ozgurceyaziyorum
ozgurceyaziyorum
bir garip kul
90 posts
yıkılmadım ama yamuldum, pes etmedim ama yoruldum... burası bir günlüktür,dert dökme yeridir. her türlü gıybet, pislik, dost kazığı stoklarımızda mevcuttur.
Don't wanna be here? Send us removal request.
ozgurceyaziyorum · 6 years ago
Text
çok yıl geçmiş üzerinden, hatırlamıyorum :(
hedefime ulaştım napiyim hocam?
Kendime trigonometri kitabımdan 64. sayfaya kadar bitirme hedefi koymuştum. Ve 4 günde bitirdim. Kendimi boşlukta hissediyorum şu an.
16 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 6 years ago
Text
bahtsız bedevi olmak zor bana hiç sordunuz mu sen ne yaşadın diye
Eveeet!! Bir milyon yıl sonra buraya yazıyor olmak ne kadar da ilginç... Yine benim küçük kitlemin asla umrunda olmayan ama benim hayatımı siken insanlardan, olaylardan ve düşüncelerimden bahsedeceğim size. Bu yazıyı okumak size ne katar bilemem ama ben bunları yaşarken baya bi tecrübe kazandım. Okurken bence eğlenirsiniz. Çünkü ben yaklaşık bir saattir geçmişteki yazılarımı okuyup okuyup kendime gülüyorum, ne güzel sövmüşüm, ne güzel laf sokmuşum diye kendimle gurur duyuyorum. Ay amaaaaan naparsanız yapın bee anlatması benden es geçmesi sizden.
Yani gerçekten bahtsız bir bedeviyim. Çölde kutup ayısına rastlayan o salak kişi benim. Üzerimdeki şanssızlığı şöyle anlatayım sizlere. Şemsiyenizi yanınızdan hiç ayırmazsınız şöyle 3-5 ay falan ama havanın 89 derece hissedildiği günde evde bırakırsınız ya hani. O gün yağmur yağar mucizevi bir şekilde ve ben it gibi ıslanırım sokakta. Bendeki öyle bir şanssızlık öyle bir bahtsızlık.
Geçmiş yazıları okudum dedim ya hep aynı olaylar abi hepppp... Yani kaç yıl geçti hala aynı kazıkları yiyorum. İyi insan olmak çok zor annecim napıcaksın....
Yaşadığım azıcık olaylardan bahsedicem bu bir milyon yıl görüşmediğimiz süre içinde. 
Öncelikle birçok kız türü gördüm. Bakın arkadaşlar bir erkek arkadaşınız varsa- normal bir arkadaş. flört değil, manit hiç değil, just friend- NEDEN ONU OTTAN BOKTAN KISKANIYORSUNUZ YA????????? Geçtiğimiz aylarda bir çocuk girdi hayatıma. Normal bir arkadaşım. Bakın normal diyorum ya flörtüm değil hoşlandığım değil sevgilim zaten değil. Kız arkadaşları bir saldırdı üzerime. Sürekli laf sokmalar, göz devirmeler, kıskançlık krizleri. Peki ben naptım? HİÇBİR ŞEY. Dua edin ki duygusal bir boşluktaydım kızlar. Ailevi problemlerim vardı, hastam vardı, ölüm haberi almıştım, okulum bok gibiydi, bilmem kaçıncı yıla uzuyordu artık. Cidden dua edin yani. Yoksa bitmiştiniz siz...... Sinsiler sizi. Siz yılansanız ben çift başlı yılanım. Hepinizi ayrı sokarım ruhunuz duymaz. Arkadaş arkadaşı kıskanır mı? İnsan insanı kıskanır mı? Gavatlık varken kıskançlık niye? Amaaaan hepimiz geniş olalım ayol. Hanımcılıkmış oymuş buymuş boşverin. 
Şaka bir yana cidden neden arkadaşınızı kıskanırsınız anlamıyorum. Abi size ne ya? Siz kim oluyorsunuz da ortada fol yok yumurta yok kıskanıyorsunuz? Böyle çocukluklara cidden gerek var mı? Belli bir yaşa geldik neden el ele verip medenice davranamıyoruz? Neden problemlerimizi konuşarak halledemiyoruz? Neden bu kadar kin, nefret, öfke...
Başka bir konuya değinecek olursam. Hayatta inanmadığım nadir şeyler vardır. Neden nadir diye soracak olursanız hemen anlatayım onu da. Hayat bu yani, ne zaman ne olacağını bilemezsin. Olmaz dersin olur, kesin olur dersin valla olmayıverir kalırsın ortada göt gibi. O yüzden olmaz deme, hayırlısı de geç. Ama inanmadığım şeyi hemen söyleyim şimdi. Bu güne kadar hangi erkek arkadaşım bana gelip ‘’Bir kız için seninle aramı bozmam!’’ dediyse valla bozdu. Böyle beni geliş fiyatımın altına BATIYORUZ başlığı altında satıverdi. İnanmam yani bu lafa artık. 
Sevmenin bokunu çıkaranlar var mı aranızda benim gibi? Ben cidden birini sevince işin tadı kaçana kadar seviyorum. Karşımdakini ilgi manyağı, ruh hastası, sevgi yumağına döndürüyorum. İçim titriyor artık bakarken. Üzülecek diye aklım çıkıyor. Canımı onun canına katasım geliyor. Kafayı yiyorum ve her şeyin farkında olarak yapıyorum, asla kendimi durduramıyorum. Bu durumdan dolayı da korkuyorum. O kadar uzun zamandır sevgilim yok ki... Sırf bu korkularımdan dolayı. Ya onu üzersem, ya onu kırarsam, ya biri ona bir şey yaparsa diye ne zaman biriyle sevgili olacak olsak ben hooop kaçıyorum. Bahaneler bahaneler. Gözünün üstünde kaşı var diyip hayatımdan silip atıyorum. Sonra acımdan kahroluyorum ama diyorum ki ona bir şey olmasın ben kendi acımda kavrulurum. 
Herkesin vardır dimi hayalinde biri? Şöyle olsun, şu huyu olsun, şöyle davranan biri olsun gibi gibi. İnkar etmeyin biliyorum doğrusunu. Benim de vardı. Küçük beklentiler. Hayatıma böyle biri girdi. Birlikte vakit geçirdik, eğlendik... Sonra bir şeyi farkettim. Hayattan yanlış şeyler istemişim. Evrene gönderdiğim mesajlar olmamış, becerememişim. Önemli olan yanındayken huzurlu olabilmekmiş, mutlu olabilmekmiş, ona öyle güvenmek istiyormuşum ki o yanımdayken bize kimse bir şey yapamasınmış. Gözüm kapalı güvenmek istiyormuşum ben birine. Kafa yapımız uysun istiyormuşum. 
Her zaman derdim ki zıt karakterler daha iyi ilişki yürütür. Hayat bana ne gösterir bilemem. Yani şu hayata o kadar güvenmiyorum ki görüyorsunuz hep aklımda diye konuşuyorum artık... Yok arkadaş zıt karakterle olmazmış be... Kavga oluyor, kalpler kırılıyor, canlar sıkılıyor, huzursuzluk oluyor. Kafa yapın uyacakmış önce. Hayattan beklentilerin aynı olmalı önce. Beraber paylaşmak lazım bu hayatı. Ben zaten tek başıma yıllarca yaşadım, yaşayacağım. Birliktelik istiyorum artık. Her dönemi yaşamak istiyorum. Her olayı yaşamak istiyorum. Beraber gezelim, kaybolalım şehrin sokaklarında istiyorum. Kaybolalım birbirimizde. Neyse ya. Bu konu beni üzer. Bu üzüntü de zaten bana yeter.
Ölüm var bu hayatta arkadaşlar. Ölüm var ve hep olacak. Ne zaman yarınım yokmuşçasına yaşasam hooop bir ölüm haberi. Üzüntü, keder, yıkılış, mahvoluş, dualar, depresyon, hayat devam ediyor kafası, istiklal marşı, kapanış. Bu hayat bana bunu öğretti. Ölümü unutarak yaşamaya başladığım an ölümün hep yakınımda olduğunu hatırlattı. Ne diyebilirim ki. Allah’ın vardır bir bildiği...
Çok dolmuştum çok. Daha da yazacak çok şeyim var ama anlatacak kelimelerim tükendi. 
Kimse sizin iyi olduğunuz kadar iyi olmak zorunda değilmiş, saygı duyduğunuz kadar saygı göremeyecekmişsiniz, sevildiğiniz kadar sevilmeyecekmişsiniz. 
Biri demiş ki -artık kim dedi hatırlamıyorum- ‘’Bazı insanlar istese de iyi olamaz, bazı insanlar istese de kötü olamaz.’’ 
Bence her şeyi yazın ya. Yazmak kadar rahatlatıcı başka bir şey olamaz. Ciddi söylüyorum. Etrafımdaki insanlar beni sigaraya alkole başlattı ben de bir salak olduğum için hemen başladım. Ruhumda varmış demek ki. Bense onları yazmaya başlatıyorum. İki kişiyi başlatmışlığım vardır diyim şimdiden. Çünkü her şeye rağmen çok güzel ve hep bir macera aksiyon... Benimkisi en azından öyle. Mahşer günü izlersiniz artık. Ve ben hiçbir detayı unutmak istemiyorum. Okuma yazmayı öğrendiğim ilk günden beri yazıyorum her şeyi. Nasıl büyüdüğümü , fikirlerimin nasıl olgunlaştığını görmek beni mutlu ediyor. Arada kendime notlar bırakıyorum. Canım sıkkınken okuduğumda gaza gelip modumu yükseltecek yazılar. 
Mesela her okuduğumda etkilendiğim bir sözü buraya bırakayım. 
Gecenin zifiri karanlığı, gün doğumuna en yakın olduğu vakittir. 
Ne zaman yere düştüğümde okusam ayağa kalkarım hemen. Umarım siz de benim kadar etkilenirsiniz de havam olur accık. 
Sizden önemli mi bee amaaaan. Koy göte. 
Neyse beş on yıl sonra yine yazarım ben. Ve sizin yine umurunda olmaz. Zaten umursamadığınız için yazıyorum. Sıfır beklentili hayat kadar güzeli yok çünkü. 
Kendinize iyi bakın. Ama bakın yani. Ciddi ciddi. 
Bir başka belalı olayımda görüşmek üzere.
2 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 8 years ago
Text
tarih tekerrürden mi ibaret?
Ne zaman birini görsem, beğensem, yazsam anasını satayım konuşmadığı bi ebem kalmış olan biri çıkıyor.
Çok iyi bi insan olabilirsin. Anlayışlı, efendi, cana yakın, dünya tatlısı olabilirsin. Ama neden trilyon tane kızla konuşuyorsun?
Hele kızlardan biri var ki..... Düşman başına. Her taşın altından çıkıyor ne hikmetse. 2 sene önce birinden hoşlanıyorum falan böyle. Ben çocuktan hoşlanıyorum, çocuk bundan hoşlanıyor. Doğal olarak kızdan nefret ediyorum.
Neyse zamanla çocuğa olan platonikliğim bitti. Geçenlerde biriyle konuşmaya başladık. 3 haftadır falan konuşuyoruz. Bugün ilk defa stalk yapayım dedim. Allah belamı verdi. Yine o kız çıktı karşıma. Neyse ki bu sefer arkadaşlar.
Ya şu kızı alın hayatımdan,ya da bana aynı anda trilyon tane kızla konuşmayan sadık bir bey yollayın.
Nys sakinim.
O kız hariç hepinizin gecesi güzel geçsin.
İyi geceler.
2 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 8 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
7K notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 8 years ago
Text
Eskişehir’de 1 Senem...
Daha yazımın başında biliyorum ki çok uzun bir yazı olacak. Çünkü şu an aklımdan geçen şeyleri yazım sırasına koyarken bile zorluk çekiyorum, anı fazlalığından. Evet aklıma gelen anı ile başlayım o zaman. 
Tumblr media
Bu fotoğrafın çekildiği günden başlamak istiyorum. Üniversitenin daha ilk ayı hatta belki de ilk haftası. Okuldan iki arkadaşımla Eskişehir’i tanımaya çalışıyoruz. Küçük bir butik bulmuştuk o gün. Ve daha sonra orayı bir daha hiç bulamadım. O butiğin önünde tatlı tatlı böyle değişik şapkalar koymuşlar. 3′ümüz de taktık kafamıza fotoğraf çekiliyoruz. Ve o an, tam o an, aynı anda kafalarımızı kaldırdık ve butiğin camına asmış oldukları yazıyı okuduk. ‘’ŞAPKALAR İLE FOTOĞRAF ÇEKİLMEK YASAKTIR.’’ Aynı anda bir koşuşumuz vardı unutamıyorum.
 Daha ilk zamanlar olmasına rağmen anlamsız bir şekilde kimsede para yoktu. Ve o gün o kadar açım ki burada kelimelerle tarif edemem. Adalar’a gidiyoruz, Bağlar’a gidiyoruz, İsmet İnönü zaten çoktan fethedilmiş... Karnımızı doyuracak bir yer arıyoruz ucuz yollu.
En sonunda adalardaki Migros’a girdik. Hepimiz döktük bozukluklarımızı ortaya. Bir şeyler alıp, bölüşücez. Sanırım ilk defa o gün birbirimizle bir şeyler paylaştık. Ve daha sonra 1 yıl boyunca birbirimizle bir şeyler paylaşmaya hep devam ettik. 
Baktık ki çikolatalar indirime girmiş. Artık açlığın vermiş olduğu şeker düşmesinden midir bilmem ama 3 tane kocccaman çikolata alıp çıktık oradan. Ve işte bu fotoğrafın çekilmiş olduğu yere indik. Orada gondola binenleri izledik. Çok imrendik hatta keşke biz de binebilsek diye. 
Kalktık oradan. Ve 1 yıl boyunca bu günü hep hatırlattık birbirimize. ‘’O gün nasıl açtık ama? Nasıl yorulmuştuk? Paramız yoktu ve hep güzel şeyler görmüştük dimi? Bir gün çok paramız olunca o gördüklerimizi alabilir miyiz acaba? Şeker komasına girebilirdik...’’ 
Tumblr media
Vera Kafe...
Burası bildiğim kadarıyla kapandı. Barlar Sokağı’nda olmasına rağmen içerisi hep sessiz ve sakindi. Buraya kalabalık arkadaş grubumuzla gidip, üst katı tamamen kendimize tahsis edip, çeşitli oyunlar oynardık. 
Size olur mu bilmem ama ben bazen gittiğim bir mekan ne kadar hoş olursa olsun, dekorasyonu, çalışanları, işletmecisi vs ne kadar güzel olursa olsun sevemiyorum orayı. Isınamıyorum bir türlü. Vera Kafe’de gerek orada çalışanları ile, gerek içinin dizaynı ile ne kadar naif olsa da içimin ısınamadığı mekanlardan biri olarak kaldı Eskişehir’de. İkincisi de Ayrık Otu’dur, söylemeden geçemeyeceğim.  
Tumblr media
Eskişehir’in sokaklarını turlarken bir anda bunu farkettik. Meğer bizim eskartlardaki heykeller buymuş...
Tumblr media
Şu heykellerin hastasıyım. O boşluğa oturup hep fotoğraf çekilmek istedim bir sene boyunca. Tabi heykeller gördüğümüz kadar, çok çetin kışlar da gördük biz. Hem de ne çetin. Soğuktan ağladığım zamanlar olmadı değil valla. Hiç unutmam bir gün, şu an görüşmediğim ve orospu çocuğu olan ama zamanında çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Sınav zamanı geceye kadar kütüphanede durmuşuz ve artık evlere dağılıyoruz. Çocuğun canı sıkkın. Yürümek istiyor. Ama hava nasıl soğuk anlatamam. ‘’Eh, tamam.’’ dedim, yürümeye başladık. Adalar’a gittik, Bağlar’dan. Adalar’da bir park vardır. Serdivan’ın olduğu tarafta hemen. Orada çok şarap içmişizdir. O parka doğru yürüdük. 2-3 saat sonra evlere dağıldık. O gün eve gelince bacaklarım mosmordu soğuktan. Ve sabaha kadar zor düzelmiştim.
 Bu soğukla ilgili başka bir anım da, gerçi bu anı değil ama anlayacaksınız şimdi. Fizik dersimiz cuma günleri sabah saat 8.30′daydı hep. İlk dönem kışın özellikle, gerek havanın soğuk oluşu, gerekse Osmangazi’de olduğum için erken kalkmamdan dolayı ve otobüse binicem diye karanlıkta durağa yol almamdan kaynaklı teknik sorunlardan dolayı bir sene içinde fizik dersine toplam 4 kere gittim. İkinci dönem tamamen uyku problemimden kaynaklı gitmedim okula. Sonuç olarak ilk dönem fizikten kaldım, ikinci dönem ise şaşırtıcı bir şekilde geçtim. 
Tumblr media
Dolphin...
Buradan bahsetmeden geçersem ayıp etmiş olurum. Burayı çok yakın bir arkadaşım sayesinde keşfedip, bir sene boyunca çılgınlar gibi kahvaltı yapıp, mesken belledik. Tüm arkadaşlarımla oturduğumuz yere yakın olan tek kafe diyebilirim. Burada ne dedikodular döndü, ne kavgalar oldu, ne kahvaltılar yendi, ne tavlalar oynandı...
Serpme kahvaltısı en son güncel fiyatı ile 26 lira (2kişilik) olup, 2 kişilik olmasına rağmen 4 kişiyi bile doyurabilecek düzeydedir. Genelde ya 2 kişi geliriz ya da 4+ kişi gelip sınırsız bi’ kahvaltı şöleni yaşarız.
Yaşadığım yerde böyle bir kafe vardı, her gün gittiğim. Orası kapanınca çok üzülmüştüm. Bir de Eskişehir’de hemen hemen her gün gittiğim bir kafe var işte. Tüm çalışanlarını ezbere bildiğim, izin verseler kendi çayımı kendim dolduracağım bir yer. Sanırım yaz tatilinde en çok burayı özleyeceğim.
Tumblr media
Los Amigos...
İçmekten en fazla keyif aldığım barlardan biri de burası. Aslına bakarsanız gidip bir barda içmektense, tekele gidip barda alacağınız içkinin iki katını alıp, bir parka veya evi olan bir arkadaşınızın evini sikmek daha mantıklı. Ama tabi barda içmenin keyfi de farklı oluyor. Hele az kişi gittiyseniz ve kafa dengi insanlar varsa yanınızda... Koyu bir sohbet dönüyorsa eğer, bir bira içip kalkarız dediğiniz yerden en az üç dört birayla kalkarsınız. 
Los Amigos’ta başımıza gelen bir şeyi anlatıcam şimdi. Bir gün 4 kişi gittik buraya. İçicez biraz, sohbet edicez falan. Sonra herkes evlere. Peki neyi kutluyoruz? Hiçbir fikrim yok o konuya dair. Neyse oturduk, biralar geldi. İçiyoruz. Fakat böyle bir an hepimizin modu düştü. Hani biri kalkalım mı dese koşarak evlere dağılırız. 
Masada hal böyleyken, tatlı bir çalışan yanımıza gelip ‘’ Size ikramımız var, tek ricamız fotoğrafınızı çekmek.Bu gecenin şanslı masası sizsiniz.’’ dedi. Biz de kabul ettik. İkram ANANAS. Burada aklıma nedensizce hep How I Met Your Mother’daki Ananas hikayesi geliyor. Hani şu nereden çıktığı belli olmayan fakat tadının harika olduğu gerçeği. Anana’ın içini oymuşlar ve içine sek vodka doldurmuşlar. 4 tane de pipet takmışlar. Ben bunu içersem sarhoş olurum dedim ve içmedim. Diğer kız da içmedi. Çocuklar gömdü vodkayı. En son pipetlerle ananası kazıyorlardı yemek için. Modumuzu bir anda yükseltmişti şanslı masa olmamız. 
Los Amigos’un en sevdiğim tarafından biri de normalde başka barlarda para ile alacağınız çerezler vs ikram olarak geliyor burada. Hiç unutmam bir defasında Ankara’dan bir arkadaşım gelmişti Eskişehir’e. Onu götürmüştüm Los’a ve o gece sadece 3 bira içmemize rağmen 4 koca tabak patlamış mısır gelmişti. Aynı zamanda sürekli turşunuzu tazeliyorlar. Üst katının basık ve dipdibe olduğunu söyleyebilirim. İç kısmında dart, bilardo gibi oyunları oynayabiliyorsunuz. Ben genelde dış tarafında oturmayı seviyorum. 
Barlar Sokağı’na dair ekleyeceğim şeyler, Kasaver’de kesinlikle muhteşem patates kızartması yapılıyor. En son güncel fiyatı 9 lira olan kızartmaların tadı damağımda :(
Yine Social’ı da Los Amigos kadar olmasa da severim. Genellikle üst katında kimin eli kimin cebinde belli olmayan partiler düzenlenir. Kalabalıksanız gidilebilecek bir mekan kendisi. 
Tumblr media
Palmiye...
Mekan önerilerinden gittiysek biraz da Adalar kısmına geçelim. Palmiye’ye nedense Eskişehir’e geldiğim ilk günlerden itibaren gidiyorum. Ziyaretime şehir dışından hangi arkadaşım gelirse gelsin onu Palmiye’ye götürmüşümdür yani. Hatta ilk zamanlar çılgın tavla geceleri düzenlerdik ve delilercesine tavla turnuvaları yapardık. Ucuz ve kivi çayının lezzetli olduğu bir mekandır kendisi. Genellikle hava güzelse oturacak yer bulamazsınız orası ayrı. 
Tumblr media
Wanted Pizza Saloon...
Yine başka bir mekan. Mükemmel pizzaları olan ve içinde atari bulunan bir pizzacı. Bir gece yine çok yakın bir arkadaşımla turluyoruz sokakta. İkimizinde eve gidesi yok. O gün buraya geldik. 20 liraya aslında ekonomik olan fakat orduyu doyurabilecek düzeyde olan bir menü söyledik. Ardından küçük bir bara gittik. O içmiyor ama ben içtim o gün. O da bir kahve içmişti. Ve o kadar şey yiyip, içtik ki ikimizde gece sonunda kustuk gerçekten. Velhasıl kelam. O gece burada yaklaşık 3 saat atari oynadık. Kusmamız dışında harika bir geceydi. 
Tumblr media
Sazova...
Şu fotoğrafı çekerken, Eskişehir’in bir de denizi olsa kim bilir daha nasıl da güzel olurdu diye düşündüm. Bence öyle. Bu arada Sazova’nın pek bir numarası yokmuş be. 
Tumblr media
Sazova, Masal Şatosu...
Tabii şu şatonun içinde yaşamayı istemedim değil. Bu biraz kaldığım yerden nefret ediyor oluşumla da alakalı olabilir. Daha çok çocuklar için dizayn edilmiş bir yer gibi geldi bana. Yine sevdim tabii. 
Tumblr media
Burası da Odunpazarı’ndan yürüyerek kim bilir kaç dakika tırmandığımız Şelale Park’tı galiba. Tam emin değilim bak şimdi bundan. Tek hatırladığım çok yorulduğumdu. Yorgunluğum anılarımı esir almış sanırsam. 
Aslına bakarsak, çok garip bir sene geçirdim. Hemen hemen her şeyi yaşadım diyebilirim. Sabahladım. Bir keresinde bir arkadaşın doğum gününde fazla içmişiz, hepimizin kafalar bir hoş, börekçide uyumuştuk. Garson sağolsun bizim için ısıtıcıları açmıştı. Kışın hava çok soğuktu. Gözümü açtığımda saat 7′ydi. Herkesi uyandırıp eve doğru koşmuştum. Kalan uykuma devam edebilmek için. 
Dost kazığı da yedim, sırtımdan da vuruldum, gülmekten karnıma ağrılar da girdi, üzüntüden haftalarca köpek gibi içtiğim de oldu, sarhoş olup hoş bulduğum çocuğa musallat olduğum da oldu, çok sakin zamanlar geçirip kendimin bile hayret ettiği zamanlar da oldu, parasızlıktan nefesim de koktu, fazla paramın olup deli gibi harcadığım da oldu. 
Geçen sene sorsalardı nasıl bir üniversite hayal ediyorsun diye, böyle demezdim. Yine çılgın bir şeyler söylerdim fakat bu yaşadıklarım hayallerimin de ötesindeydi. Eskişehir’de olmak gerçekten benim için ayrıcalıktı. Kafam attı şehirdışına çıktım. Gittim arkadaşlarımın yanına. Onlar beni özlediler, çıktılar yanıma geldiler. Canım sıkıldı, sabaha kadar sokaklarda gezdim. Aşık olduğumu sandım, gittim çocuğun evinin önünde durdum saatlerce evde olmadığını bildiğim halde. Belki gelir diye. Bekledim. Sonra dedim ki aşk bu değil. 
İlk zamanlar. Yalnızdım, kimseyi bilmiyordum, tanımıyordum. 1 saat 45 dakikada Adalar’a gittim. Sonra farkettim ki aslında evime Adalar sadece 15 dakika uzaklıktaymış. 
İşte böyle. Aslında daha yazsam buralar dolar taşar. Güzeldi. Şükürler olsun her şeye. İyi kötü. Mükemmel bir seneydi nazar değmesin, maşallah. 
İmkanınız varsa, gelin Eskişehir’e. Burada okuyun. 
Fazlasıyla uzun oldu, güzel oldu bence. 
Şimdilik bu kadar, bir başka hatırada görüşmek üzere.
7 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 8 years ago
Text
Üniversitede yaşanan dramlar vol.3
Eveeeet yine bir üniversite maceramla size sesleniyorum. Bu seferki üzüntülü, acı dolu, dramatik…….. Şimdi dün ekonomi sınavına girdik. Ben bunun vizesinden 42 almışım. Finalinden 30 alsam geçiyorum ama harf notu düşüreyim diye köpek gibi çalıştım finale. Her şey harika. Ezberler tamam. Minik bir problemim var. Delilercesine öksürüyorum ve hastayım. Ve öksürük krizi kendini sonradan kusmaya bırakıyor. Bundan korkuyorum işte. Neyse sınava girdik. Sorular boru gibi. Baktım kağıda şöyle dedim ben bundan 50 alırım. Aq başladım son sorudan yazmaya. Daha bir soru cevapladım bir başladım öksürmeye. Kendimi tutamıyorum ama. Midem felaket. Tuvalete gitmem lazım. Dün de aynı şey olmuştu amk asistanı beni dışarı çıkarmamıştı. Üstelik sınavım bittiği halde. Bugün diyorum sıçtım. Hem sınavı yapmam lazım hem tuvalete gidip kusmam lazım. Asistanı yanıma çağırdım. “Hocam çok kötü öksürüyorum tuvalete gidebilir miyim?” dedim. “Gidersen giremezsin.” diyor aq malı. Ben bilmiyodum sağol ya. “Bakın dün beni çıkarmadınız sınıftan. Bu sınavı çözmem lazım ama aynı zamanda tuvalete de gitmem lazım. Bu kadar insan rahatsız oluyor ben öksürdükçe siz koca sınıfın hakkına girebilecekseniz benim için sorun yok kalırım.” dedim. Ama götüm bir kalktı. Diyorum kesin izin verir şimdi. Kadın baktı suratıma. Anca biriyle gidebilirsin dedi. Ya sikicem artık sal beni süremden gidiyor da diyemiyorum. Neyse biraz daha tuttu sınıfta sonra dedi ki git hadi. Hemen koştum tuvalete. Bir kusuyorum varyaaaa. Bu detayı vermek istemezdim ama boş mideyi bıraktım o gider yerine. Tabi bu kadar atarlandım falan filan şimdi de kendimi toparlayamıyorum ulan tam çıkıcam tuvaletten tekrar başlıyorum deli gibi öksürmeye. Sınıfa girdim. Oturdum. 10 saniye falan iyiydim. Sonra baktım başım dönüyor, mide yine felç. Sikerler sınavı dedim ve kağıdı verdim çıktım. Tüm gün kaldım diye üzülüp durdum. Geçebileceğim dersten nasıl kalırım diye yırtınıp duruyorum. Babamı aradım dedim cnm babam son durum bu. “Sen salak mısın? Sağlığın daha önemli siktir et dersi tekrar alırsın.” dedi ve noktayı koydu olaya. Neyse bugün arkadaştan bi mesaj. EKONOMİ SINAVI ACIKLANDI HARF NOTU BİLE GİRİLMİŞ. Dedim hay sikeyim böyle işi. Daha moralim yeni düzelmişti şimdi FF i görünce yine bozulacak. Sisteme girdim ama yusuf yusufum. Lan bi baktım. 35 almışım. Geçmişim dersi. Sabahtan beri okula küfrediyordum ama helal olsun dedim. Hem hocaya hem asistana hem kendime. Şu iğrenç dersten geçtiğim için çok mutluyum. Dramla başlayan hikayem mutlu sonla bitti. Üniversite güzel şey hocam inş hepiniz yaşarsınız/yaşamışsınızdır. Ama mümkünse Eskişehir'de okuyun.
1 note · View note
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media
Ali Lidar
10K notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
1M notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Text
Dünya mucizelerle doluyken, insanın hayatındaki küçük tesadüfler fazla abartılmıyor mu?
0 notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media
31K notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media
10 yaşındaki kuzenimin bir başka whatsapp durumu…
23 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media
10 yaşındaki kuzenimin whatsapp durumu…
34 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
80K notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media
447 notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Text
LYS2:
Hangi derse daha çok çalıştığımıza göre değişmekle birlikte benim için biyoloji kesinlikle çok zordu. Parathormonu Allah bildiği gibi yapsın başka bir şey demiyorum. Kimyada orta düzeydi yani. Hani zor desem ayıp olur, kolay desem ayıp olur. Standart derece bir sınavdı. Fiziği dört sene boyunca boşuna sayısal işlemişiz aq. Üç beş formül ezberleyip girseymişiz sınava,birkaç sözel bilgi... Ohh tamamdır. Gelsin otuz net. Senelerce boşuna milyon tane fizik sorusu çözüp, o işlemlerle kafamı patlatmışım. Neyse ya. Özgür olduğum gün, bugündür. Az sonra ingilizce sınavına giricem. Sokaklarda "Freedom!" diye bağırasım var. Ama sakinim. Varsa aranızda sınava girmemiş 11'den mezun olan küçüklerimiz, işlem yapmayın, sayısal çalışmayın, gidin ezber yapın. Dua edersiniz bana sonra. Hadi eyvallah.
0 notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Photo
Tumblr media
152K notes · View notes
ozgurceyaziyorum · 9 years ago
Text
LYS1:
Şimdi size sınavla ilgili yazıları okudum ve kendi fikirlerimi yazıyorum. Bir kere acayip rahat girdim sınava. Yanımdaki kızla sınav başlamadan önce baya konuştuk. Gözetmen zaten dünya tatlısı bir adamdı. Espriler yapıp durdu. Başladık sınava. Göz gezdirdim biraz. Oo dedim bunlar çok basit. Neyse başladım yapmaya. En son 40 dk bitmişti bakayım kaç soru işaretledim dedim. Demez olaydım lan. 11 soru yapmışım. Düşünüyorum zor değil, e ben niye yapamadım? Neyse götümü yırta yırta 20 soru yaptım. En son iki tane salladım ama. Hepsi doğru olsa 20 net yeter bana falan diyorum. Ama moralim de acayip bozuk. Geometriye başladık. Ben de yine bir özgüven... Bu sene çünkü çok iyiydi geometrim. Dedim tamam ben şimdi buradan 25 soru yapsam matematiği kurtarırım sorun yok. Anasını satayım öyle bir geometri olamaz. Ben böyle zor sorular görmedim. 17 soru yapabildim sadece. Ama o kitapçığı kapatırken öyle matematikteki gibi emin kapatamadım. Neyse sınavdan çıktık. Babam annem şokta tabi. Adamlar sadece mattan 37 soru işaretledim sanıyorlar. Toplamda diyince uçtular... Uzun lafın kısası matematik normal düzeyde, çok uğraştırıcı, vakit alan sorularla doluydu. Geometri ise tek kelimeyle zordu.
2 notes · View notes