nymphetaminefix
13 posts
don't let people treat you like a cigarette, they only use you when they're bored and step on you when they're done. Be like drugs, let them die for you.
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
kendi yolumdayım. sonunda yani. sadece bazı şeyleri kafamda hala oturtamadım. mesela bir insan niçin bunu yapar? neden özellikle kendileri hakkında bu denli yalan söylerler? gerçekten de birisinin karşısına çıkıp nasıl bir insan olduğunu apaçık belli edemeyecek durumda insanlarımız var mı?
yetenekler sonsuz; renk körlüğü yaşamasına rağmen ülkenin önde gelen yerlerinde sponsorlu markalar eşliğinde graffitiler yapmış mimar sinandan bir grafik tasarımcı, yarım saat dil dökse karşısındaki insana dünyanın düz olduğunu ikna edecek kabiliyete sahip bir insanken bu rezillik neden ortaya çıkıyor?
ted kaczynski (bir seri katil ama kendisi bende önemli bir yere sahiptir), ‘’modern solcular’’ olarak adlandırdığı azınlık bir topluluğu ele aldığında (sanayi toplumu ve geleceği kitabında), bu topluluğun en büyük iki özelliğinden birinin aşağılık kompleksi olduğundan bahseder. bir kalıba girmelidirler, sadece kendi olduğu haliyle sanki bir yere gelemediğini ve eğer o kalıba girmezse bir hiçten ibaret olduklarını düşünürler. tabii bu modern solcuların özelliklerinden sadece biri.
0 notes
Text
Her şeyin başladığı yer. Korku, keder, sevinç, şehvet ve daha nicesini tadıp tattırabileceğin o materyal alan. Gözlerini açmakla başlamıyor her şey. Algılamaya başladığın ve duyu organlarının işlevselliğini fark ettiğin andır seni var eden. Kocaman bir sistematiğin ortasında gelişmeye başladığın andan itibaren senden bir şeyler başarmanı beklerler. Var olmanın verdiği bir amaç olduğunu savunup kendini ve çevrendekileri memnun etme içgüdüsüyle yaşatırlar bizi. Lakin herkes bu sisteme uymak zorunda değildir. Çevresinden aforoz edilmeyi göze alan her insan bu seçeneği uygulayabilir.
Yüzyıllardır işleyen bu çarkın dişleri arasında bir yer edinmek pek de kolay değildir. Yer edinmek için zaman içerisinde bir çok farklı kriter edinmeleri gerekti insanların. Mal varlığı, eğitim, yetenek gibi bazı edinimlerin olması gerek. Peki bu edinimlerin en az birine sahip olan her insan kabul eder mi bu çarkın bir parçası olmayı? Ya da kabul eden insan bunu niçin yapar?
Statü. Sosyal konumun üst düzeyliği insanı cezbeder. Okyanustaki büyük balık olmak ister insan. Vahşi hayvanlar olmadığımızı da savunuruz hatta. Belki çoğumuz fiziksel olarak değiliz evet, fakat sosyal alanlarda o küçük balıkları yemek için hiç ummadığımız yollara gireriz.
0 notes
Text
Mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi bana çok şey katacak ama benden çok şey alacak. Hissediyorum.
0 notes
Text
En son demişim ki, dördüncü dövme :) Bununla başlamak istedim çünkü hayatımdaki en hoş gündemim dövmelerimle aile kudurtmak oluyor. Bırak 4.'yü; 10. dövmemi kendim yaptım. İlerleme var gibi. Tabii bunu diğer konularda da söyleyebilir miyim? Elbette?!?!?!!?
Yaptığım her hareket diğerlerini kudurtuyor. Yalnız yaşamaya başladım Feriköy'de. Aşk semtim tabii neden mutlu olmayayım?
Olamadım :D
Her türden iftira, dedikodu döndü çevremde. Halkalı'ya kısa süreli dönüş yapıyorum bugün. Abbasağa'da son biramı içeyim dedim. Yüküm de çok ama kafam çok daha ağır. Dankek üzümlüyü de çok seviyorum. Azıcık keyfimize bakalım, hep "karı satıyorlar" lafındaki "karı" olacak değiliz ya :D
Dün beni Burak aradı. İnanılır gibi değil. Zehir gibi 1 sene 7 ayımı geçirdiğim ve 2 senedir de ayrı olduğum eleman aradı. Üstelik festivaldeydim. Teşekkür ederim, kafamda +1 düğüm yarattığın için.
Kızamıyorum da. Hatta akşam iş çıkışına gideceğim. Özlemişimdir belki biraz. Ama bu onun ruh hastası olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Okuldaki arkadaş grubumdan Ali benden hoşlanıyor. Gelip benimle konuşmadı ama hareketlerinden o kadar belli ediyor ki tüm çevrem fark etti zaten. Buket Ali'yle beraber olmamı, onun beni mutlu edeceğini söylüyor. Ama şöyle bir şey var ki Ali benim ARKADAŞIM. Onu ben de seviyorum, son derece iyi birisi. Onu kaybedemem. Ama duygusal ilişki demek, bir şekilde biteceği anlamına geliyor. Neden boktan bir şey yüzünden Ali'yi kaybedeyim?
Kaan sevgili yapmış. Pislik herif. Beni severek benden ayrılmıştı o(!). Benden ayrılırken dizime yatıp ağlayan; özür dileyen şahsiyet, benden 1 buçuk ay sonra bir başkasına gitmiş. Umarım mutlu olmazsın Kaan. Umarım...
~~~
Ve son olarak, tüm akrabalarımı koca bir dünyanın hırsıyla sündüre sünsüre sikeyim. İki yakanız bir araya gelmesin. Hayatınız boyunca kainatın artıkları içinde boğulun şeref yoksunları. Ölüm en çok size yakışacak.
0 notes
Text
Dördüncü dövmemi yaptırdım. Minik ama zarif de duruyor. Bedenime daha fazla aşık oluyorum dövme yaptırdıkça.
0 notes
Text
What have I done lately?
Dostoyevski'den Yeraltından Notlar kitabını ve Stefan Zweig'dan Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat kitabını bitirdim. Şu anda da Montaigne Denemeler kitabını okuyorum. Yeme içme konusunda pek bir yol katedemedim. Sadece kahvaltıda çıtır yulaf yiyorum. Öyle sağlıksız besleniyor olmalıyım ki, kilo aldım. Son kapanma dönemini pek iyi geçirmedim. Bu yüzden yasaklar kalkar kalkmaz bir haftalığına Feriköy'e gittim. Pazar günleri yasak olmasına rağmen Bomonti bayağı kalabalıktı. Kahve tüketimim daha da arttı. Dişlerimin sigara ve kahveden dolayı sararmasından korkuyorum, diş eti problemlerim için de şarjlı diş fırçası aldım. Bu arada işe de yaradı. Artık diş etlerim kanamıyor. Yirmilik dişim çıkmaya başladı, büyüdüğümü hissediyorum :) Ama ne gariptir ki asla acımıyor. Hayatım boyunca doğru düzgün diş problemi yaşamadım. Bu zinciri kırmamış olmam da gerçekten harika. Haftada bir kutu ağız çalkalama suyu bitirdiğimden sanırım. Cilt bakımı, kozmetik ve geri kalan tüm ürünleri bir süredir Cruelty-Free ya da vegan alıyorum. *Odamda iki gündür bir güveyle yaşıyorum* Tırnak etlerime ve saçlarıma doğal yağlarla bakım yapıyorum. Dolabımın içi yağlarla dolu. Çay ağacı yağı da sivilcelere iyi gelmiyormuş. Onu bir daha alacağımı sanmıyorum. Leke tedavisi için yaptırdığım Dermapen işlemini bıraktım. Cildim mahvoldu ve cidden boşuna para verdim. Uygun fiyata aldığım Sinoz markasının ürünleri daha etkili oldu. Ders çalışmayı bıraktım :):) İstanbul'u bırakmam diye kıçımı yırttığım zamanları düşünüyorum da, burası hala en sevdiğim şehir. Ama artık ailemden biraz olsun uzaklaşmam gerektiğini hissediyorum. Ankara'ya gidip kendi düzenimi yavaş yavaş kurmak istiyorum. Her neyse, pek de gelişememişim galiba. Önümüzdeki haftalara bakıp buraya tekrar yazarım ve kendimi kendimle kıyaslarım.
0 notes
Text
Bugün bir değişiklik yapıp uyku düzenimin dışına çıktım. Saat gece 02.57 ve arkadaşlarımla Grammy ödül törenini bekliyoruz. Zevkli olacağını düşünüyorum. Başlamasını beklerken biraz yazayım dedim. Burayı boşlayamazdım ki.
0 notes
Text
Diyet yapıyorum. "Dermapen" denilen bir işlemle cildime ortalama 1500 delik açtırıp serum enjekte ettiriyorum. Epilasyona gidiyorum. "Radyofrekans" işlemiyle bölgesel zayıflama yaptırıyorum. Her gün balık yağı, C vitamini; her hafta da D vitamini takviyesi alıyorum. Her gün yüzümü iyonlaştırılmış sabunla yıkayıp vücudumun her bölgesini farklı bir kremle nemlendiriyorum. Hindistan cevizi yağı, hint yağı ve badem yağıyla her duştan önce saçıma bakım yapıyorum.
Hermann Hesse, Stefan Zweig, Gogol, Tolstoy, Albert Camus, Kafka gibi yazarları okuyorum. Mümkün olduğunca her gün bir kitap bitirmeye çalışıyorum. Deli gibi ders çalışıyorum. Kendime bir şeyler katabilmek için her yolu deniyorum. Fotoğraflar çekiyorum, yazılar yazıyorum. Arada ufak çizimler yapıyorum. Kendi kendime konuşuyorum. Mary Jane ve Barış Kocatürk dinliyorum. Meditasyon yapıyorum. Ruhumu dinlendiriyorum. Yeni yemek tarifleri deniyorum.
Kendime bu denli önem veriyorum. Fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissetmeye çalışıyorum. Kendimi seviyorum ve bu dünyadan "boş" bir birey olarak ayrılmak istemiyorum. Biraz güzel, biraz alımlı, biraz seksi; fazlaca da kültürlü ve bilgili biri olmak istiyorum.
Ah, canım kendim. "Ben" olmak ne kadar da yorucu geliyor bazen, değil mi? Hepsine değecek, tatlım. Günün birinde seni görenlerin ceketlerinin önlerini ilikleyeceği bir kadın olacaksın.
0 notes
Text
"Bugün benim doğum günüm!" dedi.
"Olmadığına eminim." dedim.
"Aslına bakarsan, her gün benim doğum günüm. Sokak insanıyım ben, her gün ayrı zorluklarla karşılaşıyorum. O zorlukların üstesinden gelebildiğim her gün yeniden doğuyorum. Bu şekilde buralara kadar geldim. Bugün benim, senin, onun doğum günü. Hepimiz zorlukları aştıkça yeniden doğuyoruz." dedi.
İnanamadım. On saniyede bakış açım bambaşka bir yöne çevrildi. Bunu hangi gün okursam okuyayım, bugün benim doğum günüm!
0 notes
Text
Bu akşam Kadıköy'ün denize bakan bir sokağında bir adamla tanıştık. Mehmet yanımdaydı. Birlikte gitar çalıp şarkı söyledik ve birbirimize sigara ikram ettik. Sadece bir saat sohbet edebilmemize rağmen bana gerçekten bir şeyler kattığını hissettim. O kısacık sürede resmen bana hayat dersi verdi. Umarım onu tekrar görebilirim.
Ve o adam benim gerçekten zeki olduğumu düşündü. En iyi dileklerini sundu ve bizi Sezen Aksu şarkısıyla uğurladı. Muntazam bir kişilik. Bir de adama bira parası verdim.
0 notes
Text
Sanat tarihi okuyup işsiz kalacağım bir geleceğe hazırlandığım için herkesin beni yargılamasına alıştım, sanki herkes lanet milyonerlermiş gibi. Paradan nefret ediyorum. Şahşalı devasa evler, lüks arabalar ve binlerce liralık giysiler gelecekte kendime yakıştırdığım şeyler değil; ben dövmeleri severim, bir de kahve. Kölesi olduğumuz (ne muntazam tabir ama!) kapitalizmin bize vaadettiği alışveriş merkezlerinde, topuklu ayakkabı seslerimin yankılanmasını ve herkesin X marka purse'uma bakmasını değil, kahve makinesini istiyorum.
Kafka'nın Dönüşüm kitabını "e adam böcek oldu?" gibi anlam veremediğim tepkilerle karşılayan o 'psikolojik şiddetin' pick noktalarda olduğu aşk delisi güzel kızlarımızın akıttığı gözyaşlarına yudumluyorum.
Kahve.
0 notes
Text
Yapmam gereken tonlarca şey var ama ben tamamen kendimi Gogol'un Portre'sine bırakmış durumdayım. Zaman akıp gidiyor ve şu an tek derdim kelimeler arasında kaybolup oradan çıkmamayı dilemek. Yazarların okuru içine çeken manipülatif hamleleri kaliteli işlenirse çok işe yarıyor.
1 note
·
View note