Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Zorlanıyorum, hemde ne zorlanmak.. sınanıyorum hemde ne sınanmak. Sabrımla sınanıyorum, kalbimdeki duygunun ağırlığıyla sınanıyorum, ahh benim binlerce kez kurşun yemiş ama ölmemis yüreğim şimdi bu hissettiğin şey öldürür mü seni ?
Her gün Bin yerimden bıcaklanıyorum, herbir cümlede bin yerimden kanıyorum..
Bazı yollara çıkamamak gerek biliyorum.
O yolculukların yolu ve yolcusu olmak demek kendini ve aklını bir ilizyona teslim etmek demek biliyorum , o yollara çıkmamak gerektiğini bile bile kalbimin böyle ezileceğini göre göre çıktım ben o yolculuğa..
bazen hikayenin başını, ortasını, sonunu bilirsin ama yinede görmek istersin ya hani bu öyle bişey.. Başından beri biliyordum, ortasını seziyordum, sonunun çıkmaz bir sokak olduğunun binlerce kez farkındayım ama o yolu yürümekteyim yine de bile isteye, güle ağlaya…
Kendi sınav sorumu yine kendim yazdım cevabını bildiğim o soruya sadece boş bir kâğıt bıraktım..
söz konusu olan o yol, o bahçe , o gül olunca susarım.. saatlerce susarım günlerce susarım kendime bile itiraf edemem ki ben üstüme yıkılacak o binayı ne için inşa ediyorum ?
Zamanlar sonrası gelip kör kuyularda kalacak olan benim görüyorum, birileri güle oynaya hayatına devam edecek, ben yine bana sarılıp aglayacagım, ben beni avutacağım, ben beni saracağım, yine kimsem olmayacak benim aslında suanda da yok.. bi ilizyonun içindeyim bir parmak sıklatmada uyandırılacağım o rüyanın en tatlı yerinde…
Aslında yüregim yetmiyor, omuzlarım kaldırmıyor, artık beynim bile istemiyor.. zor bi duygunun içindeyim ne yapmam gerektiğini biliyorum, nasıl yapmam gerektiğini de ama yapamıyorum, belki de yapmak istemiyorum..
Canım çok acıyor, kalbime bıcaklar sokuluyor o yollardan dönemiyorum, evimi özledim yani kendimi ben kendime gelemiyorum, ruhumdan akan kanı durduramıyorum, bazı doğruları , bazı varolan şeyleri kabul edemiyorum, aslında biliyorum kabule geçen rahatlar , herseyi oldugu gibi kabul etmek demek düşünecek birsey kalmaması demek , yada çekip gitmek söylemesi basit yapması çok zor bir eylem işte bu..
Ne yapacağımı bilmiyorum ama birşeyler yapmak zorundayım kendim için , kalbim için , binanın üzerime yıkılmaması için gücüm yok benim enkazlardan çıkmaya.. gücüm yok benim bir hayatı yeniden toparlamaya, eski kudretim yok, eski dirayetlim yok yüreğim bir kedi yavrusu gibi nazik, zayıf ve kırılgan…
Birşeyler yapmak zorundayım, ayna da gördüğüm o kadın için..
1 note
·
View note
Text
Seninle ben birbirimizi unutsak dahi aslında hiç unutmayacağız.
Aramızda bir şey kalmasa bile, hep bir şeyler kalacak..
Bir gün öldüğümde, bir yanım hep senin içinde yaşayacak.
Ama hiçbir sokakta karşılaşmayacağız.
Sen ve ben..
Artık birbirimizi hiç görmeyeceğiz.
Ya da uzat ellerini,
dokun güneşe, yazın kışa soluşunu dindir.
Anla, bir ömre sığmaz seni sevmek
Anlat, sana kavuşamamanın kaç ölüm ettiğini onlara.
Son defadır bazı şeyler, anlayamazsın.
Son kez sarılırsın, son kez hoşçakal dersin,
son kez sevilirsin, son kez görürsün.
Her gece fotoğrafında saatlerce izlediğin o yüzü rastlantılar bile başka sokaklara çıkarır, son defa bile göremezsin.
Seni ne kadar özlediğimi söyleme fırsatım olmadı hiç.
Akıp giden manasız sesler arasında, senin sesini özledim.
Saçının kokusunu ise, saçına taktığım çiçeklerin kokusundan daha çok özledim.
Seni unutmadım, denemedim bile…
Ne bugün, ne yarın
Ölüme, acıya ve yokluğuna alışmadım..
Seni saf bir güzellik için sevmedim, ruhunun ışıltısını, gözlerinin buğusunu, heyecanlanınca ve üzülünce titreyen sesini, o masum çocukluğunu sevdim.
Ölürken bile tutmak istediğim eller, senin ellerindi.. ölüm ayırsaydı bizi,
yaşam hatıraları saklayan bir aşina yüz olacaktı.
Hayat ayırdı…
Artık ölüm, içimizde duran ve içinde durduğumuz bir manasızlık.
Artık bu manasızlık, yaşama sevincinden arınmış, üzerimizdeki bir donuk bakış.
Çocukluğundan başlayarak tuttum ellerinden.
Hayalini her gece göğsümde uyuttum..
Fotoğraflarda saçlarını ellerimle taradığımı nereden bileceksin ?
Hiç kavuşamayacak mıyız?
Yoksa birimizin öldüğünü diğerimiz bilmeden, birer yangın halinde yanıp gidecek miyiz?
Ama şuramda bir sancı, nefes aldıkça yaşamımı sızlatıyor…
Sesini, ellerini, yüzünü, ruhunu benden esirgeme…Hafızam, seni yanımdaymışsın gibi anımsatmaya yetmiyor!
Belleğim bir şeyleri hep eksik bırakıyor..
Hatırladıklarım beni teskin etmiyor sevgilim, özlemimi daha da arttırıyor..
Sana sarılmadan geçmez göğsümdeki ağrı!
Yüzünü ellerimin arasına almadan yaşadığımı anlayamam..
Özlem, bizden esirgenmiş bir yakınlığa varamamaktır..
Herkesin, her şeyin sahibi olmak istediği şu dünyada, senin her şeyin olmak isterdim..
Bağışla!
Senin yanında yaşamak gibi bir hayatı ıskaladım..
Saçlarına takacağım çiçeklerin kokusunu özledim, kalbimdeki şiirlere bakışlarınla kanat olmanı, bilhassa seni özledim.
Bağışla!
Saçlarına örülen gül kokulu şiirler yaraşırdı sana. ..
Alıntı/ Aykut Özcan
#bazıanlaryenidenyaşanmıyor 💔
#coksevinceolmuyor💔
1 note
·
View note
Text
Sahi mutluluk neydi?
Gönülden söylenmiş bi kaç cümlemiydi ?
Sımsıcak bir kahve mi ?
Bazen bir rakı masasında, bazen bir bankta el ele göz göze oturabilmek miydi mutluluk?
Şaşalı ışıklar altında, göz kamaştırıcı kıyafetlerin içinde son model arabalarda dilediğince gezip, eğlendiğinde mi mutlu olur insan?
samimiyetle alınmış tek bir gül hediye edildiğinde mi ?
Mutluluk birine mi bağlıydı, yoksa önce kendinde mi başlıyordu? sanırım uzun zamandır düşünmedim..
iki gönül nasıl mutlu oluyordu birbiriyle,sanırım uzun zamandır hissetmedim..
Neyi tam yaşadım bu hayatta ?
Sevginin acısını, yükünü, ağrısını sığdırdım da hayatıma, bir yürekte ufacık bir yere sığdırılmadım..
Yaşımın başımın çok üstünde acılarla sınandım ayaklarıma, hayatıma ilk çelme takıldığında gencecik gonca bir güldüm hayatın kollarında, yola çıkmış yeni yolcuydum, acılarıma sebep olanların herbiri o zamanlarda cok sevdiklerimdi…
yasananları ne hazmettim, nede hak ettim..
Ben bunların hiç birini haketmedim gözümden akıtılan her damla yaş cehennemden gelen bir kıvılcımdı sanki o kıvılcımlar sonra alev oldu..
beni, ruhumu, kalbimi, en saf duygularımı ateşlerde cayır cayır yaktı..
Sonra ben cehennem oldum kendi benliğime herkes gitti, hersey bitti ama acılar hep varoldu her geceden sabaha sanki binlerce kez paramparça oluyor sonra yeniden bir araya getiriliyordu her bir Hücrem, ruhum kırbaçlarla, sopalarla dövülüyor acıdan bitap düşüyor ama ölmüyor herseferinde yeniden başa sarıyordu ruhumun sancıları..
Ne yaşadığım hayatın, ne aldığım nefesin kıymeti vardı gözümde hani öl deseler yada beni vurup öldürseler itiraz etmeyecek kadar acılarla yaşamak zorunda kaldım, defalarca da yüz üstü bırakıldım..
bu dünyada bana cehennemi yaşatanlar bir zamanlar kalbim dediklerimdi..
o derin kuyunun yeniden beni yokladıgını, yeniden oraya çekmek istediğini hissediyorum korkuyorum, korkudan tüylerim ürperiyor sanki ne oluyor , neden oluyor bilmiyorum..
Boşluklarda savruluyorum, sevgisizlikten ölüyorum, şefkate ihtiyacım var biliyorum ama insan kendine sarılamıyor ki, kendi başını kendi omzuna koyamıyor, kendi dizlerine yatıp saçlarını oksayamiyor ki..
Ahh Benim acıyan tarafım sol yanım, sadece acıları taşıdığım kalbim sende unuttun bak sevmeyi, özlemeyi birilerinden duygusal yakınlık, biraz içtenlik beklemeyi, en önemlisi birilerine güvenmeyi.. encokta herkese bahar bahçeler sunup kendine tek bir tomurcuk olamamana acıyor içim, hiç değmeyecek insanlara saçıp savurdunda sana gelince nankörlükten başka bisey görmedin, şimdi keşke yeniden başlasak hayata bizi kıranlar yeniden dizilsede karşımıza birer yabancı gibi çekip gitsek karşılaştığımız o duraklardan..
Ne yazıkki geçen günün, yaşanan acıların telafisi yok, iyi bir yerden bakmaktan başka çare yok, güçlü kalmaktan, umut etmekten başka yol yok..
Güçlü kal, çünkü kendinden başka kimsen yok..
Çabala, koş ama…
Sakın düşme!
Kaldıracak kimsen yok…
2 notes
·
View notes
Text
Yine iç sesimin hatalısın dediği zamanlar yaşıyorum ama neyin yanlış neyin doğru olduğunu seçemeyecek kadar mayhos vede yorgunum..
İçimde biri var ölesiye vazgeçmiş ölesiye boşvermiş vitesi boşa almış gibi bayır asagı gidiyor, içimde biri daha var hala muhasebeye düşkün hala kaygılı hala yol arıyor düze çıkmaya..
Ama ben ruhen yorgun, bezgin vede kırgınım bu kırgınlık kendime mi ele mi kadere mi bilmiyorum.. öyle yorgunum aslında öyle acı doluyumki sanki aylarca uyusam dinlenmem, sanki yıllarca uyusam ve bir sabah aniden uyansam yine aynı kırgınlığın aynı kalbin acısını ilk günkü gibi hissedeceğim bazı yaralar sardıkça kanıyor bazı yaralar hiç geçmiyor geçti sanıyorsun yine ince ince sızlıyor..
dışarıdan bakıldığında pozitif, neşesi bol keyfi bol görünen güçlü olgun kadın ben… iç dünyamda bir çiçek gibi narin, bir kedi gibi sıcakkanlı ve sokulgan, sevilmeye sevmeye özlem duyan duygularını bastıran hayatı gelişene yaşayan ve yönlendiremediğim ve yönetemediğim su hayata içten içe küfreden o Kadın…
İyi niyetli olmaktan hiç vazgeçmeyen çoğu zaman kırıldığında dahi susan kendi kalbini kendi tamir eden yılmayan yıkılmayan ama yaraları çokça olan o kadın savrulmaktan yorgunum, savruldukça kanamaktan bitap düşmüş artık güçlü görünmekten yorulmuş sadece dinlenmek istiyorum güvendiğim bir omuzda ve huzurla uykuya dalmak istiyorum.. bittim artık dayanamıyorum
3 notes
·
View notes
Text
Sana dair…
Biliyor musun bazı yaralar sardıkça kanıyor, sen benim acım, sen benim sancım, hala ince ince kanayan o kesiğimsin yarâmsın sevgili solumdasın.. Yanımda olmasanda hala izlerini taşıyorum eksildin ama bitmiyorsun..
Seni, beni biz olduğumuz her anı sonsuza kadar unutmayı dilediğim zamanlar oldu, acıdan delirdiğim ama beceremedim.. artık unutmak için çabalamıyorum da alışıyorum böyle yaşamaya.. Yaşadığımız ne varsa hala daha dünmüş gibi hatrımda ama bazı şeyler biteli, biz artık sen ve ben olalı 5. Seneye girmek üzere ne değişti dersen hiç birsey değişmedi..
Bu aşkın gideni kim kalanı kim hiç bilmiyorum.. artık ne yaptığını neye güldüğünü, benden sonra başına neler geldiğini, en son ne zaman ve neye ağladığını bilmiyorum.. oysa ben hep seni bilmek istedim ömrüm ol, yaşam seninle son bulsun istedim ama olmadı şimdi sen başka bir hayat yaşıyorsun ben başka herkes kendi yolunda.. bazen merak ediyorum seni, herseyini Geçen zaman seni de değiştirdi mi sevgili? Yoksa hala ayni mısın, yine güldüğün zaman diğer insanları da gülümsetebiliyor musun ? O deli öfken.. o da aynı mı ? Öfkelendiğinde yine kontrolsüz mü davranıyorsun? Yoksa geçen bunca zaman seni de bambaşka biri mi yaptı?
Gözlerine bakabilsem keşke diyorum karşında olsam yine görürmüyüm gözlerinin derininde kendimi ve düşünüyorum düşünmeden edemiyorum yeniden gelsek dünyaya sıfırdan tanışsak seninle yine beni sevebilir miydin? Yoksa yolunu değiştirir birdaha geçmez miydin aynı sokaktan?
Yanıldım ben, bizi kimse yenemezdi bizi kimse bitiremezdi hani? Hani ben varsam hayat vardı, hani bensiz dünya renksiz, tatsız tuzsuz yaşanılası bir yer bile değildi ? Bizi sen bitirdin canözüm, bizi sen paramparça ettin..
Ama yine de yenilmedim ben heryeni güne binbir renkle başlıyorum, binbir çeşit hayal kuruyorum en iyisi de yine umut ediyorum iyi şeyler, güzel şeyler olsun diye..
Ama Kalbim çok yorgun, kalbim çok kırık encokta sana, insan encok sevdiğine kırılırmış ben sana paramparçayım, ben sende paramparçayım parçası eksik bir puzzle gibiyim bir parçam senin yüreğinde sahi hala yüreğinde miyim? Yoksa mazinde yani derinde miyim..
Çok acı şeyler yaşadık çok acıttın beni sac telimden, ayaklarımın tırnak uçlarına kadar canım yandı.. Ben, sen hiç böyle yapmazsın sanmıştım yanıldım, ama yenilmedim sana…
Her acın bana yara oldu sonra iz oldu.. bıraktığın İzler bana zorlu bir yol oldu, yolu aştım sonra Umut oldu..
ve bir dua oldu dilimde ‘ne kadar hatırlıyorsam o kadar unutma, ne kadar acıttıysan o kadar acın olsun geri kalan hayatında..’
💔
1 note
·
View note
Text
Gecenin 3'ü herkes uykuda bir ben varım sanki koca şehrin ortasında uykusunu, düşünceleriyle takas eden..
Derin derin düşünüyorum en ince ayrıntısına kadar. .
Neyi, ne kadar, kimler için yaptım bugüne kadar yaşadığım hayatta kendime mi faydam oldu, yoksa başkalarını memnun etmek için mi yasadim ?
Ve korkunç bir sonuç çıkıyor karşıma.. ömrümün 24 yılını çoğu zaman başkalarını memnun ve mutlu etmek için ziyan etmişim!
Son yıllarıma bakıyorum şu son dört yılı dolu dolu kendimi memnun ve mutlu etmek için yaşadığımı görüyorum ve hem mutlu oluyorum, hemde kahroluyorum.. çünkü insan kendine vermediği değeri başkalarına verince karşısındakini asla memnun edemiyormuş..
Bu boş çaba, gereksiz bir zaman ve enerji kaybından başka birşey değilmiş..
Şimdilerde ise kendim için yaptıklarımın bana, mutlu huzurlu bir ruh hali olarak geri döndüğünü görmek içimi cennet bahçelerine çevirip ruhumu kuş gibi mutlu ve özgür kılıyor..
Artık beni üzen bal olsa çöpe göndermeyi öğrendim, öğrettiniz! Hemde bunu beni defalarca yaralayarak aynı yerlerden kanatarak yaptınız ama öldüremediniz, kesilen ağaçlar gibi budandıkça güçlendim... Oynadığım oyunlar gibi ölsem de aslında hiç ölmedim yedek canlarımla devam ettim, bugün nasıl bir Emine görüyorsanız bunun mimari dost bildiklerim, eş bildiğim, ailem gibi gördüğüm sizlersiniz..
Yinede hayatımı zindan eden kim varsa herbirine teşekkürü borç bilirim ya bir ömür böyle bedbaht geçseydi ve ömrün kışında ayaklarım suya erseydi? Ya geç kalsaydım..
Beni silkeleyip tokatlarla, tekmelerle kendime getirdiğiniz için çok teşekkür ederim inanın şuan çok daha iyi bir yerdeyim..
Artık hayatımda kendi doğrularım, kendi hayallerim, kendi günahlarımdan başkasına yer yok.. Kötü enerjilerinizden kurtulduğdandır, mutlu vede huzurlu bir insanim birgün sizlerinde iyi insanlar olduğunuzu duymak beni sizin adınıza da mutlu eder.. Çoğunuzun değişemeyeceğini o kadar iyi biliyorum ki.. Yinede umarım çok geç olmadan kendiniz ile yüzleşme cesaretini birgün bulursunuz.
Selametle.👋
1 note
·
View note
Text
Kaç cenaze kalktı taa kalbiniz ortasından kaç kere yapayalnız bırakılıp dımdızlak kaldınız öylece ortada, kaç kere hayalleriniz darmadağın edildi de öylece ayağa kalkmak zorunda bırakıldınız?
Kaç kere kendinizi yeni baştan doğurdunuz mesela...
Bazı insanlar, birbirine şanstır ya hani maalesef benim hiç şansım olmadı her gelen içimde biriktirdiğim tüm güzel duyguları, güveni, sevmenin kutsallığını paramparça etti beni kırk yerimden yaraladı da, ben yine, kendimi kendimden çıkardım ve paramparça olan ruhumu onardım..
Uzunca yıllar komada kalan ve bir gün ansızın uyanan bir hasta kendini yeniden dünyaya gelmiş gibi hissedermiş ya hani, ben bu duyguyu kaç kez tatmış buna kaç kez doymuş olduğumu düşünüyorum.. Düşündükçe bu sil baştanlar artık midemi bulandırıyor, şu yalancı dünyanın kahpe insanları beni en çok iyi niyetimden, en çok onları sevdiğim, en çok onlara güvendiğim yerlerden defaatle vurdular!
Sonra ne oldu biliyor musun?
Gerçekten yalnızlığı tattım nasıl anlatılır Onuda tam bilmiyorum ama yalnızlığın bir yani öyle güzel öyle tatlı iken diğer yanı zehir gibi acı çünkü bu duygu durumu önceleri tercihim değilken yaşadığım her tecrübe beni bu yola itti şimdilerde, onca hayal kırıklığından sonra tercihim olsa da her insan gibi bende mutlu olabileceğim en azından bunun ihtimaline inanabileceğim tek düze bir hayat arzulardım ama olmadı şansım bir türlü dönmedi..
Şimdi ise öyle korkuyorum ki sevmeye, güvenmeye yeniden denemeye en acısıda ne biliyor musun deli gibi sevmeyi arzularken kör bir kuyuda yapayalnızken eskisinden daha fazla güvende hissediyor olmak onca yılın, onca yaşanmışlığın sağlayamadığı güvende hissetme halini bana yalnızlığın vermiş olması..
İşte ben bu bedbaht durumun içindeyim şimdi kime ne diyeyim, kime kızayım, kime küseyim, kime küfredeyim bilemiyorum..
Bana tüm bu duyguları yaşatanlara, beni bu yalnızlığın kollarına itenlere ne olur bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var ve bu yegane tek gerçektir ki, şu üç günlük dünyada olan en çok bana oldu..
🥀
0 notes
Text
Dostluk kavramı üzerine biraz yazmak istedim.. peki neden bunu sorgulama ihtiyacı duymuş olabilirim? Dostum sandığım insanın aslında dostum olmadığını hissettiğim için olabilir mi.. Dostluk nedir? Sadece kötü gününde yaninda yamacında olmak mı bir insanın?
Hayır, dostluk bu değildir.. dostluk iyi gününde mutluluğunda da yanında olabilmektir o insanın, ağlayanla ağlamak değil mesele, gülerkende; fesatlanmadan, hasetlenmeden gülebilmektir asıl mesele..
Dostluk kendin için istediğin dua ve dileklerin daha iyi ve güzellerini dostun adına isteyebilmektir..
O yüzden etrafımiz sadece çıkarları çerçevesinde yanimizda yamacimizda olan insanlarla dolu aslında.. kimse bu kelimenin ağırlığını taşıyamiyor, dostluk yüce bir makam oldu hep benim gözümde bir insanı dostum olarak işaretledigim andan itibaren hayatımdan kolay çıkarmam kizsam da küssemde kolayca silemem bugune kadar hiç kimseyi kolay silmedim ben..
ekmeğimi böldüğüm, yolculuklara beraber çıktığım her insani dostum bildim.. ama bazen samimiyet ve iyi niyetim yüzünden çok fazla kalbimi kıranlar da oldu..
sustum, sindim, yuttum boyumuda assa iyi günlerin, sırtımı yasladığım günlerin hatrına verdim. Biri hayatımdan çıkmak isterse de hoşgörü ile karş��lar o kapıyı çarpmam çünkü bende değeri vardır her kahvenin, ama giderken kapıyı çarpıyorsa uğurladığım bal olsa kesemde, sultan olsa hayatımda yeri yoktur..
ben dostluk dendiğinde inanılmaz tahammülü olan bir karakter oldum hep, geçmişte üstünü çizdiğim insanlar muhtemelen muhteşem bı şekilde canımı yakmıştır yoksa bı insanı hayatımdan çıkarmam kolay yoldan olmaz.. kimseyi kolay kabul etmediğim gibi kıymet verdiklerime de aşırı fedakarlık ve sabırla yaklasirim hala gitmek istiyorsalar muhtemelen durum benlik değildir, çıkarları ters düşüp, kullanılacak daha fazla birşeyimin kalmamasına verir, eyvallah der bende giderim hep en son ben giderim.. Vicdanım rahat, yastığım rahat, hakkımda helaldir.
Hakkımı helal etmiyorum dediklerim de var, ama onlar hayatımın büyük ölçüde mahvolma sebepleridir.
Edebiyle gidiyorsa giden, gittiği yerde mutlu olmasını diler, haklarımıda gani gani helal ederim..
Güle güle git, zamanının en iyi arkadaşı hakkım sana helaldir.. yanında oldum, yanımda oldun birlikte güldük, birlikte ağladık paylaşacak daha fazla birşeyimiz kalmamış demektir.. hoşçakal gittiğin yerlerde iyi ve mutlu olman dileğiyle..
umarım dostluğun böyle birşey olmadığını anladığında çok canın yanmaz, ben dostum sandım ya seni, aslında geçici bir arkadaşlıkmış bizimkisi..🕳️
1 note
·
View note
Text
Gittin! sen giderken bir çok şey değişti, artık dönsen de hiç birşey değişmeyecek ki ne kırılan kalbim, ne tükenen umudum, nede sana olan inancım yerine gelmeyecek..
Gittin! hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi, gelsende hangimizin diğerine saygısı kaldı ki ? Sen giderken bir sürü duyguyuda aldın benden gelsen hangisini yerine koyabilirsin ki ?
Gittin! hiçmisim gibi, şimdi gelsen neyin olabilirim ki artık senin?
Gittin! Gidişin acıydı, dönüşüne şenlikler sığdıramam ki..
Gittin! tüm emeğime rest çekerek gittin simdi dönsen ne kadar cabalayabilirim ki ?
Gittin! sen uğruna şiirler yazdığım, yüreğine mısralar döktüğüm bu dünyadaki yoldaşım, sen benim son aşkımdin, şimdi dönsen adına nasıl şiirler yazabilirim ki?
İçimde büyüttüğüm çiçekleri köklerinden söktün, şimdi sana nasıl çiçeklenebilirim ki?
Ben bir kuştum rotam olduğun yer, yuvam senin yanındı.. Sen kanatlarımı kırdın, şimdi olduğun topraklara nasıl uçabilirim ki ?
Senin en sert ikliminde kardelendim ben ayazında, kara kışında inatla sana açtım, şimdi sen tatlı bir bahar bile olsan ben nasıl bahar dalı olurum sana ?
İnan çok olasım var yanında sana uyuyup, sana uyanmak, sana susamak ve seninle bir masada yeniden buluşarak mutluluğa kadeh kaldırıp, elbet birgün kavuşacağız parçasını seninle beraber tüm kalbimle söylemek...
Ama inan umudum kalmadı, inancim desen oda yok, yeniden bir vedayi daha kaldıracak gücümse hiç Yok.. beni yeniden çıkmaz sokaklarda bırakmanı, kör kuyularda unutmanı beni yeniden bin parçaya bölüp arkanı dönüp gidişini izleyecek yüreğim yok.. kalbim artık kaldırmıyor bunca hengameyi..
Şimdi sen yeniden git! Ve Ebediyyen gelme.. Sana olan bu sevda bana ömürlük yara, paha biçilemez bir hayat dersi, derin bir sızı, acı bir anı ve ağır bir nasihat...
1 note
·
View note
Text
Nasıl olacak şimdi yeniden baslamak denilen o hadise ?
Hayat bende bi çok şey almış ve ben yarım kalmışlığın o can yakıcı hissiyatı ile boğuşurken öte yandan da zamanı tutamıyorum..
Hicrandı, acıydı sancıydı derken otuza iki basamama çok az kaldi..
Sen gittiğinden beridir bir zamanlar seninle yaptığım ne varsa ben sensiz ve sessizce yapıyorum hepsini, dalga sesi dinlerdik ya hani serin yaz gecelerinde dalıp dalıp giderdi düşüncelerimiz bizden uzaklara, şimdi sol yanımdaki sandalye boş kalbimin sol yanı güvensiz ve kırık...
Bana onca şeyi yaşatan, beni bunca yaralayanin sen oluşunu kabule geçmem fazlaca zamanımı aldı senden önceleri de olduğu gbi senden sonrada bircok kez bu hayat beni gece rüyada, gündüz dünyada ağlattı..
Bu hayat beni sokak ortasında, deniz kıyısında, kuytu köşelerde ağlattı..
En mutlu olduğum yılların, en güçlü ve güvende hissettiğim ayların, en çok güldüğüm saatlerin, dakikaların yani, ne kadar zaman varsa iyiye ve güzele dair hepsinin öcünü bir şekilde aldı.. bana bu kadar hoyratça davranan hayat söyle sana ne yaptı ? Hala ağız dolusu gülebiliyor musun ? Hala hiç bir olayı yada durumu umursamadan yaşayabiliyor musun?
Hiç bir iyiliğin cezasız kalmayacağını bana sen öğrettin bunca iyiliğe karşın zalimce ve acımasızca buzdan soğuk geceler bıraktın bana , onca fedakarlığımın ve kalbimin üstüne basa basa gittin sen benden...
Gidişin umrunda bile değil biliyor musun, sana vermis bulunduğum değer ve kıymet beni hirpalıyor her seferinde, ama bazı şeyler hiç değişmiyor biliyor musun sevgili ben hala kedime, cicegime, börtüme böceğime ve insanlara değer vermeye devam ediyorum,
Ben hala denizin mavisini, renklerin cümlesini, hayatın her evresini sevmeye devam ediyorum..
Beni iyi bilirsin mücadeleyi asla bırakmam..
bazen sallanır, bazen yalpalar, bazen düşerim ama yinede kalkarım düştüğüm yerden, hep kalktım! hayata tutunmak için gerekli gücü ve umudu hep kendimde buldum..
Senin gibi değilim ben, ben hala insanların iyi olabileceğine inanıyorum, çünkü başka türlüsünü akletmek için başka türlü düşünmek gerek ben hala sevgiyle bakıyorum tüm dünyaya..
Senden sonrasında sadece daha temkinli yaklaşır oldum insanlara çünkü bir parça nankörlük var herkesin kaninda..
Seninde asla değişmeyeceğini biliyorum ben..
O bencil, ne istediğini bilmeyen doyumsuz karakterini hiç bir zaman törpüleme gayen olmadı ne benden önce, ne benimle, nede benden sonra... Peki biliyor musun her zalim kişinin de birgün acı çekip çok bedeller ödeyeceğini?
Bilmiyorsan bil, duymadiysan oku hepsini buraya yazıyorum birgün benden ne aldıysan hepsinin bedelini ödeyeceksin!
Canım yandığı kadar canın yanacak, kanadığım kadar kanayacak, ağladığım kadar ağlayacaksın, çünkü ahımı hak ettin ciğerin yansın...
1 note
·
View note
Text
Günlerin günleri kovalayıp durduğu mevsimlerden yaz olduğu sakin ve dingin bir yaz akşamından yazıyorum bunları sana.. Sen bu dünyanın süsüsün, sen kendin olduğun sürece mutlusun, sen duyguları olan sevebilen, sevilebilen hala hayatına devam etmeye, canlı kalmaya çalışan bir kadınsın..
bundan aylar belki yıllar önce hayatta mıyım diye nabzını yokladigin gecelerin sabahına uyandın sen, üstelik uyanmayı bile dilemeden..
geçip giden zamanlar içinde kalbinde hissettiğin ve artık hayatında var olması gereken bir duygu olduğunu fark ettin, hani birçokkez önüne set çektiğin duygular..
bir zamanlar canından çok sevdiğin biri vardı ya hani ondan başkasını sevemem, onu asla unutamam dediğin... dünden bugüne demek anlamsız aslında sen bir ölüyle uzun zamandır beraberdin hani şu varlığını hissettirmeyen Sana sıradanlığı, tekdüzeliği reva gören, uzun zamandır doğru düzgün bir sohbet bile edemediğin, sana kendini yetersiz, değersiz hissettiren bir ölüyle, ölüyle diyorum çünkü yaşamak, nefes almak, dünyanın keyfini çıkartmak böyle bir şey değil..
Ben hala cok fazla anıyorum seninle olan anıları fakat artık başka şeyler de istiyor ruhum, mesela içimde kuytu köşede var olmaya devam eden fıtratımda hep olan sevme, sevilme duygusunun son zamanlar da hayatıma yeniden renk katmaya çalıştığı hissediyor gibiyim..
içimde bir Koza vardı beni koruyan o kozadaki kelebek artık kanatlanmak istiyor şimdilerde, yeniden ve her şeye rağmen..
korkularım da var bu yolda, korkular hep olacakta gitmediğim yollara adımlar attıkça, ne var ki korkum bile istediğim duygulara pranga vuracak kadar güçlü değil artık..
güzellikleri peydah ederken ya da onları gün yüzüne çıkartmaya çalışırken kontrolü kaybettim ben belki, belkide olması gereken oldu ben bir deneyim yaşadım.. belki farklı olması mümkünken ben fren yerine gaza bastım ! ne olduğuda mühim değil aslında ben içimdeki ansiklopedini kapatıp seninle hesaplaşmışım yılların sonunda..
Bazen günde bir kere adın dilime düşsede , bazı gecelerde inatla adın dilime pelesenk de olsa ben senden gidiyorum, çünkü sen benden gideli zaten çok zaman oldu!
Zaman zaman seni anıyorum inkar edemem çünkü sen benim hem en güzel yaşlarım, hemen en güzel anılarım, hem de en zor sınavımdın seni kalbimden uğurluyorum, adın da zamanın tesiriyle daha da az düşecek dilime! çünkü ben artık seni anmak bile istemiyorum, bunları gerçekten artık benden çıktığını, bende senden bir parça kalmadığını hissettiğim an aldım kaleme, çünkü çoğu zaman hissedilen her duyguya tam olarak cümle kurulamıyorken, ben seni uğurlayışımı sayfalarca yazıyorum..
bana bıraktığın kötü anılarını da, iyi anılarınıda hayatımda istemiyorum, sen artık dünyanın 8.harikası bile olsan ben senden vazgeçiyorum.. senin varlığın uzun zamandır zaten yoktu benim hayatımda, artık yokluğunun mateminin de sonuna geldik aslında..
ben artık sen varmışsın gibi yaşamaktan da vazgeçiyorum ve inan artık sen varmışsın ve geriye gelecekmişsin gibi yaşamıyorumda.. yokluğunda bile en çok sen vardın hayatımda, buda son kadeh sana vedama kalkan bundan sonra...
sen vardın, çok kaldın, çok durdum, çok bekledim sen öldün artık yasın da bitti..
ben başka bir hayat yaşamak adına seni serbest bırakıyorum.. Üstümdeki ölü toprağını silkiyorum, ilk yaptığım şey hata yapmak olmuş olsa da bu yolda, hala öğrenmem gereken şeyler olmasına veriyor, kendimi o cam fanustan çıkarmaya niyet ediyorum..
birçok duyguyu özlediğimin ve bastırdığımin kanıtlarını buldum içimde.. ölmediğimi, hayatı durdurduğumu anladım, en son duvara tostlayıp ayıldığımda..
gelecek var ve ben yeni bir sayfayı daha seninle kirletmemeye niyet ediyorum..
başka türlü bir hayatın var olduğuna inanarak içinde bulunduğum koza'yı terkediyorum..
Senden sonrasına dileğimse;
kalbim kadar iyi, hayallerim kadar güzel, merhamet ve vicdan sahibi insanlar düşsün payıma.. 🦋
0 notes
Text
Sırf birisini kaybetmek istemediğin için daha fazla anlayışlı ve affedici olmaya çalıştıkça, karşındakine de hak vermeye, düzeltir sanarak ona itimat etmeye çalıştıkça, artık o seni kaybetmekten de incitmekten de korkmamaya başlıyormuş.. sunu anladım Ki birini ne kadar seversen sev, ne kadar hayatında istersen iste çizgilerini aşmasına izin vermemeliymissin konu ne olursa olsun iki kez uyardığın bir konuyu üçüncüye uyararak boşa çaba ve nefes tüketimine gerek yokmuş, anlamak isteyene susmakta bir bakışta çok şey söyler çoğu zaman..
Sen kişiliğinden ödün verip anlamaya inanmaya devam ettikçe, daha fazlası talep ediliyor üstelik ne kadar verirsen ver kaybeden, kötü olan senden başkası olmuyor ne demişler insanlar kendi koca koca günahlarını çuvala basar, senin küçücük bir yanlışını duvara asar insanlar tam olarak bu kadar nankör...
İyi insanlara kalbi temiz insanlara karıncayı incitmekten korkan insanlara vefalı, merhametli olmalı insan.. nanköre edilen merhamet seni değersizliğe götürür ve bunu sadece eğitimli, kaliteli insanlar bilir.. yanlış kişiye duyulan sevgi ve merhamet duygusu sizi kendinize rezil eder! İşte en çok gurur kırıcı olanı da budur...
0 notes
Text
Hafızanız ile aranız nasıl ? Kolay unutuyor musunuz olup biten seyleri ? Anılar mı daha çok hatırlanır yoksa acılar mı bi dakika bile çıkmaz insanın aklından ? Sorduğum soru da kendi cevabımı verdiğimi farkettim şu an.. acılar bir dakika bile çıkmıyor insanın aklından, oysa bir sürü güzel ve mutlu seylerde yaşayan yine bendim...
Şimdiler de mutlu olduğum anılar keyifli zamanlarımın yoldaşı oluyor, yüzdemde tatlı bir tebessüm.. ama mutsuzluklar, acılar öyle mi ? Onlar sanki beni darmadağın etmek istercesine beynin en ön lobunda dışarıya çıkmak için heran tetikte..
ve Kalp kırıkları...
Onlardan herkeste vardır elbette insanoğlunun yaratıldığı ilk günden bu yana, peki ya ruh kırgınlığı yaşayanlar ?
kalbimi kırdın cümlesi ne kadar da basit bir söylem oldu günümüzde, oysa benim ruhum kırıldı insanı hayata bağlayan ruhudur, kalp yalnızca insanı canlı tutmaya yarar..
Yaralı bir ruhum var benim incitilmiş bir ruh oysa ben ne güzel bir kızdım..
Benim ruhumun pencerelerinde rengarenk çiçekler açardı, sanki benden dünyaya renkler fışkırır, gökyüzünü her gün benim enerjim maviye boyardı, gözlerim ışıl ışıl bakardı benim..
sonra, önce kalbim kırıldı devam eden zamanlardan bu güneyse ruhumda yaralarla ulaştım.. beni hep en sevdiklerim kanattı herkes darbeyi en beklemediği insanlardan görür bu hiç şaşmaz, ellerine bıçağı sen verirsin onlarsa saplayacağı günü bekler gibi sırtını sıvazlarlar..
Yaptığın fedakarlıkların enayilik olarak görülmesine mi yanarsın? Hiç değmeyecek insanlara ömründen harcadığına mı? Bu sorularda taraf seçme şansı pekte yok gibi öyle değil mi ? :)
Seçemezsin de..
Bir enayi gibi görülmene kalkar kadehin, bir kaybolan yıllarına.. Üzüntüydü, hayal kırıklığıydı, elemdi kederdi derken bugünlere gelirsin işte..
Geçtiğimiz günlerde yeni yaşıma girdim ben yaşlanıyor gibiyim, bedenim öyle demesede ruhum çürümüş, yorulmuş, kırılmış, yıpratılmış..
Geçip giden yıllardan sonra durup düşündüm doğum günümün gecesinde şöyle bir geçmişe baktımda benim kalp kırmaktan, yalandan, riyadan korktuğum kadar hayatımdan gelip geçmiş hiç kimse korkmamış yani kimse beni kaybetmemek için çabalamamış, bugüne kadar elimi tutanlar çıkarlarının bittiği duraklarda inmişler, üstelik onlarla olmak için yolunu uzatan ben olmuşum sonunda onlar yok olmuş bense vazgeçen taraf.. Oysa ben hayatıma giren her insana çok kıymet verdim, hepsini ömrümce severim sandım ama, sonra bende vazgeçtim!
Hayatımdan giden herkes yük olmuş bana birşeyler kazandıran sayısı o kadar az ki, kaybettirenleri hesaplamaya matematik yetmez.. Belki kaybettim, belki sallandım, belki sarsıldım ama ne yıldım nede yıkıldım yoruldum ama dimdik duruşumdan ödün vermedim.. Ben çok hatalar yaptım dersimi aldım, heybemdeki çürük elmaları çöp kutusuna attım ben büyüdüm, ben yaş aldım, ben yoruldum ama yol daha bitmedi..
Artık benim ruhuma yeni bir bahçe gerek meyve ağaçları, manolyalar, renk renk erguvanlar, yasemenler açmalı içimde, ruhum bedenime misk-i amber kokuları saçmalı, yeniden gözlerimin içi gülmeli benim, ben bu kızı yeniden büyütmeliyim yaralarını öperek sarıp sarmalamalıyım..
Hadi önce kimseyi umursamayarak, kendimize odaklanarak başlayalım.. 🌱 🕊
1 note
·
View note
Text
Zaman günlerin, haftaların birbirini kovaladığı durduranı olmayan en acımasız araçtır...
zaman insanın kalbini yaralayan,cildinde izler ve çizgilere neden olan acımasız bir yoldaştır..
hızla geçip giden zaman da önemli olan anı nasıl değerlendirdiğindir, her an bir daha geri gelmeyeceğinden paha biçilemeyecek kadar önemlidir .. biz insanlar yaşadığımız zamanların, anların değerini bilemeyen kaybettiği yıllarına üzülüp ağlayan bir varlığız..
zamanda yolculuk yaparken yanınızdaki yoldaşınızı doğru seçmezseniz geriye dönüp baktığınızda yıllar geçip gitmiş kalbiniz yorulmuş, siz öylece kaybettiklerinizi izleyen bir hal içinde bulursunuz benliğinizi. Neden bir kitap okumadım, neden falanca yere gitmedim, bunca boşa geçirdiğim zaman içinde diye sitemler edersiniz.. yaşadığımız her an ilk andır aslında her an yeni bir fırsattır, önemli olan o fırsatları nasıl değerlendirdiğimizdir..
zaman harekete geçebilmemiz için her dakika fırsatlar sunar bize, oturup geçmişte yaşananların muhasebesini tutup içimizde kopan fırtınalara eşlik edersek ileriye gidemeyiz Ve yine olduğumuz noktada kalakalırız.. mevsimler geçip gider farkına bile varmayız. yıllar yılları kovalarken bomboş yaşamak da bizim elimizde, vakti gençliği iyi şekilde değerlendirmekte.. önümüzde yürüyebileceğimiz bir sürü yol var iyisi ile kötüsü ile en yanlış, en kötü yoldan bile yürümüş olsak bir noktadan sonra pişman olur , yeniden yeni yollar denemek için yeniden hayata başlamak için bir bahaneniz ve çareniz olur, en azından yanlışıyla doğrusuyla yaşadığınız bir hayatınız olur öylece içine kapanıp yerinde saymaktan daha kıymetlidir her anı dolu dolu yaşamak yaşadığın andan keyif alırsın, içtiğin çayın kahvenin tadına varırsın sadece yerinde sayarsan bomboş bir insan olarak ömür tüketmiş olursun yaşamış değil, sadece var olmuş olursun...
tekrarı olmayan başa saramayacagın bir filmdir hayat doğru yerde, doğru şeyler yapmak bu filmin yegane konusudur ... yaşadığım hayatın içinde her şeyden korkan, iç dünyalarında yaşayan ve her şeyden kaçan insanlar tanıdım ben.. Onlarla çay, kahve içmişliğimde oldu ama öyle duyarsız, öyle özensiz ve kendi dünyalarındaydılar ki, ne sohbetimizden feyz aldım ne içtiğimiz kahveden lezzet..
Ve öyle güzel insanlarda tanıdım ki ben, sohbetlerini pür dikkat dinledim, gün doğuşuna kadar konuştum sohbetler ettim.. çayın kahvenin limitlerini zorladım bir sürü şey öğrendim hayata dair, insana dair, bazen acıya dair.. acısı,derdi, kederi olan insanlar yaşayan insanlardır bana göre çünkü yaşadığı her anın içindedir onlar..
Taklit yaşamlar yaşarken bir çok insan kendi hayatını yaşayanlar ne kadar da az.. Doğumdan ölüme kadar tek bir şansımızın olduğunu bu gezegende bomboş mu yaşayacaksınız ? taklitlerle mi var olacaksınız, yoksa kendi markanız yine kendiniz mi olacaksınız?
Herkesin birilerine benzemeye çalıştığı bu hayatta kendi kendine yetebilmek, kendisini karakterini doğru yönlere yönlendirip kopya bir kalp olmamak denizlerin incisi kadar özel benim gözümde..
Bence bu dünya üzerinde en değerli insan, kendi yollarında yürümüş, ayaklarına dikenler batmış, hatalarından hayatından aldığı derslerle var olmuş duruşa, vizyona, karaktere sahip kendini yetiştirebilmiş her insandır..
Hayat denen bu yolda karşımıza çıkan gerçek insan sayısı maalesef çok azdır... çoğu zaman taklit karakterlere denk geliriz, gerçek bir insan tevafuk üzere gelir çünkü hayatımıza, aramakla bulunmaz nasiple denk gelinir çünkü.. ömrümüzü, gönlümüzü, dostluğumuzu, arkadaşlığımızı güzel günlerde dopdolu yaşayarak, acı zamanlarımızda da, mutlu anlarımızda da yanımızda yürüyecek gerçek insanlarla tüketmeyi umud ediyorum ben..
Rabbim ömrümüze de, gönlümüze de kaliteli insandan gayrısını musallat etmesin..
ömrünüz hayırlı, bereketli ve yaşayarak geçsin..
hayattan korkmayın,
hatadan da,
yaralarınızı sevin.. :)
çünkü hepsi bir imtihan ve her imtihan zordur... 🐞
0 notes
Text
Sahi mutluluk neydi? Var mı bi hatırlayan yada hayatınızda var mı bir hatırlatan ? Şu sıralar hayatınızda mutluluğa dair ne var mesela? Benim için uzun zamandır mutluluk sevdiğim dostlarımla koyu bir sohbet eşliğinde yudumlanan bir Türk kahvesi ve ailemin tüm fertleriyle sağ Salim huzurla sofraya oturabilmek..
Yalnız kalmak savunmasızlaşmak mıdır? Sadeleşmek yalın ve yüklerinden arınmış hale geçmenin hayatımıza yansıma şekli midir ? Çok klişe bir söz varya hani yalnız olmak yanlış bir kalpte olmaktan gerçekten yeğdir..
Kalbimin ve ruhumun yönetimini eline almaya çalışan iki ayrı ben var benden içeride, biri yalnızlıktan keyif alıp gerçekten tadını çıkarıyor, diğeri deli gibi sevme ve sevilme arzusunda... hayatımızın ani iniş ve çıkışları içimizdeki o iki Benin savaşmasından meydana geliyor, seçimlerimizde de her zaman iki seçenek arasında kalarak zorlanmaz mıyız zaten :) Bazen diyorum ki tüm kalbim ve mantığımla hadi herseye yeniden başla..yeniden sev, yeniden umut et ve en önemlisi de yeniden güven bir beşere.. bunu gerçekten isteyen bir yanım var fakat sol yanım hem kırgın, hem yaralı, hem güvensiz.. basımı çevirdiğim her yönde parfüm kokan fakat güven kelimesinin sokağından dahi geçemeyecek karakterlere denk geldiğimi düşünüyorum veya ben güven duygumu yitirdiğim için kimseye güvenilir insan sıfatıyla bakamıyorum..
İnsan belirli bir olgunluğa eriştiği andan itibaren ne kaşa, ne göze zerre önem vermemeye başlıyor, asıl önemli olanın güven, sadakat ve arkadaşlık duyguları olduğunu kırgınlıklarımızdan sonra idrak ediyoruz. Birde birsey var ki, ihtiyacımız olan herkese ve herseye kilometrelerce uzaktayız ne yazıkki.. çok nadirende olsa hayatlarımızda bamtelimize dokunabilen insanlar çıkar ya hani karşımıza, genelde ya zaman doğrudur, ya insan... çok yanlış insanlara doğru zamanlarımızı heba ettiğimizden doğru insanlara imkansızlaşırız, öyle diyorlar.. imkansız diye birsey var mıdır ? Haa o noktada gerçekten çelişki çok büyük, taa milattan öncelerden beridir dünyayı dize getirmiş olan insanoğlu için Allah müsade ettikçe imkansız diye birsey gerçekten var mıdır ? Bu çağın insanının temel sorunu aslında güvenmemek, kimse kimse için savaşmaya, kalbini ortaya koymaya değeceğini düşünmüyor herkes kırık dökük bu yüzden de herkes kırılmadan, incinmeden, elini taşın altına koymadan sevmek ve sevilmek istiyor.. fakat zaferler savaşsız elde edilebilen şeyler olmadılar hiçbir zaman, çocukken de oynadığımız hemen her oyunda defalarca düşüp dizlerimizi paramparça ederdik ama oyunlarımızdan hiç bi zaman vazgeçmedik :) bu çağın insanı korkak, tembel ve uyuşuk hepimiz için geçerli :) büyüdükçe de daha da hımbıllaşıyoruz...
Hayat çoğu zaman Aldığımız risklerin geri dönüşlerinden ibaret.. bir risk alırsın ve hayatın mahvolur ama emek verdiğin şey seni gururlandırır, bir insana gönül verip güzel seven olursun hiç olmazsa.. ne yazık ki kayıpların da ağır olur! Fırtınalar durulduktan sonra geriye dönüp şöyle bir baktığındaysa sadece hasarlar, hayal kırıklıkları ve emeklerin kalmıştır geriye, o noktadan sonra hayat dönüm noktasına ulaşır ve sen de kayıpların kadar büyük ve güçlü durmak zorunda kalırsın... hayatta her şey zıttıyla vardır ve güzeldir iyi ve kötü, güzel ve çirkin..
Yine bir risk alırsın, Şimdiye kadar başına gelen tüm kötülükleri ve kötü günleri iyi ki yaşamışım hayatımdaki kötü günler ne kadar sürdüyse şimdi her dakikası için ömrümü feda edebilirim diyebileceğin bir mutluluk bahşeder Mevla bilemezsin.. Bir zamanlar mutsuzluktan ölmek isterken, bir gün kader öyle güzel bir yazıyla yeniden yazılır ki sen bu durumda hem hamd eder hem o mutluluk için can vermek istersin hayat bu ne olacağı hiçbir zaman bilinmez ve bilinmeyecekte! Hayatımız, seçimlerimizin geribildirimlerinden ibaret...
Başta kendim olmak üzere, herkes için umarım hayatta aldığımız tüm büyük kararlar, tüm seçimler cennetimiz olsun.. Allah karşımıza risklerimizin büyüklüğü kadar yüreği olan insanlar çıkarsın...
vesselam.. 🌻
0 notes
Text
Pişmanlıklar, keşkeler ve neden diye sormalarımız sarmış dört bir yanımızı sürekli kendimizi sorguya cekiyoruz geçmişteki hatalarımız için halbuki ne yitip giden günü, ne solup giden gülü geri getirmekten aciziz.. Kainat sürekli ilerleme hali üzereyken durmak, çakılı kalmak neden ?
Aynada baktığın yüz bile zamanın acımazsızlıgı ile karşı karşıya kalmış yenilmiş yıpranmaya başlamış, birazda yaş almış demem o ki düşünceler, pişmanlıklar hariç yerli yerinde duran tek birşey yok..
En sevdiğin kedin sokak başında ölmüş, orkiden çiçeklerini dökmüş,
Usul usul yine sonbahar bitiyor, kış kapıda.. sense yine orda tam acını gömdüğün yerde bir mezarlık yapmış başında öylece dikilip bir ölüye sorular soruyorsun..
beyhude bir hal, çıkmaz bir sokak...
Acına, vazgeçtiklerine, keşkelerine harcayacak hayatı kaçıracak kaç yirmili yaşın kaldı senin ?
Etrafında bir çok güzel seyde olup biterken, sen böylece yerinde mi sayacaksın böyle karamsar, acınası, bitap düşmüş gibi mi davranacaksın ? Neyin var tam olarak senin ? Ne yaşadın nedir dertlendiğin şükredecek bunca nimet varken nefsinin zulmünden hem bedenine, hem ruhuna eziyet ediyorsun ömür bitiyor farkına varmıyorsun...
Kışlar en sert soğuğunu savurduktan sonra bile yavaş yavaş gücünü kaybedip yerini bahara bırakır.. senin ayazın yalnız seni üşütüyor zerre kadar sendeki derdi sen gbi duyan umursayan yok!
Kendi topraklarına baharı müjdele ki kuşlar yuvaya geri dönsün, baharını yaşamaya başla ki en güzel gecelerin hala kozasında beklemekte olan kelebeklerle süslensin! 🦋🕊
0 notes
Text
Eskiden geçmişimin tuttuğu saçlarımı bir türlü ellerinden almayı, kurtulmayı beceremezdim şimdilerde benimle mahalle kavgası gbi kavga ettiği zamanlarda izin veriyorum beni saçlarımdan yakalamasına arada bir iyi anlaşıp, bazen hırgür ediyoruz onunla, ben senim diyor, ben sana aidim!
Teslimiyet o noktada başlıyor.. geçmişte kötü seyler yaşamış olman, tecrübelerin, hatalı yürüdüğün yollar seni kötü, taş kalpli, güvenilmez, inanılmaz biri yapmaz aksine seni bugün olduğun insan yapar kişilikli, ne istediğini bilen, duruş sahibi, insanlara iyi gelmek isteyen yaralı bi insan..
Hatalarında, doğrularında senin hayatındır, senin kimliğindir! Dağ başında Veli olmak kolaydır önemli olan bunca şeytanın içinde, içindeki şeytanın ensesini tutabilmektir..
Hersey bir teslimiyet, pişmanlık ve bir özür ile başlar, hayatını çiçeklendirmeye kalbinin çorak, kurumuş topraklarından başla ve her hatana bir özür, her özrüne kalbine bir çiçek ek.. özrün kadar çiçeğin, pişmanlığın kadar baharın olsun! kalbinde bir bahçen olsun yemye��il.. sen Çınar ol dallarındaki yaprağın kadar gücün olsun hayatla bağını kuvvetlendiren, bahçende bahar dalları açtıkça, kalbin nehirler gibi çağladıkça ne bir gam kalacak, ne bir geçmiş kavgası nede bir gelecek kaygısı!
Hersey bir teslimiyet ve kabullenme ile başlar.. kaçmak, sırtını dönmek, yok saymak, saklanmak çözüm değil ki ! En güzel yarınlarına gönlünü aç, gözünü aç ve Zihni’ni iyiye odakla.. unutma ki kalbin temizse hikayen mutlu bitecek, senin en büyük kazancın onca harabeden, kavgadan tertemiz çıkmayı başaran vicdanındır.. Ne uykunu kaçırır, ne tonlarca ağırlık yükler kalbine, içinde kötülük olmayan insanlar aslında en büyük zenginliğe sahiptir.. fesatlık, haset yoksa kalbinde huzursuz olmanın sebebi zihnindir, çakılı kaldığın yıkım noktaların, kendine yük ettiğin felaket senaryoların..
Şimdi yola çık kendinden uzaklaş, zihninde dönüp duran gelmemiş olan zamanın kaygısını, geçmişte canını acıtan hayat sancısını, aşkının acısını, son kalakaldığın yerde bırakarak, seni yeniden yaşamaya seni yeniden tanımaya, sana yeniden sarılıp arkadaş olmaya söz vererek yola koyul..
Sahillerinde nefeslen, dalgasız denizlerinde yüz, kumsallarında güneşlen, unuttuğun huzuru hisset gözlerini kapat, güneşin tatlı tatlı seni ısıtışını hisset.. hadi sanki hiç yaran yokmuş gbi, sanki defalarca yarı yolda bırakılmamış gbi gülümse.. :)
Onlar dağıttı sen toparla hadi en baştan başla sen çok güçlüsün, neler neler geçti yine yaparsın... 🎈
0 notes