçbir şeye."Yeter ki o yanımda olsun,arada bir dokunayım o bile yeter." der ve kendini heba etmek uğruna yola devam edersin.Sonra gün gelir,o üzüntülerle mutlulukları harmanladığın günlere bile ne kadar uzak olduğunu fark edersin.
Ben seni çok sevdim sevgilim.Nefretim bile sevgimdendi inan bana.Hem senden nasıl nefret ederim ki ? Benimki olsa olsa başarısız bir nefret oyunu.Ah bir de içimdeki şu yangın sönse...Sönse de azad etse tüm benliğimi...
1 note · View note
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
291017
Zaman geçiyor,bazı şeyler hiç değişmiyor.
Değişmeyen ve her daim içimde hissettiğim o duygunun ne olduğunu bile tam olarak nitelendiremiyorum.
Aşk mı? Hiç sanmam.
Yaşanmışlıklar mı? İkimizin birden aynı yoğunlukta yaşadığı bir şey de yoktu.
Fakat bu nasıl bir tutkudur ki insan ömrünün büyük bir çoğunluğuna mal oluyor?
Yine de belirtmeliyim ki ; o eski heyecanlar yerini büyük boşluklara bıraktı.
Kimi zaman tek başıma üzülüyordum,kimi zamansa birlikte mutlu oluyorduk.
Şimdi mi ?
Şimdi koca bir hiçlik.
Var olduğunu bildiğim tek şey şu :
Ne yaşarsak yaşayalım,ne kadar üzülürsem üzüleyim,ben onunla gurur duyuyorum.
Bir gün yaşlansak da , belki birbirimizden çok uzak yerlere düşsek de bu hep böyle olacak.
Bilirim o yılların tekrarı olmaz.
İşte bu yüzden "Acısıyla tatlısıyla iyi ki yaşamışız be!"
1 note · View note
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
251017
Hiç taşıyamayacağın bir yüke sahip olmanın korkunçluğunu düşündün mü ?
"Her şeye hazırım ama bununla asla yüzleşemem" dedin mi kendi kendine?
8 sene...Azımsanamayacak bir süre...
İlk başta ergenliğini süsleyen hayaller, sonrasında imkansız sandığın hayallere parmağının ucuyla da olsa dokunabilmek.Finalde ise beklenen şey:Mutsuz son.
Bugüne kadar hem sevdin hem nefret ettin.
Hem kıydın hem kıyamadın.
Hem kalbini acıtttı hem mutlu ve farklı hissettirdi.
"Ne olursa olsun yaşanan her şey güzeldi be." deyip de kenara çekilmek,bu 8 seneyi iyi hatırlamak ve yaşanan her şeye saygı duymak belki de en doğrusu.Ama nafile...
Senin bitmek tükenmez aşkına karşı seni bir kalemde harcayan insan,başkalarına mutluluk dağıtabiliyorsa eğer; bu insanın uykularını kaçırır,ayarını bozar işte.
Birkaç gündür tadım yok,huzursuzum,biraz da mutsuzum galiba.Aklım başımda değil,içimde çok derinlerde bir sızı.
Aslında mutlu etme yeteneği olan,mutluluğu paylaşabilme yetisine sahip olabilen bir insan neden bana çok görür,neden beni hunharca harcar ve yok eder ki ? Bundan daha değersiz hissettiren ne olabilir ki ?
Olsundu.
Kulağımda Ajda,acı tatlı anılarla avunma vakti.
İkimiz de sarhoştuk.Koltuğa yığılıp,son ses Ajda açıp ağzımızdan dökülen çarpık kelimelerle eşlik etmeye çalışıyorduk şarkıya :
"Başkası kollarımda
Sen varsın yanımda
Öptüğüm dudaklarda seni özlerim.
Söylenen sözler senin
Aşk şarkımsın benim
Gözlerim kapalı seni dinlerim,beklerim..."
2 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
231017
Öyle bir an geliyor ki hayatında; hiçbir şeye üzülüp kafayı takamıyorsun.Adına olgunluk mu,tecrübe mi yoksa hissizleşmek mi denir bilemem ama eskiden çılgınca tepkiler vermene sebep olan şeyler artık acıtmıyor, kanatmıyor eskisi gibi.Belki de kanıyor ama sen görmezden geliyorsun.Uzunca bir süre sonra kendi kendine kabuk bağlıyor ancak o kabuk bir türlü geçmiyor.İyileştiğini sanıyorsun,"Bu sefer geçti." diyorsun ama nafile.Geriye dönüp baktığında hüsranlar yığınıyla karşılaşıyorsun.Düşündükçe kafanda hep aynı soru dolanıyor: "Gerçekten hiç sevilmedim mi?" İnsan yüzleşmek istemiyor bununla ama acı da olsa bir şeyleri kabul etmek durumunda kalıyor.Evet,sevilmedim.Bir kez bile gerçekten sevilmedim.Ufak mutluluklarla çırpındığım denizde artık boğuldum galiba.Çabalamak istemiyorum.Sevmek,sevilmek istemiyorum.Hem neden seveyim ki birini? Sevmek acı çekmekle eşdeğer benim için.İyi anlamda sevmek ya da sevilmek nasıl bir şey hiç tatmadım ki.
Belki bir gün...Kim bilir?
1 note · View note
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
181017
Merhaba tumblr.
Uzun bir aradan sonra buralara tekrardan geri döndüysem eğer, birikmiş bir şeyler var demektir en içimde.
Biraz dökülmem lazım ki kaldığım yerden yoluma devam edeyim.
Şu sıralar içimde yapay da olsa bir huzur,bir mutluluk var.Sanki kocaman bir boşluğun içinde dönüp duran ben değilmişim gibi,öylesine sahte bir huzur.
Hayat bu.Gülüyorsun,ağlıyorsun,seviniyorsun,üzülüyorsun ve ne olursa olsun gün geliyor her şeye alışıyorsun.
Bu sabah uyandığımda,bende alışkanlık olan ve aslında reelde bana hiçbir faydası olmayan bir durumun değiştiği için bende neden bu kadar büyük etki yarattığını düşündüm durdum.
Duygu ? Yok duyguyla alakalı bir şey değil bu seferki.Alışkanlık,sadece alışkanlık.İnsan alışkanlıklarıyla da mutlu oluyor çünkü.Ama onların da elinden uçup gittiğini görünce,boşluğunu daha da büyütüyor.
Hayatımdan kayıp giden şeyin bana kazandırdığı bir şey var mıydı,yok muydu bilmem ama insan kendi küçük dünyasında bile ufak mutluluklar kurabiliyordu kendi kendine.
Şimdiyse o acı tatlı günlerle avunma vakti.
Bu yazıya en fazla uyum gösteren şarkı herhalde Tarkan'dan Unutmamalı olur ha,ne dersiniz?
2 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
Yürüyorum hasretin acının üstüne Sığmıyorum dünyaya dar geliyor Geceler mi uzadı, bu karanlık ne Gönlümün bayramları, şenliği söndü Seni kimler aldı, kimler öpüyor seni Dudağında dilinde ellerin izi var
1 note · View note
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
04.04.2017
Yazacak söz de kalmadı artık.
Kelimeler tükendi,söyleyecek,dile getirecek tek bir şey yok.
Dile gelmese de bazı şeyler,insan yazmak istiyor işte.
Yine kulağımda Sezen,hem de “Vazgeçtim”…
Sözle ince ince yüreğine işliyor insanın.
Kimi zaman da acıtıyor,çok acıtıyor.
*
Gün geçtikçe yabancılaşıyoruz birbirimize.
Gerçi ne zaman yakınlaştık ki birbirimize?
Bendeki sadece mutluluktan saydığım 3-5 andan ibaret.
Ya ondaki?
İnsan bazen o anlamsız mutlulukları bile özlüyor.
Neden mi?
En derin duygularını açtığın insan için bir hayaletten farkın yoksa eğer; o günleri özlemekten başka ne gelir ki elden?
Aslında bu  bile çok acı.
Düşünsenize,mutluluk sandığınız duygularda bile aslında kendinizi kandırmışsınız.
Zoruna gidiyor insanın,en çok da kendini kandırmış olmak zoruna gidiyor.
Karşındaki insan için sokaktaki çöpten farkın yok.
Deli gibi anlam yüklediğin insanın umurunda bile değilsin.
Aranızda aşılamayacak boyutta bir duvar.
Tüm kapılar kapalı.
Üstelik duyguların yüzünden cezalandırılıp gün geçtikçe değersizleştiriliyorsun.
*
Bu seferki yük çok ağır.
Kendini değersiz ve berbat hissetmeni sağlayan her şey yerli yerinde duruyor.
Tüm bunları aşmak için önünde hiçbir fırsat yok.
Ya kabullenip yoluna devam edeceksin ya da bu acıya dayanabildiğin kadar dayanacaksın. 
Klişe bir replik vardır ya hani :��“Tek suçum seni sevmek.” diye.
Benimkisi de o hesap işte.
Düşünüyorum,çok düşünüyorum.
Düşündükçe daha da derin çıkmazlara sürükleniyorum.
Sevmek ,en derinden sevmek nasıl bir suç teşkil eder ki?
Bunların hiçbirini hak etmiyorum.
Sırf bu yüzden kinim sevgimden ağır basıyor kimi zaman.
Bir mucize olsun,hemen olsun,bitsin bu saçmalık!
9 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 7 years
Text
29.03.2017
Uzun zaman sonra içimde yine bir şeyler karalama isteği… Kulağımda Sezen, spontan dökülüyor kelimeler kalbimin en derininden. Üstelik en saf, en temiz, en masum haliyle. Durumlar kötü. Hani derler ya “Güleriz ağlanacak halimize” diye. İşte tam da öyle. Yüzümde sahte bir gülümseme, tavırlarımda eğreti bir umursamazlık. Peki ya yürek? Orayı kim görür ya da kim bilebilir ki? Ya orası hala kan ağlıyorsa? * Onu görmeye o kadar alışmışım ki. Her şey kötüye gitse bile onu görme isteğinden vazgeçemiyorum. Başkasına gülüyor, başkasını seviyor, benim ona baktığım şekilde o başkasına bakıyor. Daha kötü ne olabilir ki? Ben size söyleyeyim. En derininizdeki insan sizi sorgusuz sualsiz yargılayıp, hiçbir sebep yokken cezanızı da kesmişse,sizi tamamen silip artık görmüyorsa bile, işte bundan daha kötüsü yoktur şu hayatta! Üstelik tek suçunuz saf ve temiz duygularla sevmek ise mükafatınız bu olmamalı. * Boşver. Bu günler de geçer. Geçmeyecek tek bir şey var ki, o da sevdiğin kişinin başkasına ait olmasından da ağır. Senin varlığını bile reddetmesi… İşte bu en ağır tecrübe!
1 note · View note
melisozcelik-blog1 · 8 years
Photo
Tumblr media
1 note · View note
melisozcelik-blog1 · 8 years
Text
15.03.2017
Yoksun. Bu sefer gerçekten yoksun. Ruhum çaresizce çırpınıp duruyor. Ne bir haber ne bir ses. Kalbinde yer edinmek değil bu sefer bahsettiğim. O yer zaten çoktandır başkaları tarafından doldurulmuş durumda, biliyorum. Ama yine de seni görmek, sesini duymak, varlığını hissetmek bile benim yaşama gücümü arttırıyordu. Şimdi ise yoksun. Nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yok üstelik. Dedim ya, canım çok yanıyor. Sana bir şey itiraf edeyim mi? Uzunca bir süredir acıyı bu kadar derinden hissetmemiştim. Biliyorum, ben ne kadar kanarsam kanayayım,değişen hiçbir şey olmayacak.
Üstelik kimseye sitem etmiyorum. Buna hakkım olduğunu da düşünmüyorum. En çok üzülenin en fazla mükafatlandırıldığı bir dünyada mı yaşıyoruz sanki? Olsun, sen gül. Sen hep gül. Gerçek sevgiyi tat, mutlu ol. Ben sensiz de yaşamaya razıyım sevdiğim. Karalarken fonda Sezen, Ne de güzel eşlik ediyor duygulara: “Geçer geçer daha öncekiler gibi bu da geçer neler neler geçmedi ki yine düşer deli divane gönlüm aşka vurgunum ben. ”
3 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 8 years
Video
youtube
Bazı filmler ve şarkılar fena çarpıyordu.
0 notes
melisozcelik-blog1 · 8 years
Text
İçimden Gelenler...
Bu seferki yazım, kırılmışlıklarıma değil. Aksine ne zaman düşsem, ne zaman kırılsam beni yeniden toparlayan insana. Hem de hiç bıkmadan. Hani bazı insanlar vardır,yanlarında kendini hiç olmadığın kadar rahat hissettiğin, koşulsuz şartsız kalbini açabildiğin,böylesine kirli bir dünyada bile gözün kapalı güvenebildiğin. Bir sürü ortak zevke sahip olduğun, mutluyken birlikte güldüğün, üzgünken birlikte ağladığın, kimi zaman aynı kaderi paylaştığın… Bu liste böyle uzar gider. Kaybetmeyin öyle insanları. Aksine, böylesine bir dünyada, daha da sıkı sarılın onlara. Çünkü koşulsuz sevgiyi onlarda göreceksiniz. Ne mutlu bana! Ne mutlu bana ki böyle birine sahibim. Bak yazarken duygulandım yine. Ama bu seferkiler hüzün değil, şükür gözyaşları. İyi ki varsın! @yasadisigulumseyis
2 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 8 years
Text
09.03.2017
Ne üzülmeye takatim kaldı ne de cebimde dökülmek için hazır gözyaşları… Tükettim her şeyi. Mutluluğu, sevinci, heyecanı, duygularımı ve hatta üzüle üzüle göz yaşlarımı da tükettim. Hele bir de “Benim kaderim bu” deyip kaderine boyun eğmekten başka hiçbir şey gelmiyorsa insanın elinden… Çare yok. Çıkış yolu yok. Ya bu böyle diyerek yoluna devam edeceksin ya da ölene kadar mutsuz ve üzgün biri olarak hayatına devam edeceksin. * Eskiden daha kolaydı düşünce kalkıp hayatı kaldığı yerden yakalamak. İnsan yara aldıkça, toparlanması da bir o kadar zorlaşıyor. Ruh yaşlı bir kere. İyileşmesi zaman alıyor. Yaralar ya çok geç kabuk bağlıyor ya da bağlasa da o kabuk hemen tekrar düşüyor. Yaşlı bir ruhtan başka ne beklenir ki? İçimde o ruhu yeniden canlandırmaya dair en ufak bir umut kırıntısı yok. Bundan sonra da olur mu bilmem. Bildiğim tek şey şu: “Kalbim acıyor” kelimesinde herhangi bir mecaz sözkonusu değil. Sanki defalarca bıçak batırıyorlar ve artık o acıdan kurtulmak adına ölmek için dua ediyorsun fakat ölmüyorsun. Ama yaşamıyorsun da. Nefes alıyorsun, evet. Ama bunun adı asla yaşamak değil, olmamalı da!
2 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 8 years
Audio
“dünya artık böyle benim için,
o artık yok, belki de hiç olmadı.
unuttum gitti.
o da ayrı konu,
kapalı dükkana kira ödedik işte.”
26 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 8 years
Video
youtube
- niye böyle oldu be abi? ben çok sevmiştim be abi…  o kadar mektup gönderdim, insan bi cevap yazar… benim günahım ne be abi? - bak koçum, belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı.  artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. sevgililer, bizim  olanlar ya da olmayanlar hepsi iz bırakır! bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor,  hepsi kalır! ama inan, yeni izler de olacak. yaşlıları düşün! sanki herşeyi bilirlermiş  gibidirler, ama öyle değil. ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma çizilicek bi yer hep vardır ve çizecek bi yer. ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya, ya da  resim olurlar senin gibi kazına kazına…
31 notes · View notes
melisozcelik-blog1 · 8 years
Photo
Tumblr media
Sonunda Moda sahiline atabildik kendimizi. Güneşle özdeş. Çimlerle özdeş. Fazla iyi hissettiğimiz bir pazartesiydi. Sendromsuz pazartesileriniz olsun o vakit.
🌞
2 notes · View notes