nesetulucc
nesetulucc
Neşet
16 posts
sonuçta doğru insanlar yoktur güzel hatıralar vardır .
Don't wanna be here? Send us removal request.
nesetulucc · 4 years ago
Text
rind birin .
0 notes
nesetulucc · 5 years ago
Text
Sigarayı sonuna kadar çekip ;
Burnuna sivrisinek konan bastonlu bir dedenin yüz kırışıklarında kayboluyordum.
Beş dk önce şişman kısa boylu bir kızın terkedildiği ana şahit olmuştum.
Bilmem kaçıncı sonbaharı geride bırakıyordu içi is kokan bu mekan bu masa duvarda asılı bu musaf.
Haber bültenleri savaş çığırtkanlarıyla hali hazır huzurumuzu bozarken,
Elleri soğuktan beyazlamış aslında yüzünün güzelliğinden hiçbir şey eksiltmemiş kirlerle ve çamurlu terlikleriyle çiçek satan küçük bir kız çocuğu daldı salaş mekana .
O an yükselerek içimde ateş gibi olan o acıyı ; geride kalan bağrı yanık analara birazda o küçük masum kıza eşit olmasa da paylaştırmaya çalıştım .
Tabii bunların hepsi içimde !
Bütün bunlar olurken karısını aldatan arka masadaki kirli sakallı tıknaz adamın yumruğunu masaya vurmasıyla ortalıktaki curcuna bir an sessizliğe gömüldü .
Adamın aldattığını nerden biliyorsun diye pişkin pişkin sırıtanlar görüyorum .
Biliyorum sayın okuyucu !
Bu yazıyı şişman tıknaz adamın hayat ayrıntısıyla kabartıp sizi de boğmak istemiyorum .
Bence en az benim kadar sizin de umrunuzda değil bu durum .
Yüzündeki sivilceleriyle çenesinde iki üç tel sakalla devrimciyim ayağına Deniz Gezmiş paltosu giyen 18’lik delikanlı da mekanın en kuytu köşesinde gitarıyla kulak tırmalayacak kadar söylediği cover parçalar kendisi kadar aykırıydı sanırım .
Aykırı olan tarzından çok söyledikleriydi.
Sanırım bağırması da “ben burdayım” demenin rock on roll tarzı tepkisi oluyor .
Yaşlı adam, küçük kız, çakma devrimci çocuk, karısını aldatan tıknaz adam vd. hatta ben de vidaları sonuna kadar gevşetilmiş rayından çıkmak üzere ama kendi kendine dağılsın diye beklenen koca bir trendeyiz gibi.
Üstelik makinist de yok .
İçimde herbirine ahkam kestiğim bu kadar insana kendimi de katmak istiyorum .
Birbirimize merhametimizi çalıp üstünden geçmeyecek kadar yolcu garantili otoyol işinin bir parçasıyım .
Zamkımızı sıyıran mütevazi fakirliğimizin kalbine kayrılmış arsa zengini rezidansların da meydana gelmesinde payım var .
Terminoloji değilde ironik anlatmak istedim tam olarak buyum.
Ne bir fazla ne de bir eksik .
Yan masada muhtemelen menapoza girmiş kendinden emin saçlarını kırmızıya boyatmış kadın , tiktokta geziyor bir taraftan da karşısında şiddetli geçimsizliğini tüm ayrıntısıyla anlatan kızı dinliyormuşçasına kafa sallıyordu.
“Hayırlısı olsun güzelim” “Allah yardımcın olsun” cümleleri de dinliyorum imajını göstermek için sanırım .
Mutsuzluğu yüzünde okunan o dertli kadına sosyal medyanın ; Underground’taki cenaze ve düğün marşı gibi cinnet hali bir sevinç ve gözyaşı iç içe sonumuza kadar göbek attığımız sanal hayat olduğunu, anlatmam bişey ifade eder miydi bilemiyorum .
Şimdi hesabı isteyip kalkacağım.
Kafamda tek tek yargıladığım mekandaki insanların da benden sonra ne olacaklarıyla ilgili hiçbirşeyi umursamadan tabi .
Dert mi yok bize !
0 notes
nesetulucc · 5 years ago
Text
kapat, en sevdiğim şarkının tam ortasındayım. bu senfoninin süresi en az bir ömür eder.
kapat, az evvel yürüyüşe çıktım, birazdan da koşarım. birkaç bin kilometre sürer.
kapat, intihar etmek için içtiğim bir kutu ilaç midemi ekşitti. biraz kussam geçer.
kapat, ana bülten başladı, cinayet haberlerine denk geldim. belki spiker benden de bahseder.
kapat, gözümde gözlük olmayınca gözlüğü nereye koyduğumu bulamıyorum. sanıyorum küvette unuttum bu sefer.
kapat, aklıma bir şey geldi, onu ağırlıyorum. yatıya kalmaz sanıyorum, akşamdan gider.
kapat, üşümesinler diye kısık ateşte ocağa koyduğum akvaryumun altını açık unuttum. az daha kaynarsa dibi tutar.
kapat, paltomu dolaşmaya göndermiştim, ben de içindeymişim. o yüzden evde değilmişim meğer.
kapat, telefonu bulan adamın telefon numarasını arıyorum. bir teşekkür edeyim, olur ya, bekler.
kapat, yarı çıplağım. ve kan içinde.
kapat, benim çarmıhım çelik. buz gibi de soğuk.
kapat, gemim su alıyor. dümenim kırıldı.
kapat, otopsiye lüzum yok. raporu kendim tuttum.
kapat, kapıyı kırmalarına gerekmeyecek. zaten kırık.
kapat, kendimi kaybettim. ilanlara gülen bir fotoğrafımı koysunlar.
kapat, gövdemdeki parmak izlerini alkolle temizledim. seni yakalayamazlar.
kapat, ahizeyi kaldıramayacak kadar yorgunum.
kapat, dünyaya buradan bakabilecek kadar özgürüm.
kapat, iniş takımları olmayan bir uçaktayım.
kapat, kuleyle irtibattayım.
kapat, konuşamayacak kadar ölüyüm.
kapat!
ben seni sonra anarım.
Tumblr media
0 notes
nesetulucc · 5 years ago
Text
günlerdir yorgunum
bu kez tez bu kez tuz ve kinayesiz
tereddüt etmekte haklıyım
rakibi olduğum dünyanın tersine akan
bu zamandan
bu ırmaklara doğru yürüyen benim
yenilmedim henüz
ama günlerdir yorgunum
düşecek göğsümün bütün kaleleri
kalmadı bedenimde ne yeryüzü ne kümbet
müzmin bir ah bıçaklamalı beni
bir yumruk kaldırdığım her haksızlığa karşılık
ahengime çatan bütün kargalara.
seçilmemiş olanın bakışı gökyüzüne
ta ki eriğe yetişememiş
özgürlüğe,
etin kemiğe sınırına.
gazeteler ve katillere kadar
eğitemediğim her hayvan
doğrulanmadığım her bildiride
muhakkak bir guantanamo, hayat.
Tumblr media
0 notes
nesetulucc · 5 years ago
Text
Tumblr media
Yağmurlu Bir İstanbul Gecesinden ..
Titreyen tenimle dizlerini kırdım hayatın ,
Korktuğum her yerde soyundum bir gecede iki evden kovuldum .
Korktuğum her yerde sigara yaktım
Bir sigara daha bir tane daha ...
Masadan masaya odadan odaya çadırdadı karanfil ,
Hayatın kılcal damarlarına sızana dek verdim can suyunu .
Sonra bekledim ben güzel beklerim.
Öptün beni ,
Sen unutmak için ben ise hatırlamak için öptüm hepsini .
Hatırlamak için kaybettiklerimi ,
Söz kötünün boynunda asılı kaldı kitabın altında kaldı leş kargaları .
Dünya korkak , gecenin sırtı yatağa dönük,
Hayat kırdı düşü, yas göz kapaklarıma vurdu
Gözlerim ağır uykulu,
Fırtınadan kaçıyorum kırılanı yağmura emanet ediyorum.
Toprağa varasım geliyor arada bir saklasın kemiklerimi .
Sıkıştığı yerde o gün çözülecek umut .
Sardunyaları kırıp kırıp iyileşeceğim .
Kırıp kırıp çoğaltacağım hayatı .
Bir ilahinin ortasında arkadaşımdan kaçacağım .
El ele tutuşacağım tanımadıklarımla .
Bir kapının arkasında kavuşacağız dualara sarılanlara .
Meydana çıkan bütün yolları eldivensiz yürüyeceğim .
Rüzgar dumanı eve dolduracak yürüyeceğim .
Her gün evinin önünden bir sigara yakıp yürüyeceğim .
Bekleyeceğim .
Ben güzel beklerim.
05.03.2020
0 notes
nesetulucc · 6 years ago
Text
GENÇLİĞİN UZAK ŞEHRİNDE ..
Tumblr media
Kadınlar ağır ve yorgun bir rüzgâr gibi gittiler işte. Seçtiler kalın duvarların yankısını. Oysa perdesiz hastane pencerelerinde beklemeli ölümü. Düşünmek ve hatırlamak için daha fazla zamanı olur bir ölüm döşeğinin.
Demek neşeli kırların bir bildiği var. Görüyorum, işte bir akşamın terkisindesin. Ay doğacak birazdan. Dön oradan dizlerindeki başakların uykusuyla. Zira sen bir şehirde öleceksin.
Ân saçlarında kırılınca biri çıkıp sorar: “Bayım siz tam olarak burada mı yaralandınız?”Ama hayatındaki şu velut ihaneti görmemek için ne kadar da çok ısrar ettin. Erdemin yankılı bir sözcüğe döndüğü yerde neden hep yenilmeyi seçtin?
Dağları, hep dağları özleyecektin. Ama uyuduğun bütün evlerde erken bir sabahın ertelenmiş telaşı. Neden herkesi mutsuz ettin?
Evlerin bir huyu var, anla artık. Hayat uymuyor yabancı kitaplara. Filozoflar birer tüccar. Aklın kıvrımları hep derin ve sargılı. Şiir okuyanlar asılmalı. Kediler kovulsun şehirlerden.
Her şehirde dışarıda. Otellerin bıkkın çarşaflarında bırakılır bir kâbusun teri. Ve anılar bir kez belirince, senin solgun aynana çarparak büyür. Bir şehirde de iyi bir anın olsaymış. Durduk yere hep şu gitme görgüsü.
Bir yüzde bir yalanı fark etmek hususiyet değil, cefadır. Kanmalısın oysa bir yolun bir yere gittiğine.
İşte dağınık sofrasındayız ömrün. Şurada beklenen birinin gelmemesi gibi bakıyor bulvar. Aşka gerekçeler bulan bir kültür, yaratıcı olmadı demek insanlık bu bahiste bile. İşte dua edenler ve ağlayanlar gitti, bu mezar artık bir yalnızlığa bakacak.
Ama, ama sendeki şu anlamama hırsı. Uyusan bu şehrin herhangi bir dışarısında, bir tutam çiçek koyan olmaz bir vazoya. Keşke hep taksit ödeseydin.
O zaman kırgın aynalardan bakalım, hadi. Düşmanın haine verdiği kıymeti yoldaşına vermeyen bir siyaset olsun senin de özetin. Ve yurdun ve yaraların ve yara izlerin.
Kalkıp gençliğin bu uzak şehrine gelmeseydin keşke. Taşralı bir sabırla ölümü dinleseydin. Bütün bu caddeler şehrin dışına çıkıyor, bak. Bugünün dününde dönüp gitseydin.
1 note · View note
nesetulucc · 6 years ago
Text
Tumblr media
BUGÜNDEN YARINA ..
Elbette sürekli biçimde asrî bir ufka akan efendiden bir beklentimiz yoktu, olamazdı. Ama her dönemde başka bir kılığa giren düşkünlere içlendiğimiz, kızdığımız, hatta onlardan nefret ettiğimiz oldu.
Artık kimseyi ikna etmeden ve teslim almadan da kazanıyorlar! Şanslı olanların tek parça halinde bir tabutun içinde dönebildikleri mahalle ve köylerde yoksulluk ve acı mayalanırken bütün ihaleler ve kadrolara pisboğaz bir iştahla çörekleniyorlar.
Ruhumuz etimizden soyulurken, faşizm çelik gergedanlarla sokaklarımıza dalıp çocuklarımızı ezerken bunlar şiş göbeklerini okşayarak bakarlar. Kraldan daha kralcı oldular, hatta ideolojik bile sayılırlar. Bu ailelerin toraman çocukları, boyuna yenen ve içilen şeyler, art arda yükselen binalar, havaya kalkan burunlar, kabalıkla örülmüş saldırgan bir zenginlik, uzak yakın mahallelere akan açlık nehrinin üzerinde yüzen hoyratlık !
Fazla yemekten şişmiş beyinleriyle halkın tekrar ezilmesini bekliyorlar şimdi. Onurun, gururun, şahsiyetin uğramadığı muhitlerde ellerini ovuştursunlar.
Oysa esmer bir çakmaktaşı gibi hülyaya daldığımız günlerdeyiz. Haklı olmanın yetmediğini, kazanmak zorunda olduğumuzu hissettiğimiz andır bu. Bugün de birkaç nehrin coşkuyla kavuşması gibi bir araya geliyoruz. Kırların dağlara, gözelerin dallara söylediği sözcüklerimiz, özgürlük denen efsunî dinin kitabına doluşuyor, yine.
Ama o bakış, sadece efendiye teslim olmanın lüksünü değil, iğrenme ile görmenin bakışı, fazla iştahın, ölü eti yemeye alışmış kuşların bakışı uçuşuyor yine. Halkın çocuklarının düşmesini bekleyen, bunu yapmaya girişen efendinin arkasındaki güvenli boşlukta yüzen, xîretten soyunmuş bakış, onurlu halkın terine ve kanına göz diken o bakıştır.
0 notes
nesetulucc · 6 years ago
Text
Tumblr media
Kütüphanelere kırık bir eğriyle daldığım her saat, birtakım sakallı adamların ömrüne ekleniyor.
İktisadiyat ilminin acayip sayıları ve mesela Spencer’a ne gerek varsa! Ama bende beni yok sayan kılıksız hocaların müstehzi sözleri kırıyor beni. Belki sen olmasan bu kadar alıngan olmazdım.
Seninle geçen her akşamın saçları var, neden inkâr edeyim ki şimdi? Daha güçlü, daha mesafeli mi olmalıyım? Yüzüme bir yolculuk anısı yakıştırıp başının üstünden uzaklara mı bakmalıyım?
Sen ki yoksun aşkın levhasında. Patikalara benzeyen sokaklara döktüğün yüzünde kıraç bir tarlanın teni var.
Bu gövdeyi attığın bir kuyudur aşk, ki sen Yusuf değilsindir hiç, hatta kurtsun. O gömleği kanına banacaklar. İyidir bu Yusuf olmaktan. Kusur, güzelliğin kendisidir.
Öğreneceksin.
0 notes
nesetulucc · 6 years ago
Text
Tumblr media
Rüzgârın ne güzel bir şey olduğunu anlatacaktım daha. Ortak harflerimizi daha iyi vurgulayarak bak bu “waran” (yağmur) bu da “roc” (güneş) diyecektim. Dağlarımızdan taşıyıp getirdiğin kekik kokusunu arayacaktım saçlarında. Kendimden bu kadar bahsetmeyecektim.
Kütüphanelere kırık bir eğriyle daldığım her saat, birtakım sakallı adamların ömrüne ekleniyor. İktisadiyat ilminin acayip sayıları ve mesela Spencer’a ne gerek varsa! Ama bende beni yok sayan kılıksız hocaların müstehzi sözleri kırıyor beni. Belki sen olmasan bu kadar alıngan olmazdım. Belki her şeyi ve bu dili bu kadar hırsla öğrenmezdim, ki Türkçe bir Kürt için düşünme ve yaratma dili değil, polis, asker ve mahkemeye ifade verme dilidir.
Seninle geçen her akşamın saçları var, neden inkâr edeyim ki şimdi? Daha güçlü, daha mesafeli mi olmalıyım? Yüzüme bir yolculuk anısı yakıştırıp başının üstünden uzaklara mı bakmalıyım? Anlıyorum, herkesin bir kalbi var elbet senin de. Haftada yedi gün, senede dört mevsim vardır, kabul ediyorum. Dünya diye bir yer var, dağ gölleri var, huzursuz yamaçlar var. Ama seninle kanıtlanan bir varlık isem, ısrarcı değilse de, kederli olmakta haklıyım.
Birinin balkonunda uzun uzun durmasını ciddiye almalısın. Evlere sığmayan her bir kişinin sözcükleri yayvandır. Başaklarla akraba olan dizlerimin bu devletlû şehirde ağrıması da bundan. Sığınmak için değil, sığmak için sana muhtacım. Soğuk ve gerçek sözcüklerinin bu kalbe bir çevirisi yok.
Gitmeliyim demek. Bir zerdalinin dalından kopması gibi çığlık çığlığa. Ama sesimi yankılayan bir vadi yoksa, bir sesim yok demektir. O halde ölgün harflerle gitmeliyim. O halde, artık sana değil, kendime seslenmeliyim:
Sen ki yoksun aşkın levhasında. Patikalara benzeyen sokaklara döktüğün yüzünde kıraç bir tarlanın teni var. Hatırla bir gecede bir geceyi özlediğini, bir ceylanın bir pınara indiğini. Suç yok turnaların güneye bakmasında. Ellerini ıslatan nehirlere müteşekkir olmalısın. Bilmeli, hatta öğrenmelisin ki hayat, iri laflara gelmez. Onun hakkında, sakın ha, bir şey söyleme.
Her aşk büyütür seni, hele bu ilk aşkınsa. Daha iyi anlarsın bulutların ovaya dağılan dilini. Bir güvercinle göz göze gelirsin bir vakit, o ana ikindi diyecekler, karşı çıkmamalısın. Bir sokak köpeği anlayacak seni, dizlerindeki başakların uykusunu bölecek “beni de sev” diyerek. Keder, bilmenin ilmidir, “keder ilmi” diyecek biri, anlayacaksın.
Bu gövdeyi attığın bir kuyudur aşk, ki sen Yusuf değilsindir hiç, hatta kurtsun. O gömleği kanına banacaklar. İyidir bu Yusuf olmaktan. Kusur, güzelliğin kendisidir. Öğreneceksin.
İzin verme hiçbir şey avutmasın seni. Kurusun ucuz şarapların masalardaki izi. Duyulsun sabaha yürüyen karıncaların telaşı. Her renk bir sözcük diye bilinsin. Kendini kuytulara çekip yarasını şevkle yalayan vahşi bir havyan gibi acele etmeden iyileş. Aşk senin emeğindir.
Döneceğin bir kapı yoksa gitmeyi öğrenmelisin. Gittiğin yol sana çıkacaktır!
5.04.2019 23:53
1 note · View note
nesetulucc · 6 years ago
Text
Bu şehre ilk gelişimde bu bankta oturmuştum. O zamanlar yılın dört mevsimi olurdu. Ve yazdı bütün kıyılardan çekilen. Güzdü.
Annem bana yalnızca ayrılığı öğretmişti, babamsa stran söylemeyi. İkisini toplayıp içine gül yaprağı düşen şiirler yazmaya başladım ben de. Zordu.
Ardında boğaz kuruluğu bıraktı geçip giden her esinti. Susadım. Cebimdeki küçük “şehir planı”yla kayıp Bedeviler gibi dolandım durdum: “Şurası Kızılay, bu taraf da Kurtuluş olduğuna göre Dil Tarih ilerisi o zaman!” Yakındım.
Bu şehre ilk gelişimde bu bankta oturmuştum. Hêja da yaşıyordu o zamanlar. Nasıl tanımazsın; yüzünde bir Lorca şiiriyle dolaşan bir sardunyaydı o. Kardeşti!
Üstümde çizgili bir gömlek, bol bir pantolon. Eğretiydim. Saçlar ince bir tarakla sağa taralı, üç günlük sakal ve Özgür Gündem ve Ivo Andric. Gerçektim.
Seyhan Oteli’nin ter kokan odalarından birinde perdeleri şehrin göğsüne açarken Cibran okuma demi olduğunu anlamıştım. Artık küçük adımlarla yaklaşacaktım sana. Uzaktın.
Sen, gözlerinde, yalnız ikimizin bileceği o Can Yücel şiiriyle gülmeyi öğreniyordun. Ulus’ta birini bıçaklıyorlardı, Balgat’ta pazar kurulmuştu, Etlik’te bir telefon acı acı çalıyordu. Hurda vagonlarda tuhaf bir kaygı, yüksek hastanelerin perdesiz pencerelerinde mayalanmış bir sitem, üçüncü sınıf filmlerde 50.000 lira yevmiye ile figüranlık. İdare ediyordu. Yeterdi.
Bu şehre ilk gelişimde bu bankta oturmuştum. Atalarımın feodal ovalarından çokça erdem, biraz da keder getirmiştim. Mahcup bir devrimin iziydim o zaman, Elazığ’daki özel tim noktasında kocaman ellerle dövülmüştüm.
Kaçak kaldığım yurtların isiydim o zaman, gri şehrin sokaklarına karışan esmer bir çakmaktaşı. Dalgın, netameli, kırgındım; bilmiyorum ki neydim?
1 note · View note
nesetulucc · 7 years ago
Text
Yağmur yağıyor, yağsın.
Yüzyıllardır yağıyor ne fark eder? Fakat bundan sadece 100 yıl sonra bile Arap, ne sen ne ben ne savcı ne komiser.
Yani şairin dediği gibi “gene yıllar geçecek ve geride benden bir iz kalmayacak / yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak”
Unco A Time In Anatolia
#NuriBilgeCeylan
0 notes
nesetulucc · 7 years ago
Text
Herkesin başkalarını konuştuğu bu aynalar pazarında seni kimselere söylemeden öleceğim.
0 notes
nesetulucc · 7 years ago
Text
“Dağlar insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır”
Yaşar Kemal
0 notes
nesetulucc · 7 years ago
Text
Herkes biliyor, geminin su aldığını.
Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini.
Herkes biliyor anlaşmanın çürük olduğunu.
Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu..
0 notes
nesetulucc · 7 years ago
Text
Tumblr media
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
#TurgutUyar #GöğeBakmaDurağı
0 notes
nesetulucc · 7 years ago
Text
Yüreği katran karası ademoğlunu yemyeşil sever bir insan .
0 notes