Tumgik
mustafaytepe · 2 years
Text
Gecenin bir vakti salondaki üçlü koltukta cama doğru uzanmıştı. Camın ardında hafif sabah sisi ardındaysa o sisi gösteren sokak lambası vardı. Uzun uzun baktı, gözlüğünü takıp bir kahve yapmayı düşündü kitap okumayı planlıyordu. Planlama demişken hiçbir şeyi planlamazdı aslında. Olur biterdi onun için yine de bunu değiştirmeye çalışıyordu. Sebebini hiç söylememişti, kendisine dürüst olamama durumu onu yormakla kalmamış kendini de tanıyamaz bir hale gelmişti. Her ne olursa olsun sebebini çok sonraları kahvecide oturduğu vakit kendine itiraf edecekti. Kızıl Sultan. Onu çok seviyorum. Onun dudakları, bacakları... gözlerinde ki o ateş, yaşama heyecanı. Kopamıyorum kendimi ondan alıkoyamıyorum. Bir an önce kavuşsak diye bekliyorum. Yine de olmayacağına dair ümitsizliğin sonuna kadar beni muhafaza ediyor bana gerçekleri hatırlatıyor. Gerçekler gerçekliğimiz ya da gerçeklerimiz hepsi bambaşka bir şeyi ifade ediyor. Olsun. Ben kalkıp bir kahve pişireyim, bir kitap açayım belki rastlaşırız o kızılla.
0 notes
mustafaytepe · 2 years
Text
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
Bir kış gecesi eğer bir yolcu isen sevgili okur sende bizim gibisin. Bu dünya düzeninden bıkmış, usanmış; hala gerçek aşkın peşinden koşup efsanevi bir dostluk kurma mücadelesindesin; bununla birlikte pek tabi ülkenin rejimiyle, ekonomik özgürlüğünle ve şahsiyeti oluşturmakla ilgili bir takım sorunlarında mevcut. Yine de sen hepsinden önce bir okursun ve yoldasın. Bunu bilmek içini rahatlatabilir bizlerde öyleyiz. Bizlerde tıpkı senin gibi sorunlar yaşamaktayız ve hayatımızı anlamlı kılmak için çabalamaktayız. Yorulduğunu, üzüldüğünü, biliyoruz ama pes etmeden önce yaşamın senin için ne denli kıymetli olduğunu hatırlamanı istiyoruz. O yüzden bu not sana. Sen iyi bir insan olma yolunda ilerliyorsun ve biz asla pes etmeni istemiyoruz. Yolun sonu uzak ve görünmeyebilir lakin bizlerde senin gibi bu endişeyle yürümeye devam ediyoruz. Okur lütfen bizi bırakma çünkü biz seninle birlikte güçlüyüz.
0 notes
mustafaytepe · 4 years
Text
Söze tekrardan bir sosyolog adayı olarak başlamak istiyorum çünkü okuduğum bölümün hakkını vermeye gayret ediyorum. Değerli dostlarım kafamı kurcalayan bir kaç durumdan söz etmek istiyorum ve sizlerde yazımı okuduktan sonra kendi fikirlerinizi benimle paylaşırsanız minnettar kalırım.
Öncelikle biz ve tüm dünya insanlarının uğraştığı bu salgın neticesinde ortaya çıkan bir çok anomali mevcut. Bunlardan biri üretimin dünya genelinde durmaya başlaması insanların sosyal hayatlarının sosyal medyalar aracılığı ile oluşması ve korku. Tüm milletler, ırklar veya farkli fikirlerden onca insan bu salgından dolayı panik, endişe ve korku duygularını en içten ve şiddetli yaşamaya başladılar. Bu durum hiç içaçıcıymış gibi gelmemekte. Karşılaştığımız sorunlarla korkarak yüzleşemeyiz. İleride -ki bazı ulus-devletlerde, örgütlerde ve kurumlarda olmaya başladı bile- bizi kötü sonuçlar bekliyormuş gibi lakin şuan bunu tefekkür etmektende tahayyül etmektende çekiniyorum. Beni ziyadesiyle meşgül bir duruma sokuyor ve meşgale beni de tedirgin etmekte.
Bunun yanı sıra ülkemizde bir öğrenci olarak çoğu arkadaşım ya özel yurtta ya da evde kalmakta. Üretimin ve ekonominin gidişatı içaçıcı gözükmediğinden ve şuan üniversitelerde dahil eğitim sistemi uzaktan eğitim modeline çekilmişken bu arkadaşlarım evlerine dönmek zorunda kaldılar. Eğitim devam ederken çoğu burs alamamakta alsalar dahi yeterli gelmemekteydi bu yüzden ek ve daimi işlerde çalışmaktaydılar. Şimdi ise bu durumdan da muzdaripler. Böyle olunca çoğu ev veyahut yurt ücretlerini ödeyememekte kendi hayatlarını dahi idame ettirmekte güçlük çekmekteler. Ülkemizin bu zorlu süreçte sizcede geleceğini oluşturacak bu genç nesile yardım etmesi önemli gözükmemekte midir? İktidar şuan bizlere kol kanat açmayacaksa kimlere açacak? Bu sene de yürüttüğümüz kampanya sonucunda KYK Burslarının kontejyanını arttırması, yurtların ücretsiz olması ve kredi/burs ayrımını ortadan kaldırmasını önermiştik. Böylesi daha adil ve daha doğru gözükmüştü. Enflasyon sonucuyla birlikte bize yapılan zam yeterli değildi. Peki şimdi ne olacak? Bizler bu ülkenin neferleri geleceğin yön göstericileri bu zorlu zamanda yalnız mı bıraklıcağız? Bilemiyorum. Bu bizler için epey zorlu bir süreç ve her şeyin temelinde nasıl ekonomi yatıyorsa bizimde bilimsel çalışmalarımıza, kendimizi yetiştirmemize engel olan şey bu ekonomik zorlu süreçlerdir.
Bununla birlikte yine bir öğrenci ve sosyolog adayı olarak bu zorlu süreçlerin üstesinden gelebilmek için hepbirlikte birarada mücadele etmesi gerektiğini biliyoruz. Lakin işin tuhaf tarafı hala YÖK'ten genel ve kapsayıcı bir açıklama alamadık. Aklımız geleceğimiz ile haşır neşir ve biz derslerimize, okumalarımıza ve bilimsel bilgi yolunda alın teri dökmeye razı olduğumuz zaman ve planlama konusunda endişeliyiz. Bunları bu ekonomik ve belirsizlik durumlarında atlatamıyoruz ve atlatamayız. Bunun için nasıl sağlığımız için hep birlikte hareket ediyorsak üniversiteli olanı ya da olmayanı ile birlikte bu ülkenin üretiminde yer alan almayan her ferdiyle bir arada bu sorunlarımızın çözümlenmesini talep ediyoruz. Çünkü bu sadece bizim sorunumuz değil aynı zamanda bizi büyütenlerin ve yetiştirenlerinde sorunu. Çünkü bir gün bizler sizlerin yerinizde olacağız lakin bunu sizsiz yapamayız.
Sevgilerim ve saygılarımla...
Endahte.
0 notes
mustafaytepe · 4 years
Text
Bir sosyolog adayı olarak ülkemizin ve dünya milletlerinin kısacası insanoğlunun şuan uğraştığı Corona salgınıyla ilgili bir bakış açımı paylaşmak istiyorum. Teoriler iyidir lakin komplo teorileri iyi değildir. Her millet sanki bir cemiyetmiş gibi bu salgın üzerinde birleşti ve birlikte hareket ettikleri kadar; toplumlarda topluluklarda örgütlerde birbirleriyle dayanaşımla haline geçti kenetlendi. Bu çok güzel bir durum lakin insanın aklına bir soru düşmekte. Dünyada bir çok mesele var. Mesela kadına yönelik şiddet, taciz. Brezilyada ki bir kadınla, Kanada da ki bir kadını, Rusyadaki bir kadınla, Türkiye de ki bir kadını ortak payda da buluşturan bir sorun. Bu aynı zamanda erkeklerinde çocuklarında milletlerinde bir sorunu. Niçin bu konuda da düşünce de farklı eylemde birlik haline gelip tartışarak çözüm yolu arama gayretine düşmüyoruz. Mesela doğa sorunumuz var. Bir kaç yüzyıldan beri dünya insanlarını yöneten bir sistem var. Bu sistem ekolojiye büyük bir tehlike saçtı saçmaya devam ediyor. Bu hepimizin sorunu değil mi? Emekçilerin kadın çocuk erkek farketmeksizin yaşadıkları sıkıntılar kolektif bir bilinç oluşturamamış niçin?
Corona salgınıyla ilgili bakış açıma geçecek olursak, doğa her daim intikamını alır çünkü bizden çok daha kıymetli. Biz doğanın içinde bir canlı türüyüz lakin doğa kendi başına bir canlılık abidesi, bizsiz varolabilir lakin biz olabilir miyiz? Şuan intikamını almakta... Yaza doğru geçmesini muhtemel gördüğüm bu hadiseden sonra yavaş yavaş dünya toplulukları da kendine ve yaşam tarzlarına dönmüş olacaklardır. Dikkat etmemiz gereken konu ise tüm bu olanlar atlatıldıktan sonra hangi ülkelerin ekonomik ve politik güçlerini kaybettiği/kazandığı hangi global şirketlerin hisselerinin ve üretimlerinin arttığıdır. Bu sistem için gerekli bir şeymiş gibi gözükmekte ve bana kalırsa kapitalizmin daha çok uzun yıllarca iktidarı elinde bulunduracağı apaçık ortadadır.
Saygılarım ve sevgilerimle...
1 note · View note