quantumhappinesslife-blog
quantumhappinesslife-blog
Oğuzhan Korkmaz
529 posts
Farkındalık ve Mutluluk Eğitmeni, Düşünürü / Yazar / QuantumHappiness®
Don't wanna be here? Send us removal request.
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
22 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
54K notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
4 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Text
Kutsal Sembollerin İşleyişi: Ezoterik Semboller ve İnisiyatik Öğretim
Tumblr media
Daha yazının olmadığı dönemlerde insanlar iki şey ile iletişim kurar ve bilgiyi aktarırdı; Ses ve Sembol… Ses, kısa ve net ses öbekleriyken (ah, aaa, vs..) semboller ise basit ama derin çizimlerdi. Daha sonra bu semboller, alfabelere ve alfabelerde yazıya dönüştü. Hala daha insanoğlu her alanda sembolizmin dilini kullanmaktan geri kalmıyor.
Sembolleri incelediğimizde elimizde birçok veri bulunur. İlk olarak tılsımsal ve büyüsel semboller vardır; Arapça tılsımlar, batı tarzda talismanlar, Afrika voodoo veveleri, sigiller… Nazara iyi gelenler, kısmet açanlar, defedenler ve çeşitli amaçlarla geçmiş bilgelerin kullandığı tılsımlı semboller. İkinci olarak incelediğimizde sonradan yaratılmış ama işe yarayan semboller görürüz. Bunlar tabiri caizse bilinçaltı ve evren arasında oluşturulmuş birer otoyollardır. Görsel imajinasyonu güçlendirirler. Mesela mandalalar ve kişisel semboller gibi. Ve asıl karşımıza çıkanlar ise ezoterik-okült sembollerdir. En eski zamandan bu zamana kadar gelmiş olan bu semboller bize bazı ezoterik yani gizli sırları anlatırlar. Bazen bu üç sembolizm dili birbirine karışır veya birbirinden türer.
Tumblr media
Mesela Horus’un gözü sembolü hemen hemen her kültürde geçer; Meryem’in eli, Fatma Ana’nın Eli, hamsa… Sembol ezoterik açıdan her şeyi görme, kapsama demektir. Sembolün açılım her şeyi gören gözdür. Bu göz enerjiler arasındaki bağlantıyı da temsil eder, bu yüzden gözden çıkan enerjiyi de temsil eder. Bu açıdan Eski Mısır’da bu aynı zamanda şifa anlamına (nazara karşı) gelmekteydi. Zira gözlerden çıkan enerji bir yeri şifalandırmaya yetiyordu. Bunun el sembolü ile birleştirilmesi elin şifa vermesi anlamına geldi. Ve günümüzde nazardan korunmak için önemli bir tılsım oldu. Ezoterik bir anlatım, tılsıma dönüştü ve her kültürde yerini aldı.
Bu örnekte olduğu gibi simgeleri sınıflandırmaya çalışırken net bir sınır çizemeyiz. Yine de kafamızda bazı noktaların netleşmesi açısından ben üç başlık altında incelemek istiyorum; Ezoterik Semboller, Bilinçaltı Kökenli Semboller, Evrensel Semboller. Bu yazıda sadece ezoterik sembollere değinip, bir sonraki sayıda bilinçaltı sembollerinden bahsedeceğiz. Burada hem bilinçaltımızla oluşturduğumuz semboller hem de ortak bilince sinmiş sembollerin mekaniğini araştıracağız. Böylelikle ezoterik sistemin dışında, bilinçaltı ile şekilsel semboller arasındaki bağlantıyı göreceğiz.
Ezoterik Semboller; İnisiyatik Öğretim
Ezoterik semboller aslında bir tür öğretim sistemi için doğmuştur. Eski ezoterik tarihe göre Kozmik Mi döneminde, evrensel sırlar ve bilgiler sembollerin dili ile öğretiliyor, bu da öğretimi kolaylaştırıyordu. Görsel hafıza ile yapılan eğitimin gücünü hepimiz biliriz.  Hala da sembolleri kullanarak sayfalarca açıklamayı tek bir sembolle insanlara aktarabilmekteyiz. Mesela trafik işaretleri bu tür bir eğitimin yansımasıdır. Tek bir levha, görsel hafızayı hareketlendirmekte ve trafik ile ilgili bilgi vermektedir. İşte bu trafik levhaları gibi hem bilginin gelecek nesillere daha kolay anlatılması hem de ezoterik eğitim için semboller kullanılmıştır.
Tumblr media
Eski Mu ve Atlantis dönemindeki sembolik eğitimlerin yararlı olduğu kesindir. Zira bu eğitim öğrencinin sadece bir şeyi daha kolay öğrenmesini sağlamıyor, aynı zamanda mantıksal çıkarımla daha fazla şey öğrenilmesi ve kendiliğinden keşfetmesi sağlanıyordu. Örnek olarak eski sembolizmde daireyi alırsak, daire ezoterik olarak güneş ile özdeşleştirilmiştir. Güneşin sembolizmi olan dairenin ezoterik açılımı yapıldığında; İlahi kaynak ortaya çıkar. Dairenin sonu veya başı yoktur. Yuvarlak hali en kusursuz şekillerden biridir. Sonu ve başı olmadığı için sürekli devri-daim yapar. Dairenin içi boştur ama o boşluk istenilen şeyle doldurulabilir, böylelikle dairenin “kapsama” anlamı da vuku bulmuş olur.
Yaratıcı’nın bir başlangıcı veya sonu yoktur, her daim varolmuş olandır, bu yüzden köşeleri ve ucu olmayan herhangi bir sayı ile bağdaştırılamayan (Sonra 0’a dönüşmüştür) daire sembolü ile Yaratıcı’nın kudreti anlatılmıştır. Bu noktada benzetme olarak güneş kullanılmış çünkü güneşte Dünya’ya ışınlarıyla yaşam veren, sonsuz bir enerji kaynağına sahip olan bir yıldızdır. Böylelikle sembolik bir anlatımla öğrencilere Yaratıcı anlatılmıştır. Öğretmen tek bir daire çizdiğinde, dönemin öğrencileri Yaratıcı’nın tüm vasıflarını (Doğmamıştır, doğrulmamıştır, ebedi ve ezelidir, sonsuz bir döngüyü yaratır ve her şey onun içinde vuku bulur.) anlamış oluyorlardı, sonra daire içine çizilen çeşitli şekillerle de bilgi detaylandırılıyordu. Mesela yin-yang sembolünün gelişimiyle Daire içine aydınlık ve karanlık taraflar çizilmiştir. Bu da Yaratıcı’nın yaratımında dualitenin meydana geldiği ama zıtlıkları bütünleri oluşturduğu felsefesini ortaya çıkarmıştır. Bildiğimiz gibi yin ve yang sembolü hakkında bir kitap bile yazılır. İşte bir kitaplık bilgi bir sembol ile aktarılabilmektedir.
Tumblr media
Bu Antik Mu ve Atlantis dönemindeki sembolizmin dili, çeşitli kıtalara yayılmış, mağara duvarlarında, piramitlerde, kutsal mabetlerde yerini almıştır. Haliyle O dönemden bize kitaplar ve bilgiler kalmasa da yığınla ezoterik bilgi taşıyan semboller kalmıştır. Eğer bu ezoterik sembolleri daha detaylı incelemek istiyorsanız James Churchward’ın Kayıp Kıta Mu isimli serisini okuyabilirsiniz.
Günümüzdeki öğretim sistemi yeniden bu tür bir bilgeliği kullansaydı, inanıyorum ki, eğitim süreci hem daha kısa hem daha güçlü olacaktı. Antik sembolik eğitim o kadar detaylı bir sistemdi ki, önce temel semboller anlatılırdı; Üçgen, kare, daire vb… (Bunlar aynı zamanda evrensel sembollerdir ve evrenin enerjisel-çok boyutlu sistemini oluşturur). Bu temel semboller üzerine yeni semboller eklenerek eğitim detaylandırılırdı. İç içe iki üçgen (Heksagram), daire içinde kare, kare içinde daire ve benzeri gibi semboller aktarılırdı. Örnek vermek gerekirse “+” sembolünün kolları uzatılıp kıvrılarak gamalı haç dediğimiz sembol üretilmiştir.
“+” sembolü dört enerjiyi tanımlar, bu dört enerji evrenin ve dünyanın akışını sağlar. “+” sembolü sadece dört enerjiyi anlatmak için kullanılırdı, ama swastika (gamalı haç) sembolü oluşturulduğunda bu dört enerjinin sürekli devridaim yaptığını ve bütünü oluşturduğunu anlatır. Swastikayı zihninizde hareketlendirin, en hızlı ana geldiğinde sanki tek bir daire gibi gözükür. Ama aslında dört enerji hiçbir zaman birbirine tam olarak temas etmez, lakin döngü o kadar süreklidir ki, yine de temas olmaksızın bütünü oluşturabilirler. Gamalı haç ve “+” sembolü ile anlatılan 4 enerji, ateş, hava, su ve topraktır. Bu dört unsur evrenin dört zeminini oluşturur. Evrensel açıdan bakarsak ateş yıldızları, hava kara delikleri, su galaksileri, toprak ise gezegenleri anlatır. Dünya açısından bakarsak su denizleri-okyanusları ve yağmurları, ateş magmayı ve güneşin yaşam enerjisini, hava rüzgarları, oksijeni, toprak ise dünyanın zeminini yani toprağı anlatırdı. Bu dört unsur beşinci unsurun üzerinde hareket ederlerdi (Bu da “+” sembolünün tam ortası)  Beşinci unsur ise eter veya ruhtur. Ayrıca gerektiğinde dört temel enerji üçgenlerin çeşitli şekilleriyle ayrı ayrı sembolize edilirdi.
Tumblr media
Bu temel geometrik sembolik eğitimin ardından daha girift hayvansal anlatımlar gelirdi; Köpek, baykuş, karga, geyik vb… Bu tür hayvansal semboller aslında doğanın dolayısıyla evrenin sistemini anlatmak için birebirdir. Genelde her bir hayvan bir kişiliksel özelliği veya bir erdemi anlatırdı. Mesela baykuş sembolü bilgeliğin sembolünü anlatmak için kullanılmıştır. Baykuş çizimi ile ilahi bilgelik, gözlemleme ve Spiritüel keşifler anlatılırdı.
Ardından deniz, göl, akarsu, dağ vb.. gibi doğal unsurların sembolizması öğretilirdi. En son olarak istenilen ezoterik sır diyagramlar ile aktarılırdı. Mesela su sembolünün yanına bir baykuş konduğunda, suyun bilgeliği anlatılmak istenirdi. Ama o baykuşun ve su sembolünün derinliği ile detayları öğrenciler tarafından bilinirdi. Veya su, göz ve beden semboller yan yana konduğunda şifa anlaşılırdı çünkü su elementi, bedeni şifalandırma özelliğine de sahiptir. Toprak içine çukur kazıldığında ölüm, üzerine yumurta konduğunda yeniden doğum anlaşılırdı. Çünkü yumurta (kozmik yumurta) evrensel doğumun sembolüydü. Böylelikle çeşitli diyagramlar ve simgelerin birleşimi ile bilgelikler inisiyatik öğretiye girenlere aktarılırdı.
Bu ezoterik öğretim sistemi okültizm içinde çeşitli yerlerde kendini göstermiştir. Mesela simya dalını incelerseniz bir çok okült sembolle karşılaşırsınız. Daha süslü resimler içerisinde sembolizmalar ile inisiyatik bilgi aktarılmıştır.
Günümüzde ise görsel hafıza eğitimleri ile aslında bu sembolizmalara dayalı eğitim yeniden canlanmaktadır. Oldukça gelişmiş olan bu ezoterik sistemle aşamalı olarak en derin bilgiler daha kısa sürede öğrencilere aktarılabilmekteydi. Umarım bir gün bizim de eğitim sistemimiz bu tür bir derinliğe ulaşır ve yıllar süren ezberci sistem yerine, bu tür bir ezoterik sistem yerleşir. Her ne kadar şimdilik gerçekleşmeyecek gibi gözükse de, bu konuda önemli adımlar atıldığını çeşitli eğitim seminerleri ile biliyoruz ve bu konuda eğitim sisteminin güçlenerek evrenselleşeceğine dair umutlarımızı yaşatmaya devam ediyoruz.
6 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Text
MİNİK KUŞUN ÖĞÜDÜ
Tumblr media
0 notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
1 note · View note
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
3 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Quote
*İnsan, ne söylediğin bilmeli; fakat her bildiğini söylememelidir. NAMIK KEMAL Şair, yazar (1840-1888)
1 note · View note
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
2 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Text
Mimar Sinan Hayatı ve Eserleri
Tumblr media
1529′da Viyana, 1529-1532 arasında Almanya, 1532-1535 arasında Irak, Bağdat ve Tebriz seferlerine katıldı. Bu son seferinde Van Gölü’nden geçecek olan üç geminin yapımında gösterdiği başarılardan dolayı sefer dönüşünde hasekiliğe getirildi. 1537′de Puglia ve Korfu, 1538′de Karabuğdan seferlerine katıldı. Bu seferler sırasında Prut Irmağ��’ nın üstünde kurduğu köprüyle Kanuni’den büyük övgü gördü ve sefer dönüşünde, Mimarbaşı Acem Ali’nin yerine, yaşamının sonuna kadar sürdüreceği saray başmimarlığına getirildi. Yeniçerilikten bir anda mimarbaşılığa kadar yükselebildiğine göre, Sinan’ın daha önce bu alanda kendini kanıtlamış olması gerekir. Sinan’ın mimarlık alanında nasıl yetiştiğine ilişkin elde bilgi bulunmamakla birlikte, bu alandaki ilk bilgilerini Acemi Oğlanlar Ocağı’nda edindiği sanılır. Bu ocakta yapım işlerini yürütmekte olan birimlerde çalıştı. Gerek bu birimlerin, ordunun usta-çırak ilişkileri içinde yapım ve onarım gereksinmelerini karşılaması sırasında edindiği bilgiler, gerekse katıldığı seferlerde doğu ve batının değişik kentlerine girmesi, görgüsünü artırma fırsatını sağladığı söylenebilir. Burada gördüğü örnekleri incelemiş, gördüklerini deneylerle birleştirdiği kuşkusuzdur. Mimarbaşılığa getirildikten sonra onun yalnızca yapıların tasarımı ile ilgilenmediği, tasarımın yanı sıra işçilerin bulunması, ücretlerinin ödenmesi, kaliteli malzemenin sağlanması gibi ayrıntı sayılan konularla da ilgilendiği görülür. Mimar Sinan’ın gerçekleştirdiği yapıların saptanmasında Mustafa Sai’nin tezkiresiyle anonim yazmalardan yararlanılır. Eldeki belgelere göre, Sinan’ın gerçekleştirdiği yapıların sayısı 360′ı aşar. 50 yılı aşkın bir zaman dilimi içinde yapılan bu yapılar şöyle gruplandırılabilir:
Camiler, mescitler, medreseler, türbeler, saraylar, kervansaraylar, köprüler, köşkler, hamamlar, okullar, imaretler, darüşşifalar, mahzenler.
Bu yapıların 280′den fazlası İstanbul ve yakın çevresiyle Trakya’dadır. Tüm Osmanlı mimarlığının en büyük ustası sayılan Sinan’ın yaptığı başlıca eserler:
Eserleri: 1535-1537 tarihli Diyarbakır Ali Paşa Külliyesi, 1538-1539 tarihli İstanbul Haseki Külliyesi, çıraklık dönemi eserim dediği ilk anıtsal yapı olan 1543-1548 tarihli İstanbul Şehzade Camisi, 1548 tarihli İstanbul Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Külliyesi, 1553 tarihli Tekirdağ Rüstem Paşa Külliyesi, kalfalık dönemi eserim dediği Klasik Osmanlı mimarlığının en önemli örneklerinden biri olan 1550-1557 tarihli İstanbul Süleymaniye Külliyesi, 1561-1562 tarihli İstanbul Eminönü’ndeki Rüstem Paşa Külliyesi, 1563 tarihli Konya Karapınar’daki II. Selim Külliyesi, 1562-1563 tarihli Erzurum Lala Mustafa Paşa Camisi, 1564 tarihli Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, 1562-1565 tarihli İstanbul Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camisi. 1561-1565 tarihli Babaeski Semiz Ali Paşa Külliyesi, 1571-1572 tarihli İstanbul Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, 1573 tarihli İstanbul Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Camisi, 1574 tarihli Hatay Payas’taki II Selim / Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, ustalık dönemi eserim dediği Osmanlı Klasik mimarlığının başeseri sayılan 1569 -1575 tarihli Edirne Selimiye Camisi, 1577 tarihli İstanbul Azapkapı’daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi, 1580 tarihli İstanbul Üsküdar’daki Şemsi Paşa Külliyesi, 1580 tarihli İstanbul Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Külliyesi, 1581 tarihli İstanbul Toptaşı’ndaki Atik Valide Camisi, 1585 tarihli İstanbul Fatih’teki Mesih Mehmet Paşa Camisi
Camilerin dışında Sinan’ın yaptığı 52 mescidin adı bilinmemektedir. Tümü İstanbul’da olan bu mescitlerden günümüze gelen çok azdır.
Medreseler: 1538-1539 tarihli İstanbul Haseki Külliyesi Medresesi, 1543-1548 tarihli Şehzade Külliyesi Medresesi, 1548 tarihli İstanbul Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Külliyesi Medresesi, 1550 tarihli İstanbul Cağaloğlu’ndaki Rüstem Paşa Medresesi, 1550-1557 tarihli İstanbul Süleymaniye Külliyesi Medresesi, 1564 tarihli Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi-Medresesi, 1571 tarihli İstanbul Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, 1569-1575 tarihli Edirne Selimiye Külliyesi Medresesi, 1580 tarihli İstanbul Üsküdar’daki Şemsi Paşa Külliyesi Medresesi, 1580 tarihli İstanbul Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Külliyesi Medresesi.
Hamamlar: 1546 tarihli İstanbul Zeyrek’te Hayrettin Paşa/Çinili Hamam, 1547 tarihli İstanbul Samatya’da Ağa Hamamı, 1551 tarihli Silivrikapı’daki Hadım Süleyman Paşa Hamamı, 1556 tarihli İstanbul Sultanahmet’teki Haseki/Ayasofya Hamamı, 1550-1557 tarihli İstanbul Süleymaniye Külliyesi Hamamı, 1561 tarihli İstanbul Fındıklıdaki Molla Çelebi Hamamı, 1563 tarihli Konya Karapınar’daki II. Selim Hamamı, 1565 tarihli İstanbul Edirne-kapı’daki Mihrimah Sultan Hamamı, 1579 tarihli İzmit Pertev Paşa Yeni Cuma Hamamı, 1580 tarihli istanbul Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Hamamı, 1583 tarihli İstanbul Toptaşı’ndaki Valide Sultan Külliyesi Hamamı.
Öteki yapılar: Mağlova Sukemeri, 1567/1568 tarihli Küçükçekmece Köprüsü, Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı, 1574 tarihli Hatay Payas’taki II. Selim/Sokullu Mehmet Paşa Kervansarayı, 1571 tarihli Siyavuş Paşa Köşkü, 1578 tarihli Topkapı Sarayı III. Murat Köşkü, İstanbul Haseki Sultan Külliyesi Şifahanesi, İstanbul Süleymaniye Külliyesi Şifahanesi, İstanbul Toptaşı’ndaki Atik Valide Külliyesi Şifahanesi.
1 note · View note
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
9 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
0 notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
2 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
"Eğer düşüncelerini düzene sokarsan, hayatında geri kalan her şey yerini bulur. ---Lao Tzu
3 notes · View notes
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
1 note · View note
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Photo
Tumblr media
1 note · View note
quantumhappinesslife-blog · 12 years ago
Quote
Bazen, izhar etmene izin verilmeyen sırlar, sana nurları sönük bir hâlde görünür. ---Muhiddin Arabi
1 note · View note