metehancetinalp-blog
3 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
0 notes
Text
Gitmek isterseniz Kırlangıç Yuvasına , Kırım Yarımadasında az buçuk Güney Ukrayna falan,o taraflarda işte. Orası yeşil, biraz gri ve alabildiğine mavi. Nerede,nasıl,ne yapıyor olursanız olun ama düşünün bir yere gitmeyi. Hayal edin. Velhasıl, kendi ateşiniz beslesin ruhunuzun alevini. Aynaya bakın ve şunu söyleyin gördüğünüz o yüze. ‘Sıra gelmiştir artık bir taze yüz yapmana, güzelliğini hemen yenilemezsen, yeryüzü yoksun kalır, lânetlenir tabiat ana. Bak, o cânım aydınlık kaldırırken doğudan alev alev başını, çevrilir bütün gözler onun taptaze doğan güzelliğine. Hapsetmeyin kendinizi. Gidin. Gidin ve çekin oksijeninizi ciğerlerinize... Görün. Görün ve gözleriniz neler görebildiğinin farkına varın. Kendinize de iyi bakın. Yazık! hem kıyasıya harcıyorsunuz kendinizi, hem de gönlünüz yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye. Biliyorsunuz aslında, saymakla bitmez sevenler sizi, ama besbelli siz aşk duymuyorsunuz kimseye. Yazık. Biraz değer verin kendinize. Bedeninize. Varsa ruhunuza...
2 notes
·
View notes
Text
Ölüyor mu yoksa gidiyor mu sevdiğin ?
Öldüğünde mi gidiyor sevdiğin yoksa gittiğinde mi ölüyor ? İki ihtimal mi var sadece ? Hayır. Ne olursa olsun sevdiğin ölse de,gitse de... Sen ölüyorsun. Ve sen, öldü ya da gitti diyorsun ya hani o öyle değil işte gerçeği şu ki; sen ölüyorsun. Kahroluyorsun. Belki de pişman oluyorsun. Aptallaşıyorsun ya da salaklaşıyorsun ama sonunda her türlü ağlıyorsun. Ağlaman bitiyor..Susuyorsun. Sustuğuna sinirlenip ‘ konuşsana, bir şeyler söyle’ diyorsun kendi kendine fakat ağzın açılmıyor ki burnunu çekiyorsun o bol bol akan sümüklerin dışarıya çıkmasın diye uğraşıyorsun sonra da gözlerin ile konuşuyorsun, gözlerinden damla damla akan o yaşlar ile sonuç olarak tekrar ağlıyorsun. Yapacağın bir şey yok çünkü. Ulan ‘ niye böyle oldu sonumuz ? E sen seviyorsun ben seviyorum niye ayrılıyoruz niye gidiyorsun niye ölüyorsun ‘ diye sorular soruyorsun kendine salak saçma belki de çocukça ve hemen ardından biranı yudumladıktan sonra, o sigaran değdiğinde dudağına, ölüyorsun. Kaçarın var mı ? Yok. Ölüm senin diyetin. Ben ölüyorum mesela şuan. Gözlerime ağlamayı öğretmemiştim ben daha önce ama bu göz yaşlarım o güzel, utangaç ve masum boynuna kolye olsun...
0 notes