Text
─────── @vetitumcara
sevmeyi senden öğrendim demeyeceğim, beni sen adam ettin dersem de yalanın en büyüğünü söylemiş olurum sana. senin hep söylediğin, hep hissettiğin, hep bildiğin gibi çok güzel sevdim ben seni. sindire sindire, kendime senden bir şeyler katarak. ben sevmeyi hep bildim ama biraz da egoistliğimden, kimseyi sevgime layık görmedim. hâlâ daha bazı taşların yerini sorguluyorum hayatımda, otuz altı yıldır öğrendiğim şeylerin doğruluğu ve güvenilirliğini sorguluyorum. ancak baktığımda gördüğüm yegane şey şudur: sevgimle pişman etmeyen, hayatıma sonradan girip yerini sorgulatmayan sadece sen varsın. bana yıllardır hayalini kurduğum o şeyi sen verdin. o huzurlu ortam, sevilme hissi bir eş, ev seninle buldu beni. seni kazanmak için çok çabaladım, hiç pişman değilim ve elimde tutmak için daha fazla çabalayacağım.
hayatımız hiçbir zaman sakin olmadı, birbirimizi bulana kadar pek çok badireyi atlattık. birbirimizi bulduğumuzda da hayatımızın burnumuzdan geldiği oldu. bu hiçbir zaman bizimle alakalı değildi, birbirimizi ve çekirdek ailemizi korumaya çalışırken de yara aldık, geçmişimizden de. ancak ne olursa olsun yaşadığımız şey hayatın ta kendisiydi, yaşaya yaşaya deneyimledik, öğrendik, eksildik, çoğaldık. bütün bunların sonunda öyle yıprandık ki oturup yara sarmayı bile istemedik. çünkü bu yıprandığımızı gözle görmek ve kabullenmek olurdu, biz bunu bile istemedik. kabullenilen şeylerin ağırlığını biliyorduk her zaman, biz de öylece, vücudumuz kendi yarasını kapatmaya mecbur kalsa da devam ettik. işin sonunda çok yorulduk ama yaraların yerini izler almıştı, izlerimizle büyüdük, böyle güzeliz dedik.
hiçbir zaman kolay olmadı sana ulaşmak, eşin olmak için de arkadaşın olmak için de. yalan dostlukların, koyun postunda kurtların arasında küçük bir koyun gibi memnundun halinden başına geleceklerden habersiz. o sürüyü darmadağın ettim belki ama değdi, senin için yaptığım her şeye değdiği gibi buna da değdi. seni ilk gördüğümde, öyle yanlış arkadaşlıkların pençesinde sıkışıp kalmış bir haldeydin ki seni çekip kurtarmak istedim en başta. niyetim kalbinde yer edinmekten daha önce buydu o zamanlar. zehirliydi çevren, dost sıfatıyla ezip geçiyordu her biri yüreğini. senin o ortamdan kurtulup yaralarını sarmaya ihtiyacın vardı ezra, daha fazla kalıp yara almaya değil. seni çektim, tüm gücümle çektim biriciğim. seni kendilerine siper eden ve yaralayan o bencil sarılmalarından çekip içimin eriyip sana karıştığı sarılmalarıma çektim. ne olursa olsun yorgun yüzündeki gülümsemen beni şaşırttı daima, bir insan bunca yarayla nasıl böyle kalabilirdi? seni o yerden çekip bomboş yüreğime farkında olmadan koyarken bir o kadar da sana yerleşmeyi başarmıştım. hayatımda kendimle ilgili gurur duyduğum yegane şeylerin başında da bu geliyor.
bu aralar kafamın ne denli çöp olduğunu bu satırlar biliyor ama güzel haberlere kavuşmanın vakti de gelmiş sanırım. öyle ki ben bu kafayla asla olamam, ben bana yoldaş bulamam dediğim şeyleri bir bir gerçekleştirmişken aldığım en güzel haberi buraya dökmemek yıllarımı bilen bu bahtsız sayfalara yapılabilecek en büyük haksızlık olur.
ben baba oluyorum.
yıllardır hayalini kurduğum şeylerin en büyüğü buydu belki de, şimdi ona da çok yakınım. bu süre bana çok uzun geliyor, yarın doğacak olsa yine sabredemem ama ben baba oluyorum. karman çorman ve bir o kadar dertli topluyum, senin için iyi bir eş, bebeğimiz için örnek bir baba olmak için dağınıklıklarımı saklamak yerine bir bir topluyorum. ne yapacağımı bilmiyorum, sadece haberi aldığımda yaptığım gibi diz çöküp tapınır gibi şakağımı yaslamak istiyorum karnına. kadının kutsal olduğuna daima inandım. şimdi en kutsalımın karnında büyüyor bambaşka bir yaşam. sabırsızlanıyorum, henüz mercimek tanesi kadar küçük bebeğimizi görmek için sabırsızlanıyorum.
ve ufaklık, annenin koynunda uyuduğum gecelerden başımı karnına yaslayarak, seni hissetmeye çalışarak uyuduğum şu gecelerde senin için çok heyecanlıyım. annenin yüzündeki o güzel simaya ve asla bozulmayan gülüşe her an kapılıyorum, bir yandan senin için gün sayıyorum. kavuşmamız için en az bir yedi ayımız var, o zamana kadar en çok anneni hissedeceksin ama beni de duyup hissetmen için elimden geleni yapacağım. anneni hissediyorsun, onun sana olan sevgisini de, bu yüzden bu gece ona seni benim için de daha çok sevmesini söyleyeceğim hissetmen için. seni sabırsızlıkla bekliyorum ufaklık, annen de öyle. sadece onu çok yorma, olur mu? zaten çok yormuşlar onu, bizimle dinlensin. seni seviyorum, beni böylesine mutlu ettiğiniz için hem sana hem annene minnetarım. - baban.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀aralık yedi: günlük on beş, nick.



26 notes
·
View notes
Text
hey, bu ortamın ilk Türk roleplay ortamına özel bir tanıtım yapmasam içimde kalırdı.


tam ismim nicholas vicente giovanni, otuz altı yaşındayım ve iki bücür abisiyim. yaklaşık on yıldır aynı şirkette elektrik elektronik mühendisi olarak çalışıyorum, baş mühendis sayılabilecek bir konuma geleli de üç yıl oluyor. profesyonel yüzücüyüm aynı zamanda, paten kaymayı da epey severim. üçüncü bir hobi olarak victoria ve victor aka #2 ve #3'ü sıklıkla rahatsız eder ve bulaşırım. babamın ikinci evliliğinin en güzel yanı olan bu ikiliyi sevsem de söyleyemiyorum, iki sevgiye tepeme çıkıyorlar.


#2 ve #3 demişken, huzurlarınızda giovanni ailesinin kalan üyeleri. lawrence victor giovanni ve lilitu victoria giovanni. genetik olarak hiçbir benzerliğimiz yok denilebilir, sadece uzun boy, karizmatik güzellik genlerimiz ortak. kendileri gibi sarı-mavi annelerine çekmiş bu ikisi, ben de kendi siyahi güzeli anneme çektiğim için tuhaf bir uyumumuz var. victor'la 12 victoria'yla 13,5 yaş olduğu için aramızda beni dede ve eski kafa görüyorlar ama unuttukları bir şey var ki şarap gibi adamım, yıllandıkça güzelleşiyorum. [ @viceovanni ve @lil.ill.lili ]
────────────


gördüğünüz fotoğraflar hayatımın iki buçuk yılını en güzel şekilde yaşamamı sağlayan ve her anını güzelleştiren kadına ait. benimle ilgili en çok bilinmesini istediğim şey de onunla olan ilişkim. hayatımın boka battı dediğim döneminde tanıştığım ezra'yla şimdi evlilik yoluna doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz; teklifi ettim bile. 😌😉
şaka maka bir yana, yaşadığımız ilişkinin her bir zorluğu, atlattığımız sıkıntılı onca günün ardından oturup düşününce birbirimizden vazgeçmeyerek en doğrusunu yaptığımıza kanaat getiriyorum. şimdilerde en büyük sıkıntımız sürekli ev alışverişi. -aslında bu benim sıkıntım çünkü yaklaşık 10 saatlik yoğun iş temposunun ardından saatlerce mağaza gezmek beni bitiriyor.- bunun sonunda eğer ev güzel olmazsa evi terk etmeyi ve çöp konteynerine yerleşmeyi düşünüyorum. şaka, ezra'nın olduğu bir yerin kötü olma şansı yok. [ @vetitumcara ]
öyle böyle derken kendimizi tanıtmış olduk, buradan arkadaşlarıma selam -halka sesleniş- yeni gelenlere merhaba, hoş geldin karşılaması gönderiyorum. kendinize iyi bakın.
not: hayatım boyunca şu intromsu yazı işlerini yapamadım, introda bahsedecek şey aklıma gelmiyor. tanıtımın da kurgusu olmadığı için mecbur kaldık, rezilliğinin kusuruna bakmayın.
16 notes
·
View notes
Text


❛❜ dışarıdan bakıldığında bir kar küresinin içindeki o heykelcikler gibiydik, sadece benim sıradan kıvrımlarım ve beceriksiz işçiliğim onun yüzüne bakılınca unutuluyordu; usta bir heykeltıraşın nefes almadan yapıp bitirdiği bir heykel gibiydi kollarımın arasındaki kadın.❛❜
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀aralık altı, @vetitumcara
17 notes
·
View notes