purpletyrantgladiator
purpletyrantgladiator
İsimsiz
1 post
Don't wanna be here? Send us removal request.
purpletyrantgladiator · 4 years ago
Text
Her zaman kendimi duygusuz sanırdım. Çünkü böyle olmak isterdim. Ne zaman bi arkadaşımla küssem, annemle kavga etsem, kardeşime kızsam, sevgilimle ayrılsam kendimi bir köşede ağlarken bulurdum. Bunu hep zayıflık olarak gördüm çünkü evde benden başka kimse ağlamazdı. Sonra bir gün gözlerim kıpkırmızı uyandım. Vampir gibiydim şakasız. Aşırı korktum ağlıyordum arabaya nasıl bindik hatırlamıyorum. 3 hastaneden sonra istanbul çapaya yönlendirdiler bizi. Üveit diye bir hastalık varmış meğer, atak geçirmişim yani. Bu hastalık ki ağlamana izin vermiyor. Garip, tanrı böyle bir şey çıkardı karşıma. Sonra mecburen daha sağlam mentale sahip olmam gerektiğini kavradım. Zaten böyle bi hastalığım olmasa bunu yapabilecek bir irademin de olduğunu düşünmüyorum. Yine kimse olmadığında kendi başıma o duyguyu üstümden atmak için ağlardım. Ağlamak çok garip değil mi? Tam böyle boğazın düğümlenir ve gözyaşın akmaya başlar, tutamazsın. Neyse işte ben de mental ve duygusal olarak sımsıkı durmaya çalıştım. Ailevi şeyler hariç iyi dayandım diyebilirim. İnsanlar geldi, gitti. Durabildim yani. Aldatıldığım oldu, bana aşık bi insanı bırakışım oldu, 2 yıllık lise ilişkimin bittiği oldu bilmem ağlamadım. İnsanlara öğütler verir oldum, insanların bu tip konularda bana ‘’sen zaten acayip iyi atlatıyorsun mücadele ediyorsun’’ dediklerini o kadar çok duydum ki. İnsan biraz da bu tip durumlardan ekstra güçlü hissediyormuş kendini. Bir noktaya kadar her şey iyiydi. O kişi geldi ve bütün kurduğum düzen ve kafamdaki düşünceler yok oldu. Ne güçlüymüşüm hissi kaldı, ne hastalığıma saygım, ne içimdeki inanç ne de başka bir şey. Gidişini dün gibi hatırlıyorum. Son günümüzde bizim evdeydik. Gitmesi gerekiyordu taksi arıyorduk acilen bulması gerekiyordu fakat o kadar istemiyordum ki. Geçen her saniyeyi özleyeceğime emindim. O gittikten sonra odaya gidip çılgınlarca ağlayışım kendime olan sözümü ilk bozduğum gündü ve dahası da geldi. O gitti ve bitti gözüyle bakmam gerektiğine karar vermiştim. Olmadı. Aradaki binlerce kilometreye rağmen sanki yanımdaymışcasına onu sevmeye devam ettim. Olmuyordu. Onunla konuşmadan, attığı mesajı okumadan yapamıyordum. Hayatımdaki tüm planlarımı onun için değiştirmiş kafamda farklı bir hayat yolu çizmiştim ve bu kararları aldığım anı bile hatırlamıyorum. Aşk böyle bir şeydi demek ki. Zaman geçti ve bir baktık ki biz hala sevgiliyiz aslında. Yaz oldu yanına gittim. Onu paylaşmak istemedim, onunla geçen zamanı paylaşmak istemedim. O kadar zaman ayrı kaldık ki, kafamda bir şekilde, telafisini yapmak istedim. Kavga gürültüyle geçen bir ay oldu bize. Uçakta ağladım, o an o kadar kötüydü ki. Halbuki onu havaalanında göreceğim için kontrol sırasında mideme kramplar giriyordu. Onunla uber beklerken sağımdaki valize bakıp gerçekten burada mıyım diye sorgulamıştım. Kiraladığım eve gittiğimizde midemin bulantısıyla tekli koltukta otururken anlamıştım. Gerçekten buradaydım. Neyse zaman geçti bitti uçaktan indim ve 2-3 haftaya kalmadan ayrıldık. Yaşadığım en berbat andı. Kendimi aşırı yok hissettim ve sonra yaşadığım üzgünlükle olan tüm ilhamımı tüm hislerimi kaybettim. Sonra da bir daha geri gelemediler. Hayatıma devam etmek istiyorum olmuyor, birilerini sevmek bir şeyler hissetmek istiyorum olmuyor. O kadar nefret dolu, o kadar kırgınım ki. Bir daha birini sevememekten çok korkuyorum. Bugün ondan sonrasına baktığımda kendimi çok suçladım. Hiçbir şeyi beceremiyorum. Hiçbir şey yolunda gitmiyor. Aşırı mutsuzum. Sürekli adalara gidip aynı günbatımında, aynı hislerle içip aynı hislere tekrar tekrar gömülmekten de sıkıldım fakat garip bir şekilde bu acı hoşuma da gidiyor. Onu hala seviyor muyum yoksa ondan nefret mi ediyorum bilmiyorum. Şu sıralar müsilaj denen bi pislik geldiği için adalar manzaramız bozuldu. Elime verseler bu müsilajlı suda onu boğar mıyım? Yoksa onu tekrar görsem tüm sözlerime ihanet mi ederim bilmiyorum.
5 notes · View notes