Tumgik
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Ah,Jolene.Bu sabah yine senin yüzünden erkenden uyandım.Dün gördüğüm rüyalar yüzünden başım ağrıyor Jolene.Sen hiç düşündün mü uyumadan önce beni? Hayır olmalı cevabın çünkü sen yalnız uyumuyorsun ki .Kabuslarından hemen sonra bir tesellin var ve olacak da.Olmalı da ama benim sevgilimle değil Jolene.Sen aşkı tekrar yaşayabilirsin ama ben...Ben o senin adını tekrar söyleyene kadar ağlarım.Onu benden koparabilmene rağmen beni yalnızlığa sürgün etme Jolene.Zümrüt yeşili gözlerin beni bile benden almaya yeter Jolene.Ay ışığı tenine vurduktan sonra akşam güneşi bana vursa bile güzelliğinle boy ölçüşemem.Sakın bana bakma Jolene.Bana kızma çünkü haklıyım,haklıyım ve sen dürüst bir insansın Jolene.Gereken neyse onu yapacağını biliyorum.Sakın bana dert yanma!Aşkı yine yaşayacağını biliyorsun,biliyoruz.Ne ilkindi ne de sonun olacak bu ayrılık.Sanki seni gereğinden çok dert ediyorum.Bana yetecek kadar sevgi bırak onun kalbinde,yeter Jolene.Sevdana devam edebileceksen bile,yapabileceksen bile yapma Jolene çünkü ben bir daha böylesine aşık olamam.
(Bu yazı da Dolly Parton'un Jolene şarkısından esinlenerek yazıldı.Miley Cyrus'un yorumu harika,onu buraya bırakıyorum.Aşk temasından bıkana kadar yazmaya devam edeceğim.Ne de olsa büyük yazarları en derinden etkileyen konulardan biri.)
youtube
0 notes
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Mis,mis,mis kokulu pis ! Yakaladım seni.Şimdi avcumun içindesin ve bir inci tanesi gibi parıldıyorsun.Halbuki ne kadar mutluyduk önceden.Uzaktan.Hayalimde daha güzeldin.
Var ettin,yok ettin beni aşka inandırdın.Şimdi başucumdasın ve ben her kalktığımda seni itip kakalıyorum.Neden mi? Yok,yok! Neden yok.Hep vardın ama bundan sonra hiç olmayacaksın.Belki mürekkepçimi sevindirirsin o kadar çünkü hiçbir zaman sen varsın diye yazmadım.Tek pişmanlığım yemyeşil gözlerine hasretken iki dize yazamamak.Sana aşık olmakla meşgulken yazamamak.
Yine yazarım yazmasına ama sözlerim gerçek olur,canını yakar.Geceleri başkasıyla olmak için dua eden sana senin hayalinle uyanan biri çok değil mi?
Kararsızlığın en uç noktasındayım,hayatım için kıldan ince bir ipte yürüyorum.Sisli bir yerdeyim düşsem ne olur hiç bilmiyorum ve devam ediyorum.Yolun sonunda sen varsın,biliyorum.Kargalar ölüm çığlığı atıyor etrafımızda.Kıskançlığın beni alt etmesine izin verirsem kargalara yem olacağım.Bıkmadan yanına geliyorum,gözlerinin derinliklerine bakıyorum hatta mehtabında kayboluyorum.Bir anlığına kendimi kaybediyorum.İlk günki baktığın gibi bak bana.Hiç ayırma gözlerini.Özenle oyulmuş yüzünü saatlerce seyredebilirim.Sana hayran olamam,olmasam daha iyi.Kimi düşünüyorsun?Kimi,kimi...Kimsin sen ? Hadi gel bana bunlar yalan de.
Beni aşka inandır yine yeni yeniden.
Uzaklaşıyorum artık çok korkuyorum.Düşüp düşmemek umrumda değil,ipe koşuyorum;güvenli bildiğim tek yere.
Yine kendimi kandırdım yoksa senin reddedilmene karşın yaptığın dualar bizim için bir yol muydu? Bir şans versen...N'olurdu?
Saatlerce izlediğim sanat eserimdin;üstüne ne şiirler ne şarkılar yazılır ki . Bana gel de sanatı yaşayalım.Bir sanaçtı ve eserin aşkı.Nasıl da ürkütücü değil mi?
Aşkına tarif bulamadım,en kırgın anlarımda seni yanımda umdum;sarmana hasret kaldım.Boyu boyuma gel de girme koynuna.Al beni unut onu,sil onu.Göremem üstüme kimseyi.Sen ret yiyince durmaz mısın,yer yerinden oynasa komuşmaz mısın? Hadi gel,aç kapılarını;kır gurunu.Nasıl olsa kargalar pes ettiler.
(Bu yazım da taslaklarda unutulup gitsin istemedim.Gelecekte "Vay,lise yıllarımda ne kadar romantik bir insanmışım." demek için yazıyorum gerçekten.Vadideki Zambak'ı okumaya başladım,onun da fazlasıyla etkisi oldu sanırım.)
0 notes
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Sanatımın zirvesinde seninle karşılaştım.Üstüne hiçbir şey katmak istemiyorum,kendim hariç.Öylece tuvalime girsen hiç sıkılmam.Girip de çıkmasan.Beraber olup orada kalsak.Tek güvenli yarınım orası.Bana kalsaydı dünyaları yerip önüne sererdim ama hiç adil olmazdı,değil mi? Gel gidelim uzaklara.Dedim ya bana kalsa...Seni cebimde taşırdım,mutlu olduğum her anda benim dünyama girebiliyor olurdun.
Yalnızken hep seni arıyorum,varlığının eksikliği yüreğimde ukte.Biliyorum,yanımda olsaydın daha mutlu olurdum,eminim.Sana kalsa gelir miydin?
Oh latifem.Sakın konuşma.Ben seni izlerim.Bir anlığına da olsa.Cevabını hemen verme,evetse bile.Sadece bir anlığına...Bana,ya,ah!Ah bana kalsaydı...
Bana kalsaydı ışıkları ellerimle söndürür sigaralarından çalardım ama gerçekten acı çekecek oluşundan korktuğumdan değil,sadece dudaklarının değdiği yere değebilmek için.Eğer biri soracak olursa şakasına yaptım derim,dimi,değer miydi? Hiç yakışmıyor bu sözler bana.Belki aşk hiç de yakışmıyordur.
Acı çek,yaşa ve gör.Bunu engellemem mantıksız olurdu sevgilim.Dedim ya sence aşk bana yakışır mıydı? Sebepsiz gülüşlerim beni deli nakletmeleri için yeter de artardı.
Bana kalsa biz yaşanmıştık sevgilim.En sevdiğim şarkıları sana yazıp sana söylemiştim.Bir anlığına tereddüte düşüyorum.Senin için,benim için...
Sana kalsaydı ne yapardın?
Bana kalsaydı latife!Sakın konuşma,ben seni izliyor olacağım.
(Bu yazım aşağıdaki şarkının sözlerinden ilham alınarak yazıldı.Bazı kısımları direkt olarak çevirdim,bence harika oldu.)
youtube
0 notes
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Her şeyi yazar ve yapabilirim.Yargı korkusu olmadan analiz edilmek,herkesin yapabileceği iş değildir ama üç kuruşluk insanların bozuk plakları sizin toplum içinde utanç duymanıza neden olmamalı,olmaz,olamaz.Büyük insan olacağım derken insanlığı unutmasak mı?Ben Nefî misali yazarken kelp Tahir de insanlığını unutmuştur.Dar görüşlerinin sonu yok,ezberden konuşurlar.Keşke bir cümlen de sana ait olsaydı.Toplumun cahilliklerinin sıralandığı bir ansiklopedi gibisin.İki yıl sonra kimden saygı beklersin? Bağnazlığın içinde tıkınanlar geleceği nasıl inşa etsin?Geriye dönünce hiç mi fark edilmez bu hatalar,bu bencillikler hele de bu cahillikler?
0 notes
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Zamanın duruşu böyle bir şeymiş demek.Saniyelik bakışmada -uyduruyor bile olsam-bu kadar iyi hissetmek..Her seferinde gülmek ve düşünce kargaşası...Bekletilen iki ay süre az gelmiş olmalı ki stratejik taktiklere başvurulsun.Ne demek tak diye söyleyemem?Eski halime kıyasla ne kadar soğukkanlıyım.Aklımı başıma -eh bi zahmet-toplayabiliyorum.Olgun davranmanın rahatlığı beni gençliğin verdiği delikanlılıktan ne kadar uzak tutabilecek bakalım.
Bir çift yeşil göz ve üstüne yanlış olabilecek kararlar...Bir o kadar zahmetli ki...Bir o kadar da güzel...Özel...Adım atma zamanı gelip geçmesin.Utanç içinde kıvranılır mı? İmkansızı yapıp aşktan galip geleceksin sanki.Bir kere sohbet etsek ne olur ?
Olur gibi mi belki de oldurulur.Bu hissi o kadar merak ediyorum ki...Sadece şarkılarda hissetmekten bıktım.Hadi dans edelim! Bitsin artık bu kimsesizlik,bitsin bizsizlik,batsın sensizlik ; yaşasın biz ve an senlik !
"Let me take you down,my baby!"
"I'm right here for you,for you."
0 notes
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Sesini özlediğimde en sevdiğin şarkıyı açarım.
Tınılarını ezberlerim.Sarılışını hayal ederim.Yokluğuna alışmam gerekirken varlığını özlerim.Sarılmak isterim,hayal ederim.Bu döngü böyle sürüp gider ama anlasam da çıkmak istemem.
Gözlerinin içine bakmak istiyorum.Şu an yoksun ama eminim aynaya baksam beni orada bekliyor olurdun.
Şimdi şarkının sesini kısıyorum çünkü dünya benim aşık oluşuma hazır değil.Dünya bana da hazır değil.Bile bile kendini ateşe atar mı insan? Gül bahçesinin bir garantisi olsaydı keşke.
Gül bahçesini düşünmek yerine mancığını kuranı sorgulasaydık ne olurdu? Yanmadan yaşayabilir miydim aşkımı? Duyamazdınız o zaman aşkın ateşini.Belki başka şarkıya konu olurdu.Belki biz,biz de bir şarkıya konu olurduk.Senin gülüşün zaten sonsuz denemelere bedel sevgili.
Keşke başladığın yerden bitmesen...Özlem diye bir şey de kalmasa...Yokluğun da bu kadar acıtmasa...
Şimdi şarkıyı tamamen değiştirdim.Kimse uyanmasın,uyanamasın diye.Bizi anlatmaya çalışmasınlar diye sevgili.
1 note · View note
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Güzellikler üst üste gelirken yaşamak çok zor.Teni mis kokulu biriyle uyanmak daha zor.Bu muydu yoksa sabaha can katan yoksa sen miydin? Tozlu raflara kaldırılan mektupları açmak istemezsin,biliyorum ama yine de bir gün olur da aklın başından giderse sana yoldaş olur onlar.Gerçi aklının başından gitmesi tahmin ettiğimden daha kolay olsa gerek.E ben varım bi' kere.Sen de varsın ya da varsın da yoksun sevgilim.Kıskanıyorum seni ama eğer Tanrı bir günlüğüne senin aklının içinde yaşamama izin verseydi yemin ederim sevgilim kendimi hemen öldürürdüm.
Var olabilecek en kötüsü müydün bunu asla bilemem sevgilim çünkü her bir sonraki saniyedeki güzelliği senin sayende görebiliyorum.
Ya hiç olmasaydık nasıl olurdu?Sen daha güzel yaşayabileceğin bir yere giderdin.Cennete.Bense acı çekerdim.Geri dönemeyeceğini bile bile yolunu gözlerdim ya da gözlemezdim çünkü neden biliyor musun sevgilim?Başta bensiz kalmayı seçen zaten sendin.
Neler yapabileceğimi görmeden çekip giden sendin.
Senin rasyonelistliğinle benim yolum asla çakışmadı sevgilim.
Her şeye rağmen ben güzel sevdim seni.Sevgimi kutsal gördüm.Ben hep güzel severdim zaten ama sen ve senin gibiler bunu zamanında hiç göremediler.
Bana kızma nolur sevgilim ama kalbimin derinlerinde ne eski günlerimize özlem ne de bir pişmanlık var.Hatırladığın ben,ben değilim;zaten hiç olmamıştım.
Artık gül bahçelerinden bir esintiyle uyanıyorum.Her yerimi sarıyor bu esinti,asla sahip olamayacağımı sandığım huzurla sarıyor beni.Gözlerimi yaşartıyor bazen bu his sanki her an elimden kayıp gidecekmiş gibi beni ürpertiyor ama en önemlisi ne biliyor musun sevgilim? Benim için yaşamak,nefes almaktan daha güzel bir hâle geldi.
0 notes
miriamtheoldwitch · 3 years
Text
Kararsızlıkların arasından çıkan o güzel çiçek...Ah ne güzelsin bir bilsen!
Yerin yok, yurdun yok ama nasıl da kendine hassın.Kapalı kutular ardından kim kurtardı seni? Kendini ne zamandan beri yaşıyor sanıyordun ? Hayat neydi ? Geçmiş de fazlasıyla kötüyken şu ana yaşamak dememek biraz acımasız olmaz mıydı ? Güneş ışığını gördüğünden beri geçen saniyelere iltifat etmemek olur mu ? Kim koymuştu ki seni o kutuya ? Kim izin vermedi yapraklarının dökülmesine ?
Acı çekiyormuşsun gibi bir his var içimde ama unutma ki bu özgürlüğün bedelini ödedin.Seni hapsedenlerden intikam almak imkansız.Var olmamışı nasıl defedebilirsin ki...
İstediğin şeyler olduğunu biliyorum.Bir kere tattın ya özgürlük şerbetinden.Sana kötülük kalır mı artık papatya ?
Yeniden mi doğdun yoksa hiç bu kadar varolmamış mıydın?Bunu bilemezsin papatya çünkü sen daha önce hiç yaşamadın.
Artık senin için sınır yok.Sınır denilen nedir ? Bırak da rüzgar yapraklarını savursun.Hata yapmaktan korkma.Yokluğuna alışmanın imkansız olduğu bir durumdan nasıl korkarsın ?
Bazen sana haksızlık ediyormuşum gibime geliyor.
Kendin olmana izin vermiyormuşum gibi sanki...
Öğrenmen gereken çok şey var.Belki bir gün sen diye bir şey olmadığının farkına varırsın.O zaman affedeceksin herkesi ve her şeyi.
(Evet,uzun bir aradan sonra geri döndüm.Anlatacak çok şeyim var. Özlemişim burayı.)
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
Birkaç Aydan Sonra Bloguma Geri Dönmek,Yeni Kararlar,Bazı Konulara Lap Diye Giriş Ve Son Olarak Uzun Zamandır Yazmamaktan Körelmiş Bir Anlatım
Karar vermek.Benim için kolay.Çoğu zaman diyelim.
15 yaşımda okulumu değiştirip başka bir ilçeye gitme kararı ne kadar mantıklı?
Asi olup ailemi reddedeceğim falan yok.Sadece dört yılımı geçireceğim yerin orası olmasını istemiyorum.Şu anki okuduğum liseyi ben seçmedim sayılırım. Gerçi o dönemde ne kadar mantıklı karar verebilirdim bilmiyorum,kimseyi suçlamıyorum ama ben onlar değilim.İstersem gidebilirim.Tabii mantıklı düşündüğümde. Pandemi yüzünden sadece 9. sınıfın ilk dönemini okuyabildim bu yüzden ne arkadaşlarıma ne de öğretmenlerime çok bağlandım yani gitmemi zorlayacak bir şey olmayacak.
Neden gitmek istiyorum?Birdenbire nereden esti bu fikir?Ya daha kötüsü olursa?Her şey düzelecek mi asıl sorun ne aslında?Ya kontenjan yoksa?
Ortaokulda sadece 8. sınıfa gittiğim zaman okula gerçekten gitmek istememiştim.Şu an bulunduğum süper ergenlikten midir bilmiyorum ama okul gerçekten işkence gibiydi.Hatta bir gün keyfimden gitmeyip annemle bozuşmuştum.Bunu ilk yapışımdı.Nasıl bu kadar kötü oldum:
Şöyle ki 8. sınıftaki saçma sapan ders çalışma düzenimden sonra kendime bir daha derslerle ilgili kendimi üzmeyeceğime söz verdim.Lakin birazcık da arkadaşlarımın etkisiyle dersle ilgilenmeyi bıraktım,düzenimi bozdum karne ortalamam kısmen altüst oldu ve kafam sürekli başka yerlere gitti.Bu yüzden -zaten liseye hayatıma başlamamış sayılırım- yeniden başlamak istiyorum.Kendimi düzgün tanıtmak istiyorum insanlara.Konuşmak istediğimiz konular aynı değil diye,sürekli mızmızlık yapan biri olmak istemiyorum,egosuyla baş başa kalan biri olmak istemiyorum.İnsanlarla sakince takılıp,derslerimle daha çok ilgilenip geleceğimi planlamak istiyorum.Yeni bir lise,yeni bir yer kendimi kanıtlamak için bir fırsat.Kendi ayaklarımın üstünde durabilmek için bir fırsat.Her ne kadar ailemden ve tatlı kedimden ayrılmak zor olsa da bunu gerçekten yapmak istiyorum.Yine aynı şeyleri yapmayacağım çünkü bu sefer ne yapmam gerektiğini biliyorum.
Birdenbire nereden mi esti?Bayağıdır düşünüyordum bu konuyu.Okulla ilgili sorunlarla karşılaştığım zaman falan.Yenilik iyidir.
Daha kötüsü olsa bile -ortam,imkanlar,öğretmenler ki zannetmiyorum- bunu ben seçtim.Benim kararımdı.En kötü ihtimal diye bir şey olmayacak çünkü sonuçta orası bir okul.Derslerimi tamamıyla konsantre olurum en kötü.
Her şey düzelir mi bilmiyorum, her şeyden kasıt ne?Asıl sorun benim burada mutlu olamamam.Belki de çözüm budur,denemeden bilemem.
Kontenjanları şu an göremiyorum,MEB geçişleri durdurdu ama yanlış hatırlamıyorsam kontenjan vardı ve büyük bir fen lisesi olduğu için hemen dolacağını da sanmıyorum.Eğer gidemezsem ne olacağını düşünmek istemiyorum çünkü gideceğim xd
Neyse gerçekçi olalım eğer gidemezsem ya başka bir okul bulurum ki bu büyük bir ihtimal ya da sorunlarımı Soma’da çözerim.
Bu yaptığım sorunlardan kaçmak mıydı ya da sorunu bulamadan her şeyi birden değiştirmek miydi?
Bence değildi.Yenilik istiyordum.Belki yeni bir başlangıç...
En nihayetinde benim kararlarım benim hayatımı etkiler ve ben istediğim gibi yaşarım. 
(Bağımsız bir dipnot: Aslında sorunlarımın büyüklüğünü ya da ne gibi sorunlar yaşadığımı kimseye açıklamak zorunda değilim.Kimsenin değer algısına ayak uydurmak zorunda değilim.Bu blog kendimle barışık olabilmem için bir aracı.İstediğimi yazar ve yapabilirim.)
1 note · View note
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
Hiçsizleşme Veya Hissizleşme
Öyle büyük aman aman bir hissizleşme değil belki ama şöyle ki :
Mesela daha önce arkadaşlıktan umduğunu alamayan ben onların bir mesajına kalbim güm güm atardı belki ama şimdi -belki de canları sıkıldığı için bunu yaptıklarını bilmemin bir etkisi var mıdır bilemiyorum ama sanki yok gibi,yok gibi- hiçbir şey hissetmiyorum hatta ayıp olmasın diye sohbeti devam ettiriyorum.
Ya da mesela insanların ölümleri.Her gün ortalama 95 kişi ölüyor diyelim.Çok da endişelenmiyorum.Çok da üzülmüyorum.Belki başıma gelince üzülürüm ama şu anlık,nötrüm.Gerçi pandemi olmadan önce de birçok şey -zulümler,iyi olduğu sanılması istenen ama aslında kötüye giden ülke ekonomisi,adaletsizlikler...- göz önüne alınmayıp umursamamız sağlanıyordu.
Esasen hissettiklerim daha çok eskiden zevk aldığım bir hayattan şimdi ise gereksiz,anlamsız bir hayata geçişimi anlamamdan ibaret.
Artık cümlelerim bile değişti.Yazdıklarımı değerli-ama hala yazmaya devam etmem,garip- görmüyorum.
Mantıken ruhsal olarak yorgun olmaman gerekir çünkü bir sürü sorumluluğum üstümden kalktı ama her nasılsa yine mutsuz hissediyorum,gerçi okul dönemi kadar yoğun değil hissettiklerim dedim ya (!) sorumluluklar.
Belki her şey kötüye gidiyordur ve bunu hissediyorumdur.Umarım ki en azından hissediyorumdur.
(Aşağıda çok sevdiğim bir grubun karantina dönemine ithafen yazdığı çok güzel bir şarkı var.)
youtube
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
Bi’ Anlayamadığım Diğer Bir Yanım
Her seferinde her şeyi yoluna koydum derken kendimle aynı meseleler üzerinde çelişmem.- ki aşağıdaki yazıda da tam bir çelişkiden ibaret.-
Aynı bu blogun tarihi gibi bu yanım.Sor,soruştur,cevabı bul,her şeyden şüphe duy ve aynısı baştan.
Her şey bir yandan gerekli ve her şey bir o kadar gereksiz.Gerçekten insanların dediği ve benim öyle sandığım ‘’Herkes dünyaya bir amaç uğruna gelir,onu bulmak için ölür.’’ gibi bir durum bende söz konusu olamaz bence.O kadar özel bir şey için yaratılmamışımdır.
Her seferinde aynısını yapıyorum zaten.Bir değersizlik bir de ego patlaması ardı ardına gelir bende.Muhtemelen bunların ikisinin arasını birinin benden daha iyi olabileceğini düşünmem dolduruyor.Tanrı kompleksini ve kendini sürekli yeren o kişiliği aynı anda taşıyormuşum gibi.Bazen şu yazdıklarımın bir anlamı bile yok,bir anlam ifade etmiyor;bazen de nesilden nesile aktarılması zorunlu olan bir başyapıtmış gibi değerli,kayda değer oluyor.
Bazen çok tembel,ölmüş bilhassa umutsuz olurken bazen de dünyayı değiştirebilecek bir kişiliğe bürünüyorum.
Hayta bu,olur böyle,karanlığın olmadığı yerde aydınlık...falan filan.Hepsi aynı sonuca varırken neden uzatmış insanoğlu?
Hepsi aynı sonuç.Çelişki işte veya şüphe.Kararsızlık.
Cevap var ya da yok kim belirliyor?Ben belirlesem bile bir o yanım bir bu yanım diyerek kendi kendine çelişen biri mi belirlemiş olacaktı yani?
Cevabın bulunup bulunmaması umutla alakalı değil.Daha çok umutsuzlukla alakalı.
‘‘Bir cevap bulunsa da hele..’‘dermişçesine bir arayış veya düşüce.
Gerçekten bunları yazareken çok düşünmüyorum.Sürekli  kulağa hoş gelsin diye cümlelerle oynuyorum ya da öyle olduğunu sanıyorum.
Öyle olduğunu sanıyorum dememdeki amaç da estetik değildi.Cümlelerle oynamak benim yaptığım gibi olmayabilir de o yüzden öyle yazdım.
Konudan sapmayalım.İç sesim ne kadar da dengesiz değil mi,gibi şeyler diyordum.Evet,bu kadar.Belki de bu yazı bu kadardı.İç sesim çok dengesiz.
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
Aynaya Bakınca Gördüklerim
Tamamen çaresizlik.Kapanakısılmışlık.Aynı döngüyü yaşayıp pişman olmuşluk.
Özellikle de yalnızlığın beni yavaş yavaş öldürüyor olması ve benim her seferinde bu sorunu geri tepmem veya sosyal hayatımda sürekli hatalar yapmam.Bir de kendime umut aramam.Bunca şeyden sonra hala yaşayacağıma inanmam.
Yalnızlığın yavaş yavaş öldürüyor olması.İlkokulda hiç böyle bir sorunum yoktu.Çok da sevdiğim İrem diye bir arkadaşım vardı.Beni hatırladığından bile emin değilim ama onu çok özledim.Birsürü şey yapardık.Gerçekten hem de birsürü.Belki oydu ruh ikizim.Ama elimden kayıp gidiverdi işte.İnternetten görüşsek olmaz,yüzyüze zaten konuşamayız,taşındı gitti bile.Şimdi tanısa beni ne güzel olurdu.
Onun gibisini de bulamadım işte.
Her şeyde çok yanlış yaptım özellikle de kendi yaşamımda.Sürekli hayal kurdum misal,en çok da bu yüzden kaybettim.Asla kendimi doğru yapıyormuş gibi hissetmedim;hep bir terslik vardı,hiçbir zaman hiçbir şey tam olmadı,olmak zorunda değildi belki de ama eğer olmak zorunda olmasaydı her zaman bir eksiklik hissetmezdim.Evet,hep bir eksiklik.Abartıyormuşsun gibi hissetme.Bir türlü kendini ifade edememe,anlaşılamama.Hep bir kısır döngü.Bir şeyleri çözeceğimi zannetmem ve çözememem,sonra aynısını sar baştan.Sonra klasik bir hayat ama aksiyon dolu bir ölüm ve ‘’ta daa işte bitti,şimdi sırada yaptıklarının cezasını çekme vakti!’’
Artık hiçbir şeye inanmak istemiyorum.Ne Allah’ın varlığına -gerçekten eğer böyle giderse yarattığı en gereksiz kul olma yolundayım,beni sevdiğini de düşünmüyorum,ben onu seviyor muydum ki,sadece ihtiyaçlarımı mucizevi bir şeklilde karşılamasını beklediğim bir kaynak değil miydi küçüklükten beri, Allah’ın anlamı bende çok karıştı,ne düşüneceğimi bile doğru düzgün seçemiyorum artık.- inanabiliyorum ya da inanmak istiyorum ne de bir umudum var.Umutla ilgili birsürü şey saçmaladım elde olan yine yüzde sıfır.Benim için vazgeçmekle umut etmek arasında bir fark kalmadığına göre ne diye bu yazdıklarımın gelecekte çocuklarıma veya herhangi birine faydası olacağını düşünüyorum ki.Sanki bir şeyler değişecekmiş gibi çabaladığımı fark etmem beni sinir ediyor,,hatta kendimden tiksindiriyor.Bu yüzden de aynaya çok bakamıyorum bazen.
Hatta bazen öyle değişik hissediyorum ki sanki yaşadığımı fark edercesine bir garip hal çöküyor üstüme.Sanki bu ruh niye bu bedende dermişcesine bir his.Varlığının gereksiz olması bazen üzücü.
Bazen üzücü çünkü kendimi öldürecek son raddeye gelmediğim için yarın yaşamaya devam etmem gerekiyor.
Şu an daha sakinim,en azından yazının başında daha üzgündüm.
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
‘’Neden?’’lendirme Ve Amaç Bulma Kaygısı
Bu konu başlığı biraz felsefenin felsefesi gibi.’’Neden amacın olsun,neden sorgulayalım,e sen kendin demedin mi akıl ötesi düşünürsek her sorunun sorulma amacı ve soruluş şekli farklı diye şimdi tüm bu yazıları boşuna mı yazdın?’’denilebilir.
Ben her varlığın varlıklarına inanma nedenleriyle birlikte varoluşlarının nedenine sahip olduklarını düşünüyorum.Her varlık kendince farklı şekilde-misal bazıları ‘’Düşünüyorum öyleyse varım’’ diyerek- var olduğunu anlar.Varoluş nedenlerinin varlığına inanmamın nedeni de ‘’Birbiri için yaşamak doğanın kanunudur.’’ (Başkaları uğruna sen yaşarsın bir başkası da senin uğruna başkasını yaşatır.)öğretisini benimsemem.Yani her varlık birbiri için nasıl yaşayacağının nedenini bulma ümidiyle bilerek veya bilmeyerek yaşar.Hiçbir varlık sadece kendisiyle var olamaz,aksini iddia etse bile çünkü o iddia da bir düşüncedir,düşünce de bir varlıktır ve varlığını iddiada bulunan kişi ile -eğer farkındaysa- (farkındalık veya his sadece canlılıkla bağdaştırılmamalı) kanıtlayabilir.Özetle birbiri için yaşanmasını inkar eden biri kendiyle çelişir.Tepeden tırnağa o iddianın oluşması için bir neden ve bir birliktelik olduğu açıktır.
Kısacası,
‘’Nedenlendirme neden var?’’ sorusunun cevabı: ‘’Her varlığın varoluşunun birbirini etkilemesi var olmak için bir neden -veya amaç- sayılır.O zaman ‘’neden’’ varlığının var oluşu varlıkları etkilediği an,onun da varlığının bir nedeni oluyor.Nedenlendirme tüm varlıklar birbiriyle neden-sonuç cümleleri gibi bağlı olduğundan var.Tüm varlıkları bir çember olarak hayal edebiliriz.Ne başı ne de sonu var sadece baş ve sonun birleştiği TEK bir nokta var.O da tüm varlıkları birbirine bağlıyor.’’Neden’’ biziz.Bizim varoluşumuz=Ancak birlikteliğimizde sahip olduğumuz TEK bir nokta.( “Ben biz olduğumuz zaman ben olurum.Ben, ben olduğum için sen, sensin.”)
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
‘’Sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ettim yoluma.Sanki beni duymuyormuşsun,beni anlamıyormuşsun gibi söylendim durdum.Kafanı yarmak istedim,tüm düşüncelerini söküp atmak...Bağırır dururdum da sen,sen sadece bana bakardın.Öyle boş boş da değil.Ben anlatamam sen anla der gibi.Ben daha kendimi anlayamamışım,e başkaları kendini bana anlatmazsa nasıl anlarım?Bağırsam,bağırsam da duymuyorsun ki.Neden hala bakıyorsun anlamış değilim.Seni anlayabileceğime inanıyor musun gerçekten?Sen de bağır,sen de çağır.Yeter ki gitme.Ben bakar dururum.Bir şeyler olmuş gibi yoluma devam ederim.Sen yeter ki hep bak,ben seni anlarım.Düşüncelerin nerede?Onları toparlayamıyor musun?Ben bulurum seni.Seni sana anlatırım da kendimi bir türlü...Anlatamam.Seni sen yaparım da yine kendimi bulamam ben.Benliğimi aşıp yine sana gelirim de kol kanat olamam ben.Seni anlayamam,duyarım da anlamam.Durur kapının önünde seni izlerim.Gözlerinde kaybolurum üstelik.Her uzvunda ben kendimi ararım.Yer etmek isterim.Bu odada...ya da en çok sende.Sen de bir şey desene.Baksana duvarlar çığlık çığlığa.Keza ben de.Beni çıldırtıyorsun.Hem de çok.Her şeyi bana yıkıyorsun.Benim anlamamı istiyorsun.İstiyorsun da...Ben de seni çok istiyorum.Benliğimde sen de mi olsaydın...Nasıl da olurdu.Olamazlığı mı oldururdun?Şimdi sana çok yüklendim.Biraz dur da ben hiçbir şey olmamış gibi gideyim.Gitmese miydim?Gitme deseydin gidilemezdi belki.Ben yine kapının önünde olurdum da gitmezdim.Duvarlar ağlardı bu sefer.Bak yine herkesi üzdün.Beni de kızdırdın.Beni de yordun.Bağırttın çağırttın.Bak yine her yer dağılmış.Ben mi dağıttım?Düzene karşı çıkan sen değil misin?Ağlar dururdun değil mi şimdi şu kapıdan hiçbir şey olmamış gibi çıkıp yoluma devam etsem?Seni karmaşanın içindeki ahengi bulmaya zorlasam yıkılırdı değil mi bu ev?Sen yine beklerdin beni.Ben yoldaydım ama geri döneceğimi bilirdin.Gerçi istesem duvarları susturup giderdim,işin kolaylaşsın diye ama yapmadım.Seni de üzmek istedim.Her güzel olsun istedim.Seninle olsun her şey istedim.Her şeyde yer edelim istedim.Duvarlar çığırıp durmasın biraz da sohbet etsin,anılarımızdan bahsetsin istedim.Seni çözmek de istedim gerçi.Sen mi kafanı koparmamı istedin yoksa aklını okumak isteyen ben miydim?Sen mi kapattın kapılarını yoksa hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam eden ben mi kapatmıştım?Bir de anlaşılmak istersin ya en çok da ona gülerim.Duvarlar güler.Herkes güler.Günün sonunda nasıl olursa hep sen kazanırsın.Bu sefer ortalığı yıkan ben,toparlayan sen olur;çözersin her şeyi.Bırakmazsın da gideyim.Her şey çözüldüyse beni tutan ne?Ben neden buradayım?
Sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ettim yoluma çünkü hiçbir şey olmamıştı ya da bana öyle denmişti.’’
(Farklı bir şey yazayım dedim,hikaye tarzında.Hayalinizde kim varsa onu koyun baştan sona kadar konuşan karakterime.Sevgilisiyle konuşmaya çalışan bir kadın,kendi kendine konuştuğu sanılan bir şizofren,sağ ve sol yanınızda bulunan meleklerin tartışması,doğa ananın insanlığa seslenişi...Hepsi olur.)
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
Genetik Travmalarımız ve Allah’ın Bizi Sorumlu Tutması
‘‘Geçmiş asla ölmüş değildir.Geçmiş geçmiş bile değildir.’‘
-William Faulkner,Bir Rahibeye Ağıt
Elimizde olmayan hususlardan sorumlu tutulmak kadar adaletsiz bir şey yoktur.Suçsuz yere hapis yatmak gibi.Allah’ın da bizi seçemediğimiz bir ırkta,ülkede,ailede yarattığını düşünürsek;sosyoekonomik ve genetik bağımızı da hesaba katarsak davranışlarımız ne kadar elimizde?Tamam; geride akıl faktörü var,herkes aynı şartlarda yaratılsaydı ne sorumluluk ne de doğru veya yanlış kavramları olurdu,farkındayım; ama şöyle düşünmek de lazım:
Bir evde sorgulamanın yasak;güvenin,sevginin bahsinin geçmediğini düşünün.Hiç sevgi görmemiş biri,sevginin varlığından haberdar mıdır?Sevginin var olduğunu ona biri söylemese sizce bu bakış açısıyla kendi kendine bulabilir mi?Onun yetiştireceği çocukların alacağı sevgi ne kadar olabilir?
Burada kim suçlu,kim sorumludur?
Şu an ‘’Seninle Başlamadı’’ adlı kitabı okuyorum.Konusu ‘’Kalıtsal Aile Travmalarının Kim Olduğumuza Etkileri Ve Sorunların Üstesinden Gelmenin Yolları’’
Öğrendiğime göre yaşadığınız şu anda sizi etkileyen sizle beraber üç kuşaktır.Anneanneniz,anneniz ve siz.Anneanneniz annenize hamileyken o üç kuşak bir çevrede şekilleniyordu yani üçünüz birden dış dünyada olacaklarla ilgilenmekteydi ve DNA’larınıza tüm detayları işlemekteydi.,
(‘‘Gebelik anından itibaren rahimde yaşanılanlar beyni şekillendirir;kişilik,duygusal mizaç ve üst bilincin gelişmesine zemin hazırlar.’‘
-Seninle Başlamadı’dan bir alıntı)
Siz de annenizin karnındayken dış dünyanın tehlikelerine karşı kendinizi hazırlıyordunuz.Anneniz ne yaşadıysa siz de aynısını yaşayabileceğiniz ihtimaline karşı hazırlanıyordunuz.
Ailemizden kalan travmalar,bastırılmış duygular,çözülmemiş davalar nesilden nesile aktarılabilir;bunu anlıyoruz ama aynı şekilde dış yollarla genetiğimizi değiştirebiliyorsak -yani irademiz söz konusu olabiliyorsa-Allah’ın bizi sorumlu tutması mantıklı sayılabilir,değil mi?Mantıklı olmayan durumlar da olabilir.-mesela aç olan birinin yemek çalması,kim sorumlu,onu aç bırakan mı yoksa onu çalmaya iten iradesi mi?-
Bu durumlarda da cezanın veya sorumluluğun paylaştırılması mantıklı olabilir.
Farklı bir şekilde de düşünmemiz gerekirse nice zorluklardan geçen bir sürü insan dünya çapında büyük işler -misal Aziz Sancar- başarmıştır.
Sonuç olarak sorumlu tutulup tutulmama konusunda genelleme yapılmamalı,herkesin nasıl cezalandırıldığını bilmediğimizden net olarak yorum yapamayız.
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
Cevapların Bulunması
Hayatınızın her bir bölümü sizce sorunsuz geçmişse,tabiri caizse yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızdaysa,hayat sizi nereye süreklerse sürüklesin aileniz tarafından bakılacağınızın farkındaysanız-bir de vicdanlı ve sorumluluk kavramını az çok öğrenmiş bir insansanız- bir mahcubiyet içinde neden var olduğunuzu falan sorgularsınız hatta başkaları için yaşamayı düşünürsünüz ama aklınıza başkaları gittiğinde ne yapacağınız konusu takılmış olabilir.Merak etmeyin!Ben bazı soruların cevabını buldum.En azından bende cevaplarını buldum.
Bu ana kadar yazdıklarım sonuncunda öğrendiklerimi anlatan grafik şöyledir:
Tumblr media
Temel iki sorumu da basitçe cevapladım.
Özetle,
Bence benim gibi bir insanın yaşam amacı dünyanın huzurunu sağlamak,dünya huzuruna katkı sağlayacak nesiller yetiştirmek ve bu nesillere öğrenilen tüm bilgiyi aktarmak olmalı.Yaşamını feda etmek değil de,uğruna yaşamak gibi de değil ama bir amaç uğruna ölmek gibi ya da hiç ölmeyecek bir amaç için yaşamak gibi.
0 notes
miriamtheoldwitch · 4 years
Text
?
Allah var mı yok mu,ben inanıyor muyum konulu bir yazı yazacaktım hatta giriş bölümü şuna benzer olacaktı:
Allah var desem olabilecek hiçbir kanıt tam olarak tatmin etmiyor ve ben güvenemiyorum,Allah yok desem yapacağım bir şey söz konusu olduğunda vicdanım şöyle diyor.’’Bu kötü,bunu yapma.’’.Birine yapacağım kötülüğü ceza alacağımdan değil ona zarar vereceğinden yapmam.
Araştırmalarıma göre Allah'ın varlığı din alemlerine göre somut olarak kanıtlanmaması gereken bir durummuş,fıtri olarak bu inancı insanın kendisi bulması gerekirmiş.
Ancak doğuştan veya sonradan bu inancı kaybetmiş birisi için deliller gerekli olabilirmiş.
O zaman şu delilleri bir açalım:
(Ayrıca kaynak:https://sorularlaislamiyet.com/allahin-varliginin-delilleri-nelerdir-allahin-varligini-nasil-ispatlariz-kanitlariz) 
1.Fıtrat Delili:İnsanda Allah’a inanmak fıtridir yani doğuştandır.’’Yaratılışı bozulmamış her insanda Allah’a inanmak tabii bir duygu ve şuur halidir.’’
(Kaynak:https://www.islamveihsan.com/allahin-varliginin-akli-delilleri-nelerdir.html)
1. delile bakarsak,bence bir delil olarak anılması yanlış çünkü bu fıtri inanç kişiden kişiye değişebilir yani delil bir durumu kendince kabul etmek değil;başkalarının da nesnel olarak,mantık çerçevesinde tatmin olmasıdır.
(Delil: '’Sözlükte “yol gösteren, kılavuz, alamet, rehber, işaret, iz” gibi anlamlara gelen delil, kelamda, herhangi bir konuda gerçeğe veya kanıtlanması istenen hususa ulaştıran şey.)
(Kaynak:https://www.antoloji.com/nedir/delil/)
‘’O zaman neden başkalarını tatmin edelim?’’ denilebilir.Bu başkasından kasıt illaki zat olmak zorunda değildir.Bu başkasından kasıt bilimdir,mantıktır.Duyguları-fıtri inanç- mantıkla ilişkilendirmek ne kadar mantıklı?Mantıklı.Duygu dediğin psikolojidir,psikoloji yaşadıklarındır desek-dipnot:bu söylediklerim hakkında hala araştırma yapıyorum,bunlar şimdilik sadece fikir.- neden-sonuç ilişkisi vardır diyelim o zaman yaşadıkların sonucu-ki buna genlerimiz falan da dahil- davranışların davranırsın.
Madem tam olarak davranışlarımızdan sorumlu değiliz,biz nasıl dinen sorumlu tutulabiliriz?
(Akıl gibi faktörlerin Allah tarafından bize verildiğinin ve kullanılması gerektiğinin farkındayım ama demek istediğim bu aklın manipüle edilmesi,doğru kullanılmasına imkan tanınmaması.)
(Annemin dediğine göre bu insanları bu hale getirenler sorumluymuş.)
(Bu konuda da soru işaretleriyle kaldım,daha da araştırmam gerek sanırım.)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Biraz konuyu bölmek gibi olacak ama bu delillerin beni tahkiki imana götürmeme ihtimali aklıma gelince şöyle bir şey düşündüm:Allah cevapları bulmamızı istemiyor bu yüzden yaşıyoruz.Merak unsuruna sahip sürükleyici bir roman gibi hayatımız,cevapları merak edip bulmak için yaşıyoruz.Birnevi Allah’ın kuklası mıyız,onun denekleri-akıl faktörünün farkındayım,insan bilinçli bir varlıktır da ama Allah’ın her şeyi bildiğini hesaba katarsak,neden?- miyiz,yaşayıp aklımızı kullanmamız için bize bizi neden yarattığını buldurtmuyor mu?
Allah’ın özellikleri söz konusu olunca insanlarla ilişkilendirmemem gerektiğinin farkındayım yoksa Allah egoist mi,bize ihtiyacı yok zaten,egoistse bile iyiliğimizi ister miydi,Allah’ın egosu varsa o zaman onun tatmin olması için bir sürü denek dünya mı var, gibi durumlarla karşılaşıyorum ama aynı zamanda şöyle de düşünüyorum ‘’Bu fıtratımızı yaratan Allah’ın da bir parçası olduğumuza göre ortak özellikler bulundurmamız ne kadar olası?’’Egoistlik,haz alma duygusu Allah’ta var mı,yok mu bilemiyorum.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
2. Hudûs Delili:  Âlemin ve ondaki varlıkların sonradan var olduğu gerçeğinden hareketle âlemin bir var ediciye bir yaratıcıya muhtaç olduğu, bu düşünceden hareketle de Allah’ın varlığını ispatlayan bir delildir. Çünkü bu kainatta her varlık, sonradan meydana gelmiştir ve var olmayı da kendi istememiştir. Onların bir zaman ve mekanda var olmasını isteyen bir var edici (yaratıcı) olmalıdır. O da Allah’tır.
2. delili de ilk olarak lehime savunayım,sonrasında alehime reddedeyim.
Her mükemmellik neden bir yaratıcıya ihtiyaç duysun ya da sonsuz ihtimaller dahilinde neden en mükemmeline denk gelmeyelim?Bu nizamın mükemmel olması onun yaratıcısının olduğuna kesin işaret midir?Tesadüf olmasa bile Allah’ın da mükemmel olduğunu savunursak onun da mı yaratıcısı oluyor?Bu Kur-an’a ters düşmüyor mu?
Aslında bu savunmayı çürütecek bir şey vardı elimde ‘’ Önce olmayıp sonradan var olan her şeyin bir var ediciye (Muhdis’e) ihtiyacı vardır.
(Kaynak:https://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/hudus-delilini-nasil-anlayalim_403367)
 Yoksa var olamaz!’’Ta ki ne zaman Allah’ın kendi varlığını düşünsem aklıma bu takılıyor.Allahın neye göre önceden olup olmadığını bilemeyiz,o hep vardı diyelim.Asıl sıkıntı burada ‘’Hep var olmak nasıl oluyor,yani Allah’ın var oluşu bir zamanda olmadı mı,nasıl hep vardı,hep ne zaman hatta ne zaman başladı?’’İşte bu soru işaretlerinin durumunu‘’Akıl Ötesi Düşünmek’’yazımda bahsettim.
3.İmkân Delili:Hadsiz imkanlar içinde en mükemmel imkanların tercih edilmesidir. Yaratıklardaki seçilen yaratılış tercihleri yaratıcı tarafından yaratıklara en uygun, faydalı ve muhtaç oldukları özelliklerin o varlığın imkanlarına sunulmasıdır.
(Kaynak:https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0mk%C3%A2n_Delili)
Hadsiz imkanlar olduğu tam olarak nasıl belli,en mükemmeli olduğu nasıl belli peki?Bir düzen olması için illa bir yaratıcı mı olmalı?
Gerçi en mükemmeli olmadığını iddia edeceksem sil baştan yepyeni bir nizam getirmem gerekir ve bunu şimdilik imkansız buluyorum.Düşünsenize biyoloji dersinde hayranla dinlediğiniz konuları.Her şeyin birbirine bağlı olduğu o ekosistemi hayal ettiğinizde,siz daha iyisini yaratabilir miydiniz ya da siz -bu kısım hûdus delili ile de alakalı-kendinizi mi yarattınız?Bu düzeni siz seçmediğine göre başka biri seçmiş olabilir mi?
4.Nizam Delili: Bu delil ile, tabiatta cereyan eden olaylarda duyularla idrak edilebilen büyük ahenge ve şaşmaz düzene bakılarak, alemdeki bu düzenin, her şeyi bilen ve her şeye güç yetiren bir yaratıcının eseri olduğu ifade edilir.
Nizam delili aynı zamanda Allah’ın eşinin, denginin, benzerinin olmadığı, O’nun tek olduğunu (tevhid) da gösterir.
Şaşmaz düzenden bahsedilmiş,imkân delili aklıma yattığı-çünkü ben kendimi yaratmadığım için bir kainati bilhakis tüm bir nizamı yaratamam,kendim yaratamadığım için de başkası da yaratmamıştır diyemem- için burada söylemem gerekenler yukarıdakilerin aynısı olacaktır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aslında bunu birkaç gün önce yazsaydım muhtemelen tüm soruların cevapları konusunda arafta kalırdım ama tekrar tekrar dediğim gibi her sorunun soruluş,sorulmayış,cevaplanış,cevaplanmayanış şekli farklıdır.Ayrıca her sorunun cevaplanışı beni tatmin etmek zorunda değil,zaten asıl problem bu,tatmin etmedikçe ya soru işaretleri artıyor ya da cevaplar benim isteğimce değişip duruyor.
0 notes