rorobey-blog
rorobey-blog
39 posts
Eskiden BİRAZEKSİKBİRAZFAZLA’ydık Artık ROROBEY olduk.
Don't wanna be here? Send us removal request.
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş; Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın... Anlatması imkânsız olan öyle bir an ki, Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... Bak emrediyor: Daldığın âlemden uyan ki Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın... Şiiri dinlerken, kızın sesinin, karanlıktaki sesin ahengine benzeyen güzelliğinden sarhoş olan Pusat son mısraı dinleyince yıldırımla vurulmuşa döndü ve ızdırabını belli etmek istemeyen bir yaralı gibi bakarak: - Bu şiir kimin? diye sordu. Güntülü en tatlı gülümseyişiyle bakıyordu. - Bilmiyor musunuz? - Bilsem sorar mıydım? Genç kızın gülümseyişi dudaklarında söndü: - Bu şiir sizin değil mi? Pusat hayretle durarak Güntülü'ye döndü: - Benim mi? Ne zaman yazmışım? Kızın gözleri vahşi parıltılarla ışıldamaya başlamıştı. Selim, çok iyi tanıdığı bu parıltılara bakarken, bakıp da unutulmuş bir noktayı çözmek için bir ruh kasırgasında bunalırken, Güntülü, o geceki görünmeyen kadının sesiyle cevap verdi: - Unuttuğunuza göre bin yıl önce yazmış olacaksınız. Bin yıl... Selim'in beynindeki karanlık yer aydınlanıyor gibiydi. «Ben bin yıldan beri yaşıyor muyum?» diye düşündü. Bu, korkunç bir şeydi... Yanındaki kız tıpkı bir büyücü gibi onun aklından geçeni anlayarak cevap veriyordu: - Evet! Bin yıldan beri yaşıyorsunuz. Hatta belki de iki bin yıldan beri! Mete'nin, askerlerini sadakat sınavından geçirmek için sevgililerine, nişanlılarına, eşlerine ok atmalarını emrettiği ve büyük sevgileri dolayısıyla ok atmayanları idam ettirdiği zamandan beri... Bu sözler ve bu ses Selim'in bütün gücünü, hatta iradeşini alıp götürmüştü. Cevap veremiyordu. Düşünemiyordu da...
5 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Quote
Düşmüşken yönünü göğe çevir, gökyüzüne bak!
Aya Kito
4 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
İnsan üzülüyor. Yaşadıklarına, yaşamadıklarına, çocuklara, çocukluğuna, memleketine, dünyaya... En fenası da söylemeye korkuyor, düğüm düğüm boğazına diziliyor sözcükler. Boşveriyor sonra. Ali Kınık, "Ağla memleketim, ağla." derken bir düğüm daha ekleniyor şuracığımıza. Biz yine de tüketmeyelim umutlarımızı. Elbet bir gün çocuklar koşturur şen şakrak ve biz, bizim de kahkahalarımız yankılanır sokaklarda.
17 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Günaydın. İyi niyetten mi, saflıktan mı yoksa trajik bir inattan mı bilinmez ama bazen fena hâlde boşa kürek çekiyoruz. Olmayacak işlere olmayacak manalar yüklüyoruz. Sanki hiç yükümüz yokmuş gibi! Haruki Murakami, "Dün akşam çok iyi anladım, anlamı olmayan şeylerde anlam aramaya kalkmanın zamanımı boşa harcamak olacağını." der. Ömür geçiyor. Yormayın kendinizi, değmiyor. 
2 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Günaydın. İyi hissetmediğimiz bütün günlerin sorumlusu gri şehirlerdir belki de. Kalabalıklar, binalar, upuzun caddeler... Turganyev, "Zaman bazen kuş gibi uçar bazen de solucan gibi sürünerek geçer; ama insan en çok zamanın ağır mı yoksa çabuk mu geçtiğini fark etmediği vakit kendini iyi hisseder." der. Yemyeşil ormanlar, çağlayan ırmaklar yahut bir göl kenarı, belki de uzun bir kıyı ve deniz, sevgili okur. Öyle yerler düşlüyor ki insan, ne günlerin önemi vardır orada ne saatlerin.
6 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Tutsak ediyoruz kendimizi. Dev bir zincir ki bağlamışız bir kayaya, uzaklaşamıyoruz. Kimimiz insanlara tutsak kimimiz fikirlere, ideolojilere, bilmem nelere. Sonra da yakınıp duruyoruz: Niye, niye, niye. Lao Tzu, "İnsanların onay vermesini önemserseniz, onların mahkûmu olursunuz." der ve ekler: "İşinizi yapın ve geri çekilin. Dinginliğe giden yegâne yol budur." Belki de doğru olan budur. Her ne yapıyorsak en iyisini yaparak gerisini zamana bırakmak ve zincirlerimizden kurtulmak.
3 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Ve yine yalnızız kurumuş ırmak gibi.
Sezai Karakoç Ayinler / Çeşmeler
5 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Ne kadar büyüdü her şey. Dertler büyük, yollar büyük, binalar, binalar bile büyük. Dertler de büyük, kalabalıklar da, öfkeler büyük sonra. Her şey o kadar çok o kadar büyük ki, küçülmek istiyor insan. Sıradanlığı, basitliği, küçücük şeyleri özlüyor. Ferhat Uludere, "Büyük şehrin büyük düşleri ve bu düşlere yetişme telaşı..." derken bunu anlatmak istiyor. Bugün; sıradan, küçük ama güzel bir gün olsun.
4 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Quote
Zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, onunla ölçüyordum: ”Onu gördüm - görmedim, göreceğim - görmeyeceğim, gelecek - gelmeyecek.
ivan goncharov
4 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Çoğumuz birilerinin hayatını yaşıyoruz işte. Farkında değiliz. Bilmiyoruz ki insan ancak dilediği gibi yaşarsa mutlu olur. Puşkin, "Övgüyü de iftirayı da umursama, ne hakaretten kork ne çelenk iste ve tartışma aptalla." der. Belki de "mutluluğun formülü" budur. Var olsun herkese ve her şeye rağmen hür yaşamak, siz de var olun.
2 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Tuhaf biri olduğumu, beni kuşkusuz bu yüzden sevdiğini ama belki günün birinde yine aynı sebepten nefret edebileceğini mırıldandı
10 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Gülmeye ihtiyacımız var şu sıralar. Sıkıldık kavga dövüşlerden, abuk subuk adamlardan ve şimdilerde para birimlerinden. "Ölesiye mesudum!" diyor Abasıyanık. "İçim kalabalık çekiyor. İnsanlar çekiyor. Çocuklar istiyorum: haşarı, sarışın, esmer, edepsiz... Seyahatler çekiyor içim." diye devam ediyor. Görünüşe göre hiçbir şey yolunda gitmiyor fakat içimize tuhaf bir neşe doluyor. Yepyeni bir haftaya güzel bir merhaba olsun bugün.
2 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Tumblr media
Elinde değildir, akşam serinliğinde üşürsün.
Eylül’den itibaren geceler hazindir, uzundur.
#atillailhan
#hoşgeldineylül🍁
44 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Ne kadar da bunaldık kalabalıklardan. Koca koca şehirler, dev binalar, geniş caddeler... Bunaldık, yetti artık, değil mi? Steinbeck, "Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır." der. Kalabalıklardan kaçmak isterken uzun yalnızlıklara düşmemeli. İnsan, dilediğine dikkat etmeli.
4 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Tek bir insanın diğeri için neler ifade edebileceğini hiç bilmemişti, çünkü hiç yalnız kalmamıştı.
26 notes · View notes
rorobey-blog · 7 years ago
Text
Sanki her gün birilerini memnun etmek, sürekli gülümsemek zorundayız. Hâlbuki her zaman güçlü kalamayız, insanız işte. Kierkegaard, "Evet hava güzel, ama içimde istek yok, bırakın evde kalayım." der. Bazen ara vermek iyi geliyor. Her şeye ve herkese...
22 notes · View notes