oktemefe
oktemefe
ordan burdan.. arasıra..
9 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
oktemefe · 7 years ago
Link
0 notes
oktemefe · 8 years ago
Text
yakın mı uzak mı derken...
bu zamanda kötü bi film yapmak pek mümkün değil. her türlü film sahne diyalog vs. el altında, bi sahneyi çekmeyi beceremedin mi açıp izlersin elin gavuru nası çekmiş; alır benzerini çekersin. Ya da diyaloglar mı yetersiz, seyredip seyredip ilham alırsın; bari, en azından, yani... ama herşeye rağmen bu film kötü olmayı becerebilmiş, hem de yılların dizi yönetmeni ve sinema tv mezunu bi yönetmen eliyle. bizim zamanımızda bi sarı tebessüm efsanesi vardı kötü film örneği, görmedim. bu film de o film gibi en azından okumuş birinin elinden bi kötü film nası olur örneği olarak işe yarar sanırım. en başta takıntılı olduğum şu film müziği olayına geleyim. bilirsiniz bizim yerli dizilerde müzik hiç susmaz eski türk filmleri gibi. film müziği dediğimiz şey dramada sahneye ek olarak etkiyi arttırmak için kullanılır; sahnenin zaten anlattığı durumu bir de müzikle anlatmak için değil! Dizi film gibi sinemanın sulandırılmış anlatılarında bile yabancı dizilerde müzik ne kadar ekonomik kullanılır farkındaysanız. hadi diyelim bizim dizilerde süreyi uzatmak için bolca kullanılıyor. Ama bu bir film! Bütün filmin türk dizi filmine benzemesi gerekmez -bari bu konuda-. Ama benziyor ne yazık, sahneyi yeteri kadar etkili çekememenin tatminsizliğiyle alttan ver allah ver müzik. filmden zirve bi örnekle müzik konusunu geçeyim: çok etkili olması düşünülen bi sahne var, ayrıldıktan bi süre sonra tekrar rastlaşmışlar, kız tekrar birlikte olmak istemiyo gibi ama sonunda dayanamayıp sevişmeye başlıyorlar, kız bu arada hala 'senden nefret ediyorum' filan diyo. etkileyici olacağı düşünülmüş bi sahne, iyi güzel. ama o da ne! çılgın bi sevişmeye başlarken, allaaaah, arkadan karman çorman bağır çağır kemanlı-memanlı balkan müziği benzeri cümbüş cümbüş avaz avaz bi müzik! sahneyi iyice katmerleyip şerbetlendireyim derken sıfır etkiyle biten sahne. sinirim zıp zıp zıpladı, tansiyonum çıktı alenen.
Bilirsiniz Fellini'nin atasözü gibi bi lafı vardır; filmler ikiye ayrılır, hayattan etkilenen filmler ve başka filmlerden etkilenen filmler diye. filmlerde, hayatta gözlemeye üşendiğimiz bir çok sahneyi çekerken/yazarken başka filmlerden etkileniriz; mesela kimse rüyasında kanter içinde uyanıp da birden yatağa dikilmez ama filmlerde böyle olur. mesela çok az insan ayakta (evde ya da sokakta) yanyana ya da yakın karşı karşıya durup mühim meseleler konuşur, ama filmlerde ve dizilerde tam tersi; gayet mühim meseleler ayakta 30 santim yanyana durarak konuşulur! Ve de mesela kimse içinden düşünürken ya da birinden etkilendiğinde donup kalmaz, hareketine devam eder. bu içinden düşünürken donup kalma hatasını gavurlar da çok yapar hatta hep yapar, bi tek Polanski'nin Macbeth'inden bi yerler hatırlıyorum mesela güzel doğru bi örmek olarak. e şimdi tabi gavurun bile yaptığı hatayı bu filmin yapmaması düşünülemez. kızımız başlarda adamdan etkilendikçe donup donup kalıyo, şimdiki zamanlarda da ev içinde hastanede kırmızı fuları aldıktan sonra.
Şimdi geleyim en mühim konuya; bunlar neden birbirlerine aşık oldular, ben anlamadım, ikna da olmadım. uzun uzun müzik eşliğinde bakışmak aşkın dozunu çoğaltıyosa bilemem. yine ortalama bi amerikan aşk/aşık olma filmlerini düşünelim. karakterler tanıştıktan sonra uzun uzun başka konularda konuşurlar ki ilişki derinleşsin aşık olunsun diye. insan bir kaç görüşte aşık olmaz; aşık olma potansiyeli taşır! konuştukça konuştukça derinleşirler ve aşık olurlar. bu filmdeki kıt kanaat diyaloglarla bu aşk işi olmaz. tabi yine anlatıcının ikna edemediğindeki tatminsizliğinin yerini tutan bolca müzik altı şirin şirin sarılmalar sarılmalar sarılmalar... çünkü drama yok sarıl sarıl müzik altı. rahmetli özal'ın naim süleymanoğlu'nu karşılayışı vardı havaalanında; naim yanında, otobüs üstündeler, arkada bangır bangır müzik, evimize hoş geldiiinn lay lay tadında. ama olay uzayıp duruyor ve ortada drama yok, öylece durup duruyolar. Özal durumu kurtarmak için 'dur naim, sana bi daha sarılayım' diyip duruyo 15 dakkada bir:) hiç unutmadığım o töreni tekrar hatırladım bu filmi seyredince. neyse artık uzatmayım, tatsız tuzsuz çekilen parti sahnesi, yetersiz kıt diyaloglar vs. için yazının başında yazdıklarımı hatırlatayım. benim merakım bu filmin neden çekildiği. ha az daha unutuyodum, sonunda jenerik ingilizce written and directed by...
http://www.imdb.com/title/tt6048828/?ref_=nv_sr_1
0 notes
oktemefe · 9 years ago
Link
0 notes
oktemefe · 9 years ago
Photo
Tumblr media
las meninas’ın esinlendiği resim; bunu da pek severim; The Arnolfini Portrait _Jan van Eyck
0 notes
oktemefe · 9 years ago
Link
pek bir beğendim.
0 notes
oktemefe · 9 years ago
Link
0 notes
oktemefe · 9 years ago
Video
youtube
0 notes
oktemefe · 9 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
oktemefe · 11 years ago
Photo
Tumblr media
oktemefe turned 1 today!
0 notes